Dünya nüfusu..(Köşe yazısı 08.07.2019 Kayseri Star haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Bugün sizlere, herkesin ‘nüfus’ ile ilgili merak ettiği gerçekten ilginç rakamları, Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) Kayseri Bölge Müdürlüğü’nden alarak sizlerle paylaşacağım.
Canlı doğan bebek sayısı, 2017 yılında 1 milyon 295 bin 784 iken 2018 yılında 1 milyon 248 bin 847 oldu. Canlı doğan bebeklerin %51,3’ünü erkekler, %48,7’sini ise kızlar oluşturdu. Bebeklerin %17,7’si İstanbul, %5,8’i Ankara, %5’i Şanlıurfa ve %4,1’i İzmir’de doğdu.
Toplam doğurganlık hızı, bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş grubunda doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade etmektedir. Ülkemizde 1970’lerin ortasında 4,33 çocuk olan toplam doğurganlık hızı, yıllar içinde azalma eğilimi göstererek 2018 yılında 1,99 çocuk olarak gerçekleşti. Bu durum, doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10’un altında kaldığını gösterdi.
TÜİK tarafından 2018-2080 yılları için üretilen nüfus projeksiyonlarına göre, doğurganlık hızındaki bu düşme eğiliminin gelecekte de devam edeceği ve 2050 yılına gelindiğinde 1,85 olacağı öngörülmektedir.
Dünya genelinde 1969 yılında 4,8 olan toplam doğurganlık hızının günümüzde 2,5’e gerilediği görüldü. Söz konusu dönemler için toplam doğurganlık hızının gelişmiş ülkelerde 2,3’ten 1,7’ye, az gelişmiş ülkelerde ise 6,8’den 3,9’a düştüğü görüldü.
Toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu il 2018 yılında 4,13 çocuk ile Şanlıurfa oldu. Bu ili 3,60 çocuk ile Şırnak, 3,26 çocuk ile Ağrı ve 3,23 çocuk ile Muş izledi. Toplam doğurganlık hızının en düşük olduğu il ise 1,30 çocuk ile Gümüşhane oldu. Bu ili 1,43 çocuk ile Kütahya, Zonguldak ve Edirne izledi.
Yaşa özel doğurganlık hızı, belli bir yaş grubunda bin kadın başına düşen ortalama canlı doğan çocuk sayısını ifade etmektedir.
Yaş grubuna göre doğurganlık hızı incelendiğinde, en yüksek yaşa özel doğurganlık hızı 25-29 yaş grubunda görüldü. Bu yaş grubundaki doğurganlık hızı 2013 yılında binde 130 iken 2018 yılında binde 128 oldu. Diğer bir ifadeyle, 2018 yılında 25-29 yaş grubundaki her bin kadın başına 128 doğum düştü.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yapılan 1950-2020 tahminlerine göre, dünya genelinde 1965-1970 döneminde en yüksek yaşa özel doğurganlık hızı binde 258 ile 25-29 yaş grubunda görüldü. Diğer yandan 2015-2020 dönemine gelindiğinde en yüksek yaşa özel doğurganlık hızının binde 141 ile yine 25-29 yaş grubunda görüleceği öngörüldü.
Adölesan doğurganlık hızı, 15-19 yaş grubunda bin kadın başına düşen ortalama canlı doğan çocuk sayısı. Yaşı çok genç olan annelerden doğan bebeklerin daha yüksek derecede hastalık ve ölüm riskiyle karşı karşıya kalmalarından dolayı adölesan doğurganlık konusu anne ve bebek sağlığının korunması bakımından oldukça önem taşıyor. Bu doğurganlık hızı, 2013 yılında binde 29 iken 2018 yılında binde 19’a düştü. Diğer bir ifadeyle, 2018 yılında 15-19 yaş grubundaki her bin kadın başına 19 doğum düştü.
BM tarafından yapılan 1950-2020 tahminlerine göre, dünya genelinde 1965-1970 döneminde binde 80 olan adölesan doğurganlık hızının 2015-2020 dönemine gelindiğinde binde 43 olacağı öngörüldü.
Ülkemizde 2018 yılında adölesan doğurganlık hızının en yüksek olduğu il binde 57 ile Ağrı oldu. Bu ili binde 54 ile Muş, binde 46 ile Şanlıurfa ve binde 42 ile Kilis izledi. Adölesan doğurganlık hızının en düşük olduğu il binde 4 ile Gümüşhane. Bu ili binde 5 ile Rize ve Trabzon, binde 6 ile Artvin ve Bayburt takip etti.
İdari kayıtlara göre, 2018 yılında doğum yapan kadınların %1,6’sı çoğul doğum gerçekleştirirken, bu kadınların %97,6’sı ikiz, %2,3’ü üçüz ve %0,1’i dördüz ve daha fazla bebek dünyaya getirdi.
Kadınların geçen yıl doğumlarının doğum sırası incelendiğinde, bu doğumların %36,9’unun ilk, %32,1’inin ikinci, %18,3’ünün üçüncü, %12,6’sının ise dördüncü ve üzeri doğum olarak gerçekleştiği görüldü.
Ülkemizde doğum yapan kadınların ortalama yaşı, 2017 yılında 28,7 iken 2018 yılında 28,9 oldu. BM tarafından yapılan 1950-2020 tahminlerine göre, dünya genelinde 1965-1970 döneminde 29 olan doğumdaki ortalama anne yaşının 2015-2020 dönemine gelindiğinde 28,1 olacağı öngörüldü.
İlk canlı doğumunu yapan kadınların ortalama yaşı, 2017 yılında 26 iken 2018’de 26,2 oldu. İlk doğumda anne yaşı, erken yaşlarda çocuk sahibi olmanın, daha geç doğurganlığa başlamaya göre genellikle daha fazla çocuk sayısı anlamına gelmesi nedeniyle, genel doğurganlık seviyesinin önemli bir belirleyicisidir.
Ülkemizde 2018 yılında doğum yapan kadınların eğitim durumu incelendiğinde, ilköğretim, ortaokul veya dengi okul mezunu kadınların %32,5 ile ilk sırada yer aldıkları görüldü. Bunu sırasıyla %23,8 ile yükseköğretim mezunları, %19,8 ile lise veya dengi okul mezunları, %10,3 ile ilkokul mezunları, %8,3 ile okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyenler ve %2,6 ile okuma yazma bilmeyenler izledi. Geçtiğimiz yıl doğum yapan yükseköğretim mezunu kadınların %57,8’inin ilk doğumunu, %34,2’sinin ikinci doğumunu ve %7’sinin ise üçüncü doğumunu gerçekleştirdiği görüldü. Lise ve dengi okul mezunu kadınların %40,7’si ilk, %36,2’si ikinci, %17,7’si ise üçüncü doğumunu gerçekleştirdi.
Anne ölüm oranı, bir yıl içerisinde gerçekleşen yüz bin canlı doğum başına anne ölümlerinin sayısı olarak tanımlanmaktadır. Anne ölümü, gebeliğin başlangıcından doğum sonrası 42. günü kapsayacak şekilde; kaza ve tesadüfi sebeplerden kaynaklanmayan, gebelik veya gebeliğin yönetiminden kaynaklı olarak veya gebeliğin ağırlaştırdığı herhangi bir sebeple kadının ölmesidir.
Ülkemizde 2010’da yüz bin canlı doğumda 16,4 olan anne ölüm oranı 2017’de yüz binde 14,6’ya gerilediği görüldü. Bu oran dünya genelinde 2015 yılında yüz binde 216 olarak gerçekleşti.
Evlenme istatistiklerine göre, 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarının resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2014 yılında %5,8 iken 2018 yılında bu oran %3,8’e düştü. Bu oran, illere göre incelendiğinde, 2018 yılında Ağrı ilinin %14,8 ile kız çocuk evlenmelerinde en üst sırada yer aldığı görüldü. Bu ili, %14,1 ile Muş ve %12,5 ile Bitlis izledi. Kız çocuk evlenmelerinin toplam evlenmeler içindeki oranının en düşük olduğu iller ise sırasıyla %0,7 ile Bolu, %0,9 ile Trabzon ve Artvin oldu.
İlk evlilik yaşının doğumlar üzerinde önemli bir etkisi var. Erken yaşlarda evlenen kadınların ortalama olarak daha fazla çocuk sahibi olma potansiyeli mevcut. Bu yaşam boyunca daha fazla sayıda doğuma yol açabilmektedir. Kadınlarda 2014 yılında 24,2 olan ortalama ilk evlenme yaşı 2018 yılında 24,8’e yükseldi.
Kadınlarda ortalama ilk evlenme yaşının illere göre dağılımı incelendiğinde, 27,6 ile Tunceli’nin evlenme yaşı en yüksek olan il olduğu görüldü. Tunceli’yi, 26,4 ile Rize ve 26,2 ile Artvin izledi. Ortalama ilk evlenme yaşı en düşük olan iller ise 21,9 ile Ağrı, 22,2 ile Muş ve 22,5 ile Kilis oldu.
BM İstatistik Komisyonu tarafından 2013 yılında kabul edilen “BM Toplumsal Cinsiyet Göstergeleri 52 Minimum Gösterge Seti”nde yer alan göstergelerden biri olan “20-24 yaş grubunda olup 18 yaşından önce evlenen kadınların oranı” Türkiye için 2018 yılında %5,6, erkeklerde %0,2 olarak gerçekleşti.
Aile Yapısı Araştırması, 2016 sonuçlarına göre, bireylerin şartları uygun olsa kaç çocuk sahibi olmayı istedikleri incelendiğinde, en fazla istenen ideal çocuk sayısı %32 ile iki çocuk oldu. Türkiye genelinde bireylerin %31,4’ü şartları uygun olduğunda üç çocuk, %18’i dört çocuk, %14,9’u beş ve daha fazla çocuk isterken %3,4’ü tek çocuk istediğini, %0,3’ü ise hiç çocuk istemediğini belirtti. Bireylerin şartları uygun olduğunda istedikleri ideal çocuk sayısı cinsiyete göre incelendiğinde, kadınların en fazla istediği ideal çocuk sayısı %33,1 ile iki çocuk iken erkeklerin en fazla istediği ideal çocuk sayısı %31,6 ile üç çocuk oldu.
Aile Yapısı Araştırması, 2016 sonuçlarına göre, bireylerin şartları uygun olsa kaç çocuk sahibi olmayı istedikleri medeni duruma göre incelendiğinde, daha önce hiç evlenmemiş bireylerin şartları uygun olduğunda en fazla istedikleri ideal çocuk sayısı %46,7 ile iki çocuk oldu. Bireylerin şartları uygun olduğunda en fazla istedikleri ideal çocuk sayısı, evli bireylerde %31,9 ile üç çocuk, boşanmış bireylerde %44,2 ile iki çocuk ve eşi ölmüş bireylerde %28,4 ile üç çocuk oldu.
Aile Yapısı Araştırması, 2016 sonuçlarına göre, bireylerin şartları uygun olduğunda kaç çocuk sahibi olmayı istedikleri öğrenim duruma göre incelendiğinde, en fazla istedikleri ideal çocuk sayısı, bir okul bitirmeyenlerde %31,6 ile beş ve daha fazla çocuk, ilkokul mezunlarında %33,2 ile üç çocuk oldu. İlköğretim mezunlarının %39,5’inin, lise mezunlarının %40,4’ünün ve yükseköğretim mezunu bireylerin ise %40,5’inin en fazla istedikleri ideal çocuk sayısının iki çocuk olduğu görüldü.
Hanehalkı işgücü araştırması sonuçlarına göre, şirketlerde üst düzey ve orta kademe yönetici pozisyonundaki kadın oranı 2012 yılında %14,4 iken 2018 yılında %16,3 oldu.