Adalet..(2) (Köşe yazısı 05.09.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Dün Adalet ile ilgili yazıma bugün, yine Kayseri Barosu Başkanı avukat Cavit Dursun’un ‘adli yıl açılış sonrası resepsiyon’ konuşması ile devam etmek istiyorum.
Neden mi. Yazıyı sonuna kadar okuyun, sorunuzun yanıtını kesinlikle alırsınız. Ben noktasına, virgülüne dokunmadan, neredeyse tamamına katıldığım bu konuşmayı aynen yayınlıyorum.
“Siyasî irade ve devlet yöneticilerinin, Yargı erkinin eşitler arasında birinci erk olduğuna, Kuvvetler Ayrılığı, Hukukun Üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkelerine, adalet, liyakat, Savunma ve eşitlik kavramlarına ve evrensel yargı kurallarına inanmaları ve saygı göstermeleri şarttır. Bu uğurda, Hakim ve Savcılarımızın teminat ve güvenceleri tam olarak sağlanmalı, Savunma hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalı, kanunlar yapılırken yargı organlarının görüş ve önerileri öncelikle dikkate alınmalı, Barolar ve Avukatların tam bağımsızlığı sağlanmalı, liyakat ve ehliyet öncelik taşımalıdır. Hâkim, Cumhuriyet Savcısı ve Avukatların ise, aynı yolun yolcusu ve hizmetkarları olduklarını unutmadan, hukukun tüm evrensel ilkelerini benimseyerek, karşılıklı saygı ve meslek kurallarına tam bir inanmışlık ve adanmışlıkla, beşer olan hiçbir şeyin önünde eğilmeden, korkmadan ve çekinmeden görevlerini ifa etmeleri gerekmektedir.
Tüm Hukukçuların hiçbir menfaat, makam, ikbal, siyasi görüş, güç, tarikat, cemaat ve mezhepsel konu, grup ve subjektif hususlara bakmadan ve takılmadan, sadece ve sadece evrensel ve mesleksel adalet, savunma ve yargı ilkelerine inanmaları ve bu uğurda yılmadan, usanmadan ve cesaretle mücadele etmeleri, en temel kural ve ilkemiz olmalıdır. Tüm insanlarımız, kendileri ya da grupları için değil, herkes için evrensel ve ilkesel adalet anlayışını benimsemeli ve istemelidir. Toplumun tüm katmanlarının adalet, savunma, eşitlik ve hukuk ihtiyacını en üst perdeden talep etmesi gerekmektedir. İçeride ve dışarıda, yargıya olan güveni artırmak, tarafsızlık ve bağımsızlığını sağlamak, kalitesini ve hızını artırmak zorundayız.
Yargıyı adil, insani, ahlaki, kabul edilebilir ve hukuki yapan savunmadır. Savunmanın olmadığı bir yargı, engizisyondur, yargısız infazdır. Dünya hukuk tarihine geçen iddianameler yoktur, savunmalar vardır. Günümüzde devletlerin gelişmişliği, insan hakları ve çağdaşlığın en önemli kriterlerinden birisi, Baroların Gücü, Savunmanın etkinliği, Avukatlık mesleğinin kalite ve niteliği ile savunmanın haklarının genişliğidir. Güvenilir, saygın, adil ve iyi işleyecek bir yargının en önemli şartlarından birisi de, hukuk eğitimidir. Hukuk eğitimi kaliteli ve nitelikli olmayan bir ülkenin, yargısından da hiçbir şey beklenemez. Bunun için hukuk fakültelerinin sayılarının ve kontenjanlarının bir an önce azaltılması, yeni hukuk fakültesi açılmasının önüne geçilmesi, mevcutların sayısının 10’a kadar düşürülmesi, yüzde 1’lik dilime giremeyenlerin hukuk fakültesine girememesi, hukuk eğitiminin 6 yıla çıkartılması, ezberci sistem ve anfi düzeninden vazgeçilmesi, analitik, tartışan, sorgulayan, özgürlükçü ve evrensel sistem ağırlıklı hukuk eğitimi modeline geçilmesi, avukatlık staj süresinin 3 yıla çıkartılması, hakim ve savcı alımının sadece ve en az, 10 yıl fiili avukatlıktan sonra yapılması, hakim yardımcılığı sisteminin getirilmesi, avukatlık sınavının derhal uygulanmaya konulması, her türlü sınav ve seçmelerde, sadece liyakat ve ehliyete dayanılması gerekmektedir.
İdari hakimlikte son yapılan düzenlemeden derhal vazgeçilerek, sadece hukuk fakültesi mezunlarına idari hakimlik imkanı getirilmelidir. Yargı ve adalet çökerse, devlet ve toplum çöker. Toplumsal ve bireysel yaşamın, huzurun, düzenin, milli birlik ve beraberliğin, istihdamın, ekonominin, ticaretin velhasıl her şeyin, başı da sonu da, ancak ve ancak adaletle kaimdir. Güçlü bir yargı sistemi, adil bir yargılama, hukukun üstünlüğü, hukuki güvenlik, öngörülebilirlik ve etkili bir savunmanın olmadığı ülkelerde, bilimsel ve teknolojik üretim ve istihdam gelişemez. Böyle ülkelerden sermaye kaçar, yatırım ve istihdam azalır, piyasalar her türlü manipülasyona açık hale gelir, dış ticaret açığı ve ithalat artar, üretim geriler. Tüm bunları sağlamanın yolu, yargı bağımsızlığı, güçlü savunma, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerinden geçmektedir.
Düşünce, fikir ve inanç hürriyetleri, bireyin, toplumun ve devletin gelişmesinin en temel faktörlerinden birisidir. Bu nedenle, bu özgürlükler alabildiğince genişletilmeli, eğitim modelimizde değerler eğitimine öncelik verilmelidir. Konuşan, düşünen, araştıran ve sorgulayan birey ve toplumlardan korkulmamalıdır. Şüpheliye/Suçluya ceza verebilmenin yolu bile hukuktan geçer. Eğer hukuku uygulamazsanız, savunma hakkı vermezseniz, adil yargılanma, masumiyet karinesi ve suç ve cezanın şahsiliği ilkelerini zedelerseniz, suç isnadında bulunulan şüpheliyi-suçluyu dahi cezalandıramazsınız. Öyle bir hukuk düzeni kurmalıyız ki, bırakın kamuoyunu, sanığın kendisi bile adil yargılandığına inanmalıdır. Adil olmak kadar önemli olan bir diğer hususta, adil gözükmektir. Çoğu kez adil gözükmek, adil olmanın bile ötesine geçmektedir. Hukuku ve hukukun ilkelerini savunmak, suçu ve suçluyu savunmak değildir. Tam aksine, at izini it izinden, akı karadan, yaşı kurudan ayırmanın tek yolu, sadece ve sadece hukuk, savunma ve adalettir. Sürekli gündemde tutulan her türlü aflar, ceza kanunları, ceza usul ve infaz sisteminde sürekli yapılan değişiklikler, sistemin güvenilirliğini zedeleyecek, toplumsal barışı ve huzuru bozacaktır. Hukukla ilgili yapılan ve yapılacak her türlü düzenlemeler, popülist, güne göre ve siyaseten değil, hukuk kurumlarının ve organlarının ve sahadaki uygulayıcıların görüşleri alınarak yapılmalıdır. Yargıya alternatif olarak yapılan arabulucu, uzlaştırma ve bilirkişilikteki değişikliklerin, adalete, topluma ve sisteme verdiği büyük zararlar görülmelidir
Tarihte adalet, hukuk, ahlak, disiplin ve düzenle anılan bir ecdadın soyuyuz. Uzun tarihimiz sonrasında 1923 yılında kurulan Cumhuriyetimiz, evrensel hukuk ilkelerini kabul etmiş, milli hasletimiz olan adalet, hak ve ahlak bilincine, insanlık tarihinin evrensel hukuk ilkelerini ve kurumlarını da eklemiştir. Evrensel, milli ve dini tüm hukuk, yargı, savunma ve adalet ilke ve değerlerimize ve özellikle vatandaşlık bilincine ve hukukuna sahip çıkmalı, birleştirmeli ve uygulamalıyız. Ancak ve ancak bu şekilde, milli birlik ve beraberliğimizi, ülkemizi, millet ve insan olarak varlığımızı, hukuki güvenlik ve huzurumuzu koruyabilir ve sağlayabiliriz. Devletimize, Cumhuriyetimize, Cumhuriyetin kurucu değerlerine ve Evrensel İlkelere sahip çıkmaktan başka yolumuz ve çaremiz yoktur.