Ekonomi-teknoloji haberleri (13.02.2019)
Türkiye’de Yılın Otomobili adayları açıklandı…
OGD YARIŞMASINDA “YILIN OTOMOBİLİ” OLMAK İÇİN 21 MODEL YARIŞACAK
Otomotiv Gazetecileri Derneği (OGD), tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenecek olan “Türkiye’de Yılın Otomobili” seçimi için adaylar belli oldu. İki aşamalı yarışmaya Yılın Otomobili olmak için 21 “yeni” model katılıyor. Otomotiv konusunda uzman gazetecilerden oluşan OGD üyeleri, 11 Mart tarihinde yapılacak ilk oylamada 7 finalist otomobili belirleyecek.
Yılın Otomobili’ni belirleyecek ikinci oylama öncesi 9 Nisan tarihinde Intercity İstanbul Park’ta test sürüşü düzenlenecek. OGD üyeleri, 7 finalist otomobili son bir kez daha test etme şansı bulacak. Ardından ikinci oylamaya geçilecek. Bu oylamada her jüri üyesi sahip olduğu 250 puanı adaylar arasında dağıtacak. En fazla puan alan finalist, Türkiye’de Yılın Otomobili seçilecek. Birinci olan otomobil, 16 Nisan 2019’da düzenlenecek gala gecesiyle açıklanacak.
“Türkiye’de Yılın Otomobili-2019” Yarışmasına katılacak modeller şöyle sıralanıyor;
“BMW X2, BMW X3, Dacia Duster, DS 7 Crossback, Ford Focus, Ford EcoSport, Honda CR-V, Hyundai Kona, Jaguar i-Pace, Jaguar E-Pace, Kia Stonic, Kia Stinger, Mercedes-Benz A Serisi, Mercedes-Benz B Serisi, Mitsubishi Eclipse Cross, Skoda Karoq, Suzuki Jimny, Suzuki Swift, Toyota Corolla, Volkswagen T-Roc ve Volvo XC40“
OGD Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Sandık, bu yıl dördüncü kez düzenlenecek “Yılın Otomobili” seçiminin her zaman olduğu gibi yine büyük bir çekişmeye sahne olmasını beklediklerini belirterek “OGD’nin ana kuruluş amacında da yer alan tüketiciyi bilgilendirme misyonunun bir parçası olan yılın otomobili seçimlerinin, tüketicinin otomobil tercihinde de önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz” dedi.
“Türkiye’de Yılın Otomobili 2019” PPG Otomotiv Tamir Boyaları ana sponsorluğunda, Bridgestone, Intercity ve Shell Helix Motor Yağları co-sponsorluğunda gerçekleşiyor.
ŞEKER DAİRESİ BAŞKANINDAN PANCAR ŞEKERİ ÜRETİCİLERİ DERNEĞİNE ZİYARET
Şeker Dairesi Başkanı Mehmet Hasdemir Pancar Şekeri Üreticileri Derneğini ziyaret etti.
Pancar Şekeri Üreticileri Derneği Başkanı ve Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, Şeker Dairesi Başkanı Mehmet Hasdemir’in Şeker Dairesinin diğer yöneticileriyle birlikte Şubat ayı başında kuruluşunu tamamlayan Pancar Şekeri Üreticileri Derneğini ziyaret etmelerinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Pancar Şekeri Üreticileri Derneği Başkanı Hüseyin Akay, ziyaret esnasında Şeker sektörü ile ilgili bilgi alışverişinde bulunulduğunu belirtti.
Şehrin gözde buluşma noktası Forum Kapadokya’nın dokuzuncu yılı şerefine düzenlediği ve 9 kişiye 10.000’er TL yüklü hediye kart kazandıracak özel çekiliş, 17 Şubat 2019 Pazar günü Sinan Akçıl’ın katılımıyla gerçekleştirilecek. Bu heyecana ortak olmak, Akçıl’ın unutulmaz performansını izlemek isteyen herkes, Forum Kapadokya’ya davetli!
Forum Kapadokya, dokuzuncu yılına özel düzenlediği etkinlik ve kampanyalara tüm hızıyla devam ediyor. Tek seferde 100 TL alışveriş yapan tüm misafirlerin bir çekiliş hakkı kazandığı özel kampanyanın 9 talihlisi, 17 Şubat 2019 Pazar günü saat 16.00’da Noter ve Milli Piyango yetkililerinin katılımıyla gerçekleştirilecek çekilişle belirlenecek. Bu özel güne damgasını vuracak olan ünlü şarkıcı Sinan Akçıl, en sevilen parçalarını Forum Kapadokya misafirleri için seslendirecek.
9. yaş coşkusuna ve Sinan Akçıl’ın keyifli performansına eşlik etmek isteyen herkes, Forum Kapadokya’ya davetli!
Her 100 Almandan 10 tanesini Türk konfeksiyon sektörü giydiriyor
Türkiye’ye 2018 yılında 17,6 milyar dolarlık döviz kazandıran Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü, yüzde 10’luk pazar payına sahip olduğu Almanya’daki konumunu güçlendirmek için harekete geçti.
Almanya’nın Münih kentinde yılda 2 kez düzenlenen ve Almanya’nın en önemli tekstil ağırlıklı hazır giyim ve aksesuar sektörel fuarı olan Munich Fabric Start Fuarı’na info stand ile katılan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, Eylül ayındaki fuara Türkiye Milli Katılım Organizasyonu düzenlemek için harekete geçti.
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (EHKİB) Başkanı Burak Sertbaş, Munich Fabric Start Fuarı’nda kurdukları info stantta EHKİB üyesi 15 firmanın 2020 ilkbahar yaz koleksiyonlarından numuneler sergilediklerini, fuar idaresi ile yaptıkları toplantıda ise; 2019 Eylül ayında fuar içerisinde hazır giyim üreticileri için açılacak olan yeni alanda 2019 yılı Eylül ayından itibaren Türkiye Milli Katılım Organizasyonu’nu gerçekleştirmek istediklerini aktardıklarını dile getirdi.
Almanya’da 3 milyonu aşkın Türk kökenli insan yaşadığı ve Almanya’nın 2018 yılı konfeksiyon ithalatının 3 milyar 200 milyon dolarlık kısmının Türkiye tarafından karşılandığı bilgisini veren Sertbaş, “Almanya’nın konfeksiyon ithal ettiği ülkeler sıralamasında Avrupa’da birinci sıradayız. İhracatımızı arttırmak için yeni pazarlar kazanma çabası içinde olacağımız gibi, Almanya vb. güçlü olduğumuz pazarlardaki konumumuzu da kuvvetlendirecek adımları atacağız. EHKİB olarak 2018 yılını 1 milyar 365 milyon dolarlık ihracat rakamı ile geride bıraktık. 2019 yılı için hedefimiz 1.5 milyar dolar ihracat rakamına erişmek. Bu hedefe ulaşırken 2018 yılında 320 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğimiz Almanya belirleyici ülkelerden biri olacak” şeklinde konuştu.
Hazırgiyim ihracatçıları Paris atağında
Munich Fabric Start Fuarı’ndan dönen Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği 12-14 Şubat 2019 tarihlerinde Fransa’nın Paris kentinde düzenlenen dünyanın en prestijli tekstil ve hazır giyim fuarı olarak kabul edilen Premiere Vision (PV) Manufacturing Paris Fuarı’na 29 firma ile toplamda 8.kez milli katılım organize ediyor.
Şubat ve Eylül aylarında olmak üzere senede iki kez düzenlenen Premiere Vision (PV) Manufacturing Paris Fuarı iplik, kumaş, deri, hazır giyim, aksesuar, tasarım sektörlerini bir araya getirmekte, 30 ülkeden yaklaşık 1.750 katılımcı yer almakta ve yüzde 71’i uluslararası alıcı olmak üzere yaklaşık 120 ülkeden 55.000 profesyonel tarafından ziyaret edilmekte.
Türkiye Fransa’ya 2018 yılında 888 milyon dolarlık konfeksiyon ürünleri ihraç etmişti. 2019 yılı hedefi ise; 1 milyar dolar ihracat olarak belirlendi.
Çipli Beton” uygulaması ile ilgili gelişmeleri yakından takip ediyoruz
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) tarafından Uşak’ta “Beton Teknolojileri ve Doğru Beton Uygulamaları Semineri” düzenlendi. Kaliteli beton üretimi ve beton uygulamasının doğru yapılması amacıyla düzenlenen Seminerde “Çipli Beton” olarak adlandırılan Elektronik Beton İzleme Sistemi (EBİS) hakkında konuşan Türkiye Hazır Beton Birliği KGS Direktörü Selçuk Uçar, EBİS’i sektördeki haksız rekabetin azaltılması ve kalite seviyesinin yükseltilmesi için önemli bir fırsat olarak gördüklerini, ancak uygulamanın başlamasıyla ortaya çıkan sorunların çözümü için ilgili merciler nezdinde girişimlerde bulunduklarını söyledi.
Kuruluş tarihi olan 1988 yılından bu yana Türkiye’de kaliteli betonun üretilip kullanılması için önemli çabalar gösteren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), bu amaçla yapmış olduğu çok sayıda etkinliğin yanı sıra “Beton Teknolojileri ve Doğru Beton Uygulamaları” konulu seminerler düzenliyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde periyodik olarak gerçekleştirilen bu seminerler ile müteahhitler, mimarlar, mühendisler başta olmak üzere beton kullanıcılarına; betonla ilgili kamu idarelerinin yetkililerine; yapı denetim kuruluşu temsilcilerine ve beton üreticilerine betonun doğru uygulamalarının anlatılması hedefleniyor.
THBB’nin 2017 yılında başlattığı seminerler dizisinin on altıncısı 8 Şubat 2019 tarihinde İnşaat Mühendisleri Odası Uşak Şubesinde yapıldı. Seminere inşaat mühendisleri, müteahhitler, mimarlar ve beton üreticileri yoğun ilgi gösterdi. Seminer kapsamında, THBB Teknik ve Sürdürülebilirlik Direktörü Koray Saçlıtüre, “Türkiye’de ve Dünyada Hazır Beton Sektöründeki Son Gelişmeler”; İTÜ İnşaat Fakültesinin Eski Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Taşdemir, “Beton Teknolojisinde Son Gelişmeler”; THBB Kalite Güvence Sistemi Direktörü Selçuk Uçar ise “Betonda Kalite Denetimleri” başlıklı birer sunum gerçekleştirdi.
“Yapılarda beton kalitesinin sağlanmasında üretim, yerleştirme ve bakım bir bütün olarak düşünülmelidir.”
