Ekonomi

Ekonomi (Kişi-şirket-firma-kurum) haberleri (11.07.2020) (2)

Taze meyve sebze ve mamul ihracatçıları ithalatçılarla dijital ortamda buluşacak

Pandemi döneminde ihracatta ayakta kalan yaş meyve sebze ve mamul sektörleri hayata geçirecekleri iki Uluslararası Rekabetin Geliştirilmesi (URGE) Projesi’yle Uzakdoğu ve Amerika Birleşik Devletleri’ne ihracatlarını arttırmak için Covid-19 sonrasında çalışmalarına start verdi.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği tarafından Taze Kiraz, Üzüm ve Nar Ürünlerinde Hedef Pazarlar ve İşlenmiş Meyve Sebze Ürünlerinde Hedef Pazarlar başlıklarında yürütülen URGE projelerine katılan 32 firmaya iki grup halinde pandemi süresince önemi daha da belirginleşen internetten müşteri bulma ve internet üzerinden satış başlığı altında eğitim programı gerçekleştirildi.

Eğitim programının başlangıcında URGE Projesine katılan firma temsilcilerine seslenen Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, pandemi nedeniyle klasik, konvansiyonel pazarlama kanallarının kullanılamaz hale geldiğine işaret etti. Uçak, pandemi nedeniyle ihracatçı firmaların yeni ve efektif pazarlama kanallarına ihtiyaçları bulunduğunu, eğitim programını da bu ihtiyaca cevap verecek şekilde kurguladıklarını dile getirdi.

Uygulamalı eğitim verildi

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği tarafından sürdürülen iki URGE Projesi’nde bu ihtiyaca cevap verecek eğitim programları düzenlediklerini anlatan Uçak, “Covid-19 salgını nedeniyle internet aracılığıyla potansiyel müşterilere ulaşmak ihracatımızın sürdürülebilirliği için hayati öneme sahip. Firmalarımızın potansiyel müşteri bilgilerine ulaşabilmeleri için dijital pazarlama yetkinliklerinin arttırılmasına yönelik çalışmalar yapılması kaçınılmaz bir hal aldı. Dolayısıyla eğitimin zamanlaması ve kapsamı firmalarımız için büyük bir fırsat sunmuştur. Eğitim Kapsamında, İnternet Aracılığı ile Müşteri Bulma, Ticari İstihbarat Kaynakları, İnternet Üzerinden Doğru Tanıtım ve Pazarlama Stratejileri Geliştirme, Tanıtım ve Pazarlama Kanalları başlıkları başta olmak üzere kapsamlı bir bilgilendirme yapıldı ve örnek çalışmalar uygulamalı olarak gösterildi. Önümüzdeki süreçte bu eğitimin meyvelerini toplamayı ve 2020 yılı için belirlediğimiz 1 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmayı amaçlıyoruz” diye konuştu.

Ticaret Bakanlığı’nın desteği ile sürdürülen; Taze Kiraz, Üzüm ve Nar Ürünlerinde Hedef Pazarlar ve İşlenmiş Meyve Sebze Ürünlerinde Hedef Pazarlar isimli URGE Projeleri kapsamında İhtiyaç Analizi Faaliyetlerini tamamladıkları bilgisini veren Başkan Uçak, analizler sonucunda her iki sektör için hedef pazarlar tespit ettiklerini ve URGE Projelerinin üç yıllık yol haritalarını oluşturduklarını anlattı.

Uzakdoğu, Amerika ve Afrika ortak hedef pazarlar

Taze Kiraz, Üzüm ve Nar Ürünlerinde Hedef Pazarlar URGE Projesi Hedef Pazarlar Projesi için hedef pazarlar, “Çin, Japonya, G.Kore, Hindistan, ABD, Kanada, Nijerya, Gana, Kenya, Endonezya, Singapur, Arjantin, İsrail, Şili ve Vietnam” şeklinde belirlenirken, İşlenmiş Meyve Sebze Sektöründe Hedef Pazarlar URGE Projesi’nin hedef pazarları, “Çin, ABD, Japonya, G.Kore, Singapur, Malezya, Endonezya, Rusya, G.Afrika, Hindistan, BAE, Avustralya, S. Arabistan, İsrail ve Meksika” şeklinde tespit edildi. Her iki URGE Projesinde Uzakdoğu, Amerika ve Afrika kıtasındaki ülkelere yoğunlaşıldı.

Eğitim Programına Taze Kiraz, Üzüm ve Nar Ürünlerinde Hedef Pazarlar URGE Projesi Hedef Pazarlar Projesi’ne “AKAKAR TARIM ÜRN.GIDA NAKLİYE SAN.ve TİC.LTD.ŞTİ, AKGEDİK TARIM GIDA TURİZİM TAŞ. İŞ VE İŞGÜCÜ TEMİNİ SAN.TİC.LTD.ŞTİ, ALANATURA GIDA TEKSTİL İTH. İHR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ, ALTUBAY GIDA TARIM ÜRÜNLERİ NAKLİYE AMBALAJ MALZEMELERİ SOĞUK HAVA DEPOSU İNŞAAT İTHALAT İHRACAT, AMİRAL YAŞ SEBZE MEYVE GIDA NAKL. SAN. TİC. LTD. ŞTİ., BAŞAK TARIM ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş., CENA DIŞ TİCARET VE TARIM ÜRÜNLERİ SAN. A.Ş., FORM AGRO TARIM ÜRÜNLERİ ENERJİ SAN. TİC. A.Ş., GÜLEÇ GIDA SAN. TİC. LTD. ŞTİ., KARAALİ SENTETİK DOKUMA SAN. TİC. VE İTH. İHR. LTD. ŞTİ., MENKUR TAŞIMACILIK TARIM ÜRÜNLERİ SAN VE TİC LTD ŞTİ., NF TARIM ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. A.Ş., ORKİ KİRAZ VE TARIM ÜRÜNLERİ SAN. TİC. A.Ş, ÖZKEN GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ YAZILIM TİC. LTD. ŞTİ., UÇAK KARDEŞLER GIDA SERACILIK ULUS. NAK. PLASTİK SAN. TİC LTD. ŞTİ., YALICAN GIDA TAR.ÜRN.NAK.TUR.SAN.VE TİC. LTD. ŞTİ. ve YETİMLER TARIM ÜRÜNLERİ İÇ VE DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” firmaları katılırken, İşlenmiş Meyve Sebze Sektöründe Hedef Pazarlar URGE Projesi’nin eğitim programında; “ARK KONSERVECİLİK YAPI İNŞ.TARIM ÜRÜNL.AMB.NAKL.GIDA DAN.HİZM.İTH.İHR.SAN.TİC.LTD.ŞTİ., EGE HAZIR YİYECEK DIŞ TİCARET LTD. ŞTİ., HİPP DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, İNSUS DONDURULMUŞ GIDA ÜRÜN SAN. VE TİC. A.Ş., LİDYA KONSERVECİLİK MÜT.İNŞ.TUR.SAN VE TİC LTD ŞTİ, MARNUS GIDA TARIM SAN. VE TİC. A.Ş., MATEKS TARIM ÜRÜNLERİ GIDA ENERJİ SAN VE TİC AŞ., PACOVİS GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş., SANFORD GIDA TARIM İNŞ. TURİZM SAN. VE TİC. A.Ş., SARDES GIDA SANAYİ VE TARIM ÜRÜNLERİ TİC. İTH. İHR. LTD. ŞTİ., SCG GIDA İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ., YÜZYIL GIDA TURİZM TARIM HAYVANCILIK YEM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. ve ZUMDİECK KONSERVE DONDURULMUŞ GIDA A.Ş.” firmaları yer aldı.

