İlginç araştırma ve sonuç..(3) (Köşe yazısı 30.05.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Biliyorum araştırmanın sonuçlarını okudukça merakınız artıyor. Bu nedenle devam ediyor.
GPS teknolojisi demans hastalarının hayatını kolaylaştırıyor
Bilişsel becerileri bozulan ve unutkanlaşan demans hastaları kafa karışıklığı yaşayabiliyor ve bir kısır döngü içine girebiliyorlar. Hayat akışları bozulan, yıkanma ve hatta yemek yeme gibi temel becerilerini bile yapamaz hale gelen hastaların içine girdiği bu kaos hali ise, onların durumla başa çıkmalarını daha da zorlaştırıyor. California Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, bu durumda salgılanan stres hormonları hastalığın seyrini hızlandırabiliyor.
Bu döngüyü kırmak için teknolojiden yardım alan araştırmacılar, özellikle de nerede olduklarını, hatta kim olduklarını unutan hastalara odaklanıyor. Hastalar kaybolursa, ya da kaybolduklarını düşünürse, GPS uygulamaları nerede olduklarını anlamalarına yardımcı olabiliyor veya bir aile üyesine ya da bakıcıya uyarı göndererek yardıma gelmelerini sağlayabiliyor. Yüz tanıma programları Alzheimer hastalarının arkadaşlarını ve ailelerini tanımalarına yardımcı olabiliyor. İnteraktif evde terapi robotları ise demans hastalarına yalnız olmadıklarını hissettiriyor ve yardımcı makineler, hastaların dağınık zihinleri karşısında insanüstü bir sabır gösteriyor.
Alzheimer’ın ilk ipuçları hastanın konuşmasında ortaya çıkıyor
Alzheimer hastalığının erken evrelerindeki kişilerin konuşmalarında, çoğu zaman sadece ailelerinin veya bir doktorun ya da konuşma tanıma programlarının anlayabileceği bazı üstü kapalı ipuçları olabiliyor. Hastalığın ilk evresinde basit sözcüklerin kullanımında bozulmalar ve cümle bozuklukları, konuşmanın yavaşlaması, söz diziminin bozulması ve karmaşık cümlelerin kurulamaması, konuşurken normalden uzun sürelerle duraklama ve belirli bir sözcük yerine kulağa benzer gelen başka sözcüklerin kullanılması gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Toronto Üniversitesi’nde yapılan yeni bir çalışmaya göre, geliştirilen otomatik konuşma analizi sistemleri, konuşma düzenlerindeki bu değişiklikleri algılamada uzmanlardan bile daha iyi performans gösterebiliyor.
Alzheimer riskini artıran genetik mutasyon: ApoE4
Alzheimer riskinin bir göstergesi de genlerde yer alıyor. İnsanların yüzde 10 ilâ 15’inde ApoE4 olarak bilinen bir genetik mutasyon bulunuyor. ApoE4’ün bir kopyasının bulunması Alzheimer olma riskinizi iki veya üç misli artırıyor. Yan yana iki kopyanın olması ise bu riski on iki kat artırıyor. ApoE4 taşıyıcılarında Alzheimer büyük olasılıkla hayatın daha erken evrelerinde ortaya çıkıyor. Bazı araştırmacılar bu genetik yatkınlık karşısında ApoE4 taşıyıcılarına Alzheimer’in başlangıcını erteleyecek nasıl beslenme değişiklikleri ve başka tedaviler sağlanabileceğini bulmak için çalışıyor.
Yaşlılık değil ikinci ergenlik
1935’te ABD’de emeklilik yaşı 65 olarak belirlendiğinde ABD’de ortalama ömür beklentisi yalnızca 61 yıldı. O zamandan bu yana ortalama ömür beklentisi dünya genelinde onlarca yıl uzamış olmasına rağmen, bizler emeklilik ve sonraki yaşamdan bahsederken hâlâ 80 yıl önceki aynı sözleri kullanıyoruz. Oysa Illinois Üniversitesi’nden Dr. Rick Gorvett, insanlar daha uzun yaşadıkça iş-yaşam döngüsüne olan yaklaşımımızın da değişebileceğini söylüyor. Gelecek planları yaparken kendinize şu soruyu sormanın zamanı gelmiş olabilir: Onlarca yıl uzayacak olan aktif yaşamınızda ne yapacaksınız?
Bu durumda bazı insanlar, kaçınılmaz olarak daha uzun çalışacaktır. ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu’na göre, ABD’de bu eğilim daha şimdiden başladı. Uzun yaşam araştırmacısı Dr. Alex Kalache’ye göre, bazı kişiler de yepyeni hobilerin ve kişisel ilgi alanlarının peşine düşecek ve 50 ile 75 yaşları arasında “ikinci ergenliğini” yaşayacak. Dr. Kalache, “Tıpkı savaştan sonraki neslin çocuklukla yetişkinlik arasında yeni bir alan yaratması gibi, insanlar “yaşlanmak” yerine, katkıda bulunmanın yeni yollarını bulacaklar. Hayatın ileri evreleri en az öncekiler kadar, hatta daha da verimli olabilir. Yaşlanma dünya genelinde herkesin ortak paydasıdır. Daha uzun ve sağlıklı yaşamak yaygınlaştıkça, hepimiz insanlık tarihinde kaydedilen bu en büyük ilerlemelerden birinin sağladığı sevinçleri, zorlukları ve dersleri paylaşmanın yollarını bulacağız.”
65 yaş üstü sağlıklı kişiler, gençlerden daha verimli çalışabilir
Veriler 65 yaş ve üstü kişilerin kendileri için çalışmaları olasılığının, gençlere oranla daha yüksek olduğunu göstermektedir. Günümüzde pek çok yaşlı daha şimdiden emeklilik sonrası çalışma seçenekleri bulmak üzere esnek istihdam olanaklarından yararlanmakta ve başarılı da olmaktadır. Esnek istihdam olanakları sunan popüler bir servis platformunun verilerine göre, bu sektördeki en iyi çalışanlar 60 yaş üstü kadınlardan oluşuyor. Bir köpek bakım şirketinin verilerine göre ise, en iyi köpek bakıcılarının yüzde 25’i, 50 yaş üstü kişilerden oluşuyor. Dahası, örneğin serbest yazar olarak çalışan yaşlılar çoğu zaman iş ilanlarında aranan deneyim ve ustalığa sahiptir. İleri yaştakiler çoğu zaman zihinsel yavaşlamayla damgalansa da, bizler genelde ileri yaşlarda bu yeni işleri üstlenmek üzere donanımlıyızdır. Çalışmalar beynin yaşla gelişebildiğini gösterirken, sol ve sağ beyin fonksiyonlarının daha iyi senkronize olması duygusal kontrolü daha dengeli hale getiriyor. Bu da ergenlik ve erken yetişkinliğin eğitimle, orta yaşın evlenip çocuk sahibi olmakla ilişkilendirildiği ve 60’lı yaşlardan sonra çalışma hayatının bittiği temel sosyal şablonumuzun yeniden şekillendirilmesiyle sonuçlanabilir.
Emeklilik sonrasında günlük amaçlar bulmak yaşam kalitesini artırıyor
Tam zamanlı çalışan insanlar için hiçbir şey yapmamak harika bir fikir gibi görünebilir. Ancak emeklilik sonrasında ve yaşlandıkça, günlük bir amacın olması iyi yaşlanmanın temel bir unsurudur. 2017’de yayınlanan bir çalışmada kişinin fiziksel sağlığıyla bir amaç sahibi olması arasında doğrudan bir ilişki olduğu bulundu. Çalışmada 4.000’den fazla kişide fiziksel yaşlanmanın iki yaygın işareti ölçüldü. Zayıflayan kavrama ve daha yavaş yürüme hızı. Araştırmacılar bir amaç sahibi olanların kavramalarının zayıf olması olasılığının yüzde 13 ve daha yavaş yürüme olasılığının ise yüzde 14 azaldığını gördü. Bir amaç sahibi olma ve bununla bağlantılı pozitif etkiler kişiden kişiye büyük oranda değişiyor.
Southern California Üniversitesi’nden bilim adamı Paul Irving’in Milken Enstitüsü’ndeki ekibiyle 2016 yılında yayınladığı “Amaç Sahibi Olarak Yaşlanmanın Gücü” isimli raporda, amaç sahibi olmanın yararları vurgulanıyor ve yaşlılığı pozitif bir şekilde algılamanın (bir başka deyişle, iyi yaşlanacağına inanmanın) yaşamı en az yedi buçuk yıl uzatabileceği belirtiliyor. Araştırmacılar ayrıca belirli bir amacı olan kişilerin Alzheimer hastalığıyla daha etkin bir biçimde mücadele edebildiklerini görüyor.