
Sanayi Üretim Endeksi, Haziran 2025 Sanayi üretimi yıllık %8,3 arttı
Sanayinin alt sektörleri (2021=100 referans yıllı) incelendiğinde, 2025 yılı Haziran ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %2,3 arttı, imalat sanayi sektörü endeksi %9,5 arttı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %1,1 azaldı.
Sanayi üretimi aylık %0,7 arttı
Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2025 yılı Haziran ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki aya göre %5,0 azaldı, imalat sanayi sektörü endeksi %0,9 arttı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %1,9 arttı.
İnşaat Maliyet Endeksi, Haziran 2025 İnşaat maliyet endeksi yıllık %23,58 arttı, aylık %1,37 arttı
İnşaat maliyet endeksi, 2025 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre %1,37 arttı, bir önceki yılın aynı ayına göre %23,58 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi %2,35 arttı, işçilik endeksi %0,35 azaldı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi %19,37 arttı, işçilik endeksi %31,99 arttı.
Bina inşaatı maliyet endeksi yıllık %23,21 arttı, aylık %0,97 arttı
Bina inşaatı maliyet endeksi, bir önceki aya göre %0,97 arttı, bir önceki yılın aynı ayına göre %23,21 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi %1,76 arttı, işçilik endeksi %0,3
Tüketici Fiyat Endeksi, Temmuz 2025 Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %33,52 arttı, aylık %2,06 arttı
TÜFE’deki (2003=100) değişim 2025 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre %2,06 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %19,08 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %33,52 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %41,13 artış olarak gerçekleşti.
TÜFE gıda ve alkolsüz içeceklerde yıllık %27,95 arttı
En yüksek ağırlığa sahip 3 ana harcama grubunun yıllık değişimleri; gıda ve alkolsüz içeceklerde %27,95 artış, ulaştırmada %26,57 artış ve konutta %62,01 artış olarak gerçekleşti. İlgili ana grupların yıllık değişime olan etkileri ise gıda ve alkolsüz içeceklerde %6,94, ulaştırmada %4,35 ve konutta %9,03 oldu.
TÜFE gıda ve alkolsüz içeceklerde aylık %0,07 arttı
En yüksek ağırlığa sahip 3 ana harcama grubunun aylık değişimleri; gıda ve alkolsüz içeceklerde %0,07 artış, ulaştırmada %2,89 artış ve konutta %5,78 artış olarak gerçekleşti. İlgili ana grupların aylık değişime olan etkileri ise gıda ve alkolsüz içeceklerde %0,02, ulaştırmada %0,45 ve konutta %0,95 oldu.
Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey) 2025 yılı Temmuz ayı itibarıyla, 18 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 5 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 120 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.
Özel kapsamlı TÜFE göstergesi (B) yıllık %33,77 arttı, aylık %1,82 arttı
İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2025 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre %1,82 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %19,40 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %33,77 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %40,51 artış olarak gerçekleşti.
Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi, Temmuz 2025 Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık %24,19 arttı, aylık %1,73 arttı
Yİ-ÜFE (2003=100) 2025 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre %1,73 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %17,70 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %24,19 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %27,07 artış gösterdi.
Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık %24,02 arttı
Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %28,30 artış, imalatta %24,02 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %22,10 artış ve su temininde %55,74 artış olarak gerçekleşti.
Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %21,91 artış, dayanıklı tüketim mallarında %31,35 artış, dayanıksız tüketim mallarında %26,40 artış, enerjide %20,82 artış ve sermaye mallarında %28,34 artış olarak gerçekleşti.
Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde aylık %1,60 arttı
Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %3,67 artış, imalatta %1,60 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %2,21 artış ve su temininde %1,82 artış olarak gerçekleşti.
Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %1,68 artış, dayanıklı tüketim mallarında %2,31 artış, dayanıksız tüketim mallarında %0,54 artış, enerjide %3,43 artış ve sermaye mallarında %2,53 artış olarak gerçekleşti.
Merkezi yönetim bütçesi verileri kullanılarak yapılan hesaplamalara göre; 2024 yılında Ar-Ge faaliyetleri için gerçekleştirilen harcama 178 milyar 580 milyon TL oldu. Bu sonuca göre, 2024 yılında merkezi yönetim bütçesinden yapılan Ar-Ge harcamalarının merkezi yönetim bütçesi içerisindeki oranı %1,51 oldu. Merkezi yönetim bütçesinden yapılan Ar-Ge harcamalarının 43 trilyon 410 milyar 514 milyon TL olan Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içerisindeki oranı ise %0,41 oldu.
Bütçe başlangıç ödenekleri esas alınarak hesaplanan tahmini sonuçlara göre; 2025 yılı merkezi yönetim bütçesinden Ar-Ge faaliyetleri için 236 milyar 262 milyon TL tahsis edildi.
En fazla fonlama genel bilgi gelişimi için üniversitelere yapıldı
Bütçe başlangıç ödenekleri esas alınarak yapılan hesaplamalara göre, 2025 yılında Ar-Ge için en fazla ödeneğin %69,5 ile genel bilgi gelişimi için üniversitelere ayrılacağı tahmin edildi. Endüstriyel üretim ve teknoloji sosyo-ekonomik hedefler arasında %7,9 ile ikinci sırada yer aldı. Bunu %5,4 ile genel bilgi gelişimi (diğer kaynaklardan finanse edilen), %4,8 ile tarım ve %3,6 ile savunma bu hedefleri izledi.
Bütçeden uluslararası Ar-Ge programlarına 2024 yılında 1,03 milyar TL ayrıldı
Merkezi yönetim bütçesinden uluslararası Ar-Ge programlarına 2024 yılında 1,03 milyar TL ayrıldı. Ar-Ge programlarının alt kategorilerine göre, uluslararası Ar-Ge faaliyeti yürüten kuruluşlara gönderilen kamu fonu 461 milyon TL ile ilk sırada yer aldı. Bunu 367 milyon TL ile ikili veya çok taraflı kamu Ar-Ge programları için fonlar ve 202 milyon TL ile Avrupa çapında yürütülen Ar-Ge programları takip etti.
Bütçe başlangıç ödeneğine göre uluslararası Ar-Ge programlarına 2025 yılında 1,17 milyar TL tahsis edildi. İlk sırayı 500 milyon TL ile ikili veya çok taraflı uluslararası Ar-Ge programları alırken bunu 475 milyon TL ile uluslararası Ar- Ge faaliyeti yürüten kuruluşlara ait fonlar ve 198 milyon TL ile Avrupa çapında yürütülen Ar-Ge programları izledi.
KAYSERİ TİCARET ODASI (KTO) TEMMUZ AYI MECLİS TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ
AK PARTİ GENEL BAŞKAN VEKİLİ MUSTAFA ELİTAŞ MECLİS KONUĞU OLDU
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Temmuz ayı olağan meclis toplantısı, AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Başkan Gülsoy, Yüksek faiz oranları ve finansmana erişim sorunları nedeniyle zorlanan reel sektörün taleplerini dile getirdi. AK Parti Genel Başkan Vekili Elitaş da Dünyanın müthiş bir gerilim içerisinde olduğunu belirterek “Ticaret savaşları ile karşı karşıyayız. Türkiye olarak korunaklı hale gelmemiz gerekiyor.” dedi. Türkiye’nin her bölgesindeki insanların artık terörsüz Türkiye’nin olabileceğine inandığına ifade eden Elitaş, “Türkiye Yüzyılını inşa edebilmek için Terörsüz Türkiye’yi amasız, şartsız hayata geçirmemiz gerekir.” diye konuştu.
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Temmuz ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Cengiz Hakan Arslan başkanlığında M. Rifat Hisarcıklıoğlu konferans salonunda gerçekleştirildi. AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş’ın konuk olduğu toplantıya Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, AK Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, AK Parti İl Başkanı Hüseyin Okandan, Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu, AK Parti Genel Başkan Vekili Yardımcısı İzzet Buzkan, Ticaret Odası Başkanı Ömer Gülsoy, Yönetim Kurulu Üyeleri, Meclis ve komite üyeleri ile Basın mensupları katıldı.
Saygı duruşundu bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından görüşülen gündem maddeleri kabul edildi. Toplantıda, ay içerisinde yapılan faaliyetlere de yer verildi.
Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunmak için kürsüye gelen KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, konuşmasına AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş’ı meclis toplantısında konuk etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı.
GÜLSOY: “SAYIN ELİTAŞ, İŞ DÜNYASI İÇİN BÜYÜK BİR GÜÇTÜR”
Gülsoy, “İş dünyamızın içinden gelen, reel sektörün sorunlarını yakından bilen ve çözüm odaklı yaklaşımıyla gönüllerde yer edinen Sayın Elitaş, bizler için büyük bir güç ve güven kaynağıdır. Taleplerimize duyarlılığı, çözüm üretme iradesi ve istişareye verdiği değer bizler için son derece kıymetlidir.” İfadelerini kullandı.
KAYSERİ OTOYOLU VE LOJİSTİK ENTEGRASYON VURGUSU
Kayseri otoyolunun ihale aşamasına gelmesini iş dünyası adına büyük bir mutluluk ve memnuniyetle karşıladıklarını belirten Gülsoy, “Her zaman ifade ettiğimiz gibi, “Ulaşım olmadan ticaret olmaz.” Bu gerçeğin bilinciyle; otoyolun bir an önce tamamlanmasını, buna entegre şekilde raylı sistemlerle limanlara hızlı ve kesintisiz ulaşımın sağlanmasını da büyük bir beklentiyle takip ediyoruz. Bu proje, kadim şehrimizin marka değerine, üretim gücüne, ticaretine, turizmine ve lojistik altyapısına çok ciddi katkılar sunacaktır. Sadece Kayseri’mizi değil, tüm bölgeyi ekonomik anlamda canlandıracak bu yatırımın hayata geçirilmesi; sanayicimizin, ihracatçımızın ve yatırımcımızın önünü açacaktır.” dedi.
İŞ DÜNYASININ BEKLENTİLERİ DİLE GETİRİLDİ
Merkez Bankası Başkanı Dr. Fatih Karahan’ın Kayseri Ticaret Odası ev sahipliğinde gerçekleştirdiği ‘Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm’ sunumunun ülkemizin ekonomik geleceği açısından tatmin edici bir sunum olduğunu ifade eden Gülsoy, iş dünyasının beklentilerini de şu şekilde sıraladı.
- KOBİ kredilerinde %2,5 ticari kredilerde %2 ve döviz kredilerinde %1 oranında uygulanan kredi büyüme sınırlarının; firmaları finansmana erişimini zorlaştırdığı görülmektedir. Bu çerçevede, kredi büyüme sınırlarının mevcut ekonomik koşullar, piyasa ihtiyaçları ve reel sektörün finansman gereksinimleri dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
- Bankalara kotalı verilen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası reeskont kredilerinin limitleri artırılmalıdır.
- Ticari kartlardaki taksit sayıları piyasayı çok zorluyor, taksit sayılarının artırılması gerekiyor.
- Özellikle yeni yapılan ve konsorsiyum şeklinde oluşturulan yatırımlarda çapraz kefaletin kaldırılması ya da yeni yapılacak yatırım tutarı kadar çapraz kefalet alınması, hem ticaret erbabını ve sanayiciyi hem de fonlayan bankaları rahatlatacaktır.
- İhracatçılarımız değerlenen TL ve maliyet artışı sebebi ile rekabet gücünü kaybetmektedir. Bu sebeple İhracatçılarımıza yönelik kur desteklerinin yükseltilmesi gerekmektedir.
- Nefes Kredisinin limitinin yükseltilmesini talep ediyoruz.
- Piyasaya can suyu vermek adına yüksek tutarlı, kısıt olmadan KGF kredisi beklemekteyiz.
GÜLSOY’DAN ORMAN YANGINLARINA DUYARLILIK ÇAĞRISI
Son günlerde artan orman yangınlarına dikkat çeken Gülsoy, sıcak hava dalgasına karşı tedbir çağrısında bulunarak, “Açık alanda ateş yakılmamalı, kıvılcım oluşturacak işlemlerden uzak durulmalıdır. Yeşil vatanımıza sahip çıkmak hepimizin sorumluluğudur” dedi. Ayrıca OSB’de çıkan yangında zarar gören Venti Mobilya’ya geçmiş olsun dileklerini iletti.
“GURBETÇİLERİMİZİN AYAKLARININ TOZU BEREKETTİR”
Yaz mevsimi ile birlikte gurbetçi sezonun açıldığını ve çarşı pazarın hareketlendiğini belirten Başkan Gülsoy, sözlerini şöyle sürdürdü.
“Turizm sezonumuz açıldı ve çok şükür bereketli geçiyor. Turizm, ülkemize artı değer kazandıran, bacasız sanayi olarak adlandırdığımız önemli bir sektör. Bu sektörü daha da yukarılara taşımamız gerekiyor. Yaz sezonunun başlamasıyla birlikte hizmetler sektöründe de gözle görülür bir hareketlilik başladı. Anadolu’da 7., 8. ve 9. aylar “gurbetçi mevsimi” olarak bilinir. Gurbetçilerimizin gelmesiyle birlikte şehirlerimizde büyük bir canlılık yaşanıyor. Anavatanlarına gelen gurbetçilerimiz, A’dan Z’ye her sektöre fayda sağlıyor. Bıraktıkları dövizler şehir ekonomimize can suyu oluyor, turizmden ticarete kadar her alana katkı sunuyorlar.Çarşı pazarda gördüğümüz gurbetçilerimiz sayesinde esnafımızın da yüzü gülüyor. İnşallah bu hareketlilik yaz sezonu boyunca devam eder. Sıla-i Rahim yapan, memleketine gelen tüm gurbetçi kardeşlerimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Rabbim kazasız belasız hayırla gelip, hayırla dönmelerini nasip etsin. Ayaklarının tozu berekettir. Allah hepsinden razı olsun.”
GÜLSOY’DAN TERÖRSÜZ TÜRKİYE VURGUSU
Konuşmasının sonunda Türkiye’nin huzur ve güvenliği için Terörsüz Türkiye’nin önemine değinen Gülsoy, “Terörsüz bir Türkiye, kaynakların daha verimli kullanılmasını ve sosyal dokunun yeniden güçlenmesini sağlayacaktır. İş dünyası olarak bizler de bu sürecin her aşamasında üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye, Türkiye’nin üretim gücünü büyütmeye kararlılıkla devam edeceğiz. Huzur ortamının sağlanması ile inşallah bundan sonra tüm enerjimizi daha çok çalışmaya vereceğiz. “ ifadelerini kullandı.
ELİTAŞ : “DÜNYADA GERİLİM VAR, KORUNAKLI OLMALIYIZ”
AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş ise sözlerine dünya ekonomisinde yaşanan gelişmelere değinerek başladı.
Dünyada enflasyonun, durağanlaşmanın, küçülmenin, negatif büyümenin olduğu bir sürecin yaşanabileceği pozisyonların ortaya çıktığını belirten Elitaş, Avrupa Birliği (AB), ABD ve Japonya’da yatırım iştahının bulunmamasının, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın, Suriye olaylarının, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının, İran’a konulan ambargoların ve Uzak Doğu’da yaşanan hadiseler nedeniyle Dünya müthiş gerilimin içerisinde. Bu gerilimlerde Türkiye’ye yansıyor. Biz dünyanın kriz üretmeye müsait bölgesinin yakınındayız. O gerilimler maalesef ülkemize de yansıyor. Başka ülkeler 1 birim etkileniyorsa ülkemizde 2-3 birim etki var. Soruyorlar. ‘AB bu sıkıntılardan niye fazla zarar görmüyor? ABD neden zarar görmüyor?’ Bakın arkadaşlar; dünyanın deprem üretme veya kriz üretmeye en müsait bölgesinin yakınındayız. Dünyanın varoluşundan bu tarafa Orta Doğu coğrafyası en çok siyasi gerilimlere maruz kalan bölgedeyiz. En yakın komşusu da biziz. En çok etkilenecek ya da etkilenebilecek ülke olmamız normal. ABD’nin etrafında hiçbir gerilim yok. Meksika ile bazen aralarında gerilim oluyor. Sayın Trump ‘Ben Meksika’ya gümrük uygulamasını şu kadar yaptım’ diyor. Şu an da Şuanda müthiş ticaret savaşları ile karşı karşıyayız. Biz de bu süreçte Türkiye olarak Korunaklı hale gelmemiz gerekiyor. “ dedi.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE DESTEK %80’E ULAŞTI”
“İNSANLARIMIZ TERÖRSÜZ TÜRKİYE’NİN OLABİLECEĞİNE ARTIK İNANMIŞ VAZİYETTE”
Terörsüz Türkiye konusunda da açıklamalarda bulunan Elitaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Terörsüz Türkiye’yle ilgili atılan adımlar hamdolsun meyvelerini vermeye başladı. Terörsüz Türkiye’yle ilgili, terör örgütünün silah bırakmasıyla ilgili yapılan anketlerde gördük, yüzde 35 ‘terör örgütü silah bırakır diye düşünüyorum’ diyordu, geriye kalan kısmı ‘bırakmaz’ diyordu veya çekimser kalıyordu. Terör örgütünün silahlarını bırakması hatta yakmasıyla şu anda Terörsüz Türkiye’yle ilgili kamuoyundaki destek yüzde 80’e yaklaşmış. Güneydoğu’daki insanlar büyük bir çoğunlukla destekliyor. Anadolu’da, batıda, güneyde, kuzeyde, Türkiye’nin her bölgesinde insanlar, Terörsüz Türkiye’nin olabileceğine artık inanmış vaziyette. Onun için bakın bizim burada güçlü bir irade, güçlü bir iktidar olabilmemiz için içimizdeki sıkıntıları ortadan kaldırmamız gerekir. Bazı partilerin gelip Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde etnik kimlikten dolayı hamaset duyguları ile hepimizin duygularını kabartan söylemlerine artık ‘dur’ deme zamanı geldi. 86 milyonun kalbinin tek bir şekilde atmasının gerektiğini hayata geçirmemiz lazım. “
Toplantının sonunda KTO Başkanı Ömer Gülsoy ve Meclis Başkanı Cengiz Hakan Arslan tarafından AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş’a günün anısına hediye takdim edildi. Program, hatıra fotoğrafı çekimi ile sona erdi.
“Terörsüz Türkiye Güçlü Ekonomi Demektir”
Temmuz Ayı Meclis Toplantısında gündemdeki konuları değerlendiren KAYSO Başkanı Büyüksimitci, üyelerden gelen sorun, talep ve önerileri her fırsatta dile getirdiklerini belirterek “ Üyelerimizin bize ilettiği her konu, bizim için kıymetlidir. Bu talepleri dikkatle dinliyor, çözüme ulaşması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.” dedi.
Kayseri Sanayi Odası (KAYSO) Temmuz Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Abidin Özkaya Başkanlığında, Meclis Başkanlık Divanı, Meclis Üyeleri, Meslek Komiteleri, Disiplin Kurulu, Yüksek İstişare Kurulu ve İl Genç Girişimciler İcra Kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan KAYSO Meclis Başkanı Abidin Özkaya, piyasalarda yaşanan belirsizliklerin ve sıkıntıların etkilerinin devam ettiğini belirterek, “İçerisinde bulunduğumuz yüksek enflasyonun, üretim ve gündelik hayatımıza yaptığı tahribatın yanında, kredi maliyetlerinin yüksekliği ve krediye ulaşmaktaki zorluklar, maalesef yatırım ortamının iyileşmesi bir yana, mevcut faaliyetlerimizin devamını daha riskli hala getirmiştir. Özellikle son dönemlerde artan konkordatolar, ödenmeyen çek ve senetlerdeki artışlar, kapasite kullanımındaki düşüşler bu tezimizi doğrulamaktadır. Bilindiği üzere faaliyetlerini belirli oranların üzerinde dış kaynaklarla çeviren firmalarımızda ise finansal riskler ve kırılganlıklar daha da belirgin hâle gelmiş, tehlike boyutu büyümüş, firmalarımızın faaliyetlerinin devamı için verilen çabalar yorucu hale gelmiştir.” dedi.
Bu süreçte bazı sektörlerin olumsuzluklardan daha fazla etkilendiğinin altını çizen Özkaya, “Özellikle emek yoğun iş kolları ki başta şehrimizi ilgilendiren mobilya, çelik kapı, taş-toprak, maden, cam ve seramik sektörleri nispi olarak daha sıkıntılı durumdadır. Alınacak önlemlerin başında, mevcut firmalarımızın öncelikle faaliyetlerine devam edebilmesinin sağlanması gelmektedir. Halihazırda sıkıntı yaşayan firmaların banka borçları kapsamlı ve ödenebilir bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Bu tür önlemlerin iflasları ve konkordatoları önleyici bir etkisi olacağı muhakkaktır” diye konuştu.
Son olarak ticari kredi kartlarındaki taksit sayısının artırılması ve limitlerin kaldırılması gerektiğini ifade eden Özkaya, “Bu konusundaki ısrarımız devam etmektedir. İnşallah bu konu başlıklarında yakın zamanda olumlu gelişmeler olur diye umut ediyoruz. Bir başka umudumuz ise, yıl sonuna kadar faizlerin yüzde 30’ların altına inmesidir.” şeklinde konuştu. Terörsüz Türkiye sürecini de gönülden desteklediklerini belirten Özkaya, sanayiciler olarak devletimizin yanında olduklarını sözlerine ekledi.
Yangın Felaketlerine Duyarlılık Çağrısı
Daha sonra kürsüye gelen KAYSO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyüksimitci, Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde çıkan orman yangınında hayatını kaybeden orman işçilerine Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek sözlerine başladı. Ülkemizin farklı bölgelerinde yaşanan yangın felaketlerinin sadece doğal yaşamı değil, aynı zamanda üretim altyapısını da tehdit ettiğine dikkat çeken Büyüksimitci, “İklim koşulları gereği yangınların hızla yayılabildiği bir dönemden geçiyoruz. Bu nedenle gerekli hassasiyeti göstermemiz ve yangına sebebiyet verebilecek her türlü davranıştan kaçınmamız gerekiyor. Yangınlar karşısında canla başla mücadele eden tüm ekiplere, vatandaşlarımıza ve gönüllülere teşekkür ediyor, yangınlardan etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.” dedi.
Geçtiğimiz günlerde bir Mobilya üretim tesisinde yaşanan yangın nedeniyle firmaya geçmiş olsun dileklerini ileten Başkan Büyüksimitci, bu tür olayların Endüstri bölgelerindeki yangın uygulama yönetmeliğinin güncellenmesi gerektiğini bir kez daha gösterdiğini vurguladı.
“Terörsüz Türkiye Güçlü Ekonomi Demektir”
Konuşmasında terörle mücadelede gelinen noktayı da değerlendiren Başkan Büyüksimitci, “Ülkemiz 40 yılı aşkın süredir mücadele ettiği terör belasından kurtulma yolunda ciddi bir ivme kazanmıştır. Terörün tamamen sona erdiği, huzurun ve güvenin kalıcı hâle geldiği bir Türkiye, yalnızca toplumsal barışımız açısından değil, ekonomik kalkınmamız bakımından da hayati önemdedir. Bu topraklarda birlik, kardeşlik ve huzur egemen kılındıkça, hem sanayimiz hem ülkemiz büyümeye devam edecektir. Güven ortamının güçlenmesiyle birlikte yatırımların, üretimin ve ihracatın daha da artacağına inanıyoruz. Terörsüz, felaketsiz, huzurlu bir Türkiye için hep birlikte el ele vererek çalışmayı sürdüreceğiz. Birlik, beraberlik ve huzur içinde büyüyen bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğimize yürekten inanıyorum.” dedi.
“Kayseri Otoyol Projesi Hayırlı Olsun”
Sanayi ve ticaret hayatı açısından büyük önem taşıyan Kayseri Otoban Projesi’nin ihalesinin yapılmış olmasından duydukları memnuniyeti dile getiren Büyüksimitci, projenin şehrimizin üretim, ticaret ve yatırımına ciddi katkılar sağlayacağını belirterek, bu projede emeği geçen başta AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş olmak üzere, Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’e, Milletvekillerine, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç’a, ilçe belediye başkanlarına ve tüm emeği geçenlere teşekkür etti.
“Politika Faizindeki Düşüşün Piyasaya Yansımasını Bekliyoruz”
Merkez Bankası’nın politika faizini 300 baz puan indirerek yüzde 43 seviyesine çekmesini olumlu karşıladıklarını belirten Büyüksimitci, “Alınan bu karar, özellikle üretim, yatırım ve ihracat faaliyetlerimiz açısından memnuniyet verici bir gelişme olmuştur. Bu kararın reel sektör üzerindeki olumlu etkilerinin tam anlamıyla hissedilebilmesi için, ticari kredi faiz oranlarının da benzer şekilde aşağı çekilmesini son derece önemli buluyoruz. Devlet bankalarımızın ve özel bankalarımızın politika faizindeki bu indirimi ticari kredi faizlerine de yansıtmasını bekliyoruz. Kredi kanallarının daha fazla açılması, hem iç piyasadaki canlılığın korunmasına hem de üretim ve istihdamın sürdürülebilirliğine önemli katkı sağlayacaktır. Unutmayalım ki, güçlü bir reel sektör, güçlü bir ekonomi demektir. Bu nedenle tüm kararların, üretim ve yatırım odaklı bir yaklaşımla ele alınması büyük önem taşımaktadır.” diye konuştu.
“Üyelerimizden Gelen Talepleri Merkez Bankası Başkanımıza İlettik”
Merkez Bankası Başkanı Dr. Fatih Karahan’ın Kayseri Sanayi Odası’nı ziyaretleri kapsamında çok verimli bir istişare toplantısı yaptıklarını açıklayan Büyüksimitci şunları söyledi: “Sayın Başkanın ziyaretlerinden memnuniyet duyduk. Üyelerimizden gelen talepleri ve çözüm önerilerini kendilerine ilettik. Özellikle TCMB reeskont kredileri döviz almama ve döviz satış taahhüt incelemeleri, kaynak kullanımını destekleme fonu kesintisi, reel sektörün mevcut ekonomik şartlardan negatif etkilenmesi, ihracat bedellerinin yurda getirilmesinde DAB/İBKB zorunluluğu, ticari kredi kartları ve Eximbank kredilerindeki teminat yükünün fazla olması gibi konularda taleplerimizi ilettik. Ayrıca kapsamlı bir dosya hazırlayarak kendilerine arz ettik. Reel sektörle kurduğu yapıcı diyalog için Sayın Başkanımıza bir kez daha teşekkür ediyorum”
“TOBB Nefes Kredisinin Tekrardan Hayata Geçmesini Bekliyoruz”
TOBB öncülüğünde başlatılan TOBB Nefes Kredisinin 25 milyar TL’lik limitinin tükendiğini ifade eden Başkan Büyüksimitci, Nefes Kredisinin reel sektör açısından çok faydalı olduğunu belirterek, “Özellikle mikro ve küçük ölçekli firmalarımızın krediye çok ihtiyacı var. Nefes Kredisinin ikinci diliminin, kredi tutarının artırılarak daha uygun faiz oranları ile sanayicilerimizin kullanımına sunulması yönünde taleplerimizi ilettik. İnşallah önümüzdeki günlerde tekrardan hayata geçmesini bekliyoruz. Ben burada özellikle TOBB Başkanımız Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu başta olmak üzere, Kredi Garanti Fonu yetkililerine ve projeye katkı sağlayan tüm banka temsilcilerine şükranlarımı sunuyor, bu tür desteklerin devamının reel sektörümüz açısından büyük önem taşıdığını bir kez daha vurgulamak istiyorum.” dedi.
“Can-ı Gönülden Tebrik Ediyorum”
Son olarak İSO İkinci 500 listesinde yer alan Kayserili firmaları tebrik eden Başkan Büyüksimitci, “Listede bu yıl 10 firmamız yer aldı. Geçen yıl 15 firmamız vardı. İSO ilk 1000’de Kayseri olarak toplam firma sayımız 23 oldu. Yaşanan tüm zorluklara rağmen, Türkiye’nin üretimine, istihdamına ve ihracatına katkı sunan ve sıralamaya girerek göğsümüzü kabartan tüm firmalarımızı, can-ı gönülden tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.” şeklinde konuşmasını tamamladı.
Durak Tekstil’den iş güvenliğini artıran, işçi sağlığını koruyan fonksiyonel çözümler
Endüstriyel dikiş ve nakış ipliklerinin önde gelen üreticilerinden Durak Tekstil, 4-7 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek iş sağlığı ve güvenliği fuarı A+A Düsseldorf 2025’te AR-GE ürünü çözümlerini sergileyecek. Fuarda Salon 17 Stant 17C74’te yer alacak olan firma, iş güvenliği de dahil olmak üzere 20’den fazla sektöre özel çözümler sunuyor.
Durak Tekstil Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yiğit Durak, A+A Düsseldorf fuarının iş güvenliği sektörü için küresel çapta önemli bir fuar olduğunu söyledi. Durak şu değerlendirmede bulundu; “İş sağlığı ve güvenliği birçok farklı yönü ve etkileri bulunan bir konu. Çalışanların iş kazalarından mesleki hastalıklara kadar üretim sürecinde sağlıklarını korumak ve refahlarını artırmak yönünde çok sıkı kurallar oluşturulmuştur. Bu bağlamda iş güvenliğini artıracak yenilikçi çözümlere ihtiyaçlar da hiç durmadan artıyor. Durak Tekstil olarak kesintisiz ve disiplinlerarası AR-GE çalışmalarımızla bu konuda önemli geliştirmeler başardık. Yanmaya ve kesilmeye karşı yüksek dirençli ipliklerimiz başta olmak üzere teknik ipliklerdeki gücümüzü sergilemek için A+A 2025 fuarı önemli bir platform olacak.”
En son pandemiden önce bu fuara katılan Durak Tekstil, zengin ve gelişmiş ürün portföyüyle güçlü bir dönüş yapacak. Durak Tekstil standında özel reçetelerle farklı ham maddelerden üretilen ve farklı fonksiyonlara sahip birçok teknik iplik endüstri uzmanlarının ilgisine sunulacak. Fonksiyonel özellikleri göz önünde bulundurularak seçilmiş iplikler arasında; kesilmeye dirençli iplikler (Durak Cut-Safe), geç tutuşur iplikler (Durak Fire-Safe), elektrik ileten (Durak SilverPro) veya yalıtan iplikler, lazer ve ışık dalgalarına göre görünmezlik, renk değiştirme ve yansıtma gibi optik fonksiyonlara sahip iplikler (Durak Poly-Strong PC-IR ve Durak Reflective), haşere itici ürünler (Durak Bug-Safe) ve medikal alanda bazı ürünler öne çıkacak. Fonksiyonel özellikleri uluslararası geçerliliğe sahip testlerden başarıyla geçen bu iplikler, yüksek kaliteli ham maddeleri ve özel işlem reçeteleri sayesinde kullanım amacına uygun dayanıklılık ve uzun ömürlü bir kullanım sunuyor.
Kurumsal vizyonunu teknoloji, sanat ve doğa saç ayaklarıyla çizen Durak Tekstil, kurulu AR-GE departmanı ile teknik iplikler geliştirmeye devam ederken, yaratıcılığa odaklanan sanatsal iplikleriyle de müşterilerine yeni kapılar açıyor. Firma ayrıca sürdürülebilirlik çerçevesinde hem geri dönüştürülmüş iplikler üretiyor hem de yaptığı yatırımlarla çevresel ayak izini en aza indirmeye ve temiz su kaynaklarını korumaya önem veriyor.
A+A 2025 fuarı Durak markasının bilinirliğine katkı sağlayacak
Fuarda iş güvenliği araç ve ekipmanları üreten firma yetkilileri ve sektör profesyonelleri ile buluşmayı hedeflediklerini söyleyen Yiğit Durak; “Koruyucu giysilerden ayakkabıya, çantadan çadıra kadar birçok farklı ürün için teknik ipliklerimizle fuarda hem zengin ürün portföyümüzü hem de AR-GE’ye ve yenilikçiliğe adanmış vizyonumuzu gözler önüne sereceğiz. Partnerlerimize katma değer sağlayan çözümlerimizi daha geniş pazarlara ulaştırmayı hedefliyoruz. A+A 2025’te özellikle Orta ve Doğu Avrupa ile Rusya ile Amerika pazarından ziyaretçilerle buluşmayı bekliyoruz. İhracatta hedef pazarlarımızla uyumlu bu öngörümüz gerçekleşirse fuar bizim açımızdan başarılı olarak tanımlanacaktır. Ayrıca Durak markasını küresel pazarın bu özel segmentinde de bilinen ve tercih edilen bir markaya dönüştürme yolundaki strateji için fuarın yeni fırsatlar sağlayacağına inanıyoruz” dedi.
Küresel ticarette rekabetin hız kazandığı bu dönemde, firmaların uluslararası pazarda avantaj sağlaması için özel bir program başlıyor: “İhracat Hızlandırma Programı” 2 Eylül 2025’te başlayacak programda, ihracatçılar yapay zeka kullanarak ihracat süreçlerini dijital ortama nasıl taşıyabileceklerini öğrenecek. Aynı zamanda mentörlük desteğiyle pratik uygulamalar gerçekleştirecek.
Yapay zeka destekli araçlarla donatılmış, İnovakademi tarafından tasarlanan bu özel program, ihracat yolculuğuna başlamak isteyen girişimcilerle ihracatını büyütmek isteyen KOBİ’leri hedefliyor. Katılımcılar, dijital yazışma simülasyonlarından yurtdışında müşteri bulmaya kadar, dış ticaretin tüm aşamalarını kapsayan uygulamalı bir deneyim süreci yaşayacak.
Gökhan Erol: “Bu Dönem, Dijitalleşen İhracatçılar İçin Altın Bir Fırsat”
İnovakademi Program Koordinatörü Gökhan Erol, hem küresel ticaretteki gelişmelere hem de Türkiye’nin ihracat performansına dikkat çekerek programın zamanlamasına vurgu yaptı. Erol, şu değerlendirmelerde bulundu: “Dünya Ticaret Örgütü’nün açıkladığı verilere göre, küresel mal ticareti 2025’in ilk çeyreğinde önceki döneme göre %3,6, geçen yılın aynı dönemine göre ise %5,3 oranında büyüdü. ABD’nin yeni gümrük tarifeleri nedeniyle ithalatçılar ikinci çeyrek öncesinde alımlarını öne çekti. Özellikle Kuzey Amerika’da gümrük vergilerinden kaçınmak isteyen ithalatçılar bu büyümenin ana tetikleyicisi oldu.”
“Tüm bu küresel hareketlilik, Türkiye için büyük bir fırsata dönüştü. Temmuz 2025’te Türkiye, 25 milyar dolarlık mal ihracatıyla tüm zamanların en yüksek aylık ihracat rekorunu kırdı. Geçtiğimiz yıl aynı dönemde bu rakam 22,5 milyar dolardı. Yani sadece bir yıl içinde 2,5 milyar dolarlık ilave ihracat sağladık. Bu da yaklaşık %11’lik çok değerli bir artış anlamına geliyor.”
Erol, bu dinamik ortamda dijitalleşmenin kritik rolüne dikkat çekerek ekledi: “İhracatçılar için artık dijitalleşme bir tercih değil, zorunluluk. Küresel ticaretin hızla değiştiği böyle bir dönemde, firmaların sadece bugünü değil, yarını da okuyabilmesi gerekiyor. Bu nedenle İhracat Hızlandırma Programı, firmalara yapay zeka temelli araçlarla stratejik bakış, dijital beceri ve uluslararası rekabette sürdürülebilir başarı kazandırmayı amaçlıyor.”
Program; uygulamalı ihracat örnekleri, yapay zekâ destekli yazışma çalışmaları ve 2.000 USD değerindeki The Globby dijital ihracat platformunun bir yıl ücretsiz kullanımı gibi birçok yenilikçi içeriği katılımcılara sunuyor. Ayrıca program süresince katılımcılar, doğrudan teyitli potansiyel alıcılara ulaşacak gerçek dünyada dış ticaret deneyimi kazanma fırsatına sahip olacak. Program süresince, alanında uzman 10 farklı eğitmenle birlikte 5 ay boyunca birebir mentörlük desteği sunularak katılımcılara özel ihracat rehberliği sağlanacak.
Programa; sektörel fark gözetmeksizin ihracata başlamak isteyen girişimciler, ihracat potansiyelini değerlendirmek isteyen firmalar ve ihracatını dijitalleştirmek isteyen KOBİ’ler başvurabilir. Kontenjan yalnızca 10 kişiyle sınırlıdır. Başvurular, üretim kapasitesi ve büyüme potansiyeline göre değerlendirilecektir. Başvurular İnovakademi’nin internet sitesinden yapılacaktır.
Redingtonve EDB, Türkiye ve CIS Genelinde Egemen Yapay Zekâ ve Veri Altyapısı içinStratejik Bir İş Birliği Yaptı
Redington,egemen yapay zekâ ve veri çözümleri alanında küresel lider EnterpriseDB (EDB)ile stratejik bir iş birliğine imza attığını duyurdu. Bu iş birliğiylebirlikte, Türkiye ve CIS ülkelerinde EDB Postgres® AI (EDB PG AI) platformuRedington’ın iş ortakları ağı ile bölgede daha geniş kitlelere ulaşacak.
Redington,bu ortaklık kapsamında bölgedeki iş ortaklarını; hibrit yapılara uygun, açıkkaynak teknolojileriyle entegre çalışabilen ve ölçeklenebilir yapay zekâdestekli Postgres altyapılarını güvenli bir şekilde sunmaları içindestekleyecek.
EDB PGAI, işlem, analiz ve yapay zekâ iş yüklerini tek bir çatı altında birleştirenilk egemen ve entegre Postgres platformu olarak öne çıkıyor. Hibrit ve çoklubulut ortamları için tasarlanan platform, kurumlara eski sistemlerinimodernleştirme, kritik iş yüklerini ölçeklendirme ve akıllı uygulamalarıdevreye alma imkânı sunarken; verileri ve altyapıyı tamamen kendikontrollerinde tutmalarına olanak tanıyor.
RedingtonTürkiye & CIS Genel Müdürü Bora İncir, “EDB ile hayata geçirdiğimiz bustratejik iş birliği sayesinde, Türkiye ve CIS bölgesindeki kurumların dijitaldönüşüm yolculuklarını hızlandırmayı hedefliyoruz. Güçlü iş ortağı ağımızüzerinden EDB’nin yüksek performanslı, açık kaynak tabanlı PostgreSQLçözümlerini son kullanıcılara ulaştırarak, bölge genelindeki işletmelere yenilikçive etkili veri tabanı yönetim çözümleri sunmayı amaçlıyoruz” dedi.
Redington,PostgreSQL tabanlı sistemler için yüksek erişilebilirlik sağlayan dağıtıkmimari, geçiş ve modernizasyon araçları ile kurumsal düzeyde uzman desteğinikapsayan EDB PG AI platformuna tam erişim imkânı sunacak.
Bustratejik iş birliği, gerçek zamanlı veri işleme, akıllı otomasyon ve sınırötesi regülasyonlara uyum sağlayan altyapılara duyulan kurumsal ihtiyacıngiderek arttığını ortaya koyuyor. EDB’nin 2025 Küresel Araştırması’na göre,kurumların yüzde 67’si veri platformlarını birleştirmek için hibritstratejilere yönelirken, yöneticilerin yüzde 81’i açık kaynak tabanlı stratejikaltyapıların gelecekte kritik rol oynayacağını belirtiyor.
EDBMEA Kanal ve İş Ortaklıkları Direktörü Abdo Gadmour, “Redington ile hayatageçirdiğimiz bu iş birliği, EDB PG AI platformunu Türkiye ve CIS bölgesindedaha geniş bir kitleyle buluşturma hedefimizde önemli bir adım niteliğinde.Redington’un bölgeye hâkim güçlü dağıtım ağı ve teknik uzmanlığı sayesinde,kurumların kritik verilerini güvenli, esnek ve ölçeklenebilir bir PostgreSQLaltyapısı üzerinde yönetmelerine destek olmayı hedefliyoruz” dedi.
Güvenlik birimlerine mağdur olarak gelen 279 bin 620 çocuğun %86,1’ini suç mağduru, %13,8’ini takibi gereken olay mağduru çocuklar oluşturdu. Suç mağduru olarak gelen 240 bin 872 çocuğun %55,3’ü yaralama, %10,8’i cinsel suçlar, %9,5’i göçmen kaçakçılığı, %8,0’ı aile düzenine karşı suçlar, %16,5’ine bu nedenlerin dışında kalan diğer nedenlerden dolayı mağdur oldu.
Bir Ürün Sattık, İki Ürün Aldık: Tarımda İthalat Kıskacı Derinleşiyor
Edirne Milletvekili ve Ziraat Mühendisi Ediz Ün, Türkiye’nin 2025 yılı ilk yarısına ait tarım dış ticaret verilerini değerlendirerek, sektördeki yapısal sorunlara dikkat çekti. Ün, dış ticaret verilerinin AKP iktidarının tarım politikalarının başarısızlığını bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayarak, “Bu yılın ilk yarısında bir tarım ürünü sattık, iki tarım ürünü aldık. Bu tablo tarımın desteklenmediğini, faizcilerin ise kollandığını gösteriyor” dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı dış ticaret verilerine göre, 2025 yılının ilk altı ayında tarım ürünleri ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yalnızca %2 artarak 3,9 milyar dolara ulaşırken, tarım ürünleri ithalatı %32 artışla 7,3 milyar dolara çıktı. Ortaya çıkan 3,4 milyar dolarlık dış ticaret açığı, Türkiye’nin tarımda üretim yerine ithalata bağımlı hale getirildiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Ediz Ün, bu dengesizliğin temel nedeninin tarıma yeterli desteğin verilmemesi olduğunu belirtti: “Tarım sektörüne aktarılması gereken kaynaklar, yüksek faiz ödemeleri için kullanıldı. Sonuç ise çiftçinin değil, ithalatçıların kazandığı bir tablo oldu.”
Ün’ün verdiği bilgilere göre, AKP’nin iktidarda olduğu son 23 yılda tarım dış ticaretinde 62 milyar dolarlık açık oluştu. Bu dönemde 102 milyar dolarlık ihracata karşılık 164 milyar dolarlık tarım ürünü ithal edildi. “AKP o kadar ithalatı seviyor ki 23 yılın sadece birinde dış ticarette fazla verdik, diğer tüm yıllarda ithalat fazlası verdik. Bu veriler, yandaşları zengin etme politikasının çiftçiyi yok sayarak yürütüldüğünün açık göstergesidir” diye konuştu.
Ün, Türkiye’nin tarımda artık bir yol ayrımında olduğunu ve dışa bağımlılığın sürdürülemez boyutlara ulaştığını belirtti. “AKP döneminde tarımsal ihracatın ithalatı karşılama oranı yalnızca %62 oldu. Bu oran bile Türkiye’nin kendi kendine yetme kapasitesinin nasıl eridiğini anlatmaya yeter. AKP’li bakanlar hiçbir zaman ‘tarımda ihracatçıyız’ demez, hep ‘tarım ve gıdada ihracatçıyız’ diyerek kelime oyunlarıyla gerçekleri gizlerler. Çünkü ne yazık ki gerçeği onlar da biliyor: Bu ülkede üretici değil ithalatçı kazanıyor” ifadelerini kullandı.
PaperWork, Düşük Kod Çözümlerini BPM, Yapay Zeka ve İçerik Yönetimi Deneyimiyle Zenginleştiriyor
Günümüz iş dünyasının dinamik ve rekabetçi ortamında, şirketler için çeviklik ve verimlilik her zamankinden daha kritik bir öneme sahip. Bu bağlamda, yazılım geliştirme süreçlerini hızlandıran ve BT ekiplerinin yükünü hafifleten düşük kod (low-code) platformları dikkat çekmeye devam ediyor. Ancak piyasadaki birçok düşük kod çözümünün aksine, PaperWork, köklü İş Süreçleri Yönetimi (BPM), Yapay Zeka çözümleri ve İçerik Yönetimi Sistemi (CMS) birikimiyle sektördeki konumunu farklılaştırıyor. Bu alandaki eşsiz avantajları, şirket yöneticileri ve analizler tarafından da destekleniyor.
PaperWork: BPM Geçmişinden Gelen Güçlü Düşük Kod Yaklaşımı
PaperWork Satış Direktörü Tolga Eşiz, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “PaperWork olarak, şirketlerin sadece uygulama geliştirmekle kalmayıp, aynı zamanda temel iş süreçlerini anlamaları ve optimize etmeleri gerektiğine inanıyoruz. Geleneksel düşük kod platformları daha çok kullanıcı arayüzü ve temel iş mantığı oluşturmaya odaklanırken, bizim yaklaşımımız süreç optimizasyonuna dayanıyor. Güçlü bir BPM altyapısına sahip olmak, PaperWork’ü diğer düşük kod çözümlerinden çok daha başarılı kılan temel unsur,” dedi.
Eşiz, PaperWork’ün BPM kökenlerinden gelen gücünü şu sözlerle vurguladı: “Bir şirketin gerçek ihtiyaçları sadece göze hoş gelen bir arayüzden ibaret değildir. Operasyonel verimlilik, süreçlerin kesintisiz işlemesi, doğru veri, belge akışı ve mevzuata uyum, bir yazılım çözümünün başarısı için hayati öneme sahiptir. PaperWork’ün BPM yetenekleri, düşük kod ile geliştirilen uygulamaların sadece çalışmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda verimli, ölçeklenebilir ve denetlenebilir olmasını temin eder. Bu, özellikle büyük ölçekli ve yasal düzenlemelere tabi sektörlerde faaliyet gösteren firmalar için vazgeçilmez bir özelliktir.”
“Girdi fiyatlarında yaşanan değişimler” “Temmuz ayı üretici market fiyat değişimi”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Temmuz ayına ilişkin aylık ve yıllık girdi fiyatlarındaki değişim ile üretici-market fiyat farkını değerlendirdi. Bayraktar, tarımsal üretimde kullanılan girdilerde yaşanan fiyat artışlarına ve üretici ile market fiyatları arasındaki farklara dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Savaş bitmesine rağmen gübre fiyatları halen yüksek seviyede
13 Haziran’da başlayan İran – İsrail savaşı geçtiğimiz ay ÜRE başta olmak üzere gübre fiyatlarını %40’lara varan oranda artırmıştı. Fakat ateşkes ilan edilip savaş bitmesine rağmen gübre fiyatları yüksek seviyesini korumaktadır. Hatta fiyatlar Temmuz ayında da artmaya devam etmiştir.
Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre Temmuz ayında bir önceki aya göre DAP gübresi %10,4, 20.20.0 kompoze gübresi %8, amonyum sülfat gübresi %2 ve kalsiyum amonyum nitrat gübresi %1 oranında artmıştır. Buna karşın geçen ay yaklaşık %40 oranında artan ÜRE gübresi %1,5 oranında düşmüştür.
Yıllık bazda ÜRE gübresi %90, DAP gübresi %55, 20.20.0 kompoze gübresi %46, kalsiyum amonyum nitrat gübresi %40 ve amonyum sülfat gübresi %32 oranında artmıştır.
Bir diğer önemli girdi olan mazot fiyatları ise aylık %9,3, yıllık %23,4 oranında artmıştır. Buna ek olarak hayvancılıkta kullanılan besi yemi yıllık %34, süt yemi ise %31 oranında artmıştır.
Gübre kullanımı, tarımsal üretimde verimliliği büyük oranda etkilemektedir. Dolayısıyla çiftçilerimizin gübreye erişimi, ülkemizin tarımsal ürün arzının sağlanması ve nüfusun beslenmesi açısından çok önemlidir. Ülkemizde tarımsal üretimin sürdürülebilirliği adına gübre başta olmak üzere tarımsal girdilere çiftçilerimizin erişimi konusunda tedbirler alınmalıdır.
Temmuz ayı üretici market fiyat değişimi,
Temmuz ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 613,8 ile karpuzda görüldü.
Karpuzdaki fiyat farkını yüzde 295,8 ile patlıcan, yüzde 275,3 ile salatalık, yüzde 247,6 ile yeşil soğan, yüzde 242,8 ile havuç takip etti.
Karpuz 7,1 kat, patlıcan 4 kat, salatalık 3,8 kat, yeşil soğan 3,5 kat, havuç 3,4 kat fazlaya satıldı. Üreticide 1 lira 18 kuruş olan karpuz markette 8 lira 42 kuruşa,7 lira 50 kuruş olan patlıcan 29 lira 68 kuruşa, 6 lira olan salatalık 22 lira 52 kuruşa, 10 lira olan yeşil soğan 34 lira 76 kuruşa, 12 lira olan havuç 41 lira 13 kuruşa satıldı.
Temmuz ayında fiyatı en fazla artan ürün hem üretici hem de markette limon olurken, fiyatı en fazla düşen ürün markette kabak, üreticide ise yeşil soğan oldu.
Market fiyatları
Temmuz ayında markette 37 ürünün 19’unda fiyat artışı, 17’sinde ise fiyat azalışı görüldü. Bir üründe ise fiyat değişimi görülmedi. Temmuz ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 37,8 ile limon oldu. Limondaki fiyat artışını yüzde 14,3 ile yumurta, yüzde 12,8 ile elma, yüzde 5 ile kuru incir ve yüzde 3 ile mısırözü yağı takip etti.
Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 42,6 ile kabak oldu. Kabaktaki fiyat düşüşünü yüzde 39,8 ile karpuz, yüzde 31,5 ile patates, yüzde 24,6 ile kuru soğan ve yüzde 19,5 ile yeşil soğan izledi.
Üretici fiyatları
Temmuz ayında üreticide 29 ürünün 10’unda fiyat artışı olurken 14’ünde fiyat düşüşü görüldü. 5 üründe ise fiyat değişimi olmadı.
Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 41,2 ile yeşil soğanda görüldü. Yeşil soğandaki fiyat düşüşünü yüzde 41 ile karpuz, yüzde 39,1 ile patates, yüzde 38,5 ile patlıcan, yüzde 38,3 ile kabak izledi.
Üreticide en çok fiyat artışı yüzde 55,6 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını yüzde 29,6 ile yeşil mercimek, yüzde 27,5 ile sivri biber, yüzde 17,8 ile yumurta ve yüzde 13,1 ile kırmızı mercimek izledi.
Üretici fiyat değişiminin nedenleri
Kırmızı ve yeşil mercimek fiyatı yeni sezonda rekoltenin düşük olması nedeniyle yükseldi.
Sivri bibere olan talebin artması fiyatların yükselmesine sebep oldu.
Patlıcan, ve kabakta arzın artması fiyatların düşmesine neden oldu.
Yumurta fiyatlarındaki artış arz ve talepteki değişimlerden kaynaklandı.
Karpuzda arz artışının yanı sıra talebin düşük olması üreticide fiyatları düşürdü.
Limonda depoda uzun süre beklemeden kaynaklı fire oranları yükseldi. Arzdaki azalmayla birlikte limon fiyatları arttı.
Temmuz ayının ortalarında hasadın yoğunlaşmasıyla arz artışı patates fiyatlarını düşürdü.
Yeşil soğandaki fiyat düşüşü talepteki azalmadan kaynaklandı.”
Dış Ticaret İstatistikleri, Haziran 2025, Kayseri’de Haziran ayında genel ticaret sistemine göre ihracat 279 milyon 389 bin dolar, ithalat 138 milyon 949 bin dolar olarak gerçekleşti.
Haziran ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %7,9, ithalat %15,2 arttı
Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2025 yılı Haziran ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %7,9 artarak 20 milyar 515 milyon dolar, ithalat %15,2 artarak 28 milyar 688 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ocak-Haziran döneminde ihracat %4,1, ithalat %7,2 arttı
Genel ticaret sistemine göre ihracat 2025 yılı Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,1 artarak 131 milyar 408 milyon dolar, ithalat %7,2 artarak 180 milyar 845 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Haziran ayında enerji ürünleri ve altın hariç ihracat %8,1, ithalat %16,9 arttı
Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2025 Haziran ayında %8,1 artarak 17 milyar 532 milyon dolardan, 18 milyar 955 milyon dolara yükseldi.
Haziran ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat %16,9 artarak 19 milyar 285 milyon dolardan, 22 milyar 544 milyon dolara yükseldi.
Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı Haziran ayında 3 milyar 588 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi %12,7 artarak 41 milyar 499 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı %84,1 oldu.
Dış ticaret açığı Haziran ayında %38,8 arttı
Haziran ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %38,8 artarak 5 milyar 889 milyon dolardan, 8 milyar 173 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Haziran ayında %76,4 iken, 2025 Haziran ayında %71,5 oldu.
Dış ticaret açığı Ocak-Haziran döneminde %16,3 arttı
Ocak-Haziran döneminde dış ticaret açığı %16,3 artarak 42 milyar 504 milyon dolardan, 49 milyar 437 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Ocak-Haziran döneminde %74,8 iken, 2025 yılının aynı döneminde %72,7’ye geriledi.
Haziran ayında imalat sanayinin toplam ihracattaki payı %94,8 oldu
Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2025 Haziran ayında imalat sanayinin payı %94,8, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %2,9, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı %1,7 oldu.
Ocak-Haziran döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı %94,2, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %3,6, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı %1,6 oldu.
Haziran ayında ara mallarının toplam ithalattaki payı %67,6 oldu
Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2025 Haziran ayında ara mallarının payı %67,6, sermaye mallarının payı %14,6 ve tüketim mallarının payı %17,6 oldu.
İthalatta, 2025 Ocak-Haziran döneminde ara mallarının payı %69,7, sermaye mallarının payı %13,9 ve tüketim mallarının payı %16,3 oldu.
Haziran ayında en fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu
Haziran ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 728 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 266 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 1 milyar 197 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 70 milyon dolar ile İtalya, 890 milyon dolar ile Fransa takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %30,0’ını oluşturdu.
Ocak-Haziran döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 10 milyar 915 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 8 milyar 164 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 7 milyar 837 milyon dolar ile ABD, 6 milyar 662 milyon dolar ile İtalya ve 5 milyar 636 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %29,8’ini oluşturdu.
İthalatta ilk sırayı Çin aldı
İthalatta Çin ilk sırayı aldı. Haziran ayında Çin’den yapılan ithalat 3 milyar 831 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 316 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 2 milyar 698 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 468 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 117 milyon dolar ile İsviçre izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %43,3’ünü oluşturdu.
Ocak-Haziran döneminde ithalatta ilk sırayı Çin aldı. Çin’den yapılan ithalat 23 milyar 956 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 21 milyar 705 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 14 milyar 642 milyon dolar ile Almanya, 8 milyar 259 milyon dolar ile ABD, 7 milyar 984 milyon dolar ile İtalya izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %42,3’ünü oluşturdu.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat %6,1 azaldı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2025 Haziran ayında bir önceki aya göre ihracat %6,1 azalırken, ithalat %1,8 arttı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2025 yılı Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat %3,6, ithalat %9,6 arttı.
Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı %3,0 oldu
Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Haziran ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %94,8’dir. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,0’dır. Ocak-Haziran döneminde ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %94,2’dir. Ocak-Haziran döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,5’tir.
Haziran ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %83,5’tir. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %10,0’dır. Ocak-Haziran döneminde imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %80,4’tür. Ocak-Haziran döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %10,9’dur.
Özel ticaret sistemine göre ihracat 2025 yılı Haziran ayında 18 milyar 408 milyon dolar oldu
Özel ticaret sistemine göre, 2025 yılı Haziran ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %7,7 artarak 18 milyar 408 milyon dolar, ithalat %14,9 artarak 26 milyar 117 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Haziran ayında dış ticaret açığı %36,8 artarak 5 milyar 637 milyon dolardan, 7 milyar 710 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Haziran ayında %75,2 iken, 2025 Haziran ayında %70,5’e geriledi.
İhracat 2025 yılı Ocak-Haziran döneminde 119 milyar 362 milyon dolar oldu
Özel ticaret sistemine göre ihracat, 2025 yılı Ocak-Haziran döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,6 artarak 119 milyar 362 milyon dolar, ithalat %7,2 artarak 168 milyar 775 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ocak-Haziran döneminde dış ticaret açığı %14,3 artarak 43 milyar 245 milyon dolardan, 49 milyar 413 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Ocak-Haziran döneminde %72,5 iken, 2025 yılının aynı döneminde %70,7’ye geriledi.
Kayseri OSB Başkanı Yalçın: Kayseri’nin 6 Aylık İhracatı 1 Milyar 861 Milyon Dolar oldu
Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı, 2025 yılı Haziran ayı dış ticaret rakamlarını değerlendirdi.
Başkan Yalçın, “Kayseri’nin 2025 yılı Haziran ayı ihracatı, bir önceki aya oranla yüzde 19,36 oranında azalarak, 279 milyon 389 bin dolar seviyesinde gerçekleşti. Kayseri olarak, 2025 yılı ilk 6 aylık ihracat rakamımız ise 1 milyar 861 milyon 665 bin dolar oldu.” dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu ve Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle yürütülen genel ticaret sistemi geçici dış ticaret verilerinin paylaşıldığını vurgulayan Başkan Mehmet Yalçın, “Türkiye’nin ihracatı 2025 yılı Haziran ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,9 artarak 20 milyar 515 milyon dolar, ithalat yüzde 15,2 artarak 28 milyar 688 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2025 yılı Ocak-Haziran döneminde ülkemiz ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,1 artarak 131 milyar 408 milyon dolar, ithalat yüzde 7,2 artarak 180 milyar 845 milyon dolar olmuştur.” şeklinde konuştu.
Kayseri’nin Haziran ayı ihracat rakamını değerlendiren Başkan Yalçın, “Kayseri’nin 2025 yılı Haziran ayında yapmış olduğu ihracat, 279 milyon 389 bin dolar seviyesindedir. Bu rakam, Mayıs ayında 346 milyon 466 bin dolar olarak gerçekleşmişti.” ifadelerini kullandı.
Kayseri’nin 2025 yılı Haziran ayı ithalat rakamının 138 milyon 949 bin dolar seviyesinde gerçekleştiğini ifade eden Yalçın, “Kayseri’nin Haziran ayı ithalat rakamı, bir önceki ay ithalat rakamına oranla yüzde 13,03 oranında düşüş göstermiştir. Şehrimizin ilk 6 aylık ithalatı ise 886 milyon 553 bin dolar olmuştur.” diye konuştu.
Dünya genelinde yaşanan ekonomik istikrarsızlık ve bölgesel savaşların dünya ticaretini olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan Başkan Yalçın, “Yaşanan bu istikrarsızlıkların ülkemiz ekonomisi üzerinde oluşturduğu baskı sanayicilerimizi endişelendirmektedir. Enflasyon ortamından çıkış için uygulanan sıkı para politikasının getirdiği mali zorluklar nedeniyle sanayicimiz üretimde, ihracatta ve iç piyasada oluşan şartlardan dolayı baskı altında bulunmaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu yüksek enflasyon baskısını bir an önce kırması, tüm toplum kesimleri gibi sanayiciler olarak bizlerin de beklentisidir. Hükümetimizin bu konuda aldığı önlemler ve kararlar da sanayicilerimiz tarafından desteklenmektedir. Ancak, tedarik zincirinin henüz rayına oturmamış olması, üretime yansıyan maliyetlerdeki artış baskısı, iç ve dış piyasalardaki talep durgunluğu sanayicilerimizi olumsuz etkilemektedir.” dedi.
Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın, değerlendirmesini şu şekilde sürdürdü:
“İhracatçılarımıza yönelik kur desteklerinin yükseltilmesi gerekmektedir. Sanayicilerimiz, üretim yapmak için gerekli mali kaynağa bir an önce ve uygun koşullarda ulaşmak istemektedir. Eximbank gerekse Kredi Garanti Fonu iş birliğiyle sunulan yeni kredi desteklerinin kapsam darlığı, aranan çözüm olma noktasında yetersiz kalmaktadır. Tüm finans kuruluşlarınca sağlanacak düşük maliyetli ve zamana yayılmış kredi imkânları için sanayicilerimiz beklenti içindedir. Sanayicilerimiz, küresel rekabetteki yerimizin korunması ve istihdam azalmasının önüne geçilebilmesi için acil tedbirlerin alınmasını beklemektedir.”
Başkan Yalçın, değerlendirmesinin sonunda Türkiye’ye ve Kayseri ekonomisine katkı sağlayan tüm ihracatçılara ve sanayicilere teşekkür etti.
Çalışanlar denge, esneklik, takdir ve gelişim istiyor
Edenred Türkiye’nin LinkedIn üzerinden düzenlediği anket serisi, Türkiye’deki çalışanların iş hayatından beklentilerini net bir şekilde ortaya koydu. Anket sonuçlarına göre çalışanların öncelik sıralaması; hibrit çalışma, rekabetçi maaş ve yan haklar, takdir edilmek ve değer görmek, iş-yaşam dengesini sağlamak, esnek çalışma saatleri olarak belirlendi.
Edenred Türkiye, çalışanların değişen beklentilerini belirlemek amacıyla LinkedIn platformunda düzenli anket çalışmaları gerçekleştirmeye devam ediyor. Seri halinde gerçekleştirilen kapsamlı anket çalışmalarından elde edilen veriler, çalışanların artık sadece maaş odaklı düşünmediğini, çalışma şekli esnekliği, takdir görme ve kişisel gelişim fırsatlarını da öncelediğini gösteriyor.
Çalışanlar dengede kalmak istiyor
Yapılan ankette “İdeal çalışma modeliniz hangisi?” sorusuna katılımcıların %49’u hibrit çalışma, %32’si tamamen uzaktan çalışma, %15’i “iyi ekiple her yerde çalışabilirim”, %4’ü geleneksel ofis yanıtını verdi. En çok tercih edilen model olan hibrit, hem ofis ortamının sosyal etkileşim avantajlarını hem de ev çalışmasının esneklik faydalarını bir araya getiriyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan çalışanlar için ulaşım maliyeti ve zaman tasarrufu sağlayan hibrit model, iş-yaşam dengesini güçlendiren temel unsur olarak öne çıkıyor.
İşin kuralı değişti; maaş yetmiyor, değer gerek
Diğer bir anket kapsamında sorulan “Sizin için çalışılacak bir şirketi gerçekten çekici hale getiren unsur hangisi?” sorusunun yanıtı ise %68 oranda rekabetçi maaş ve yan haklar, %19 şirket kültürü ve değerler, %12 iyi liderlik ve yönetim oldu. Günümüz çalışanları artık sadece maaşla yetinmiyor; ay sonuna kadar yeten yemek kartları, ulaşım desteği ve kişisel harcamalarda kullanılabilecek kurumsal hediye kartları, özel ya da tamamlayıcı sağlık sigortası gibi yan hakları şirket tercihlerinde belirleyici faktör olarak görüyor.
Takdir görmeden bağlılık olmaz
Çalışan bağlılığının temelinin irdelendiği bir diğer ankette ise “İş yerinize olan bağlılığınızı en çok hangi faktör güçlendiriyor?” sorusu soruldu. Katılımcıların %63’ü “takdir edilmek ve değer görmek” yanıtını verdi. Bu sonuç, günümüz çalışanlarının sadece maddi karşılıktan ziyade emeklerinin görülmesini ve katkılarının tanınmasını beklediklerini ortaya koyuyor. Takdir edilmek ve değer görmek, her çalışanın içsel motivasyonunu besleyen temel unsurlardan biridir. Bu noktada hediye kartı çözümleri, klasik kurumsal hediyelerin ötesine geçerek çok daha anlamlı bir deneyim sunuyor. En büyük avantajı ise kişiselleştirilebilir olması. Çalışanlar bu kartla kendi zevklerine, ihtiyaçlarına ya da yaşam tarzlarına en uygun alışverişi yapabilirler. Böylece herkes için aynı olan tek tip hediyeler yerine, kişiye özel, gerçekten anlam taşıyan seçimler mümkün olur. Bu da sadece bir teşekkür ifadesi değil; çalışanların değerli hissetmesini sağlayan, hayatlarına dokunan ve kalıcı bir iz bırakan bir takdir biçimine dönüşür. Hediye kartı, başarıların sadece görülmesini değil, aynı zamanda hayatın içinden bir karşılıkla kutlanmasını sağlar.
İş kadar sosyal yaşam da önemli
“Mesleki hedefleriniz neler?” sorusuna ise %40 iş-yaşam dengesi kurmak, %35 yeni beceriler edinmek, %20 yurtdışı deneyimi kazanmak yanıtı geldi. Bu veriye göre iş-yaşam dengesi artık bir lüks değil, zorunluluk. Çalışanlar, fiziksel ve mental iyi oluşlarını destekleyen bir çalışma ortamı arıyor. Aynı soruda katılımcıların %35’i yeni beceriler edinmeyi hedefleri arasında önceliklendirdi. Hızla değişen iş dünyasında çalışanlar, hem teknik bilgilerini hem de liderlik, iletişim, problem çözme gibi soft skill’lerini geliştirmeye odaklanıyor.
İş yaşam dengesinin anahtarı: esnek çalışma saatleri
Edenred Türkiye’nin “İş dünyasını herkes için daha iyi bir yer haline getirme” misyonu doğrultusunda gerçekleştirdiği anket ise, çalışanların motivasyonunda en büyük etkiye sahip olan yan hakları irdeledi. Araştırma sonuçlarına göre, ankete katılanların yarısından fazlası (%55) esnek çalışma saatlerini diğer yan haklara kıyasla daha çok tercih ediyor. Bu durum, günümüz iş dünyasında esnek çalışma saatlerinin; çalışan memnuniyeti, bağlılığı ve iş yaşam dengesi açısından ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
“İş gücü değil, değer yaratmak önemli”
Edenred Türkiye İK Direktörü İpek Baylav, anket sonuçlarını şöyle değerlendiriyor: “LinkedIn anketlerimizden elde ettiğimiz veriler, Türkiye’deki çalışanların beklentilerindeki köklü değişimi net bir şekilde ortaya koyuyor. Pandemi sonrası iş dünyasında yaşanan dönüşüm, çalışma alışkanlıklarımızı tamamen değiştirdi. Hibrit çalışma modelinin %49 oranıyla ilk sırada çıkması, çalışanların ne tam izolasyonu ne de sürekli ofis ortamını istediğini gösteriyor. Bu denge arayışı, modern çalışanın temel karakteristiği haline geldi. Özellikle dikkat çekici olan, çalışanların %68’inin rekabetçi maaş ve yan hakları öncelemesi. Bu durum, global araştırmalara göre Türkiye’de çalışan bağlılığı oranının %14 gibi düşük seviyede kalmasıyla doğrudan bağlantılı. Bu düşük bağlılık oranı, çalışanların mevcut koşullardan memnun olmadığını ve daha iyi fırsatlar aradığını gösteriyor. İşverenler artık geleneksel yan hakların ötesine geçmek zorunda.”
“Araştırmamızda çalışanların %63’ünün ‘takdir edilmek ve değer görmek’ faktörünü bağlılık için en önemli unsur olarak görmesi de son derece anlamlı. Bu, çalışanların sadece maddi karşılık değil, emeklerinin görülmesini ve katkılarının tanınmasını beklediklerini ortaya koyuyor. İş yaşam dengesi ve sürekli öğrenme ihtiyacı da artık lüks değil zorunluluk haline geldi. Bu sonuçlara göre işverenler, insan kaynakları stratejilerini yeniden gözden geçirmeli. İşte tam da bu noktada bir yan hak şirketi olarak Edenred devreye giriyor, çalışanların beklentilerine cevap veren esnek yan haklar uygulaması olarak geliştirdiğimiz Ticket Gift ile rekabet avantajı sağlamak isteyen, çalışanlarının sadece iş gücü değil, değer yaratma ortağı olduğunu anlayan ve ona göre davranan şirketler için yenilikçi çözümler sunuyoruz.”
Sivil toplum ve sosyal girişimcilik alanındaki ilham verici çalışmaları görünür kılmayı hedefleyen SosyalUp’ın “Etki Odaklı Sohbetler” YouTube serisinin 13’üncü bölümünün konuğu Girişimcilik Vakfı (GİRVAK) Genel Müdürü Mehru Öztürk oldu. Öztürk, GİRVAK’ın kuruluş hikayesinden yürüttükleri programların toplumsal etkisine kadar pek çok konuda değerlendirmelerde bulundu.
GİRVAK’ın kurucusu Sina Afra’nın “giveback” yani geri verme kültüründen ilham alarak temellerini attığı vakfın, gençlere girişimcilik yolculuklarında sadece ilham değil aynı zamanda sorumluluk da aşıladığını belirten Mehru Öztürk, “Biz artık sanayi odaklı büyüme döneminin geride kaldığına ve teknolojiyi geliştiren insanların topluma katkı sunması gerektiğine inanıyoruz. Bu yüzden gençlere yalnızca iş fikri değil, topluma katkı motivasyonu kazandırmaya çalışıyoruz” dedi.
İstanbul Rumeli Üniversitesi, 2025-2026 Akademik Yılına İki Yeni Bölümle Giriyor:
Bilgisayar Bilimleri ile Yapay Zekâ ve Makine Öğrenmesi Programları Öğrenci Alımına Başlıyor
İstanbul Rumeli Üniversitesi, teknoloji odaklı akademik yapılanmasını güçlendirmek amacıyla 2025-2026 akademik yılı itibarıyla iki yeni lisans programını eğitim-öğretim hayatına kazandırıyor. Bilgisayar Bilimleri ile Yapay Zekâ ve Makine Öğrenmesi bölümleri, bu yıl ilk kez öğrenci alacak. Her iki programın açılması, üniversitenin dijitalleşen dünyaya uyum sağlama ve geleceğin mesleklerine yönelik eğitim kapasitesini artırma hedefi doğrultusunda atılmış stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Yeni bölümler, özellikle yapay zekâ, veri bilimi, algoritma geliştirme ve programlama gibi alanlarda yoğunlaşan güncel yetkinliklere odaklanacak şekilde tasarlandı. Üniversitenin eğitim anlayışı, sadece teorik bilgi aktarımıyla sınırlı kalmayan, aynı zamanda öğrencileri uygulamalı projeler, laboratuvar çalışmaları ve sektörle entegre edilen eğitim modelleriyle destekleyen bir yapıya sahip. Bu anlayış doğrultusunda, her iki bölümün ders planları da hem temel mühendislik ve bilişim disiplinlerine hem de hızla değişen teknoloji dünyasının ihtiyaç duyduğu uzmanlaşmış alanlara yanıt verecek nitelikte hazırlandı.
İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektörlüğü tarafından yapılan açıklamada, bu iki yeni bölümün açılmasındaki temel motivasyonun, gençlerin kariyer planlamasında giderek daha fazla yöneldikleri yazılım, veri analitiği ve yapay zekâ gibi alanlarda nitelikli insan kaynağı yetiştirmek olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca, üniversitenin akademik altyapısının, güncel teknolojilerle uyumlu donanımlar, yazılım laboratuvarları, proje geliştirme merkezleri ve akademik danışmanlık sistemleriyle desteklendiği vurgulandı.
Bilgisayar Bilimleri Bölümü, bilişim teknolojileri alanında temel eğitim sunarken, öğrencilerin farklı disiplinlerde çalışabilecek donanıma sahip bireyler olarak yetişmesini hedefliyor. Program, yazılım geliştirme, sistem analizi, veri tabanı yönetimi ve bilgisayar ağları gibi alanları kapsarken, aynı zamanda öğrencilerin etik sorumluluklar, sürdürülebilir teknolojiler ve ekip çalışması konularında da yetkinleşmesini öngörüyor. Bölüm, özellikle kamu, özel sektör ve araştırma kurumlarında görev alabilecek mezunlar yetiştirmeyi amaçlıyor.
Yapay Zekâ ve Makine Öğrenmesi Bölümü ise teknolojinin daha ileri uçlarına odaklanan, veri temelli karar sistemleri, yapay öğrenme algoritmaları, derin öğrenme, doğal dil işleme ve büyük veri analizi gibi alanlarda uzmanlaşmayı mümkün kılacak bir eğitim yapısı sunuyor. Bu bölümün öğrencileri, sağlık, finans, ulaşım, savunma sanayi ve üretim gibi farklı sektörlerde kullanılabilen yapay zekâ çözümleri geliştirebilecek bilgi ve becerilerle mezun olacak. Program kapsamında proje tabanlı öğrenme ve sektörle iş birliği içinde geliştirilen uygulamalı dersler öne çıkıyor.
İstanbul Rumeli Üniversitesi, yalnızca ulusal düzeyde değil, uluslararası akademik iş birlikleri ile de öğrencilerine farklı öğrenme olanakları sunmayı sürdürüyor. Üniversite, Avrupa’daki birçok üniversite ile aktif Erasmus+ değişim programlarına sahip olmasının yanı sıra, teknik staj imkânı sağlayan IAESTE gibi uluslararası platformların da aktif bir üyesi. Bu sayede, Bilgisayar Bilimleri ve Yapay Zekâ ve Makine Öğrenmesi bölümlerine kaydolacak öğrencilerin yurt dışında eğitim alma, staj yapma ve kültürel deneyim kazanma olanaklarına erişmesi mümkün hale geliyor.
Her iki bölümün de müfredatları, yükseköğretimde uluslararası kalite standartlarına uygun olarak yapılandırılmış durumda. Sekiz yarıyıl sürecek olan lisans eğitimi boyunca öğrenciler; temel bilimlerden ileri düzey yazılım uygulamalarına, istatistiksel modellemeden veri görselleştirmeye kadar geniş bir akademik içeriğe erişebilecek. Eğitimin son yılında yer alan bitirme projeleri ve zorunlu staj uygulamaları ise öğrencilerin teorik bilgilerini gerçek dünya problemlerine uyarlayarak mezuniyet öncesinde iş yaşamına hazırlıklı olmalarını sağlayacak.
BAŞKAN GÜLSOY HAZİRAN AYI DIŞ TİCARET VERİLERİNİ DEĞERLENDİRDİ “HAZİRAN AYINDA 145 ÜLKEYE 279 MİLYON 389 BİN DOLAR İHRACAT, 138 MİLYON 949 BİN DOLAR İTHALAT YAPTIK”
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Haziran Ayı dış ticaret verilerini değerlendirdi. Haziran ayında 279 Milyon 389 bin dolar ihracat, 138 milyon 949 Bin dolar ithalat gerçekleştirildiğini belirten Başkan Gülsoy, “Dünya için üreten, ülkemiz için rekabet eden ve bu rakamlara ulaşılmasındaki büyük özverilerinden dolayı tüm firmalarımıza, çalışanlarına ve emeği olan herkese teşekkür ediyorum” dedi.
TÜİK verilerine göre 2025 yılı Haziran ayı ihracat rakamlarını değerlendiren KTO Başkanı Ömer Gülsoy, “Kayseri olarak Haziran ayında 145 ülkeye 279 milyon 389 bin dolar ihracat gerçekleştirdik. Geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,66 artış, bir önceki aya kıyasla yüzde 19,36 oranında azalış yaşanmıştır. Kayseri olarak İthalatımız ise 138 milyon 949 bin dolar olmuştur. Geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 15,31 artış, bir önceki aya oranla yüzde 13,04 azalış gerçekleşmiştir. Yılın ilk yarısını toplam 1 milyar 861 milyon 665 bin dolar ihracat ile kapattık. Geçen yılın ilk yarısına göre yüzde 2,47 oranında artış yaşandı. Yılın ilk yarısında toplam ithalatımız ise 886 milyon 553 bin dolar olmuştur. Geçen yıla ilk yarısına oranla yüzde 19,85 oranında artış yaşanmıştır.“ diye konuştu.
Kayseri’den ihracat gerçekleştirilen ülkeler hakkında da bilgiler veren Gülsoy, “İhracat pazarlarımız; Almanya, Irak, Avusturya, ABD, Polonya, Romanya, Belçika, İtalya, Fas, Fransa’dır.” ifadelerini kullandı.
Kayseri ihracatının sektörler bazında analizini de yapan Başkan Gülsoy, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun belirlediği sektörlerden; Elektrik ve Elektronik, Demir ve Demir Dışı Metaller, Çelik, Kimyevi Madde ve Mamulleri, Çimento Cam Seramik ve Toprak Ürenleri, gibi sektörlerde artış yaşanırken Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri, Tekstil ve Ham maddeleri, Madencilik ürünleri, Makine ve Aksamları gibi sektörlerde azalış gerçekleşmiştir.“ dedi.
Üreticilerimize ve ihracatçılarımıza direnç kazandıracak hamlelere ihtiyaç olduğunu belirten Gülsoy, şunları dile getirdi.
“İş dünyamız üretim ve ihracat için ciddi anlamda çabalıyor. Devletimiz ve iş dünyamız Avrupa Yeşil mutabakatına ilk ve en motive şekilde hazırlanan ülkelerin başında geliyor. Bu da ülkemizin ihracattaki çabasını ortaya koyuyor. Bu sebeple ihracatımızın artması ve sürdürülebilirliği için kur desteklerinin yükseltilmesi, özellikle emek yoğun sektörlere yönelik destek ve maliyetleri azaltacak adımlara, çarkları döndürecek can suyuna ihtiyaç duyuyoruz. Girdi maliyetleri ve kaynak sorunu daralan dış pazarla birlikte zorlanmanın ötesine geçti. Bu darboğazda ayakta kalmak ve düzlüğe çıkmak için finansman maliyetlerinin düşmesi ve destek mekanizmalarının etkin bir şekilde kaynak sağlaması gerekiyor. Elbet düzlüğe çıkacağız ama kalıcı yaralar almadan bugünleri atlatmamız gerekiyor. Tedbirleri önceden alırsak dış pazarda da büyük kayıplar yaşamadan bu süreci atlatabiliriz. Dolayısıyla bu koşullarda, üretim ve ihracat gücümüzü korumak ve artırmak için daha fazla stratejiye, daha fazla desteğe ihtiyacımız var. Biz ülkemizin gücüne inanıyoruz ve tüm dünya ekonomilerinde zorlukların yaşandığı bu dönemin üstesinden de birlikte geleceğiz. Kayseri Ticaret Odası olarak üyelerimizin bu süreci en iyi şekilde yönetebilmeleri için katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Tüm zorlu şartlara rağmen üreten, rekabet eden ve Türk ürünlerinin dünyada var olması için çabalayan tüm firmalarımıza ve de emekçi çalışanlarına teşekkür ediyorum.”
İlk Altı Ayda Kayseri’den 1 Milyar 861 Milyon Dolarlık İhracat Gerçekleşti
Kayseri Sanayi Odası (KAYSO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyüksimitci, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan haziran ayı ihracat rakamlarını değerlendirdi.
Başkan Büyüksimitci, haziran ayında Kayseri’nin ihracatının geçen yılın haziran ayına göre yüzde 7,66 oranında artarak 279 milyon 389 bin dolar olarak gerçekleştiğini belirtti.
Bir önceki aya göre yüzde 19 civarında bir düşüş olduğunu ancak, geçen yılın ilk altı ayına göre 2025 yılının ilk altı ayında yüzde 2,47 oranında bir artış olduğunu açıklayan Büyüksimitci, 2025 yılının ilk altı ayında Kayseri’nin toplam ihracatının 1 milyar 861 milyon 665 bin dolar olarak gerçekleştiğini söyledi.
Büyüksimitci, haziran ayında Kayseri’den 145 ülkeye ihracat gerçekleştirildiğini, ihracatta en fazla paya sahip sektörün mobilya olduğunu kablo ve elektrikli ev aletlerinin de bu sektörü yakından takip ettiğini dile getirdi. En çok ihracat yapılan ülkeler arasında ise Almanya’nın ilk sırada yer aldığını belirten Başkan Büyüksimitci, ardından Amerika Birleşik Devletleri ve Irak’ın geldiğini söyledi.
Küresel ölçekte yaşanan ekonomik yavaşlamanın ihracatı olumsuz etkilediğine dikkat çeken Başkan Büyüksimitci, “Bu durum özellikle Avrupa ve ABD gibi ana pazarlarda talebin daralmasına neden olurken, artan jeopolitik gerginlikler, lojistik maliyetlerindeki yükseliş, kur dalgalanmaları ve enerji fiyatlarındaki belirsizlikler de ihracatçılarımızın işini her geçen gün daha da zorlaştırmaktadır. Bunun yanı sıra yüksek enflasyon oranları, finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar ve giderek artan iş gücü maliyetleri, ihracatçılarımızın hem iç piyasada hem de dış pazarlarda rekabet gücünü zayıflatmaktadır” dedi.
İhracatın sürdürülebilirliğini sağlamak adına bir takım yapısal adımların atılması gerektiğine değinen Büyüksimitci, “Özellikle Eximbank gibi ihracat finansmanı sağlayan kurumların kaynaklarının güçlendirilmesi, KOBİ’lerin uygun koşullarda krediye erişiminin kolaylaştırılması, enerji ve lojistik maliyetlerini dengeleyecek teşvik mekanizmalarının devreye alınması büyük önem taşımaktadır. Tüm bu zorluklara rağmen sanayicilerimiz üretmeye, istihdam sağlamaya ve ülkemize döviz kazandırmaya devam etmektedir. Bu vesileyle, ihracatımıza katkı sunan tüm sanayicilerimize, çalışanlarımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum” şeklinde konuştu.
Hizmet Üretici Fiyat Endeksi, Haziran 2025
Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE) yıllık %37,40 arttı, aylık %4,72 arttı
H-ÜFE 2025 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre %4,72 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %27,15 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %37,40 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %45,79 artış gösterdi.
H-ÜFE ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yıllık %31,24 arttı
Bir önceki yılın aynı ayına göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde %31,24 artış, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %38,89 artış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde %41,99 artış, gayrimenkul hizmetlerinde %37,07 artış, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde %49,68 artış, idari ve destek hizmetlerde %42,15 artış gerçekleşti.
H-ÜFE ulaştırma ve depolama hizmetlerinde aylık %4,44 arttı
Bir önceki aya göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde %4,44 artış, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %7,37 artış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde %2,28 artış, gayrimenkul hizmetlerinde %6,13 artış, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde %1,62 artış, idari ve destek hizmetlerde %6,14 artış gerçekleşti.
Turizm İstatistikleri, II. Çeyrek: Nisan-Haziran, 2025,Turizm geliri geçen yılın aynı çeyreğine göre %8,4 arttı
Turizm geliri Nisan, Mayıs ve Haziran aylarından oluşan II. çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %8,4 artarak 16 milyar 284 milyon 322 bin dolar oldu. Ziyaretçilerden elde edilen turizm geliri 16 milyar 95 milyon 247 bin dolar, transfer yolculardan elde edilen turizm geliri ise 189 milyon 75 bin dolar oldu. Ziyaretçilerin turizm gelirinin %16,5’ini ülkemizi ziyaret eden yurt dışı ikametli vatandaşlar oluşturdu.
Ziyaretçiler, seyahatlerini kişisel veya paket tur ile organize etmektedirler. Bu çeyrekte ziyaretçiler tarafından yapılan harcamaların 11 milyar 100 milyon 829 bin dolarını kişisel harcamalar, 4 milyar 994 milyon 418 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu.
Ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı çeyreğine göre %2 arttı
Ülkemizden çıkış yapan ziyaretçi sayısı 2025 yılı II. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %2 artarak 16 milyon 412 bin 168 kişi oldu. Ziyaretçilerin %16,3’ünü 2 milyon 678 bin 105 kişi ile yurt dışında ikamet eden vatandaşlar oluşturdu.
Bu çeyrekte ülkemizde geceleme yapan ziyaretçilerin gecelik ortalama harcaması 110 dolar oldu. Yurt dışında ikamet eden vatandaşların gecelik ortalama harcaması ise 73 dolar oldu.
Bu çeyrekte ziyaretçilerden elde edilen turizm geliri içerisindeki paket tur harcamalarının payı %31, yeme içme harcamalarının payı %19,4, uluslararası ulaştırma harcamalarının payı ise %12,8 oldu. Bir önceki yılın aynı dönemine göre uluslararası ulaştırma harcamaları %13,8, yeme içme harcamaları %13,7 ve tur hizmetleri harcamaları %12,5 arttı.
Ziyaretçiler %71,1 ile en çok “gezi, eğlence, sportif ve kültürel faaliyetler” amacıyla geldi
İkinci sırada %16,8 ile “akraba ve arkadaş ziyareti”, üçüncü sırada ise %5,6 ile “alışveriş” yer aldı. Yurt dışı ikametli vatandaşlar ise ülkemize %60,7 ile en çok “akraba ve arkadaş ziyareti” amacıyla geldi.
Turizm gideri geçen yılın aynı çeyreğine göre %41,1 arttı
Turizm gideri, geçen yılın aynı çeyreğine göre %41,1 artarak 2 milyar 759 milyon 918 bin dolar oldu. Bunun 1 milyar 850 milyon 866 bin dolarını kişisel, 909 milyon 52 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu.
Yurt dışını ziyaret eden vatandaşlar geçen yılın aynı çeyreğine göre %0,5 azaldı
Bu çeyrekte yurt dışını ziyaret eden vatandaş sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %0,5 azalarak 2 milyon 947 bin 929 kişi oldu. Bunların kişi başı ortalama harcaması 936 dolar olarak gerçekleşti.
Ekonomik Güven Endeksi, Temmuz 2025 Ekonomik güven endeksi 96,3 oldu
Ekonomik güven endeksi Haziran ayında 96,7 iken, Temmuz ayında %0,4 oranında azalarak 96,3 değerini aldı.
Bir önceki aya göre Temmuz ayında tüketici güven endeksi %1,8 oranında azalarak 83,5 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi %0,5 oranında artarak 98,9 değerini, hizmet sektörü güven endeksi %0,8 oranında azalarak 110,0 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi %0,5 oranında azalarak 107,9 değerini, inşaat sektörü güven endeksi %2,2 oranında artarak 88,8 değerini aldı.
Hayat Tabloları, 2022-2024 Türkiye’de doğuşta beklenen yaşam süresi 78,1 yıl oldu
Yeni doğmuş bir bireyin mevcut ölümlülük risklerine maruz kalması durumunda yaşaması beklenen ortalama yıl sayısı olarak tanımlanan “doğuşta beklenen yaşam süresi” Türkiye’de 2021-2023 döneminde 77,3 yıl iken 2022-2024 döneminde 78,1 yıl oldu.
Kadınların erkeklerden 5,2 yıl daha uzun yaşadığı görüldü
Türkiye’de 2021-2023 döneminde erkeklerde 74,7 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresi, 2022-2024 döneminde 75,5 yıl, kadınlarda ise 80 yıl iken 80,7 yıl oldu. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamakta olup erkekler ve kadınlar arasındaki doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,2 yıldır.
Beklenen yaşam süresi 15 yaşındaki kişiler için 64,3 yıl oldu
Çalışma çağının başlangıcı olan 15 yaşındaki kişilerin ortalama kalan yaşam süresi 64,3 yıl oldu. Erkekler için bu süre 61,7 yıl iken kadınlarda 66,9 yıl oldu.
Beklenen yaşam süresi 30 yaşındaki kişiler için 49,9 yıl oldu
Türkiye’de, 30 yaşında olan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 49,9 yıl oldu. Erkekler için bu süre 47,5 yıl iken kadınlarda 52,3 yıl oldu. Bu yaş için kadın ve erkek arasındaki beklenen yaşam süresi farkı 4,8 yıldır.
Beklenen yaşam süresi 50 yaşındaki kişiler için 30,9 yıl oldu
Türkiye genelinde, 50 yaşında olan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 30,9 yıl oldu. Erkekler için bu süre 28,6 yıl iken kadınlarda 33,1 yıl oldu.
Kadınlarda 65 yaşta beklenen yaşam süresinin erkeklerden 3,3 yıl daha fazla olduğu görüldü
Türkiye’de 2022-2024 dönemi hayat tabloları sonuçlarına göre, 65 yaşında olan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 18 yıl olarak hesaplandı. Erkekler için bu süre 16,3 yıl iken kadınlarda 19,6 yıl oldu. Diğer bir ifade ile 65 yaşındaki kadınların erkeklerden ortalama 3,3 yıl daha uzun yaşaması beklenmektedir.
Eğitim düzeyi yükseldikçe beklenen yaşam süresinin uzadığı görüldü
Türkiye’de eğitim düzeyine göre beklenen yaşam süresi incelendiğinde; eğitim düzeyi yükseldikçe beklenen yaşam süresinin de uzadığı görüldü. Her yaştaki beklenen yaşam süresi, düşük eğitime sahip kişiler arasında daha az olurken, artan eğitim düzeyi ile birlikte beklenen yaşam süresinin de arttığı görüldü.
Cinsiyet ayrımında, eğitim düzeyine göre beklenen yaşam süresine bakıldığında, hem erkek hem de kadınlarda eğitim düzeyi yükseldikçe beklenen yaşam süresinin de arttığı tespit edildi. Yaşı 30 olan erkekler ve kadınlar için ortaöğretim altı eğitim seviyesi ile yükseköğretim eğitim seviyelerinde beklenen yaşam süresi farkının 5 yıl civarında olduğu görüldü.
Doğuşta sağlıklı yaşam süresi 57,6 yıl oldu
Belirli bir yaştaki kişinin günlük hayattaki faaliyetlerini sınırlandıracak bir sağlık sorunu olmadan yaşaması beklenen yıl sayısı olarak tanımlanan “sağlıklı yaşam süresi”, sıfır yaşında bulunan bir kişi için Türkiye’de toplamda 57,6 yıl, erkeklerde 58,9 yıl ve kadınlarda 56,3 yıl olarak hesaplandı. Buna göre, erkeklerin sağlıklı yaşam süresinin kadınlardan 2,6 yıl daha uzun olduğu görüldü.
İşgücü İstatistikleri, Haziran 2025 Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %8,6 seviyesinde gerçekleşti
Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2025 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre 52 bin kişi artarak 3 milyon 47 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,2 puan artarak %8,6 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde %7,1 iken kadınlarda %11,4 olarak tahmin edildi.
Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı %48,9 oldu
İstihdam edilenlerin sayısı 2025 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre 18 bin kişi azalarak 32 milyon 452 bin kişi, istihdam oranı ise 0,1 puan azalarak %48,9 oldu. Bu oran erkeklerde %66,2 iken kadınlarda %31,9 olarak gerçekleşti.
Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı %53,5 olarak gerçekleşti
İşgücü, 2025 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre 33 bin kişi artarak 35 milyon 498 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise aynı seviyede kalarak %53,5 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde %71,3 iken kadınlarda %36,0 oldu.
Genç nüfusta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %16,2 oldu
15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,6 puan artarak %16,2 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde %12,3, kadınlarda ise %23,7 olarak tahmin edildi.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 41,5 saat oldu
İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2025 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre 1,1 saat azalarak 41,5 saat olarak gerçekleşti.
Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı %32,9 oldu
Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2025 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre 1,8 puan artarak %32,9 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı %23,0 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı %20,3 olarak tahmin edildi.
Dünyanın Lider Yeni Enerji Araç Üreticisi BYD, Fortune Global 500 Listesinde 91. Sıraya Yükseldi
Dünyanın lider yeni enerji aracı üreticisi BYD, 2025 Fortune Global 500 listesinde 91. sıraya yükselerek en büyük 100 küresel şirket arasına girdi. Geçtiğimiz yıl 143. sırada yer alan şirket, 2022’den bu yana listede aralıksız yer alarak bu başarısını üst üste dördüncü yıla taşıdı.
Dünyanın lider yeni enerji araç (NEV) üreticisi BYD, Fortune Global 500 listesindeki yükselişini sürdürerek 2025 yılı sıralamasında 91. sıraya yerleşti. Bu sonuçla BYD, ilk kez listenin ilk 100 şirketi arasına girerek tarihi bir başarıya imza attı. Geçtiğimiz yıl listede 143. sırada yer alan BYD, 2022 yılından bu yana dört yıl üst üste Fortune Global 500 listesinde yer almayı başardı.
BYD, 2024 yılında yeni enerji araçları satışlarında yeni bir rekor kırarak, yıllık bazda yüzde 41 artışla 4,27 milyon adet araç satışı gerçekleştirdi. Bu güçlü performans, BYD’nin üst üste üçüncü yıl küresel yeni enerji binek araç satış şampiyonluğu konumunu sağlamlaştırdı. Bu başarı BYD’nin sürdürülebilir büyüme stratejisini, yenilikçi teknolojilere yaptığı yatırımları ve küresel ölçekte artan gücünü bir kez daha ortaya koydu.
Türkiye’de Şirketlerin Yüzde 84’ünün İş Stratejisinin Odağında Sürdürülebilirlik Var
Şirketler karbon ayak izi ölçümü ve ESG raporlaması gibi konularda güçlü bir ilerleme kaydederken, döngüsel ekonomi uygulamalarının yaygınlaşması gerektiği öne çıktı.
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye), üye şirketlerin anonim katılımıyla gerçekleştirdiği Kurumsal Sürdürülebilirlik Olgunluk Anketi 2025 ile iş dünyasının sürdürülebilirlik karnesini ortaya koydu. SKD Türkiye’nin üretimden hizmete farklı sektörlerde faaliyet gösteren 115 üye şirketle gerçekleştirdiği anket, ülkemizde iş dünyasının sürdürülebilirlik yolculuğunda bulunduğu konumu, güçlü yönlerini ve gelişime açık alanlarını detaylı şekilde analiz etti.
SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ediz Günsel, “Üye şirketlerimizin sürdürülebilirlik yolculuklarını şeffaf şekilde paylaştıkları anketimizin sonuçları, Türkiye’de iş dünyasının sürdürülebilirlik konusunda önemli bir dönüşüm sürecinde olduğunu gösteriyor. Sürdürülebilirliğin iş dünyasında giderek daha fazla stratejik öncelik haline geldiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz. Şirketlerin strateji entegrasyonu, karbon ayak izi ölçümü ve ESG raporlaması gibi konularda güçlü bir ilerleme kaydettiğini gözlemliyoruz. Bununla birlikte, dönüşümün tüm alanlarda aynı hızla ilerlemesi için çalışmaların hız kazanması gerekiyor. Özellikle de sürdürülebilir kalkınmanın en önemli araçlarından biri olan döngüsel ekonomi gibi, yapısal dönüşüm gerektiren alanlardaki ilerlemenin henüz başlangıç düzeyinde olduğunu söyleyebiliriz. SKD Türkiye olarak, iş dünyasının sürdürülebilirlik odaklı dönüşümünde gelişim alanlarına yönelik somut çözümler sunmaya odaklanarak, bu süreci desteklemeye devam edeceğiz” dedi.
Kurumsal Sürdürülebilirlik Olgunluk Anketi 2025’in öne çıkan sonuçları şöyle oldu:
Kurumsal liderlikte, strateji ve yeni fırsatlar: Şirketlerde sürdürülebilir başarıda sahiplenme önemli
Araştırma sonuçlarına göre, şirketlerin %84’ü sürdürülebilirlik ekseninde iş stratejilerini güncellerken, %44,7’si 2050 yılına kadar Net Sıfır hedefi taahhüdü vermiş durumda. Sürdürülebilirliğin üst düzey yönetici (C level, müdür vb.) düzeyinde sahiplenilmesi, şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşılmasında kritik bir faktör olarak öne çıkıyor. Anket verilerine göre şirketlerin %84,2’sinde sürdürülebilirlik, üst düzey yönetim tarafından sahiplenilmiş durumda. Bu da üst düzey yönetimin çalışmalara önemli seviyede katkı sağladığını göstererek umut vadediyor. Şirketlerin %38,7’sinin henüz bir iklim geçiş planına sahip olmaması ise hem risk hem fırsat yaratıyor. Regülasyonlara erken uyum, çevresel taahhütlerin ötesinde, rekabet avantajı sağlayan bir stratejik hamle olarak öne çıkıyor.
Karbon yönetiminde kritik adım: Offset projeleri
Ankete göre şirketlerin %79,6’sı karbon ayak izini ölçerken, yalnızca %23’ü bu süreçte offset (karbon dengeleme) çalışmalarına katılıyor. Sera gazı emisyonu salan şirketler, yenilenebilir enerji üreten şirketlerden karbon kredisi satın alarak emisyonlarını offsetleyebiliyor. Türkiye’deki şirketlerin önünde, karbon emisyonlarını dengelemek için offset projelerine katılarak çevreye daha fazla katkı sağlama ve karbon ayak izlerini azaltma yönündeki taahhütlerini pekiştirme fırsatı bulunuyor.
En önemli gelişim alanı: Döngüsel ekonomi
Sürdürülebilirliğin önemli bileşenlerinden döngüsel ekonomi ve atık yönetimi, iş dünyasının yeşil dönüşümünde açığı kapatması gereken konuların başında geliyor. Ankette şirketlerin %41,7’si atıklarının bir kısmını geri dönüştürdüğünü, %40,7’si atık azaltımı için hedefler belirlediğini söylerken, döngüsel malzeme kullanımını artıran şirket oranı %8,3 ile sınırlı kaldı. Şirketler atık yönetimine daha fazla yatırım yaparak ve döngüsel ekonomiyi iş yapış biçimlerine entegre ederek, malzeme ve enerji verimliliğini artırma, maliyetleri düşürme, yeni iş modelleri geliştirerek sektördeki rekabet avantajlarını artırma gibi imkanlara sahip olabilir.
Şirketler sürdürülebilir finansla maliyetlerini optimize edebilir
Anketin öne çıkan önemli sonuçlarından biri de, şirketlerin yeşil finansman ve krediye erişiminin düşük seviyede kalması oldu. Ankete katılan şirketlerin %48,9’unun yeşil tahvil ve sürdürülebilir krediler gibi finansman kaynaklarını araştırdığı ancak yalnızca %37,2’sinin bu finansman araçlarını aktif olarak kullandığı ortaya çıktı. Bu sonuçlar, şirketlerin sürdürülebilir finansman konusunda daha fazla yatırım yapmaları, maliyetlerini optimize etmeleri ve çevresel etkiyi azaltmaları için fırsatlar yaratmaları gerektiğini gösterdi.
SKA kapsamında en çok toplumsal cinsiyet eşitliğine öncelik veriliyor
Sürdürülebilir kalkınmanın temel taşlarından biri olan toplumsal cinsiyet eşitliği konusuna öncelik veren şirketlerin oranı %80’e ulaşırken, %62,8’i kadın istihdamını artırmak için belirli hedefler koyduğunu belirtti. Yönetici seviyesindeki kadın oranı %12 ila 51 arasında değişirken, yönetim kurulu seviyesinde kadın temsilinin artırılması hala önemli bir gelişim alanı olarak öne çıktı. Bu sonuçlar, şirketlerin çoğunluğunun toplumsal cinsiyet eşitliği verilerini izlediğini ve bu alanda farkındalık oluşturduğunu gösterirken, temsiliyetin artırılması ve kurumsal sürdürülebilirlik stratejilerine daha fazla entegre edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Düzenli raporlama yapan şirketler çoğunlukta
Ankete göre şirketlerin %77,6 gibi büyük bir çoğunluğu ESG performanslarını GRI, SASB, CDP, TSRS gibi ulusal ve uluslararası standartlara göre düzenli olarak raporluyor. Bununla birlikte, raporlamaya başlamayı hedeflediğini söyleyen %9,4’lük bir kesim mevcut. Şirketlerin sürdürülebilirlik yolcuğunda performansını daha iyi takip edebilmesi ve şeffaflığın artması için tüm şirketlerin düzenli raporlama yapması önem taşıyor.
Anadolu Isuzu’dan Mesnevi Turizm’e Özel Üretim Grand Toro Teslimatı
Anadolu Isuzu; Ankara, İstanbul, Kapadokya ve Kuşadası gibi önemli turizm merkezlerinde faaliyet gösteren Mesnevi Turizm’e 5 adet özel üretim Grand Toro teslim etti. Mesnevi Turizm, daha önce Anadolu Isuzu’dan aldığı Grand Toro araçların ardından, filosunu yeni Grand Toro araçlarıyla güçlendirdi.
Türkiye’nin ticari araç markası Anadolu Isuzu, geniş ürün yelpazesi ve müşteri odaklı yaklaşımıyla Türkiye’nin dört bir yanındaki sektör ihtiyaçlarına özel çözümler sunmaya ve üstün performanslı araçlarını kesintisiz olarak teslim etmeye devam ediyor. Anadolu Isuzu, turizm taşımacılığı alanında Türkiye’nin önde gelen firmalarından biri olan Mesnevi Turizm’e 5 adet özel üretim Grand Toro teslim etti. Ankara’da düzenlenen teslimat törenine; Mesnevi Turizm’in Kurucusu Ünal Öztürk, Mesnevi Turizm Firma Sahibi Mustafa Öztürk, Mesnevi Turizm İstanbul Ofisi Müdürü Oğuzhan Öztürk, Ankara Ofisi Müdürü Fatih Öztürk ve Mesnevi Turizm sürücülerinin yanı sıra Anadolu Isuzu Kilit Müşteri Yöneticisi Ferhat Sancaklı, Anadolu Isuzu Bölge Satış Sorumlusu Ozan Şimşek, Ankara Isuzu Bayii Gençler Motorlu Araçlar Bayi Sahibi Fatih Tanrıkulu ve Gençler Motorlu Araçlar Otobüs Satış Müdürü Cihan Kılıç katıldı.
Türkiye’nin başlıca turizm bölgelerinde hizmet veren Mesnevi Turizm; konfor, kapasite ve verimlilikte dengeli ve optimize edilmiş performans sunan Grand Toro araçlarla hizmet kalitesini bir üst seviyeye taşımayı amaçlıyor.
Škoda Modelleri ÖTV Düzenlemesi ile Daha Cazip Hale Geldi
Yürürlüğe giren ÖTV matrah düzenlemesi sonrasında Škoda ürün gamında yer alan birçok model daha düşük vergi diliminde yer alarak, otomobil sahibi olmak isteyenler için avantajlı fiyatlar sunuyor. Güncelleme sonrasında markanın Fabia, Scala, Kamiq, Octavia ve Karoq modelleri Yüce Auto-Škoda yetkili satıcılarında özel fırsatlarla yeni sahiplerini bekliyor.
ÖTV matrah düzenlemesi sonrası, yakıt verimliliğiyle öne çıkan, şehir içi sürüşe uygun kompakt boyutları ve DSG şanzımanıyla dikkat çeken Fabia Premium 1.0 TSI 110 PS yüzde 75 ÖTV oranıyla 1.533.400 TL, sportif tasarımı ve güçlü motoruyla genç sürücülerin tercihi Fabia Monte Carlo 1.5 TSI ACT 150 PS, 50.000 TL’nin üzerinde indirimle 1.795.600 TL, SUV konforunu kompakt sınıfla birleştiren Yeni Kamiq Premium 1.0 TSI 115 PS DSG 1.785.500 TL’ye iniyor.
Su krizi derinleşiyor, pompa sistemleri stratejik hale geliyor
Dünya nüfusu hızla artıyor, kentler büyüyüp kalabalıklaşıyor ancak suya erişim giderek zorlaşıyor. Birleşmiş Milletler’e göre kentsel alanlarda yaşayan nüfusun 2050 yılına kadar 2,5 milyar kişi artması bekleniyor. Aynı dönemde, su kıtlığıyla karşı karşıya kalan şehir nüfusunun 2,4 milyara ulaşması öngörülüyor. Halihazırda her yıl 2 ila 3 milyar insan, en az bir ay suya erişemiyor. Kuraklık, altyapı yetersizlikleri ve enerji kriziyle birleşen bu tablo, suyun sürdürülebilir yönetimini günümüzün en kritik konularından biri haline getiriyor.
Kentleşmenin hızla arttığı, iklim krizinin derinleştiği günümüzde suyun verimli yönetimi, yalnızca çevresel bir sorumluluk değil; aynı zamanda bir yaşam meselesi haline geldi. Artan talep, azalan kaynaklar ve altyapı yetersizlikleri nedeniyle suya erişim, her geçen yıl daha fazla insan için riskli bir hale geliyor. Birleşmiş Milletler’e göre, 2016 yılında 930 milyon olan su kıtlığıyla karşı karşıya kalan kentsel nüfusun, 2050’ye kadar iki katına çıkarak 1,7 ila 2,4 milyar kişiye ulaşması bekleniyor. Artan nüfusla birlikte suyun yalnızca tüketimi değil; taşınması, dağıtılması ve yönetilmesi de başlı başına bir verimlilik meselesine dönüşüyor.
Suyun verimli yönetimi konusunda pompa sistemleri önemli bir noktada yer alıyor ve hayatın sağlıklı bir şekilde devamı için en kritik halkalarından birini oluşturuyor. İçme suyunun şehir şebekelerine taşınmasından endüstriyel proseslere, tarımsal sulamadan yangınla mücadele altyapılarına kadar pek çok alanda pompalar hayati rol üstleniyor. Dünyadaki toplam elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 46’sı elektrik motorlarından kaynaklanıyor. Bu motorların tükettiği enerjinin yaklaşık yüzde 22’si ise sadece pompa sistemlerine ait. Bu nedenle, pompa sistemlerinin verimliliği bina ölçeğinde olduğu kadar, küresel enerji tasarrufu açısından da stratejik önem taşıyor.
Pompa sistemleri, geleceğin şehirlerini ayakta tutan görünmez altyapılardandır.
1977 yılında yüzde 100 yerli sermayeyle kurulan, Türkiye’nin akışkan teknolojileri sektöründeki lider firması Masdaf CEO’su Erhan Özdemir konuyla ilgili değerlendirmesinde, “Dünyamız, artan nüfus, hızla büyüyen kentler ve derinleşen iklim kriziyle birlikte suya erişimin giderek zorlaştığı bir döneme giriyor. Bu süreçte suyu yalnızca bulmak değil, onu verimli ve güvenli bir şekilde yönetmek de büyük önem taşıyor. Masdaf olarak, suyun ve enerjinin doğru yönetilmesi gerektiği bilinciyle, pompa sistemlerini sadece bir taşıma aracı değil, akıllı ve sürdürülebilir altyapıların omurgası olarak tasarlıyoruz. Bu anlayış doğrultusunda, Ar-Ge yatırımlarımızı elektronik destekli kontrol sistemlerine yönlendiriyor, pompa sistemlerimizi sadece mekanik bir çözüm değil, aynı zamanda veri üreten birer altyapı bileşenine dönüştürüyoruz. Geliştirdiğimiz GenIO teknolojisiyle, suyun her damlasını gerçek zamanlı izleyerek, minimum enerjiyle maksimum verim sağlayan sistemler kuruyoruz. Pompa teknolojilerinde verimliliği artırmak, yalnızca enerji maliyetlerini düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda karbon ayak izimizi azaltıyor, su kayıplarını önlüyor ve altyapıların ömrünü uzatıyor. Bugün sunduğumuz çözümlerle hem belediyelere hem endüstriye hem de bireysel kullanıcılara daha yaşanabilir bir gelecek sunmayı hedefliyoruz” dedi.
Bambum Tear Geleneksel Demlik Anlayışını Yeniden Şekillendiriyor
Geleneksel çay keyfini modern dokunuşlarla buluşturan Bambum, Tear süzgeçli cam demlik modeliyle hem göze hem damağa hitap ediyor. Şeffaf cam yapısı, zarif tasarımı ve pratik kullanımıyla dikkat çeken Bambum Tear, mutfakların gözdesi olması devam ediyor. 800 ml kapasitesi ile birden fazla kişiye çay servisi yapma imkanı sunan Bambun Tear, süzgeçli ve saplı özelliği ile kolay kullanım vadediyor.
800 ml kapasitesiyle günlük kullanım için ideal boyuta sahip olan demlik, misafirler için de çay servisi yapmayı kolaylaştırıyor. Cam yapısı ile sağlıklı ve doğal bir kullanım sunan Bambum Tear, süzgeç özelliği ile demleme sırasında posaların bardağa karışmasını önleyerek berrak ve lezzetli bir içim sağlıyor.
Lezzetli ve pratik öğünler için yeni yardımcınız: Tefal SuperGrill 3’ü 1 Arada
Sağlıklı olduğu kadar pratik bir yaşam tarzını benimseyenler için geliştirilen, farklı damak zevklerine uygun geniş kullanım alanı sunan bu ürünle her mevsim sofralar artık daha keyifli. İdeal sofralar için mutfaklarda pratiklik ve lezzet arayışı hiç bitmiyor. Izgara keyfini sevenler ve hem yazlıkta hem de şehir yaşamının koşturmacasında da hızlı ama lezzetli çözümler arayanlar için Tefal SuperGrill 3’ü1 Arada, mutfağın en akıllı yardımcısı olmaya aday.
Tefal SuperGrill 3’ü 1 Arada (7199,90TL), çok yönlü kullanım imkanıyla ızgara, barbekü ve fırın fonksiyonlarını tek bir cihazda birleştirerek zamandan tasarruf sağlarken lezzetten ödün vermiyor. Apartman yaşamında mangal yapmak neredeyse imkânsızken, SuperGrill 3’ü 1 Arada, bu keyfi ev ortamında yaşatıyor. Her gün barbekü tadında öğünler hazırlamak isteyenler için hızlı ve temiz bir çözüm sunan cihaz, kullanıcı dostu tasarımıyla öne çıkıyor.
Paratika’dan tarıma dijital destek: ‘Şimdi al, hasatta öde’ dönemi başladı
Her sektörden ve ölçekten firmanın ödemelerini dijitalleştiren, ulusal ve uluslararası platformlarda ödüller alan Paratika, Türkiye’de tarım kartlarla entegrasyon sağlayan ilk ödeme kuruluşu olarak, tarımsal üretici ve tedarikçiler için geliştirdiği Tarım Gateway çözümüyle çiftçilerin dijitalleşmesine destek oluyor. Pazardaki tarım kartların yüzde 50’sinden fazlasıyla entegrasyon sağlayan çözüm, çiftçilere hasatta ödeme kolaylığı sunarken, firmaların tek entegrasyonla birçok tarım kartından güvenli ve hızlı ödeme almasını mümkün kılıyor.
Türkiye’nin en büyük online ödeme altyapısını yöneten Payten’in 25 yılı aşkın Ar-Ge gücüyle geliştirilen Paratika’nın Tarım Gateway çözümü, tarımsal üreticiler, tedarikçiler ve bayilerin tarım kart sunan bankalarla ayrı ayrı anlaşma yapma ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Firmalar, yalnızca bir entegrasyonla pazardaki tarım kartlarının yüzde 50’sinden fazlasıyla ödeme kabul edebiliyor.
Tarım kart sahiplerine ürün ve hizmet sağlayan firmalar, farklı ödeme sistemlerini ayrı ayrı yönetme zorunluluğundan kurtularak, tüm işlemleri tek panel üzerinden basit ve güvenli bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Üstelik çiftçiler, tohum, gübre, yem, ilaç, akaryakıt ve veterinerlik hizmetleri gibi tarımsal girdilere hemen ulaşırken, ödemelerini hasat zamanında yapabiliyor. “Şimdi al, hasatta öde” anlayışıyla tasarlanan bu esnek yapı sayesinde, çiftçilerin üretim döngüsü içinde nakit sıkıntısı yaşamadan sürdürülebilir bir planlama yapmaları sağlanıyor.
Tasarımı Sağlık Stratejisine Dönüştüren Çözümler
Kullanıcı deneyiminin bütünsel bir yapıya kavuştuğu günümüzde; fiziksel sağlık kadar mental sağlığı da destekleyen, dengeli ve duyarlı mekan kurguları ön plana çıkıyor. Bu perspektifle ofis ortamlarının tasarımı da yeniden değerlendiriliyor. Uzun saatler boyunca aynı pozisyonda çalışmayı gerektiren, çevresel etmenlerin odaklanma ve motivasyon üzerinde doğrudan etkili olduğu bu alanlarda, donatı seçimlerinden yüzey malzemelerine kadar her unsurun sağlığı önceleyen bir yaklaşımla belirlenmesi gerekiyor.
İç mekan tasarımı, estetik tercihler ya da işlevsel planlamaların ötesinde; insan sağlığını, davranış biçimlerini ve üretkenliği doğrudan etkileyen bir çevresel faktör olarak ele alınıyor. Çalışma ortamlarında geçirilen sürenin artmasıyla birlikte, bu alanların bireyin fizyolojik gereksinimlerini karşılaması kadar psikolojik bütünlüğü desteklemesi de önem kazanıyor. Mekan içindeki hava kalitesi, zemin kaplamaları, oturma düzeni ve ses davranışı gibi öğeler sağlıklı yaşam koşullarının ayrılmaz parçaları haline geliyor. Bu yeni perspektif, iç mimarlığı disiplinler arası bir uzmanlık alanına dönüştürürken, tasarım kararlarının bilimsel temellere dayalı olarak geliştirilmesini gerektiriyor.
Tasarımda ergonomik hatalara bağlı kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları, yetersiz akustik planlama nedeniyle oluşan zihinsel yorgunluk, kaygan ya da toksik yüzeylerin sebep olduğu iş kazaları gibi durumlar hem sağlığa hem de verimliliğe etki edebiliyor. Bu nedenle ofis tasarımı artık bir estetik ifade biçiminden çok daha fazlasını; insan sağlığını destekleyen, sürdürülebilir bir yaşam alanı inşasının bir parçası olarak ifade ediyor.
Klassis, temsilciliğini yürüttüğü Steelcase ve Interface markalarıyla birlikte; fiziksel dayanıklılığı, ergonomik esnekliği, sağlıklı materyal bileşenlerini ve çevresel sürdürülebilirliği bir araya getirerek kurumsal iç mekan tasarımında yeni bir standardı mümkün kılıyor. Her iki markanın uzun yıllara dayanan araştırmaları ve bilimsel verilerle desteklenen tasarım stratejileri, mekanları işlevselliğin ötesinde kullanıcı sağlığına katkı sunan sistemlere dönüştürüyor.


