Tümtürk: Katil ve soykırımcı Çin inşa ettiği o dev seddin altında kalacak
Doğu Türkistan Kültür ve dayanışma.Derneği Genel Başkanı Seyit Tümtürk, 5 Temmuz Urumçi katliamına yönelik olarak bir açıklama yaptı ve bu konuda şunları söyledi.
5 Temmuz tarihin kanlı ve vahşet dolu anlarından birisidir. Ancak 5 Temmuz aynı zamanda bir uyanış, bir kıyam ve bir direnişin adıdır. 12 yıl önce ata yurdumuz Doğu Türkistan’ımızın başkenti Urumçi’de komünist Çin asker, polis ve sivil militanlarının Uygurlara uyguladığı şiddet soykırımı bir kez daha lanetliyoruz.
26 Haziran günü Çin’in Guandong eyaletinde Uygur işçilerin gece yarısı yatakhanelerinin basılması ve Çinli paramiliter gruplarca şehit edilmesi sonrası vuku bulan hadiseler Urumçi sokaklarında hürriyet ve direniş seslerin yükselmesine neden olmuştur. İşte bu hürriyet sedaları komünist Çin yönetiminin uykularını kaçırmış, huzurunu bozmuştur. Her zaman ki, tüm demokratik seslere kulaklarını tıkayan komünist Çin yönetimi asker ve polis kuvveti ile en şiddetli şekilde bu eylemleri bastırma yoluna gitmiştir. 5 Temmuz’un ilerleyen günlerinde ise dünyanın gösterdiği tepkiyi hafifletmek ve yaptığı soykırımı gizlemek için askerin ve polisin üniformalarını çıkarmış sivil görünümlü milis kuvvetler oluşturmuştur. Bu şekilde 5 Temmuz olaylarının Uygur ve Çinliler arasında ki bir çatışma gibi gösterme çabasına girişmiştir. Ellerinde her türlü delici, kesici aletler ile çivili sopalar olan bu milis kuvvetleri günlerce cadde, cadde, sokak, sokak sivil ve savunmasız Uygur avına çıkmıştır. 26 Haziran’dan başlayan ve 5 Temmuz günü zirve yapan olayların ilk bir hafta veya on günlük süresinde binden fazla Uygur Çinli milis, asker veya polis şiddetinin kurbanı olmuştur. 5 Temmuz’u takip eden günlerde ise bu sayı tutuklanan ve gözaltında kaybolanlarla birlikte on binleri bulmuştur. 5 Temmuz Urumçi katliamının kayıpları hala bulunamamış ve hesabı sorulmamışken. Şimdi ise soykırımcı Çin yönetiminin toplama ve eğitim kampları operasyonu Uygurların varlık mücadelesinde yeni bir döneme girildiğini göstermektedir.
2014 yılı sonları ve 2015 yılı başlarından itibaren komünist Çin yönetiminin Doğu Türkistan’ı kapatması, Uygurlara verilen pasaportların toplanması ile başlanan süreç neticesinde bu gün beş milyona yakın Uygur olmak üzere, Kazak, Kırgız gibi Türk kimliğine sahip halklar ile İslam inancına sahip Müslümanlar kamplarda toplanmaya başlamıştır. İlk zamanlar öyle bir uygulamanın olmadığını yönünde beyanlarda bulunan, Çin komünist yönetimi eğitim kamplarının işlevinin beyin yıkama ve mankurtlaştırma atölyeleri olduğu buradan kurtulan şahitlerin bilgileri ışığında gün yüzüne çıkmıştır. yönetimi ilerleyen dönemlerde bu uygulamasını kabul etmek durumunda kalmıştır.
Bu kampların mağdurlarının beyanı şunu göstermiştir ki bu kamplar bir soykırım aracına dönüşmüştür. Kamplardan her gün ölüm haberleri gelmektedir. Tecavüz, taciz, sistematik işkence ve beyin yıkama faaliyetleri bu kampların rutin işlemleri halini almıştır.
Bu gün Doğu Türkistan toprakları ve Doğu Türkistan’ın evlatları geleceklerini yitirmek üzeredir. Komünist ve soykırımcı Çin yönetimi Doğu Türkistan’dan Türk ve İslam adını silmek için. Uygur, Kazak, Kırgız kimliğini yok etmek için her yolu mübah görmekte ve bunu dünyanın gözü önünde yapmaktadır. Doğu Türkistan’ın ve halkının yok olmaması için her bireyin ve kurumun üstüne düşeni yapması her zamankinden daha elzemdir. Bu vesile ile Doğu Türkistan’ımızda 12 yıl evvel vuku bulan Urumçi katliamında hayatlarını yitiren şehadet mertebesine erişen kardeş ve dindaşlarımızı bir kez daha rahmet ve minnet ile yad ediyorum. Biliyor ve inanıyorum ki, hürriyet bizlere de nasip olacaktır. Katil ve soykırımcı Çin inşa ettiği o dev seddin altında kalacaktır.