Taze meyve sebze ve mamul ihracatı Covid-19’a rağmen artıyor

Covid-19 nedeniyle 2020 yılının ilk yarısında Türkiye’nin ihracatı yüzde 14,8’lik daralmayla 81 milyar dolardan 69 milyar dolara gerilerken, taze meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatı arttı.

Türkiye’nin taze meyve sebze ve mamulleri ihracatı 2020 yılının ilk yarısında yüzde 16’lık artışla 1 milyar 687 milyon dolardan, 1 milyar 958 milyon dolara çıkarken, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin 2020 yılı Ocak – Haziran dönemindeki ihracatı yüzde 16’lık artışla 375 milyon dolardan, 433 milyon dolara yükseldi.

Libya bu sektörleri bekliyor

 DEİK / Türkiye Libya İş Konseyi Başkanı Murtaza Karanfil, iki ülke arasındaki ticari ilişkiler hakkında bilgi verdi. Libya’da limanların çalıştığını, havalimanlarında da sorun olmadığını ve ihracatın devam ettiğini söyleyen Karanfil “Enerji tarafında iş birliği için atılan adımların, pandemi nedeniyle kesintiye uğrayan diğer alanlardaki iş birliğine dayalı yatırımlarla çeşitlenmesini bekliyoruz” dedi.

DEİK / Türkiye Libya İş Konseyi Başkanı Murtaza Karanfil, 2019 yılında 1,9 milyar dolar olarak gerçekleşen Libya ihracatının, 2020 yılının ilk beş ayında 590 milyon dolar olarak gerçekleştiğini açıkladı. Geçen  yılın  aynı dönemine göre ihracatta 190 milyon dolarlık düşüş gözlemlendiğini, bunun da pandemiden kaynaklandığını aktaran Karanfil, Haziran itibariyle çok daha pozitif tablolar yaşamaya başladıklarını kaydetti.

‘Libya’da limanlar çalışıyor ürün ticareti yapılıyor’

Karanfil’in Libya’ya ihracatı gerçekleştirilen ürünler ve şu anda ticaretin ne şekilde yapıldığına ilişkin açıklamaları ise şöyle: “Biz bugün Libya’ya yaş sebze ve meyveden kimyevi ürünlere, hazır giyimden mobilyaya, mücevherden makine ve aksanlarına, elektrik ve elektronikten yapı malzemelerine, demir çelikten petro-kimya ürünlerine, bilişim alt yapı malzemelerinden ilaca, bebek bezinden mamaya, bisküviden gofrete kadar çok geniş bir yelpazede ürün ihracatı yapıyoruz. Libya’da hali hazırda limanlar çalışmakta, aynı şekilde hava yolu ile ürün gönderiminde de problem bulunmamakta. Bazı banka işlemlerinde sorunlar yaşansa da uluslararası bankaların teyidi ile açılan akreditiflerde sorun yaşanmamaktadır. Bununla birlikte Türk ulusal bankacılık sisteminin desteğini gelecek dönemlerde ticaretin sağlıklı şekilde ilerlemesi için yanımızda daha çok görmek isteriz. Umarız buna ilişkin düzenlemeler Libya’da huzur tam olarak tesis edildikten sonra gerçekleşir.”

Enerji ve müteahhitlik başta olmak üzere birçok  sektör Libya’da iş geliştirebilir

İhracatın yanı sıra Libya’ya yönelik yatırım projelerinde de önemli gelişmeler yaşanabileceğini dile getiren Karanfil, şunları kaydetti: “Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ve Libya iş dünyası, yatırımlarının yapılması noktasında son derece hevesli; çünkü ülkenin gerçekliğini yakalayabilmesi ve normale dönebilmesi için bunların hızla gerçekleşmesi gerekiyor. Hak ve haklıdan yana olan Türkiye, ilk andan itibaren Libya’nın bu yeniden inşa ve kendi hikâyesini oluşturma isteğini gördü, bu noktada gerekli hassasiyeti gösterdi, göstermeye de devam ediyor. Bununla birlikte Türkiye, iş yapma kabiliyeti gelişkin bir ülke; enerji ve müteahhitlik başta olmak üzere birçok alanda hayata geçirdiği projeleriyle uluslararası alanda rüştünü defalarca ispatladı. Libya’da yaşanan elektrik kesintisi krizinin çözümü için karşılıklı atılan adımlar sevindirici. Varlık içinde yokluk yaşayan bir toplumun en doğal ihtiyacıdır enerjiye ulaşmak, elektrik kesintilerini bertaraf etmek. Buradaki sorunun Türk şirketleri tarafından hızla çözümünün sağlanmasının iş yapma kültürüne ciddi bir katkısı olacaktır. Bu durum diğer sektörlerde de benzer çalışmaların yapılmasının önünü açacak, Türk iş insanlarının Libya’ya ilgisini, aynı şekilde Libyalı iş insanlarının da Türkiye’ye ilgisini artıracaktır. İş yapma kültürü geliştiği oranda çeşitlilik ve derinlik de kazanır.”

Libya Misurata Free Zone (Misurate Serbest Bölgesi) ile Misurata Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası ile pandemi öncesi yürütülen çalışmalar hakkında da bilgi veren Karanfil , “Enerji tarafında iş birliği için atılan adımların, pandemi nedeniyle kesintiye uğrayan diğer alanlardaki iş birliğine dayalı yatırımlarla çeşitlenmesini bekliyoruz.  Şöyle ki;  Covid-19 pandemisi başlamadan Libya Misurata Free Zone (Misurate Serbest Bölgesi) ile Misurata Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası yatırım olanaklarını Türk iş insanlarına göstermek için bizleri davet etti.  Misurata Ticaret, Sanayi ve Tarım Odasına biz de toplantı talebimizi bildirdik. Toplantıda özellikle olmasını rica ettikleri sektörler vardı. Alüminyum, ev aletleri, giyim ve ayakkabı, ilaç, liman işletmeciliği, metal, mobilya, jeneratör, bilişim, gıda özel önem gösterdikleri ve mutlaka gelmesini istedikleri sektörlerdendi. Süt ve süt üreticileri, şeker üreticileri, un üreticileri, yemeklik yağ üreticileri, bisküvi üreticileri, makarna üreticileri, domates üreticileri, meyve suyu ve içecek üreticileri de davet edilen sektörler arasında yer alıyordu. Bunlar refah ve iyi yaşam için gerekli sektörler. Libya kendi imalat sektörüne sahip olmadığı,  gıda dahil bir çok alanda üretimde sorun ve sıkıntı yaşadığı için bir başlangıç noktası olarak bu sektörlerin Libya’ya yatırım yapmasını istiyordu. Hala da istiyor. Davetin temel amacı da buydu. Pandemi nedeniyle karşılıklı yürütülen bu çalışmalar ve girişimler sekteye uğradı; ancak biz yakın zamanda bu tarafta da sürecin başlamasını bekliyoruz, bu noktada da girişimlerimiz devam ediyor. Hükümetimizin ilgili bakanlıkları ve bizim gibi sivil toplum kuruluşları iki ülkenin yüksek yararını gözeterek süreçleri yönetiyor” diye konuştu.

Türk iş insanlarına Libya için tavsiyeler

Libya’ya ihracatın artarak devam ettiğini ve bu ülkenin Afrika’nın iç kısımlarına ürün ticaretinde kilit bir rol üstlendiği sözlerine ekleyen Karanfil, “Libya’ya ihracatımız artarak devam ediyor ve Afrika’nın iç kısımlarına ürün ticaretinde kilit bir rol üstlendiğimiz göz önüne bulundurulduğunda yakın zamanda ihracatta 10 milyar dolara ulaşabiliriz. Tabi proje ve yatırım kısımlarında süreç istikrarın gelişim hızı paralelliğinde ilerliyor. Burayı yakından takip etmek, ihtiyaçlara özel projeler geliştirmek ve an geldiği zaman hazır olmak çok önemli. Libya ve Afrika ile ticari faaliyetlerini geliştirmek isteyen bütün iş insanlarımıza bunu tavsiye ediyoruz” dedi.

Libya ile ticari faaliyetlerin, proje ve yatırımların koruyucu anlaşmalarla güvence altına alınmasının önemine de değinen Karanfil, planlaması yapılabilecek diğer çalışmaları ise şöyle anlattı: ”Ortak sanayi tesislerinin oluşturulması, serbest ürün dolaşım anlaşmalarının yapılması, TSE’nin Libya’da akredite edilmesi, havacılık sektöründe ortak çalışmalara imza atılması iki tarafın yüksek faydasına olacaktır. Türkiye’den Libya’ya ürünler deniz yolu ile üç günde gitmekte. Libya’dan Afrika’nın içine doğru açılacak güvenli bir ticaret yolu, ürünlerin iç kısımlara teslimini bir iki haftaya indirecektir. Gümrük vergisi oranlarının düşük kalması, ulaşımın daha az maliyetli olması gibi kolaylıklar da düşünülünce kesinlikle iş insanlarımızın dikkat kesilmesi gereken bir coğrafyadan söz ediyoruz. “

Otellerde kişiye özel tekli koltuklara yoğun talep

 Koronavirüs pandemisi sebebiyle, hayatımızdaki pek çok şey değişti. Yaz turizminin başlamasıyla birlikte oteller de salgına karşı önlemlerini artırdı. Kapı girişlerindeki ateş ölçümleri, yerlere çizilen sosyal mesafe çizgileri, ortak kullanım alanlarına yerleştirilen dezenfektanlar artık birçok işletme için alışılagelmiş önlemler arasında yer alıyor. Bir de bu konuda çok ciddi yatırım yapan ve müşterilerinin konforu için önlemleri daha ileri seviyeye taşıyanlar var. İşte bu noktada özel tasarım mobilyalar dikkat çekiyor. Tüm dünyada 700’e yakın otelin mobilya tedarikçisi olan Hotelya’nın Kurucusu ve Yüksek Mimar Zümrüt Doyran, yurt dışında birçok otelin korona için özel tasarlanmış mobilyalarla sezona girdiğini anlattı. Trend, izole edilmiş kişiye özel tekli koltuklar…

Korona pandemisi halen devam ederken, yeni normale dönüşle birlikte yaz sezonunu açan oteller resmi kaynakların zorunlu tuttuğu önlemlerin dışında birçok farklı önlemlere de başvuruyor. Bunlardan biri de otellerin en büyük demirbaşı olan mobilyalar. Özellikle ortak alanlarda kullanılan mobilya tasarımlarının kişiye özel, izole ve korunaklı şekilde revize edildiğini dile getiren Yüksek Mimar Zümrüt Doyran, “Mobilyaların kolay temizlenir olması aranan en önemli kriter. Bu sebeple inovatif kumaşların kullanımı ve doğal malzemelere olan ilgi de arttı. Temizliği zor olan, çok detaylı tasarımlar tercih edilmiyor. Daha sade, minimalist mobilyalar ön planda.” dedi.

İzole edilmiş tekli koltuklara yoğun ilgi var

Zümrüt Doyran; “Mobilyalarda kişisel tasarımlar yoğun ilgi görüyor. Çoklu oturma gruplarının projelerdeki sayıları azalıyor yerine etrafı çevrili ve izole sayılabilecek, 3 tarafı korunaklı tekli koltuklar geliyor. Kolay temizlenebilen pürüzsüz yüzeyler de tercih sebebi. Virüsün daha az yaşandığı söylenen bakır, çelik ve alüminyum aksesuarlar ön planda. Döşeme kumaşlarının kolay temizlenebilir olması için kolay sökülebilen ve yıkanabilenler önem kazandı. Doğal malzeme kullanımları daha çok arttı.” dedi.

Talepler genellikle yeni projelerden

“Var olan projelerin mobilyada revizyonuna gitmeleri aşırı maliyetli olacağından buna yönelen olmadı” diyen Doyran şöyle devam etti: “Ancak yeni projelerde pandemiye karşı daha sıkı önlemler almak isteyen otellerin değişik talepleriyle karşılaşıyoruz. İşimiz gereği dünyanın her yanındaki otellerle iletişim halindeyiz. Gördüğümüz şey, proje sahiplerinin, ortak kullanım alanlarında artık pandemiyi ve sosyal mesafeyi göz önünde bulunduran tasarım ve yerleşimlere yöneldiği yönünde. Biz de Hotelya olarak, profesyonel üretim kabiliyetimizle dünyanın en büyük zincir otellerinin çözüm ortağı kimliğimize yakışır şekilde bu tür değişik talepleri karşılamak adına tam kadro ve ful kapasite çalışıyoruz.” dedi.

Tek tıkla alışverişte veriler güvende kalsın

Verilerin gizliliğini, bütünlüğünü ve kullanılabilirliğini koruyarak güvenliğini sağlamak için ürün ve çözümler üreten Procenne, pandemi süreciyle birlikte artış gösteren online alışverişler ve sanal ödemelerde dijital güvenliğin önemine dikkat çekiyor. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) tarafından paylaşılan verilere göre son dönemde internetten kartlı ödeme yapılan işyeri adedi ve temassız ödemelerde rekor kırıldığını ve e-ticaret pazarının katlanarak büyüdüğünü söyleyen Procenne Genel Müdürü Resul Yeşilyurt, verilerin korunması için dijital güvenlik alanındaki yatırımlara ağırlık verilmesinin önemini vurguluyor.

Pandemi dönemiyle birlikte evde kalma süresinin artması, aynı doğrultuda online alışveriş ve sanal ödemeleri de katladı. Hijyen önlemleri nedeniyle şifresiz işlem limitinin yükseltilmesi de temassız ödemelerin ilgi görmesini sağladı. Bu dönemle birlikte ödeme ve online alışveriş sırasında alışveriş, tutar, hesap, kart bilgisi gibi kişisel verilerin korunması da hiç olmadığı kadar önem kazanıyor.

Türkiye’nin yerli ve milli Donanımsal Güvenlik Modülü (HSM-Hardware Security Module) üreticisi Procenne,dijital güvenlik alanındakiileri teknoloji ürünleriyle bankacılık, e-ticaret ve perakende sektörlerine yüksek katma değer sağlıyor. Ödeme sistemlerinde dijital güvenliğin önemini vurgulayan Procenne Genel Müdürü Resul Yeşilyurt, BKM tarafından paylaşılan verilere dikkat çekerek şunları söyledi: “Mayıs ayı sonunda Türkiye’de 71,4 milyon adet kredi kartı, 171,3 milyon adet banka kartı olmak üzere toplamda toplam 242,7 milyon kart bulunuyor. Mayıs ayında toplam 76,2 milyar TL’lik kartlı ödeme yapılırken, bu tutarın 63,3 milyar TL’si kredi kartlarıyla yapılan ödemelerden, 12,9 milyar TL’si ise banka kartlarıyla yapılan ödemelerden oluştu. Bayram öncesinde 22 Mayıs Cuma günü, 7 milyon temassız ödeme yapılarak bugüne kadar bir günde en fazla gerçekleşen temassız ödeme adedine ulaşıldı. Veriler, yapılan her 3 ödemeden 1’inin temassız gerçekleştiğini gösteriyor. Diğer taraftan, mayıs ayında internetten kartlı ödeme tutarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 arttı ve internetten kartlı ödemelerin toplam kartlı ödemelerdeki payı yüzde 25’i geçerek rekor kırdı. Pandemi döneminde toplamda 7 milyon kart ilk defa internetten ödemelerle tanışmış durumda. 2019 yılında, e-ticaret pazarının Türk lirası bazında yüzde 39 büyümeyle 83,1 milyar liralık hacme ulaştığı ve pandemi döneminde yüzde 400 büyüdüğü de diğer çarpıcı veriler arasında yer alıyor.”

Bankacılık ve e-ticaret sektöründe dijital güvenlik olmazsa olmaz

Tüm bu verilerin, pandemi döneminde online ve temassız alışverişin katlanarak arttığını gözler önüne serdiğini söyleyen Yeşilyurt, sözlerine şöyle devam etti: “Tüm dünyayı derinden etkileyen salgın dönemiyle birlikte evde kalma süresinin artması, online alışveriş ve sanal ödemeleri katladı. Şifresiz işlem limitinin yükseltilmesi, temassız ödemelerin ilgi görmesini sağlıyor. Mobil cihaz kullanımının artışı da internetten alışveriş pazarının büyümesine katkıda bulunuyor. Özellikle finans, bankacılık ve e-ticaret sektörü için güvenlik olmazsa olmaz… Bu dönemle birlikte ödeme ve online alışveriş söz konusu olduğunda alışveriş, tutar, hesap, kart bilgisi gibi kişisel verilerin korunması giderek daha fazla önem kazanıyor. Çünkü verinin korunmaması; çok korkulan gizlilik ihlali, kartlı ödeme standartlarının ihlali, kimlik hırsızlığı ve sahtecilik gibi durumlara sebep olabiliyor. Tüm bunlar, risklerin belirlenmesi ve geç kalınmadan gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasının önemini ortaya koyuyor. Riskli durumları önlemek adına cihazların şifreli haberleşmesi ve hassas bilgilerin üçüncü kişiler tarafından erişilemez olması gerekiyor. Bu noktada uçtan uca şifreleme özellikli çözümler sayesinde güvenli veri transferi ve veri kullanımı mümkün hale geliyor.”

Dijital güvenlik alanındaki yatırımlara ağırlık veren bankaların ve e-ticaret şirketlerinin önümüzdeki dönemde de müşterilerinin verilerini güvenli tutmak için çalışmalarına devam edeceğini söyleyen Resul Yeşilyurt, sözlerini şöyle tamamladı. “Başta kamu ve bankacılık olmak üzere e-ticaret, perakende, endüstri ve enerji sektörlerinin veri güvenliği ve dijital dönüşüm projelerinde sıklıkla tercih edilen şirketimiz; akıllı kimlik kartı, e-imza, e-fatura, e-belge gibi e-dönüşüm projeleri ve bulut güvenliği gibi pek çok alanda yüksek güvenlikli ürün ve çözümler sunuyor. Procenne olarak, iş ortaklarımıza işlerini güvenli şekilde sürdürmeleri ve müşterilerinin verilerini güvende tutmaları için ürün ve çözümlerimizle katkıda bulunmaya devam edeceğiz.”

Kimola’dan sosyal araştırma platformu kullanıcılarına 75 dolarlık ücretsiz kullanım imkanı
Kimola, Sosyal Araştırma Platformu Kimola Analytics’in kullanıcılarına 75 dolar hediye ediyor. Platform bünyesinde kullanılabilecek bu krediyle kullanıcılar, 1 ay boyunca belirleyeceği bir kitleyi takip edebileceği gibi, seçeceği kelimelerin yer aldığı web sitelerini ve sosyal medya paylaşımlarını görebilecek. Bu krediden hem mevcut hem de yeni üyeler faydalanabilecek.
Kimola, pazarlamacılar ve tüketici araştırmacıları için geliştirdiği Kimola Analytics platformunda yeni kullanıcılara 75 dolarlık ücretsiz platform kredisi sağlayacağı programını Türkiye’de de hayata geçirdiğini duyurdu. Platform, sosyal medya içeriklerini toplayarak, hedef kitlenin yaşam tarzını belirleyerek ve trendleri takip ederek şirketlerin daha iyi pazarlama stratejileri geliştirmesini sağlıyor.
30 Haziran tarihinden itibaren geçerli olan krediden, daha önce hesap açmış olan kullanıcılar da faydalanabilecek. Yeni kullanıcılar ise Kimola Analytics ürününün internet sayfası üzerinden hesap açarak krediye sahip olabilecek. 75 dolarlık kredi ile kullanıcılar 1 ay boyunca bir konu hakkındaki sosyal mecra paylaşımlarını ücretsiz görüntüleyebilme, sadece gerçek insanlar tarafından yazılmış içerikleri filtreleyebilme ve konu hakkındaki popüler içeriklere hızlıca ulaşabilme gibi imkanlara sahip oluyor.
Sosyal dinleme, yaşam biçimi analizi ve trend analizi için kullanılan Sosyal Araştırma Platformu, tüketici araştırmalarının dijital veri ile yürütülmesini sağlıyor. Basit girdiler alarak herhangi bir konu ya da hedef tüketici grubu hakkında gerekli veriyi web siteleri ve sosyal medya mecralarından toplayarak analiz eden platform, Türkiye dışında ABD, İngiltere, Brezilya ve Kanada’da da hizmet veriyor.
Fiyatlama ve teknoloji alanlarındaki şeffaflık politikalarını vurgulayan Kimola’nın Kurucusu ve CEO’su Mustafa Savaş, “Tüketici araştırmaları endüstrisinin geleceğine önderlik etmek üzere teknolojiler geliştiriyor ve ulaştığımız noktayı herkesin canlı olarak deneyimleyebilmesini, ürünlerimizi kullanıcısı olarak bu değişime katkıda bulunabilmesini her şeyden çok önemsiyoruz” dedi.

“Yasa dışı tütün ticaretine uygulanacak ceza ihracatımızı pozitif etkileyecek”

Ege Tütün İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Umur, 1 Temmuz tarihinde yürürlüğe giren ve “makaron veya yaprak sigara kâğıdının, içine kıyılmış tütün doldurulmuş olarak satışına” hapis cezası getiren uygulamanın tütün ihracatını olumlu yönde etkileyeceğini söyledi: “Kendi topraklarımızda kendi ürünümüze sahip çıkarak global tütün pazarında söz sahibi olmaya devam edeceğiz.”

26 Haziran tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren düzenleme ile “ticari

amaçla makaron veya yaprak sigara kâğıdını, içine kıyılmış tütün, parçalanmış tütün ya da tütün harici herhangi bir madde doldurulmuş olarak satanlara, satışa arz edenlere, bulunduranlara ve nakledenlere” 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası getirildi. 1 Temmuz tarihinden itibaren yürürlüğe giren yaptırıma Ege Tütün İhracatçıları Birliği Başkanı Ömer Umur’dan olumlu tepki geldi ve kararın ihracat anlamında da pozitif etkisi olacağının altını çizdi.

Uluslararası piyasalarda markalaşmış Türk tütününü korumak zorundayız

Ege İhracatçı Birlikleri verilerine göre; yılın ilk 5 ayında Bitkisel Ürün İhracatında birinci sırada yer alan tütün ihracatını korumaya faydası olacak bu yasal düzenlemeyi memnuniyetle karşıladıklarını belirten Umur, yasa dışı sarmalık tütün satışına 2017 yılında hapis cezası getirildiğini, ancak şimdiye kadar uygulama tarihinin iki kez ertelendiğini hatırlatarak söyle konuştu: “Türkiye, bu sorunu önceden teşhis etti ama ceza uygulaması çeşitli nedenlerle ertelendi. Bu yıl ise sarmalık tütünün, makaron içine doldurulmuş olarak veya yaprak sigara kağıdına sarılmış olarak satışına ceza uygulanmaya başlandı. Bu gelişme uluslararası piyasalarda markalaşmış Türk tütün tarımının sürdürülebilirliği için çok önemli bir adım oldu. Yetkililere buradan teşekkür ediyoruz.”

“Yeniden erteleme olmamalı!”

Başkan Ömer Umur, kararı doğru bulduklarını belirtirken, Ege’li tütün ihracatçıları olarak gelecek yıla dair beklentisini de ifade etti: “Bilindiği üzere Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan tütün ticareti yapanlar da aynı yasa kapsamında 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile yargılanacaktı. Ancak, yasadaki bu uygulama 2021 yılına ertelendi. Ülke ekonomisini, ihracatını, çiftçinin gelirini ve sektörün yasal ticaretini korumak ve güçlendirmek adına izinsiz tütün ticareti yapanlara getirilecek bu yaptırım yasa dışı tütün ticaretini büyük ölçüde sonlandıracaktır. Önümüzdeki sene yasanın bu maddesi de yürürlüğe girdiğinde Türk tütün tarımı ve ihracatını korumak ve geliştirmek adına yapılmış bu düzenlemenin tam anlamıyla başarıya ulaşacağına eminim”

Kısa çalışma ödeneğinin uzatılması konfeksiyon sektörüne soluk aldıracak

Dünya genelinde yaşanan Korona virüs salgını sonrasında istihdamı korumak amacıyla Hükümet tarafından 3 aylığına getirilen Kısa Çalışma Ödeneğinin 1 ay süreyle uzatılması, istihdamın lideri konumundaki konfeksiyon sektörünü mutlu etti.

Geçtiğimiz günlerde ‘Kısa çalışma ödeneği 3 ay uzatılsın’ çağrısında bulunan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, konfeksiyon sektörünün üretimde 1 milyonu aşkın kişiyi istihdam ettiğini, mağazacılık sektöründeki çalışanlarla istihdam edilen kişi sayısının 2 milyona ulaştığını, pandemi sürecinde sektörün istihdam büyüklüğünün korunabilmesi için kısa çalışma ödeneğinin hayati öneme sahip olduğunu kaydetti.

Siparişlerde artış var ama kapasiteleri dolduracak seviyede değil

İş gücü kayıplarının önüne geçmek için hayata geçirilen kısa çalışma ödeneğinden milyonlarca çalışanın yararlandığına vurgu yapan Sertbaş, “Türk hazırgiyim sektörü 17,7 milyar dolarlık ihracatının yüzde 80’den fazlasını Avrupa pazarına gerçekleştiriyor. Avrupa’da da normalleşme tam olarak sağlanmış değil. Siparişlerimizde Mart-Nisan-Mayıs aylarına göre artış var ama kapasitemizi dolduracak konuma gelemedik. Sezon değişikliği itibariyle bu durum Eylül ayına kadar böyle devam edecek. Bu dönemde fabrikaları yaşatabilmek, istihdamı koruyabilmek için kısa çalışma ödeneğinin 3 ay daha uzatılması talebimizdi. Uzatma bir ay olsa da firmaları rahatlattı. Cumhurbaşkanımızın KÇÖ’ni tekrar uzatması mümkün. Temmuz sonunda ihtiyaca göre bu yetkinin kullanılacağına inanıyoruz. KÇÖ’nin uzatılması konusundaki karardan dolayı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Zehra Zümrüt Selçuk’a ve Hükümetimize teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

Hazırgiyim ihracatında ilk üç Almanya, İspanya ve İngiltere

Türkiye 2019 yılında 216 ülkeye 17 milyar 700 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken Almanya 3 milyar 73 milyon dolarlık tutarla zirvede yer aldı. İspanya, 2 milyar 318 milyon dolarlık Türk konfeksiyon ürünleri tercih ederken, üçüncü sıradaki İngiltere’ye 1 milyar 908 milyon dolarlık konfeksiyon ürünleri ihraç ettik.

Türkiye’nin konfeksiyon ihracatı 2020 yılının Ocak – Mayıs döneminde pandeminin etkisiyle yüzde 26 gerileme yaşadı. 2019 yılının beş aylık döneminde 7 milyar 624 milyon dolarlık ihracat yapan Türk konfeksiyon sektörü, 2020 yılının aynı döneminde pandemiden en çok etkilenen sektörlerden biri oldu. Konfeksiyon ihracatı yüzde 26’lık azalışla 5 milyar 634 milyon dolarda kaldı.

Yeni nesil pisuvar sistemleriyle tanışın

İnovatif tasarım

Kolay montaj ve bakım

0,5 litre su tüketimiyle optimum tasarruf

 İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, sürdürülebilir bakış açısıyla tasarladığı yeni nesil pisuvar sistemleriyle yaşam alanlarının kalitesini arttırıyor. Fotoselli, entegre deşarj kontrollü ve susuz çalışma özellikleriyle yaşam alanlarına yenilik katan Geberit Preda Pisuvar Sistemi, yalnızca 0,5 litre su tüketimiyle kullanıcısına optimum deşarj imkanı sunuyor. Bakım kolaylığı, farklı tasarımı ve tasarruf sağlamasıyla özellikle AVM, havalimanı gibi genel mekanlarda tercih edilen Geberit Preda Pisuvar Sistemleri, işletme maliyetlerini de geriye çekiyor.

Geberit, yeni nesil kanalsız pisuvar sistemleriyle yaşam alanlarında devrim yaratmaya devam ediyor. Geberit pisuvar deşarj kumandaları, montaj elemanları ve ara bölmelerden oluşan pisuvar çözümleri, yeni pisuvar sistemleri ile tamamlanıyor. Son teknoloji ile geliştirilen pisuvar sistemi; fotoselli deşarj kontrolü, entegre deşarj kontrolü ve susuz çalışma özellikleriyle tüm ihtiyaçlara cevap veriyor. Son kullanıcıya, ihtiyaçlara veya yapısal koşullara bağlı olarak, kontrol ünitesi elektrikle veya pille çalışabilen sistem, entegre jeneratör bağlantısı ile kendi enerjisini de üretebiliyor. Geberit Preda’nın akıllı formu, minimum su ile optimum deşarj imkanı sağlarken,  aynı zamanda su sıçratmadan sessiz bir biçimde çalışıyor.

Balıklar oltaya değil, objektiflere takıldı

Balığın en güzel halini fotoğrafladılar ödüllerin sahibi oldular. Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği tarafından, Türkiye Fotoğraf Federasyonu işbirliğinde bu yıl ilk kez düzenlenen Fotoğraf Yarışması’nın ödül töreni pandemi nedeniyle online düzenlendi.

Türkiye’ye 2019 yılında 1 milyar 38 milyon dolar döviz kazandırdıklarını belirten Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, Türkiye’nin geç yatırım yaptığı su ürünleri sektöründe hem ihracatı arttırmayı hedeflediklerini, hem de Türk insanının balık tüketimini yıllık 8 kg’dan 15 kg’a çıkarmayı amaçladıklarını kaydetti.

Türkiye’nin su ürünleri ihracatının starları konumundaki alabalık, levrek ve çipuranın popülerliğini arttırmak için fotoğraf yarışması düzenlediklerini dile getiren Kızıltan, “Türkiye’de üç tarafımız denizlerle çevrili, denizlerimizin binde birinde su ürünleri üretimi yapıyoruz. Su ürünleri üretiminde geç kalmışız. Bu açığı kapatmak için çalışmalar yürütüyoruz. Yeni türler üretmek için Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Türk somon balığı ürettik, Karadeniz suyunun yapısı nedeniyle Norveç somonundan daha kaliteli somon balığı üretir hale geldik. Bugün 80’in üzerinde ülkeye ihracat yapar konuma geldik. Fotoğraf Yarışmasıyla balıklarımızı satansal ortama taşıyacağız” diye konuştu.

Türk balıkçılığının tanıtılmasına ve gelişmesine katkı sağlamak istediklerinin altını çizen Kızıltan, yarışmaya 364 kişinin levrek, çipura ve alabalık türlerinin yetiştirilmesinden tüketicinin sofrasına ulaşıncaya kadar ki tüm süreçlerini kapsayan 1.153 fotoğrafla katıldıklarını, dereceye giren fotoğrafların Ege İhracatçı Birlikleri’nde sergileneceğini, Türk balıkları için yapılacak tanıtım çalışmalarında bu görsellere yer verileceğini, amaçlarının yarışmayı önümüzdeki yıllarda da düzenlemek olduğunu sözlerine ekledi.

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Fotoğraf Yarışması’nda, Birinciliği su altı fotoğrafıyla Antalya’dan Adnan Büyük kazanırken, ikincilik ödülünün sahibi İzmir’den drone ile balık çiftliğini görüntüleyen Mahmut Serdar Alakuş oldu. Aydın’dan Berkant Akbacak üçüncülüğü elde etti. Şeref ödülüne ise İstanbul’dan Münevver Ulusoy layık görüldü. 16 fotoğraf ise sergilenmeye değer bulundu.

Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu işbirliğiyle düzenlenen fotoğraf yarışmasının birincisi 5 bin TL, ikincisi 3 bin TL, üçüncü yarışmacı ise 2 bin TL’lik hediye çeki kazandı. Şeref ödülünün sahibi ise 1.000 TL’lik hediye çekinin sahibi oldu.

“DUVARIN ÖTESİNDE”  SAN DECO MİMARİ PROJE YARIŞMASININ KAZANANLARI BELLİ OLDU!

Türkiye’nin ilk efekt boya üreticisi olarak “Mimari Boya” konseptiyle yapı sektörü, boya sanayi ve mimarlık dünyasına tasarım odaklı inovatif fikirler sunmaya devam eden San Deco tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Duvarın Ötesinde Mimari Proje Yarışması’nın kazananları açıklandı. Katılımcıların günümüze kadar yapısal veya imgesel olarak çeşitli anlamların yüklendiği duvarları yeniden düşünüp tasarlamaya davet edildiği yarışmaya 46 farklı üniversiteden 143 öğrenci 102 projeyle katılım gösterdi. Yapılan jüri değerlendirmesi sonucunda ödül alan projeler kamuoyuna sunuldu.

San Deco, mimari proje yarışması “Duvarın Ötesinde” ile katılımcıları günümüze kadar kavramsal, programa yönelik, yapısal veya imgesel olarak çeşitli anlamlar yüklenilen duvar hakkında yeniden düşünmeye ve kentleri, eylemleri, yapıları, imgeleri ve mekanları var eden duvarları yeniden tasarlamaya davet etti. 46 farklı üniversiteden 143 öğrencinin katılım gösterdiği yarışma yoğun ilgi gördü.

Yarışmada Birincilik Ödülü TOBB ETÜ Mimarlık Bölümü 4. sınıf öğrencileri Beyza Ayaz ve İrem Tümay’dan oluşan ekibe verilirken, MSGSÜ Mimarlık Bölümü 4. sınıf öğrencileri Sefa Şener, Nazlı Büşra Kocaoğlu ve Demet Satı’dan oluşan ekip İkincilik Ödülü’ne, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü 4. sınıf öğrencisi Metin Ali Liman’ın projesi ise Üçüncülük Ödülü’ne layık görüldü.

Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Bölümü 4. sınıf öğrencileri Ali Güneş Karasu ve Elif Yörük ekibi, MEF Üniversitesi Mimarlık Bölümü 4. ve 3. sınıf öğrencileri Gamzenur Kurel ve Sümeyye Nur Öztürk ekibi ile MEF Üniversitesi Mimarlık Bölümü 3. sınıf öğrencisi Kıymet Acar Eşdeğer Mansiyon Ödülü’nü alırken, Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü 2. sınıf öğrencisi Şeyda Özen’e Jüri Özel Ödülü verildi.

Yarışmada katılımcılardan duvar hakkında düşünürken mekanı üretmeye yönelik süregelen kavramsal yaklaşımların ve üretimlerin sınırları keşfetmeleri, hatta bunların da “ötesine” geçmeleri beklendi. Bu kapsamda tasarımcıları kentleri, eylemleri, yapıları, imgeleri ve mekanları var eden duvarları, yaptıkları sorgulamanın araçları olarak yeniden tasarlamaya davet eden yarışmada Mimar Murat Sönmez’in başkanlığında Mimar ve Peyzaj Mimarı Nesli Naz Aksu, İç Mimar Şaha Aslan, Mimar Nihat Eyce, İç Mimar Pelin Gürol Öngören, Mimar Aslı Özbek ve Mimar Ali Sinan jüri üyeleri olarak yer aldı.

BEE’O Propolis’ten “Ofise Dönüş Kiti’’

Türkiye’nin İlk ve Tek Ulusal ve Uluslararası İnovasyon Ödüllü Propolis üreticisi BEE’O, ofise dönüş döneminde tedbirleri elden bırakmak istemeyenler için “Ofise Dönüş Kiti”ni satışa sundu.

Koronavirüs ile mücadele döneminde, evden çalışma kararı alan şirketlerden bazıları, ofislere dönmeye başlıyor. Bu dönemde ofislerinize ve çalışma ortamınıza geri döndüğünüzde, ihtiyaçlarınıza özel olarak hazırlanan BEE’O, “Ofise Dönüş Kiti’’ ile hep yanınızda!

Çantada taşımaya uygun, pratik kullanımlı kit, BEE’O Propolis Zencefil Zerdeçal Tarçın Ham Bal On The Go, BEE’O Suda Çözünebilir Propolis Damla ve BEE’O Apicare Propolisli Kolonya ürünlerini bir arada sunuyor.

OFİSE RAHATLIKLA DÖNÜŞ

İster yolda, ister ofisinizde isterseniz spora giderken çantanızda rahatça taşıyabileceğiniz ve her ortamda rahatlıkla ve güvenle kullanabileceğiniz uygun boylarda ürünlerden oluşuyor.

BEE’O Apicare Propolisli Kolonya: BEE’O, arıların kovanda balını, yavrusunu ve besinini korumak için kullandığı propolisi, kolonya ile bir araya getiriyor. Parfümsüz ve %100 doğal bir formül olan propolisli kolonya, %99.9 antibakteriyel özellikte. BEE’O Kolonya, benzersiz  formülü ile her an elinizin altında.

BEE’O Propolis On The Go: İçeriğinde bulunan propolis ve ham bal gibi yüksek fenolik ve flavonoid içerikli arı ürünlerinin yanında, %100 doğal zerdeçal, zencefil ve tarçın gibi bitkilerin bulunduğu lezzetli ve besleyici bir seçenek. İster doğrudan, isterseniz soğuk ve ılık içeceklere ekleyebilir ya da meyve veya yoğurt ile tüketerek beslenmenize değer katabilirsiniz.

BEE’O Propolis Suda Çözünebilir Damla: Mineral maddeler, fenolik ve flavonoid bileşenler açısından oldukça zengin olan propolis, BEE’O uzmanlarının İstanbul Teknik Üniversitesi’nde geliştirdiği patentli teknoloji ile ekstrakte ediliyor ve su, süt, meyve suyu gibi sıvı gıdalara kolaylıkla karıştırabileceğiniz forma dönüşüyor. Çocuklar günde en az 10 damla, yetişkinler ise günde en az 20 damla tüketilebilir. Doğanın gücü BEE’O ile her an yanınızda!

Propolis nedir?

Pro (ön) + polis (koruyan) kelimelerinden oluşan propolis, arıların yaşam alanı olan kovanın ön temizleyicisidir. Propolis; arıların bitkilerin yaprak, sap ve tomurcuklarından topladığı tamamen doğal bir arı ürünüdür. Arılar tarafından kovandaki sterilizasyonu sağlamak için kullanılır. Arılar petek gözlerini önce propolis ile kaplar sonra ana arı petek gözüne yumurtasını bırakır. Bu sayede yumurtanın sağlıklı bir şekilde gelişmesi sağlanır. Ayrıca arılar, propolisle sıvanan petek gözlerine balını, polenini, arı sütünü koyar. Böylece arının ürünleri kovanda bozulmadan saklanır.

ART DESIGN YÖNETİM KURULU BAŞKANI TURGAY TERZİ: “YENİ NORMALLEŞMEDE EV YENİLEMEK TREND OLDU”

Kişiye ve mekana özel tasarım mobilyanın adresi Art Design, pandemi sürecinde de yatırımlarına devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Kalamış’ta 8 milyon TL yatırımla yeni showroom’larını açtıklarını belirten Art Design Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Terzi, yeni dönemde tekli mobilya alımından ziyade parkeden duvar boyasına, mobilyadan dekoratif eşyalara kadar komple oda ya da ev yenilemenin trend olduğunu ifade ediyor.
Koronavirüs süreci nedeniyle zor günlerden geçen mobilya sektöründe, yatırımını kesmeyen firmalardan biri de Art Design oldu. “Tasarım ötesi” sloganıyla 2000’lerin başında kişiye ve mekana özel mobilyalar üretmeye başlayarak sektöre yeni bir soluk kazandıran Art Design, Kalamış’ta yeni showroom’u açtı. Art Design Kalamış showroom’da, korona süreci boyunca üzerinde çalışılan yeni tasarımlar da ilk kez görücüye çıktı. Konuyla ilgili açıklama yapan Art Design Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Terzi, “Son 20 yıldır büyük bir atak sergileyen ve ihracatını 200 milyon Dolardan 3,5 milyar Dolara çıkaran mobilya sektörü, diğer birçok sektör gibi zor bir 2020 yılı geçiriyor. Yılın ilk 2 ayına hem KDV indirimi hem de ihracattaki başarılarla iyi başlamıştık. Ancak akabinde ülkelerde ardı ardına ve ülkemizde de mart ayı itibariyle görünmeye başlayan koronavirüs nedeniyle iç pazarda ve ihracatta küçülme yaşadık. Tüm bu olumsuzluklara rağmen 8 milyon TL yatırımla Kalamış’ta yeni showroom’umuzu açarak ülke ekonomisine güvenimize tam olduğunu gösteriyoruz. Kalamış mağazamızı açmamıza takriben Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yapmış olduğu destek paketi çerçevesinde düşük faizle mobilya alışverişinin etkin kılınması, nikah salonlarının 15 Haziran’da açılması, 1 Temmuz’da da düğün sezonlarının açılıyor olmasını mobilya sektörünü de hareketlendirdi” derken, bu sene iç pazara odaklanacaklarının altını çizdi.

Evinizi baştan aşağıya dekore edin

Özellikle yazlık evlere, home office çalışma düzenine özel tasarımlara odaklandıklarını söyleyen Turgay Terzi, profesyonel iç mimar ekibi ve zanaatkarların ellerinde şekillenen tasarım mobilyalarıyla ülke ekonomisine katkı sunmaya devam ettiklerini de sözlerine ekledi. Yeni tasarımlarını ilk kez Kalamış showroom’da sergilediklerini belirten Terzi, “Yeni normalleşme döneminde müşterilerin mobilya isteklerinde de değişiklik gözlemledik. Artık tekli ürün alımından ziyade bir odayı ya da evi baştan aşağıya ele alan, parkesinden mobilyasına kadar her şeyin değiştiği ev yenileme trendi söz konusu. Odaya ya da eve bütüncül yaklaşımlar söz konusu” dedi.

Türk organik sektörü 1 milyar Avro büyüklüğe ulaşma hedefi koydu

Dünya organik sektörünün 100 milyar Avro’ya ulaştığını dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler Kurulu Başkanı Mehmet Ali Işık, Türk organik sektörünün bu pastadan 500 milyon Avro pay aldığını, Türk Organik Sektörünün hedefinin 1 milyar avroluk büyüklüğe ulaşmak olduğunu söyledi.

Pandemi sonrasında sağlık sistemi her şeyin önüne çıktığını belirten Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Uygun Aksoy ise; Türkiye’de organik sektöründe faaliyet gösteren kurumların yer alacağı Türkiye organik ağı kurulması konusunda çalışma başlattıklarını, Türkiye’nin organik sektöründe sağlayacağı birliktelikte sektörün daha hızlı büyümesini hedeflediklerini kaydetti.

Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği (TAGYAD) tarafından düzenlenen TAGYAD Sohbetleri Toplantısı’nda Türk Organik Sektörünün 30 yıllık gelişimi masaya yatırıldı.

TAGYAD Başkanı İsmail Uğural’ın moderatörlük yaptığı toplantıda konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler Kurulu Başkanı Mehmet Ali Işık, 30 yıl önce ithalatçı firmaların talebi üzerine üretim ve ihracat yaparak Türk organik sektörünün temellerini attıklarını vurguladı.

Türkiye’de organik sektörünün 30 yıl önce ithalatçıların talebiyle yola çıkmasına karşın bugün Türkiye’nin her tarafında yaygınlaştığı bilgisini veren Işık, “İlk önce Türkiye’nin dünya lideri olduğu incir, üzüm, kayısı ve fındık ile başlayan organik üretimimiz bugün gıdanın haricinde tekstil, pamuk, pamuk ipliği, yağlar, kozmetik olmak üzere pek çok sektöre yaygınlaştı. Türkiye’nin organik sektöründeki başarısının altında, kamu, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, özel sektör ve sektörün diğer paydaşları arasındaki işbirliği yatmakta. Hep birlikte çalışarak Türkiye’nin organik altyapısını oluşturduk. Bugün 500 milyon Avro’luk bir sektör büyüklüğüne ulaştık. Dünya genelinde organik ürünler eskiden küçük reyonlarda satılırken bugün 2 bin çeşit organik ürün satan hipermarketler oluştu. 40’tan fazla ülkeye organik ürün ihraç ediyoruz. Hedefimiz Türk organik sektörünü 1 milyar Avro büyüklüğe yükseltmek” diye konuştu.

Organik logosu olmayan hiç bir ürün organik değildir

Organik sektörünü, “Gıda güvenliğinin tarladan çatala kadar izlenebildiği, kontrol edildiği bir süreç” olarak tanımlayan EİB Organik Ürünler Kurulu Başkanı Işık, tüketici bilincinin oluşması için tüketicilere etiketleri okumasını tavsiye etti. Işık, “Organik üretimi yaparken 700 pestisite bakılıyor çok yol kat ettik. Ürün çeşitliliği sürekli artıyor. Tarım ve Orman Bakanlığımızın logosunun olmadığı hiçbir ürün organik değildir. Köyden getirdim organik denilen ürünler naturel ürünlerdir, organik ürün değildir. Organik ürün satın alırken Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ve kontrol sertifikasyon kuruluşlarının organik ürün logosunu arayın. Organik ürünlerin ambalajlı olarak alınmasını tavsiye ediyoruz. Açıkta satılan ürünler her zaman için risktir. Organik ürün alırken, karşınızda güvendiğiniz çiftlikler, kooperatifler olmalı, karşınızda bir kurum olmalı” uyarısında bulundu.

Türkiye’de tarım arazilerinin küçüklüğünün organik tarımda pestisit bulaşıklığına yol açtığını ifade eden Işık, Havza, Vadi projeleri oluşturulduğu takdirde organik sektörü açısından sağlıklı bir projeye sahip olunabildiğinin altını çizdi.

Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Uygun Aksoy ise; Covid-19 ile birlikte tüm dünyada sağlığın herşeyin önüne geçtiğini, bağışıklık sisteminin güçlenmesinin beslenme ile doğru orantılı olduğunu, sağlıklı gıda tüketiminin giderek daha fazla önem kazanacağını, organik sektörünün bu süreçte öneminin artacağını ifade etti.

Gazetecilerden gelen “Türkiye’de üretilen ürünlerin organik olup olmadığı ile ilgili tereddütler olduğu” sorusuna da cevap veren Aksoy, “Türkiye, AB’ne sertifikalandırılmış 110 bin ton organik ürün ihraç etti. Avrupalının parası çok, aklı kıt mı ki bizden 110 bin ton organik ürün alıyor. Türkiye’de organik sektöründe bilgi kirliliğinin önüne geçmek için Türkiye’de organik sektöründe faaliyet gösteren dernekler bir ağ oluşturmak için girişim başlattık. Türkiye organik ağı kurulması konusunda çalışıyoruz. Bu ağı kişilere de açığız. Bir taslak oluşturuyoruz. Hep birlikte bu hareketi desteklersek çok daha hızlı yol alırız diye düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

“Tüketici güvenini kazanmak ve iç pazarı arttırmak için stratejik plan hazırlıyoruz” diyen Aksoy sözlerini şöyle tamamladı: “Sorunları analiz edip nereden nasıl bir yol haritası izlemeliyiz. Türkiye organik ağında bu da gündeme gelecek. Ortak hareket edersek dünyada ön sıralarda yerimizi alırız. Öncelikle kendi insanımızın sağlığı için organik sektörünü desteklemeliyiz.”

Genişletilmiş ikinci baskısıyla Sosyal Medya – Eleştirel Bir Giriş Notabene Yayınları’ndan çıktı
Christian Fuchs tarafından kaleme alınan, içeriği zenginleştirilerek genişletilmiş ve gözden geçirilmiş baskısıyla Sosyal Medya Eleştirel Bir Giriş ile F. Serkan Öngel ve Uygar Dursun Yıldırım tarafından derlenen Krize Karşı Kooperatifler kitapları, artık kitabevlerinde ve online’da satışta.
Christian Fuchs tarafından kaleme alınan Sosyal Medya Eleştirel Bir Giriş, genişletilmiş ve gözden geçirilmiş ikinci baskısıyla NotaBene Yayınları’ndan çıktı.
Milyarlara varan kullanıcılara sahip olan sosyal medya platformlarının ekonomi politiği nasıl işliyor? Sosyal medya platformları ne tür iktidar yapılarını barındırıyor? Bu platformları kullanırken gizliliğimiz güvence altında mı? Ticari amaçları olmayan, kâr amacı gütmeyen bir sosyal medya mümkün mü?
Christian Fuchs, bu sorulara ve daha fazlasına yanıt ararken eleştiri oklarını sosyal medya dünyasına yöneltiyor. Sosyal medyayı eleştirel olarak incelerken bizleri sosyoloji kuramları, Marksist ekonomi politik, katılım kültürü ve kamusal alan gibi farklı uğrakları olan bir yolculuğa çıkarıyor. Başka bir dünya mümkün ise başka bir internet ve başka bir sosyal medyanın da mümkün olduğunu kulaklarımıza fısıldıyor.
NotaBene Yayınları tarafından basılan 544 sayfalık Sosyal Medya Eleştirel Bir Giriş 62 TL fiyat etiketiyle kitabevlerinde ve online kitap mağazalarında okuyucularını bekliyor.
Krize Karşı Kooperatifler
F. Serkan Öngel ve Uygar Dursun Yıldırım tarafından derlenen Krize Karşı Kooperatifler (Deneyimler-Tartışmalar-Alternatifler) kitabı ise, “kendi kendine yardım hareketi” olarak da tanımlanan kooperatif hareketlerini çeşitli boyutlarıyla mercek altına alıyor.
Günümüzde ekonomik krize, gıda krizi ve ekolojik kriz ile birlikte kamusal hizmetlerin tasfiyesinin yarattığı kentsel kriz eşlik ediyor. Ayrıca çalışma hayatında güvencesizlik yaygınlaşıyor. Bunun sonucunda geniş halk kesimleri açısından üretim, dağıtım ve tüketim süreçlerinin dayanışma, işbirliği ve yatay örgütlenmeler temelinde düzenlenmesi hem ulusal hem de uluslararası boyutta kendini güçlü bir ihtiyaç olarak dayatıyor. Son dönemde belediyelerin katkısıyla somutlanan deneyimler, semtlerde kurulan tüketim kooperatifleri, alternatif kamusallıklar ve dayanışma zeminleri de yeni olanaklara işaret ediyor. Bu çalışma kooperatif hareketlerini farklı boyutlarıyla inceliyor.
NotaBene Yayınları tarafından basılan 384 sayfalık Krize Karşı Kooperatifler (Deneyimler-Tartışmalar-Alternatifler), 40 TL fiyat etiketiyle kitabevlerinde ve online kitap mağazalarında okuyucularını bekliyor.

San Deco Stencil Serisi Sanatın İzi Duvarlarınızda Kalsın

Dekoratif boya alanındaki uzmanlığı ile bugüne kadar birçok koleksiyona imza atan San Deco, yeni stencil koleksiyonu ile sıradanlıktan uzak, sanata yakın bir tavır sergiliyor. Tasarımcı Alev Pilevne’nin San Deco için hazırladığı bu yepyeni stencil koleksyonunda “Zen Bahçeleri”nden “Fas Avluları”na, “Doğa Motifleri”nden “Hindistan”a uzanan dört farklı konsept ve dört farklı hikaye yer alıyor.

Tasarımın ve kişiselleştirilmiş formların ön plana çıktığı günümüzde, duvarların da farklı tasarımlara açık olduğu bilinciyle yeni stencil koleksiyonunda tasarımcı Alev Pilevne ile işbirliği yapan San Deco, Doğa Motifleri, Fas Avluları, Hindistan Damask ve Zen Bahçeleri gibi farklı konseptleri ve ilhamları iç mekanlara taşıyor. İster bütün bir duvarda, isterse de tekil bir detay olarak kullanılabilecek stencil tasarımı ile mekana  farklı bir hava ve yeni bir hikaye kazandırabilmek mümkün.

Doğa Motifleri

Her biri üç farklı boyda, altı farklı desenden oluşan Doğa Motifleri serisinde doğa iç mekanlara izini bırakıyor. Modern yaşamın yeşile olan hasreti bazen bir yaprak figüründe, bazen gül, bazen de bir karanfil motifinde giderilmek isteniyor.

Fas Avluları

Geleneksel mimarisiyle huzurun, mavinin, beyazın ve dinginliğin sembolü olan Fas, Tunus ve Casablanca gibi şehirlerden ilham alan seri, bu motiflerle Fas avlularının huzurlu yapısını iç mekanlara taşıyor.

Hindistan Damask

Yüzyıllardır tasarımın vazgeçilmezi olan Damask desen, Tac Mahal’den günümüze kadar uzanan büyülü aşk öyküsünü Hint kınası motiflerinin yanı sıra artık duvarlarımıza da yansıtıyor.

Zen Bahçeleri

Yeşille birlikte huzur veren Zen Bahçeleri, iç dünyamıza dönüşün temsili olarak duvarlara sakinleştirici bir etki bırakıyor.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel İletişim Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası