Ekonomi Haberleri (09.01.2019)
KALDER’DEN AÇIKLAMA
Günümüzün rekabetçi kurumları gibi KalDer de vizyonuyla fark yaratan ve bütünsel bakış açısıyla büyüyen bir organizasyon olmak zorundadır. Bunun en önemli altyapısı organizasyonunu süreçler bazında yapılandırırken uygulamalarını paydaşlarının ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar esnek yani çevik olarak gerçekleşebilmesidir. KalDer bugün hem şube yapısını hem de temsilcilik yapısını yaşayan bir örgüttür. Kuruluş aşamasında şubeleşmeyi tercih eden KalDer ilerleyen yıllarda temsilciliğin bütünselliğini fark ederken, hizmet etkinliğini de kaybetmediğini görmüştür. Hatta şubeler yapısındaki ortak hedefe odaklanamama, ortak kaynakları etkin kullanamama gibi sorunların temsilcilik yapısında olmadığını yaşayarak öğrenmiştir. Deneyimlerinden yararlanarak yaptığı çalıştaylar sonucunda stratejik olarak yayılımı ve büyümesi mümkün, bütünlük içinde hareket eden yaratıcılık ve katılımcılığı destekleyen organizasyon iklimi ile tüm üyelerini kucaklayan, öğrenen ve sürekli gelişen yeni nesil sivil toplum kuruluşu olmak için çalışmaktadır.
Yeni yapıyla bir yandan yalın, verimli etkin iş modeline geçilmesi diğer yandan açık şeffaf ve hesap verebilir yönetimin güçlenmesi hedeflenmektedir. Bu çerçevede bölgelerin karar süreçlerine katılımını güçlendirecek bir iklim oluşturmaya gayret ediyoruz. Bu sayede bölgelerde başarıyla uygulanan tüm faaliyetler ve etkinlikler uygulanmaya devam edilirken, daha da yaygınlaştırılıp bölgelerin liderliğinde Türkiye genelinde uygulanabilir hale getirilecektir.
Şubeler şehirleri dışındaki bölgelerde de çok daha güçlü hale geleceklerdir. Üyelerimizin aldığı hizmette ise hiçbir değişiklik olmayacaktır. Hatta üyelerimiz KalDer’in bütünüyle desteklediği, ülke çapında daha etkili bir üyelik hizmeti alacaklardır. Tüm bu süreç çok ciddi bir hukuksal çalışma çerçevesinde hazırlanmıştır. Önümüzdeki dönem şubeleşme anlamında sistemin evrileceği yeni çalışmalar yapılacaktır. Kısacası şubeler kapatılmamakta aksine tüm ülkeye etkin ve verimli çalışarak yayılabilmek için çeviklik kazanacak şekilde temsilciliğe dönüşmektedir. Şubelerde çalışan tüm arkadaşlarımız yasalar gereği zaten merkezin uhdesindedir. KalDer EFQM Modeli’ni bizzat bünyesinde kendi uygulayarak modelin gerektirdiği vizyon odaklı, bütünsel bir yapıda, kaynaklarını verimlilik ve etkililikle kullanabilen, rol model bir sivil toplum kuruluşuna dönüşecektir. Dernekler ile ilgili mevzuatlara göre olağanüstü genel kurullarda gündem maddelerinin en açık ve yalın şekilde belirtilmesi zorunludur. Genel Kurul ilanında yer alan kapatmadan kasıt şubelerin temsilciliklere evrilmesidir. KOBİ’ler ile ilgili pek çok projeyi hayata geçiren KalDer’in Anadolu’daki yayılımını sekteye uğratacak bir karar alması sözkonusu değildir. KalDer, değişimi bizzat kendi yaşayarak Türkiye’nin bilgi üreten ve bilgiyi paylaşabilen önemli bir platformu olacaktır.
İGİAD’IN 2019 YILI İNSANİ GEÇİM ÜCRETİ (İGÜ) 2.781 TL
Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) tarafından yapılan araştırma sonucunda İstanbul’da ortalama büyüklükte bir ailenin, insani şartlarda aylık geçimini sağlayabilmesi için insani geçim ücreti (İGÜ), 2019 yılı için 2.781 TL olarak belirlendi.
İGİAD İnsani Geçim Ücreti (İGÜ) Tespit Komisyonu, her yıl Aralık ayında yaptığı bir araştırma ile Türkiye’de farklı bölgelerdeki ailelerin geçinebilmesi için gerekli olan asgari ücret seviyesini tespit ediyor. İGİAD’ın 2004 yılından beri Asgari Geçim Ücreti (AGÜ) ismiyle İstanbul için yaptığı çalışma, 2014 yılı itibariyle İGÜ olarak revize edilmiş ve hesaplamada daha ileri yöntemlerin kullanılmasına geçilmiştir. İGÜ, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İstatistiki Bölge Sınıflaması’nda yer alan 12 farklı bölge için yapılmaya başlanmıştır.
İki çocuklu dört kişilik bir ailenin aylık insani geçim maliyetinin hesaplanmasından hareketle yapılan bu araştırma, bir ailenin; gıda, giyim, konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar, mobilya, ev aletleri ve ev bakımı, sağlık, ulaştırma, haberleşme, eğlence ve kültür, eğitim hizmetleri ve sair harcamalarını içeriyor. TÜİK tarafından üretilen veriler kullanılarak yapılan hesaplamalara göre, işverenlerin İstanbul’daki bir işgörene ailesini geçindirebilmesi için asgari olarak aylık toplam 2.781 TL (prim, ikramiye, yardım vb. yan ödemeleri dâhil) ödemesi gerekiyor. Tespit edilen İGÜ rakamı; Asgari Geçim İndirimi-AGİ, SGK, vergi ve devlet tarafından karşılanan eğitim giderlerini içermiyor. İGİAD, bu rakamı, işgörene verilmesi gereken insani geçim ücreti tutarı olarak işverenlere tavsiye ediyor. Her bölge için farklı ücretlerin belirlendiği çalışmada, Türkiye ortalaması fiyatlarla hesaplanan İGÜ 2.204 TL’dir.
İşgörenlere ödenen insani geçim ücreti, toplumsal dayanışma ve refah seviyesi açısından önemli bir gösterge olarak kabul eden, kurucuları arasında işverenlerin yanı sıra işgörenlerin de olduğu İGİAD, yürürlükte olan asgarî ücret seviyesinin daha da yukarılara çekilmesi gerektiğini düşünüyor. Bu konuda işverenlerin daha duyarlı olmaları konusunda çağrıda bulunan İGİAD, İGÜ sayesinde çalışanların ücretlerinin sürekli iyileştirilmesini amaçlıyor.
İGİAD, iş dünyasına alternatif olarak sunduğu ve reel rakamlarla hesaplanan İGÜ’yü pratikte uygulanması ya da uygulama yönünde gayret gösterilmesi için tüm işverenlere tavsiye ediyor. Ayrıca, işverenlerin bu ücret seviyesini işletmelerinde uygulayabilmeleri için de hükümetin işgören maliyetini işveren lehine çevirecek düzenlemelerde bulunması gerekmektedir. Bölgesel asgari ücrete geçilmesi önem arz etmektedir.
İNSANİ GEÇİM ÜCRETİ (İGÜ) NEDİR?
“Helal Kazancın Adil Paylaşımı”
“Helal kazancın adil paylaşımı” ilkesini benimseyen İGİAD, piyasa şartları uygulaması yerine alternatif İGÜ – İnsani Geçim Ücreti uygulamasını geliştirmiştir. İGÜ, farklı bölgelerde ortalama büyüklükteki ailelerin insanca geçimini sağlayacağı taban ücret seviyesidir. Bu uygulamanın temeli, alt gelir grubundaki işgörenlerin insanca yaşam standardına erişmesine yardımcı olmaktır. İGÜ, aynı zamanda, işverenin, yanında çalıştırdığı işgörenleri yoksulluğa mahkûm etmemesi, üretilen artı değerin adil bir şekilde paylaşılması ve bu sayede iş ortamındaki motivasyonun arttırılması gereğini ortaya koymayı amaçlayan bir uygulamadır.
İGİAD, işveren ve işgören gibi ana unsurlarının kazanca katkıları oranında ve oluşan kârı hakkaniyet çerçevesinde paylaşılmasını, adil ve hak merkezli bir iş hayatının gerçekleşmesi için asgarî şart olarak görmektedir. Bu prensip hem inanç hem sosyal dayanışma hem de işletme veriminin artırılması açısından önemlidir. Bu sayede hakkaniyete dayalı ve adil bir paylaşım gerçekleşmiş olacak, toplumsal barışın ve düzeyli bir kalkınmanın önü açılacaktır.
İGÜ uygulamasında piyasa şartları değil hakkaniyet, yardımlaşma ve ücretin yeterliliği esas alınmaktadır. Özellikle emek arzının yoğun olduğu ülkemizde piyasa mekanizmasının çalışanların aleyhine bir durum oluşturduğu açıktır ve bu çok yoğun bir şekilde istismar edilmektedir. Burada istismar, tek taraflı olmamakla birlikte işveren tarafı uygulayıcı taraf olarak daha fazla önem taşımaktadır.
TOYOTA’NIN SÜRÜCÜSÜZ OTOMOBİLLERİNDE “GARDİYANLI” GÜVENLİK
Toyota sürücüsüz otomobillerde güvenliği tam olarak sağlamak adına bir adım daha attı. Toyota Araştırma Enstitüsü, Las Vegas’ta düzenlenen Tüketici Elektronikleri Fuarı CES’te otonom araçlar için geliştirdiği yeni güvenlik sistemlerini tanıttı. Toyota, fuarda düzenlenen toplantıda araç üstü kameralar, sensörler ve 3 boyutlu animasyonlar ile hiç kimsenin yaralanmadığı otonom üç araçlı bir kazayı canlı olarak canlandırdı.
“Gardiyan Tam Güvenliği Sağlayacak”
Sürücüsüz otomobiller için 3 yıl önce çalışmalara başlayan Toyota, otonom sürüşe iki farklı noktadan yaklaşıyor. Bunlardan biri tamamen otonom olan “Şoför” modu ile aracın kontrolünü tamamen sürücüden alıyor. “Gardiyan” adı verilen diğer mod ise sürücünün aracı kontrol etme konusundaki kabiliyetini artırıyor. Herhangi bir kaza durumunda “Gardiyan” modunun devreye girip gerekli müdahaleyi yapması haricinde kontrol her zaman sürücünün elinde oluyor.
Bu yıl tanıtılan yeni sistemdeki “Gardiyan” modu insan ve makine arasındaki yetenek ve güçleri en iyi şekilde harmanlıyor. Modern jet uçaklarından ilham alınarak tasarlanan bu sistem ile Toyota kullanıcıları, pilotla birlikte uyum içerisinde çalışan jet uçağındaki sistemi kullanmış gibi oluyorlar.
Yeni sistemin en büyük özelliği ise insan ve otonom modu arasında ayrı bir kapatma düğmesinin olmaması. Bu sayede iki özellik birbirini etkilemeden, kesintisiz ve uyum içerisinde çalışıyor. Otonom araçtaki “Gardiyan” sisteminin daha akıllı bir makine haline gelmesine yoğunlaşan Toyota, özellikle kavşaklardaki tehlikenin azaltılması alanında büyük ilerleme sağladı. Bunun yanında güvenlik açısından eller direksiyonda ve gözler yolda olmasına karşın Gardiyan modu ile kullanıcılara daha çok sürüş keyfi sunuluyor.
Alcatel 1X ve Alcatel 1C, CES 2019’da tanıtıldı
TCL Communication en yeni akıllı telefonlarından oluşan Alcatel 1 serisini, CES 2019’un ilk gününde resmi olarak tanıttı. Alcatel 1X (2019) ve Alcatel 1C (2019), Alcatel’in modern akıllı telefon özelliklerini sunma ve bunları dünya genelindeki tüketiciler için erişilebilir hale getirme konusundaki mobil marka vizyonunu sürdürüyor. Yeni tasarımlar, özellikler ve yazılım deneyimleri sunan ve TCL ürünü Full View Display özelliğine sahip yepyeni 2019 Alcatel 1 Serisi akıllı telefonlar, giriş seviyesi akıllı telefon deneyimini yeniden tanımlamaya yardımcı oluyor.
TCL Communication Global Satış ve Pazarlama Genel Müdürü Peter Lee şunları söyledi: “Bütçeleri ne olursa olsun, son teknoloji ürünü kaliteli cihazlara herkesin erişilebilmesi gerektiğine her zaman inandık. Müşterilerimize verediğimiz bu taahhüdü yerine getirdiğimiz için gurur duyuyoruz. Tamamen yeni Alcatel 1X ve 1C, modern bir akıllı telefona sahip olmanın yalnızca cebinizdeki paraya bağlı olmadığını kanıtlıyor. ”
Alcatel 1X
Alcatel 1X (2019), 5,5 inç (18: 9) HD + IPS Full View ekranı sayesinde giriş seviyesindeki en etkileyici akıllı telefon deneyimlerinden birini sunar. Bu deneyim, çizik ve kaymaya karşı dayanıklı ve özel dokulu yepyeni iki organik kaplama seçeneği olan Pebble Black ve Pebble Blue ile birlikte geliyor. Şirket tarafından geliştirilen ve bu cihazda da ek yüz tanıma güvenliği sunan Face Key teknolojisi ise, sadece ekrana bakarak kolayca cihazınızın kilidini açmanıza olanak tanıyor. Face Key, daha güvenilir bir eşleşme sağlamak için her yüz taramasını 100’ün üzerinde veri noktasına bölüyor.
Alcatel 1X (2019) modelinde, gerçek zamanlı bokeh özellikli çift arka kamera (13MP + 2MP) ve portre tarzı resimler çekmenize olanak sağlayan yeni çekim modları da yer alıyor. Cihaza entegre çekim sonrası düzenleme yazılımıyla birlikte sunulan ikincil derinlik algılayıcı lens, kullanıcılara fotoğrafların odağını yeniden düzenleme ve ve resmin geri kalanını bulanıklaştırabilme seçeneği sunar.
Alcatel 1X, 2019 yılının ilk çeyreğinden itibaren Kuzey Amerika, Avrupa, Asya, Orta Doğu ve Afrika’daki belirli pazarlarda satışa sunulacak.
Alcatel 1C
Beş inçlik (18: 9) Full View ekranı ve 70 avro gibi fiyatlarla erişilebilen modern tasarımıyla yeni Alcatel 1C (2019) sayesinde artık gelişmekte olan pazarlara yönelik akıllı telefonların hantal tasarım ve küçük ekran anlamına geldiği devirler kapanıyor. Volcano Black, Enamel Blue ve Blush Pink renk seçenekleri bulunan kaydırmaz, özel dokulu kaplamasıyla rahat bir tutuş ve sofistike bir estetik sunar. Asya, Latin Amerika, Orta Doğu, Afrika ve Avrupa pazarlarına sunulacak olan Alcatel 1C (2019), güzelleştirme modu ve hızlı kolaj gibi fotoğraf çekme seçeneklerini de içeriyor.
Alcatel 1C (2019), milyarlarca kişinin mobil bağlantıya daha güvenilir şekilde erişebilmesini sağlamak için optimize bir giriş seviyesi akıllı telefon deneyimi sunan Android ™ Oreo ™ (Go edition) işletim sistemine sahiptir. Buna daha yüksek hız ve etkili veri kullanımı için hafızada daha küçük alan kaplayan Google Go, Files Go, Google Maps Go, YouTube Go ve Gmail Go gibi önceden yüklenmiş popüler Google uygulamları ve Chrome, Google Play ve Gboard’a yönelik performans optimizasyonları da dahildir. Aynı zamanda Google Assistant for Android (Go edition) özelliği de bulunan Alcatel 1C (2019) kullanıcılarına, ister soru sorarak ister konut vererek Google Assistant’ın rahatlığını yaşama olanağı sunar.
Türkiye’de tarım öğreniminin 173’üncü yıldönümü…
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, her alanda olduğu gibi tarımda da bilgiye ulaşmanın yolunun eğitimden geçtiğini bildirerek, “Faaliyet gösterdiği konuda yeterli bilgiye sahip çiftçi her zaman diğer çiftçilere göre daha avantajlıdır. Ziraat fakültelerinde verilen eğitimin kalitesindeki artış çiftçilerimize olumlu yansıyacaktır” diye konuştu.
Bayraktar, 10 Ocak 1846 tarihinde Mekteb-i Zirai Şahane’nin kurulmasıyla başlayan tarım öğreniminin 173’ncü yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, 1980 yılında 5 olan ziraat fakültesi sayısının günümüzde 40’ı aştığını belirti. Bazı ziraat fakültelerinin uygulama alanı olmadığına dikkati çeken Bayraktar, “Ne yazık ki bu fakültelerimizde dersler nazari olarak işlenmekte ve bu durum kaliteyi önemli ölçüde düşürmektedir” diye konuştu.
Ziraat fakültesi mezunu genç mühendislerin mesleklerini icra etmekte zorlandığına dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
“On binlerce ziraat mühendisinin mesleklerini icra edememesi, başka alanlarda çalışması, işsiz olması ülkemiz için bir kayıptır. Bunun planlaması iyi yapılmalı, ihtiyaç kadar ziraat mühendisi yetiştirilmeli ve bunların mesleklerini icra etmesi sağlanmalıdır.
Tarım ve Orman Bakanlığı il ve ilçe teşkilatlarının bazı birimleri hem yeterli kadroyla çalışmakta hem de ziraat mühendisleri, evrak yükü ve ÇKS kaydı işlemleri ile uğraşmakta, sahaya çıkamadıkları için asli görevini yerine getirememekte, üreticiye yeterince hizmet edememektedir.
Bu bağlamda, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, Ziraat Odalarında ve üretici birliklerinde çalışan danışmanlar ve serbest çalışan danışmanları tarım danışmanlığı kapsamında desteklemesi çok yerinde bir karardır.
Bu kapsamda sadece Ziraat Odalarında 460 tarım danışmanı istihdam edilmektedir. Brüt asgari ücret yüzde 26,1 artışla 2 bin 558,4 liraya çıkmıştır. Buna karşın, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Tarımsal Yayın ve Danışmanlık Hizmetleri kapsamında verdiği destekle ödenen tarım danışmanları maaşı yetersiz kalmıştır. Desteğin yetersizliği ilgiyi azaltmaktadır. Tarımın öneminin tartışılmaz olduğu ülkemizde, verilen desteğin Ziraat Mühendisine yaraşır bir şekilde maaşların belirlenmesi için destek miktarının artırılması gerekmektedir. Desteklerin artırılması danışmanlık hizmetlerini daha verimli hale getirecektir.”
-“Bilgi olmadan üretmek mümkün değildir”-
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin eğitimlere ciddi anlamda önem verdiğini belirten Bayraktar, “Hızla gelişen bilimsel ve teknolojik imkânlar tarımı da etkilemektedir. Dünyada temel tarım ve gıda ürünlerinde üretim, tüketim ve ticaret dengeleri de hızla değişirken bu tür yenilikleri takip etmek ve çiftçiye aktarmak gereklidir” diye konuştu.
Bilgi olmadan üretmenin mümkün olmadığına işaret eden Bayraktar, “Ziraat Odalarımızdaki teknik elemanlar ile çiftçilerimizin eğitimlerini her şeyin üzerinde tutuyor ve bu bilinçle çalışıyoruz. Türkiye genelinde, Ziraat Odalarımızda çalışan teknik elemanlar ve tarım danışmanları çiftçilerimize bire bir danışmanlık hizmeti vermektedir” dedi.
-Eğitim çalışmaları-
Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak Tarım ve Orman, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler, Milli Eğitim bakanlıkları, Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İş Kurumu gibi kurumlar başta olmak üzere ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak eğitim projeleri hayata geçirdiklerini bildirdi.
Bu kapsamda “Kadın Çiftçi”, “Genç Çiftçi”, “Sürü Yönetimi Elemanı Benim”, “SGK Bilgilendirme”, “Güvenli Traktör Kullanımı”, “Tarım Danışmanları”, “Zirai Mücadele İlaçlarının Güvenli ve Sürdürülebilir Kullanımı”, “Bitki Sağlığı”, “Ceviz Budama”, “Ziraat Odaları Otomasyon Sistemi”, “Mevzuat”, “Sulama” eğitimleri verildiğini belirten Bayraktar, “Bu eğitimlerden ‘Kadın Çiftçi’, ‘Genç Çiftçi’, ‘Sürü Yönetimi Elemanı Benim’, ‘Zirai Mücadele İlaçlarının Güvenli ve Sürdürülebilir Kullanımı’, ‘Bitki Sağlığı ile ilgili çiftçi eğitimleri’ devam etmektedir. Birliğimiz ve Ziraat Odalarımız 2013 yılından bu yana 427 bin çiftçimize eğitim vermiş, 670 bin çiftçimizin ise fuarlara katılımını sağlamıştır” dedi.
Çiftçilerin gösterdiği büyük ilgi nedeniyle eğitimlerin 2019 yılında da 81 ilde tüm hızıyla devam edeceğine dikkati çeken Bayraktar, tarım öğreniminin 173. yıl dönümünü kutlarken, çağın koşullarına ve ülke gerçeklerine uygun olarak yetişen ve yetişecek, tarımsal teknolojiye hakim ziraat mühendislerinin, çiftçi ile yan yana çalışarak Türk tarımına büyük katkı sağlayacağına inandığını belirtti. Bayraktar, “Bu vesile ile ülkemizin bugünkü modern tarıma ulaşmasında her türlü fedakârlığı gösteren öğretim üyelerimizi rahmet ve minnetle anarken tarım öğreniminin 173. yıldönümünün başta hocalarımıza öğrencilerimize ve ülkemiz tarımına hayırlı olmasını temenni ediyorum” diye konuştu