DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com
Türkiye’den insanlarımız yıllardır yasal ve yasa dışı yollarla Avrupa’ya taşındı ve taşınıyor.
Kimi 50-60 yıl önce, Nazi kamplarındaki gibi her türlü sağlık kontrolünden geçirilerek işçi olarak Avrupa’ya çalışmaya gitti. İkinci, üçüncü kuşak çocuklar, torunlar orada dünyaya geldi.
Bu arada, 12 Eylül öncesi başlayan yasadışı terör göç ve kaçışları, daha sonraki yıllarda Türkiye’de tedavisi yapılmayan çeşitli doktor raporlu gidişler izledi.
Gidenlerin çoğu geri dönmedi, oraya yerleşti, gittikleri yerin vatandaşı bile oldu.
Gidenler, Türkleri iyi yönde de, kötü yönde de tanıttı.
Avrupa’nın nüfusu yaşlandıkça, genç Türklerin sayısındaki hızlı artış Avrupalıları ister istemez korkuttu.
Eğer bugün Türkiye AB’ye alınmak istenmiyorsa, temel nedenlerden biri de bu.
Ben bugün bu köşede iyi bir haberi ele alacağım.
Gıda tüketim alışkanlıklarımızı Avrupa’ya taşıdık.
Evet bu bir şaka değil.
Yapılan bir araştırma, Türklerin Avrupa’ya göçün üzerinden geçen 55 yıla rağmen, başta Almanya olmak üzere AB ülkelerinde tüketim alışkanlıklarını büyük ölçüde korumanın yanı sıra Avrupalıların gıda tüketim alışkanlıklarını değiştirdiklerini de ortaya koydu.
Almanya ve Avrupa’ya iş gücü göçü sırasında alışkanlıklarını da beraberinde götüren ailelerin temelini attığı Avrupa Türk Gıda pazarı, bugün küçümsenemeyecek bir konuma sahip.
Araştırma, Türkiye-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) Yönetim Kurulu Başkanı, Ekonomist Prof. Dr. Faruk Şen önderliğinde yapıldı.
“Avrupa Türk Gıda Pazarı Araştırması”, Almanya’da Türklerin kendi alışkanlıklarını korumasının yanı sıra, Almanların da gıda alışkanlıklarını değiştirdiklerini ortaya çıkardı.
Bugüne kadar Federal Almanya’daki Türk işletmecilerini sektör bazında ele alan kapsamlı bir araştırma.
TAVAK Başkanı Prof. Dr. Şen araştırma ile ilgili şu bilgileri verdi.
“Yaptığımız araştırmayla Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren Türk gıda üreticilerini, toptancılarını ve ithalatçılarını bir araya getirerek sektörün konumunu, ortak sorunları tespit etmeyi ve ortak sorunlara çözüm arayarak dayanışma sergilemeyi hedefledik.
İş gücü göçlerinin ardından, ilk yıllarda, Türkiye’ye tatile gelindiğinde götürülen yiyeceklerle giderilmeye çalışılan ihtiyaçlar koca bir yılı karşılamıyordu. Babaanneden kalma alışkanlıkla kullanılan tarhana, kışlık erişte, biber salçası olmazsa olmazdı ama Türkiye’den taşımak da çözüm değildi. Böylece ilk Türk bakkalları, marketleri, lokantaları hatta Türk gıdası üreticileri oluşmaya başladı.
Bavul ticareti yaparcasına valizlerle yiyecek taşınması ile başlayan bu macera, günümüzde etnik sınırları aşıp tüm pazara hitap edebilecek duruma geldi.
TAVAK’ın tespitlerine göre, bugün için Almanya’da 82 bin 400 Türk girişimci bulunmaktadır. Bu girişimcilerin yapısında özellikle Türk gıda maddeleri ithalatçıları, satıcıları ve tüketicileri çok büyük rol oynuyor. Son yapılan araştırmalara göre, bu sektördeki büyüme hızı da gözle görülür boyutta. Hukuksal açıdan bugün Almanya’da iş kurmak Türk göç tarihinin başlangıcında olduğu gibi çok büyük bir engel teşkil etmediği için, başlarda gerekli olan Alman vatandaşlığına geçmek bugün artık bir zorunluluk değil. Oturma hakkı ya da bazı hallerde süresiz oturma iznine sahip Almanya’da yaşayan her Türk, bugün iş kurma ruhsatını sorunsuz alabiliyor.
Araştırmaya göre; Türk perakendecilerinin %51,1 gibi yarıdan fazlası, müşterilerinin yarısının Almanlardan oluştuğunu bildirdi. Bu istatistik, Türk perakendecilerin Alman ekonomisine ve sektörün yapısına tamamen uyum göstermiş bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
Ancak Türk ürünlerinin, Alman büyük satış zinciri içindeki süpermarketlerde artan oranda yer bulmasının, Türk perakendeciliğini olumsuz etkileyebiliyor.
Günümüzde, Türk işletmeciler büyük oranda gıda maddelerini Türkiye’den ithal etmekte veya Türk ürünü olarak Almanya’da üretiliyor.
146 bin Türk girişimci hâlâ büyük bir oranla gıda sektöründe çalışıyor.
Almanya’da ve Avrupa’da ihtiyaç duyulması ile başlayan Türk Gıda Pazarı, dünün ve bugünün girişimcileri için büyük bir fırsat yaratıyor.
Belki de Türkiye üzerine oynanan oyunlar ve teröre karşı en iyi haber bu olsa gerek.
