AK Partiye manifestom (Köşe yazısı)
TARİH VE GÜNÜMÜZ PERCERESİNDEN BÜYÜK UYARI!
AK PARTİYE MANİFESTOM
Süleyman KOCABAŞ
Tarihçi Yazar
kocabassuleyman@gmail.com
Okuyucularıma Bir Bilgilendirmem
Aziz dostlar ve sevgili okuyucularım, şimdiye kadar sizlerle “dağınık yazılarım” la buluşmuştuk. Artık bundan böyle “KÖŞE YAZISI” formatı adı altında, daha düzenli ve sistematik bir yazı hayatımla sizlerle buluşmaya devam edeceğim. Dua edeniz, Allah beni utandırmasın ve başarılı olayım. 6-7 yıldan beri kullandığım “TARİHE NOT DÜŞMEK” formatım da ara sıra devam edecektir. Bildiğiniz üzere bütün yazılarım “açık büfe” dir. İsteyen istediği yerde benden izin almadan ve bana telif ücreti ödemeden yayınlayabilir.
Yazı Başlığı Metni
Aziz dostlarım ve sevgili okuyucularım, bugünkü ilk köşe yazımızda sizleri “Günümüz Penceresi” nden bakarak bilgilendirmek ve aydınlatmaya çalışacağız.
“Demokrasi ile idare ediliyoruz” deriz hep!… “Güzel”!… “Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır” da deriz!… Bu da “güzel”!… Bu bakımda ben bir tarihçi yazar olarak hem demokrasiyi hem de, iktidar olup zaten “vatan, millet ve devleti kurtarmak” için kurulduklarından şüphe etmediğim hangi parti olursa olsun, hataları ve sevapları, yanlışları ve doğrularıyla da “etik” olarak hepsini de sever, takdir ederim. Mümkün olduğu kadar ayrım yapmamaya dikkat ederim. İktidar partisi AK Parti de böyle değerlendirdiğim partilerimizdendir. “Marksist ve PKK ile arasına mesafe koyamayan” denilen partiler dışında her partiye oy verdim. Takım tutar gibi parti tutmam. CHP’ye bile mührümü bastığım oy pusulalarım oldu. Yalan söylüyorsam yılan çarpsın. Tabii ki AK Partiye daha çok oy verdim, ama “sürülerle başarısızlığı” beni çok rahatsız ediyor. Sayın Erdoğan’ın başarısızlıklarını açık açık söylemesi de beni sevindiren diğer bir noktadır. Bizde onun dışında hiç bir lider “kendi dilimle itibar kaybetmeyeyim” düşüncesi ve korkusuyla hatasını söylemekten yılandan kaçar gibi kaçarak söylemez. Türk milletinin en azından 2000 yılık tarihinde bunun tek istisnası Sayın Başkanımız Erdoğan’dır ve bu onun “en büyük erdemidir” kanaatindeyim.
Sayın Erdoğan, iktidarda olduğu halde sanki bir muhalefet partisi imiş gibi kendi politikası ve yaptıkları aleyhine neler söylemedi ki: 2015 yılından başlayarak önce “Eğitimde başarılı olamadık” dedi, ardından ekledi “Kültürde başarısız olduk”, 2019’da da “Fikri hâkimiyetimizi kuramadık ” dedi. En son olarak da, bu “üç başarısızlığı” na “iki başarısızlık” da ekleyerek, “5 büyük başarısızlık mecmuu” ndan olarak 13 Şubat 2021’de ana – baba memleketi Rize’de şunları söyledi: “Eğitimde, kültürde, fikirde, ailede ve sanatta başarılı olamadık” dedi. Mecmuunu birden söylediği için kendisine “daha büyük” olarak teşekkür ederim. İşin esasına bakılırsa, adı gelen bunlarda “başarısız” olmak, her alanda başarısız olmak demektir. Çünkü, “kalkınmanın alt yapısı” bunladır. Kalkınma, bunlarda başarılı olmakla mümkündür.
Bu milletin siyasi hayatından Atatürk, İnönü, Menderes, Demirel, Ecevit, Özal, Erbakan, Türkeş vb. gibi daha niceleri gelip geçmiş “siyaset devleri” vardır, ama, bunlardan neredeyse hiçbirisi “hatalarını itiraf etmek, söylemek erdemi” ni Sayın Erdoğan kadar göstermemişlerdir. Ama, yine de “haklar” ını yemeyelim: Bunlardan 2-3 hata itirafı da olsa Atatürk 2, Demirel 2, Özal da 3 hata itirafı erdemi göstermiştir. Eğer beni “küçümsemeden, ötelemeden” okursanız bunları da önümüzdeki günlerde köşe yazımda yazacağım. Beni okuyan kazanır; okumayanın ise klasik, kısır ve güdük kalacağı kanaatindeyim. Birisi Atatürk’ün “İkinci Adamı” İnönü ile onun “Üçüncü Adamı” Celal Bayar, “büyük hatalarla” yüklü oldukları halde bunları söylememek için yılandan kaçar gibi kaçmışlardır. Hata bunu İnönü –Bayar ikilisinden Bayar, “Benim ile İnönü arasında öyle sırlar vardır ki, bunları dağlara yüklesek onlar bile çekemez” diyerek, genelde “hata itirafları” olacak olan bunları açıklamadan mezara kadar götürmüşlerdir.
Sayın Erdoğan gerçekten “siyasi hata itiraf erdemleri” nden olarak daha başka neler söylemedi ki: Muhtelif tarihlerde kronolojik sıra ile “Esed beni aldattı, Apo beni aldattı, Fetö beni aldattı, Mesut Barzani beni aldattı, Başkan Trump beni aldatı, NATO beni aldattı, Şu ve Bu beni aldattı…” dediklerini de herkes bilir zaten. Yakında da “Vladimir Putin beni aldattı” der mi, demiz mi kestiremiyoruz. Sayın Erdoğan’ı bu “hata itirafları” yla da tebrik ederim. Bir arada da “Ekonomide istediğimiz seviyeye gelemedik” demişti galiba. Sayın Erdoğan’ın “Hiçbir şey yapamadık, benden ve bizden bu kadar” demesine sıra gelir mi gelmez mi bilinmiyor.
Benim bildiğim ve istediğim bir şey varsa o da şudur: AK Partinin bütün bu itiraf edilen hatalarını en kısa zamanda düzelterek iktidarını sürdürmeye davam etmesidir. Çünkü, onun yerini doldurup daha başarılı işler yapabilecek, Sayın Erdoğan’ın ifadesiyle “Ehliyetli, liyakatli, milli ve yerli muhalefet yoktur.” Yani, gelen gideni aratabilir. Keşke aratmasa, bir dileğimiz de budur.
Sayı Erdoğan, “Devlet şikayet etmez, devlet şovlu propaganda yapmaz, iş yapar, vatandaş görerek takdir eder, sandıkta yeniden ya seçer yada seçmez, değiştirir” denilir. Çok doğrudur. Sayın Erdoğan’ın bu “erdemli hata itirafları” yanında, aşması gereken en büyük diğer bir “handikap” ı da “Pandemi Sürecidir”. Bu süreci de “kazasız- belasız” atlatamazsa belki de yalnız başına bu, kendisini ve partisi AK Partiyi güme götürebilir. Benim şahsen buna gönlüm razı değildir… 18 yıllık iktidarı süresince Türk seçmeni AK Partiye her seferinde büyük krediler açtı. Bunlar “heba” edilmemeli, millet “ümitsizlik” e sürüklenmemelidir. Bir kuşumuz varsa affoluna.
Atatürk’ün “iki hatası erdemi” ni anlatacağımız gelecek haftaki yeni bir köşe yazımızda buluşmak üzere hoşça kalın efendim. Vesselam. 16 Şubat 2020