Çok eşlilik üzerine (2) (Köşe yazısı 08.09.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
İŞTE “HAREM”ZADELER VE ÇOK EŞLİLİK (!)
Eren Erdem (Odatv.com 27.05.2011 02:42-Alıntı )
Mekke’de yaşayan müşriklerin tamamı; Allah’a inanmakta, namaz kılmakta ve zekat vermektedirler.(Kuran ve Sünnette İbadet tarihi-Yaşar Soyadlı/Diyanet Yayınları) Hatta malının 1/40’ını veren Velid ibni Muğile Kuran’da eleştirilir;
Malının azını verdi, çoğuna cimrice sarıldı (Necm Suresi 34. ayet)
Yani yukarıda belirttiğim gibi, tarihsel şirk; Mısır’da, Nemrut sarayında, Mekke’de vücut bulmuş, tüm muhalif tepkiler, Kuran’da Resul sıfatıyla anılan karakterlerde belirginleşmiştir.
Bugün de yaşanan şey budur. Şekillere, ritüellere, görüntüye saplanan din algısı iflas etmiş, ruhu olmayan, içi boş bir teneke; din adı altında pazarlanmıştır.
Dolayısı ile, Abdestli Kapitalizm ve üst sınıfı olan ‘’NURJUVAZİ’’ türemiş, toplumda bu güruhların fiillerine muhalif ‘’dini’’ bir söylem kalmamış(bırakılmamış), hertürlü bozgunculuk ve talana rağmen ‘’şirk ve kenz grupları’’ büyük kitlelere hitap eder hale gelmiştir.
“Kim bize memur olursa, kendine bir zevce edinsin. Yardımcısı yoksa bir de yardımcı edinsin. Meskeni yoksa bir mesken edinsin.” “Kim bunun dışında bir şey edinirse, bu kimse haindir, hırsızdır.” [Ebu Davud, Harac 10, (2945).]
Allah elçisinin bu sözüne rağmen, hırsızlar ve hainler itibar görür hale gelmiş, insanlar ‘’tüm olanlara rağmen, iyi yönünden bakalım edebiyatına kapılmış’’ kısacası; Firavun tarafından büyülenerek, saf şekil ve görünüme eklemlenmiştir.
Bunun en belirgin dışavurumu; ‘’Dindar Cumhurbaşkanı’’ talebidir. Hertürlü kenz ve şirke rağmen; Allah’ın emrettiği dinin yanından bile geçmeyen bir adam, ‘’kıldığı namazlardan dolayı, dindar olarak addedilmektedir.’’ Bu talep, sözde ‘’halkın’’ talebidir…
Hemde şu hadise rağmen;
“Bir adamın namazı, niyazı sizi aldatmasın. O adamın dirhem ve dinarla (yani para) ile olan ilişkisine bakın.” (Hz.Muhammed)
Kuran’da ki Firavun’un halk üzerindeki egemenliği ‘’tam olarak budur.’’ Yapıp ettikleri sorgulanmaksızın, dış yüzüne bakarak hakkında hüküm koyma sapıklığının en büyük yansımasıdır…
Bu tip toplumlarda en önemli talep;
Güç (1) Servet (2) Şehvet (3) Şöhret (4)
Gibi bir 4’lüdür.
Bu 4’lü; Adem’in yasak ağacıdır. Yani, bir aradalık kuralını bozan ‘’çelişki kaynaklarıdır.’’
Ve Şeytan Adem’e dedi ki; Sana ebedileşme ağacını yani yıkılmayan mülkü göstereyimmi ? (Taha Suresi 120)
Mülk kavramının açılımı; servet, şöhret, şehvet ve güç olarak karşımıza çıkar…
Şimdi, ‘’şöhret(4) aşkı ile’’; dini tersyüz ederek ‘’çok eşlilik talebinde bulunan(!)’’ Sibel Üresin adlı şahsın tanımladığı ideal erkek tipinin özelliklerine bakalım;
“Zengin(1), kariyerli(1), parası olan(2) ve cinsel gücü (3) fazla olan erkek çokeşliliği seçebiliyor. Hiçbir kadın fakir bir adamın ikinci karısı olmaz. Erkek, daha cilveli, daha çok gülen, cinsel anlamda kendisini mutlu eden kadına koşuyor. Erkek olsam, çokeşli olurdum.” (Habertürk)
Tamamen ‘’şeytani’’ hegemonlaşma araçları olan bu araçlar üzerinden dayatılan bir görüş, sistem içidir, kapitalizm ile çelişmez; dolayısı ile ‘’İslamdışıdır.’’
Bu önkabul ile geliştirilen bir düşünce ‘’Firavun sihirbazlığı’’ dışında bir şeyin ürünü değildir!
Şimdi gelelim işin fıkhına;
Fıkıhta ‘’mübahlaştırmak için her türlü yola başvurulan’’ Teaddüd-ü zevcat yani çok eşlilik meselesinin anlaşılmamasının nedeni; meşhur bir rivayettir. İslam Sosyalizmi adlı eseri ile önemli bir mevki edinmiş olan Sıbai’ye göre de, Urve Hadisi diye anılan rivayet, ilgili ayetlerin üzerini örtmüş, anlaşılmaz hale getirmiştir.
İlgili ayetler şu biçimdedir;
Ey insanlar!
Rabbinize takvalı olun. O Rabbiniz ki, sizi bir tek canlıdan yarattı. O canlıdan da eşini yarattı. Onlardan da birçok erkek ve kadın türetti. Ve Allah’tan sakının! O Allah ki, O’nunla istekleşiyorsunuz. Ve akrabalardan sakının! Muhakkak Allah sizin üzerinize tam bir kontrol edicidir. Ve yetimlerinize mallarını verin. Temizi pise değişmeyin. Onların mallarını kendi malınıza katarak yemeyin. Bunu yapmak kesinlikle büyük bir suçtur.
Ve eğer ki yetimleriniz konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korktuysanız; o takdirde sizin için hoş (helal, uygun) olan, yetimlerin kadınlarından ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâhlayın.
Şayet o takdirde de adaleti gözetemeyeceğinizden korktuysanız, bir tanesini nikâhlayın. Ya da sahibi bulunduğunuz cariyenizi nikâhlayın.
Bu haksızlığa sapmamanız için en uygunudur. (Nisa Suresi 1-2-3. ayetler)