E ticarette rekor, Turquality İş modeli, Aon araştırması
E-Ticarette Tüm Zamanların Rekoru Kırıldı
E-Ticaret, 2020’nin üçüncü çeyreğinde yüzde 52 artarken, Eylül ayındaki yüzde 60’lık büyüme tüm zamanların rekoru olarak kayıtlara geçti.
İnternetten banka ve kredi kartı ile yapılan ödeme işlemleri, bu yıl Temmuz’da 22 milyar 981 milyon, Ağustos’ta 21 milyar 277 milyon, Eylül’de ise 23 milyar 671 milyon lira olmak üzere üçüncü çeyrekte toplam 67 milyar 930 milyon lira olarak gerçekleşti.
Avantajix.com Kurucu Ortağı Güçlü Kayral, geçen yıl aynı dönemde yapılan işlemlerin toplamının 44 milyar 598 milyon lira olduğunu anımsatarak, “Üçüncü çeyrekte, geçen yılın aynı dönemine göre büyüme yüzde 52 oldu. Eylül ayında büyüme yüzde 60 olarak gerçekleşti ki bu, tüm zamanların rekoru olarak kayıtlara geçti. Bu yıl pandemi nedeniyle kısıtlamaların yapıldığı ikinci çeyrekte ise 53 milyar 759 milyon liralık internetten ödeme işlemi yapıldı. Geçen yıl aynı dönemde 38 milyar 815 milyon liralık işlem yapıldığı göz önüne alınırsa yüzde 38’lik büyümeye işaret ediyor.”
Pandemi döneminde e-ticaretin milyonlarca yeni müşteri kazandığını, 10 milyonu aşkın kredi kartının ilk kez internetten alışverişte kullanıldığını kaydeden Kayral, şunları söyledi:
“İkinci çeyrekteki büyümenin daha düşük olmasının nedeni pandemi kısıtlamalarından dolayı tatil-seyahat harcamalarının bu dönemde neredeyse sıfırlanması. Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) verilerine göre tatil-seyahat, e-ticaretin lokomotifi. E-Ticarette işlem ve müşteri sayısı artsa da tatil seyahat harcaması olmayınca büyüme sınırlı oluyor. Kısıtlamaların haziran ayında kısmen kalkmasıyla birlikte tatil-seyahat harcamaları da sisteme girmeye başladı. Biz de tüm zamanların rekorlarını görmeye başladık. 2020’nın son çeyreğinde de rekorların sürmesini bekliyoruz. Özellikle E-Ticaret ayı olarak bilinen, global kampanyaların düzenlendiği kasım ayı rakamlarını merakla bekliyoruz. 11.11 kampanyalarına çok büyük katılım oldu. Bazı dev e-ticaret firmaları, kampanyalarını tüm kasım ayına yaydılar. Kampanyanın tanıtımlarına çok büyük harcamalar yapılıyor. Mutlaka bunun karşılığı rakamlara yansıyacaktır.”
Avantajix.com’un gıdadan giyime, turizmden elektroniğe, kozmetikten mobilyaya kadar çok geniş yelpazede 500’ü aşkın sanal mağazayı tek çatı altında toplayan, bu mağazalara Avantajix.com üzerinden giderek alışveriş yapanlara nakit para ödeyen bir site olduğunu anımsatan Kayral, “E-Ticaret ekositeminin bir parçasıyız. Olumlu ya da olumsuz gelişmelerden direkt olarak etkileniyoruz. Sektördeki büyüme bize de olumlu yansıdı” ifadelerini kullandı.
Turquality İş Modeli ile stratejik yol haritası hazırlanıyor
Türkiye’nin devlet destekli ilk marka programı olan Turquality, bir teşvik programı olmanın ötesinde, işletmeler için bir iş ve değer modelini oluşturuyor. Turquality iş modelinde işletmelerin, insan kaynakları, bütçe, marka, satış-pazarlama, bilişim, tedarik zinciri dahil tüm süreçlerinin global standartlarda etkin bir şekilde yönetimi sağlanıyor.
Şirketlerin, Turquality iş modeli sayesinde, stratejik yol haritasını hazırladıklarını kaydeden Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi: “Günümüzün yoğun rekabet ortamında, Turquality iş modelini hayata geçiren şirketler, iş süreçlerini doğru ve güncel verilerle etkin bir şekilde yönetirken, iç pazarın yanı sıra global pazarlarda markalaşma süreçlerine hız katıyorlar. Bilindiği gibi, Turquality’nin karlılığa, verimliliğe, ihracata, marka bilinilirliğine, yeni ürün geliştirmeye, müşteri memnuniyetine dahil birçok artı değeri bulunuyor. Ülkemiz markalarını büyüterek ve potansiyel olanı markalaştırarak ilerlemesine katkı veren Turquality programı, şirketlerin yurtdışında rekabet edebilecek kurumsal yapıya ve değere ulaşmasına rehberlik ediyor” dedi.
Turquality, global standartlarda etkin iş modeli ile yönetildiği anlamına geliyor
Turqualiyt iş modeli ile stratejik yol haritasının hazırlanmasının önemine değinen Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, şunları anlattı:
“Turquality programı bir şirketin, insan kaynaklarından finansa, satın almadan pazarlamaya, ar-geden üretime, kaliteden tedarik zincirine kadar uçtan uca tüm birimlerinin global standartlarda etkin bir iş modeli ile yönetildiği anlamına geliyor. Bu iş modelini benimseyen şirketler, sadece iç pazara değil, global pazarlarda da güven veriyorlar. Türk şirketiyle ortak iş planlayan yabancılar, Turquality marka desteği programından yararlanılabileceğini de biliyorlar. Bu yıl, Covid-19 nedeniyle dünya ekonomisinin daraldığı bir yıl oldu ve içinde bulunduğumuz süreçte, Turqualiyt’deki Türk markaları, dünyada ön plana çıkarak, tercih edilenler arasında yer alıyorlar” diye konuştu.
Turquality, ihracatı artıracak algoritmaya sahip
Turquality kapsamında verilen desteklerin ihracatı artıran bir algoritmaya sahip olduğunun altını çizen Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, konuşmasına şöyle devam etti:
“Progroup olarak 16 yıldır, Turquality iş modeli ile şirketlerin stratejik kalkınma haritalarını hazırlıyoruz. Hazırladığımız stratejik yol haritasında, iş süreçlerinin etkin yönetilmesinden, kilogram başına ihracatı artırma ve hedef pazarlara açılma gibi birçok başlık yer alıyor. Turquality programı firmalara, stratejik, fonksiyonel ve operasyonel süreçlerin global seviyeye getirilmesi suretiyle, sürdürülebilir bir büyüme ve bir birim başına daha karlı ihracat yapılması imkanı sağlıyor. Özetle, bu iş modelini benimseyen işletmeler, iş süreçlerini etkin yönetiyorlar, farklılaşıyorlar, markalaşmaları hızlanıyor, global rekabete hazırlanıyorlar ve kilogram başına ihracatlarını 3 / 4 kat artırıyorlar” şeklinde konuştu.
Turqualiyt’nin, işletmelere sağladığı değer nedir?
– Mevcut verimlilik artışına katkısı: %17
– Mevcut ihracat artışına katkısı: %15
– Mevcut iç piyasa artışına katkısı: %10
– Mevcut karlılığın artışına katkısı: %14
– Mevcut yeni ürün geliştirmeye katkısı: %12
– Mevcut marka bilinirliğine katkısı: %7
– Müşteri memnuniyet seviyesi: %97
– İsraf ve maliyetleri azaltmaya katkısı: %14
Aon’un araştırmasına göre işverenlerin sağlık yardımı maliyetleri 2021’de küresel enflasyonun üç katından fazla artacak
2021 yılında tüm dünyada işverenlerin sunduğu sağlık yardımı maliyetlerinin yüzde 7,2 artacağı tahmin ediliyor. 2020 yılında medikal enflasyon oranının yüzde 13,8 olarak ölçüldüğü Türkiye’de 2021 yılında medikal enflasyon oranının yüzde 19’a çıkacağı tahmin ediliyor.
Risk, emeklilik ve sağlık konularında profesyonel hizmetler sunan Aon’un 2021 Küresel Medikal Trendler Raporu açıklandı. Her biri bir ülkeyi temsil eden 107 Aon ofisi arasında yapılan anketler sonucunda hazırlanan rapora göre 2021 yılında tüm dünyada işverenlerin sunduğu sağlık yardımı maliyetlerinin, genel enflasyonun yüzde 5 puan üzerinde seyrederek, yüzde 7,2 oranında artacağı tahmin ediliyor. Raporda, genişleyen yardımlar, medikal servisler için artan birim maliyetleri ve genel enflasyon oranında düşüş beklentisi söz konusu artışın sebepleri arasında gösteriliyor. 2020 yılında medikal enflasyon oranının yüzde 13,8 olarak ölçüldüğü Türkiye’deyse, 2021 yılında medikal enflasyon oranının yüzde 19 çıkacağı öngörülüyor.
COVID-19’un ertelenen tedaviler ve uzun vadeli sağlık hizmetleri üzerindeki etkisi konusunda halen ciddi oranda belirsizliğin hakim olduğunu belirten Aon Türkiye Sağlık ve Emeklilik Çözümlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sinem Yalçın, “Her ne kadar ülkeler halihazırda salgının farklı aşamalarını yaşıyor olsalar da genel beklenti, 2021’de medikal servislerin yeniden pazara açılmasıyla birlikte medikal plandan yararlanma oranlarının da normal seviyelerine geleceği yönünde” diye konuştu.
2021 Küresel Medikal Trendler Raporu’nda tahmini medikal enflasyon oranlarının bölgelere göre ciddi farklılıklar taşıdığı görülüyor. Maliyetlerde en yüksek artışın yaşanacağı tahmin edilen bölgeler, tahmini yüzde 12 medikal enflasyon oranı ile Ortadoğu ve Afrika olurken, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrupa’da medikal enflasyonun ortalama bir düzeyle, yüzde 5 artması bekleniyor.
2020’den 2021’e Tahmini Sağlık Yardımı Maliyetleri Artışı
2020 | 2021 | |
---|---|---|
Küresel | %8,0 | %7,2 |
Kuzey Amerika | %6,4 | %7,0 |
Latin Amerika ve Karayipler | %13,1 | %8,8 |
Asya Pasifik | %8,7 | %8,0 |
Avrupa | %5,7 | %5,5 |
Ortadoğu/Afrika | %12,2 | %12,0 |
Hastalık ve risk sıralaması dünya genelinde önemli ölçüde farklılık gösteriyor. Türkiye’nin de yer aldığı Avrupa bölgesinde, rapor için yapılan anket çalışmasına katılanlar arasında medikal planlar üzerinde en çok maliyet etkisine sahip olması beklenen hastalıklar kardiyovasküler (katılan ülkelerin yüzde 77’si), kanser (katılan ülkelerin yüzde 74’ü), yüksek tansiyon (katılan ülkelerin yüzde 55’i) olarak sıralanıyor. Avrupa’daki risk faktörleri arasında en çok öne çıkanlar ise yüksek tansiyon (katılan ülkelerin yüzde 80’i), kötü stres yönetimi (katılan ülkelerin yüzde 70’i) ve fiziksel hareketsizlik (katılan ülkelerin yüzde 60’ı) olarak sıralanıyor.
Rapora göre kronik rahatsızlıkları azaltmak için aralarında fiziksel check-up, tarama, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite teşviki gibi önleyici stratejilere sahip sağlık programlarına eğilen işveren sayısının arttığı görülüyor. İşverenler ayrıca gereksiz plan kullanımını kontrol etme, plan tasarımlarını düzenleme, ağları daraltma ve genel fayda maliyetlerini sınırlamak için esnek fayda planları ekleme gibi geleneksel stratejileri kullanmaya devam ediyor.
COVID-19’un medikal programların yönetimi kapsamında daha iyi bir küresel yönetişim ihtiyacını ortaya koyduğunu belirten Aon Türkiye Sağlık ve Emeklilik Çözümlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sinem Yalçın “Çok uluslu işverenler halen salgını ve etkilerini yönetmeyi öğrenme sürecinde ve bu deneyimi çalışanların sağlık ve refah ihtiyaçlarını daha iyi anlamak ve ele almak için kullanıyorlar. 2021’de bu yıla nazaran yüksek bir medikal enflasyon oranı beklenmekte ve bununla birlikte tıbbi ürünler ve hizmetler üzerindeki baskılar da giderek artmaktadır. Bu nedenle hem hükümetlerin hem de sağlık sistemlerinin COVID-19’un sosyal ve ekonomik etkilerine hazırlanması gerekiyor” diye ekledi.