Deprem ve sonrası..(Köşe yazısı 30.01.2020 Kayseri Star haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
Her deprem sonrası ‘cek-cak edebiyatları’ devam ediyor.
Hep önlemler alınıyor, gerekenler yapılıyor ama sonuç yok.
Binalar yıkılıyor, insanlar altında ölüyor, sakatlanıyor, kurtarılmayı bekliyor.
Deprem sonrası aç ve açıkta kalanlar, çadır, gıda, barınma, temel ihtiyaçlar için duyduklarını ‘onurlu-gururlu’ oldukları için çoğu isteyemiyor ama, misafir dediklerimiz, açıkgözler bunun fırsatçılığını yaparak gözlerini bir türlü doyuramıyor.
Bu arada bazı esnaf geçinen fırsatçılarda, ihtiyaç duyulanlara astronomik zamlar yaparak ayrı bir insanlık adına utanç manzaralarını ortaya koyuyor.
En çok kanıma dokunan ise, bir aileyi kurtaran Suriyelinin ‘kahraman’ ilan edilip ailesi ile Türk vatandaşlığına alınması, diğer kurtarma ekiplerinin üzerinin çizilip bir Suriyeli kadar değerinin olmaması. Oysa orada Suriyeli gibi ne isimsiz kahramanlar vardı.
***
Elazığ depremi yani Doğu Anadolu Fay hattının yeniden harekete geçmesi bir yanı Manisa, Hatay, Ankara, Kayseri’de ise Kocasinan-Bünyan-Sarıoğlan bölgesindeki hareketlilik dikkat çekiyor.
Ulusal ve Uluslararası deprem uzmanlarının uyarılarını hayretle ve dikkatle dinliyorum.
Kayseri’deki uzmanları ise şaşırarak.
Kayseri’de ‘sıvazlama-pembe tablolar’ devam ederken açıklamalar düşündürücü.
Hala çöküntü, kırılma, patlama gibi depremlerde Kayseri’nin 4-5 deprem kuşağında olduğu söylenerek, insanlar kafalarınca rahatlatılıyor.
Kayseri ve çevresindeki uyuyan fay hatları unutuluyor.
Daha ilginci ise Volkanik dağlar içinde en genci olan Erciyes ile Kayseri’nin birinci derece volkanik deprem kuşağında olduğundan kimse bahsetmiyor.
Sonuç ‘ah-vah, kader-alınyazısı’ diyeceğimiz günler yaklaşıyor.
***
Elbette, Elazığ’daki depremden sonra ‘gakkoş’ların onurlu, gururlu davranışlarını takdir etmemek elde değil.
Bunun yanında misafir dediğimiz Suriyelilerin o çadırlara yerleşmeleri, yardımları toplamaları, bazı esnafın battaniye gibi ihtiyaç malzemelerini 30 liradan 150-200 liraya satmaları da insanlık ayıbı.
Bizim insanımızın da, hayırseverliği, duyarlılığı, paylaşımı zaten Dünyaya örnek.
Sıkıntı, plansız, programsız, hazırlıksız olmamız.
Bu depremde tek hazırlıklı olan AFAD ve diğer ekiplerin iyi koordinesi idi.
Ben sosyal paylaşımda her büyük deprem sonrası gündeme getirilen, depremlerden en çok etkilenen ama olumlu-iyi örnek’leri çok olan Japonlarla ilgili o yazıyı alıntı yaparak sizlerle paylaşmak istiyorum.
***
Japonlar..
Ne Hristiyan,
Ne Musevi,
Ne de Müslümandır.
Ne peygamberleri,
Ne de kutsal kitapları var ama, inandıkları insani değerler ile bütün dünyaya ders verdiler.
Demek ki insan olmak, başka birşey.
Son tsunami faciasından sonra Japonlar’dan öğrenilmesi gereken 10 temel ilke;
AĞIRBAŞLILIK: Hiçbir dövünme ya da aşırı hareketlerle ızdırap ifade etme görüntüsü yok. Üzüntünün kendisi yüceltildi…
ONUR: Su ve yiyecek kuyruklarındaki disiplin. Hiçbir kaba söz ya da sert el kol hareketi yok. Sakinlikleri övgüye değer…
YETENEK: Örneğin, inanılmaz mimarileri. Binalar sallandı ama yıkılmadı…
ERDEM: İnsanlar sadece o anda gereksinimleri olanları aldılar, Herkes bir şeyler alabilsin diye…
DÜZEN: Hiçbir dükkanda yağmalama yok. Yollarda korna çalmak, sollamak yok. Sadece anlayışlı tavırları var…
ÖZVERİ: Elli çalışan, deniz suyu pompalamak için nükleer reaktörlerin içinde kaldı. Bunların yaptıklarının karşılığı nasıl ödenebilir?
DUYARLILIK: Lokantalar fiyatlarında indirim yaptı. Korunmayan bir bankamatiğe hiç kimse saldırmadı. Güçlüler zayıflara baktı…
EĞİTİM: Yaşlılar ve çocuklar dahil herkes ne yapacağını tam olarak biliyordu. Aynen de yaptılar…
MEDYA: Bültenlerde kendilerini mükemmel bir şekilde dizginlediler…
VİCDAN: Bir mağazada elektrikler kesildiğinde, insanlar aldıkları şeyleri tekrar raflarına koydular ve sessiz bir şekilde çıktılar.
Ülkeleri dev bir afete uğramış durumdaki Japon vatandaşlarından, dünyanın alacağı çok ders var.
Bu on erdemli insani değerlere sahip millete ne din nede yol gösterici peygamber gerekiyor