Köşe YazılarıMedya-Basın Dünyası

Babalık tipleri ve ruh sağlığı.. (Köşe yazısı 19.06.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Dikkatinizi çekiyorsa, bazen, gündeme ve aklınıza gelmeyen araştırma sonuçlarına yer veriyorum.

Bugünde ‘Babalık tipleri’ ve ‘Ruh sağlığı araştırma’ sonuçlarını paylaşmak istiyorum.

XSIGHTS Araştırma ve Danışmanlık’ın gerçekleştirdiği Baba Tipleri Araştırması sonuçlarına göre yüksek şefkatli ve kontrolcü babalar, Türkiye’de en yaygın baba tipleri arasında ilk sırada yer alıyor.

Araştırmaya bakarsak, Türk babalarını en fazla tanımlayan üç tip. Bunlar, yüksek şefkatli ve kontrolcü, yüksek şefkatli ve destekçi,  yüksek destekçi ve kontrolcü baba tipleri.  Yüksek şefkatli ve kontrolcü baba tipi %35, %34 yüksek şefkatli ve destekçi baba, yüksek destekçi ve kontrolcü baba tipide %31.

En yaygın Türk baba tipleri ve özellikleri

Tatlı sert baba (Yüksek şefkat ve kontrol): Şefkat ve kontrol seviyesi yüksek olan babalar çocuğun hatalı davranışlarını cezalandırdıkları gibi doğru davranışlarını ödüllendiriyor. Bu tip babaların çocuklarına olan sevgisini de gerek davranışlarıyla gerekse sözleriyle göstermekten kaçınmadıkları gözlemleniyor. Çocuklarının kararlarına müdahale ederek, çocuğu için en doğru kararları kendisinin alabileceği görüşünü benimsiyorlar.

Yumuşak başlı baba (Yüksek şefkat ve destek): Çok şefkatli ve çok destekçi babaların, çocukları hata yaptığında veya yanlış davrandıklarında kontrolcü babaların tersine ceza sistemi uygulamadıkları gibi, iyi davranış sergilediklerinde ödül sistemi de uygulamadıkları gözlemleniyor. Bu tip babalar çoğu zaman çocuğunun isteklerini kendi isteklerinin önüne koyuyor. Öte yandan, bazen çocuklarının sorumluluğunda olan görevleri kendileri üstleniyorlar. Çocuklarının ihtiyaçları ise her koşulda kendi ihtiyaçlarından daha önce geliyor.

Mükemmeliyetçi Baba (Yüksek destek ve kontrol): Bu tip babalar, daha çok mükemmeliyeti arayan babalar olarak özetleniyor. Çocuğunun herhangi bir yanlış yapmasını önlemek için bazen onun yapması gereken görevleri bile kendisi yerine getirebiliyor. Çocuk hata yaptığında veya yanlış davrandığında ise uyguladıkları bir ceza sistemi olduğu gözlemleniyor. Aynı şekilde doğru davranışları da ödüllendiriyorlar. Herhangi bir yanlışı önlemek için çocukları adına karar alma eğiliminde oldukları gözlemleniyor. Bu tip babalar, kendi ihtiyaçları ve çocuklarının ihtiyaçları arasında denge kurabiliyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yayımladığı “2014 Ruh Sağlığı Atlası”na göre 2030 yılında depresyon küresel bir kriz yaratacak. Antidepresan kullanımını doktor önermiş olsa bile bir ilacın neden kullanıldığı, ilaçtan ne bekleyebileceğimiz, gerekliliğinin nereden doğduğu gibi konularda ilacı kullanan kişinin bilgi sahibi olması yalnızca birtakım soruların yanıt bulması için değil, tedavinin de etkinliğine katkıda bulunacak önemli bir unsur. Anadolu Sağlık Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Cem Hızlan, antidepresanların özellikle “mutluluk hormonu salgılatması”nın tamamen yanlış bir inanış olduğuna dikkat çekerek antidepresan kullanımına ilişkin önemli bilgiler paylaştı. İşte bazı açıklamaları.

Günümüzde antidepresanlar birkaç farklı problemde kullanılır. Özellikle depresyon ve anksiyete bozuklukları antidepresanların en yaygın kullanıldığı sorun. Ayrıca somatoform bozukluklar (Birden fazla ruhsal sorundan dolayı ortaya çıkan ruhsal bozukluk), yeme bozuklukları, bazı kişilik bozukluğu tipleri gibi pek çok farklı durumda da yaygın bir kullanım alanına sahip.

Antidepresanlar duyguları değiştirerek; mutluluğu artırdığı yönünde bir algı var. Ancak bun yanlış. Hatta popüler alanda, ‘mutluluk hapı’ olarak da adlandırılırlar. Bu tamamen yanlış bir kanıdır. Antidepresanların asıl etkisi bizim duygu halimizde bir değişiklik yapmaktan çok, aksamakta olan birtakım zihinsel foksiyonları düzenlemek şeklindedir. Yani antidepresan kullanırken olaylar karşısında yine üzülür, kızar, paniğe kapılırız fakat bunlar olayların gerektirdiği boyutlarla sınırlı kalır ve kısır döngü halini alıp hastalığa dönüşmez.

Antidepresanlar bir uyuşturucu ya da uyarıcı olmadığı için bağımlılık yapmaz. Gerektiği takdirde çok uzun süreler güvenle kullanılabilir. Genel bir tıbbi uygulama popüler alanda yanlış bir kanı yaratmıştır. ‘Bir antidepresanı kullanmaya başlarsan altı ay boyunca kesemezsin’ kanısı doğru değildir, çok kısa etkili bir-iki antidepresan dışında antidepresanlar kolaylıkla ve azaltmaya gerek olmadan kesilebilir, bırakılabilir. Burada sorun ilaçla ilgili değil, durumla ilgili. Antidepresan kullanırken zamanından önce kesildiğinde hastalığın belirtileri kısa zamanda tekrarlar. Antidepresan kullanımı, hastalığın tekrarlamayacağından emin olana kadar sonlandırılmamalı. Bu da tabii ki doktor kontrolüyle mümkündür. Bir antidepresan kullanırken bunu doktor takibinde sürdürmek ve sonlandırılacağı zamana doktorla birlikte karar vermek en doğrusu.

Antidepresanlar genelde uzun vadede bilinen kalıcı bir yan etkisi yok. Yan etkiler genelde günlük yaşam aktiviteleri üzerinde görülür ve seçilen ilaca göre değişiklik gösterebilir. Genelde en çok sorulan yan etki, uyku yapıp yapmadığıdır. Fakat antidepresanların pek çoğu hiç uyku yapmaz, aktif hayatı etkilememesi için genelde uyku yapmayan ilaçlar tercih edilir, bu tipteki ilaçların dikkat ve hafıza üzerine de herhangi bir yan etkisi yoktur. Uyku yapıcı özellikteki ilaçlar genelde ağır uyku bozukluğu da varsa tercih edilir.

Depresyon ile mutsuzluk birbirine çok karıştırılır. Mutsuzluk, bizi etkileyen bir durum karşısında hissettiğimiz sağlıklı bir duygudur. Depresyon ise mutsuzluk duygusunun, olaylardan bağımsız hale gelerek süreklilik kazanması; sağlıklı bir duygu olan mutsuzluğun artık olaylardan bağımsız olarak adeta bir kısır döngü yaratıp kendi kendine varlığını sürdürmesi halidir. İşte bu nedenle antidepresanlar mutsuzluğu tedavi etmez ya da biz mutsuz olduğumuzda antidepresan kullanırsak duygu halimizde bir değişiklik olmaz. Fakat depresyon söz konusuysa, aksamakta olan fonksiyonu -yani olaylardan bağımsız olarak devam eden mutsuzluk halinin kısır döngüsünü- ortadan kaldırır. Anksiyete ve diğer kullanım alanları için de benzeri bir etki biçimi söz konusudur.

Avustralya Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre, depresyon dünyada en çok Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde görülüyor. Sonuçlara göre, dünyanın en bunalımlı ülkesi her beş kişiden birinin depresyonda olduğu Afganistan. En mutlu ülke insanları ise Japonlar…

 

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü