Doğru söze ne denir? (2) (Köşe yazısı 27.06.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Dün ki köşe yazımda son seçimle ilgili bazı önemli tespiti anlatırken bugünde ona devam edeceğim.
Seçim öncesi, tüm Türkiye’nin seçilmiş ve neredeyse atanmışları bile İstanbul’da toplandı.
Aslı arası sıradan bir makam-nöbet değişimi.
Ama insanlar birbirini incitiyor, algılar zirve yapıyor, iftiralar, hakaretler almış başını gidiyor.
Güya bu ülkede yaşayan herkes Müslüman ve dinimiz gereği ‘kırmayacaksın, dökmeyeceksin, incitmeyeceksin’ emrini uygulayacaksın.
Devletten maaş alan, millete hizmet için görev yapanlar bile ‘tek ses’ olmuş ilerliyordu.
Sonuç, ‘tek seslilik’ dönemi bitti, tehditler, algılar işe yaramadı.
Herkes sandıktan çıkan milletin isteğini kabullenmek, hazmetmek zorunda kaldı.
***
Ama seçim gecesi benim ve herkesin dikkatini çeken iki olay vardı.
TBMM Başkanlığı’ndan İstanbul büyükşehir Belediye başkanlığına istemeyerekte aday gösterilen, Başbakanlık yapmış AKP ve ‘Cumhur ittifakı’ adayı Binali Yıldırım’ın, daha televizyonlarda bile ilk sonuçlar verilmezken, Anadolu Ajansı önceki seçimde yaptığı ‘algı’ya başlamamışken, kendisine ulaşan rakamlardan sonra parti il binasında basının önüne çıkarak rakibinin zaferini açıkladı ve evine gitti.
İkincisi ise, giderken sürekli yutkunması, gözyaşlarını içine akıtması, makam aracına binince gözyaşlarını tutamayıp ağlaması.
İşte burada dikkat çekende, Binali Yıldırım’ın bu durumunu görenlerin ‘İl başkan ve yönetimi’ni istifaya çağırması, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu tepkileri susturmaya çalışması.
Ancak sonrası tepkilerde ise partinin önde gelenlerinin ricası dikkat çekti.
‘Aman bu görüntüleri ve tepkileri basına sızdırmayın.’
***
Aynı yerde ise AKP’nin İstanbul kadın kollarından bir bayanın tepkisi, özeleştirisi, dış basının bile ilgisini çekerken, Türkiye’de sadece ‘muhalif’ denilen kalemler, yazılı ve görsel basın ile sosyal medya konuyu gündeme getirip, herkesin bunu ciddiye almasını önerdi.
Peki o AKP’li bayan ne diyordu.
‘Makam, koltuk hırsı ile bu seçimi tekrarlatanların, ‘gönül belediyeciliği’ diyenlerin, lüks yaşam içinde olanların halktan ve seçmenden kopuk olduğuna işaret etti.
‘Şimdi Binali beyi ağlatırken vicdanınız hiç sızlamıyor mu? Bu seçimin sonucunu biz nasıl hazmedeceğiz? Üstelik biz bu partinin kazanması için gece-gündüz, soğuk-sıcak demeden çalışırken, aramıza bariyerler koyanlar bunların hesabını nasıl verecek? Halktan, seçmenden uzak olanlar, gönül belediyeciliği yapmayanlar artık bariyerleri kaldırması, seçmeni daha iyi dinlemesi, makam, koltuk, lüks yaşam saltanatını bırakması gerekir. Yoksa bundan sonrası durumumuz ortada’ dedi ve daha çok şeyler söyledi. Ama ben kısmen bunu yazdım.
Bu AKP’li bayanın dediğinin hangisi yanlış?
***
Son ekonomik paketten sonra 2021’e kadar tüm Türkiye’de yatırımlar neredeyse durduruldu.
Devam eden yatırımlar ‘kaplumbağa’ hızı ile devam ediyor.
Kayseri’nin istediği, beklediği, destek, teşvikler, yatırımlar zaten yok.
Ama, klasik hizmetlerin açıklamaları ile ‘gündem’ kurtarılıyor.
Vatandaş, İstanbul seçimlerinden sonraki tepkilerinden daha fazlasını, Kayseri’de ‘çok sesli’ seslendirmeye, konuşmaya başladı.
Yani seçilmişler ve atanmışlar halktan neredeyse ‘tamamen kopuk, uzak.’
Artık, seçilmişler ve atanmışlar, partililerine, ahbap-çavuşlarına, kendilerine yakın olanlara değil, kendisine oy vermeyenleri de görmeli, duymalı ‘üç maymunu’ oynamamalı.
***
Daha öncede yazdım, yine yazıyorum.
Cumadan Cuma’ya camileri ya da STK’ların ve partilerinin toplantılarını, açılışlarını ve esnafı gezerken hizmet yaptığını zannedenler, arka sokakları da görmeli.
Şehrin doğusundaki yatırımların hiç biri, batısında, güneyinde, kuzeyinde doğru dürüst yok.
Bisiklet yolu, yaya yolu, spor yolu, park, bahçe, oyun grupları hepsi göstermelik, bakımsız.
Kendilerine yakın olanların ‘şak şak’ yapmasına alışmış olanlar, eğer İstanbul seçim sonuçlarını, 31 Mart seçim sonuçlarını iyi analiz etmezlerse zirveden hızlı inişlerini hazırlıyorlar.
1980 sonrası partilerin, liderlerin, milletvekillerinin kaçı halkın içinde dolaşıyor, kaldı.
Aileleri nerede kimse bilmiyor.
Benden ‘dostane’ uyarı.
Akıl daneleri yine yanlış yönlendirebilir.
Her zamanki gibi çokta tınmıyorum.
O yanlış yönlendirenlerde zaten ‘son suni gündemler’ ile tribünde yaşıyor.