EkonomiSanayi-Teknoloji

Ekonomi-teknoloji haberleri (24.04.2019)

Yeni nesil çözüm ortağınız Legrand Viking 3 Klemensler

Birbirinden bağımsız iki ya da daha fazla parçalı elektrik kablo sistemlerinin doğru bir çalışma prensibiyle birbirlerine bağlanmasını sağlayan klemensler, Legrand güvencesiyle tüketicilerle buluşuyor. CAB 3 işaretleme sistemi, Starfix şarjör ve yüksük sıkma penseleriyle birlikte bağlantı sistemlerinde kolay ve güvenilir biçimde kullanılan klemensler, kalaylı pirinç çubuğu sayesinde de mükemmel elektriksel iletkenliği sunuyor.

Legrand, 30 yıldan daha uzun bir süredir tüm dünya için ürettiği Viking 3 vidalı klemensleriyle kullanıcısını geniş çözüm seçeneğiyle buluşturmaya devam ediyor.

Uzun ömür…

Legrand’ın Ar-Ge destekli inovasyon harikası ürünü olan Viking 3 klemensleri, sağlamlığı ve güvenliği bir arada sunuyor. Yüzey işlemi tamamlanmış çelikten yapılmış özel olarak seçilmiş klipsi ile Viking 3, kullanıcısını mükemmel mekanik dayanıklılıkla buluşturuyor. Yüksek kontak basıncı klips/çubuk sistemiyle tasarlanan Viking 3, kalaylı pirinç çubuğu sayesinde mükemmel elektriksel iletkenlik sağlıyor. Mukavemet, çıkartılma, zorlayıcı tork direnci ve yaşlanmaya karşı denenmiş ve test edilmiş klips ile Viking 3, kullanıcısına uzun ömür vaat ediyor.

Kolay kurulum…

Vidalı bağlantı ile geliştiren ürün, en uygun ölçüye getirilmiş boyut, basitleştirilmiş sabitlemesi ve standart hale getirilmiş nihai plaka sistemiyle tasarımı güçlendiriyor. Legrand’ın Ar-Ge departmanı tarafından geliştirilen yenilikçi Viking 3 yaylı klemensleri,  ürün çeşitliliği açısından kullanımda konfor sağlamanın ötesinde kullanıcısına montaj, bağlantı ve işaretlemede her zamankinden daha fazla kolaylık sağlıyor.

M Kablo, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi için radyasyona dayanıklı kablo üretecek

Yüksek kalite ve özel tasarım kablo üretimiyle sektörünün en önemli oyuncularından biri olan 2M Kablo, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nin (CERN) onaylı tedarikçisi oldu.  2M Kablo, CERN tarafından belirlenen standartlara göre hazırlanan radyasyona dayanıklı özel kablolar üretecek.

Türkiye’nin yerli ve milli sermayeli en önemli alçak gerilim kablo üreticilerinden biri olan 2M Kablo, görüşmelerine bir yıl önce başladığı Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nin (CERN), 14 Mart 2019 tarihi itibariyle onaylı tedarikçilerinden biri oldu.2M Kablo, parçacık fiziğine dair araştırmaların yapıldığı dünyanın en prestijli kuruluşu olan CERN’e doğrudan ürün tedarik ederek, kalitesinin uluslararası standartlarda olduğunu ispatladı.

Global bir marka olma yolunda hızla ilerliyor

80’den fazla ülkeye ihracat yapan, ulusal ve uluslararası birçok büyük proje için özel ve standart kablolar üreten 2M Kablo, yüksek kaliteli üretimi sayesinde CERN’in onaylı tedarikçileri arasına girmeyi başardı. Yıllık üretiminin %55’ini yurtdışına ihraç eden 2M Kablo, 2005 yılında Rusya’da ve 2018 yılında da Dubai’de açılım yaparak, yerli ve milli sermayeli bir Türk kablo üreticisi olarak global marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Bir Türk markası olarak ürün kalitemizi uluslararası platformlarda kanıtladık

2M Kablo Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Dereli; “CERN gibi dünyaya mal olmuş bir kuruluşa tedarikçi olabilmek çok büyük emek ve sistemli bir çalışma gerektiriyor. Yaklaşık 1 yıldır CERN ile görüşmeler yapıyoruz. Bu süre zarfında birçok teknik denetim ve kalite kontrol testinden geçtik. CERN, belirlediği standartlara uygunluğu çok sıkı bir şekilde denetliyor. Deneme siparişleri ile radyasyon dayanımı olan, istedikleri standartlara uygun şekilde hazırladığımız özel kablolar, onların belirlediği uygulama alanlarında kullanılmaya başlandı. Uygulama alanında da yapılan testlerden başarılı sonuçlar alan kablolarımız CERN tarafından onaylandı ve tedarikçi firmalar arasına kabul edildik. CERN, birçok tedarikçi firmanın mal ve hizmet sunmak istediği, yaptığınız işte ne kadar kaliteli olduğunuzu uluslararası platformlarda ispatlayan çok prestijli bir kuruluş. Bir Türk markası olarak bugün böyle bir başarıya imza atmamızı, yıllardır Ar-Ge ‘ye yaptığımız yatırım, ürün kalitemiz ve sistemli çalışmamız sağlamıştır” dedi.

Canovate Group’un yeni rotası savunma sanayi projeleri oldu

Ar-ge ve inovasyon odaklı global bir şirketler grubu olan yüzde 100 Türk markası Canovate Group, veri merkezi (data center) ve fiber optik sistemlerindeki teknolojisi ve uçtan uça ürün portföyü ile dünyanın ilk 10 markası arasında yer alıyor.

40 yıldır ar-ge ve inovasyonda sahip olduğu bilgi birikimi ve tecrübesini savunma sanayi projelerine aktaran Canovate Group, 30 Nisan- 3 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek olan IDEF 2019 14.Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na katılıyor. Canovate, 3.salon ve 321E nolu standında fuar ziyaretçilerini ağırlayacak.

Firma olarak rotayı savunma sanayi projelerine çevirdiklerini kaydeden Canovate Group Yönetim Kurulu Başkanı Can Gür, şunları söyledi:

“40 yıldır sahip olduğumuz birikim ve tecrübe ile, Nesnelerin İnterneti (IoT), Endüstri 4.0, çelik yelekler, Dron’lar, elektro optik radarlar, Terahertz yolcu görüntüleme sistemleri, Kent Güvenlik ve Yönetim Sistemi (KGYS), e-Tarım uygulamaları dahil, savunma sanayimizin ihtiyacı olan kritik teknolojilere yerli imkanlar ile katkı sağlamaya devam edeceğiz. Yılların verdiği ar-ge ve inovasyon tecrübemizi, savunma sanayiye aktararak ülkemize olan borcumuzu ödemenin gururunu yaşıyoruz” dedi.

Türkiye’nin ilk elektro-optik radarı olan PanTher Radar’ı geliştirdi

Ülkemizin güvenliği projelerinde kullanılabilecek teknolojilere büyük önem veren Canovate, sınırlarda sınır hattı boyunca, hava alanları, özel güvenlik gereksinimi olan yerler, limanlar gibi alanlarda kullanılmak üzere üç yıllık ar-ge çalışmasının sonucunda Türkiye’nin ilk elektro-optik radarı olan “PanTher Radar” ürününü geliştirdi. Benzer şekilde, kritik tesislerin korunmasına ve gözetlenmesine yönelik olarak geceyi gündüz gibi gösteren renkli gece görüş kamerası olan “Falcon Eye” geliştirildi. Yine, Tübitak 1501 desteği ile geliştirdiği 360 derece panoramik gözlem imkanı sağlayan “HYPER 360 Radar’’ ülkemizin güvenliği kapsamında kullanılabilecek elektro-optik ürünleri arasında yer alıyor. Canovate ayrıca, çevre güvenliği ve tesis güvenliği için gerekli ve tamamlayıcı sistemlerden olan toprak altı akustik algılayıcılar, akustik yer tespit cihazları, Terahertz görüntüleme sistemleri, TÜBİTAK işbirliği ile KBRN dezenfaktasyon kimyasalları, çelik yelekler, Nesnelerin İnterneti (IoT) ürün ailesi gibi çalışmalarını, İstanbul Çekmeköy’deki fabrikasındaki ar-ge ve inovasyon merkezinde yürütmektedir.

Kent Güvenlik ve Yönetim Sistemi” projesinde yer alıyor

ASELSAN ve HAVELSAN’ın “Kent Güvenlik ve Yönetim Sistemi (KGYS)” projesinde, Canovate proje ortağı olarak yer almaktadır. KGYS, ülkemiz çapında yaklaşık yetmiş bine ulaşan kamera sayısıyla son derece sofistike bir projedir. Kamera sistemleri; gerek trafik, gerekse asayişin düzeni konusunda son derece etkisi yüksek olan bir uygulamadır. Caydırıcı olduğu kadar, olayların aydınlatılması bakımından güvenlik kuvvetlerine ve adli süreçlere katkısı büyüktür. Sistem 7/24/365 gün esasına göre çalışacak şekilde dizayn edilmiştir. Canovate tarafından kameraların üzerine monte edildiği “KGYS Kutusu” yada “Saha Dolabı” adı verilen sistemler üretilmiştir. Sistem, elektrik kesintileri de dikkate alınarak, gerekli enerji donanımı, elde edilen görüntülerin kesintisiz ve hızlı olarak iletilmesi için switçler, diğer koruma devreleri ve aktif soğutma ünitelerinden oluşmaktadır. KGYS kutuları, ülkemizin farklı bölgelerindeki iklimine göre; sıcak, kurak, yağışlı veya soğuk iklim şartlarında çalışacak şekilde dizayn edilerek üretilmektedir.

Kiraz İhracatında Hedef 200 Milyon Dolar

Türkiye’nin üretiminde dünya birincisi, ihracatında ise üçüncü sırada yer aldığı kirazda yeni sezon heyecanı yaşanıyor. Kiraz üreticileri ve ihracatçıları güçlerini birleştirerek, 2019 yılında AB, Ortadoğu gibi mevcut pazarlarımızdaki payımızı artırırken yeni pazarlara girmeyi hedefliyor.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, 1 Şubat’ta Türkiye’nin en önemli kiraz üretim merkezlerinden İzmir Kemalpaşa’da düzenlediği “Kiraz Üreticileri ve İhracatçıları Sektörel Değerlendirme Toplantısı”nın ikincisini Türkiye’nin kiraz üretiminde güçlü bir başka yöresi Afyonkarahisar Sultandağı’nda gerçekleştirdi.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak’ın moderatörlük yaptığı toplantıda, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Şen, Bornova Zirai Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nden Dr. Mehmet Fatih Tolga, Ziraat Yüksek Mühendisi Hüseyin Gültekin ihracata uygun kiraz üretimi ile ilgili üreticileri bilgilendirdi ve sorularını cevapladı.
Toplantıya Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürü Zekeriyya Erdurmuş, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Dr. Neslihan Alper, Afyonkarahisar İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Acar, Sultandağı İlçe Tarım ve Orman Müdürü Halil İbrahim Önder ve Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Senih Yazgan katıldı.
İhracata Uygun Ürün Seferberliği
Açılış konuşmasını yapan Uçak, kiraz ihracatında mevcut pazarlarımızı koruyabilmemiz ve Uzakdoğu gibi yeni pazarlara girebilmemiz için “ihracata uygun” kalitede ürün üretiminin şart olduğunu ifade ederek, bu konuda sektörün tüm paydaşları ile birlikte çalıştıklarını söyledi. Şubat ayında Kemalpaşa’da kiraz üreticileri ile bir araya geldiklerini söyleyen Uçak, “Göreve geldiğimizden beri tüm üreticilerin ayağına gidiyoruz. Sadece kiraz değil, diğer mevye sebze üreticilerimizi de kendi bölgelerinde ziyaret ediyor ve gerekli bilgilendirmeleri sağlıyoruz.” şeklinde konuştu.
Hepimiz Aynı Gemideyiz
Üreticilerin ve ihracatçıların birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini söyleyen Uçak, üreticinin emeğinin çok önemli olduğunu, ancak onların ihracata yönelik kalitede ve verimde ürün üretmesi ile ihracatın gerçekleştirilebildiğinin altını çizdi ve sözlerini “Üretici, tüccar, ihracatçı, sektörün tüm paydaşları aynı gemideyiz. Birbirimize destek olarak ihracatımızı artırabilir, mevcut pazarlarımıza yenilerini ekleyebiliriz.” şeklinde sürdürdü.
“Üreticilere yerinde bilgilendirmenin sonuçlarını alacağız”
Üretici bilgilendirme toplantılarının önemine değinen Uçak, “Üreticilerimize ihracata ve müşterilerin isteklerine uygun kiraz üretimi için gübreleme, budama, ilaçlama, toplama her aşamada yapmaları gerekenleri Üniversite hocalarımız ve uzmanlarımız anlatıyorlar. Çok verimli toplantılar oluyor. 2019 yılında kiraz üreticilerimizle ilk toplantımızı 1 Şubat 2019 tarihinde İzmir Kemalpaşa’da gerçekleştirmiştik, ikinci üretici bilgilendirme toplantımızı ise bugün Türkiye’nin kiraz üretiminde 45-50 bin tonluk payla beşinci sırada yer alan Afyonkarahisar’ın Sultandağı ilçesinde yapıyoruz. Bu toplantılarda paylaşılan bilgilerle Türk kirazımızı alıcı ülkelerin isteklerine uygun bir şekilde üretip ihraç edebileceğiz.” dedi.
Türkiye’nin kiraz ihracatında Almanya’nın 84,4 milyon dolarlık payla birinci ülke konumunda olduğu bilgisini veren Uçak, “Rusya 31,4 milyon dolarlık Türk kirazı tercih etti. Üçüncü sırada ise; 8 milyon dolarlık tutarla Norveç yer aldı. 2018 yılında 52 ülkeye kiraz ihraç ettik. Çin ile Türkiye arasındaki Zirai Karantina Anlaşmasındaki prosedürler tamamlandığı takdirde Türk kirazı Çin’de büyük bir pazar payına ulaşabilecek” şeklinde konuştu.
Kiraz rekoltesinin önümüzdeki bir-iki haftada hava şartlarında olağanüstü bir gelişme olmadığı takdirde iyi olacağına işaret eden Uçak, “Kiraz hasat döneminde hava koşullarında bir olumsuzluk yaşamazsak çok verimli bir sezon bizi bekliyor, 2019 yılında kiraz ihracatımızın 200 milyon doları aşmasını hedefliyoruz” diye düşüncelerini ifade etti. Türkiye yıllık 600 bin ton kiraz üretim rakamına ulaşırken, 2018 yılında kiraz ihracatımız 76 bin 100 ton karşılığı 162 milyon dolar olarak gerçekleşti. Türkiye’nin kiraz ihracatı 2017 yılında ise 59 bin 806 ton karşılığı 159 milyon dolar olmuştu.
Kalite ve Verimlilik için Budama Önemli
Ziraat Yüksek Mühendisi Hüseyin Gültekin kirazın kalite ve verimliliği için birinci kuralın iyi budama olduğunu söyledi. İkinci önemli konunun ise ise zamanı gelmeden ilaçlamayı yapmamak ve ilacı dozunda vermek olduğunu belirten Gültekin, gereksiz ilaçlama yapmanın hem üreticinin cebine zarar verdiğini hem de ihracatçının dış pazarlarda işini zorlaştırdığını söyledi.
Zararlılar ile Mücadelede En Önemli Silah Tuzaklar
Bornova Zirai Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nde görevli Ziraat Mühendisi Dr. Mehmet Fatih Tolga ise “İklimdeki deşiklikler nedeniyle zararlılar artıyor. Kanadı noktalı sirke sineği kirazda en büyük sorunumuzdur. Bu sineğin varlığı ihracatta en büyük engel. Sadece kiraza değil, her türlü meyveye zarar verebilir. Olgunlaşmış meyveye yumurta bırakır. Bundan dolayı hasatı geciktirmemek çok önemlidir. Olgunlaşmış meyveler ağaçta bırakılmayıp toplanmalı, toplama işlemini ağacın tepesinden aşağıya ürün olgunlaştıkça kademeli olarak yapmalıyız. Kirazda birden fazla delik görüyorsak kanadı noktalı sirke sineği olma ihtimali yüksektir.” şeklinde konuştu ve en önemli silahın elma sirkeli tuzak olduğunu ifade etti.

“Kaliteyi artırıp kazancı katlamalıyız”
Afyonkarahisar İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Acar, Türkiye’nin en iyi kirazının Afyonkarahisar Sultandağı’nda üretildiğini söyleyerek “Kirazımızın %70’i ihraç ediliyor.Ülkemizin kiraz ihracatının %35’i buradan karşılanıyor. Kiraz üretimini artırıp kaliteyi de maksimize edersek buradan ülkemizin kazancını artırabiliriz. Bu konuda biz de üzerimize düşen katkıyı sağlamaya hazırız. İlaçlama konusunda mutlaka talimatlara uymalıyız.” şeklinde konuştu.
Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Dr. Neslihan Alper ise “Çok ufak nedenlerle güzel ürünlerimiz, kirazımız ihraç edilen ülkelerde kapıdan döndürülebiliyor. Bu nedenle hep birlikte çalışmalıyız ve uygun kalitede kalıntı içermeyen ürünleri sağlamalıyız.” şeklinde konuştu ve Çin’e kiraz ihracatının açılması için gerçekleştirilen çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Türkiye’nin 2018 yılındaki 600 bin tonluk kiraz üretiminde en büyük payı 55 bin 657 ton ile Isparta alırken, Konya 55 bin 426 ton ile zirve ortağı oldu. Manisa, 46 bin 648 ton ile üçüncü sırada yer alırken, İzmir 46 bin 574 ton ile listenin dördüncü sırasına adını yazdırdı. Afyonkarahisar ise; 40 bin 387 ton kiraz üretimine imza attı.

Yüzde 100 Ege ahtapotlarıyla sağlıklı bir öğün

Düşük kalorili ve protein deposu bir deniz canlısı olan ahtapot, demir açısından da oldukça bonkör. İçerisinde bol miktarda kalsiyum, potasyum ve fosfor içeren ahtapot, A, B ve C vitaminleri yönünden de oldukça zengin. Bu kadar sağlıklı bir besini söğüş olarak deniz mahsulü sevenlerle buluşturan Kocaman Balıkçılık, öğünlerde sağlığına dikkat edenlerin vazgeçilmezi oluyor.

100 gramı içerisinde 75 kalori ve sadece 0,2 gr yağ içeren ahtapot, kansızlık, yorgunluk ve zayıflığın sebebi olan demir açısından da oldukça zengin bir deniz canlısı. Kalsiyum, potasyum ve fosforun yanı sıra A, B ve C vitaminleri yönünden de oldukça zengin olan ahtapotun içerisinde omega-3 yağ asitlerine rastlamak da mümkün.

Servis Önerisi: Ürünü ambalajından çıkartarak akan su da yıkayın. Yıkadığınız ahtapotları süzgeç yardımı ile süzün. Daha sonra zeytinyağı, limon ve tercihen kekik, kimyon ve maydanoz ilave ederek yemeye hazır hala getirin.

Kocaman Balıkçılık’ın 100 gram ahtapotun içinde;

•             Protein 18.3 g

•             Karbonhidrat 0 g

•             Şeker 0 g

•             Yağ 0.2 g

•             Kolesterol 48 mg

•             Sodyum 230 mg

•             Potasyum 350 mg.

PROMETEON TÜRKİYE’NİN GELENEKSELLEŞEN “KAMYON KOOPERATİFLERİ ROADSHOW”U KAYSERİ’DE

Geliştirdiği servis ve çözümleriyle lastik bakım yönetiminde uzman, Pirelli marka endüstriyel ve ticari lastiklerin lisanslı üreticisi Prometeon Türkiye, yurt çapında 25 kooperatifte usta kamyon sürücüleri ile buluşuyor. Bu yıl 4’üncüsü gerçekleştirilen roadshow, 25-26 Nisan’da Kayseri’de kamyon sürücüleriyle bir araya geliyor.

Pirelli marka kamyon, otobüs, tarım ve OTR lastiklerinin lisanslı üreticisi Prometeon Türkiye, 8 Nisan – 13 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek kamyon kooperatifleri roadshow’u için yollara çıktı. Prometeon TIR’ı “Her Koşulda Yanındayız” sloganı ile 21 ilde, 25 farklı kamyon kooperatifini ziyaret ederek, yaklaşık 7 bin beş yüz km yol kat edecek. Roadshow, 25 Nisan Perşembe günü Kayseri Halk Otobüsleri Garajı’nda, 26 Nisan Cuma günü ise Yahyalı Taşıyıcılar Kooperatifi’nde lojistik sektöründe hizmet veren usta sürücüler ile buluşacak.

Kampanyalar, yarışmalar ve lastik kontrolleri yapılacak

Günlük programın Prometeon Türkiye’nin sosyal medya hesaplarından paylaşıldığı roadshow kapsamında gerçekleşecek etkinliklerde ödüllü yarışmalar ve özel kampanyalar yer alıyor.

Prometeon’un hizmet ve servisleriyle ilgili bilgilerin yer verileceği etkinlikler kapsamında kamyonların lastik hava basıncı ve diş derinlikleri kontrol edilecek, kaptanlar lastikte hava basıncının önemi konusunda bilinçlendirilecek. Roadshow, Prometeon Türkiye yetkililerinin ve iş ortaklarının katılımıyla gerçekleşecek.

Şenocak: “Amacımız, kaptanlarımıza her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmek”

Prometeon Türkiye, Orta Doğu, Afrika, Rusya, Orta Asya ve Kafkaslar Ticaret Direktörü Gökçe Şenocak; “Prometeon Türkiye olarak, 4’üncüsünü gerçekleştireceğimiz kooperatif roadshow’umuzda Prometeon TIR’ı ile Türkiye’nin dört bir yanındaki kaptanlarımızla buluşmak üzere yollara çıkıyoruz. Kamyon sürücülerimize her yolculuklarında gerçekten yanlarında olduğumuzu hissettirmek istiyoruz. Artık gelenekselleşen roadshow’umuzla bu yıl da ‘Her Koşulda Yanındayız’ diyerek yaklaşık 5 bin kaptanımıza ulaşmayı hedefliyoruz. Ayrıca etkinlikler kapsamında özel kampanyaları da müşterilerimize sunacağız. Önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da heyecanla tüm kaptanları ve müşterilerimizi roadshow’umuza bekliyoruz” dedi.

2018’de gerçekleşen roadshowda 29 ilde 43 kooperatif ziyaret edildi

Prometeon 2018’de Türkiye çapında 29 ilde 43 kooperatifte etkinlikler düzenlemiş ve 5 bin kooperatif üyesine ulaşmıştı. 2016’dan bu yana düzenlenen roadshowlar ile 3 yılda toplam 40 farklı ilde, 111 etkinlik düzenlenerek 17.000 kaptanla bir araya gelindi.

Mr.Jeff Türkiye pazarına girdi

İspanya ve Latin Amerika’da 1.200’den fazla franchise bayisi ile çamaşır yıkama ve kuru temizleme servisi veren Mr. Jeff, Türkiye pazarına girme kararı aldı. Başlangıç olarak İstanbul, Ankara ve İzmir’de franchise vermeye başlayan Mr. Jeff sene sonuna dek 150 bayiye ulaşacak.

Çamaşır temizleme ve kuru temizleme sektöründe devrim yaratmak üzere yola çıkan Mr.Jeff, Türkiye’de franchise sistemi ile büyüyecek. Dünya çapında toplam 1.200 franchise bayisi bulunan Mr.Jeff  Türkiye Büyüme Sorumlusu Gökhan Karakoç, “Yıl sonuna kadar Türkiye’de 150 bayiye ulaşacağız” dedi.

İspanya’da 2015 yılında bir grup girişimci tarafından kurulan ve oradan 10’den fazla ülkeye sıçrayan Mr.Jeff, 4 ay içinde  başabaş noktasına ulaşılan iş modeli ile Türkiye’deki girişimcilerin ilgi odağı haline geldi. Türkiye’de 2,1 milyar liralık pazar hacmine sahip olan yıkama ve kuru temizleme sektörü, yılda yüzde 19’luk büyüme gösteriyor.

Ulaşılabilir ve karlı iş modeli

Türkiye’deki franchiselara özel olarak Mr.Jeff ailesine katıldıktan sonra, ilk bir yıl boyunca kullanım bedeli ve pazarlama ücreti almayacaklarını vurgulayan Gökhan Karakoç, ‘’Dijital yaklaşımımız ve aylık üyelik planlarımız sayesinde kuru temizleme sektörünün geleneksel işleyişini değiştirme hedefindeyiz. Türkiye, maksimum getiri sağlayacağımız ülkelerin başında geliyor.  En kısa zaman zarfında İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde etkin olmayı ve 2019 yılı sonuna kadar 150 bayiye ulaşmayı hedefliyoruz. Sistemimizin en önemli avantajı düşük başlangıç yatırımı ile franchise kurulabilmesi ve ulaşılabilir, kârlı bir iş modeline sahip olması” dedi.

Ev işlerine destek fikriyle doğdu

Mr. Jeff’i kurma fikrinin ev işlerine çözüm bulma gerekliliğinden doğduğunu anlatan Karakoç şöyle devam etti: “2 kişilik bir evde ayda ortalama 8 kere çamaşır makinesi çalıştığını düşünürsek; yıkama, kurutma ve ütüleme işlemleri ile uğraşılan ciddi bir zaman söz konusu. Bu sebeple, bu işleri bizim için yapan mobil uygulama kurguladık ve özellikle büyük şehirde yaşayan insanlara zaman kazandırmayı hedefledik.’’

Mr.Jeff, web sitesi ve mobil uygulaması aracılığıyla eve teslim çamaşır yıkama ve kuru temizleme servisi sağlıyor.  Sistem, aylık abonelik planları veya şehrin farklı bölgelerinde mevcut olan bayilerden verilebilecek tek seferlik sipariş sistemi ile çalışıyor. Kullancıları uygulama üzerinden kendilerine uygun planı seçtikten sonra giysileri Mr.Jeff torbaları aracılığı ile evlerinden alınarak yıkanıp ütüleniyor ve evlerine teslim ediliyor.

BIO Startup Program’ın Beş Finalisti Küresel Temaslar için Hazır
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) tarafından desteklenen, yürütücülüğünü ReDis Innovation’ın üstlendiği ve bu yıl 65 biyogirişimcinin başvurduğu dördüncü BIO Startup Program’da 5 finalist belli oldu. Online programın ardından 3 günlük bir kampa katılan biyogirişimciler, 19 Nisan’da BIOExpo’daki TÜSEB “Güçlü Bir Biyoekonomiye Doğru: Biyoteknolojide Öncelikler ve İşbirlikleri” sempozyumu kapsamında düzenlenen BIO Startup Demo Day’de jüri karşısına çıktı. Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen Demo Day’de sunumlarını yapan biyogirişimciler arasından jüri tarafından seçilen beş biyogirişimci, 1-6 Haziran tarihleri arasında Philadelphia’da düzenlenecek BIO Entrepreneurship Bootcamp ve BIO Convention’a katılma hakkına sahip oldu.
AIFD ve ReDis Innovation işbirliğinde gerçekleştirilen Türkiye’nin ilk ve tek biyoteknoloji temalı hızlandırıcı programı BIO Startup Program’da finalistler belli oldu. Online eğitim ve mentorluk sürecini tamamlayan girişimciler, bu süreci tamamladıktan sonra 17-19 Nisan’da İstanbul’da Biyogirişimcilik Kampı’na katılarak uzman eğitmenler ve sektörün önde gelen profesyonellerinden eğitim ve mentorluk aldılar. Kampa katılan startuplar aynı zamanda AIFD üyesi global şirketlerin temsilcileri ile temasa geçme ve tecrübelerinden faydalanma şansına sahip oldu. Kampın ilk günü İTÜ Magnet’te, ikinci günü AIFD ofisinde, üçüncü günü ise BIOExpo’da TÜSEB “Güçlü Bir Biyoekonomiye Doğru: Biyoteknolojide Öncelikler ve İşbirlikleri” sempozyumu kapsamında gerçekleşti. 19 Nisan öğleden sonra BIOExpo’da BIO Startup Demo Day’de jüri karşısına çıkan 11 biyogirişimci arasından seçilen beş biyogirişimci, ABD’de dünyanın en önemli biyoteknoloji organizasyonu olan BIO Convention’a katılma hakkına sahip oldu.
Hızlandırıcı Program Sayesinde Girişimciler Küresel Temaslar için Hazır
BIO Startup Program’ın yaşam bilimleri, inovasyon ve Ar-Ge’nin geleceğinde önemli bir yere sahip olduğundan bahseden AIFD Yatırım Politikaları ve Kurumsal İletişim Direktörü Cengiz Aydın, hızlandırıcı programla startuplara pazarlama, lisanslama ve regülasyonlar gibi çeşitli eğitimler de verildiğinden bahsetti: “Programın başlamasından itibaren çalıştıkları alanlarda birçok yenilikle tanışan startuplar, eğitimler sayesinde girişimlerine başka açılardan bakmayı öğrendi, uzmanlaşmaya başlayıp eksiklerini tamamlamak için çalışmaya başladı. BIO Convention’a yalnızca katılmak bile büyük bir avantaj, ancak her sene kendini geliştiren programımıza bu sene bu ABD’ye yönelik eğitimi de eklememiz sayesinde startuplarımız oldukça hazırlıklı gidiyorlar. Nasıl bir ortamla karşılaşacaklarını, uluslararası alıcıların neler istediklerini, kendilerinden neler beklediklerini biliyorlar.  Program’ın yaşam bilimleri odaklı olması ise katılımcılara geniş bir yelpazede küresel temaslar kurmaları için benzersiz fırsatlar sunuyor.  Biz de AIFD olarak kendi üye firmalarımız ile onları bir araya getireceğiz ve mümkün olduğu kadar doğru insanlarla tanışmalarını sağlayacağız.”
Finalistler Amerika’da Destek Arayacaklar 
BIO Startup Program’ın son aşamasını, Philadelphia’da dünyanın en büyük biyoteknoloji organizasyonu olan BIO Convention’a ve Convention kapsamındaki BIO Entrepreneurship Boot Camp’e katılım oluşturuyor. Seçilen biyogirişimciler ABD programı süresince yatırımcılar, küresel şirketler, inkübasyon merkezleri gibi uluslararası ekosistemin farklı aktörleri ile bir araya gelecek. ReDis Innovation kurucusu Selin Arslanhan, 1-6 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek BIO Convention’ın startuplar açısından önemini vurguladı: “Seçilen biyogirişimcilerimiz, kendileri gibi startuplarla bir araya gelip tecrübelerini paylaşmanın yanı sıra alanında uzman profesyonellerle temas etme fırsatı yakalayacak; yatırımcılarla, kurumsal şirketlerle, müşteri potansiyeli olan aktörlerle görüşebilecekler. BIO Convention, biyoteknolojide bilimsel ve teknolojik gelişmeleri izlemek, küresel biyoteknoloji ekosisteminin farklı aktörleri ile temas etmek, işbirliklerine yönelik birebir görüşmeler yapmak için önemli bir fırsat sunuyor.”
Her geçen sene daha da nitelikli başvurular aldıklarını belirten Selin Arslanhan, Demo Day’e katılma hakkına sahip olan 11 startupın aşamalarına ve odaklandıkları teknolojilere dikkat çekti: “BIO Startup Program’a katılan biyogirişimciler, dünya genelinde hangi alanlar öne çıkıyorsa o alanlara odaklanıyorlar. Biyoteknoloji alanında dünyadaki gündemin Türkiye’nin gündemi olduğunu görmek mutluluk verici.”
BIO Startup 2019 Kazananları
VacciZone Biotech: Dört uluslararası bölgede patent sahibi startup şirketi VacciZone Biotech, milli ve yerli anti-kanser immün tedavi yöntemi geliştiriyor. Projenin geliştiricilerindenProf. Dr. Nesrin Özören, BIO Startup Program’la ilgili şunları söyledi: “Türkiye’nin ilk ve tek biyoteknoloji buluşunun ticarileşmesi için kurulan startup şirketi VacciZone Biotech olarak Bio Startup Program’a kabul edilmemiz bizim için büyük bir şans oldu. ABD programıyla Türkiye’de master öğrencileriyle geliştirdiğimiz projeyi uygulamaya giden yolda adımları hızlandırmayı ümit ediyoruz.” VacciZone Genel Müdürü Dr. İbrahim Gökçe Yayla ise, “Kansere karşı ilaç geliştirme projesi üzerinde çalışıyoruz.  Son yıllarda kanser tedavisinde bir devrim yaratan İmmünoterapi, bağışıklık sistemini kansere karşı harekete geçirip, vücudun kendi hücrelerinin kanserli hücreleri temizlemesini sağlıyor.  İmmünoterapi destek tedaviler gerekiyor ve bunu da VacciZone yapıyor. Biyolojik yolakları tetikleyerek İmmünoterapiye destek veriyoruz.” dedi.
Vagustim: Geliştirdikleri cihazla kulaktaki vagus sinirini elektriksel olarak noninvazif bir şekilde uyarıyor ve otonom sinir sistemini düzenleyerek migren ataklarının oluşmasını engelliyor. Şirketin Kurucu Ortağı Ali Can Erk, programla ilgili hislerini şöyle özetledi: “BIO Convention ve uluslararası iş birlikleri için çok heyecanlıyız. Bu süreç, FDA süreçlerine başlamamız için çok iyi bir fırsat olacak.”
Pera Labs: Yapay zeka kullanarak sperm hücresine zarar vermeden, sağlıklı sperm hücrelerini seçip, görüntü işleme algoritmaları ve derin öğrenme modelleri ile DNA kalite analizi yapıyor; günümüzde 10 güne uzayan sürecin yaklaşık bir buçuk saatte tamamlanmasını sağlıyor. Pera Labs’in Kurucusu Burak Özkösem 5 finalistten biri olmaları hakkında yorum yaptı: “Yatırımcılarla ve potansiyel ortaklarla tanışacak olmak çok heyecan verici. Şu ana kadar bunun bir hazırlığı olan eğitim ve mentorluk süreci sayesinde görüşmelerimize hazırız.”
Tarabios: Kan Pıhtılaşma süresi ölçüm platformu geliştiriyor. Tarabios iş geliştirme faaliyetlerini yürüten Hasan Ürey,ürünlerinin ilaç geliştirme ve hasta takibinde de kullanıldığı için ilk hedeflerinin ilaç firmalarıyla stratejik iş birlikleri yapmak olduğunu belirtti. Tarabios Ar-Ge Koordinatörü Gökhan Sağlam ise “Projemiz ivme kazandı, gerçek kan datasıyla ölçüm yapıldı ve sonuçlarımız çok başarılı oldu. Ürünü piyasaya hazır hale getirmek ve geliştirmek için de yatırım ve knowhow arayışı içindeyiz.” dedi.
ELAA Teknoloji: Akciğer kanserine erken teşhis amacıyla 3 Boyutlu Akciğer Navigasyon Sistemi için bir algoritma geliştirdi. Günümüzde kullandığımız bronkoskopi cihazlarına doktoru yönlendirecek bir algoritma ekleyerek ulaşılmak istenen noktaya, tam hedefe ulaşmayı sağlamak ve bu noktadan da yüzde doksan sekiz başarı oranıyla biyopsi alınmasını sağlamak amacıyla çalışıyor. ELAA Teknoloji Kurucu Ortağı Doç. Dr. Tunç Laçin, BIO Startup Program’ın ardından düşüncelerini paylaştı: “Programa başvurumuzun amacı, prototipimizin gelebileceği noktaları, Bio Convention’da hangi firmalarla ortaklıklar kurabileceğimizi görmek ve araştırmak içindi. Yatırım imkanları açısından AIFD’ye destekleri için çok teşekkür ederiz. BIO Convention’da edineceğimiz ortaklıklar, fikir birlikleri, proje ortaklıklarının büyük olacağına inanıyoruz. Bir Türk markası olarak böyle bir teknolojinin ihracat amacıyla yurtdışına açılabileceğini göstermek amacındayız.”

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü