
Zafer partisi Kayseri Melikgazi ilçe başkanı Hasan Mert Çakmak:Girişimci Gençlere Ücretsiz “Üretim ve Proje İçin Alanlar Tahsis Edilsin
Bugün Türkiye’nin en büyük ihtiyacı; üreten, geliştiren, teknolojiyi takip eden ve kendi işini kurmak isteyen gençlere gerçek anlamda fırsat sunmaktır. Melikgazi İlçe Başkanlığı olarak diyoruz ki:
Belediyeler gençler için sadece sosyal alan değil; üretim, fikir geliştirme ve girişimcilik merkezleri oluşturmalıdır.
Bu kapsamda önerimiz şudur:
1) Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere tüm belediyelerimizin, genç girişimcilere yer tahsis etmesi gerekiyor.
Bu yerlerin adı Hangar, Büro, Atölye veya Girişimci Dükkanı olabilir. Önemli olan mekânın amacı:
Gençlerin bir yıl boyunca kira ödemeden projelerini hayata geçirebilmesi.
2) Genç elindeki projeyle başvuracak, belediyede oluşturulacak uzman bir heyet projeyi değerlendirecek.
Her önüne gelene değil;
– Projesi olan,
– Planını hazırlayan,
– Gerçekten üretmek isteyen gençlere destek verilecek.
3) Bir yıl boyunca kira alınmayacak.
Genç;
– Yazılım yapabilir,
– İmalat veya montaj yapabilir,
– Dijital bir ürün geliştirebilir,
– Atölye, tasarım veya başka bir üretim alanında çalışabilir.
“Tutabilen yürüsün” mantığıyla; işini oturtan genç daha sonra kendi yerini açar, arkasından gelenlere de yeni alan açılmış olur.
4) Bu projeyle üç büyük fayda ortaya çıkacak:
* İstihdam artacak.
* Yeni girişimler ekonomiye canlılık katacak.
* Kayseri, gençlerin şehri ve girişimin merkezi olacak.
Bizim derdimiz gençlerimizin moralini yükseltmek değil; onların önündeki kapıları açmaktır.
Gençlere destek vermek sadece sosyal bir proje değil; şehrin geleceğine yapılan yatırımdır.
Bu önerimizin hem belediyeler hem de kamuoyundan güçlü destek bulacağına inanıyoruz.
Melikgazi teşkilatı olarak gençlerin yanında olmaya devam edeceğiz.
Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, 2016 yılında Beşiktaş’ta teröristlerin saldırısı sonucu şehit olan polisler için yapılmış anıtın önünde basın açıklaması yaptı.
Prof. Dr. Ümit Özdağ: Bugün burada Beşiktaş Stadyumu’nun yanında alçakça bir terör saldırısında kaybettiğimiz şehit polislerimizin anısına bulunuyoruz. Ben yıllarca Polis Akademisinde ve Harp Okulu’nda ders verdim ve polis istihbarat kurslarında hocalık yaptım. Öğrencilerim arasında şehitler oldu, gaziler oldu. Onların ne kadar ağır şartlar altında bu ülkeyi savunmak için mücadele verdiklerini en yakından gözleyenlerin başında geliyorum. Çünkü sadece onların sınıflarda hocalığını yapmakla kalmadım. Güneydoğu Anadolu’da değişik il ve ilçelerde, hatta dağda, dağ karakollarında köylerde yanlarında oldum.
Bugün gazilerimiz aramızda dolaşırken ve şanlı şehitlerimizin ruhları bu aziz vatanın sınırlarını ve aziz topraklarını korumaya devam ederken bölücü terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan ile Türkiye’nin nasıl yönetileceğine, Anayasanın ve yasaların nasıl yapılacağına dair müzakereler, pazarlıklar devam ederken terör örgütünün Kandil’deki temsilcisi, ‘biz af istemiyoruz, affedilecek bir şey yapmadık’ demek küstahlığında bulunuyor ve yapmış oldukları terör eylemlerini, işlemiş oldukları cinayetleri, öldürmüş oldukları vatansever insanlarımızı, köylülerimizi beşikte katlettikleri bebekleri, şehit ettikleri vatansever korucularımızı, askerlerimizi, polislerimizi, jandarmamızı, Kuzey Irak’ta infaz ettikleri istihbaratçılarımızı suç olarak görmediklerini bir kez daha utanmadan açıklayabiliyorlar.
Biz de Zafer Partisi olarak genel başkanından, genel başkan yardımcısına, genel idare kurulu üyesine, merkez disiplin kurulu üyelerine, il başkanlarına, ilçe başkanlarına ve partimizin bütün üyelerine ve sempatizanlarına, seçmenlerine, destekçilerine kadar hepimiz tek bir vücut olarak terör örgütüyle pazarlık yapılmaması gerektiğini, terörle müzakere değil ancak mücadele edileceği gerçeğini bir kez daha burada yapılan alçakça saldırının gerçekleştiği yerde aziz şehitlerimizi dualarla anarken ve rahmet dilerken tekrar dile getiriyoruz. Şimdi hep birlikte hem Beşiktaş şehitlerinin hem de bütün şehitlerimizin anısına birlikte Fatiha okuyoruz. Allah rahmet eylesin.
“UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE KANUNU ÇIKARTACAĞIZ. UYUŞTURUCU ÇETELERİNİ TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK TANIMLAYACAĞIZ. UYUŞTURUCU VE SANAL KUMAR SUÇLARINDA İNFAZ İNDİRİMİ YAPILMAYACAK. UYUŞTURUCU ÖRGÜTLERİYLE BAĞLANTILI SİYASETÇİ VE BÜROKRATLARIN MAL VARLIĞINA EL KONULACAK, HAZİNEYE DEVREDİLECEK. TEDAVİYİ GÖNÜLLÜ DEĞİL ZORUNLU HALE GETİRECEĞİZ”
Genel Başkan Prof. Dr. Ümit Özdağ, partimizin Türkiye’yi uyuşturucu ve sanal kumardan kurtaracağı tek çözüm yolu olan Tertemiz Türkiye Projemizi açıkladı. Türkiye’nin ünlü ekonomistlerinden Selçuk Geçer partimize katıldı, rozetini Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ taktı.
Prof. Dr. Ümit Özdağ: “Değerli Basın Mensupları, değerli Zafer Partililer ve televizyonlarının, sosyal medyalarının başında bizi izleyen çok değerli yurttaşlarım. 19 Mayıs 2021’de arkadaşlarımızla birlikte Anıtkabir’i ziyaret ettik. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz ruhuna dua ederek şükranlarımızı sunduktan sonra bugün sahip olduğumuz milli kimliğin oluşmasında en temel görevi yerine getiren, işlevi üstlenen ve İslamiyet’in Türkler arasında yayılmasını sağlayan Hoca Ahmet Yesevi’nin Türkistan’da Yesi’deki türbesini ziyaret ederek dua ettik. Yesi’den aldığımız toprağı da Hacı Bektaş Veli’ye getirerek 14 Haziran 2021’de Hacı Bektaş Veli’nin türbesinin önündeki karadut ağacının dibine yüzlerce yıl sonra serdik. 26 Ağustos 2021’de Büyük Taarruzun yıl dönümünde Zafer Partisi’nin kuruluşunu bir bildirgeyle açıkladık ve bu bildirgede Türk milletinin karşı karşıya olduğu tehditleri ve fırsatları ortaya çok net bir şekilde koyduk. Türk milletine bu tehditleri nasıl aşacağımıza dair sözlerimizi verdik. Bu sözlerden birisi de Türkiye için artık çok önemli bir milli güvenlik tehdidine dönüşen organize suç örgütleri, uyuşturucu ve sanal kumar ile mücadele edeceğimiz sözüydü.
Şöyle söyledik, göçlerle ülkemizdeki Suriyeli ve dünyadaki uyuşturucunun yaklaşık yüzde 90’ını üreten ve artık son zamanla ülkemizde de pazarlayan Afganlı uyuşturucu ve mafya çeteleri gençliğimizi zehirlemeye çalışmaktadır. Bir yandan uyuşturucu kartellerine, PKK adlı uyuşturucu holdingine, kartellerin devlet içindeki ve dışındaki uzantılarına karşı amansız bir mücadele başlatacağız. Diğer yandan sağlıkta önceliklerimizden birisi uyuşturucudan arınma tedavi programları olacak. Çocukları uyuşturucu kullanan anne ve babalara söz veriyoruz. Çocuklarınızı size geri vereceğiz ve söz veriyoruz bir gün kucaklarınıza siz de sağlıklı torunlar alacaksınız. Uyuşturucu çeteleri size de söz veriyoruz. Lanet olası ruhunuz cehenneme gitmeden önce size cehennemi yeryüzünde yaşatacağız.
Çocuklarımızı organize suç örgütlerinin elinden almak, uyuşturucu ve sanal kumar çetelerinin tuzağına düşmekten kurtarmak ve bu tuzağa düşenleri sağlıklarına kavuşturmak, ailelerine ve topluma kazandırmak için Tertemiz Türkiye Projemizi açıklıyoruz. Tertemiz Türkiye Projesi’nin amacı organize suç örgütlerine, uyuşturucu ve sanal kumar çetelerine büyük bir savaş açarak onlara cehennemi yaşatıp ezerken Türk gençliğini ve Türk milletini bu illetten korumaktır.
Türkiye’ye karşı dolaylı bir savaş sürdürülmektedir. Bu savaş, 19. yüzyılda İngiltere’nin Çin’e karşı sürdürdüğü Afyon Savaşı’na benzemektedir. Bizim milli güvenlik anlayışımız, dışarıdan gelen tehditleri etkisiz hale getirmeye yönelik olarak kurgulanmıştır. Oysa milli güvenlik tehditleri sadece dışarıdan kaynaklanmaz hem içeriden hem dışarıdan eş zamanlı olarak gelebilir. Uyuşturucu ve sanal kumar tehdidi de içeriden ve dışarıdan eş zamanlı olarak gelen tehditlerdir. AK Parti iktidarında ülkemiz için adeta milli bir varlık tehdidi haline gelen tehditlerden birisi de Ekvator, Meksika, Kolombiya’daki çeteler gibi ülkemizde de artık kartelleşme aşamasına yaklaşmış olan organize suç örgütlerinin ortaya çıkması, uyuşturucu ve sanal kumarın katlanılmaz bir tehdit haline de gelmiş olmasıdır. 2023 Küresel Organize Suçlar Endeksi’ne göre organize suçlarda Türkiye, Avrupa’da ne yazık ki 1. durumdadır. Dünyada ise 14. sıraya gelmiştir. Aynı raporda organize suç örgütlerinin Türkiye’de siyaset ve bürokrasi ile olan yaygın bağından bahsedilmektedir. Yerli ve milli Escobarların siyaseti de damgasını vurduğu bir ülkede yaşamaktayız ve bu şekilde organize suça karşı, uyuşturucu ve sanal kumara karşı gerçek bir mücadele vermek mümkün değildir.
Bu yapmış olduğum tespitler siyasi tespit olmaktan çok uzaktır. Bu yapmış olduğum tespitlerin tamamı profesyonellerin, polislerin, istihbaratçıların, doktorların yapmış olduğu bir tespittir. Emekli Emniyet Müdürleri tarafından kurulan TEMUD-DER yaptığı açıklamada ülkemizin karşı karşıya olduğu durumun ne kadar vahim olduğunu net bir şekilde ifade etmektedir. Türkiye’de asayiş ve örgütlü suçların ulaştığı aşamanın 1970-1990 arasında terör olaylarının ulaştığı aşamayla aynı olduğunu Emekli Emniyet Müdürleri ifade etmektedir. Emekli Emniyet Müdürleri, organize suç örgütleri şehirlerimiz için kurtulmuş bölgeler oluşturduğunu kaydettikten sonra böyle gider ise ülkemizin polisin bir sokak kabadayısına bile bulaşmak istemeyeceği devlet otoritesinin maskaraya döndüğü bir Latin Amerika ülkesine döneceğini ifade etmektedirler. Bu tespitin olağanüstü, vahim ve üzücü bir tespit olduğunu sizler de takdir edersiniz.
AK Parti’nin 2011 sonrasında Suriye ve İran sınırında açık kapı politikası izlemeye başlaması sonucunda Afganistan ve Suriye’den de ülkemize gelen uyuşturucu miktarında patlama olmuştur. AK Parti uyuşturucuda geçiş ülkesi olan ülkemizin hedef ülke haline gelmesine neden olan politikalar izlemiştir. AK Parti iktidarı narko-terör örgütlerine, organize suç örgütlerine, uyuşturucu çetelerine, sanal kumar örgütlerine karşı gereken sert ve kapsamlı mücadeleyi vermeyerek hatta zaman zaman çok yumuşak davranarak önünü açmıştır. Bugünlerde bir telaş içerisinde bazı polisiye önlemlerin alınmaya çalışıldığını görüyoruz ama bunun asla yeterli stratejik düşünülen uzun vadeli kapsamlı bir mücadele olmadığını da biliyoruz. Çeteler askeri ve polisi alenen tehdit ederken bunları kamuoyuna açıklarken görmeyen siyasi iktidarın muhaliflerden gelen eleştirileri ise cezaevi süreçleriyle bastırmaya çalıştığını da Türk milleti de dünya da net bir şekilde görüyor.
Türk gençleri ağır bir uyuşturucu tehdidi altındadır. Son 20 yılda uyuşturucunun kullanımı, dağılımı, uyuşturucudan ötürü ölümler ve uyuşturucu çeşitleri 327’ye ulaşarak büyük bir artış kaydetmiştir. Uyuşturucu kullananların yüzde 82’si 20-35 yaş aralığındadır. 10 milyona yakın insanımızın sigara dışında bir madde veya davranışsal bağımlı olduğuna dair bilgiler vardır.
Sadece uyuşturucudan dolayı denetimli serbestlikle birikmiş dosya sayısı 800 bindir. 2023 itibariyle cezaevlerinde bulunan 291 bin 380 tutuklu ve mahkûmun 98 bin 355’i yani üçte biri uyuşturucu suçlarından dolayı içeridedir. Ülkemizde uyuşturucu kullanım yaşı ne yazık ki 15 yaşın altına inmiştir. Ortaokula hatta ilkokula giden çocuklarımız tehdit altındadır. 15-64 yaş aralığında uyuşturucu işlemi yapılanlarda oran 2014’te binde 165 iken 2023’te yani 9 sene sonra bu oran binde 413’e yükselmiştir. 2025 itibariyle uyuşturucudan bağımlı olduğu düşünülen insan sayısı 2 milyondur. Türk gençliği adeta ağır bir saldırıyla içeriden çürütülmektedir. Damarlarında asil kan dolaşması gereken bu gençlerimizin kanına uyuşturucu sızdırılmaya çalışılmaktadır. Uyuşturucuya ulaşmak sigaraya ulaşmak kadar kolay hale gelmiştir. Sokaklarda gezen zombiler korkunç, infazlara imza atan bağımlılar, mevcut haliyle hiçbir işe yaraması mümkün olmayan insan çöplükleri etrafımızı sarmaktadır. Bu Türkiye’nin sessiz bir savaşla yok edilmesidir. Türk milletinin zehirlenerek tüketilmeye çalışıldığını görüyoruz. Türk gençliği, Türk çocukları adeta narko-terör örgütlerinin karşısında savunmasızdır. Körpe bedenler kurşun ile değil uyuşturucu ile yok edilmeye çalışılmaktadır. Uyuşturucudan dolayı aileler parçalanmakta veya en iyi durumda bile büyük trajediler yaşanmaktadır. Uyuşturucu kullanan çocuğunun krize girmesine dayanamayıp çocuğu için uyuşturucu arayan anneler, uyuşturucu almak için krize girdiği zaman annesini babasını döven çocuklar veya babasını bıçaklayan uyuşturucu müptelaları… Ne yazık ki Türkiye’de hiç de az karşılaşılmayan manzaralar olmak durumundadır.
Uyuşturucu geliri ortaya çok büyük bir gelir de çıkartmaktadır. Karadeniz bölgesinin çalışkan insanları bütün yıl fındıkta çalışırlar ve Türkiye’nin fındıktan elde ettiği gelir 2-2,5 milyar dolardır. Uyuşturucu baronları aynı miktarı bir ay içinde İstanbul’un sokaklarından toplamaktadır. Zehir ticareti en kanlı sektör haline gelmiştir.
Hem Türk ekonomisinin içinden geçmiş olduğu ağır krizi ve bu krizden çıkış yollarını çalışan, hem Türk ekonomisine ve Türk insanına ağır darbeler vuran ve darbelerin şiddeti gittikçe artan suç ekonomisiyle ilgili araştırmalar yapan çok değerli bir ekonomist arkadaşımız aramızda. Onu zaten sosyal medyadan, televizyonlardan yapmış olduğu tahlillerden tanıyorsunuz. Selçuk Geçer bugün Zafer Partisi’ne aramıza katılıyor. Bu mücadelede birlikte yürümeye devam edeceğiz. Selçuk Bey aramıza hoş geldiniz. Selçuk Bey’e bugün rozetini burada sizlerin huzurunda gururla takıyorum ve bundan sonra birlikte Türk ekonomisiyle ilgili çalışmalara ve suç ekonomisinin ağır tahribatı konusuna eğilmeye devam edeceğiz. Aramıza hoş geldiniz Selçuk Bey.
Uyuşturucudan ortaya çıkan para, çeteleri ve narko-terör örgütlerini daha da güçlendirmektedir. Kartelleşmektedir. Bu para bürokrasiyi, ticareti ve siyaseti korkunç bir hızla kirletmektedir. Bugün sadece İstanbul’da binden fazla tetikçinin 10 büyük çetede örgütlendiğini görüyoruz. Adları komik de olsa bu çetelerin hiçbir komik tarafı yoktur. 15-25 yaş aralığında çoğu uyuşturucu kullanan motor bisikletli çete mensupları esnaftan haraç almakta, uyuşturucu pazarlamakta, kiralık katil olarak hizmet görmektedirler. Kimleri ve nasıl öldürdükleri, nasıl siyasi cinayetlerde bu uyuşturucu çetelerinin kullanıldığı büyük Türk milletinin malumudur. Bu çetelerin kurtarılmış bölgeler olarak nitelendirdiği bölgeler oluşmuştur. Mevcut eğilimin devam etmesi durumunda çeteler, Güney Amerika’daki çeteler gibi devletle açık çatışmaya gireceklerdir. Geçtiğimiz günlerde Samsunlu bir özel harekatçı kardeşimizin İstanbul’da gün ortasında bir alçak çete mensubu tarafından nasıl şehit edildiğini hep birlikte gördük.
Dünyadaki en büyük narkotik kaçakçısı örgüt hiç şüphesiz PKK’dır. PKK uyuşturucunun Orta Doğu’dan Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasını ve Avrupa’da perakende satışını bizzat gerçekleştirmektedir. Avrupa ülkelerinde uyuşturucunun sokaklarda pazarlanmasının yüzde 65’ini çoğu PKK’lı olan Türk vatandaşları gerçekleştirmektedir. PKK’nın uyuşturucudan elde ettiği aklanmış paranın tutarı 28 milyar euro artı 3 milyar dolardır. PKK terör örgütü ile yürütülen müzakereler Öcalan ve PKK’nın istediği şekilde sonuçlansa da PKK uyuşturucu kaçaklığından vazgeçmeyecektir. PKK Avrupa’da oluşmuş suç şebekelerine ve bağlantılarına biz artık demokratik siyaset yapıyoruz. Suç ve uyuşturucu piyasasından çekildik demeyecektir. Türkiye’de legalleşmiş bir PKK arkasındaki uyuşturucu desteğiyle Türkiye’nin başını büyük bir bela olarak ağrıtmaya ve ülkemizi bölme çalışmalarına devam edecektir. AK Parti’nin sınırlarda açık kapı politikası Türkiye’ye uyuşturucu girişini nasıl kolaylaştırdıysa 400 bin dolara vatandaşlık satılması da dünyanın bütün suç örgütlerinin ülkemize yerleşmesine yol açmıştır. Sırbistan, Rusya, Karabağ, Gürcistan, Azerbaycan mafyaları Türkiye’yi, özellikle de İstanbul’u üs olarak seçmiştir. İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan mafya liderleri bile Türkiye’de vatandaşlık almışlar ve yabansı mafyalar Ege ve Akdeniz kıyılarındaki bölgemizde turizm ve inşaat işine girmiştir. Ülkemizde hızla örgütlenen diğer iki yabancı mafya grubu hiç şüphesiz Afganlar ve Suriyelilerdir. Son dönemlerde Afgan torbacıları sokakta ‘Afgan Gülleri’ diye isim bile yapmıştır. Bu grupları besleyen güçlü insan kaynakları bulunmaktadır. Güvenlik güçlerinin bu yapılara karşı teknik ve istihbarati çalışması kullandıkları dinlerden ve yurt dışındaki bağlantılardan dolayı daha da zordur.
Organize suç örgütlerinin ve uyuşturucu çetelerinin oluşturduğu tehdidi daha da arttıran bir başka bağımlılık tehdidi de sanal kumardır. Güya ülkemizde kumar yasaktır. Kumar oynamak için KKTC’ye veya Gürcistan’a giderler. Oysa bu doğru değildir. Sanal kumar ve yasa dışı bahis bize cep telefonumuz kadar yakındır. Sanal kumar ve yasa dışı bahisten dolayı toplumun çekirdeği olan aileler parçalanmakta insanlar intihar etmektedir. Geçtiğimiz günlerde Manisa’daydık. Manisa’nın bir ilçesinde bir kahve sahibi genç adam sanal kumar borcundan dolayı intihar etmişti. Türkiye’de en çok intihar eden meslek gruplarının başında polis geliyor. Ve polis intiharlarında da sanal kumarın önemli bir rolü olduğunu hepimiz biliyoruz. Sanal kumar yasa dışı bahis bağımlılarıyla uyuşturucu bağımlıları arasında bağımlılık anlamında hemen hemen hiçbir fark yok. Her ikisi de benzer fiziksel ve ruhsal sonuçları olan bağımlılığı yaşamaktadırlar. Yasa dışı bahis birkaç hafta önce başlayan operasyonlara kadar yıllarca rahatsız edilmeden sürdü. Neden? Neden yıllarca dokunulmadı? Bugün dokunulmasının nedeni nedir? 2011-2018 arasında Türkiye’de yasa dışı bahis oynatan bir İngiliz şirketi yöneticilerinin rüşvet ve dolandırıcılık suçuyla yargılandıklarını biliyoruz. Acaba bu şirket Türkiye’de de rüşvet dağıtmış mıdır? Dağıtmışsa kimlere dağıtmıştır bu rüşveti?
Organize suç örgütleri, uyuşturucu ve sanal kumar çeteleri tarafından kıskaca alınmış olan Türkiye, bu kıskacı Zafer Partisi’nin Tertemiz Türkiye Projesi’yle darmadağın edecektir. Tekrar ediyoruz. Sorunların büyümesine ve bu noktaya bir milli tehdit olma noktasına gelmesine neden olan AKP iktidarının organize suç, uyuşturucu ve sanal kumar ile başa çıkmayan politikalarıdır. Mücadele etmeyen politikalarıdır. AK Parti anayasamızın 58. maddesinde yer alan Türk gençliğini, alkol düşkünlüğü, uyuşturucu madde ve kumardan koruma görevini yerine getirmemiştir. Zafer Partisi olarak iktidara geldiğimiz zaman Tertemiz Türkiye Projesi çerçevesinde organize suç örgütleri, uyuşturucu ve sanal kumar çetelerine karşı büyük bir mücadele başlatacağız.
Bu mücadelenin temel altyapısını bir ekiple birlikte oluşturduk. Şimdi sizlere bu ekibi de tanıtmak istiyorum. Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Mahmut Karaaslan. Mahmut Bey yıllarca polis istihbaratta terör konusunda uzman bir emniyet mensubu olarak çalıştıktan sonra Van’da Van Emniyet Müdürü olarak ve Ankara’da Ankara Emniyet Müdürü olarak sadece PKK ve FETÖ’yle mücadele etmemiş 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi gecesi FETÖ’cü teröristlere Ankara’yı dar eden emniyet müdürü olmanın dışında uyuşturucu çeteleriyle de yıllarca mücadele etmiş bir deneyimli eski emniyet mensubu ve Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısıdır. Yine Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı bağımlılık konusunda yapmış olduğu Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nde araştırmalarla uzman psikiyatri profesörü, Prof. Dr. Sertaç Ak. Yine yıllarını emniyette emniyet müdürü olarak sahada yapmış olduğu çalışmalarla, özellikle FETÖ terör örgütü konusunda ve FETÖ terör örgütüyle vermiş olduğu mücadele konusunda emniyet içinde ve Türkiye’de tanınan 15 Temmuz gecesi Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde FETÖ’cülerin açmış olduğu ateşle ağır yaralanan ve hayata güçlü şekilde tutunup bugün Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı olarak mücadeleye devam eden Fatih Eryılmaz Bey de ekibimizin içerisindedir. Bu çalışmanın içinde yine bir başka psikiyatrist arkadaşımız, deneyimli bir hekim ve iletişim stratejileri konusunda bir uzman, Dr. Semih Dikkatli, Biz bir ekip olarak burada aramızda şu anda olmayan ama çalışmalara katkı veren arkadaşlarımızla ve bütün Zafer Partisi Genel Merkez il ve ilçe kadrolarımızla Tertemiz Türkiye Projesi’ni geliştirerek güncelleyerek ve güçlendirerek yola devam edeceğiz.
Öncelikle yeni yasal düzenlemeler gerekiyor. Bağımsız bir uyuşturucu ile mücadele yasasının olmaması ve soruşturma yöntemlerinin bu yasayla düzenlenmemesi hukuki mücadeleyi zorlaştırmaktadır. Ayrıca yargılama sırasında uyuşturucu ticareti öncül suçuyla mal varlığını aklama suçu arasındaki illiyet bağının mutlak ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması gereği uyuşturucu patronlarını adeta korumaktadır. Bunu değiştireceğiz.
- Uyuşturucu ile mücadele mevzuatını bir araya getiren yanlış eksikleri gideren yeni ve bağımsız bir uyuşturucuyla mücadele kanunu çıkartacağız.
- Sadece kumar ve sanal kumarla mücadeleyi düzenleyen bir yasal düzenleme gerçekleştireceğiz.
- Uyuşturucu kaçakçılığını insanlığa karşı suç kapsamında tanımlayarak terör suçu ve uyuşturucu çetelerini de terör örgütü olarak tanımlayacağız.
- Uyuşturucu ve sanal kumar çetelerine karşı terörle mücadele hukuki yöntemlerini ve idari yöntemlerini kullanacağız.
- Yapılacak hukuki düzenlemeler ile uyuşturucu tacir ve çetelerinin bütün mal varlıklarına el koyarak devlete devredeceğiz. Diyelim ki 5 milyon dolarlık bir uyuşturucu sevkiyatını yakaladık ama çete liderinin mal varlığı 100 milyon dolar. Tamamına el konulacak.
- Uyuşturucu ve sanal kumar suçlarıyla ilgili infaz indirimi yapılmayacak. Ancak ayrı yasal düzenlemeler gerekecek. Ve bu zorlaştırılacak.
- Uyuşturucu örgütleriyle bağlantılı siyasetçi ve bürokratların mal varlığına el konularak hazineye devredilecek. 3. kişiler üzerine alındığı tespit edilen mal varlıklarına da el konulacak.
- Narkotik mali suçlar ve organize suç birimlerinin insan gücü, eğitimi ve mali kaynakları arttırılacak. Narkotik daire, en güçlü dairelerden birisi haline gelecek.
- Emniyet Genel Müdürlüğü’nün uyuşturucu örgütleriyle yurtdışında, diğer ülkelerin ilgili birimleriyle ortak veya bağımsız mücadele vereceği nitelikli operasyonlar yapabilmesi için imkân sağlayan hukuki düzenlemeler gerçekleştireceğiz.
- Organize suç örgütleri, uyuşturucu ve sanal kumar örgütlenmeleriyle ilgili cezalar ağırlaştırılacak.
- Özellikle İstanbul’da ilçelere bir geçiş dönemi için valilik yapmış mülki memurlar kaymakam olarak atanacak. İl Emniyet Müdürlüğü yapmış narkotik ve organize suç konusunda deneyimli İl Emniyet Müdürleri kadroları saklı olmak üzere ilçe emniyet müdürü olarak görevlendirecek. Bu mücadelenin, bu savaşın merkez üstü İstanbul’dur. İstanbul’u çetelerin elinden geri alacağız.
- Uyuşturucu ve sanal kumar ile mücadele konusunda bilimsel araştırma ve projelere ağırlık verilecek. Üniversiteler uyuşturucu ve sanal kumar ile mücadeleye bilimsel temel oluşturacak araştırmalara yönlenecekler.
- Bağımlılık ile kitlesel mücadele için klinik psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve benzer uzmanların eğitimi sağlanacak ve devlette istihdam edilecekler.
- Uyuşturucu ile mücadele eğitim ile başlar, tek seferlik eğitimin baştan savma eğitimlerin yerini Millî Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere değişik kurum ve kuruluşlarla bir sürekli eğitim haline getireceğiz ve gençleri, aileleri uyuşturucu çetelerine, sanal kumar çetelerine karşı eğiteceğiz.
- Uyuşturucu ile mücadelede denetimli serbestlik müessesesi çok ciddi şekilde denetim altına alınacak ve ağır hukuki şartlara bağlanacak. Bugün savcıya bile gitmeden serbest bırakıldıklarını biliyoruz. Bu böyle devam etmez.
- Tedaviyi gönüllü değil zorunlu hale getireceğiz. Eğer uyuşturucu bağımlısıysanız sadece kendiniz için değil aileniz ve toplum için de tehdit oluşturuyorsunuz. Nasıl vücuduna bomba bağlamış bir canlı bomba ‘bu benim kişisel yaşamım bu bomba patlarsa ben ölürüm bu kimseyi ilgilendirmez’ diyerek sokaklarda dolaşamaz ise bir uyuşturucu bağımlısı da ‘ben tedavi olmak istemiyorum böyle hayatımdan memnunum’ diyemez. Anne, baba veya kardeşlerinin imzasıyla zorunlu olarak tedavi edilecek.
- Çetelerin insan kaynağını kurutacağız. Sınırlarımızı güvenlik altına almak ve sığınmacı ve kaçakları vatanlarına geri yollamak için oluşturduğumuz Anadolu Kalesi Projemizle sınırlarımızı teröristlere, göçlere ve uyuşturucu tüccarlarına tamamen kapatacağız. Böylece dışarıdan gelen insan kaynağını sona erdireceğiz. Vatandaşlık verilmiş mafya üyelerinin tamamını vatandaşlıktan çıkartacağız. Uyuşturucuyla mücadeleyi sınır dışından yurt dışı operasyonlarla başlatacağız. Sokak çocuklarını sokaklardan okullara, yurtlara, atölyelere alarak devletin çocukları halde getireceğiz. Sokaklarımızda hiçbir sokak çocuğu kalmayacak. Hepsi Türk Devleti’nin çocukları olacak. Organize suçu örgütlerinin avlandıkları alanları örgütlere eleman devşirdikleri yerleri ilçe ilçe, cadde cadde, sokak sokak, meydan meydan, kafeterya kafeterya, lokanta lokanta biliyoruz. Onları gençlerimizin avlanma alanı olmaktan çıkartıp mafyayı avladığımız alan haline getireceğiz.
- Bağımlıların aileleri en büyük trajedi yaşayanlar. En büyük trajedi çocuklarını uyuşturucuya kaybedip gözlerinin önünde yok olmasını izlemek zorunda kalarak yaşıyorlar. Ve bu aileler büyük ölçüde yalnız bırakılıyorlar. Biz uyuşturucuya yavrularını kaptırmış ailelerin de yanında olacağız. Sevgili anneler, sevgili babalar, sizin yaşamış olduğunuz zorlukları hayal dahi edemeyiz. Ne kadar büyük bir ızdırap yaşadığınızı ancak tahmin edebiliriz. Bir anne bir baba çocuğunu bir hastalıkta bir kazada kaybettiği zaman veya ülke savunması sırasında şehit verdiği zaman hiç şüphesiz çok büyük bir acı yaşar. Ama siz çocuklarınızın ağır çekim ölümünü izliyorsunuz. Biz sizin yanınızda olacağız. Ve çocuklarınızı uyuşturucudan çetelerin elinden geri alıp sizlere sağlıklı evlatlar olarak vereceğiz. Size söz veriyoruz.
- Mevcut haliyle uyuşturucu tedavi sistemi adeta çökmüştür. Tedavi için 5-6 ay beklenmektedir. Halen mevcut yataklı tedavi sayısı bin 500 civarındadır. 2 milyona yakın bağımlılığının olduğu bir ülkede bin 500 yataklı tedavi olur mu? Birkaç merkezle sınırlı kalır mı? Hayır. Yataklı tedavi merkezlerini ve ayaktan tedavi merkezlerini bütün Türkiye’ye yayacağız. Sadece psikolojik tıbbi değil sosyolojik bir rehabilitasyon da oluşturacağız. Bu insanlarımızı Türkiye’nin gücü olarak Türkiye’ye tekrar kazanacağız.
Bu mücadele bekleyecek bir mücadele değil. Bu mücadele ertelenecek bir mücadele değil. Bu mücadeleyi engellemek için çok çaba sarf eden olacaktır. İçeriden ve dışarıdan. Siyasetin içerisindeki narkotik çetelerinin uzantılarından, narkotik çetelerinden, sanal kumar çetelerinden, onların arkasındaki yabancı servislerden. Ancak bu mücadelenin engellenmesini engelleyecek Türk milleti var. Ve Türk milleti bu mücadeleye destek olacak. Türk milleti bilsin, Türkiye Zafer Partisi’yle bu mücadeleyi kazanacak. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Tertemiz bir Türkiye’de buluşma dileğiyle.”



