Köşe YazılarıMedya-Basın Dünyası

Cumhuriyet..(Köşe yazısı 29.10.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Birkaç yıldır hedeflerin hep 2023 olduğu söyleniyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 1000. Yılı.

Yani bir asır önce, büyük önder ve lider Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve ‘isimsiz kahramanlar’ bize Dünyanın, bölgenin en güzel rejimini armağan etti.

Hala tüm Dünyada Atatürk döneminin ve günümüzün en büyük lideri, önderi, unutulmayan ismi ise bunun nedeni ileri görüşlü olması.

2023 hedefleyenlerin çoğu ise ya kurumların başındaki Türkiye Cumhuriyeti’nin kısaltılmışı ‘T.C.’ yi kaldırıyor ya da Atatürk isminin ve Kurtuluş savaşını anlatan, Kuvay-ı Milliye harekatı’ndaki isimleri silmek, andımızı kaldırmak, onuncu yıl marşını eleştirmek, kaldırmak için ayrı bir mücadele veriyor.

Takiyye siyaseti değil, içimizdeki sevgi bu Cumhuriyeti yaşatmaya yeter.

***

Son yıllarda  Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önder ve lider Atatürk ve silah arkadaşlarına saldırılar o kadar arttı ki anlamak mümkün değil.

Sevmeyenler hem Atatürk anıtlarına gidiyor hem törenlere katılarak takla atarken hem de ekranlarda ya hakaret ediyor ya da sevdiğini söyleyerek milletin kafasını karıştırıyor.

Bu arada, ülkeyi yönetenler her fırsatta Atatürk düşmanlığı yapanları ya hastane de ziyaret ediyor ya da cenazelerine katılarak ayrı birer mesaj veriyor.

Bazı bizim gazete, yazar, televizyoncularda takiyye de ‘sirk ve siyaset cambazları’nı geçti.

Ülke bir yanda sıcak savaş yapıyor diğer yanda hem içerdeki hem dışardaki soğuk savaş kalıntıları ile uğraşıyor.

Ama inadına dimdik ayakta kalan, tek değişmeyen lider Atatürk ve kurduğu Türkiye Cumhuriyeti.

***

Gençliğimizde, üzerinde ‘Ya İstiklal ya ölüm’ yazan, Atatürk’ün Kocatepe’deki üniformalı fotoğrafının bulunduğu göğsümüzde onurla, gururla taşıdığımız rozet yüzünden çok saldırıya uğradık.

O gün saldıranların çoğu bugün Atatürk’ü ağızlarından eksik etmiyor.

Birde göğüslerde azalan Atatürk rozetlerinin yerine araçların arka camındaki ya fotoğrafı ya da imzası aldı. Ama onlara inanmış olsak ülke bu hale gelir miydi?

Bu da ayrı bir takiyye.

***

Cumhuriyet bayramı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı,  30 Ağustos Türk silahlı Kuvvetler günü ve Zafer bayramı, 10 Kasım Atatürk’ün ölüm gününde hasta olmayı marifet sananlar, başkaları için yas tutmaya, başkalarının bayramlarını ağızlarından eksik etmemeye başladı.

Büyük önder ve liderin en büyük savaşı, yobazlar, cemaatler, tarikatlar, içimizdeki ajanlar.

Neredeyse bir asır önceki tarih bugün benzer değil mi?

Ortada ne ‘milli’ ne de ‘dini’ bir bayramımız kaldı.

Sadece adı ve ‘tatil mi?’ diye soranlar kaldı.

Çok yazık..

***

Cumhuriyetin ilânının önündeki en büyük engel saltanattı. 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırıldı.  Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasında tarihî bir görev yapan birinci dönem TBMM üyeleri, yeni seçim kararı alarak dağıldı (l Nisan 1923). Yeni seçimle TBMM ikinci dönem çalışmaları başladı ve Lozan Barış Antlaşması’nı onayladı. Millî bağımsızlık tam gerçekleşti. 23 Nisan 1920’de TBMM açıldığı sırada yeni Türk devletinin adı henüz konulmamıştı. Millî Mücadele Dönemi’ndeki, olağanüstü şartların bir ürünü olan meclis hükümeti sistemi de işlemiyordu. 25 Ekim 1923’te hükümetin istifası, Mustafa Kemal Paşaya, Cumhuriyeti ilân etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 günü hükümetin kurulamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü’nde arkadaşlarına “Yarın Cumhuriyeti ilân edeceğiz.” Dedi. 1921 Anayasası’nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyettir” hükmünün yer aldığı tasarı TBMM’de kabul edildi. Ve “Yaşasın Cumhuriyet!” ve alkışları arasında Cumhuriyet ilân edildi (29 Ekim 1923).

‘Kurtuluştan kuruluş’a giden dönem hala tarihe damgasını vuruyorsa, sorun takiyyecilerde.

***

Çünki açık ve net olan şu.

29 Ekim bir tatil günü değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş bayramı..

Birileri at izini it izine karıştırıyor.

Birileri de at ile arpayı kavga ettiriyor.

Ama, Türkiye Cumhuriyeti büyük önder ve lider Atatürk’ün dediği gibi dimdik ayakta, ilelebet yaşayacak.

‘Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar, evet, bu doğrudur. Benim arzu edip de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü ben zorâki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Bence diktatörlük, diğerlerini râm edendir. Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim.’

‘Ben istese idim derhâl askerî bir diktatörlük kurardım ve memleketi öyle idâreye kalkışırdım. Fakat ben istedim ki, milletim için modern bir devlet kurayım.’

‘Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.’

***

Atatürk anıtlarına ‘heykel ve but’ diyen yobazlar, kendini bilmezler zaten bu güne kadar hiç üretmedikleri, belki de askerlik bile yapmadıkları için bugün birilerinin verdiği tavizlerin sevincini yaşarken bu ayrıntıları bilmiyorlar. Böyle düşünenlerin çoğunun zaten, ülkesinde toprağı için savaşmayıp burada sevişen, çocuk yapma yarışına giren hainlerden, bölücü ve yıkıcı terör örgütlerinden ne farkı var?

İyi ki Atatürk hayranıyım ve Cumhuriyet çocuğuyum.

Ne mutlu Türküm Diyene…

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü