Bakan Elitaş’a sorduk..(Köşe yazısı 16.02.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
Daha aktif siyasete katılmadan önce tanıdığım işadamı şimdiki Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, son Kayseri gezisi sırasında, benimde aralarında olduğum bir grup gazeteci ile Kıranardı Kent Ormanlarındaki sosyal tesiste görüştü.
Aklımıza gelen her şeyi rahatlıkla sorabileceğiniz bir ortam vardı. Bizde sorduk, yanıtlarını aldık.
Ben özellikle son günlerde fazla dillendirilen ‘Yabancılara toprak satışını düzenlenen kanunla birlikte 25 dönümden 300 dönüme çıkarıldı. Çıkarılan kanunun ardından Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün Ocak 2012 verilerine göre Hatay’da 1974 yabancıya, 1320 parselde toplam 3 milyon 722 bin 824 metrekare toprak satıldı. 5 milyon 556 bin metrekare bir alan sahip olan Hatay’ın bu satışlarla birlikte yarıdan fazlası yabancıların eline geçmiş oldu. Kıyılarda yabancılaştı. Kanla alınan topraklarımız para ile satılıyor mu. Bu endişe verici değil mi?’ diye sordum.
Bakan Elitaş, Türklerin yabancı ülkelerde nasıl toprak satın alıyorsa, yabancılarında Türkiye’de toprak satın almasından kimsenin korkmamasının altını çizdi. ‘Bu satılan toprakları yabancılar hiçbir yere götüremez’ esprisini yaptıktan sonra Atatürk ve İnönü zamanında yabancılara satılan topraklardan daha az kendileri döneminde satıldığını iddia etti. ‘Türkiye’yi parsel parsel satmıyoruz. Türkiye kapalı toplum olmasın. Hatay’da bizim toprağımız alıp giden yok” diye yanıtladı. .
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik ve AK Parti İl Başkanı Hüseyin Cahit Özden ile birlikte toplantıda ilk olarak yurt dışı ziyaretlerini değerlendirdi. Ülke gezilerinde en üst seviyede neler yapılabilir o konuların değerlendirildiğini belirtti. 58 ülkeden vizesiz giriş çıkış yapıldığını, İhracatçıların dünyada vize alırken daha rahat vize alması adına çalışmaların devam ettiğini, belirli bir rakama ulaşmış ihracatçının yeşil pasaportla dünyada dolaşmasının zorunlu olacağını söylediğini tekrarladı.
Bakan Elitaş’ın sözlerinden.
“Türk milletinin tarih boyunca yaptığı yönetim anlayışı başkanlık sistemi. Cumhuriyet’teki 1961 Anayasasına kadar partili Cumhurbaşkanlığı vardı. Atatürk ve İnönü zamanında. 1962 anayasasında bu değişiklik yapıldı. Bizim her zaman söylediğimiz gibi 367 kararı ile Türkiye’de sistem değişti. En doğru sistemin başkanlık sistemi olduğu kanaatindeyim. Hiç olmazsa kültürümüze yabancı düşmeyen, kurucu Atatürk’ün yaptığı partili Cumhurbaşkanlığı sistemi gelirse devlet idaresi biraz daha uyumlu bir şekilde olur. Anayasa değişikliği için 184 milletvekilinin imzasına ihtiyaç var. Eğer 330 ve üzeri oy alınırsa kendiliğinden halk oylamasına götürülür. Biz bu süreçte 184 milletvekilinin imzasıyla anayasa değişikliği teklifini verdikten sonra, siyasi parti genel başkanları yarıştan kaçmazlarsa kendilerine de güvenirlerse ya komisyon aşamasında ya da genel kurul aşamasında katkı yaparlar ve anayasa değişikliği yapılır. Yoksa halk akıllıdır, neyi ne yapacağını çok iyi bilir. Bu halkın terazisi doğru tartıyor.
YPG hedeflerinin vurulması konusunda. ABD bizim müttefikimiz, Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi stratejik ortaklık anlaşmamızı bir çek etmesi lazım. Ülkemizin içindeki huzursuzluklar bizi ilgilendirir. Türkiye’nin güneyinde gayri meşru yapılanmaya müsamaha göstermeyiz. ABD orada okyanus ötesinden kalkıp bizim sınırlarımız içinde oluşmaya çalışan oluşuma Türkiye’nin müsaade etmesini isteyemez. İstememesi gerekir. Stratejik ortaksak Türkiye’nin selameti önemlidir.
ABD’nin hiçbir yetkilisinin Türkiye’nin bir yetkilisine baskı yapması gibi bir durum olmaz. Baskı yapma hakkına sahip değil. Önemli olan Türkiye’nin menfaatleridir. Suriye’deki olay 5 yıla yakın bir zamandır devam ediyor. Bunları dikkate aldığımız için alternatif Pazar gezileri yapıyoruz. Ticaret ticaretin kuralları ile yapılır. Ülkeler arasında kriz çıkabilir ama sıkıntılar ticaret erbabına işkence olarak dönmemelidir’ demiştim. Suriye’deki hadise askeri ise askeri makamlar, siyasi ise siyasi makamlar yapar.
Doğu ve Güneydoğu’dan göç fazla yok. Operasyon olan bölgelerde halk gönüllü olarak boşaltıyor. Terör örgütü mensupları halkın orayı boşaltmasını engellemek için zulmediyor. Tek sıkıntılı bölge Diyarbakır’ın Sur ilçesi. Temizlendikten sonra kentsel dönüşüm yapılacak.
Rusya krizi sonrası denize dökülen veya çürüyen bir malımız yok. Rusya hükümeti Rus halkına işkence yapıyor. Rusya en kaliteli ve en ucuz malı Türkiye’den alıyor. Onlara tavsiye ediyorum koydukları ambargoyu ortadan kaldırsınlar, sert söylemleri de bıraksınlar. 2016’da Türkiye için kötü ekonomik senorya çizmeye kimsenin hakkı yok. 3,5 büyüme olacak.
Paralel yapıyla mücadele sonuna kadar devam edecek. Açıkçası Türkiye’de güç zehirlenmesiyle karşı karşıya kalmış. Yurt dışındaki paralel yapının unsurları kimsenin etmediği kadar ihanet ediyorlar. Türkiye’yi yaşanmaz, cehennem gibi bir ülke olarak göstermeye çalışıyorlar. Devlet başkanları ile yaptığımız görüşmelerde aldığımız sonuç bu. Bir insanın gözü nasıl dönebilir ki doğduğu ve doyduğu ülkeyi farklı bir iftira ile bunu söyleyebilir. Tarihte Hasan Sabbah vardır. 21. yüzyılın Hasan Sabbah’ının benzeri Pensilvanya’da. Eğer paralel yapıya destek verdilerse bu arkadaşlar bedellerini muhakkak ödemeleri gerekiyor.
Arabistan ve körfez ülkelerine ulaşmak için bazı sıkıntılar var. Onları aşmak için çalışıyoruz. Dünyadaki her türlü diktatörlüğe karşıyız. AK Parti demokrasinin olmazsa olmaz olduğunu ifade eden bir iktidar. Tüm ülkelerle yapılan ihracatta azalırken Mısır ile ihracatımızda artış var. İnsanlık öne çıktığı zaman paranın önemi kalmaz. Türkiye şu anda bunu gerçekleştiriyor. Türkmen dağında hiçbirisini o bombaların altında ölüme terk edemeyiz. Onlara kapımızı kapatamazdık. Bu gün Avrupa ülkeleri 25 tane göçmen alabilmek için kanun çıkarıyor. Türk milleti düşkün kim varsa ona yardım eder ve büyük bir kısmıyla da akrabayız. Biz dünyayı duyarlı olmaya çağırıyoruz. Suriye’deki zulme dur demeye çağırıyoruz. PYD’yi şirin göstererek, IŞİD ile mücadele ediyor deyip Rusya’nın o bölgeyi vurmasına fırsat veremezsiniz. Biz üzerimize düşen ne ise onu yapıyoruz.
Bir ilin gelişmesinde en önemli unsurlardan biri, oranın kanaat önderlerinin bir ve beraber olması. Türk milleti Asya’da, Anadolu’nun bozkırların da özgürce atını koşturmuş, özgürlüğün tadını ve adaletin önemini binlerce yıl önce kavramıştır. Adaletler üzerine devletler kurmuştur. Halkımız tarihi ve kültürel olarak yüksek bir adalet duygusu taşır. Bundan 524 yıl önce soykırım gören Yahudileri, İspanya’dan 4 bin kilometre uzaklıktan getirip en güzel şehirlere yerleştiren ecdadımız, Gazze’de, Suriye’de adaletin kavgasını veren bu milletin vicdanı olarak tezahür etmektedir. Devletlerin sarsılmayan temeli adalet ile olur. Adaletten mahrum olan devletler de çökerler ve devam edemez yıkılırlar. Adalet mülkün temelidir. Adalet olursa bütün ticari faaliyetler adil bir şekilde, adalet mekanizması içinde devam etmesiyle gelişmesinin engellenebilmesi mümkün değil. Her işin adaletten geçtiğini unutmamamız gerekir. “
