EKONOMİ-TEKNOLOJİ HABERLERİ, TUİK VERİLERİ (03.10.2023)

İK Liderleri şirketlerinin siber güvenlik politikalarına nasıl katkı sağlayabilir?Son birkaç yılda yaşanan olaylar siber güvenlik zafiyetlerine sadece BT altyapılarının değil, insanların bireysel uygulamalarının da yol açtığını ortaya koydu. Risk, emeklilik ve sağlık konularında veri ve analizlerden faydalanarak profesyonel hizmetler sunan Aon da bu gerçekten yola çıkarak, İK liderlerinin siber güvenlikte daha aktif rol üstlenmelerine yardımcı olacak bir kılavuz hazırladı.COVID-19, siber suçlularla mücadelede güvenlik ve teknoloji profesyonellerinin bir araya gelmesine yardımcı olurken insan kaynakları liderlerine de bu mücadelede önemli roller yükledi. Çünkü sadece güvenlik duvarları, veri şifreleme ve diğer güvenlik kontrollerinden oluşan sağlam bir BT altyapısı bir şirketi en kritik güvenlik açıklarından biri olan çalışanlarına karşı korumak için yeterli olmayabilir. Öyle ki 2021’de yapılan bir araştırmaya göre tüm ihlallerin yüzde 82’sinin insan hatasından kaynaklandığı tahmin ediliyor.1 Başka bir araştırmaya göre ise siber güvenlik ekiplerinin yüzde 80’i hibrit veya uzaktan çalışmanın şirketlerinin siber saldırılara karşı savunmalarını zayıflattığına inanıyor.Siber güvenliğin bir BT ve risk yönetimi sorunu olduğu varsayımı yaygın olsa da son birkaç yılda yaşanan olaylar siber güvenliğin özünde bir insan sorunu olduğunu netleştirdi.3 Siber saldırı riski tüm zamanların en yüksek seviyesinde olduğundan, koordineli bir ekip çalışmasına duyulan ihtiyaç her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Risk, emeklilik ve sağlık konularında veri ve analizlerden faydalanarak profesyonel hizmetler sunan Aon da İK liderlerinin, şirketlerin karşı karşıya olduğu bu riskleri azaltmaya yardımcı olabilecek önemli roller üstlenmeleri gerektiğine dikkat çekiyor.Konuyla ilgili açıklama yapan Aon Türkiye Eş-CEO’su Selda Oknas Tanbay, “21. yüzyılın değişen çalışma ortamları nedeniyle artık insan kaynakları liderlerinden de siber risklerle mücadelede aktif bir rol üstlenmeleri bekleniyor. Siber güvenlik bilincine sahip İK uzmanlarının gizlilik ve bilgi güvenliğinin öneminin ve mevzuatlara uyumun anlaşıldığı bir iş yeri kültürü oluşturmakla görevli olduğuna inanıyoruz. BT ekibi siber risklerin belirlenmesi ve azaltılmasında merkezi oyuncular olsa da İK liderlerinin de bu sürece dahil olması önemli. Hazırlanan bu kılavuz ile siber güvenlik alanında insan kaynakları liderlerine yol göstermek amaçlanıyor.” dedi.Aon’un konuyla ilgili insan kaynakları liderleri için yayımladığı kılavuzda üç ana tehdit alanı hakkında bilgi veriliyor.Uzaktan Çalışma: Çalışanların Eğitimi ve Hesap Verebilirliği

Hibrit çalışma ortamının, uzaktan bağlanabilirlikten kaynaklanan siber saldırı riskini artırdığına dikkat çekilen kılavuzda, şirketlerin operasyonel esnekliklerini ve üretkenliklerini kısıtlamadan siber riskleri azaltmaları gerektiği belirtiliyor. Bu kapsamda İK liderlerine şu tavsiyelerde bulunuluyor:

· Siber güvenlik riskleri ve çalışanların uzaktan veya hibrit çalışma ortamlarında kendilerini nasıl koruyabilecekleri konusunda eğitim programlarının finanse edilmesi ve uygulanması amacıyla BT ile iş birliği yapın. Gerçek zamanlı tehdit istihbaratı güncellemelerini içeren üç aylık eğitim modüllerini değerlendirin ve kurum dışından uzmanları konuşmacı olarak davet edin. BT veya üçüncü taraf bir tedarikçi tarafından tasarlanmış hazır eğitimleri sunmak yerine eğitim stratejisine, müfredatına ve sunumuna katkıda bulunduğunuz bir eğitim modeline geçin, çalışanların siber risklerle ilgili bilgilerini ve gelişimlerini her yıl artırın.

· 2022 yılında mobil cihazlara yönelik saldırılarda yüzde 50’lik bir artış olduğunu4 dikkate alarak, çalışanların kişisel cihazları ile ilişkili BYOD (kendi cihazını getir) politikalarının farkında olduğundan emin olun.

· Çalışanları gizli verilerin, müşteri bilgilerinin ve kurumu tehlikeye atabilecek veya müşterileri ya da hissedar değerini olumsuz etkileyebilecek bilgilerin kullanımıyla ilgili sorumlulukları konusunda eğitin.Hibrit Bir İşyeri: Yeniden Eğitim ve Krize Hazırlık

İş gücünün bir kısmı muhtemelen öngörülebilir gelecekte hibrit bir model ile çalışmaya devam edecek. Hibrit çalışanlar, iş yerlerine evde kullandıkları dizüstü bilgisayarlar, mobil cihazlar ve çeşitli ekipmanlar da getirebiliyor. Kılavuzda hibrit çalışma modeli uygulayan İK liderlerine siber güvenlikle ilgili şu adımları atmaları tavsiye ediliyor:

· Şirketin fiziksel ve dijital güvenliğini korumak için güvenlik ekipleriyle birlikte çalışın. Örneğin, çalışanların şirket sistemlerine ve ağlarına doğrudan yeniden bağlanmadan önce cihazların taranması ve test edilmesi konusunda bilinçli ve hazırlıklı olmalarını sağlayın.

· İşe alım sürecinin bir parçası olarak işe yeni alınan herkese siber güvenlik farkındalık eğitimi verin. Çeşitli uzaktan çalışma ortamları hakkında bilgi edinin. Yeni ve mevcut çalışanların hibrit çalışma politikaları ve prosedürleri hakkında bilgilenmelerine yardımcı olun.

· Kurum içi ekiplerin olası bir olumsuz olaya karşı hazırlıklı olmasını sağlayın. Bir siber saldırı için olaya hazırlık planlamasının yanı sıra tamamen uzaktan çalışmaya hızlı bir şekilde geri dönmeyi gerektirebilecek kesintiler için de bir hazırlık planınız olsun.Çalışanların işten ayrılması ve şartların değişmesi

Ekonomik olarak ayakta kalabilmek için birçok şirket iş gücünü küçültmek, ücretleri azaltmak veya çalışanlara sağlanan diğer faydaları sınırlamak zorunda kalabiliyor. İşten çıkarmalar, tazminat ve sosyal yardımların azalması ve yaygın ekonomik belirsizlik ortamında, bazı çalışanların yeni düzenlemelere tepki olarak kötü niyetli davranması (fikri mülkiyet hırsızlığı vb.) riski söz konusu olabilir. Aon; işten ayrılma, tazminat ve sosyal yardım değişiklikleri gibi dalgalarla karşı karşıya kalan İK liderleri için ise şu tavsiyelerde bulunuyor:

· Veri ihlallerinin, fikri mülkiyet zararlarının ve siber saldırıların önemli bir bölümünü oluşturan şirket içi tehditleri belirlemek amacıyla aktif olarak çalışın. Buna ek olarak, çalışanların korku ve hayal kırıklıklarını gidermeye yardımcı olmak için açık iletişim, çalışanlara güven vermenin etkili bir yolu olabilir. Kötü niyetli çalışanların tespit edilmesi için yöneticiler eğitilebilir, davranış ve iletişim teknolojileri kullanılabilir ve yetenek değerlendirme araçlarından faydalanmak için firmalar ile çalışılabilir. Ayrıca, şirket içi yolsuzlukların tespiti için bağımsız bir ihbar hattı oluşturulabilir.

· Kötü bir şekilde işten ayrılanların şirketin verilerini ve güvenliğini tehlikeye atabilecek niyetlerine karşı hazırlıklı olun. Fikri mülkiyet, pazara giriş planları veya müşteri listelerini çalma girişimlerini engellemek veya en aza indirmek ve virüs yerleştirme veya şirketin ağını rehin alma girişimlerini engellemek için cihazlarda, hesaplarda ve kurumsal ağda izlenebilirliği artırın ve kayıt tutun. İşten çıkarılmış çalışanların tüm sistemlere erişiminin tamamen devre dışı bırakıldığından emin olmak için mevcut prosedürleri gözden geçirin.

· İşe alım, öğrenme ve gelişim de dahil olmak üzere tüm insan kaynakları uzmanlık alanlarında kurum genelinde yukarıdan aşağıya bir uyum kültürü oluşturun. Çalışanların şirketin güvenliğini ciddiye aldıklarından, uyum ve güvenlik protokollerinin ihlaline karşı sıfır tolerans politikasının uygulandığı bildiklerinden emin olun.

Türk tekstil sektörü ABD’den aldığı payı büyütecek

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), hedef pazarı olan ABD’ye odaklandı. 27-29 Eylül 2023 tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri’nin Los Angeles şehrinde gerçekleştirilen ‘’LA Textile Show Eylül 2023’’ fuarına katılan 13 tekstil  firması önemli siparişler alırken, yeni bağlantılar da edindi.

Trend alanı organizasyonu ile fuarda sektörümüze yönelik farkındalığın arttırılması, Türk ürünlerine dikkat çekilmesi ve alıcı çalışmaları yapılmasını hedefleyen UTİB, standında katılımcıların en son trendleri yansıtan kumaş ve sürdürülebilir tekstil ürünlerinden örneklerle özel bir tasarım sergiledi.

Fuarı ve sektörü değerlendiren UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin, “2022 yılında tam 199 ülke ve bölgeye tekstil ihracatı yaptık. 7,8 dolar seviyesinde kilogram ihracat değerine ulaştık. Sektörün küresel rekabet ortamında öne çıkabilmesi için Ar-Ge, inovasyon, tasarım, markalaşma ve ekoloji dostu çevreci üretim gibi konularında çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Bu fuarda da bu özelliklere sahip ürünlerimizi sergiledik. Birliğimizin oluşturduğu trend alanı da dikkat çekerek yabancıların ilgi odağı oldu. Katma değerli üretim, etkin yurt dışı fuar katılımları, ticari alım heyetlerinin de desteğiyle ihracatımızı artırmak, katma değerimizi geliştirmek istiyoruz” dedi.

Tekstilde en az 1 milyar dolar ihracat hedefi

ABD’nin tekstil sektörü için çok önemli bir ülke olduğunun altını çizen Taşdelen Engin, “Hazır giyim sektörüyle birlikte 31,6 milyar dolar ihracatla Türkiye’nin en büyük ikinci ihracatçı sektörüyüz. Yaklaşık 20 milyar dolar değerinde dış̧ ticaret fazlasıyla Türkiye’ye en fazla döviz girdisi sağlıyoruz. İki sektör olarak geçen yıl ABD’ye 1,5 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdik ABD 2022 yılında Dokunmamış mensucat ürün gruplarında 2,1 milyar dolar ithalat gerçekleştirirken, Türkiye’nin ABD’ye ihracatı 128,1 milyon dolar oldu. Dünyanın en büyük ithalatçı ülkesine yaptığımız ihracat tutarını yeterli bulmuyoruz. Kaliteli, inovatif, sürdürülebilir üretim gücümüzü bu pazarda daha net gösterip sadece tekstilde en az 1 milyar dolarlık ihracata ulaşabiliriz” diye konuştu.

ABD, toplam ithalatta 3,3 trilyon dolara ulaştı

2022 yılında ABD’nin ithalatı %15 artarak 3,3 trilyon dolar oldu.

İthalat yaptığı başlıca ülkeler Çin, Meksika, Kanada, Japonya, Almanya, Vietnam, G. Kore, Tayvan, Hindistan ve İrlanda’dır. Ülkenin ithalatında Türkiye yüzde 0,6 pay ile 25’nci sırada yer alıyor.

2022 yılında ABD’ye ihracatımız yüzde 20 artışla 20 milyar 428 milyon dolar olurken, ithalatımız yüzde 26 yükselişle 14 milyar 993 milyon dolara ulaştı.

Türkiye, geçen yıl ABD’ye yüzde 6,3 artışla 1 milyar dolarlık hazır giyim ürünü ihraç ederken, tekstilde ise yüzde 15,2 artışla 548 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi.

Doğa Sigorta Brokerlerini Slovenya’da Ağırladı

Doğa Sigorta, satış kanalları ve iş ortaklarının satış motivasyonunu desteklemek amacıyla düzenlediği kampanyalarını yurt içi ve yurt dışı seyahatler ile ödüllendirmeye devam ediyor. Üretim kampanyasında hedeflerine ulaşan kampanya kazananı brokerler, Slovenya seyahatinde buluştular. 3 gece 4 gün boyunca süren keyifli ve zengin içerikli tur programı ile şehri keşfeden brokerlere; Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, Satış ve Bölgelerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Adnan M. Sığın, Teknik Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tümer, Kurumsal Satış ve ADK Grup Müdürü İpek Güner ve Kurumsal Satış Müdür Yardımcısı Merve İşleyen eşlik ettiler.

Orta Avrupa’nın tarihi ile çekici destinasyonlarından biri olan Slovenya’nın kalbinin attığı başkent Ljubljana’da şehir ve kültür turu ile seyahat programına start veren brokerler, yerel restoranda lokal lezzetler ile ilk günü tamamladılar. Sarp kayalıklar üzerinde Orta Çağ stili mimarisiyle görenleri büyüleyen kalesi ve gölün tam ortasında 17. yüzyıla ait Barok tarzda inşa edilmiş ihtişamlı kilisesiyle ve doğal güzellikleri ile öne çıkan Bled Gölü çevresinde yaptıkları yürüyüşle huzur bulan katılımcılar, turun ikinci gününde Bled Gölü’nün tadını çıkardılar, akşam ise Michelin yıldızlı restaurantta yenen keyifli akşam yemeği ile günü tamamladılar.

Programın üçüncü gününe Postojna Mağarası’nı ziyaret ederek başlayan katılımcılar, burada insan yapımı bir tünelde 2 kilometrelik bir tren yolculuğu ile mağaranın eşsiz oluşumlarını seyrederek, Güzel Mağaralar ve ünlü dikitleri yerinde görme şansı yakaladılar. Üçüncü gün programı geleneksel Slovenya gecesi ve akşam yemeği ile son buldu. Tur programının serbest zamanlarında da bir araya gelerek keyifli sohbetlerde buluşan katılımcılar, güzel anılarla şehrimize döndüler.

‘SEYAHAT ÖDÜLLÜ KAMPANYALARIMIZA DEVAM EDECEĞİZ’

Keyifli organizasyonun ardından açıklamalarda bulunan Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, “Değerli iş ortağımız brokerlerimiz için motivasyon ve satış süreçlerini canlı tutacak spot kampanyalar düzenlemeye her yıl olduğu gibi bu yıl da devam ediyoruz. Brokerlerimizle bir araya geldiğimiz ve kurduğumuz bağın gücünü artıracak bu ve benzer organizasyonları her zaman destekliyor ve gerçekleştirmekten mutluluk duyuyoruz. İş ortaklarımızla birlikte büyümeyi prensip edindik. Bir araya geldiğimiz programlarımızda seyahatlerimizin haricinde görüş ve değerlendirmelerimizi yüz yüze görüşme fırsatı da yakalıyoruz. Seyahat ödüllü üretim kampanyalarımıza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Schaeffler’den elektrikli araçların menzilini uzatan teknoloji

Küresel otomotiv ve endüstri tedarikçisi Schaeffler’in yenilikçi sistemleri, elektrikli araçların menzilini artırırken menzilden fedakârlık etmeksizin aracın konfor özelliklerinin kullanılabilmesini sağlıyor. Markanın yüksek verimlilikli tekerlek ve şanzıman rulmanları sürtünmeyi ve buna bağlı olarak enerji kaybını yüksek oranda azaltıyor. Akıllı ve son derece entegre ısı (termal) yönetim bileşenleri ve sistemleri de menzili 50 kilometreye kadar artırıyor.

Dünya genelinde yollardaki elektrikli araçların sayısı her geçen gün artarken bu araçların kısa menzile sahip olması sürücüler açısından endişe yaratıyor. Elektrikli araçlarda menzili uzatmanın en temel yollarından biri, sürtünme kaybını azaltmaktan geçiyor. Schaeffler, bu kaybın önüne geçmek için geliştirdiği yüksek verimli şanzıman rulmanlarıyla sürtünmeyi ciddi oranda azaltarak, alışılmış rulmanlara kıyasla 50 watt’a varan enerji tasarrufu sağlıyor. Bu tasarruf doğrudan menzile etki ederken, kış soğuklarında yan aynaların veya direksiyon simidinin ısıtılmasında araç menzilinden kısmaksızın da kullanılabiliyor. Schaeffler, elektrik tahrikli şanzımanlardaki giriş millerinin yüksek dönüş hızlarına uyumlu olarak özel üretilen şanzıman rulmanlarıyla da ideal yük dağılımını sağlıyor.

Aracın üretim maliyetlerinden tasarrufSürücülerin menzile ilişkin endişelerini giderecek çözümler geliştirdiklerini belirten Schaeffler Otomotiv Teknolojileri CEO’su Matthias Zink, “Tamamen elektrikli güç aktarım organlarına yönelik geniş çaplı bileşenlerimiz ve sistemlerimiz ile akıllı teknik çözümlerimiz elektrikli araçların güç tüketimini azaltıp, menzilini uzatarak günlük kullanımda daha verimli olmalarını sağlıyor. Böylece sürücülerin araçlarını sık sık şarj etmelerine gerek kalmıyor. Araç üreticileri aracın tasarımına bağlı olarak güç tüketiminde sağlanacak tasarrufla bataryayı küçültebiliyor, böylece aracın üretim maliyetlerinden tasarruf yapabiliyor” dedi.

Üreticilerle çözüm ortaklığı kuruyor

Schaeffler, TriFinity tekerlek rulmanlarıyla da menzili daha da fazla uzatmak isteyen üreticilerle çözüm ortaklığı kuruyor. Elektrikli araçların şasilerinin bir parçası olarak kullanılan tekerlek rulmanları, tahrik miline ve akslara yol gösteriyor, tekerleklerin yüksek mekanik yüke maruz kalsalar dahi minimum dirençle dönebilmeleri için destek oluyor.

Sürtünme kaynaklı kaybı yüzde 67 oranda azaltıyor

Tekerlek rulmanları, normal sürüş sırasında olağanüstü kuvvete maruz kalıyor. Üstelik sürekli hareket halinde olan rulmanlar, kat edilen her 180 bin kilometrede yaklaşık 100 milyon defa dönüyor. Schaeffler TriFinity tekerlek rulmanları sürtünme kaynaklı kaybı, sıradan tekerlek rulmanlarına kıyasla yüzde 67 gibi büyük bir oranda azaltıyor. Bir başka deyişle, tam şarjda 120-kWh batarya kapasiteli elektrikli bir SUV menzilinde fazladan yaklaşık 20 kilometreye karşılık gelen 200 watt’ın üzerinde bir kazanç elde ediyor. Bu 200 watt’lık tasarruf, kışın menzilden fedakârlık etmeden sürücü ve yolcu koltuklarının ısıtılmasında da kullanılabilme olanağı sağlıyor.

Yüzde 10 ağırlık tasarrufu

Elektrikli araçlarda koltuk ısıtma sistemleri yoğun ısıtma sürecinde koltuk başına yaklaşık 100 watt tüketiyor. Kazançlı ve kalıcı bir yöntem üreten TriFinity tekerlek rulmanları, standart çift sıralı bilyalı rulmanlarıyla aynı büyüklükte olmasına rağmen yüzde 10 civarında bir ağırlık tasarrufu da sağlıyor. Ayrıca uzun ömürlü kullanım sunuyor. Üstelik yüzde 20’den fazla yüksek dayanım oranıyla daha fazla aks yükü taşıyabiliyor. Böylece daha ağır elektrikli araçlarda büyük avantaj sağlıyor.

“Termal yönetimle menzil sorunlarının önüne geçiyoruz”

Verimli termal yönetim, elektrikli araçlarda menzilin artırılmasında büyük bir rol oynuyor. Schaeffler ısı pompasında soğutucu olarak CO₂ kullanarak geliştirdiği entegre termal yönetim sistemi ile menzilin veremliliğini artırıyor. 2011’den bu yana termal yönetim çözümleri sağladıklarını kaydeden Schaeffler E-Mobilite Başkanı Dr. Jochen Schröder, “Özellikle elektrikli araçlarda termal yönetim, müşterilerin önem verdiği menzil ve konfor gibi özelliklerde belirleyici etkiye sahip. Bu nedenle otomotiv üreticileri arasında önemli rekabet noktalarından biri haline geliyor. Bu doğrultuda verimli ve çok kullanışlı bileşenlerden oluşan entegre termal yönetim sistemlerine ve motor, şanzıman, güç elektroniği ve termal yönetim modüllerinin optimize edildiği tek bir ünitede birleştiren 4’ü 1 arada e-akslara kadar çok çeşitli bir dizi çözüm geliştiriyoruz” diye belirtti.

Ek kablo ve hortum bağlantıları gerektirmiyor

Schaeffler, standart olarak ayrı bir bileşen kabul edilen termal yönetim sistemini 4’ü 1 arada e-aks ile klasikleşmiş 3’ü 1 arada e-aksının tahrik bileşenlerine entegre ederek bir bütün haline getiriyor. Bu sayede merkezi olmayan termal yönetim sistemlerinin aksine ek kablo ve hortum bağlantıları gereksiz kılınarak enerji kaybı da azaltılıyor. Parça sayısı da azaldığından, ünite hafifliyor ve araç üreticilerinin montajı kolaylaşıyor. Bu tam entegre çözüm, batarya dahil aktarma organlarının sıcaklığını da ideal ısıda dengeleyerek menzili artırıyor, şarj süresini kısaltıyor. Aracın yolcularının konforunu ve ideal ortam sıcaklığını da sağlıyor. Dört alt sistemin mükemmel etkileşimi sayesinde 4’ü 1 arada e-aks sistemi, 75-kWh güce sahip kompakt bir elektrikli araca kat edilen her 100 kilometrede ek 1 kWh güç tasarrufu sağlayabiliyor. Bu da toplamda yaklaşık yüzde 7’lik, bir başka deyişle yaklaşık 36 kilometrelik menzil artışına denk geliyor.

Havayı ve atık ısıyı termal enerjiye dönüştürüyor

Schaeffler kendi başına ayrı bir bileşen olarak kullanılmak üzere yeni bir ısı pompası üzerinde de çalışıyor. Isı pompası motor, güç elektroniği ve batarya çevresindeki havayı ve atık ısıyı termal enerjiye, yani kullanılabilir ısıya dönüştürüyor. Bu sayede batarya tasarrufu yapan sistem, özellikle soğuk kış aylarında verimlilik sağlıyor. Merkezi olmayan ısı yönetim sistemine sahip 75-kWh akülü kompakt bir arabaya kıyasla 4’ü 1 arada e-aks ve ısı pompası sistemi kullanan aynı özelliklerde bir araç, 100 kilometrede yaklaşık 4 kWh daha az enerji sarf edebiliyor. Bu da menzilde yüzde 17’lik, yani 48 kilometrelik artışa karşılık geliyor.

Dünyanın korunmasına ve geleceğe yatırım

Isı pompasıyla elde edilen enerji tasarrufu; koltuk ve direksiyon simidi, yan ayna veya arka cam ısıtması gibi konfor ve güvenlik özelliklerinde de kullanılabiliyor. Bu özellikler, yaklaşık 410 watt kadar güç tüketiyor. Schaeffler ısı pompası sistemi standart soğutucu yerine doğal olarak oluşan ve çevreye daha az zararlı soğutucu karbondioksit kullanıyor. Yanıcı olmayan bu karbondioksit sera gazı potansiyeli düşük olduğu için ozon tabakasına zarar vermiyor. Araç üreticileri ve sahipleri için bu özellik, dünyanın korunmasına ve geleceğine yatırım anlamına geliyor.

PENDİK – SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI METROSU 1 YAŞINDA

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Pendik (Tavşantepe) – Sabiha Gökçen Havalimanı Metro Hattı’nın, bir yılda yaklaşık 9 milyon yolcuya hizmet verdiğini belirtti. Bakan Uraloğlu, bu hattın hizmete girdiği günden bu yana sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin ulaşım altyapısına önemli katkılar sağladığını belirterek, “Hattın hizmete girdiği bir yılda yaklaşık 9 milyon vatandaşımız hızlı, güvenli ve ekonomik bir seyahat imkanına kavuştu” dedi.

Bu projeyle birlikte seyahat sürelerinde de dikkate değer bir azalma yaşandığını ifade eden Bakan Uraloğlu, “Tavşantepe ile Sabiha Gökçen Havalimanı arasında geçen 10 dakikalık seyahat süresi, ulaşımın ne kadar hızlı ve etkili olabileceğinin bir göstergesi. Ayrıca, Kadıköy’den Fevzi Çakmak (Hastane) istasyonuna olan 42 dakikalık süre ve Kadıköy’den Sabiha Gökçen Havalimanı’na olan 50 dakikalık seyahat süreleri, İstanbul’un bu yeni ulaşım hattının ne kadar büyük bir kolaylık olduğunu gözler önüne seriyor. Proje kapsamında gerçekleştirilen tünel kazıları ve betonarme imalatlarının sonucunda ortaya çıkan bu modern metro hattı, şehir içi ulaşımının geleceğini şekillendirecek önemli bir adım” dedi.

Hattın 2 Ekim 2022 tarihinde hizmete alındığından bu yana yaklaşık olarak 9 milyon yolcuya hizmet verdiğini kaydeden Bakan Uraloğlu, “Hem yerel hem de uluslararası seyahat edenler için büyük bir kolaylık olan bu metro hattı, İstanbul’un hava ulaşım altyapısını daha da güçlendiriyor” diye konuştu.

Pendik Tavşantepe’den başlayıp Sabiha Gökçen’e kadar uzanan 7.4 km uzunluğundaki Pendik-Sabiha Gökçen Havalimanı hattı, 4 önemli istasyonu ile şehir içi ulaşımın konforunu ve hızını üst seviyeye çıkarıyor. Fevzi Çakmak (Hastane), Yayalar, Kurtköy ve Sabiha Gökçen Havalimanı istasyonları, yolculara hızlı ve güvenli bir ulaşım imkanı sunuyor.

MARUF23 YARIN BAŞLIYOR

Marmara Belediyeler Birliğinin (MBB) “Çözüm Üreten Kentler” mottosuyla düzenlediği Marmara Urban Forum’un (Marmara Uluslararası Kent Forumu-MARUF) üçüncüsü 4-7 Ekim 2023’te İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.MARUF23’ün ana teması “Dayanıklılık ve Ötesi” ile herkes için sürdürülebilir, kaliteli bir yaşamın temel gereklilikleri kentler özelinde sorgulanacak. Forumda yönetişim, çevre yönetimi, konut hakkı, göç ve uyum, kamusal mekân, afet ve risk yönetimi, sosyal kapsayıcılık, altyapı, ulaşım ve hareketlilik, yerel kalkınma, iklim değişikliği ve yeşil dönüşüm gibi temalar alanın uzmanları, belediye başkanları, uygulamacılar ve kentin diğer paydaşları tarafından tartışılacak. Bunun yanında dört gün boyunca paneller, söyleşiler, İstanbul içinde rehberli turlar, sergiler, kent sineması kapsamında film gösterimleri ve kent kütüphanesi gibi etkinlikler düzenlenecek.4 Ekim’de düzenlenecek açılış oturumunda konuşmacılar yerel kalkınmanın, kentsel liderliğin, uluslararası dayanışma ve iş birliklerinin önemini aktararak dayanıklı kentler oluşturma konusundaki tartışmalara katkıda bulunacak. Oturumun konuşmacıları arasında Marmara Belediyeler Birliği & Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, Kentsel Dönüşüm Danışmanı ve Viyana Eski Başkan Yardımcısı Maria Vassilakou, UN-Habitat Küresel Çözümler Bölümü Direktörü Rafael Tuts, Sindelfingen Belediyesi Başkanı ve Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Yerel Yönetimler Odası Başkanı Bernd Vöhringer bulunuyor.

Şehirlerin geleceğini şekillendiren güç: Dijital ikiz teknolojisiGünümüzde şehirleşme oranı her geçen gün büyük bir hızla artıyor. Dünya Bankası verilerine göre şehirler Avrupa’daki nüfusun yüzde 74’ünden fazlasına ev sahipliği yapmaktadır. Şehirlerde hızla artan nüfus kendi içinde bazı sorunları da beraber getiriyor. Bu sorunların hızlı, kolay ve uzun vadeli çözümleri de şehrin beşeri sermayesini teknoloji ile birleştirmekten geçiyor. SAMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya da “Bu ekosistemin doğru şekilde kurulabilmesi, dijitalleşmenin şehirle ilgili bilgi takibini sağlayabilmesi ve tüm paydaşların ekosisteme katılımı ile şehirleşmeye bağlı sorunların dijital ikiz teknolojisiyle minimuma indirilebileceğini söyledi. SAMPAŞ Holding ilk etapta Osmaniye kent merkezinin dijital ikizini oluşturarak şehrin tüm canlılarının her imkândan en sağlıklı, en hızlı ve güvenilir bir şekilde yararlanmasına yardımcı oluyor.Dünyanın her noktasında şehirleşme hızla artarken, birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Şehir alanlarının sınırlı olması, buradaki nüfus yoğunluğunun bu alanlara göre yüksek olması doğru planlama yapanın zaruretini ortaya koyuyor. Konu kentsel planlama olduğunda deneme-yanılma için zaman kaldığını söylemek zor. Bugün alınan kararların gelecek üzerinde kritik etkileri olduğunu düşündüğümüzde vatandaş, sivil toplum, kamu ve özel sektörden oluşan kent paydaşlarının stratejik ve doğru hareket etmesi, şehirlerin doğru planlanabilmesi adına dijital ikizlerinin oluşturulması için adım atması gerekiyor.Bugün kent yönetimi konusunda çıtayı çok yukarıya taşıyan Şangay, New York, Singapur, Helsinki gibi şehirlerin başarısının arkasında dijital ikiz teknolojisi yer alıyor. Küresel olarak dijital ikizlere yapılan yatırımlar şimdiden olumlu sonuç vermeye başladı. Küresel teknoloji firması ABI Research’ün 2021 tarihli bir raporu, şehirlerin “daha verimli şehir planlaması için dijital ikizleri kullanarak 2030 yılına kadar 280 milyar dolar tasarruf edeceğini tahmin ediyor. Yapılan araştırmalar dijital ikiz teknolojisinin kent yaşamının sürdürülebilirlik çabalarına da yardımcı olacağını da ortaya koyuyor. Akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için 42 yıldır bilişimin gücünü kullanan SAMPAŞ Holding, Osmaniye Belediyesi ile birlikte ilk etapta Osmaniye kent merkezinin yaklaşık olarak 10 kilometrekaresinde uçuş yaparak dijital ikizin ilk adımını gerçekleştirdi. Enerji, su, altyapı, demografi, ulaşım ve diğer kentsel bileşenleri canlı olarak takip edebilmeyi ve hayat standartlarını iyileştirerek şehrin marka değerini yükseltmeyi ve yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen Osmaniye Belediyesi akıllı sokak aydınlatma sistemleri, enerji yönetimi sistemleri, akıllı elektrik sayaçları, akıllı elektrik şebekesi, akıllı su sayaçları ve talep yönetimi, sızıntıların tespiti ve önleyici bakım, akıllı parkmetreler ve ücretlendirme, araç takibi, bakım, konum belirleme hizmetleri, acil müdahale ve afet hizmetleri hava kalitesi takibi gibi günlük yaşamımızı direkt etkileyen konuları da ilerleyen zamanlarda dijital ikize entegre edecek. SAMPAŞ Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya “Birleşmiş Milletler’in öngörüleri 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 70’inin şehirlerde yaşayacağını söylüyor. Kentsel nüfustaki artışa yanıt vermek amacıyla mimarlar ve tasarımcılar, geleceğin şehirlerini daha akıllı ve daha sürdürülebilir kılmak için yenilikçi çözümler geliştiriyorlar. Kentleşmeye bağlı sorunları çözebilmek ve geleceğin şehirlerini planlayabilmek adına bugünden çalışmalara başlamak gerekiyor. Bunun yolu da dijital ikiz teknolojisinden geçiyor. Şehirlerin dijital ikizleri oluşturulurken yanıtlanması gereken iki temel soru var. Bunlardan birincisi “şehrin mevcut durumunu nasıl analiz eder ve düzenli veri toplayabiliriz?” İkinci önemli soru ise şehrin coğrafi ve sosyal davranışlarını nasıl tahmin edebiliriz?” Bu iki sorunun da tek bir cevabı var. O da veri. Dijital ikiz teknolojisi için en önemli konu veri sürdürülebilirliğidir, bu sayede afet dahil, şehrin tüm olası sorunları daha ortaya çıkmadan çözüm bulur. Örneğin dijital ikiz çözümlerini uygulayarak, aşırı hava olaylarının etkisini doğru bir şekilde modelleyebilir ve tahmin edebilir, böylece yetkililerin riskleri azaltmak ve vatandaşların can ve mallarını korumak için proaktif önlemler almasını sağlayabiliriz.

Flora Expo Antalya 3. Buluşmaya Hazır

25 yıldır Türkiye’de global düzeyde ses getiren marka fuarlar yaratan HYF Fuarcılık A.Ş.’nin düzenlediği Uluslararası Süs Bitkileri, Peyzaj, Bahçecilik ve Üretim TeknolojileriFuarı Flora Expo Antalya 3. buluşmaya hazır. Katılımcılarını yurt içi ve yurt dışından sektör profesyonelleri ve kamu kurumlarıyla buluşturan fuarda, İç ve Dış Mekân Süs Bitkileri, Tropik Bitkiler, Mevsimlik Süs Bitkileri, Doğal Rulo Çim, Peyzaj Uygulama ve Ekipmanları, Üretim Materyalleri, Dikey Bahçecilik, Doğal Taşlar bir arada sergilenecek.

Dünya genelinde artan çevre sorunları, kentlerin planlanması ve yönetimi konusunda artan ihtiyaç, sürdürülebilir şehirlerin oluşturulmasını gerektiriyor. Bu bağlamda, Flora Expo Antalya, sürdürülebilirlik odaklı ürün ve hizmetlerin sergilendiği önemli bir fuar olarak ön plana çıkıyor.

Flora Expo Antalya, 25-28 Ekim 2023 tarihleri arasında Anfaş Antalya Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek ve katılımcılarına yeşil çözümleri ve yenilikçi teknolojileri sunacak bir platform oluşturacak.

Peyzaj Uygulama Firmaları, Süs Bitkileri Üreticileri, Fidanlıklar, Kamu Kuruluşları, Belediyelerin İlgili Birimleri, Peyzaj Mimarları ve Ziraat Mühendisleri, Üretim Materyalleri ve Yan Sanayi Ürün Grupları, İnşaat Firmaları, Müteahhitler, Mimarlar Yabancı Yatırımcı Firma Temsilcileri, Sektör Profesyonelleri, İşletme Sahipleri ve Yetkilileri (Otel, vb.) Üniversiteler İthalat ve İhracatçılar, Dernek, Birlik ve Kooperatifler, Şehir Planlamacıları, Toptancılar ve Yapı Marketler, yeşil sektörde en son yenilikleri Flora Expo Antalya’da bir arada görme fırsatı bulacak.

Flora Expo Antalya, katılımcılarına sürdürülebilirlik konusunda ilham verirken, belediyelerin ve diğer kamu kurumlarının sürdürülebilir şehir projelerine destek olmayı hedefliyor. Bu etkinlik, geleceğin şehirleri için geliştirilen yeşil çözümlerin yaygınlaşmasına ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakma vizyonuna önemli bir katkı sunacak.

25- 28 Ekim 2023 tarihlerinde düzenlenecek fuar ile ilgili detaylı bilgi ve katılım için fuarın resmî web sitesi www.floraexpoantalya.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Finans sektörünün rotasını neobanklar belirliyor
Finansal teknoloji şirketleri bankacılık sektörünün yönünü çizerken bu süreçte neobankların rolü dikkat çekiyor

Kuralları tüketici beklentilerinin belirlediği günümüzde, bankacılık sektörünün hizmet kalitesini artırmaktan ve sadece mobil çözümler sunmaktan çok daha fazlasını vadetmesi gerekiyor. Bu artışta finansal teknoloji şirketlerinin payı büyük. Araştırmalar* 2024’e kadar online bankacılık ve finans hizmetlerini kullananların sayısının 3,6 milyarı aşacağını ve finteklerin tüm bankacılık değerlemelerinin dörtte birini temsil edeceğini gösteriyor. Sektör giderek daha fazla deneyim odaklı bir hale gelirken dünyada yükselişte olan neobanklar ise sektörün rotasını belirliyor.
Bankacılık sektörü, teknolojiye hâkim müşterilerin artan taleplerini karşılamak için son yıllarda dijital bir dönüşüm geçiriyor.  Bir taraftan dijital bankacılıktaki teknolojik gelişmeler sayesinde bankalar artık özelleştirilmiş müşteri deneyimleri, kolaylık ve iyileştirilmiş güvenlik önlemleri sunuyor. Diğer taraftan tüm dünyada finansal teknolojiler anlamında gidilecek daha uzun bir yol olduğu öngörülüyor.
Finans sektöründen beklentilerin karşılanmasında neobanklar bir adım önde
Geleneksel finans kuruluşları, mevcut geleneksel tarzları değiştirmeye, operasyonlarını dijital dönüşüme uyumlu hale getirmeye çalışırken, son yıllarda dünyada ortaya çıkan neobanklar iş modellerini müşteri ihtiyaçlarına göre şekillendiriyor. Bu durum, geleneksel bankalara göre neobanklara önemli bir hız ve çeviklik sunuyor. Gelenekselleşen iş yapış şeklini farklı bir şekle uyarlamaktansa, sıfırdan kullanıcı ihtiyaçlarına göre şekillendirmek daha kolay ve hızlı bir yol olarak öne çıkıyor. Bu durum da finansal teknoloji şirketlerine rekabette ciddi avantajlar kazandırıyor. Tahminlere göre tüm dünyadaki finteklerin gelirlerinin 2030 yılına kadar altı kat artarak 1,5 trilyon dolara ulaşması** ve tüm bankacılık değerlemelerinin dörtte birini temsil etmesi bekleniyor. 2024 yılına kadar online bankacılık ve finans hizmetlerini kullananların sayısının 3,6 milyarı aşacak olmasında da finansal teknoloji şirketlerinin payı büyük.
Bankacılık deneyim odaklı bir sektör haline geliyor
Konuyla ilgili olarak değerlendirmede bulunan neobankların Türkiye’deki temsilcisi MARS’ın Kurucu Ortağı Emrah Kaya “Önümüzdeki dönemde rekabetin müşteri deneyiminde yaşanacağı bir gerçek. Pek çok geleneksel finans kuruluşu, dijital dönüşümleri sırasında müşteri deneyimine öncelik vererek tasarladıkları çözümleri rahatlık, güvenlik ve konfor üzerine kurmaya çalışıyorlar. Bizim MARS ile amacımız da finansal deneyimi herkes için bir üst seviyeye taşımak ve premium ayrıcalıkları sunarken erişimi de demokratikleştirmek.”
MARS ile tek uygulama ve tek kartla tek yerden yönetim dönemi başladı
MARS Kurucu Ortağı Burcu Bekdaş ise: “MARS ile kullanıcılarımızın finansal hayata kolaylıkla adım atmalarını, sonrasında da ödemeler dünyasının karmaşıklığı içinde akıllıca karar almalarını sağlamak istiyoruz. Kullanıcılar tek uygulama ve tek kartta tüm bankalardaki kart ve limitlerini birleştirip sadece MARS ile tüm kaynaklarını yönetme imkanına sahip oluyor. Bütün finansal işlemlerini kapsayacak bir deneyim sunmak için harcama bölme, kart önceliklendirme ve otomatik para yatırma özelliklerini de kullanıcılarımıza temin ediyoruz. Hem kolaylık hem de zaman tasarrufu ile müşteri memnuniyetini ön plana çıkarıyoruz. Ayrıca tüm ATM’lerden diledikleri banka hesabından ücretsiz para çekme imkânı sunuyoruz, bu sayede müşterilerimiz her türlü finansal işlemlerini MARS zekâsı ile yönetebiliyor. MARS, finansal hayatı yeniden tanımlıyor, geleceğin bankacılık deneyimine hazır olun.”

AstraZeneca Türkiye Bilgi Teknolojileri ve Dijital Müdürü Yağız Aydemir oldu
Yağız Aydemir, AstraZeneca Türkiye’de Bilgi Teknolojileri ve Dijital Müdürü olarak yeni görevine başladı.
Yağız Aydemir, eylül ayı itibarıyla AstraZeneca Türkiye’nin Bilgi Teknolojileri Departmanı’nda Bilgi Teknolojileri ve Dijital Müdürü olarak yeni görevine başladı.
Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden 2012 yılında mezun olan Aydemir, 2021 yılında da Boğaziçi Üniversitesi Yönetici MBA yüksek lisansını tamamladı. 2012 – 2020 yılları arasında Pfizer’de sırasıyla, Bilgi Teknolojileri Çözüm Uzmanı, Bölgesel İş Analisti ve Dijital Müşteri Yöneticisi olarak çalışan Aydemir, AstraZeneca Türkiye’ye katılmadan önce son olarak 2020 yılından bu yana Sanofi’de sırasıyla İş ve Veri Analizi Müdürü ve Dijital Pazarlama Direktörü olarak görev yapıyordu.

Toyota’da Ekim Ayına Özel Yılın En Büyük Kampanyası Başladı

Toyota, yeni araç sahibi olmak isteyenlere Ekim ayı boyunca kaçırılmayacak fırsatlar başlattı. Toyota Corolla Sedan, Corolla Cross Hybrid, Yaris Cross, Hilux ve Toyota C-HR modellerine yüzde 0 faiz avantajlarıyla veya nakit indirimleriyle ulaşmak mümkün. Toyota’nın Ekim ayı sonuna kadar devam edecek avantajlardan yararlanmak isteyenler, tüm Toyota bayilerinde bu modelleri satın alabilecekler.

Corolla Sedan’da 180 bin TL’ye varan indirim veya %0 faiz kampanyası

 Kampanya kapsamında Corolla Sedan, 180 bin TL’ye varan avantaj ile birlikte 1 milyon 2 bin 800 TL’den başlayan fiyatlarla sunulurken, indirim kampanyasını tercih etmeyenler için 250 bin TL’ye, 12 ay vade ve yüzde 0 faizli kredi fırsatı bulunuyor.

Toyota aynı zamanda Corolla Cross Hybrid, Yaris Cross ve Hilux modellerinde sunduğu avantajlarla da dikkat çekiyor. Bu modellerde de 250 bin TL’ye 12 ay boyunca faizsiz kredi fırsatı sunan Toyota, sıfır kilometre otomobile ulaşmayı kolaylaştırıyor.

Toyota’nın göz alıcı tasarımıyla dikkat çeken SUV modeli Toyota C-HR ise Ekim ayında 120 bin TL’ye varan nakit kampanyası ile 1 milyon 467 bin 400 TL’den başlayan fiyatlara sahip oluyor. Toyota C-HR modelinde indirim kampanyasını tercih etmeyenler de, Corolla modelinde olduğu gibi 250 bin TL’ye 12 ay vade ve yüzde 0 faizli kredi fırsatından yararlanabiliyorlar.

Windows 11 ile çalışan Panasonic TOUGHBOOK cihazlar sahadaki ekiplerin en uygun yardımcısıPanasonic TOUGHBOOK çözümlerinde de yer alan Microsoft’un en yeni işletim sistemi güç, güvenlik ve esneklik alanlarında sunduğu önemli avantajlarla mobil çalışanların iş yapış şekillerini temelden değiştiriyor.Günümüzün hızlı BT ortamında modern kuruluşlar gelişmiş bağlantı, üretkenlik ve verimlilik için teknolojik yatırımlarına yönelik beklentisi artıyor. Küresel pandemi de şirketlerin çalışanlarını neredeyse bir gecede sahadan çekmeye zorladı ve bu sırada COVID öncesi iş akışlarıyla aynı verimliliği elde etmeleri gerekiyordu. Bugüne baktığımızda ise çalışanlar daha önce hiç olmadığı kadar fazla işi ve uygulamayı yerine getirmek için cihazlarını daha fazla kullanıyor. Bu da artan ihtiyaçları verimli bir şekilde destekleyebilecek gelişmiş bir işletim sistemine yönelik talebi artırdı. Microsoft’un en yeni işletim sistemi Windows 11 üstün gücü, çevik güvenlik önlemleri ve esnekliğiyle mobil çalışanları güçlendirerek bu ihtiyacı karşılıyor. Panasonic de TOUGHBOOK cihazlarına güç veren Windows 11 işletim sisteminin şirketlere sağladığı faydaları sıralıyor.Güvenilir performansGenellikle Windows işletim sistemiyle çalışan cihazların rakiplerine kıyasla daha yüksek bilişim gücü, daha fazla hafızası ve daha güçlü işlemcisi oluyor. Ek performans, kullanıcıların hareket halindeyken birden fazla uygulama kullanabilmesini kolaylaştırıyor ve özellikle büyük miktarda veri tüketen işlerde kullanışlı hale geliyor. İnşaat alanlarında cihazlar, projeye dair veriyi toplamak ve işlemek için Yapı Bilgi Sistemi operasyonlarındaki lazer tarayıcılarla bağlantılı oluyor. Bu hacimdeki verinin miktarı 100GB’ı geçebiliyor ve bunun için kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir cihaz gerekiyor. Bu operasyonlar için gereken güç bataryayı da tüketebiliyor. Bu yüzden Windows ile çalışan cihazları kapatmadan batarya değiştirebilme veya güç kaynağına bağlı montaj sistemleri gibi cihazın ömrünü uzatacak özellikler, kullanıcılara en iyi deneyimi sunuyor.GüvenlikWindows 11’de Secure Boot ile kötü niyetli yazılımlara karşı geliştirilmiş savunma ve Microsoft’un biyometrik güvenlik sistemi Windows Hello’ya yapılan iyileştirmelerle güçlenen giriş bilgileri koruma gibi güvenlik iyileştirmeleri bulunuyor. Windows 11’in önemli gelişme alanlarından birisi olan bulut güvenliği ile uzaktan ve hareket halinde çalışan ekipler koruma altına alınıyor. Daha esnek cihazlarÖnceden firmalar cihazlarını seçerken her beklentiye uygun tek bir çözüm kullanma yaklaşımındaydı. Artık daha çeşitli kişiliklerin ve ihtiyaçların oluşmasıyla müşteriler yaşam döngüsünü uzatabilecek ve zaman içinde farklı pozisyonlardaki çalışanlar tarafından kullanılabilecek cihazlar arıyor. Windows 10’un öne çıkan özelliklerinden birisi Microsoft Deployment Toolkit (MDT) ve Sistem Merkezi Yapılandırma Yöneticisi ile işe göre farklı imajlar oluşturmaydı. Bu özellik sayesinde kamu güvenliği kurumları ve güvenliği hassas diğer sektörler, farklı kullanıcılar için farklı uygulama setine sahip bireysel imajlar oluşturabiliyordu. Böylece yazılım lisanslama süreci azalıyordu, iş istasyonlarının kurumları otomatikleşiyor ve hızlanıyordu ve BT adminleri de her iş için daha iyi bir çözüm sağlayabiliyordu.Bu özellik Windows 11’de de bulunuyor ve kullanıcıların yaklaştıklarında oturum açmalarını ve uzaklaştıklarında oturumlarını kapatmalarını sağlayan yeni ve opsiyonel kullanıcı algılama özelliğiyle daha da iyileşiyor.Daha fazla mobil özelliklerWindows 11’de çalışanların cihazı ellerini kullanmadan yönetebilmesini sağlayan gelişmiş dokunma, kalem ve sesli giriş imkanlarıyla mobil çalışanların verimliliğini artırıyor. Gelişmiş sesle yazma ve imla özellikleri TOUGHBOOK’un tedarik zinciri, depo ve perkande kullanıcılarına sunduğu ses seçme çözümlerini iyileştiriyor. Bu sırada kullanımı daha kolay ve daha iyi geribildirim sağlayan dokunma ve kalem kullanımı da tabletlerin ve ikisi bir arada laptopların kullanımını geliştiriyor. Ayrıca yağmuru algılayan ve eldivenle kullanılabilen TOUGHBOOK dokunmatik ekranlarının en iyi iş ortağı oluyor. Geniş uyumluluk yelpazesiWindows cihazlar çok çeşitli harici cihazlara doğrudan bağlanmak için çok sayıda arayüz ve fonksiyon sunuyor. Bu imkan, su pompalarından elektrik trafo merkezlerine kadar eski ekipmanlara bağlanması gereken cihazlara ihtiyaç duyan sektörler için kritik olabiliyor. Kullanıcılar gerektiğinde bulut sistemlerine bağlanmadan Windows cihazındaki günlük işlemleri kolayca yönetebiliyor.Sorunsuz bir geçiş süreciWindows 11, kullanıcıların mobil cihazlarından yüksek performans ve esneklik elde edebilmelerini, diğer altyapılarla kolay entegrasyon ve veri bütünlüğü ile cihaz tarafından yönetilen güvenliğe odaklanabilmelerini sağlayacak şekilde tasarlandı. Bu işletim sistemi TOUGHBOOK cihazlarıyla birleştiğinde üstün mobil performans için bir tabletin çevikliği ve kompaktlığı ile dizüstü bilgisayarın gücü, güvenliği ve uyumluluk imkanları bir araya geliyor. Pek çok avantajın yanı sıra, en iyi performansı elde etmek ve Windows 11’i erken kullanmanın sağlayacağı avantajlardan faydalanmak için Panasonic, müşterilerini Windows 11’e geçerken destekliyor.

EİB 10 milyar dolar tarım ürünleri ihracatı hedefine ulaşmak için ABD’yi radarına aldı

Türkiye’nin gıda ve organik ürün ihracatının lideri olan yıllık 7,3 milyar dolarlık tarım ürünleri ihraç eden Ege İhracatçı Birlikleri, 10 milyar dolar hedefine ulaşmak için dünyanın en büyük gıda ithalatçısı Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Natural Products Expo West Fuarı’na Türkiye Milli Katılım Organizasyonu yapmak için harekete geçti.

Ege İhracatçı Birlikleri, 14-16 Mart 2024 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenecek olan Natural Products Expo West Fuarı’na tüm gıda sektörlerini davet ediyor. Natural Products Expo West Fuarı, EİB’nin milli katılım organizasyonu yapacağı 5. Gıda fuarı olacak.

Pandemi sonrasında fuarların tekrar eski güçlerine kavuştuğunu dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Amerika Birleşik Devletleri’nde Fancy Food, Japonya’da Foodex Japan, Almanya’da Biofach Organik Ürünler, Çin’de Çin İthalat Fuarı’nın Türkiye Milli Katılım Organizasyonlarını uzun yıllardır başarılı bir şekilde yaptıklarını, Ticaret Bakanlığı’nın Uzak Ülkeler Stratejisiyle uyumlu olarak ABD’deki Natural Products Expo West Fuarı’na Türkiye Milli Katılım Organizasyonu yapmak istediklerini, EİB’nin tarım ihracatındaki 10 milyar dolar hedefine bu sayede daha hızlı ulaşacaklarını ifade etti.

Eskinazi, “ABD’ye ihracatımız 4 yılda ikiye katlandı”

Natural Products Expo West Fuarı’nın 1981 yılından beri düzenlenen, bilinirliği ve katılımı yüksek bir fuar olduğu bilgisini paylaşan Eskinazi, “New York’ta düzenlenen Fancy Food Fuarı’na 25 yıldır milli katılım organizasyonu yapıyoruz. Türk gıda ürünlerinin ABD pazarında bilinirliğini ve tüketimini artırmak için 4 yıldır TURQUALITY Projesi sürdürüyoruz. Başarılı organizasyonlarımız sayesinde ABD’ye gıda ihracatımız son 4 yılda ikiye katlanarak 924 milyon dolardan 1 milyar 815 milyon dolara yükseldi. ABD pazarındaki etkinliklerimize bir halka daha ekliyoruz. Bu sayede ABD’ye gıda ihracatında orta vadede 5 milyar dolarlık hacme ulaşmayı hedefliyoruz. Türk gıda ihracatçılarımızı bu fırsatı değerlendirmeye davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

 Sağlıklı beslenmenin dünyada yükselen değer olduğuna vurgu yapan Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü; “Natural Products Expo West Fuarı’nda yiyecek ve içeceklerde en yeni doğal ve organik ürünler, güzellik ve güzellik ürünleri, ev ürünleri, takviyeler ve içerikler adlarında ayrı holler bulunuyor. Fuarın amacı, daha sağlıklı bir gezegen ve sürdürülebilir bir yaşamı desteklemek. Türkiye’de de yıllık organik sektörü 500 milyon doların üzerinde bir ihracat seviyesine ulaştı. Her geçen gün ürün çeşitliliği artan organik sektöründe 1 milyar dolar ihracat hedefimiz var. Natural Products Expo West Fuarı, bu hedefe ulaşmamıza da destek olacak.”

Natural Products Expo West Fuarı’na 2023 yılında 7-11 Mart tarihleri arasında, Anaheim Kongre Merkezinde, 3000 firma, 55 ülkeden 1020 yabancı katılımcı, 100 ülkeden 9.750 yabancı ziyaretçi, 65.000 kişiden fazla kayıtlı ziyaretçi ile gerçekleştirildi. Ziyaretçilerin tamamı profesyonel ziyaretçilerden oluşurken yüzde 30’unu distribütörler, yüzde 25’ini perakendeciler oluşturdu.

 Expo West Fuarı’na katılmak isteyen firmalar aşağıdaki linkten başvurularını yapabilirler.

fuarbasvurulari.egeliihracatcilar.com/default.asp?FuarId=F134CBDE7C

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI ABDULKADİR URALOĞLU IRAK’TA…

 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye-Irak Kalkınma Yolu Projesine ilişkin, “Iraklı mevkidaşımla detaylı görüşmeler yaptık ve yol haritasını belirledik. Kalkınma Yolu Projesi’ne katılmak isteyen ülkelerle iş birliğine açığız” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği Irak’ta, Irak Ulaştırma Bakanı Rezzak Muheybes es-Sadavi ile bir araya geldi. Uraloğlu görüşmede, Kalkınma Yolu Projesi’nin hayata geçirilmesinde Türkiye ve Irak’ın iş birliğinin oldukça önemli olduğunu belirterek, “G20 Liderler Zirvesi’nde ortaya atılan Hindistan’dan başlayan koridor da alternatif bir koridor olacaktır ama bizim için Kalkınma Yolu Projesi altın madalya konumundadır. Dolayısıyla güzergahı hiç zaman kaybetmeden bir an önce trenlerin, araçların işlediği bir güzergah haline getirmemiz gerekiyor. Avrupa tarafında da bu güzergahın devamıyla ilgili Bulgaristan, Macaristan ve Sırbistan Ulaştırma Bakanlarıyla, Bakanlar Konseyi oluşturduk. Benzer bir komiteyi de burada da oluşturabiliriz” diye konuştu.

BİN 220 KİLOMETRELİK HAT BİR ÖNCE BİTMELİ

18 Ağustos’ta iki ülkenin demiryolları idarelerinin bir araya geldiğini hatırlatan Uraloğlu, Kalkınma Yolu Projesi kapsamında inşa edilecek bin 200 kilometrelik demiryolunun bir an önce bitirilmesi için kesimler halinde çalışmanın faydalı olacağını söyledi. Uraloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın (TCDD) demiryolu inşası konusunda gerekli donanıma sahip olduğunu ifade ederek, projenin tüm aşamalarında Türkiye’nin Irak’a gerekli teknik desteği verebileceğini belirtti.  Uraloğlu, Irak ile demiryolu ve karayolu anlaşmalarının yanı sıra denizcilik konusunda da iş birliği yapmanın iki ülke açısından faydalı olacağını ifade etti.

ES‐SADAVİ:  2 AY İÇİNDE PROJENİN DETAYLARININ TAMAMLANMASI KONUSUNDA BAŞBAKANIMIZ TALİMAT VERDİ

Irak Ulaştırma Bakanı Rezzak Muheybes es-Sadavi ise Bakan Uraloğlu’nun Irak’a yaptığı ziyaretten oldukça memnun olduklarını belirterek, demiryolu hatlarının iyileştirilmesi ve gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması konusunda Türkiye’nin Bulgaristan, Macaristan ve Sırbistan Ulaştırma Bakanlarıyla kurduğu Bakanlar Konseyi’nin bir benzerinin Türkiye ve Irak arasında kurulması için çalışmalara bir an önce başlayacaklarını söyledi. Bakan es-Sadavi ayrıca, Irak Başbakanı’nın Kalkınma Yolu Projesi’nin prosedürlerinin 2 ay içerisinde bitirilmesi için her türlü iş birliğinin yapılması konusunda, kendisine talimat verdiğini ifade etti.

Uraloğlu, görüşmede es-Sadavi’nin “Konseyde hangi ülkeleri görmek istiyorsunuz?” sorusuna, “Başta Irak ve Türkiye. Sonrasında Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar. Bunları karşılıklı görüşerek, dörtlü düşünebiliriz. Komşu ülkelerden katılmak isteyen olursa onu da beraber değerlendirebiliriz” diye cevap verdi. Görüşmede ayrıca, tır sözleşmesi ve transit taşımanın serbestleştirilmesi konuları da ele alındı.

“YOL HARİTASINI BELİRLEDİK”

Görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Uraloğlu, görüşmede Kalkınma Yolu Projesi ile ilgili hangi konuların ele alındığı hakkındaki soruya, “Bu koridorun çok güncel olarak konuşulduğu bugünlerde düşüncelerimizi ifade etmek için Bağdat’tayız ve burada olmamız bu anlamda düşüncelerimizi net olarak ortaya koymuştur. Daha önce teknik seviyede arkadaşlarımız konuşmuştu. Bugün de Sayın Bakan’la çok detaylı görüşmeler yaptık ve yol haritasını belirledik. Birinci derecede Irak’la ama genel anlamda bölgedeki bu projeye katılmak isteyen ülkelerle de iş birliğine açığız. Şimdiden hayırlı olsun” diye cevap verdi.

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI ABDULKADİR URALOĞLU, BAE YATIRIM BAKANI AL SUWAIDI İLE BİR ARAYA GELDİ

 BAKAN URALOĞLU, BAE’Lİ BAKAN AL SUWAIDI İLE KALKINMA YOLU PROJESİ’Nİ GÖRÜŞTÜ

 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Birleşik Arap Emirlikleri Yatırım Bakanı Mohamed Bin Hassan Al Suwaidi ile Kalkınma Yolu Projesi kapsamında yapılacak çalışmaları ve iş birliklerini değerlendirdi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Kalkınma Yolu Projesi’nin bir önce hayata geçirilmesi için temaslarını sürdürüyor.  Geçtiğimiz gün Irak Ulaştırma Bakanı Rezzak Muheybes es-Sadavi ile görüşen Bakan Uraloğlu, bugün Birleşik Arap Emirlikleri Yatırım Bakanı Mohamed Bin Hassan Al Suwaidi ile İstanbul’da bir araya geldi.

Görüşmede; Türkiye, BAE, Irak ve Katarlı yetkililerden oluşan teknik heyetin, Kalkınma Yolu Projesi kapsamında yapılacak çalışmaları hızlı bir şekilde neticelendirmesi ve en kısa zamanda mutabakat zaptının Bakanlıklar düzeyine taşınması görüşüldü.

BAE Bakanı Al Suwaidi, Kalkınma Yolu Projesi kapsamında dörtlü mutabakata sıcak baktıklarını belirterek, “Biz Kalkınma Yolu Projesi’ni çok önemsiyoruz. Çünkü bu yolun Avrupa ve Asya pazarları ile bağlantıyı sağlayacağını düşünüyoruz. Bu hattın da çok hızlı tamamlanacağını düşünüyoruz. Bu konuda her anlamda çalışacağız ve projeye her türlü desteği vermeye hazırız” dedi.

Uraloğlu görüşmede ayrıca, BAE’li Bakan Al Suwaidi’ye Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Türkiye’de yürüttüğü projelerle alakalı bilgi verdi ve iki ülke arasında ulaştırma alanında gerçekleştirilebilecek olası iş birlikleri ele alındı.

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık %47,44, aylık %3,40 arttı

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Eğitim, ekonomi-teknoloji, magazin-yaşam, kültür-sanat haberleri

TEV ve WWF-Türkiye’den Dünya Çevre Günü’nde anlamlı işbirliği TEV (Türk Eğitim Vakfı) ve WWF-Türkiye (Doğal …


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/swtdavut/public_html/wp-includes/functions.php on line 5420