Köşe YazılarıMedya-Basın Dünyası

Annenize, atanıza kıymayın.. (Köşe yazısı 08.05.2020 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Belki inanmayacaksınız ama ben ‘şu günü, bu günü’ gibi tüketim toplumu günleri hiç sevmiyorum, sevemedim, sevmeyeceğimde.

Bunu söylerken, sakın ‘milli ve dini bayramlar ve günlerle’ bu işi karıştırmayın.

O ayrı bir konu.

Ben, bugün ‘annem yatalak yaşarken’ bu yazıyı kaleme almak istedim.

Özellikle, son yıllarda, çeşitli nedenlerle; ‘gelin, damat, çocuklar istemiyor, işim yoğun, zamanım hiç yok, imkanlarım yok, gelemiyorum-gidemiyorum, kafamı kaşıyacak zamanım yok, bende çok hastayım, ben ondan kötüyüm’ gibi arkasına daha çok ekleyeceğiniz bahanelerle anne-baba ve atalar bir köşeye atılır, itilir, unutulur, aşağılanır, horlanır halde.

Ben annemle ilgili yazayım, belki insafsızlar, vicdansızlar, utanmasını bilenler insafa gelir.

***

Öncelikle, yatalak, beli kırık annem için dua edin..
İki-iki buçuk yıl öncesine kadar kendini öyle ya da böyle idare edebiliyordu.

Şimdi 7/24 yaşamı kemik erimesine bağlı çökük kırığından, basurdan, ödemlerden yatalak. Kemik erime hızı çok yüksek, kemikleri cam gibi.

Yatalak olduktan kısa bir süre sonra annemin sık sık ağladığına, bu gözyaşlarının ve ağzındaki sözlerin bugün bile değişmediğine tanıklık ediyorum.

Öyle ki okuma yazması olmayan ve sonradan okumayı öğrenen annem, küçük yaştan bu yaşına kadar  namazını hiç eksik etmedi. Sabah uyandıktan sonra her fırsatta Kuran-ı Kerimi okudu, hatim indirip, kaç tane kime hatim indirdi ise onu çizgilerle bize anlattı.

İlk günden bugüne zaman zaman neden ağladığını sorduğumda aldığım yanıt hep aynı oldu ve oluyor.

‘Eskiden ne güzel ibadetimi ediyor, Kuran okuyordum. Şimdi altım pis oluyor, ibadetimi yapamıyorum, kuran okuyamıyorum. Ona ağlıyorum.’

Bununla ilgili Müftülükten ilgili birimlerle görüştürdüm, ibadet şeklini anlattılar ama gelen-gidenlerin ‘çarpılırsın, şeytana uyma, kesinlikle olmaz’ gibi sözlerinden ‘yatalak anneme’ yardımcı olmak yerine hep tarif edilen ibadetinden ve elindeki okuduğu Kuran’dan uzaklaştırdılar.

***

Her fırsatta küçük kız kardeşim ile nöbetleşe yanındayım, duasına muhtacız.

Acılarını hafifletmeye çalışıyoruz.

Stres ve sıkıntısını gidermek için konuyu açarak bazen anılarını dinliyorum. Bazen halı dokurken söylediği türküleri birlikte söylüyor, isteklerini, özlemlerini yerine getiriyorum.

Annem yatalak olunca, spor ve müzikle ilgili sosyal hayatımı bir kenara koyup, mesleğim, annem ve evim dışında bir şey bırakmadım.

Öyle ki, bir ara pıhtı atmasından yürüyemez hale geldim, ikinci kalp krizi geçirdim, tedavi ile ayağa kalkınca bastonla gidip gönlünü aldım, fazla üzülmemesi için birlikte ‘bunada şükür’ dedik.

Allah hepimizin hakkında ne hayırlısı ise onu versin.

Şükürler olsun iki tarafın atasından tek annem kaldı.

En azından yaşıyor ve bizimde yine babamızın evine gitmek ve kapısını açmanın keyfini yaşıyoruz. Onu şimdilik bazı mevki-makam sahibi evlatlar gibi kilitli, kapalı bırakmıyoruz.

Kısa çalışma döneminde sabah, uzun çalışma döneminde akşam nöbetçisi benim.

Şükürler olsun ki, her gün dönüşümlü baktığımız kızkardeşimle altını değiştirip, kremini çalıp, ilacını verip, kahvaltı-yemeği birlikte yapıyor, doktorunu, ilacını, alışverişini gerçekleştiriyoruz.

Belki inanmayacaksınız ama; bu yatalak halinde bile ‘ne yemek istersin, ne hazırlayayım’ diye sorduğumda yatalak halini unutup ‘ben hazırlarım, sen yorulma’ dediğini çok duyuyorum.

Üstelik hasta masasına yiyeceklerini hazırladığımda, yaşlılıktan büzülen o parmakları ile kahvaltılıkları almak için bile benim yanına oturmamı, birlikte başlamamızı bekliyor.

***

Arada, eski kuşak, kıtlık dönemini görmesinden ve saklama alışkanlığından tatlı kavgalarda ediyoruz. Hayırlı ya da büyüklerimize yeten evlat mıyız? bilemem.

Yatalak annemle en tatlı anım Kayseri’de doğup-büyüdüğü, çocukluğunun geçtiği Melikgazi Çorakçılar mahallesi, eski Kayseri ve Sümer’in yıkılan sarı ve AGÜ’nün öğrenci köyü olan taş evleri üzerine kaldı.

‘Orada şu var, burada bu var’ dedikçe ‘anne, oralar bitti. Eskiden, senin bildiklerinden birşey kalmadı’ dedim ve 3 yıl önce arabama atıp, o anılarında kalan olmayan Kayseri’yi gezdirdim. Düvenönü arkasını görünce ‘çocukluğumdan bir şey kalmamış, Kayseri çok değişmiş’ diyerek, Sümer, Doğumevi çevresi, Fatih-Sahabiye mahallesindeki katları görünce ‘o verimli araziler nerede? Diye sorarak ağladı.

***

Beni önce karnında, sonra göğsünde, sonrada aklında taşıyan annem, en zor günlerimde maddi-manevi hep yanımda oldu.

Ama ben sadece evlatlık görevimi Allah rızası için yapıyorum.

Kim evlatlık görevini gücü nispetinde yapıyorsa yazsın.

Şu dönemde yaşayan anneleri için belki bir umut olur, hayırsız evlatlarını utandırmak için farkındalık oluşur.

Bunu yazarken, anne-babasını, atasını unutanlara, köşeye atanlara belki iyi bir insanlık dersi veririz.

Herkes sözde, gösterişle, algılarla, konuşmalarla değil, evlatlık görevinin özü ile bunu yapsın.

Yoksa virüs bile anasını-babasını hastane köşelerine atan, evlerine hapseden, bahane üreten evlatları kendine getiremedi.

Allahtan, atalarından, vicdanlarından, kalplerinden değil, bugün virüsten korkar oldular.

Benim tavsiyem, hepsini bir kenara bırakın evlatlık görevinizi yapın ve kalan atalarınız yaşarken başkasıyla değil kendinizle yarışın.

Yoksa atanızı huzurevine, hastane köşesine, bakımevine atıp, birde rapor çıkartıp araba, bakım parası alıp, sosyal medyada kahraman olan sahtekarlardan biri de siz olun.

***

Allahtan korkan, kuldan utanan, sade bir vatandaş olarak sizden ricam, yatalak annem için dua etmeniz.

Bu arada, bizim işimizi kolaylaştıran Tıp camiasına, kamudaki evde sağlık ve bakım ekibi ile ismini yazamayacağım, benimle eve gelip annemi ziyaret eden herkese yaşayan annem adına içtenlikle teşekkür ediyorum. Annemde zaten hepsine dua ediyor.

Annemin yaşadığı, nefes alıp verdiği, kapısını açıp-kapattığım hergün benim için Anneler günü. Sizde yapıyorsanız, sizinde gününüz.

Hepsine Allah hayırlı uzun ömürler versin.
Anneniz, babanız, atanız yaşarken kendi inandığınız bahaneleriniz ile keyif yapmayın.

Bu değerleri kaybedince ‘sol yanım boş kaldı, çok acıdı’ diyerek timsah gözyaşları dökmeyin.

Yastığa başınızı koyduğunuzda rahatsanız sorun yok.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel İletişim Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası