Ekonomi

Ev tekstili tasarım finalistleri ve EİB’de firmaların birleşmesi, KOP tanıtımı, Dakar rallisi

EV TEKSTİLİ TASARIM YARIŞMASI FİNALİSTLERİ BELLİ OLDU

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği’nin, T.C. Ticaret Bakanlığı desteği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi iş birliğinde bu yıl 11’incisini düzenlediği Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması’nın finalistleri belli oldu.

Ev tekstili sektörüne yenilikçi, katma değeri yüksek ve inovatif ürünler kazandırarak yeni tasarımcılar yetiştirmek amacıyla düzenlenen Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması’na devam edecek 5 finalist belli oldu. 12 yarışmacının arasından sundukları paftalarla finalist olmaya hak kazanan 5 isim, şimdi ilk üçe girmek için yarışacak. İlk 3’e giren tasarımcılar; online İngilizce eğitimi, tasarım tescil imkânı ve yurtdışı tasarım bursuna başvurma imkânına sahip olabilecek. Yarışmada birinci olan tasarımcıya ilk kez bir yıllık EAT Jakarlı Dokuma Tasarım Programı Lisansı ve kullanıcı eğitimi verilecek.

ESTETİK VE FONKSİYON ÖN PLANDA

Master Class ikinci adım eğitimlerinin ardından yarışmacılar, sürdürülebilirlik temasına bağlı kalarak ev tekstili ürünlerinden oluşan kapsül koleksiyonlarını tasarladılar. Koleksiyonda yer alan ürünler, kurgulanan bir yaşam alanı içinde, ürünlerin teknik detaylarının da belirtildiği bir pafta formatı ile üçüncü değerlendirmeye hazır hale getirildi. Jüri üyeleri tarafından; temaya uygunluk, malzeme kullanım biçimi, anlatım ve sunum yeterliliği gibi kriterlere göre değerlendirilen paftalar sonucu en yüksek puanı alan 5 finalist şu isimlerden oluştu: Birce Avcu-Dokuz Eylül Üniversitesi Moda Giyim Tasarımı Bölümü, Buse Sözen-Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü, Nursima Toprak-Marmara Üniversitesi Tekstil Bölümü, Pelin Aykar-Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü, Yaren İrem Özbay-Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü.

KUMAŞ ÜRETİM SÜRECİ BAŞLIYOR

Finale kalan yarışmacılar yarışma moderatörü ve mentorü koordinatörlüğünde projelerini geliştirmek ve endüstriyel üretime uygun hale getirmek amacıyla pafta geliştirme eğitimlerine alındı. Eğitimler sırasında her bir finalistin üretime girecek birer tasarımları belirlendi. UTİB tarafından onaylanan firmalarda moderatörün koordinatörlüğünde tamamlanacak üretim süreci sonrası final jüri değerlendirmesi yapılacak. Her bir finalistin koleksiyonlarını anlatmak için beşer dakikalık süreye sahip olacağı final değerlendirme öncesi, yarışma sürecindeki son eğitim olan sunum koçluğu eğitimleri gerçekleştirilecek.

Ege İhracatçı Birlikleri sürdürülebir gıda için firmaların güçlerini birleştiriyor

 Türkiye’nin ovalarında, dağlarında, ormanlarında, denizlerinde yetişen lezzetleri işleyerek dünyanın dört bir tarafında milyarlarca insana ulaştıran, yıllık 5,5 milyar dolar ihracat rakamına ulaşan Egeli gıda ihracatçıları, “Gıdada Sürdürülebilirlik UR-GE Projesi”yle gıda ihracatında sürdürülebilirlik yetkinliklerini artırma çabasında.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ticaret Bakanlığı’nın desteklediği Uluslararası Rekabetin Geliştirilmesi Projesi (UR-GE) kapsamında gıda sektöründe faaliyet gösteren ihracatçıları ortak ihtiyaç ve amaçları çerçevesinde bir araya getirerek, uluslararası pazarlarda sürdürülebilirlik teması altında rekabet güçlerini artırmayı hedeflediklerini dile getirdi.

Türkiye’de ihracatın İzmir’den geleneksel ihraç ürünleri kuru incir, çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı, zeytin, zeytinyağı, pamuk gibi ürünlerle başladığını yüzyıllardır devam ettiğini anlatan Eskinazi, “Kuru meyve, zeytin ve zeytinyağı, su ürünleri ve hayvansal mamuller, taze meyve sebze ve meyve sebze mamulleri, baharatlar, yağlı tohumlar, odundışı orman ürünleri sektörlerinde Türkiye lideri konumundayız. Dünya nüfusu hızla artarken üretim yaptığımız topraklar azalıyor. Bu nedenle, Yeşil bir dünya hedefiyle uyumlu üretim yöntemlerini geliştirmek ve üretimde sürdürülebilirliği sağlamak durumundayız. Bu amaçla “Gıdada Sürdürülebilirlik UR-GE Projesi”ni hayata geçiriyoruz” dedi.

Avrupa Birliği’nin, 2050 yılında karbon salınımını sıfırlama hedefiyle, 11 Aralık 2019 yılında “Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı”nı açıkladığını, Türkiye’nin de 15 Temmuz 2021 tarihinde AB’nin attığı adımlara uyum sağlamak için “Yeşil Mutabakat Eylem Planı”nı hayata geçirdiğini hatırlatan Eskinazi, “Yeşil Mutabakat Eylem Planı”nı destekliyoruz. II. Sanayi devrimi ile başlayan seri üretimin; lojistikte, teknolojide, pekçok sektörde ve iletişim alanlarında insanlığın konfor alanını genişletirken, doğaya yansımaları aynı güzellikte olmadı. Sanayiden kaynaklanan kirlilik ve yanlış seçimler nedeniyle karşılaşılan çevresel ve ekonomik kayıpların minimum seviyeye indirilmesi günümüzde zorunluluk haline geldi. Amacımız, gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakmak” diyerek sözlerini noktaladı.

Celep: “Bugünkü tüketim alışkanlığı 1,7 dünya gerektiriyor”

Küresel iklim değişikliğinin ve tüketici tercihlerinin yeni bir dünyanın temellerini attığına işaret eden Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Birol Celep, Avrupa’nın yeni büyüme stratejisinin kural setini ortaya koyan Yeşil Mutabakatın, gıda ve tarım başta olmak üzere pek çok sektörü etkileyeceğinin altını çizdi.

İnsanlığın bugünkü tüketim alışkanlığıyla toplam gıda ihtiyacını karşılamak için 1,7 dünyaya ihtiyaç duyulduğunu, bunun da imkânsız olduğunu vurgulayan Celep, “Avrupa Birliği yeşil mutabakat çerçevesinde ortaya koyduğu strateji ile sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar yüzde 50 azaltmayı, 2050’ye kadar sıfıra indirmeyi hedefliyor. Gıda sektöründe yapacağımız UR-GE projesi ile AB’nin Yeşil Mutabakat Süreci’ndeki konu başlıklarının takibi ve sektördeki ihracatçı firmalarımızın ‘izlenebilirlik, gıdanın nereden geldiği, çevresel ayak izi, besin değeri, dijital araçların kullanımı, karbon ayak izinin azaltılması’ gibi standartlara uyum sağlayabilmesi için, profesyonel bir danışmanlık firması tarafından yapılacak ihtiyaç analizi sonrasında eğitim ve danışmanlık faaliyetleri ile kapasitelerinin geliştirilmesini planlıyoruz” diye konuştu.

Sürdürülebilir tarım için su kaynaklarımızın doğru kullanımının çok önemli olduğunun altını çizen Celep, “Bir mal veya hizmet üretmek için gerekli tatlı su miktarının tüm tedarik zinciri içindeki ölçümünü ifade eden su ayak izi; hammaddenin işlenmesinden, doğrudan operasyonlara ve tüketicinin ürünü kullanmasına kadar geçen tüm süreci kapsar konumda. Böylece, su ayak izi kavramı hem doğrudan su kullanımını hem de üretim sürecindeki dolaylı su kullanımını hesaba katıyor. Gerçekleştireceğimiz UR-GE Projesiyle su ayak izimizi ölçeceğiz, su kaynaklarımızın doğru kullanılmasını sağlayacağız. Ülkemizde özellikle tatlı su kaynaklarının yüzde 74’ünün tarımsal amaçlı olarak kullanıldığı göz önüne alınırsa, atık suların geri kazanımı ve kullanımı öncelikli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Kullanılmış suların iyileştirilmesi, yeniden kullanımı ve geri dönüşümü, iklim değişiminin olumsuz etkileriyle artan su stresi beraberinde, su kaynaklarının daha iyi yönetimi için katkı sağlayan araçlardan biri olarak değerlendiriyoruz. UR-GE Projemizde su başlığı odaklanacağımız konuların başında gelecek” diyerek sözlerini noktaladı.

Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki; Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği “Gıdada Sürdürülebilirlik UR-GE Projesi”nde güç birliğine gidiyor. 6 birlik, 2019 yılında da Türk gıda ürünlerinin Amerika Birleşik Devletleri pazarındaki Pazar payını artırmak için TURQUALİTY Projesinde bir araya gelmişti.

TURQUALİTY Projesi kapsamında, Türk mutfağının ABD Las Vegas Üniversitesi’nde William F. Harrah Turizm Otelcilik Okulu müfredatında 5 yıl süreyle okutulması sağlanmıştı. TURQUALİTY Projesi’ndeki başarı Egeli gıda ihracatçılarının yeni hedeflere daha emin adımlarla ilerlemesinin temellerini oluşturacak.

KOP Bölge Kalkınma Programı Yozgat’ta Tanıtıldı

KOP Bölgesinin 2021-2023 yılları arasını kapsayan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayı ile yürürlüğe giren KOP Bölge Kalkınma Programı; valilik, kamu kurum ve kuruluşları ile koordineli şekilde düzenlenen toplantıyla Yozgat’ta tanıtıldı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığını oluşturan; Aksaray, Karaman, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde ve Yozgat illerinin 2021-2023 yılları arasını kapsayacak KOP Bölge Kalkınma Programı, Yozgat Valiliği Konferans Salonunda düzenlenen tanıtım toplantısı ve KOP Destekleri Bilgilendirme Çalıştayı ile duyuruldu.

Yozgat Valisi Ziya Polat, KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Mahmut Sami Şahin, Yozgat Belediye Başkanı Celal Köse ile ilçe kaymakamları, belediye başkanları, kurum müdürleri ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerin yer aldığı programda, 2014-2018 yılları arasında yürütülen KOP Eylem Planı hakkında genel değerlendirmeler katılımcılara aktarılırken, 2021-2023 yılları arasını kapsayacak olan KOP Bölge Kalkınma Programı hakkında da bilgiler verildi.

“KOP, 5 Yılda Yozgat’a 91 Milyon TL Verdi”

Yiğitler şehri Yozgat’ta herkesin ortak amacının şehre değer katacak, sürdürülebilir ve üretilen ürünlerin katma değerini artıracak projeleri hazırlamak, yatırımları kazandırmak olduğunu söyleyen Yozgat Valisi Ziya Polat, bu amaç doğrultusunda da sahada bu işi yapan ve asıl unsur olan çiftçinin, üreticinin istek ve emirlerinin neler olduğunu belirmek zorunda olduklarını belirterek; “Geldiğimiz günden bugüne kadar hep söyledik, sahada sürdürülebilir devamlılığı olan projelere imza atmalıyız. Bu konuda KOP Başkanlığımız, Kalkınma Ajanslarımız hep destek oluyorlar ve olmaya da devam edecekler.

2016 yılında KOP Bölgesi uhdesine dahil edildik, aradan geçen 5 yıllık sürede aldığımız destek miktarı 199 proje için 91 Milyon 300 Bin TL. Sadece 2021 yılında ise 18 proje için 13 Milyon 400 Bin TL destek sağlandı. Hep söylediğimiz gibi, kurum müdürlerimizle, belediye başkanlarımızla kendi bütçemizi harcayabilecek akla ve yeteneğe sahibiz ancak önemli olan Yozgat’a dışarıdan kaynak getirmek, bu konuda da hep birlikte emek veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Tüm kurum ve kuruluş müdürlerimiz, Kaymakamlarımız, Belediye Başkanlarımız, Sanayi Odamız ve her konuda bize destek olup bilgiyle yol çizen üniversitemizle bu şehre yakışacak, yarınlarına artı değer katacak projeleri hep birlikte yapmamız gerekmektedir, bu konuda bizler üzerimizi düşen ne varsa yapmaya gayret ediyoruz. Amacımız sadece proje yazmak değil, bu şehre değer katan sürdürülebilir projelere ihtiyacımız var. Ürettiğimiz ürünlerden Mercimekte Türkiye 1’ncisi, Nohutta 2’nci, Şeker Pancarında 3’üncüyüz. Tarım şehri olarak 5’inciyiz. Bu nedenle ürettiğimiz ürünlerde bu ile girdi sağlayacak projelerin de hayata geçirilmesi yapılması lazım. Nohutta 2’nciyiz diyoruz leblebi üretemiyoruz. İnşallah nohudun leblebiye dönüşeceği projeler gibi diğer tarım ürünlerimizin de katma değere dönüşeceği projeler bekliyoruz. Bizlerin bu millet, bu devlet için devamlı koşturması gerekiyor. Boş duracak zamanımız yok. Güçlü olabilmek için bilgiye sahip olmak, bu bilgiyi satmak ve katma değerli ürünlere dönüştürmeye ihtiyacımız var” diye konuştu.

“Su Tasarrufu Gıda Güvenliği Bakımından Çok Önemli”

“Gerek yatırımcıları bölgeye çekmek gerekse mevcut ekonomik ve sosyal sermayenin güçlendirilmesi için şehir ölçeğinde yapılacak planlar büyük önem taşımaktadır” diyerek sözlerine başlayan KOP İdaresi Başkanı Mahmut Sami Şahin; Aksaray, Karaman, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde ve Yozgat’tan oluşan KOP Bölgesinin, sahip olduğu potansiyelle Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasının büyük bir parçası olabilecek niteliğe sahip olduğunu belirterek; “Makroekonomide sağlanan başarının sürdürülebilmesi, her bölgeyi ve her kesimi içine alan yapısal ve mikro dönüşümün sağlanabilmesine bağlıdır. Bu bakımdan, bölgemizdeki her bir ilin kendi şart ve imkânlarına duyarlı, bölgesel düzeyde yapısal dönüşüm hedeflerine odaklı ve çok yönlü bir yerel gelişme politikası uygulanmaktadır. Bu uygulamayla bölgelerimiz hızla kalkındırılırken, ulusal ölçekteki hedeflerin daha da ötesine geçebilmek için bölge illerimizin kalkınma ve rekabet dinamikleri, iyi yönetişim ilkeleri temelinde de güçlendirilmektedir. Bölgenin kapalı havza olması nedeniyle tarımda sulama suyunun tasarruflu kullanımı ülke gıda güvencesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Bunun için suyun membaından alınıp bitki kök bölgesine kadar iletiminde kayıpları çağın teknikleri kullanılarak asgari seviyeye düşürmek bölgemiz için zorunludur. Bunun için doğru sulama yöntemini kullanmak gerekiyor. Damla sulama yöntemi ile salma sulama yöntemine göre yüzde 47 tasarruf, yağmurlama sulama yöntemi ile salma sulama yöntemine göre yüzde 38 sulama suyundan tasarruf sağlanabilmektedir. Bu nedenle; KOP idaresi olarak mevcuttaki klasik sistem sulama şebekelerini de verimliliği yükseltmek ve su tasarrufu amacıyla otomasyon kontrollü modern kapalı sisteme dönüştürüyoruz. 2021-2023 Bölge Kalkınma Programı Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. Bölge Kalkınma Programı, önceki Eylem Planlarından farklı olarak KOP İdaremizin sorumlu olduğu bölgeyi bir bütün olarak ele alan ve bölgenin kendine özgü potansiyel ve ihtiyaçlarından hareketle, belirlenmiş olan sonuç odaklı sektörel programları içermektedir. Bölge Kalkınma Programının temel amacı, model projelerin desteklenmesi vasıtasıyla bölgemizde yenilikçi uygulamalara öncülük etmektir. KOP İdaremiz, başta tarım ve sulama olmak üzere; kültür, sosyal içerme, turizm, kırsal kalkınma ve enerji alanlarında destek vermekte olup bu destekler yerinden kalkınma anlayışıyla, katılımcı bir şekilde tasarlanmakta ve uygulanmaktadır. Ekonomik ve sosyal kalkınmayı desteklemek üzere rekabetçi ürün türlerine geçiş, pazarlama imkânlarının genişletilmesi, organik tarım, yenilenebilir enerji ve inovasyon çalışmaları, insan kaynakları ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesi, doğal varlıkların ve kültürel mirasın korunması ve değerlendirilmesi, bölgelerin rekabet gündemini desteklemede yeni dönemin önemli unsurları olacaktır” şeklinde konuştu.

“Yozgat Belediyesi Olarak KOP’un Desteklerini Çok Önemsiyoruz”

Yozgat Belediye Başkanı Celal Köse ise kent olarak, KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı uhdesine dahil oldukları günden bu yana toplamda 90 Milyon TL tutarında yatırım kaynağı aldıklarını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü; “Özellikle kapalı devre sulama sistemleri başta olmak üzere, eğitimden kültüre, enerjiden diğer sektörlere kadar KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığımızdan ziyadesiyle yatırım aldık ve bu memnuniyetimizi özellikle dile getirmek istiyorum. Yozgat Belediyesi olarak, konum olarak ilimizin en merkezi yerinde bulunan eski askerlik şubesi binasında KOP İdaresi ile birlikte yürüttüğümüz proje sayesinde burayı Gençlik ve Kültür Merkezi hüviyetine büründürdük ve açılışa da hazır hale geldi. İnşallah yakın zamanda açmış olacağız. Özellikle engelli vatandaşlarımızın ve çocuklarımızın istifade edebileceği güzel mekanlar inşa ediyoruz. İnşallah bundan sonraki projelerimizde de KOP desteklerini sonuna kadar bekliyoruz. Pandemi ile birlikte kendi kendine yetebilen bir toplum olma konusunda Cumhurbaşkanımızın bir gayret ve talimatları var. Özellikle kuraklıkla birlikte suya olan ihtiyacımız çoğaldı. Şehirlerimizde içme suyu sıkıntısı son zamanlarda yaşanmaya başlandı ki, yakın bir gelecekte aşırı bir şekilde su sıkıntısı yaşayacağımızın işarete fişeği olmaktadır. Dolayısıyla elimizdeki suları en verimli bir şekilde kullanmak için elimizden gelen gayreti göstermek zorundayız. KOP İdaremiz, Yozgat genelindeki köylerimizin çoğunda sulama sistemlerinin kapalı sisteme dönüştürülmesi için finansman destekleri sağladı. İnşallah bundan sonraki süreçte de bu projeleri daha da detaylandırarak ve çoğaltarak hayata geçirebilirsek, ürün çeşitliliğini ve kalitesini artırabilir, hane başına düşen gelir miktarını artırabilirsek bizlerde Yozgat’ı kendi kendine yeten bir il konumuna çıkartmada büyük katkı sağlamış olacağız. Bu konuda şehrim ve şahsım adına KOP İdaresi Başkanlığına çok teşekkür ediyorum.”

Açılış programının ardından ‘Tarım’, ‘Sulama’, ‘Enerji-Sanayi’, ‘Kültür-Turizm-Sosyal’ konu başlıklarında oturumlar düzenlendi. STK ve Sektör Temsilcilerinin yer aldığı çalıştayda kent için yapılabilecekler masaya yatırıldı.

TOYOTA GAZOO Racing, 2022 Dakar Rallisi’nde Dört Aracıyla Yarışacak

TOYOTA GAZOO Racing, 2 Ocak 2022’de Suudi Arabistan’da başlayacak Dakar Rallisi’ne dört araçlık bir takımla katılacak. 2021 yılında olduğu gibi takıma Nasser Al-Attiyah ve navigatörü Mathieu Baumel öncülük edecek. İkinci araçta Giniel de Villiers/Dennis Murphy; üçüncü araçta 2. kez Dakar yarışlarına çıkacak Henk Lategan/Brett Cummings ve dördüncü araçta ise Shameer Variawa Danie Stassen ikilisi yarışacak.

Takım, T1 kategorisi için güncellenmiş yönetmeliklere göre yapılan tamamen yeni Toyota GR DKR Hilux T1+ aracıyla yarışacak. Prototip araç ise karbonfiber kaplı olarak 2021’in sonlarında gösterilmeden önce testlerine devam ediyor.

Dakar 2021 deneyiminin üzerine daha iddialı hale gelen TOYOTA GAZOO Racing, Nasser and Giniel deneyimli isimlerin yanı sıra Henk gibi sporda yükselen isimlerle de yarışacak. Shameer ise önceki yarışta elde ettiği 21.’lik derecesini daha ileriye taşımayı hedefleyecek.

2019’da kazanan ve 2021’de ikinci olan Nasser ve Mathieu, Endülüs Rallisi’nde ve İspanya Aragon Baja yarışlarında galibiyet aldılar ve bu yüksek performansı Dakar’a taşımak istiyorlar.

Takımın diğer aracında yarışacak Giniel ve Dennis Güney Afrika Cross-Country Serileri’nde başarılı bir performans ortaya koydular ve burada aynı zamanda Toyota Dakar Hilux’ın geliştirme çalışmaları yapıldı. Dakar’a tüm dünyanın ilgisini çeken bir başlangıç yapan Henk, Güney Afrika’da birkaç kez galibiyet alarak deneyim kazandı.

Toyota’nın daha iyi otomobiller yapma felsefesiyle birlikte yarış takımı, Hilux’ı da rallilerden elde ettiği deneyimle daha da geliştirmeye devam ediyor. Yeni yönetmeliklere göre yapılan yeni Toyota GR DKR Hilux T1+ daha büyük ve geniş lastiklere ve güncellenen süspansiyonlara sahip olacak.

Toyota GR DKR Hilux T1+ tamamen yeni Toyota Land Cruiser 300’den alınan 3.5 litre çift turbo V6 motorla donatıldı. Standart haliyle 415 PS ve 650 Nm tork üreten bu motor, yarış versiyonunda çok daha yüksek güçlere sahip olacak.

Dakar 2022 yarışı için son rota henüz açıklanmasa da 2020 ve 2021’e benzer etapların olması bekleniyor. 2 Ocak’ta Suudi Arabistan’ın Hail şehrinde başlayacak yarış, 14 Ocak’ta Cidde’de tamamlanacak.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davutgulec.com - Sosyal Medya Butonları
Sosyal Medya Hesapları
Telefon Et
Instagram
WhatsApp
Facebook
Twitter
LinkedIn
Çerez Politikası Şeridi