Köşe YazılarıMedya-Basın Dünyası

Asıl Cumhuriyet’e saldırı..(Köşe yazısı 16.07.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Bizden önceki kuşaklar daha kötülerini görmüşler.

Ama gençliğini yaşamayan ve yaşatılmayan bizim kuşak, askeri darbenin ne olduğunu çok iyi bilir. Bu nedenle hiçbir zaman askeri bir darbeyi istemez.

‘En kötü demokrasi askeri darbeden iyidir’ der.

15 Temmuz’daki ‘askeri darbe mi, kalkışma mı, bir oyun mu?’ o gün Türkiye üzerine ciddi bir oyun oynandı. Yine kaybeden ve geriye götürülen Türkiye ve Türkiye’de yaşayanlar oldu.

O gün, ‘köprüde tanklar ve askerde hareketlenme var’ haber ile görüntüsü siteye düşmeye başlayınca ister istemez herkes gibi bizlerde huzursuz olduk.

Darbe desen darbe değil, tatbikat desen tatbikata benzemiyor.

Çünkü Türkiye’de ve Dünyada darbeler hep gece yarısı herkes derin uykuda iken olur. Uyandığında zaten sokağa çıkamaz. Sonrası zaten içler acısı olaylar.

15 Temmuz günü yaşanan olayları bizim çocuklar görmedikleri, kulaktan kulağa çeşitli dedikodu ve fısıltılar yayıldığı için ister istemez huzursuz olmuşlar.

O gün ki ortam zaten belli, bizden önce olduğu gibi bizim dönem ve sonrasında da iç ve dış tezgâhlar, oyunlar bitmiyor.

Milli bayramların bitirilmeye çalışıldığı, Türkiye Cumhuriyet’inin rumuzlarının kurumların başından sökülmeye başlandığı, büyük önder ve lider Atatürk’e hakaretlerin arttığı, portrelerinin kamu kurum ve kuruluşlarından indirilmeye başlandığı, heykellerine, annesine, sülalesine saldırıların yoğunlaştığı o dönem ve öncesi sanki ’12 Eylül hazırlığı’ gibiydi.

İktidara yönelik mi, yoksa Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya yönelik bir darbe girişimi idi halen tam aydınlanamadı.

Ben o gün çocuklarıma, beni arayanlara, komşularıma ‘sakin olun. İlerleyen saatlerde ne olduğu daha iyi anlaşılır. Ama Türkiye ve bizim üzerimize bir oyun’ dediğimi unutmuyorum.

Sonrasında, sokağa çağrılar, meydanda toplanmalar, nöbetler derken o günlerden bu günlere geldik. Aradan günler geçti halen, kimin, ne amaçla, nasıl bir oyun planladığı, tam ne olduğu açıklanamadı.

O günden bugüne, öncesinden sonrasına hep yazıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Milletine, Bayrağına, Camisine, Şehitlerine, gazilerine, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Atatürk’e, silah arkadaşlarına kim saldırıyor, yıkmaya, bölmeye, parçalamaya, yönetmeye kalkıyorsa en ağır ceza verilmeli. Gözünün yaşına, son pişmanlığına, sözlerine bakmadan gerekenler yapılmalı.

15 Temmuz gününden, nöbet bittiği güne kadar meydanda ‘nöbetteyiz’ diyerek çadırlar kurup, yemekler, içecekler dağıtan, süslü konuşmalar yapan, kürsüden inmeyip terör örgütüne ve darbeye kalkışanlara lanetler yağdıran, ailece pozlar veren, devlet büyükleri ve protokol üyeleri ile fotoğraflar çektirenlerin çoğuna iyi bakın.

O günde yazdım halende yazıyorum, bundan sonrada yazmaya devam edeceğim.

O nöbettekilerin çoğu fetö/pdy yapılanması, yardım, yataklık, örgütün kriptolu yazışmasını kullanmak gibi bir çok suçtan gözaltına alındı, tutuklandı, hapse mahkum edildi. Çoğu da halen kaçak ve nerede olduğu bile bilinmiyor.

Ancak, o günden bu güne fetö/pdy’nin piramit yapılanmasında belli yere kadar dokunan iktidar, siyasi ayağına gelince hiçbir şey yapmadı, yapamadı, yapmıyor.

Oysa, örgütün dilencisinden çaycısına, işçisinden memuruna, esnafından tanınmış işadamına kadar herkese dokunmaktan kimse çekinmedi. Hatta en ağır cezalar verildi, mallarına elkondu, holdinglerine, işletmelerine kayyımlar atandı, TMSF’ye devri yapıldı.

Eğer, bu devleti, milleti bölmeye, parçalamaya kalkıyor, kendini ‘Ben devletten güçlüyüm’ zannediyorsa, o tiplerin hepsinin kafaları ezilmeli.

Ancak, bugün özellikle fetö/pdy yapılanmasına yönelik operasyon ve soruşturmada, siyasi ayağa dokunulmaması toplumu huzursuz etti, adalete olan güveni sarstı.

Bir de, 15 Temmuz öncesi ve sonrası terör Şehitleri, aileleri ve gaziler, o günden bugüne sürekli ’15 Temmuz Şehitleri’ denilerek, kendilerinden söz edilmemesine kırgın.

Ben şahsen 15 Temmuz’un bir hükümet darbe girişiminden çok, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni, yıkma ve parçalamaya yönelik bir saldırı olduğuna inanıyorum. O kadar temizlikten sonra, TSK’ya kaynak sağlayan askeri liseler ve GATA’nın kapanması , yasama, yürütme, yargının Başkanlık Anayasası’nda toplanma çabası, bu kalkışmaya ABD’nin İncirlik’ten destek vermesi düşündürücü.

Darbe girişimi o gün, TSK’nın üzerlerine çok oyun oynanan Cumhuriyete bağlı subayları, ordudan ‘kumpaslarla’  atılan vatan sevdalıları tarafından önlendi.

Nehirler hiçbir zaman geriye akmadığına, tarihin akışı hep aydınlığa, ileriye gittiğine göre, bazı kaleleri kaybedilse de Cumhuriyet devam edecek ve sonuçta yine kazanacaktır.

Bir daha 15 Temmuz’ların, 12 Eylül ve benzeri darbe ile kalkışmaların yaşanmaması için hiçbir cemaate, legal, illegal bu tip örgütlenmelere destek verilmemeli, teşvik edilmemeli. Kafaları bir daha doğrulmayacak şekilde ezilmeli.

Türkiye Cumhuriyeti hepimize yeter.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası