Politika

ADD Eşgüdüm toplantısı sonuç bildirgesi

Atatürkçü Düşünce Derneği Orta Anadolu-Doğu Eşgüdüm bölge toplantısı Genel Başkan Tansel Çölaşan ve Genel Merkez Yöneticileri ile birlikte yapıldı. Dernek Kayseri Şube Başkanı Kemal Ceylan, Ankara’daki  sempozyumda alınan sonuç bildirgesinin aynen kabul edildiğine dikkat çekerek bunu şöyle açıkladı.

Cumhuriyetin cevherini akılda tutan, çok boyutlu, kendi bağımsız iradesini oluşturarak ilerleyen, dünyayı inceleyen, iyi tanıyan bir toplum aklını ihtiyacımız çok artmıştır. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin bu tarihsel Sempozyumu böyle bir toplum aklının zenginleşerek büyüyeceğini gösteren ve yaygınlaşacak ilk örnektir. Kutlu olsun.

1. Sempozyum, Atatürkçü düşünceyi dar kalıplar içinde kabul etmeyen, özünü, cevherini özenler koruyarak ve geniş bir düşünce ufku oluşturarak hazırlandı. Ve bir yeni düşünce seferberliği için başlangıç oldu. Katılanlar, Sempozyumun tüm oturumlarında, geçmişin ve bugünün dünyasında ve Türkiye’sinde doğru ve sağlam bilgilere dayanan bir ortak paydanın oluştuğunu saptadılar. Bu ortak payda, Cumhuriyet’in 21. Yüzyılında yeniden doğacak varlığının, yeniden bağımsızlığa erişme iradesiyle vücut bulacağıdır.

2. Bağımsız olmayan insanlar gibi, bağımsızlık iradesini oluşturmayan (veya bundan vazgeçen) toplumlar da içinde yaşadıkları dünyada ve tarihte gereken kabulü göremezler. Dünya sermayesinin ve güçlü devletlerinin menfaatleri için şımartılabilirler. Fakat adam yerine konulmazlar. Türkiye böyle bir tuzağın içine sürüklenmiştir. Buradan ancak Cumhuriyet’in aydınlık aklı ve 21. Yüzyılın bilim ışığını kavrayan genç kuşakların mücadelesiyle çıkacaktır.

3.Her devrim kendini geliştirmek zorundadır. Yavaşlar ve durursa, ‘karşı devrim’ mutlaka önce ‘masum görünüşlü talepler’ arkasına saklanarak ve bunlar yeni düşüncelerin ürünü imiş gibi ortaya çıkar. Zaman ve yol buldukça yayılır ve zemin bulur. ‘ Karşı devrimci’ senaryo, böyle ve kendine mutlaka iç ve dış destekler bularak zenginleşir. Türkiye’de de bunu gördük. Cumhuriyetin devrim yılarından ‘kuruluş’ un zor ve başarılı yıllarında ilerledikçe, devrimci damarın sürekli beslenememesi ile oluşan ‘kırılmalar’ o zemine fırsatlar yaratmaya başlamıştır.

4.Türkiye, özellikle 1980’den itibaren böyle bir senaryonun alanı haline gelmeye başlamıştır. 20. Yüzyıl başlarken, tarihin emeğe ve kadınlara ilk kez yapıcı olma fırsatı vermeye başladığını dünya çapında tarihi bir kavrayıştır. Ancak, 1980’den sonra, Türkiye’de karşı devrimci senaryo Cumhuriyet’in ‘kırılma’sını, işçileşmenin artığı bir toplumsal seyir içinde önce çalışma haklarını eriterek başlamıştır. Bunu, önce kadınları ve genç kuşakları ezerek başlamıştır. İnsanı değersizleştirerek geleceği yok etme oradan başlamış ve oradan aldığı cüretle örgütlenmiştir.

5.Oradan 2000’li yılların Türkiye’sine erişen karşı devrim çizgisi, bugün çocukları, genç kuşakları ülkenin eğitim sistemini yok ederek kurgulanmaya giriştiği bir cendere içinde hapsetmeye yönelmiştir. Halkın, çocuklarını eğitme düşüncesi ve arzusu büyüdükçe bu cendere şekillenmektedir: halkın, ödeme gücü düşük bırakılan büyük kesimi çocuklarına ‘parasız’ eğitime (yani, imam hatipleşmeye) terk ederken, ödeme gücü bulabilen bir ‘yeni orta sınıf’ çocuklarını ‘paralı’ eğitime (yani, imam hatipleşmeye ) terk ederken, ödeme gücü bulabilen bir ‘yeni orta sınıf’ çocuklarını ‘paralı’ eğitime yönlendirecektir. Genç kuşakların büyük kitlesi bir ‘ yeni orta çağ’ ın dişlilerine

verilecek, görece zengin çocuklar karşı devrimin bu senaryosu içinde bir azınlık eliti oluştaracaklardır. Bu yolda son adım üniversitelerin parçalanmasıdır. Tablo, Cumhuriyetin özgür ve aydınlık insan yetiştirme tasarımının sonudur. Bu Türkiye’nin hızlanmakta olan yetenekli insan gücünün de başlangıcıdır.

6.Şu görünüyor: Türkiye bir nitelik duvarına çarpmıştır ve orada kalmaktadır. Cüsse büyüdükçe nitelik sorunu da büyümektedir. Cehalet, bilgiden daha hızlı büyüme yolundadır. Bu , Türkiye için muhtaç olduğu en değerli şeyi kaybetmek demektir: uygarlık yolunda ‘yeni zaman’ı kaybetmek.

7.2000’li yıllarda, dünya sermayesi ve büyük devletlerin sözcüleri tarafından Türkiye’ye ‘modernizasyon’ olarak sunulan bu tabloda ülke insanını ve genç kuşaklarını kaybederken, toprağının ve yapabileceği üretimin de değerini bilmeyen, bunu algılamaktan uzak bir yönetim tarzına kilitlenmiştir. Ne kadar tarım arazisi var? Bilinmemektedir! Ve ülkeyi beslemeye yetmemektedir. Sanayi bir düşük teknoloji çemberi içime hapsolmuş kendini ancak ithalata sürdürebilmektedir. Ve bu üretim fazlası, ancak git gide artan bir borçlanma ve ülkenin cumhuriyet sayesinde birikmiş varlıklarının satışı ile sürdürebilmektedir. Bu yük, Türkiye halkının gitgide küçülen kesesinden finanse edilmekte, ağırlaşmakta ve taşınmaz hale gelmektedir.

8.Türkiye, üzerine örülen bu kalın kabuğu kırmak ve var olabilmek için buradan çıkmak zorundadır. Kaybettiği zamanı yakalamaya ve ileri gitmek mecburdur. 2023 tarihi yaklaşmıştır. Problemi kavramak ve çözmek gerekiyor. Cumhuriyet, Türk halkına 20. Yüzyıla ve uygarlığa adım atabilmek için, Türk halkının kendine Cumhuriyetin büyük kapısını yeniden inşa edilmesini başlangıç tarihi olmalıdır.

9.Bunun için, Türkiye için öncelikli yol bilimdir. Teknoloji satın alınabilir, bilim aklı satın alınamaz. Çünkü bilim daima bir ileri ve yaratıcı düşünce tarzının ürünüdür. Son yüzyıl içinde dünya çapında büyük ve yoğun biçimde gelişen, çoğalan bilim aklı yegane ‘yol göstericidir’. İzleyerek ve dönüştürerek 21. Yüzyılda dünyada var olabilmenin zorlaştığını yansıtan teknolojideki gelişmelerde, bize ‘önce bilimi’ işaret etmektedir.

10.Cumhuriyetin 20. Yüzyıl için ön gördüğü uygar toplum bir ‘bütünlük’ halinde düşünülmüş, buna erişilmeye çalışılmıştır. Şimdi, yine 21. Yüzyılın belirsizlikler taşıyan, çetin dünyasında var olabilmek için “bütünlük” içinde (yekpare) ve mutlaka Cumhuriyetin cevherini akılda tutan, çok boyutlu, kendi bağımsız iradesini oluşturarak ilerleyen, dünyayı inceleyen, iyi tanıyan bir toplum aklını ihtiyacımız çok artmıştır. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin bu tarihsel Sempozyumu böyle bir toplum aklının zenginleşerek büyüyeceğini gösteren ve yaygınlaşacak ilk örnektir. Kutlu olsun.’

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü