Bilim-teknoloji haberleri (11.07.2020)
Fidye yazılımları artık istediği ödemeyi alamayınca dosyaları ifşa ediyor
Her elektronik cihaz kullanıcısı, kendi alışkanlıklarını cihazlarına aktarıyor ve önemli bilgilerin paylaşımını gerektiren kritik işlemler yapıyor. Dolayısıyla bu tür işlemlerin sonucunda oluşan kişisel veriler de hayati öneme sahip oluyor. Bunun bilincinde olan siber saldırganlar, geliştirdikleri fidye yazılımlarıyla cihazın kontrolünü ele geçirdikleri kullanıcılardan yüksek fidyeler talep ediyor ve istedikleri kripto para gönderilmezse dosyaları internette ifşa ediyor. Şirket sistemlerine uzaktan erişen kişi sayısının katlanarak arttığı bu dönemde BugBounter, fidye yazılımlara karşı korunmak için birtakım ipuçları paylaşıyor.
Şirketlerin güvenlik açıklarını bulma ihtiyacını kitle kaynak kullanımıyla hızlı ve etkin bir şekilde gideren BugBounter, şantaj amacıyla kritik verileri ve sistemleri hedef alan kötü amaçlı yazılım olan fidye yazılımlara karşı korunmak için alınabilecek önlemleri aktardı. En çok kullanılan saldırı yöntemleri arasında yer alan fidye yazılımları, verilerin erişilebilen tüm kopyalarını şifreliyor ve açmak için gerekli anahtarı kullanıcıya satmaya çalışıyor. Talep edilen kripto para bir süre içinde ödenmezse bu yazılım, verileri ifşa ediyor.
Sistemlerin güncel olması için yazılım yamaları uygulanmalı
Yazılım yamaları, güvenlik için çok önemli. Kötü amaçlı yazılım kullanan siber saldırganlar, yazılımlarda bulunan açıklardan ve zafiyetlerden faydalanarak ağlara sızmak için çalışmalar yapıyor. Bir güvenlik şirketi olan Tripwire’ın anketine göre üç BT profesyonelinden birisi, yamalanmamış bir açık üzerinden şirketlerine sızıldığını dile getiriyor. Kitle kaynağıyla sunulan sızma testi hizmetleri yapılan yamaların geçerliliğini onaylamak için de en etkili yöntemlerin başında geliyor.
Şirketler çalışanlarını şüpheli e-postalara karşı eğitmeli
Fidye yazılımları, genellikle e-posta üzerinden yayılıyor çünkü her adrese yüksek miktarlarda e-posta göndermek çok kolay. Eskiden çok kolay bir şekilde fark edilebilen bu tuzak mesajlar, günümüzde son derece sofistike yöntemlere gerçeğinden ayırt edilemeyecek oranda tutarlı tasarlanıyor. Haliyle siber saldırganların da en sık başvurduğu yöntemlerden birisi haline geliyor. Her ne kadar bu yöntem bilinse de hala fazlasıyla etkili. Şirketler kullanıcılarının bu tür oltalama tarzı tuzaklara düşme potansiyelini test ederek risklerini hesaplayabilirler. Bu alanda da kitle kaynağı çok farklı zeka ve metodolojilere sahip olduğunu için yine etkili bir hizmet sağlıyor.
Ağa hangi cihazların bağlı olduğu takip edilmeli
Önemli veriler kişisel bilgisayarlarda, bulutta ve sunucularda depolanıyor. Ancak ağa sadece onlar değil, kullanıcıların başka cihazları da bağlanıyor. Şirketlerde uzaktan çalışan insan oranının artmasıyla artık birçok farklı noktadan ağ erişimi de gerçekleşiyor. Bu hızlı dönüşüm, siber saldırganların kritik derecede bir açık bulma ihtimali de artıyor. Bu yüzden ağa bağlanan cihazlardan gelen istekleri tanımak da kötü amaçlı yazılımlara karşı korunmanın en önemli alanlarından bir tanesi. Uzaktan erişime açık olan kapıların zafiyet riskini bulacak en doğru kişiler yine hackerlar ile benzer araç, yöntem ve zekayı kullanan etik hackerlar yani kitle kaynağı olacaktır.
En önemli verileri belirlenmeli ve etkili bir yedekleme stratejisi işletilmeli
Kurum için önemli verilerin güvenli ve güncel yedeklemelerinin yapılması, siber saldırganlara karşı korunmak için çok önemli. Fidye yazılımının sisteme girmesi ve bazı cihazları ele geçirmesi durumunda yakın zamanda alınmış bir yedekle veri tekrar kullanılabilir ve ilgili cihazlar kısa sürede operasyonel hale gelebilir. Sistemi ele geçirmeyi hedefleyen bir hacker’ın ilk hamlesinin yedeklere erişimi kesmek olacağı düşünüldüğünde, yedeklerin nerede saklandığı ve ne ölçüde bulunabilir ve ele geçirilebilir olduğunu kitle kaynağı ile denemek de bir o kadar önemli.
Bir fidye yazılım saldırısına karşı strateji geliştirilmeli ve test edilmeli
Her tür felaket senaryosuna karşı geliştirilecek bir strateji, kurumsal planların standart bir parçası olmalı. Bu stratejinin kapsamı, tüm bilgisayarların içini temizleyip yedeklemeyi yüklemenin ötesinde müşterilere, tedarikçilere ve basına ne söylenmesi gerektiğine kadar kapsamlı olmalı. Böyle bir senaryo ile karşılaşan şirketin ilk tepkisi ağırlıklı olarak durumu reddetmek veya farklı bir soruna işaret etmek oluyor. Öte yandan gerçek hemen yayılıyor ve durumu örtbas etme çabası da şirkete duyulan güveni zedeliyor. Her şirketin henüz keşfedilmemiş bir güvenlik açığı olduğunu unutmaması gerekiyor. Olası bir hatanın önüne geçmek için oluşturulan stratejilerin zamanında test edilmesi, daha büyük bir sorunun önüne geçmeye yardımcı olabiliyor.
Konuyla ilgili görüşlerini belirten BugBounter Kurucu Ortağı Murat Lostar, şunları söyledi: “Bir fidye yazılımının kurbanı olmak, önemli kişisel veya kurumsal verilerin kaybolması riskini beraberinde getiriyor. Bir fidye yazılımını cihaza bulaştırmak ise yanlış bir linke tıklamak kadar kolay. Ödemeleri genellikle bitcoin olarak talep eden siber saldırganlar hem paranın izini kaybettiriyor hem de bu sayede ciddi bir gelire sahip oluyor. Geçmişe baktığımızda da birçok fidye yazılımı saldırısını görmek mümkün. Küçük bir KOBİ’yi ele geçirdiğinde tarife 2 bitcoinden başlarken, bu yoğun trafiği olan yerel bir e-ticaret sitesi için 200 bitcoine çıkabiliyor. Michigan Eyalet Üniversitesi’ni ele geçiren NetWalker, İngiltere’nin sağlık sistemini çökerten WannaCry ya da günümüze yaklaşırsak NASA’nın BT üstlenicilerinden birisi üzerinden yayılan DopplePaymer ve geçtiğimiz ay aralarında Türkiye, Brezilya, Hindistan ve ABD gibi ülke operasyonlarının da olduğu Honda’nın otomobil fabrikalarında üretimin durdurulması gibi korkutucu örnekleri sıralamak mümkün. Bu örneklerin arasında yer almamak için proaktif bir şekilde dikkati ve tedbiri elden bırakmamak gerekiyor.”
Geleceği Öngören Yapay Zeka Üretimde Verimi Artırıyor
Dünya genelinde 300’den fazla fabrikanın dijital dönüşümünü gerçekleştiren teknoloji şirketi Doruk, akıllı Üretim Yönetim Sistemi ProManage’a entegre olarak kullandığı yapay zeka uygulamalarıyla üretimi kestirimci (prediktif) hale getiriyor. İnsanların yaptığı akıl ve yetenek gerektiren işlerin makine ve bilgisayarlar tarafından yapılmasını ifade eden yapay zeka teknolojisi, dijital bir üretim sisteminin topladığı tüm verilerden anlamlı sonuçlar çıkararak üretime verim, kalite ve hız getiriyor. ProManage sisteminin uzun yıllardır üretime dayalı tüm süreçlerin verilerini topladığını belirten Doruk Yönetim Kurulu Üyesi Aylin Tülay Özden, yapay zeka teknolojisiyle birlikte bu verilerden çıkan anlamlı sonuçlar sayesinde ProManage kullanıcılarının makine arıza tahmini gibi üretim sorunlarını önceden fark edip üretime tam hâkimiyet sağlayabildiklerini vurguluyor.
İnsanların yaptığı akıl ve yetenek gerektiren işlerin makine ve bilgisayarlar tarafından yapılmasını ifade eden yapay zeka, dijital fabrikaların verilerini anlamlandırmada kullanıldığında üretime yüksek oranda verim getiriyor. Üretim süreçlerinden toplanan verilerden çıkardığı anlamlı sonuçlarla üretime kestirimci (prediktif) bir özellik kazandıran yapay zeka teknolojisi, herhangi bir olası sorunu oluşmadan önlemeyi ya da soruna yönelik tedbir alabilmeyi sağlıyor. İnovatif ve yüksek teknolojili ürün ve sistemleriyle fabrikalara çağ atlatan teknoloji şirketi Doruk, yapay zeka teknolojisini bugüne kadar 300’den fazla fabrikaya uyguladığı akıllı üretim yönetim sistemi ProManage ile entegre olarak kullanıyor.
ProManage kullanıcılarının uzun yıllardır üretime dayalı tüm süreçlerin verilerini topladığını belirten Doruk Yönetim Kurulu Üyesi Aylin Tülay Özden;“Toplanan bu verileri bir araya getirdiğimizde herhangi bir sorunu tespit edebiliyor, makine arıza tahmini yapabiliyoruz. Yapay zeka teknolojisi sayesinde olası tüm arızaları geçmişteki arıza kayıtlarından yola çıkarak öncesinde anlayabiliyoruz. Yine yapay zeka ile makineler arasındaki ilişkilere bakabiliyoruz. Makinelerle hurda kodları arasındaki ilişkiyi anlayabiliyor ve analizler yaparak sonuçlar çıkarabiliyoruz. Buna benzer birçok süreci öngörülü şekilde takip edebilmek için öncelikle bir dijital üretim sistemine ihtiyaç var ve bu dijital platformun birçok kaynaktan veri toplaması gerekiyor. Bunun yanı sıra proses datalarını toplayabilmek en önemli nokta diyebiliriz. Yapay zeka teknolojisinin bu verilerden anlamlı bir sonuç ortaya koyabilmesi için bir üretim yönetim sistemine ihtiyaç duyuluyor. Türk mühendisler tarafından uluslararası standartlarda tasarlanmış akıllı üretim yönetimi sistemi ProManage sistemimiz ise tam bu noktada devreye giriyor. IIoT, artırılmış gerçeklik, makine öğrenmesi teknolojilerinin yanı sıra yapay zeka teknolojisiyle de tam entegre olan dünyadaki tek üretim yönetim sistemi ProManage sistemimizle yapay zeka teknolojisinden aldığımız geribildirimler ve çıkardığımız sonuçlarla kullanıcılarımıza gerekli aksiyonları zamanında aldırabiliyoruz” dedi.
Geleceği öngörmenin üretim işletmelerine tam kontrol sağladığını vurgulayan Özden, “Böylece üretim, bakım ve kalite yönetiminde proaktifliğin önüne geçen, gelecek tahmini odaklı yani prediktif (kestirimci) bir dönem başlıyor. Bu sayede olası sorunlar oluşmadan önlenebiliyor, kayıplar azalıyor, iş verimi ve üretim miktarı artıyor, üretim hızlanıyor ve maliyet ciddi oranda düşüyor. Gelecekte hemen her sektörün bu teknolojiden ciddi oranda yararlanacağını öngörüyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.
E-ticaret Yapmayı Düşünenlerin Bilmesi Gereken Noktalar
E-ticaret’e ilgi gün geçtikçe artıyor. Peki ürünlerin internette satışını yaparken nelere dikkat etmek gerekiyor? Bu konudaki yasal zorunluluklar neler? Avukat Elvan Kılıç, konu hakkında bilgilendirici açıklamalarda bulundu.
Geleneksel pazarlama yöntemlerine ve satış faaliyetlerine e-ticaret’i de ekleyen firmaların sayısı her geçen gün artıyor. Küçük ve orta ölçekli işletmeler için de uygun bir ticaret sistemi olan e-ticaret, firmaların belirli bir satış noktasının dışına çıkarak satışların artmasına ve daha hızlı bir şekilde ödemelerin alınmasına olanak sağlıyor. Fiziki mağaza sahibi olan işletmeler için önemli bir satış kanalı olan e-ticaret, az maliyetle ürünlerini tüketici ile buluşturmak isteyen herkesin ilgi alanında. Peki bu konuda dikkat edilmesi gerekenler neler?
Avukat Elvan Kılıç, “E-Ticaret; hukukumuzda Elektronik Ticaretin düzenlenmesi hakkındaki kanun ile düzenlenmiş olup bu kanun 2014 yılında Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Bu Kanunun amacı, elektronik ticarete ilişkin esas ve usulleri düzenlemek olup ticari iletişimi, hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcıların sorumluluklarını, elektronik iletişim araçlarıyla yapılan sözleşmeler ile elektronik ticarete ilişkin bilgi verme yükümlülüklerini ve uygulanacak yaptırımları kapsamaktadır” diyor ve konu hakkında şu bilgileri veriyor
E-Ticaret Nasıl Yapılır?
- E-ticaret yapabilmek için ilk öncelikle vergi mükellefi olmak gerekmektedir. Vergi mükellefi olmak fatura kesebilmek gibi bir yükümlülük getirmektedir.
- Bir e-ticaret yazılımına sahip olmak gerekmektedir.
- Ürün ve hizmetlerin teslimat yönünü belirlemek gerekir.
- Yapılacak olan E-Ticaretin kanuna uygun olması gerekmektedir. Ayrıca Kişisel verilere ilişkin KVKK kapsamında titiz bir şekilde E-ticaret yapmak da bir diğer önemli noktadır.
E- ticaret çerçevesinde uyulması gereken bazı kurallar vardır. Bunlardan en önemlisi satış aşamasında uyulması gerekilen kurallardır. Bu kurallar:
- E-ticaret firmaları, kullanıcıların kolaylıkla ulaşabilecekleri şekilde ana sayfalarda, kendilerini tanıtan bilgilere yer vermek zorundadır. Merkez adresleri, iletişim numaraları, işletme adı ya da tescilli marka gibi bilgilere, ziyaretçiler tarafından kolaylıkla ana sayfadan ulaşılabilmelidir.
- E-ticaret sitesinin ara yüzünde alınan ürün, ek masraflar, toplam bedel gibi bilgilerin yer aldığı sipariş özetine yer verilmelidir. Ayrıca bu sayfada, kullanıcının alışverişten vazgeçmesini ya da siparişini değiştirmesine imkân tanımak da firmaların uyması gereken kurallardandır.
- 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da mesafeli sözleşmelere ilişkin mevzuatta düzenlenmeyen hususlarda kapıdan satış sözleşmelerine yaptığı atıf gereği hem ön bilgilendirme formunda hem mesafeli sözleşmede “cayma hakkına ilişkin maddelerin” 16 (on altı) punto olarak tüketicinin bilgisine sunulması gerekliliği uygulamada yer bulmaktadır.
- Ön bilgilendirme kurallarına uyularak yapılan online alışverişlerin ardından siparişin alındığına dair bilgi mutlaka tüketiciye verilmelidir. SMS, telefon, e-posta gibi araçlardan birini kullanarak tekrar bilgi verilmesi de zorunludur.
- Siparişin tamamlanmasının ardından onaylanan mesafeli sözleşme, elektronik ya da fiziki ortam aracılığıyla tüketiciye gönderilmelidir. Belli bir ciroyu aşan firmalar e-fatura uygulamasına geçmek konusunda zorunlu tutulurken daha az ciroya sahip e-ticaret firmaları da e-arşiv ve e-fatura uygulamalarını tercih edebilir.
- Satış işleminin gerçekleştirilmesinin ardından, e-ticaret sitesinde belirtilen süre içerisinde ürün mutlaka tüketiciye teslim edilmelidir. Eğer herhangi bir teslim süresi belirtilmemişse sipariş tarihinden itibaren 30 gün içerisinde teslimat gerçekleştirilmelidir. Teslimat süresinin aşılması durumunda tüketici, sözleşmeyi feshederek yasal faiziyle birlikte ödediği bedeli talep edebilir.
- Tüketici, ürün ve hizmetin satın alınmasının ardından 14 gün içerisinde sözleşmeden cayabilir. Bunu yaparken de herhangi bir sebep göstermesine ya da cezai bedel ödemesine gerek yoktur.
- Cayma hakkını kullanmak isteyen tüketiciler, bu durumu e-ticaret sitesine bildirdikten sonra firmalar 14 gün içerisinde ücret ve kargo gibi bedelleri iade etmek zorundadır. Tüketiciler ise cayma hakkını kullandıklarını bildirmelerinin ardından 10 gün içerisinde ürünü, e-ticaret firmasına iletmelidirler.
E-Ticaretin gelişmesinin bir başka önemli öğelerinden biri bu ortamda gönderilen bilginin güvenliği konusudur. Elektronik ticaretin geliştirilmesi için, internet ortamında gerçekleştirilen her türlü iletişime yalnızca işleme taraf olanlarca erişilebilmesinde ısrar etmek gerekmektedir. Bu garanti sağlanmadan gerekli güven ortamı yaratılamayacak, dolayısıyla elektronik ticaret gelişemeyecektir. Özellikle İnternet gibi açık sistemlerin kullanılması suretiyle yapılan elektronik işlemlerde tüketici ve diğer kullanıcılar açısından en önemli konular şunlardır;
- Altyapıda yer alan ağ hizmetlerinin güvenliği,
- Hukuki işlemlerin güvenlikli olması
- Hem işlemler hem de taraflar hakkındaki bilgilerin doğrulanması.
- Global enformasyon altyapısı tehlikeden uzak ve güvenilir olmasıdır. Eğer kullanıcılar internetin, haberleşmelerinin ve verilerinin istenmeyen kişilerce elde edilmesi ya da değiştirilmesi konusunda güvenli olduğundan emin olmazlarsa, elektronik ticaretin gelişimi de başarılı olmayacaktır.
Dolayısıyla, güvenli bir enformasyon altyapısı şunları gerektirir
- Güvenilir bir iletişim ağı,
- Bu ağlara saldırılardan enformasyon sistemlerini korumak için, etkili araçlar,
- İstenmeyen yetkisiz kişilerin kullanımından elektronik enformasyonun güvenli bir şekilde korunmasını sağlamak,
- Sistemlerini ve verilerini nasıl koruyacağını bilen iyi eğitimli personel.
- Tehlikelerden uzak ve güvenilir bir global enformasyon altyapısı, şifreleme, doğruluğunu tasdik, şifreleme kontrolü, güvenlik duvarı gibi bir dizi teknolojinin etkin ve tutarlı kullanımını gerektirir. İnternette dijital imzayı destekleyen güvenilir onay hizmetlerinin gelişimi özel bir önem taşımaktadır. Hem imzalar hem de güvenli kullanım şifreleme ile ilgili anahtarların kullanımına bağlıdır.
Bir başka husus E-ticaretin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı nezdinde yürütülmesidir. Oluşturulan bu sistemde; E-Ticaretin düzenlenmesine ilişkin kanuna göre; kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve diğer gerçek veya tüzel kişiler, elektronik ticaretin gelişiminin izlenebilmesi ve değerlendirilebilmesi amacıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından istenilen bilgileri Bakanlıkça oluşturulan sisteme bildirir. Bakanlık, ticari elektronik ileti onaylarının alınmasına ve reddetme hakkının kullanılmasına imkân tanıyan bir elektronik sistem kurmaya veya kurdurmaya yetkilidir.
Bu Kanun çerçevesinde alınan onaylar Bakanlıkça belirlenen süre içinde sisteme aktarılır. Sisteme aktarılmayan onaylar geçersiz kabul edilir. Alıcılar, sisteme kaydedilen onayları Bakanlıkça belirlenen süre içinde kontrol eder. Bu sürenin bitiminden sonra gönderilen ticari elektronik iletiler onaylı kabul edilir. Alıcılar tarafından reddetme hakkı bu sistem üzerinden kullanılır. Sistemin kurulması, onayların sisteme aktarılması, saklanması, reddetme hakkının sistem üzerinden kullanılması ve sistemin işleyişine ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir. Bakanlıkça oluşturulan bu sistem üzerinden tespit edilen usulsüzlüklere E-Ticaretin düzenlenmesine ilişkin kanun kapsamında cezai işlem uygulanacaktır.
HP Sürdürülebilirlik Etki Raporunu Yayınladı
HP Çevresel Adaleti, Eşitliği ve İnsan Haklarını Öne Çıkarmak İçin Yaptığı Faaliyetlerin Kapsamını Artırıyor.
Şirketin 2019 Mali Yılında Gerçekleştirdiği Sürdürülebilir Etki Çalışmaları, Geçen Seneye Kıyasla Yüzde 69 Artışla 1,6 Milyar Dolardan Fazla Yeni Satışı Destekledi.
- HP, Üretici Çeşitlilik Programı sayesinde ekonomiye toplam 698 milyon dolar katkıda bulundu.
- HP, 2025’e kadar Afrika kökenli Amerikalı ve Siyahi yöneticilerin sayısını 2 katına çıkaracağını duyurdu. HP Foundation, sistematik ırkçılıkla mücadele için sosyal adalet kurumlarına 500.000 dolar bağışlarken, çalışanların bağışları da bu miktarın 2 katını buldu.
- HP, toplumda uzun vadeli bir etki yaratmak ve kurumsal şeffaflığı artırmak için İnsan Hakları Gelişme Raporu’nu yayımlandı.
- 2025’e kadar tek kullanımlık plastik paketlerin 2018’e kıyasla yüzde 75 oranında azaltılması planlanıyor.
The Arbor Day Foundation, Chenming Paper, Domtar ve New Leaf Paper’ın katılımıyla Sustainable Forests Collaborative projesininin kapsamı genişliyor.
HP Inc. (NYSE: HPQ), şirketin çeşitliliği ve katılım oranını artırmak, karbon ayak izini azaltmak ve toplumları güçlendirmek için yaptığı çalışmaları özetleyen 2019 Sürdürülebilir Etki Raporu‘nu yayınladı.
HP karbon ayak izini azaltmak ve döngüsel ekonomiye katkı sağlamak için 2025’e kadar tek kullanımlık plastik paketleri yüzde 75 oranında azaltmayı planlıyor.
Toplum, çevre ve insanlar üzerinde sürdürülebilir bir etki yaratma çalışmaları, HP’nin iş stratejisine ve operasyonlarına entegre edilmiş durumda. Şirketlerin sürdürülebilirlik faaliyetleri, kullanıcıların satın alım kararlarında giderek daha önemli bir yer alıyor. HP’nin Sürdürülebilir Etki faaliyetleri, 2018’e göre yüzde 69 artışla 1,6 milyar dolardan fazla gelir sağladı.
HP Başkanı ve CEO’su Enrique Lores, konuyla ilgili şunları söylüyor: “HP kültüründe, işleri nasıl yaptığımız, ne yaptığımız kadar önemlidir.. Yakın zamanda gerçekleşen olaylar toplumda bir leke olarak kalmış sistematik ırkçılığı ve eşitsizliği ortaya çıkarmış oldu. Bütün şirketlerin bu konuda harekete geçmesi gerekiyor.”
Lores, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Şirketlerin kendilerini sorumlu tutması ve bu konuda gösterdikleri ilerlemeleri açıkça duyurması çok önemli. Bu yılın verileri HP’nin birçok alanda büyük ölçüde gelişme gösterdiğini ve hangi konularda kendini geliştirebileceğini de belirtiyor. Örnek olarak, Afrika kökenli Amerikalı çalışanların sayıları olması gerekenin altında olduğu için bu konuda adım atıyoruz. Önümüzde zorlu bir yol olsa da değerlerimizin üzerine kurulduğu, iş ortaklarımızı ve çalışanlarımızı bir araya getiren kültürümüz, ilerlememizi hızlandırmamızı ve eşit, sürdürülebilir, adil bir toplum yaratmamızı sağlıyor.”
İlerlemek için Çeşitliliği ve Dahil Etme Kültürünü Benimsiyor
HP her türde ırksal eşitsizliğe karşı mücadele etmeye ve şirketin her bölümünde çeşitlilik ve dahil etme kültürünü yaratmaya kararlı. HP’nin Yönetim Kurulu, yüzde 42’si kadın ve yüzde 58’i de azınlıklardan oluşacak şekilde Amerika’daki teknoloji şirketleri arasındaki en kapsamlı Yönetim Kurulu olmaya devam ediyor. 2019 yılında işe alınanların yüzde 63’ünü kadınlar, Amerika’daki etnik kökenliler, kıdemliler gibi gruplardan oluşuyor. 2018’de bu oran yüzde 57’ydi.
HP’nin 2019’da dünya çapında işe aldığı insanların yüzde 40’ını kadınlar oluştururdu ve şirketin Küresel Üretici Çeşitliliği programı da azınlık gruplara mensup kişilerin ve kadınların işlettiği üretici firmalarna 374 milyon dolar harcadı. Böylece ekonomiye toplam 698 milyon dolar katkıda bulundu.
HP, National HBCU Business Deans Roundtable ortaklığıyla işletme okulları arasında düzenlenen bir yarışma olan HBCU’nun (Historically Black Colleges and Universities) dördüncü yılına giriyor. Şimdiye dek 44 okulun katıldığı bu yarışmada, öğrencilere HP’nin gerçekte karşılaştığı iş sorunlarını çözme imkanı sunularak birinci elden sektör tecrübesi kazanmaları sağlanıyor.
HP, CEO’ların yönettiği çeşitliliği ve dahil etme kültürünü ileriye taşımak adına yapılan en büyük iş projesi olan CEO Action for Diversity and Inclusion’a tekrar katıldı. HP Foundation toplumdaki sistemik ırkçılık ve eşitsizlikle savaşmak için sosyal adalet kurumlarına 500.000 dolarlık bağışta bulundu.
HP aynı zamanda bu sorunlarla küresel çapta müdahale edebilmek için bütün platformlarını kullanıyor. Kadınlara ve kız çocuklara eğitim sağlayarak fakirliği ortadan kaldırmaya çalışan hayır kurumu Girl Rising ile işbirliğine imza atan HP, My Story: The 2020 Storytelling Challenge’ını tanıtmayı planlıyor. Bu işbirliği ile; insan hakları, ırksal adalet, cinsiyet eşitliği ve kızların eğitimde ilerlemeleri gibi konularda mücadele eden genç liderler, gün ışığına çıkarılacak.
Atıksız bir Dünya Yaratmak
Her yıl dünya çapında 300 milyon ton plastik üretiliyor ve bu plastiklerin yarısı tek kullanımlık olmakla beraber yüzde 91’i de geri dönüştürülmüyor. COVID-19 nedeniyle ambalajlarda da bir talep artışı görüldü. Ambalajlar, üretilen atıkların ciddi bir kısmını oluşturuyor. Aynı zamanda gezegenimizin ve insanların sağlığını da olumsuz etkileyebiliyor. Bu yüzden HP, 2025’e kadar tek kullanımlık plastiklerin yüzde 75’ini ortadan kaldıracağını duyurdu.
HP’nin doğa dostu ambalaj stratejisi, mümkün olan her noktada gereksiz plastik ve malzemelerin azaltılmasını hedefliyor. 2019 yılında HP, donanım ambalajlarındaki plastik kablo bağlarını ve poşet dosyaları kaldırmaya karar verdi. Aynı zamanda geri dönüştürülebilir, kağıt bazlı alternatiflere geçiş yaptı. Bu geçişi hızlandırmak adına dizüstü bilgisayar, PC ve monitörleri için plastik köpük yastıklarından yüzde 100 geri dönüştürülmüş malzemeye geçti ve böylece 933 ton plastiğin ortadan kalkması sağlandı.
Baskı alanında plastik köpük kullanımını yüzde 40 oranında azaltan HP, toplam 95 ton malzemeyi yok etmiş oldu. 2019’da lanse edilen HP Tango Terra, HP’nin ambalajında hiç plastik kullanılmayan, onun yerine kalıplanmış fiber yastık ve pergamin kağıdı kullanan ilk yazıcısı oldu. 3D baskı alanında HP artan materyalin tamamının yeniden kullanılabilmesi sayesinde atık üretimini azaltabilecek polipropilen (PP) adı verilen yeni bir malzemenin erişilebilir olduğunu yakın zamanda duyurdu.
HP, baskı ve kişisel sistem ürün portfolyosunda geri dönüştürülmüş plastiklerin kullanımı giderek artırıyor. HP, 2019’da baskı ve kişisel sistem ürünlerinde 25.000 tonluk geri dönüştürülmüş plastiği kullandı. Bu miktar, plastik kullanımının yüzde 9’una denk geliyor. 2025’e kadar bu oranın da yüzde 30’a çıkarılması hedefleniyor. HP aynı zamanda 1,7 milyon pound ağırlığındaki, yani 60 milyondan fazla şişe plastiği okyanusa ulaşmadan kullanarak dünyada ilk kez geri dönüştürülmüş plastikten yapılan notebook, monitör, mobil iş istasyonu ve Chromebook Enterprise gibi ürünleri tanıttı. 111 Altın ve 268 Gümüş EPEAT sertifikalı ürünü ile HP, sürdürülebilir bir PC portföyüne sahip.
Ormanları Koruyor ve Yeniden Canlandırıyor
HP, doğal yaşamın sürdürülebilmesi için gereken ekolojik sistemleri yeniden canlandırmayı ve bu proje kapsamında özellikle dünyanın dört bir yanındaki ormanları hayata döndürmeyi hedefliyor.
HP, 2019’da Dünya Vahşi Yaşam Fonu(WWF) ile işbirliğine imza attıklarını duyurdu. İki kuruluş, birlikte New York City’nin yüzolçümüne eşdeğer yani 809 milyon m2‘lik bir ormanlık alanı yeniden canlandırmayı, korumayı ve sahip çıkmayı planlıyor. HP, 5 yıldır Brezilya’nın kritik durumda olan Atlantik Ormanı’nı canlandırmak için WWF’ye 11 milyon dolar bağışta bulunuyor. Çin’de ise bu proje, dayanıklılıklarının ve biyolojik çeşitliliklerinin geliştirilmesi için sürdürülebilir şekilde bakılabilecek ormanlık alanları arttırmaya yöneliyor.
HP’nin lanse ettiği HP Sustainable Forest Collaborative adlı proje, Arbor Day Foundation, Chenming Paper, Domtar ve New Leaf Paper gibi kurumların bu işbirliğine katılmasını ve ormanları canlandırma çabalarını hızlandırmasını sağladı. Farklı sektörlerdeki şirketlerin işbirliği, orman ekosistemlerini sağlıklı tutmak için gereken bilimsel ve güvenilir metotları tanıtacak.
Dayanıklı Toplumlar Oluşturmak
Kaliteli bir eğitim her insanın hakkı ve teknoloji herkes için bu durumu eşitleyebiliyor. 2015’ten beri 28 milyondan fazla genç ve yetişkin öğrenciye ulaşan HP, 2025’e kadar 100 milyon insanın kaliteli eğitime ulaşması hedefine doğru ilerleme kaydediyor. HP Foundation’ın bir programı olan HP LIFE girişimcilere, genç ve yetişkin öğrencilere hem dijital hem de yüz yüze olacak şekilde temel iş ve bilişim teknolojisi becerilerini ücretsiz olarak öğretiyor. HP LIFE, 2012’den beri 800.000 kullanıcıya erişti ve 2025’e kadar 1 milyon kayıtlı kullanıcıya ulaşma amacına doğru ilerliyor.
Dünyanın dört bir yanındaki insanların kaliteli eğitime sahip olabilmesi için gerekli teknolojinin, araç gereçlerin ve malzemelerin erişilebilir olması, HP’nin Sürdürülebilir Etki programının önemli bir stratejisi. Geçtiğimiz sene 6,3 milyon kişisel bilgisayar, dünyanın dört bir yanındaki okullara gönderildi. COVID-19 sırasında okulların kapatılması ve uzaktan eğitime geçilmesi, evde iyi bir internete ve teknolojik araçlara ulaşımı olmayan öğrenciler için zor bir adım oldu. HP, buna çare olarak Birleşik Devletler’de TIME for Kids, NASA ve Britannica ile işbirliği olan Title 1 (Federal devletten fon alan okullar) sınıflandırmasına giren okullara STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) ve çevreyle ilgili konuları ele alan öğretici kaynaklar sağlayan HP Turn to Learn adlı programını tanıttı. HP’nin COVID-19’a karşı aldığı önlemlerin arasında hastaneler için üretilmiş maske, yüz koruyucu ve burun temizleme aparatıgibi 2,3 milyon tane 3 boyutlu parça bulunuyor. HP ve HP Foundation, karma öğrenimi ve yerel toplulukları desteklemek için 8 milyon dolarlık ürün ve para bağışı yapma kararı aldı.
HP herkes için daha adil, sürdürülebilir ve dayanıklı bir gelecek yaratmak için çalışıyor. İçinde HP’nin de bulunduğu 155’ten fazla kuruluş, gezegen sağlığının insan sağlığını etkileyeceği için ‘Recover Better’ adlı bildiriyi imzalayarak devletlerin COVID-19 ile mücadele için devreye soktukları ekomonik yardımları ve iyileşme çabalarını en güncel bilimsel iklim araştırmalarıyla birleştirmelerini talep ediyor.