Basit park meselesi mi? (Köşe yazısı 06.05.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com
Son yıllarda Türkiye’nin gündemi.
Terör
Taşeron sorunu ve kadroya alınma
Suriyeliler konusu
Canlı bombalar
İşsizlik
Hayat pahalılığı
Kıdem tazminatları
Paralel operasyonlar
Artan suç ve suçlular
Küçüklere ve kadınlara tecavüzler gibi ciddi konular.
Peki Bünyan’nın gündemi ne?
Hükümet konağı diğer adıyla Kaymakamlık binası önündeki park.
Bir süre önce göreve atanan ilçe Kaymakamı Deniz Zeyrek, kendi deyimi ile bina çevresinde park ve çevre düzenlemesi, yeşillendirme çalışması başlattı. Bu çerçevede, hakim ve Savcıların araçlarını park ettiği yeri kaldırtmak için ilçe Emniyet Müdürlüğü’ne ‘herkese park yapmak yasaklandı’ yazısı gönderdi. Bunu yapmadan önce İlçe Cumhuriyet Savcısı Mustafa Başara’ya konuyu iletti, uygun görülünce çevre düzenlemesine geçildi.
Şimdi ise, İlçe Kaymakamı Deniz Zeyrek ile Cumhuriyet Savcısı Mustafa Başara arasında sosyal medyada başlayan karşılıklı yazışmalar nedeniyle çekişme ilçenin gündemine oturdu.
Sanki ülkede yeterince sorun yokmuş gibi, Bünyan’da da halk gruplara bölünmeye başladı. Halk kimin yanında yer alacak, konu tam nasıl ne anlaşıldı ne anlatılabildi.
Halkın deyimi ile ‘Dallas dizisi’ne döndü.
Şimdi ben karşılıklı sosyal medya ve basında yazılanlara bakarak soruyorum.
Kaymakam bey, Cumhuriyet Savcısına ‘Bundan sonra buraya park edilmesin. Siz diğer hakim ve savcılara söyleyin kısaca onları ikna edin’ dedi mi? Dedi ise, sadece ilçede Kıdem olarak yerinde oturan Savcı beyin diğer hakim ve savcılara bunu söyleme ve ikna etme yetkisi var mı?
Ortadaki sorunun özü 4 araçlık park yeri. Buraya, ilçe Kaymakamı dışında hakim ve Savcılar araçlarını park ediyor. Aslı arası, yaklaşık 40-50 metrekarelik bir alan. Üstelik bu alan, altında işyerleri bulunan özel mülkiyet. Kira ödeniyor mu, izin alındı mı, adalet yerini buldu mu? Belli değil.
Adalet’in sağlanması için görev yapan hakim-savcıların, başta güvenlik olmak üzere araçları ve kendileri fazla halkın içine girip-çıkabilir mi? Her yere araçlarını park edebilirler mi? Ederlerse o zaman vatandaşla samimiyet ‘adalete güvensizliği’ daha da artırmaz mı?
Hadi diyelim önde çevre düzenlemesi yapıldı. Bundan sonra binanın arka bölümüne park yapılacak. O zaman güvenlik kamerası var mı? Arka bölümde asfalt ya da kilitli parke ile düzenleme yapıldı mı? Bir bölümü çöplük olarak kullanılan yerde nasıl düzenleme yapıldı. Yapıldı ise bu kavga niye?
Bu düzenleme olayı neden üç kez değiştirildi. İşin içine başta Valimiz olmak üzere, Cumhuriyet Başsavcısı dahil, Bakanlık sokularak zaman kaybı neden yaşatıldı?
Bir ilçenin mülkü amirinin, ilçe Emniyetine yazı gönderip, ‘hakim-savcıda olsa park yaptırmayın’ talimatından sonra Cumhuriyet Savcısının ‘Kaldıran hakkında işlem yaparım’ resti ile devletin memurları neden gülünç duruma düşürüldü?
Adalet için Adliyeye gelen insanların, ilçe Kaymakamının bu kararından sonra hakim-savcıya bakışı ne olacak? Bu anlayış ‘Ben hakimi-savcıyı, adaleti takmıyorum?’ anlayışı değil mi? Kaymakam beyin bir nevi emri vaki ve ‘ben karar aldım benim dediğim olacak’ anlayışı ile bundan sonra Kaymakam ve Cumhuriyet Savcısı, milli günlerde ve diğer etkinliklerde nasıl bir araya gelecek, yanyana duracak. Oraya gelenler kimin yanında nasıl yer alacak?
İlçe Kaymakamının bu kararına Cumhuriyet Savcılığı idare mahkemesine itiraz ederse ne olacak?
Bence, güvenlik nedeniyle bazı kamu binalarının duvarları neyse, tüm duvarlar vatandaşın kullanması için yıkılmalı.
Ülkenin bu kadar sorunu varken ‘basit inatlaşmalar’ ile, ‘park yasağı’ adıyla bir ilçenin kaderi ile oynanmamalı, gülünç duruma düşürülmemeli.
Yıllardır Atatürk’ün bir sözünü sık kullanırım.
‘Doğruları söylemekten korkmayın. Adalet bir gün herkese lazım olabilir.’