Haberler

Bilgiyurdu Gençlik Eğitim ve Kültür Derneği açıkladı

İstiklâl Savaşını yiğitçe yürüten kahraman 1.TBMM’nin 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanması, Türk milletinin kişisel egemenlikten millî egemenliğe geçişi olduğundan bu büyük olayın önemi sebebiyle millî bayram olarak benimsenmiş ve ebediyen yaşatılması için çocuklarımıza armağan edilmiştir. Milletimize ve çocuklarımıza kutlu olsun.

            Türk milletinin sayısız fedakârlık sonucu elde ettiği millî egemenlik, bugün pek çok engelle karşı karşıyadır ve can çekişmektedir:

            Siyasî iktidarı denetleme mekanizmaları yok edilmiştir. Yargı, bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybetmiştir. Medyanın büyük bir bölümü, baskılar neticesinde iktidara teslim ve onun borazanı olmuştur. Türk halkı, iktidar emrindeki medyanın yoğun psikolojik saldırısı altında onun gibi düşünmeye zorlanmaktadır. Yoksul halk yığınları iktidar ve yandaşı çevrelerin sadakasına muhtaç hale getirilerek teslim alınmak istenmektedir. Nitelikleri Anayasa’da belirtilen Türkiye Cumhuriyetinin birliğini korumakla yükümlü kurumlar iktidar tarafından susturulmuş, sindirilmiştir. Bunlar yetmiyormuş gibi, TBMM sık sık devre dışı bırakılmakta, ülke kanun hükmündeki kararnâmelerle yönetilmektedir.

            İktidarın millî iradeye aykırı düşen son icraatı, ayrılıkçı terör örgütüyle ortaklaşa yürüttüğü sözde barış sürecini Türk halkına zorla kabul ettirmeye çalışmasıdır. Bu amaçla TBMM dışında oluşturdukları bir heyeti “akiller” adı altında Hükümet imkânlarıyla donatarak Türk ülkesine saldılar. Şimdi bu heyet, köy köy, bölge bölge gezerek iktidarın ve ayrılıkçı terör örgütünün taleplerini Türk halkına kabul ettirmeye çalışıyor. Bunların yapmakta oldukları işin İstiklâl Savaşı yıllarında İngiliz Muhipleri’nin yaptığından bir farkı yoktur. Onlar, İngiliz uçaklarından attıkları bildirilerle Mustafa Kemal önderliğindeki millî direnişi söndüreceklerini sanmışlardı. Bunlar da aynı yolda, teslimiyetçi iktidara ve Kürtçü bölücülüğe karşı tüm yurtta canlanmaya başlayan millî tepkiyi boğmaya çalışıyorlar. Kanlı örgütü ikna yerine, masum halkı kandırma gayretleri bundandır.

            Sözde akiller heyetinin büyük çoğunluğunu, Kürtçü ve PKK yandaşları ile Ermeni iddialarını savunan kişiler oluşturuyor. İflah olmaz Atatürk ve TSK düşmanları çoğunluğu teşkil ediyor. Eski Dev Yolcular, Sorosçular, KCK davasında halen yargılananlar bile var. 8-10 kişi dışında ortak yanları: millî-üniter devlet düşmanlığı, Türklüğe duydukları kin ve iktidar dalkavukluğudur. Çünkü; Siyasi iktidar ile ayrılıkçı örgütün avukatlığını sevinerek kabul ettiler. Türkiye’de siyasi iktidarın böyle insanlarla çalışması, izahı mümkün olmayan bir talihsizlik ve yapanlar açısından da bir densizliktir. Zira, millî ve manevî değerleri yüksek bir halkın üzerine bu değerlerle hiç alakası olmayan kişileri sürmüşlerdir.

            Bu nedenle iktidar mensuplarına deriz ki, Türk milleti, barış süreci adı altında kendisine baskıları kabul ettirmek istediğiniz bölünme sürecine boyun eğmeyecek! Buna bizi zorlamaya hakkınız da yoktur. Türk halkı sürü değildir. Demokratik kurallara göre tepkisini ifade eden kişi ve sivil toplum kuruluşlarını “çapulcu” diye nitelemek ise en azından eşref-i mahlûk olan insana ve demokrasiye saygısızlıktır. Devlet adamları üsluplarına dikkat etmek zorundadır. Üzerimize saldığınız adamlar eleştirilere tahammül göstermeli ve sorularımıza yanıt vermelidir. Bizi, “evet efendim”  diyerek yanlışlarınıza baş eğen uşaklarınızdan sanmayın!

            Terör örgütü teslim mi oldu, siyasi amaçlarından mı vazgeçti? Bunlar olmadığı halde, barış süreci demenin ne anlamı var? Milleti aldatmayın! Sevr gibi onursuz bir barışı dün atalarımız kabul etmedi; bugün de Türk milletinin onurlu evlatları bunu kabul etmeyecek. Boşuna uğraşmayın!

            Türkiye’nin şehit kanı kokan topraklarında Kürdistan oluşturulmasına da; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye’nin Tayyip Sultanlığına dönüştürülmesine de rıza göstermiyoruz. Bu ülkede egemenlik, Türk milletine aittir ve böyle kalacaktır. Türk milleti egemenlik hakkını herhangi bir kişiye, partiye, örgüte veya başka bir millete devretmeyecek ve hiçbiriyle paylaşmayacaktır. İstiklâl Savaşı yaparak kazandığımız millî haklardan vazgeçmemiz söz konusu değildir.

            Şehitlerimize söz verdik.

            Ne mutlu Türk’üm diyene!

Onur Özgür Güleç

Teknik Destek Uzmanı, Web Master, Teknoloji Yazarı, Android Meraklısı

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü