Belediyeler, eğitim, ekonomi-teknoloji haberleri

Her yıl 1.8 milyar Müslüman’ın kutladığı Ramazan ayı geldi çattı. Bu sene 11 Mart-9 Nisan tarihleri arasında 30 gün devam edecek oruç tutma döneminin ardından gelecek Ramazan Bayramı ile güzel bir bahar dönemine giriş yapıyoruz. Ramazan’ın en önemli niteliklerinden olan sevdiklerimizle neşe, mutluluk ve manevi coşkuyu paylaşmanın yanı sıra, en güzel hediyeleri almak ve en lezzetli yemekleri hazırlamak için dijital platformların kullanım beklentileri de artmaya başladı diyebiliriz.

Sevdiklerimizle birlikte bu kutsal dönemde Ramazan sevincini paylaşmaya ve bu manevi hazzı yaşamaya hazırlanırken, reklamverenlerin ve markaların akıllarında “Bu yıl Ramazan ayında tüketicilerin alışveriş konusundaki tercihleri ​​ne olacak?”, “Hangi cihazlar veya dijital platformlar tercih edilecek?”, “Hedef kitleme ulaşabilmem için en doğru platform hangisi?” gibi pek çok önemli soru beliriyor.
Digital Turbine’ın her yıl hazırladığı “Ramazan Dönemi Alışveriş Alışkanlıkları” araştırması ise Türkiye’deki kullanıcıların Ramazan ayında mobil cihaz kullanımlarını, dijital platformlardaki alışveriş tercihlerini, mobil cihazlarda geçirdikleri zamanı ve mobil reklamların kullanıcılar üzerindeki etkilerini analiz ederek bu soruların cevaplarını gün yüzüne çıkarıyor.
Mobil oyunların özellikle pandemiden sonra zirve yapan ilgisi hiç hız kaybetmeden devam ediyor. Ankete katılanların %32’si mobil oyunların en büyük ilgi alanlarından bri tanesi olduğunu belirtmesi ise bunu kanıtlar nitelikte. Ayrıca ankete katılanların %31’i Ramazan döneminde mobil oyunlarda 30-60 dakika zaman geçireceğini belirtiyor. Gün içinde keyifli vakit geçirmek de ankete katılanlar için fazlasıyla önem arz ediyor. Ramazan ayını kutlayacakların %58’i mobil oyunları keyifli ve eğlenceli vakit geçirmek için tercih edeceklerini bildiriyor.
Mobil reklamcılığın yadsınamaz erişimi, tüketicilerin satın alma eğilimlerinde en önemli faktör olarak öne çıkmaya devam ediyor. Reklamverenler için ana akım medya haline gelmeye başlayan mobil oyunlar Ramazan ayında da önemli bir platform olarak karşımıza çıkıyor. Ankete katılanların %65’i mobil oyunlarda para ödemek yerine ödüllü reklamları izlemeyi tercih edeceğini söylemesi reklamverenlerin dikkat etmesi geren bir bilgi olarak karşımıza çıkıyor.
Mobil oyuncuların %95’i Ramazan döneminde minimum 30 dakikasını akıllı telefonlarında geçirirken, yalnızca sosyal medya kullananların oranı ise %77 olarak karşımıza çıkıyor. Digital Turbine’ın mükemmel hedefleme seçenekleri ile doğru hedef kitleye, en doğru zamanda ulaşmak ise reklamverenler için önem arz ediyor. 2023 Ramazan ayında, Türkiye’de yalnızca Ramazan özelindeki mobil kampanyalarla toplamda 108 milyon video tamamlanma sayısına, %82 video tamamlanma oranına, ve 131 milyondan fazla etkileşim elde eden Digital Turbine kampanyaları bu sene de Türkiye’deki reklamverenler için en önemli platformlardan biri olacak.

Gaziantep ve Hatay Üretici-Satın Almacı Eşleştirme Buluşmaları Gerçekleştirildi
Deprem bölgesindeki üreticileri ve küçük işletmeleri satın alma birimleriyle buluşturan ve tarafların talepleri doğrultusunda eşleşme sürecine destek olan Sosyal Zincir platformu, Güvenilir Ürün Platformu Üreten Yöre Üreten Türkiye Projesi işbirliğiyle 7- 8 Mart tarihlerinde gerçekleştirdiği etkinliklerde depremden etkilenen üreticilerin potansiyel alıcılarla bir araya gelmesini sağladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu (PRM) tarafından finanse edilen Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM)  desteği ile Kalkınma için İnovasyon Derneği (Innovation for Development) tarafından hayata geçirilen Sosyal Zincir platformu, ile ABD’nin Türkiye’deki Diplomatik Misyonu Hibe Programı’nın desteğiyle “Gaziantep ve Hatay Üretici-Satın Almacı Eşleştirme Buluşmaları”nı gerçekleştirdi.
Sosyal Zincir’in Pazara Erişim ve Üretimin Yeniden Yapılandırılması Yoluyla Kırsal Üreticiler için Erken İyileşme Projesi kapsamında Güvenilir Ürün Platformu işbirliğiyle gerçekleştirdiği etkinliğe Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Antakya Ticaret ve Sanayi Odası ev sahipliği yaptı.
Gaziantep Müzeyyen Erkul Bilim Merkezi’nde gerçekleştirilen buluşma, Tarım Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürü Dr. Ersin Dilber, TİM Başkan Vekili Fikret Kileci, ABD Adana Konsolosluğu Kültür ve Basın Ataşesi Erica Marerro, Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak ve Kalkınma için İnovasyon Derneği (I4D) Direktörü Doğan Çelik’in konuşmaları ile başladı. Konuşmaların ardından satın almacı heyeti üretici stantlarını gezerek ikili görüşmelerde bulundu.
Etkinliğin ertesi gününde ise Hatay’a hareket eden satın almacı heyet İstanbul Hatay Kardeşlik Çarşısı ve Hayat Hatay Lojistik Merkezi’ni ziyaret etti. Hatay’daki etkinliğe Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak ve Kalkınma için İnovasyon Derneği Direktörü Doğan Çelik’in yanı sıra Antakya Ticaret ve Sanayi Odası 1.Meslek Komite Başkanı ve Tarım Meclis Üyesi Ertuğrul Şahbaz ile ABD Adana Konsolosluğu Kültür ve Basın Ataşesi Erica Marerro da katıldı. Etkinlik, yine satın almacı heyetinin üretici stantlarını gezip ikili görüşmelerde bulunması ile son buldu.
Kalkınma için İnovasyon Derneği (I4D) Direktörü Doğan Çelik, bu buluşmaların önemine dair şunları ifade etti: “Bu buluşmaların yereldeki üreticilerin tedarik zincirine tekrar dahil olması açısından çok büyük önemi olduğunu düşünüyoruz. Bugüne kadar Sosyal Zincir 600’e yakın üretici ile 250’ye yakın satın almacı kişi/kurum dahil oldu. Gerçekleştirilen çalışmaların sonucu olarak toplam 80’e yakın eşleştirme sonucunda üretici işletmeler, eşleştirmeler aracılığıyla 20 milyona yakın gelir elde etti.”

Türkiye’nin dijital depocusu DepOrtak, bir yılda 1 milyon m2 kapasiteyi aştı

 Dijitalleşme hayatımızın her alanına giriyor. Akıllı telefonlar, artık bir iletişim aracı olmanın çok ötesine geçerek, iş ve ticaretin bir numaralı enstrümanı haline geldi. Uber, Tırport, Airbnb, Getir, Flexport gibi kendi sektörüne öncülük eden, konum-tabanlı, gerçek-zamanlı hizmet sağlayıcılar, hizmet talep edenler ile hizmet verenleri akıllı dijital platformlarda bir araya getiriyor.

Türkiye’nin öncü dijital forwarderı konumunda olan Tırport’un kurucusu Dr. Akın Arslan ile depolama sektörünün duayen isimlerinden Oruç Kaya’nın, 1 Mart 2023’te canlıya aldıkları Türkiye’nin dijital depocusu DepOrtak birinci yılını geride bıraktı. Bir yıl içinde, 7 ülkede 1 milyon m2’nin üzerinde depolama alanını portföyüne dahil eden DepOrtak, sahip olduğu yenilikçi teknolojiler ve iş modelleriyle kısa sürede Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen markalarına kişiselleştirilmiş depolama hizmeti sunmaya başladı.

Ülkemizin on yıl içinde 25 milyon m2 ilave depolama alanı ihtiyacı olacak

 Türkiye’nin on yıl içinde en az 25 milyon m2 ilave depolama alanı ihtiyacı olacak. DepOrtak, bu ihtiyacın en az 10 milyon m2’sinin çok düşük maliyetlerle sektöre kazandırılmasında teknolojileri ve çözümleriyle katkı sağlayabilecek gibi duruyor. Geliştirdiği ve canlıya aldığı arttırılmış zeka destekli teknolojilerle Avrupa’da da önümüzdeki yıllarda sektöre yön vermesi, e-ticarette ilgi odağı olması ve adından sıkça bahsettirmesi bekleniyor. DepOrtak, farklı yerlerde depolanmış ürünlere ilişkin günlük operasyonların, teknolojik olarak birbirine DepOrtak teknolojileriyle bağlanmış depolarla tek Dashboard’tan yönetilebilmesi ve raporlanabilmesi gücü veriyor. Aynı zamanda, gittikçe kızışan e-ticaret lojistiği rekabetinde, son kilometre depolamanın avantajlarını e-ticaret pazaryeri satıcıları ve pazaryerleriyle paylaşıyor.

DepOrtak, Orta Lojistik Koridoru ülkeleri ve Avrupa’da genişlemeyi planlıyor

DepOrtak kurucu ortağı Dr. Akın Arslan’ın verdiği bilgiye göre, lojistik alanında yaptığı global yatırımlarla öne çıkan ABD’li risk sermayesi şirketinin liderliğinde halen yürütülmekte olan yatırım turunun önümüzde günlerde tamamlanmasıyla, DepOrtak’ın Orta Lojistik Koridoru ülkeleri ve Avrupa’daki genişleme sürecine hız verilecek ve 2024 yılı sonu itibariyle ABD pazarına güçlü bir giriş yapılacaktır. DepOrtak, e-ticaret pazaryerlerindeki satıcıların, dijital pazaryerlerinin ve perakende markaların, dünyanın neresine ürün satıyorlarsa satsınlar akıllarına gelen ilk depolama çözüm ortağı olacaktır.

Geçen yıl canlıya geçmeden hemen önce ilk tohum yatırımını aldıklarını anlatan DepOrtak kurucu ortağı Oruç Kaya, şunları kaydetti:

“Canlıya geçmeden hemen önce, 2023’ün Şubat ayında, Türkiye’nin önde gelen gruplarından Talha Grubu’ndan Abdullah Küçük ve Talha Küçük’ten ilk tohum yatırımını aldık. DepOrtak olarak, 2024 yılının sonunda 2,5 milyon m2 kapasiteye ulaşmayı ve 3 yıl içinde 5 milyon m2 üzerinde bir kapasiteyi yönetmeyi hedefliyoruz. Sahip olduğumuz emsalsiz teknolojilerle, mevcutta depo olarak kullanılmayan alanların da “gri-depolar” kategorisinde, tıpkı konaklama sektöründeki Airbnb gibi envantere kazandırılmasını da hedefliyoruz.” diye konuştu.

KAHRAMANKAZAN’DA İKİ GÖRKEMLİ AÇILIŞ BİRDEN

Kahramankazan Belediyesi, bölgenin en büyük Sokak Hayvanları Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi ve Atık Getirme Merkezi’nin açılışını büyük bir coşkuyla gerçekleştirdi.

Açılış AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, Kahramankazan Belediye Başkanı Serhat Oğuz, AK Parti İlçe Başkanı Ahmet Ceylan, Cumhur İttifakı Belediye Meclis Üyesi adayları, muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ve vatandaşların yoğun katılımlarıyla gerçekleşti. Ellerinde bayraklar ve pankartlarla dolup taşan kalabalık açılış törenine büyük ilgi gösterdi. Adeta miting havasında geçen açılışta birlik ve beraberlik mesajları verildi. Açılış şarkılar, sloganlar içinde büyük bir coşkuyla gerçekleşti.

“KAHRAMANKAZAN’DA REKOR OY BEKLİYORUZ”

Hayvan Barınağımız hayırlı olsun diyen Milletvekili Zeynep Yıldız :” Biz burada bir hayvan barınağı açıyoruz. Bu barınak tertemiz. Kahramankazan’ımızın önemli bir noktasında ortaya çıkmış. Serhat Başkanım Kahramankazan’da kendini sevdirmiş. Biz de burada bu sevgiyi görüyoruz. Başkanımız, Kahramankazan’da hemşehrilerimizin belli başlı ihtiyaçlara kavuşabilmesi hususunda çok fazla vizyoner projeyi hayata geçirdi. Kahramankazan’a Büyükşehir geldi şunu yaptı diyebileceğimiz bir şey var mı? Yok. 5 sene boyunca ABB tarafından tek bir adım Kahramankazan’a atılmadı.

Gerçekten vatandaşı dinleyen vatandaşın sorunlarına çözüm üreten bir belediye başkanına ihtiyacı var Ankara’nın, o belediye başkanı da Turgut Altınok’tur diyoruz. Serhat Başkana da bir rekor oy gelir mi Kahramankazan’dan? Evet.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a alnımız ak bir şekilde hem Kahramankazan’ın hem de Ankara’nın anahtarını götürelim. Barınağımız hayırlı olsun. Hem evlatlarımızı korumak hem de hayvanların sağlığını korumak için bu değerli hizmeti hayata geçiren Serhat Oğuz Başkanıma teşekkür ediyorum” diye konuştu.

BAŞKAN OĞUZ’DAN KARDEŞLİK VE BİRLİK MESAJI

Açılışta konuşan Başkan Oğuz: ” Eşek ölür kalır semeri insan ölür kalır eseri. Eser üretiyorsak, hizmet üretiyorsak, değer üretiyorsak yaşadığımız bu şehre layık oluyoruz demektir. Ama sadece laf üretiyorsak, sadece iftira çamur üretiyorsak, boş işlerle uğraşıyorsak yaşadığımız şehre hizmet değil ihanet üretiyoruz demektir. Göreve geldiğimizden beri hep birlikte çalışıyoruz omuz omuza kardeş kardeşe. Kahramankazan’da hiçbir kimseyi ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, her kesime yediden yetmişe kucak açarak sevgiyle şefkatle çalışıyoruz. Hep söylüyoruz ya bir anne bir baba şefkatiyle bir öğretmenin birleştiriciliğiyle bu güzel şehrimizi yönetmekten gurur duyuyoruz. İçinde bulunduğumuz kampüs bomboştu. Şimdi içine Atık Dönüştürme Merkezi açtık. Kendi atıklarımızı kendimiz ayrıştırıyoruz. Bunun bir de ikinci etabı ve üçüncü etabı olacak. Bu devasa kampüse 1500 kapasiteli bölgenin en büyük Hayvan Barınağını inşa ettik. İçerisinde ameliyathanesi var, hayvan hastanesi var hayvanlarımızın barınabilecekleri sağlıklı bir mekan inşa ettik. Hem can yoldaşlarımızı sokak hayvanlarımızı daha rahat bir ortama kavuşturacağız hem de hayvanlarımızı sahiplenmek isteyen vatandaşlarımıza hediye edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımız toplantıda sokak hayvanlarıyla ilgili bize dedi ki belediye başkanları taşın altına elini koysun bu konuda çözüm üretsin dedi. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla hemen ihalemizi yaptık hızlı bir şekilde buranın yapımına başladık ve hamdolsun bu mekanı inşa ettik” diye belirtti.

“KAHRAMANKAZAN’DA YENİ BİR REKORA İMZA ATACAĞIZ”

Biz bugün iftiharla yaptığımız bir eserin kurdelesini keseceğiz diyen Başkan Oğuz:” Benden yüz elli kat daha fazla bütçeye sahip Ankara Büyükşehir Belediyesi sizler için bizler için şehrimiz için soruyorum ne ürettiler. Bugün eser açılışı yapıyoruz. Ankara Büyükşehir’in Kahramankazan’da kurdelesini keseceği bir tane eseri var mı? Yok. Biz Cumhurbaşkanımızın arkasında hizmet belediyeciliği, eser belediyeciliği, üreten belediyeciliği yapmakla mükellefiz. Neden? Çünkü Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’mizi Kahramankazan’ımızı Türkiye yüzyılına taşımak bizim boynumuzun borcudur. Siyaset dediğimiz şey bir ibadettir bu ibadetin kıblesi sizsiniz. Biz siyasetimizin yönünü size doğru çeviriyoruz. Siz bizden ne istiyorsanız biz belediyeciliğimizi o noktaya yöneltiyoruz. İnşallah Kahramankazan’da farklı bir rekora imza atacağız hep birlikte” dedi.

“Döngüsel Ekonomi ve İyi Uygulamalar” semineri EGİAD Sanayi ve Sürdürülebilirlik Komisyonu’nun organizasyonu ile Dernek Merkezinde düzenlendi. Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi ve PRONGEN.Tech Kurucu Ortağı Prof.Dr.Nuri Azbar moderatörlüğündeki toplantıya Vestel Sürdürülebilirlik Müdürü Çağlayan Karataş, Maxion İnci Jant Grubu Yönetim Sistemleri Geliştirme Müdürü Erdem İkiz, Batı Anadolu Grubu Atık Yönetim Müdürü Mahmut Türker, İzocam Pazarlama Müdürü Zahide Türkan Subaşı konuşmacı olarak katıldı. EGİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kaan Özhelvacı’nın açılış konuşması ile başlayan toplantıda çevresel sürdürülebilirlik ve kaynakların verimli kullanımı açısında döngüsel ekonominin önemi konusunda bilgi verildi. Özhelvacı, EGİAD olarak, sürdürülebilirlik ana başlığı kapsamında yeşil dönüşüm, karbon ayak izi, enerji yönetimi, temiz enerji gibi pek çok konuyu ele aldıklarını hatırlatarak, sürdürülebilirliği her zaman gündemde tutamaya çalıştıklarını kaydetti.

EGİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kaan Özhelvacı, Döngüsel ekonominin, geleneksel lineer ekonomi modeline alternatif bir yaklaşım sunduğunu, kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasını ve atıkların minimize edilmesini hedeflediğini vurgulayarak, “Döngüsel ekonomi sadece çevresel sürdürülebilirlik açısından değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da büyük bir öneme sahip. Geleneksel lineer ekonomi modelinde, kaynaklar tüketilirken yüklü olarak atık üretimi yaşanır, bu da doğal kaynakların hızla tükenmesine ve çevre kirliliğinin artmasına neden olur. Ancak döngüsel ekonomi modelinde, atıkların geri dönüştürülmesi ve kaynakların tekrar döngüye sokulması sayesinde hem doğal kaynakların korunması hem de ekonomik değerin artırılması mümkün olmaktadır. Bu açıdan şirketlere önemli maliyet ve rekabet avantajı sağlayan bu sistem, hem mikro anlamda şirketlerin yenilikçi çözümler için sürekli olarak iyileşme ve dönüşüm içinde olmalarını sağlar hem de makro düzeyde ekonomik kalkınmaya destek olur. Bu nedenle, döngüsel ekonominin iş dünyası, çevre ve toplum üzerindeki olumlu etkilerini anlamak ve bu ilkeleri benimsemek, geleceğimiz için kritik öneme sahiptir” dedi.

Döngüsel ekonominin iş dünyası ve toplum üzerindeki etkilerini derinlemesine tartışarak, daha sürdürülebilir bir gelecek için yol haritası çizildiği etkinlikte, Prof. Dr. Nuri Azbar tarafından çevresel sürdürülebilirlik ve kaynakların verimli kullanımı açısında döngüsel ekonominin önemine ilişkin bilgi verildi. Ardından, Vestel, Batı Anadolu Grubu, Maxion İnci Jant ve İzocam firmalarından sürdürülebilirlik politikaları ve uygulamaları, döngüsel ekonomi çalışmaları kapsamındaki uygulamaları ve gelecek vizyonları konusunda bilgi alındı.

Sektöründe öncü ve duayen firmalarda döngüsel ekonomi konusunda iyi uygulama örneklerinin ele alındığı seminerde, farklı sektörlerden katılımcılara çeşitli bakış açıları sunarken sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi konularında işbirliğinin teşvik edilmesi amaçlandı.

Bankacılığın Dönüşümü: Gömülü Finans
Finansal hizmetler alanında, gömülü finansın sektörü yeniden şekillendirme ve müşterilere doğrudan ihtiyaç duydukları noktada finansal hizmetler sunmayı vaat etmesiyle büyük bir dönüşüm başladı. 2024 yılında bu dinamik değişim, finans sektörünü çeşitli sektörlerde ve yeni pazarlarda hissedilecek şekilde yeniden tanımlamaya hazırlanıyor.
Bankacılık ve finansal hizmetler sektörü geçmişte hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde değişiyor. Yapay zekâ tabanlı teknolojiler giderek günlük hayatımızın bir parçası haline gelirken ve pandemi sonrası hayatımızı dijital olarak da devam ettirebildiğimiz gerçeği net olarak kanıtlanmışken, “bankacılık nereye doğru gidiyor?” sorusunu gündeme getiriyor.
Son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler, müşterilerin beklentilerini ve alışkanlıklarını da dönüşüme uğrattı. Bankacılık kanallarının dışında hizmet sunan tekfin şirketleri bu beklentilere cevap verirken “gömülü finans (embedded finance)” entegrasyonlarıyla öne çıkıyor, müşteri beklentilerine uygun olarak kendilerini hızlı ve çevik biçimde yeniden şekillendirebiliyorlar.
Gömülü finans, belki de bugün birçok sektörde öne çıkan müşteri odaklılığın nihai örneği. E-ticaret firmalarının kredi kullandırmaya başlaması, sigortacılık dışında faaliyet gösteren sektörlerin de bu hizmeti sunması gibi farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Bankacılık ortamının aracısızlaştırılmasıyla teşvik edilen konsept, müşterilere daha esnek ve verimli finansal süreçler sunmak için finans, bankacılık ve ödemeleri birleştiriyor. Bu entegrasyon sayesinde bankacılık işlemleri için önceden plan yapmayı, şubeye gitmeyi ve sıra beklemeyi gerektirmeyen biçimde finansal hizmetlere en uygun yerde ve zamanda kolayca ulaşılabiliyor.
Yöneticilerin yüzde 70’i, gömülü finansı iş stratejilerinin parçası görüyor
Araştırmalar da gömülü finansın iş stratejileri açısından önemini kanıtlıyor.  IBM İş Değerleri Enstitüsü (IBM), Bankacılık Sektörü Mimari Ağı (BIAN) ve Red Hat iş birliğiyle 2023 yılında gerçekleştirilen bir araştırma*, gömülü finansın yenilikçi bankacılık stratejilerindeki konumunu ortaya koyuyor. 32 ülkede yaklaşık bin bankacılık liderinin katılımıyla yürütülen çalışmaya göre, finansal kurumlardaki yöneticilerin yüzde 70’i, gömülü finansı iş stratejilerinin temel bir parçası veya bütünleyici bir unsuru olarak görüyor.
Gömülü finans, modern bankacılık stratejileri için kilit konumda
MARS Kurucu Ortağı Emrah Kaya, gömülü finansın bankacılık deneyimini nasıl değiştireceğini ve herkes için finansal katılımı nasıl artıracağını şu sözlerle ifade ediyor: “Dünya’da Embedded finance, yani gömülü finans, finans kurumu olmayan şirketlerin kullanıcılarla arasındaki finansal hizmetleri düzenleyen bir katman. Gelecekte geleneksel banka şubeleri giderek azalacak ve kullanıcılar o bankalarda işlem yapmak yerine gömülü finansla çalışan şirketlere yönelecek. Çünkü artık bütün şirketler finansal kurumlara dönüşmeye başladı. İnsanlar deneyimi nerede arıyorlarsa bankacılık hizmetleri de o deneyimlerin arkasında karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla bu dönüşümü birlikte tecrübe edeceğiz. Şu an geleneksel bankacılığın bu kadar yaygın olmasının nedeni de kanunlar ve mevzuatların güvenlik üzerine kurulu olması. Gelinen noktada insanlar artık yüksek plazalardan değil, yüksek teknolojilerden ve deneyimlerden etkileniyorlar.”
MARS’ta kullanıcının ihtiyacı olan bütün finansal ürünleri tek bir uygulama ve tek bir kartın arkasında buluşturuyoruz
İnsanların amaçlarını gerçekleştirmek için yaşadığını ve araçların amaçların yerine geçtiğini söyleyen Emrah Kaya ekliyor:”Bazen amaçlara ulaşmak için bir araca faiz ödemeyi göze alıyoruz. Örneğin son model bir telefon satın almak için kredi kullanıyoruz ve o krediyi almak bazen amaca dönüşüyor. Hangi bankada daha uygun faizli bir kredi var, oradaki onay süreçleri nasıl işliyor, en hesaplı kredi teklifini veren bankada hesabım yok, hesap mı açmam gerekecek, aldığım krediyi hangi yolla telefonu alacağım perakendeciye ödeyeceğim gibi sorularla gelen süreçler basit bir satın alım hamlesini günlerce uğraştığımız bir etkinliğe çevirebiliyor. Bu durum ise aslında telefon alma amacımız için daha fazla kendi zamanımızdan çalmak anlamına geliyor. Dolayısıyla teknolojiyle araçlar yavaş yavaş tüm bu süreçlerin içerisine gömülmeli ve orada otomatik olarak çalışmalı. MARS olarak tam da bu alana odaklanıyoruz ve geleneksel bankacılık ihtiyaçları arasında var olan ve yeni nesil finansal dünyaya taşınması gereken tüm alanlarda yatırımlarımızı ve iş birliklerimizi sırayla hayata geçiriyoruz. Mil programlarımız, e-ticaret platformlarıyla ve markalarla yürütülen iş birlikleri, mikro-krediler, tedarikçi finansmanı kredileri, gömülü finans uygulamaları, regülasyonla birlikte uyumlandığımız kripto varlıklar ve kullanıcılarına getiri kazandıran çözümler MARS’ın öncelikli yatırım alanlarını oluşturuyor. Özetle, bir kullanıcının ihtiyacı olan bütün finansal ürünleri tek bir uygulama ve tek bir kartın arkasında buluşturuyoruz. En iyi faizi veren finansal kurum ya da en iyi sigortayı en uygun fiyatlarla sunan sigorta şirketi kimse onların hepsini kullanıcılarımız için MARS’ta bir araya getiriyoruz.”

Tüketiciyi Koruma Haftası’nda teknolojinin en dayanıklısı ile tanışın: vivo V29 5G!
Yüksek kalite standartlarına uyarak tüketicilerin güvenini ve memnuniyetini kazanan vivo, tüm cihazlarında olduğu gibi V29 5G akıllı telefonunu da son kullanıcıya ulaşana kadar titiz testlere tabi tutuyor. 
Hem tüketicilerin sahip oldukları hakları hatırlatmak hem de toplumsal bilinci geliştirmek için tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 15-21 Mart arası her yıl Tüketiciyi Koruma Haftası olarak kutlanıyor. Tüketicilerin haklarını dikkate alarak güçlü tasarıma sahip ürünler üreten dünyanın lider teknoloji şirketlerinden birisi de vivo. Tüketicilerin güvenini ve memnuniyetini kazanmanın en önemli yollarından biri olarak yüksek kalite standartlarına uymaya önem veren vivo, bu kapsamda, tüm ürünlerini, üretim aşamasından son kullanıcıya ulaşana kadar titiz testlere tabi tutuyor.
Geçtiği zorlu sağlamlık ve dayanıklılık testleri sayesinde vivo’nun kalite konusundaki olağanüstü kararlılığı, uzun süreli ve sorunsuz bir deneyim sağlıyor. vivo’nun geçtiğimiz aylarda ülkemizde satışa sunduğu V29 5G akıllı telefonu da dayanıklılık konusunda pek çok testten geçmiş bir cihaz. vivo telefonun dayanıklılığını kanıtlamak için telefonlarını 32.000 kez düşürme, 6.000 kez kulaklık girişi, 150.000 kez güç düğmesi testi, -20 °C’den +50 °C’ye kadar ekstrem sıcaklık ve 10.000 kez şarj kablosu takıp çıkarma testlerine tabi tutuyor. Yani telefonunuzu her gün şarja taksanız bile bu, tam 27 yıldan uzun bir süreye; her gün kulaklık ile müzik dinleseniz 16 yıldan uzun bir süreye tekabül ediyor.
IP68 sertifikasına sahip olan vivo V29 5G, suya dayanıklılığıyla da öne çıkıyor. Günümüzde en üst seviye dayanıklılık standardı sayılabilecek IP68, akıllı telefonun toza ve suya karşı yüksek korumaya sahip olduğu anlamına geliyor. Bu sertifikayı alabilmek için ciddi laboratuvar testlerinden geçen vivo V29 kullanıcılarına yağmur altında, spor yaparken, buharlı banyo ortamında, kumsalda, inşaat ve şantiye alanlarında bile gönül rahatlığı ile kullanım imkânı sunuyor. Kullanıcılar suya düşme veya üzerine sıvı dökülmesi gibi durumlardan etkilenmeden rahat ve sorunsuz çalışmaya devam edebilen V29’un gelişmiş 50 MP OIS Ultra Algılama Kamerası ile su altında sorunsuz ve güvenle fotoğraf ve video çekimleri bile yapabiliyor. Yağmur çamur dinlemeden akıllı telefonlarını ellerinden düşürmeyen teknoloji tutkunları için suya ve toza dayanıklı telefonlar ideal bir çözümdür. Bu sayede havuzda veya yoğun yağmurda suyun vereceği zarardan, trekking yaparken zorlu doğa koşullarından veya şantiyede mesai sırasında toz ve kirden endişe duymadan telefonlarını kullanabilirler.
vivo Türkiye fabrikasında üretilen ürünlerin SMT (yüzey montajı teknolojisi) standardı yüzde 99,85. Nihai Kalite Kontrol ve Menşei ve Kalite Kontrolü (FQC ve OQC) sıfır hata geçiş oranı ise yüzde 99,92’lik çok yüksek bir orana sahip. vivo, yalnızca testlerden başarı ile geçen ürünlerini piyasaya sunuyor. Bu sayede de vivo, rakiplerine kıyasla yalnızca yüzde 0,63’lük düşük tamir oranıyla kullanıcılarını memnun etmeye devam ediyor.
vivo, Türkiye’de bir ilke daha imza atacak, tüketiciyi koruyacak bir yenilik daha geliyor!
Kullanıcılar için telefonlarını değiştirmekteki en büyük etkenlerden biri de zamanla pil ömrünün ve sağlığının bitmesi. Aldıkları telefonları uzun yıllar kullanmak isteyen kullanıcıları düşünen vivo, yeni bir teknoloji üzerinde çalışıyor. vivo, yakın zamanda duyuracağı yenilikle Türkiye’de bir ilke imza atarak kullanıcıların pil sorunlarına da çözüm getirmeyi amaçlıyor.

RUSAL’ın yeni alüminyum biyet ürünü MaxiFlow 2.0 elektrikli araçlardan güneş panellerine kadar hızlı büyüyen pek çok sektörde üretim verimliliğini artıracak
Dünyanın en büyük alüminyum üreticilerinden RUSAL, silindir biyet ürünü MaxiFlow’un yeni nesil versiyonunun (MaxiFlow 2.0) geliştirme sürecini tamamlayarak endüstriyel testlerine başladı. Ekstrüzyon hızının önemli ölçüde artmasını sağlayan MaxiFlow 2.0 sayesinde RUSAL müşterilerinin genel üretim verimliliği artacak. Ürünün bir önceki versiyonu olan MaxiFlow 1.0 da RUSAL’ın ürün gamı içerisinde en çok talep gören ürünler arasında yer alıyordu.
Al-Mg-Si (alüminyum-magnezyum-silisyum) sistemindeki 6060 alaşımından oluşturulan yüksek kaliteli bir silindir biyet ürünü MaxiFlow 2.0, RUSAL’ın araştırma merkezi Hafif Materyaller ve Teknolojiler Enstitüsü (ILMiT) tarafından geliştirildi. MaxiFlow 2.0 biyetler, son ürünün üretim aşamasında, ekstrüzyon hızını MaxiFlow’un önceki versiyonuna kıyasla yüzde 10 ila 15 oranında artıracak. Böylelikle RUSAL’ın müşterileri daha yüksek üretim verimi sağlayacak.
ILMiT Bilim Direktörü Dmitry Ryabov, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “MaxiFlow 2.0’ın gelişmiş özellikleri, öncelikle optimize edilmiş kimyasal bileşim ve homojenleştirme işleminin yanı sıra özel ısıl işlem teknolojisiyle elde ediliyor. MaxiFlow 2.0’ın geliştirilmesi yaklaşık bir yıl sürdü ve bu süre zarfında ürünün beyan edilen performansı laboratuvar ve endüstriyel testlerle doğrulandı. Endüstriyel testler 2024 yılı sonuna kadar tamamlanacak” ifadelerini kullandı.
Yeni ürünün atası olan MaxiFlow, RUSAL tarafından 2019 yılında piyasaya sürülmüştü. Mümkün olan en hızlı ekstrüzyon işlemi ile ASTM ve EN gibi uluslararası standartları karşılayan yüksek kuvveti bir araya getiren MaxiFlow biyetler, ekstrüzyon işlemi için kullanılan alaşımların (6060, 6063, 6005A, 6061, 6082) büyük çoğunluğunu kapsıyor.  MaxiFlow, RUSAL müşterilerine ekstrüzyon hızını üretilen ürünlerin türüne ve kullanılan ekipmana bağlı olarak standart 6XXX serisi alaşımlarınkine kıyasla yüzde 10 ila 25 oranında yükseltme imkânını tanıyor. Bu durum, üretim süreçlerini kolaylaştırırken süreç zincirlerindeki darboğazları da ortadan kaldırıyor.
MaxiFlow kullanan müşterilerin finansal kazançları standart biyetlerinkilere kıyasla ton metal başına 30 ila 70 avro arasında değişiyor. Ürün kısa sürede RUSAL’ın en çok aranan ürünlerinden biri haline geldi. 2019’dan 2023’e kadar satışların Bileşik Yıllık Büyüme Oranı (CAGR), yüzde 60’ın üzerinde etkileyici bir oranı korudu. MaxiFlow halihazırda RUSAL biyet üretim hacminde yüzde 70’ten fazla yer kaplıyor. Avrupa, hem yurt içi hem de yurt dışı iş projelerini güçlendirerek, sağlanan faydalardan yararlanma konusunda lider bir bölge haline geldi.
RUSAL, MaxiFlow siparişi veren müşterilerine üretkenliği en yüksek düzeye çıkarma amacıyla teknik destek de sağlıyor. 2019’dan bu yana aralarında Türkiye, Rusya, Tayvan, Almanya ve İtalya’nın da bulunduğu dünya çapında pek çok ülkedeki ekstrüzyon üreticilerine yarım milyon tonluk MaxiFlow silindir biyet tedarik edildi. Çeşitli son kullanım endüstrileri için tasarlanan Maxiflow alaşımları, sunduğu birçok faydanın yanı sıra pencere ve kapı profillerinin, mimari ve tasarım elemanlarının ve otomotiv bileşenlerinin üretim verimliliğini artırdı. MaxiFlow biyetler özellikle güneş panelleri ve elektrikli araç bataryaları için üretilen akü sehpası gibi hızlı büyüyen sektörlerdeki ihtiyaçları karşılıyor.
ALLOW alüminyumdan üretilen MaxiFlow biyetler düşük karbon ayakizi avantajını da sağlıyor. RUSAL, alüminyumun karbon ayak izi konusunda bağımsız bir denetimden geçiyor ve şirketin sürdürülebilirlik sertifikaları da düşünüldüğünde, tüm üretim zinciri boyunca tedariklerin şeffaflığını sağlıyor. RUSAL’ın sürdürülebilirlik taahhütleri, Karbon Saydamlık Projesi’nden alınan A-CDP iklim notu da dahil olmak üzere, şirketin yeşil ekonomiye olan bağlılığını vurgulayan yüksek ESG derecelendirmeleriyle tasdikleniyor.