Seminerde betonun üretim aşamasından şantiyelerde kullanımına kadar kalite denetimlerinin nasıl yapılacağı konusunda bilgi veren Türkiye Hazır Beton Birliği KGS İktisadi İşletmesi (KGS) Direktörü Selçuk Uçar, kentsel dönüşüm mevzuatıyla gündeme gelen mevcut yapılardaki beton kalitesinin ölçümü konularına değindi. Konuşmasında Kalite Güvence Sisteminin önemini vurgulayan Selçuk Uçar, “Yapılarda beton kalitesinin sağlanmasında üretim, yerleştirme ve bakım bir bütün olarak düşünülmelidir. Beton kalitesindeki ilk önemli unsur, beton üretim yerinin ve sisteminin uygun olmasıdır. Bu nedenle beton alırken, betonun KGS denetiminden geçmiş olması aranmalıdır.” dedi.
“Elektronik Beton İzleme Sistemi (EBİS) ile ilgili gelişmeleri yakından takip ediyoruz.”
Konuşmasında “Çipli Beton” olarak adlandırılan Elektronik Beton İzleme Sistemi (EBİS) ve yapı denetimde yapılan diğer değişiklikler hakkında da bilgi veren KGS Direktörü Selçuk Uçar, “EBİS ile Yapı Denetim mevzuatına göre şantiyelerde alınan beton numunelerinin içerisine RFID çip konularak betonun uygunluğu dijital olarak izlenmeye başlandı. Yapı Denetim kuruluşu yetkilisinin gözetiminde Yapı Denetim laboratuvarınca yapılan numune alma işleminden sonra çipli numune laboratuvarda özel geliştirilmiş beton test preslerinde analize tabi tutulmakta ve otomatik olarak raporlanmaktadır. Bakanlık bu sisteme geçiş amacını yapı denetim laboratuvarlarınca uygulamalarda yapılabilen hata, kayıp ve hileleri engellemek olarak belirtmektedir. Elektronik Beton İzleme Sistemi (EBİS) ile ilgili gelişmeleri yakından takip ediyoruz. THBB olarak bu sistemi, sektörümüzdeki haksız rekabetin azaltılması ve kalite seviyesinin yükseltilmesi için önemli bir fırsat olarak görmekteyiz ancak şu aşamada uygulamada sorunlar yaşanıyor. Bu konuda raporlar hazırlayarak Bakanlık nezdinde girişimlerde bulunduk. Bu sorunların da çözülmesiyle ‘Çipli Beton’un beton kalitesine önemli bir etkisinin olacağını düşünüyoruz. Ayrıca Yapı Denetim Sistemi’nde de çok önemli bir değişiklik oldu. Yeni yıl ile birlikte Yapı Denetim kuruluşlarının kura sistemi ile görevlendirilmesine başlandı. Böylece artık kuruluşlar teoride değil pratikte de bağımsız bir şekilde faaliyet gösterebilecek.” dedi.
Kaynakların Sorumlu Kullanımı Belgelendirme Sistemi belgelendirmeleri devam ediyor
Seminer’de Türkiye’de ve dünyada hazır beton sektöründeki son gelişmeleri aktaran THBB Teknik ve Sürdürülebilirlik Direktörü Koray Saçlıtüre, 2017 yılında THBB’nin, Beton Sürdürebilirlik Konseyinin (The Concrete Sustainability Council) kurduğu “Beton Sorumlu Kaynak Kullanımı Belgelendirme Sistemi”nin “Bölgesel Sistem Operatörü” olmaya hak kazanırken Türkiye Hazır Beton Birliği KGS İktisadi İşletmesinin (KGS) de “Belgelendirme Kuruluşu” olduğunu söyledi.
THBB olarak, “Kaynakların Sorumlu Kullanımı Belgelendirme Sistemi”nin adaptasyon sürecini 2018 yılında tamamladıklarını ifade eden Koray Saçlıtüre, “Bu Sistem kapsamında ilk hazır beton tesisi ile çimento fabrikası 2018 yılının kasım ayında belgelendirildi. Aralık ayında 2 hazır beton tesisi daha bu sisteme dâhil olarak belgelerini aldı. THBB, Beton Sürdürülebilirlik Konseyi Bölgesel Sistem Operatörü olarak hazır beton, çimento ve agrega sektörlerine yönelik bilgilendirme çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor. KGS de bağımsız olarak denetimlerde bulunarak hazır beton tesisleri ile çimento fabrikalarını belgelendirmeye devam ediyor.” dedi.
THBB, AR-GE projeleriyle sektöre katkı sağlamaya devam ediyor
“Türkiye Hazır Beton Birliği Beton Araştırma Geliştirme ve Teknoloji Danışma Merkezi” adlı projelerinin İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından başarılı bulunduğu ve ekim ayı itibarıyla bu projeye başladıklarını ifade eden Koray Saçlıtüre, “Bu proje çerçevesinde laboratuvarımıza kazandıracağımız yeni ekipmanlarla ve yapacağımız AR-GE çalışmaları ve danışmanlık hizmetleriyle sektörümüze katkı sağlamaya devam edeceğiz.” dedi.
“Geçirimli Beton”un pek çok çevresel faydası bulunuyor
Hazır beton sektöründeki son teknolojik gelişmelerden bahseden Koray Saçlıtüre, “2018 yılında Birliğimiz ve T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yüksek Fen Kurulu Başkanlığının çalışmalarıyla ‘Geçirimli Beton Kılavuzu’ hazırlanmıştır. ‘Geçirimli Beton’, ‘geçirimli kumsuz beton’ veya ‘poroz beton’ olarak da adlandırılmaktadır. ‘Geçirimli Beton’un; yağmur sularını toprakla buluşturarak aşırı yağışların neden olduğu sel baskınlarını azaltmak, yer altı sularının yenilenmesine olanak sağlamak gibi pek çok çevresel faydası bulunmaktadır.” dedi
Betonun daha ileri düzey teknik özellikleri bildirerek hazır beton talep edilebilir
İTÜ İnşaat Fakültesinin Eski Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Taşdemir, Seminerde, beton bileşenleri, betonun üretimi, yerleştirilmesi ve bakımı ile ilgili bilgiler vererek “Günümüzde beton alıcısı sadece basınç dayanımını ve işlenebilirliği değil betonun daha ileri düzey teknik özelliklerini bildirerek hazır beton talebinde bulunabilir.” dedi.
UHKİB DİJİTAL DÖNÜŞÜME HAZIRLANIYOR…ENDÜSTRİ 4.0’A UHKİB MERCEĞİ…
Bursa – Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) Ticaret Bakanlığı’nın UR-GE desteği ile başlattığı, ‘Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektöründe Endüstri 4.0 Entegrasyonu’ Projesinin ikinci eğitimi olan “ Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektöründe Endüstri 4.0 Uygulamaları” 7 Şubat 2019 Perşembe günü Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) Hizmet Binasında düzenledi.
UHKİB, dünyanın 5. büyük tedarikçisi olan Türk hazır giyim sektörünün 500 milyar dolarlık küresel ticaretteki yüzde 3,4’lük payını artırması ve yüksek katma değerli ihracatta öncü olması hedefiyle başlattığı ‘Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektöründe Endüstri 4.0 Entegrasyonu’ Projesinin ikinci eğitimini de proje paydaşı olan 19 UHKİB üyesi firmaların temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirdi.
Hugo Boss’tan Orçun Açıkgöz’ün sunumuyla gerçekleşen eğitimde, Endüstri 4.0 sürecinin bütün dünyada nasıl geliştiği, çeşitli sektörel örneklerden beslenerek, yakın zamanda Türkiye’deki fabrikasını Endüstri 4.0’a entegre eden Hugo Boss’un karşılaştığı süreçler ve uygulamalar, bu dönüşümün hazır giyim ve konfeksiyon sektörüne nasıl uyarlanabileceği, Dijital İkiz, Machine to Machine, Arttırılmış Gerçeklik, Nesnelerin interneti, Dijital Saha Yönetimi gibi kavramlar ele alındı. Sunum soru cevap şeklinde devam etti.
Açıkgöz dijital dönüşümün, yapılan bu çalışmaların şirketler ve fabrikalara büyük bir hız kattığını, bunun yanı sıra maliyet azaltma, performans, verimlilik ve kalite gibi hedeflerin de beraberinde geldiğini de söyledi.
Murat Şahsuvaroğlu OYDER Yönetim Kurulu Başkanı
2019 yılı Ocak ayında Türkiye otomotiv toplam pazarı geçen yıla oranla yüzde 59 oranında bir daralma ile 14 bin 373 adet olarak gerçekleşti. 2019 yılının ilk ayını değerlendirdiğimizde, geçen yıla kıyasla elbette bir düşüş öngörüyorduk ancak vergi ve hurda teşviklerinin olduğu bir dönemde daralmanın bu seviyede yüksek olacağını beklemiyorduk. Geçen yıl Ocak ayında 35 bin olan satış adedinin, 2019 Ocak ayında 17-20 bin adet bandında olacağını ve daralmanın da %40-45 olmasını bekliyorduk.
Faizler düşmedikçe, satışlar normale dönmez
Ancak görünen o ki ÖTV ve KDV indirimi olmasaydı sektör 8-10 bin aralığını konuşuyor olacaktı. 2018’de yılın ikinci yarısında işlerimiz neredeyse durma eğilimindeydi, hatırlanacağı gibi yüzde 78’lere varan daralma yaşandı ve hemen ardından beklediğimiz önlemler alındı. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile yapılan görüşmeler neticesinde 31 Ekim 2018’de açıklanan ÖTV ve KDV indirimiyle gelen bu destek sektörümüz için adeta can suyu oldu. Bunun için Hazine ve Maliye Bakanımız Sn. Berat Albayrak ve ekibine çok teşekkür ediyoruz. Bu önlemin ardından piyasa hızlı bir tepki verdi ve Kasım, Aralık aylarında bir miktar toparlanma sürecine girildi.
Bankacı dostlarımız otomotiv sektörünü yalnız bıraktı
Devletimiz vergi indirimleri ile araç satış pazarını desteklemeye çalışıyor ancak sadece vergi indirimleri yaparak pazarı yeterli derecede hareketlendiremediğimizi de görüyoruz, çünkü eksik olan bir diğer önemli unsur “kredilere ulaşım”. Bankacılık sistemi ne yazık ki bu süreçte otomotiv sektörünü çok yalnız bıraktı, gerek ticari kredilerde şirketlerimize yaşattıkları, gerekse de taşıt kredilerindeki uygulamaları adeta sektörü durma noktasına getirdi. Şu anda faizler istenen seviyelerden uzak olsa da 2 ay öncesine göre bir miktar gerileme yaşanıyor fakat halen kredi taleplerinin onaylanmasındaki sorunlar devam ediyor.
Fiyatlar artmadı, kampanyalar devam ediyor
Ocak ayındaki fiyatlar Aralık ayı fiyatları ile aynı, hatta Ekim, Kasım fiyatları ile de aynı diyebiliriz. Kampanyalar da tüm hızıyla devam ediyor, markaların ve bayilerin bankalara verdikleri komisyonlar ile düşük faizli ya da sıfır faizli kredi kampanyaları düzenliyoruz. Yeter ki bankalar tüketicilerin kredi taleplerini geri çevirmeden onaylasınlar, bu durumda bankalar kar edeceği gibi hem tüketici, hem de otomotiv sektörü fayda sağlayacaktır. Bu kampanyalar halen yapılıyorken ve vergi avantajları devam ederken tüketicilerin bu avantajlardan faydalanmaları çok önemli.
İşin finans ayağını konuşurken BDDK Başkanımıza da 100 bin tl’den 120 bin tl’ye çıkarılan kredi peşinat limitlerindeki düzenleme için teşekkür ediyoruz, ancak 2013 yılında 48 aya indirilmiş taşıt kredilerindeki vade üst limitinin bugünkü koşullarda muhakkak yeniden 60 aya çıkarılması gerektiğini belirtmemiz gerekiyor. Bununla beraber Bankacı dostlarımızı da otomotiv sektörü ile yeniden işbirliği yapmaya başlamalarına ve devletimizin de krediler üzerindeki KKDF ve BSMV vergilerini 2019 sonuna kadar sıfırlamaya davet ediyorum.
Almanların tercihi Türk meyve sebze ve mamulleri oldu
Türkiye’ye 2018 yılında 3.9 milyar dolar döviz kazandıran yaş meyve sebzeler ve mamulleri en büyük ihraç pazarımız 3 milyonu aşkın Türk kökenli insanın yaşadığı Almanya’da görücüye çıktı. Almanya’da düzenlenen Fruit Logistica Fuarı’nda Türk lezzetlerine yoğun ilgi Türk ihracatçılarının yüzünü güldürdü.
Bu yıl 6-8 Şubat 2019 tarihlerinde düzenlenen dünyanın en büyük yaş meyve sebze fuarı Fruit Logistica’da 92 ülkeden 3 bin 300’ün üzerinde katılımcı yer alırken, fuarda en yoğun ilgiyi gören stantlardan biri Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’ninki oldu.
Ege İhracatçı Birlikleri’nden yapılan yazılı açıklamaya göre; Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği standında fuar süresince; kiraz, üzüm, narenciye, nar, kestane, incir, domates gibi Ege Bölgesi’nin önde gelen ihraç ürünlerinin tanıtımı ve tadımı yaptırıldı.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, Ege Bölgesi’nden Almanya’ya 2018 yılında 150 milyon dolarlık yaş meyve sebze ve mamulleri ihracatı yaptıklarını, Almanya’nın en büyük ihraç pazarları olduğunu, Almanya’da mevcut ve potansiyel alıcılarla görüşme imkanı bulduklarını ve yaş meyve sebze ve mamulleri ihracatçıları için çok önemli bir buluşma noktası olduğunu belirtti.
İhracat hedefimiz 1 milyar 50 milyon dolar
Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın hem taze meyve sebze hem de işlenmiş meyve sebze ürünleri için çok önemli bir pazar olduğunu vurgulayan Uçak, “Avrupa ve diğer pazarlardaki tanıtım faaliyetlerini kesintisiz devam ettireceğiz. 2019 yılı için belirlediğimiz 1 milyar 50 milyon dolarlık hedefe yapacağımız tanıtım çalışmaları sayesinde ulaşacağız. Fuarda ürünlerimize gösterilen ilginin çok yoğun olması sektörümüzü çok mutlu etti” şeklinde konuştu.
Fruit Logistica Fuarı’nda Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliğini Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balık, Yönetim Kurulu Üyeleri H. Vural Güleç ve Sıdık Demircan temsil etti.
Fruit Logistica Fuarı’na Türkiye 50 firma ile katılırken, fuarda “Yaş meyve sebze, kuru meyveler, organik ürünler, dondurulmuş meyve-sebze, kabuklu meyveler, baharatlar, taze kesilmiş-hazır taze ürünler, çiçekler, tohum ve fidanlar, bitkiler, paketleme-etiketleme makineleri, paketleme malzemeleri, kalite kontrol sistemleri, soğutma-ürün izleme sistemleri, meyve sebze işleme- yıkama sistemleri” sergilendi.
Türkiye genelinde Rusya, Ege Bölgesi’nde Almanya zirvede
Türkiye’nin yaş meyve sebze ve mamulleri ihracatı 2018 yılında yüzde 7’lik artışla 3 milyar 646 milyon dolardan, 3 milyar 891 milyon dolara yükselirken, Rusya 668 milyon dolarlık tutarla zirvede yer aldı. Almanya 433 milyon dolarlık Türk meyve sebze ve mamulleri tercih ederken, Irak 423 milyon dolarlık Türk meyve sebze ve mamulleri ithal etti ve üçüncü sırada yer aldı.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin 2018 yılı ihracatı ise; yüzde 13’lük artışla 739 milyon dolardan, 832 milyon dolara çıktı. Almanya, 150 milyon dolarlık ihracatla zirvede yer alırken, Amerika Birleşik Devletleri 105 milyon dolarlık ihracatla zirve ortağı oldu. Ege Bölgesi’nden Rusya’ya yapılan yaş meyve sebze ve mamulleri ihracatı ise; 74 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.
UMMAN’DAN İNŞAAT SEKTÖRÜ FİRMALARI İHRACATILARIMIZLA BULUŞUYOR
T.C. Ticaret Bakanlığı koordinatörlüğü ve Akdeniz İhracatı Birlikleri organizasyonunda 14 Şubat 2019 tarihinde Mersin’de alım heyeti düzenleniyor.
Umman inşaat sektöründen iş adamlarının katılacağı heyet, bölgemiz inşaat sektörü yetkilileriyle bir araya gelecek. Faaliyet boyunca Türk İnşaat sektörü Ummanlı iş adamlarına tanıtılacak olup, sektörün daha yakın tanınması adına da 13-17 Şubat 2019 tarihleri arasında gerçekleşecek Adana İnşaat Fuarına ziyarette bulunulacak.
İhracatçı firmalarımız ile konuk firma yetkililerinin birebir görüşme imkanı bulacakları ve katılımın ücretsiz olduğu Alım Heyeti Programı 14 Şubat 2019 tarihinde 13:00 – 16:00 saatleri arasında Mersin’de Akdeniz İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği toplantı salonunda düzenlenecek.
Konuyla ilgili açıklama yapan AKİB Koordinatör Başkanı Ali Uğur ATEŞ; “İnşaat malzemeleri üreticileri iç piyasadaki daralmadan dolayı zor günler geçiriyor olabilir, biz inşaat malzemeleri alıcılarını firmalarımızın ayağına getirdik, tüm ihracatçılarımız davetlidir” dedi.
Panasonic, estetik ve işlevselliği bir arada sunan yeni ürünlerini tanıttı
Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler bugün düzenlediği basın toplantısında, dünya çapında saha çalışanlarının tercihi olan ürün serisi TOUGHBOOK’un yeni üyeleri TOUGHBOOK FZ-T1 ve TOUGHBOOK FZ-L1’i tanıttı. Merakla beklenen 5 inç Android tam dayanıklı el terminali TOUGHBOOK FZ-T1, tarzı ve gelişmiş içeriğiyle Türkiye’de de mobil çalışanların sahadaki en önemli yardımcısı olurken; hafif, tam dayanıklı ve 7 inç Android tablet olan Panasonic TOUGHBOOK FZ-L1 ise tarz ve güvenilirliğe aynı anda sahip olmak isteyenlerin vazgeçilmezi olacak.
Panasonic Türkiye Kurumsal Mobil Çözümler lansmanında, Panasonic İtalya, Doğu Avrupa ve Türkiye’den Sorumlu Bölge Müdürü Ali Oktay Ortakaya’nın açılış konuşmasının ardından söz alan Panasonic Avrupa Bölgesi Genel Müdürü Jan Kaempfer ise, çeşitli sektörlerden mobil çalışanlar için çok amaçlı, göz alıcı ve aynı zamanda dayanıklı bir Android deneyim sunan TOUGHBOOK FZ-T1 ürününü tanıttı.
Yeni Panasonic TOUGHBOOK FZ-T1 tasarımı ve işlevselliğiyle mükemmel bir yardımcı
Panasonic Toughbook FZ-T1, hem şık hem de işlevsel ve dayanıklı bir cihaza ihtiyaç duyan mobil çalışanlar için yepyeni bir seçenek olacak. 5 inçlik bu Android cihaz iki farklı model seçeneğiyle perakende, ulaşım, lojistik, üretim ve turizm gibi birçok sektör için mükemmel bir çözüm sunuyor. Ses ve veri iletişimi için Wi-Fi veya Wi-Fi ve 4G seçenekleri sunan bu yüksek performanslı cihaz, Android 8.1 Oreo işletim sistemine, Qualcomm Snapdragon dört çekirdekli işlemciye, 16 GB Flash ve 2 GB Ram depolama alanına sahip. 240 gramın altındaki ağırlığı ve inceliğine rağmen Panasonic Toughbook FZ-T1, MIL-STD 810G askeri standartlarına göre toza, suya, 1,5 m’ye kadar düşmelere dayanıklı olacak ve -10 ila +50°C sıcaklık aralığında çalışabilecek şekilde üretildi. FZ-T1 Yağmurda, eldivenli ellerle veya pasif bir kalemle de kullanılabiliyor. Cihazın her iki tarafında bulunan entegre barkod okuyucusu düğmeler, sayesinde barkod okutma işlemleri hem sağ hem de sol elle kolayca yapılabiliyor. Toughbook FZ-T1 el bilgisayarı, 12 saatlik bir pil ömrü sunuyor ve cihazı kapatmadan pillerinin değiştirilebilmesi sayesinde hiçbir iş yarıda kalmıyor. Gürültü azaltma teknolojisi ve güçlü bir hoparlör ile donatılan cihaz, gürültülü şantiye ortamlarında bile verimli çalışmaya olanak tanıyor.
Panasonic’in yeni 7 inç Android dayanıklı tableti FZ-L1
Tercihe bağlı entegre barkod okuyucusuyla Panasonic TOUGHBOOK FZ-L1, müşteriyle yüz yüze çalışan mobil çalışanlar için şık ve uygun maliyetle çok yönlü bir kullanım sunuyor. Müşteriyle bire bir iletişim içinde olan, çok yönlü ve uygun maliyetli bir cihaza ihtiyaç duyan mobil çalışanlar için yepyeni bir dayanıklı tablet olan TOUGHBOOK FZ-L1, 7 inç büyüklüğündeki ekranı ve tercihe bağlı olarak sunulan barkod okuyucusuyla perakende ve turizm, üretim, ulaşım ve lojistik gibi birçok sektör için uygun bir çözüm sunuyor. Panasonic TOUGHPAD FZ-L1 tablet, gerçek zamanlı sipariş verme; envanter kontrolü ve ürün konumunu takip etmek için ideal. Lojistik sektörü için ise cihaz, iş yönlendirme, navigasyon, envanter yönetimi ve teslimat kanıtı için uygun bir kullanım sunarken, depolarda ise yerinden alım onayı, operasyon yönetimi ve ürünlerin tanımlanması alanlarında iyi işler çıkarıyor. Gücüne rağmen düşük enerji tüketen cihaz, uzun süren Android desteği için Qualcomm® Snapdragon™ mobil platformu üzerine kuruluyor. Zengin eklenti ve yönetim araçları ekosistemi, cihazın piyasaya sürülmesiyle birlikte satışa çıkacak. Böylece cihazı mobil işgücünün ve teknoloji yöneticilerinin belirli isteklerine göre uyarlayabilme imkânı sağlanmış oluyor.
8 megapiksellik arka kamera
Her iki cihazda da belgelerin kolayca fotoğraflanarak kaydedilebilmesi için 8 megapiksellik arka kamera bulunuyor ve cihazlar geniş bir aksesuar ekosistemi sunuyor. Uzaktan barkod okuma tabancası, tutucu, kılıf, batarya kılıfı, pasif stilo kalemi ve koruyucu ekran filminin yanı sıra tek ve çoklu şarj cihazlarının da aralarında bulunduğu bu aksesuarlar, farklı mobil iş güçlerinin ihtiyaçlarını da karşılıyor. Kolay yönetim ve güvenlik için cihazlarda Panasonic COMPASS (Complete Android Security and Services) 2.0 uyumluluğu bulunuyor. Panasonic COMPASS, Panasonic dayanıklı Android cihazlarını güvenle hizmete almak ve yönetmek için kurumların ihtiyaç duyduğu her şeyi sunuyor. Panasonic COMPASS, Panasonic’in cihazlarının kurumların kullanımı için hazır olan uygulama, yönetim ve güvenliğin sunduğu rahatlıkla kurumların Android işletim sistemlerinin sağladığı esneklikten avantaj kazanması için tasarlandı. Panasonic cihazları aynı zamanda Google’ın uygulamalarının ve cihazların işlevselliğinin desteklenmesine yardımcı olan uygulama programlama arayüzlerinin (API) birleşimi olan Google Mobil Hizmetleri’yle (GMH) birlikte geliyor. Bu uygulamalar, kutudan çıktığı anda cihazın kullanıcılara iyi bir deneyim sunmasını güvence altına alması için kusursuz bir sinerji içinde çalışıyor.
TAİDER, Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma ve Yeniden Yapılanma Konulu Eğitim Düzenledi
TAİDER Aile İşletmeleri Akademisi ve İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi işbirliğiyle düzenlenen “Kurumsallaşma ve Yeniden Yapılanma” eğitiminde, aile şirketlerinin kurumsallaşması ve nesiller boyu sürdürülebilirliği için kurum hedefleriyle örtüşen güçlü ve sürekli gelişimi sağlayacak yeni teknikler, sistemler ve araçlar konusunda bilgiler paylaşıldı.
Aile işletmeleri sahipleri, gelecek nesil üyeleri ve profesyonel çalışanlarının katılım gösterdiği eğitim Yönetim ve Strateji Danışmanı Mustafa DOĞRUSOY tarafından verildi.
Şirketlerin geleceğe taşınmasının ülke ekonomisi için çok önemli olduğunun ve iş hayatındaki şirketlerin sürdürülebilir başarısının ülkenin gelişmesine doğrudan etkisinin altını çizen DOĞRUSOY; “Oluşan kurum kültürü kurumsallaşma olmadan sürdürülebilir olamaz, geleceğe taşınamaz. Şirketlerin başarısı ise hedef ve amaçlarına, misyon ve vizyonuna uygun alınacak stratejik kararların doğru verilmesi ve uygulanabilirliğiyle gerçekleşir. Şirketlerin profesyonel yönetim yaklaşımıyla, hissedarların ve şirkete değer katacak yönetim kurullarının isabetli kararlarıyla yönetilmesi icra kurullarıyla oluşturacakları sinerjiyi ortaya çıkaracaktır. Bunu sürdürecek olgu ise kurumsallaşmadır. Ulusal ve uluslararası iş hayatında kalıcı olabilmek için, şirketlerimizin kurumlaşması ve şirketin yönetsel alanların tamamında yapılanması zorunludur. Bu sürecin gerçekleşmesi için genel anlamda yöntemler aynı olsa da her şirketin kendi kurum kültürüne göre farklılıklar da barındırır. Kurumsallaşma, şirketin mevcut yapısına uyum sağlaması ve başarılı olması için doğru yönetilmelidir” dedi.
Eğitimin ardından katılımcılar dayanıklı tüketim malları, halı ve ev tekstili alanında perakende mağazacılık ve Hotel 86 By Katipoğlu markası ile turizm sektöründe faaliyet gösteren KATİPOĞLU AİLESİ 2. nesil ve 3. nesil temsilcilerinin deneyim paylaşımları bölümünde bir araya geldi.
TAİDER Aile İşletmeleri Akademisi ve İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi işbirliğiyle düzenlenen eğitimler mart ve nisan aylarında da devam edecek. 7 Mart Perşembe günü Uzman Psikolog Hülya ÜSTEL ELEVİŞ tarafından “Aile İçi İletişim ve Çözüm Odaklı Yaklaşım” eğitimi verilecek.
Yeni döneme yeni kırtasiye ürünleri renk katıyor
Ofis ürünlerinden güvenlik çözümlerine, bünyesinde sektörünün lideri yirmiden fazla marka bulunduran, yüzden fazla ülkede faaliyet gösteren ve Şubat 2017’de Leitz ile birleşen ACCO Brands Corporation, yeni eğitim döneminde rengarenk ürünleriyle öğrencilerin bir numaralı tercihi oluyor.
Alman ofis ürünleri üreticisi Leitz®’ın sahibi ACCO Brands, Urban Chic ve WOW serilerinin canlı renklerine sahip defter ve klasörlerle yeni eğitim döneminde öğrencilerin çanta ve sıralarındaki yerini alıyor.
Leitz WOW Get Organised defter; mor, yeşil, pembe, mavi, turuncu ve buz mavisi olmak üzere 6 renk seçeneği ve 3 ayrı bölmesiyle tüm öğrencilerin gözdesi olurken, birçok dersin notlarını karıştırmadan tutabilmelerini sağlıyor.
5 renk seçeneği ve lamine karton kapağıyla okul, ev ve ofis kullanımına uygun Leitz’ın yepyeni serisi Urban Chic defter, eşsiz kapak tasarımıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Hafif ama uzun ömürlü bu defter, özel kaplaması sayesinde kağıdın kirlenmesini engelliyor ve kolay yazma imkanı sunuyor.
Öğrencilerin eğitim yolculuklarında defterlerin yanında Urban Chic serisinden 150 A4 kağıt kapasiteli lastikli ince dosya ve 30 A4 kağıt kapasiteli Leitz WOW ColorClip sıkıştırmalı dosya eşlik ediyor. Kırmızı, sarı, yeşil, mavi gibi birçok renk seçeneğine sahip bu ürünlerle tüm dikkatler öğrencilerin üzerinde olacak.
Dünyaca ünlü sesli kitap platformu Audioteka artık Türkiye’de!
Metroyu, otobüsü kütüphaneye çevirecek
Dünyaca ünlü sesli kitap platformu Audioteka, Türkiye pazarına giriş yaptı. Türkiye’de şu ana kadar 20’yi aşkın yayıneviyle işbirliği yapan platform, bunun yanı sıra 1800 civarında İngilizce, Fransızca, Almanca ve Rusça sesli kitabı kullanıcıların beğenisine sundu. Audioteka, toplu taşımada geçen zamanı binlerce sesli kitapla doldurmayı hedefliyor.
Teknolojinin gelişmesi hayatımızı kolaylaştırırken, bu dönüşüm tüketici alışkanlıklarını da günden güne değiştiriyor. 2009 yılında kurulan ve “Kitap okumak istiyorum ama zamanım yok” cümlesini rafa kaldıracak bir atılım yaparak dünyada hızla yayılan Polonyalı sesli kitap platformu Audioteka, Türkiye pazarına iddialı bir giriş yaptı. Türkiye’nin okuma alışkanlığı bakımından bir “cennet” olmasa da yeni teknolojilere çok hızlı adaptasyon sağlayan bir pazar olduğuna vurgu yapan Audioteka Kurucusu ve CEO’su Marcin Beme, “Ankara, İzmir ve İstanbul gibi kalabalık şehirlerde insanlar yolda, toplu taşımada kaybettikleri zaman sebebiyle kitap okumaya yeterince vakit ayıramıyor. Bu boşluk sesli kitaplar tarafından doldurulabilir. Yolda geçen zamanın sesli kitaplar için büyük bir potansiyel barındırdığını düşünüyoruz. Audioteka üzerinden sesli kitap dinleyeceklerin tek ihtiyacı bir cep telefonu ve kulaklık; ki bu da zamanımızda herkeste var” dedi.
Fiziksel kitap satışını da artırıyor
Küresel sesli kitap pazarının yılda yüzde 40’tan fazla büyüdüğünü ifade eden Marcin Beme, bu büyümenin fiziksel kitap pazarını öldürmeyeceğini belirterek, şöyle devam etti: “Kitap ve kitap okumayı seven insanlar her zaman kitap okuyacak. Kullanıcılar sesli kitapları, arabalarında ya da toplu taşıma araçlarında, seyahat ederken, spor yaparken ve temizlik gibi ev işleriyle uğraşırken; bir başka deyişle elleri ve gözleri meşgulken dinliyor. Sesli kitaplar sayesinde insanlar kitaplardan uzak kalmayıp, okuma ve dinlemenin keyfini almaya başlıyor. Bu sebeple faaliyette bulunduğumuz her pazarda sesli kitapların fiziksel kitap satışlarını artırdığını görüyoruz.”
Tüm pazarlarda hedef zirve!
Girdikleri tüm pazarlarda zirveyi hedeflediklerini vurgulayan Beme, Audioteka ile ilgili şu bilgileri paylaştı: “Seslendirme kalitesine çok önem veriyoruz. Sadece tecrübeli seslendirme sanatçılarıyla çalışıyoruz. İyi seslendirilmemiş bir kitabı dinlemek oldukça zor. Bu sebeple ‘Güzel anlatılmış hikâyeler’ ifadesini logomuzla beraber kullanıyoruz. Bunun yanı sıra diğer sesli kitap platformlarına göre kullanıcılar için basit ve kullanışlı bir sistem sunuyoruz. Dinlemek istediğiniz kitabı seçip satın alıyorsunuz. Böylece aldığınız sesli kitaplar ömür boyu size ait oluyor.”
Yeni işbirlikleri yolda
Son bir yıldır Türk kullanıcılara en iyi ve kaliteli hizmeti verebilmek amacıyla yoğun bir çalışma yürüttüklerine dikkat çeken Audioteka Türkiye Genel Müdürü Göktuğ Oğuz ise bu süreçte Türkiye pazarına yönelik güçlü bir altyapı kurduklarını ve şu ana kadar 20’yi aşkın yayıneviyle anlaşma imzaladıklarını söyledi. Pazardaki en iyi kitapları seçerek en kaliteli şekilde seslendirdiklerini vurgulayan Oğuz, anlaşma yaptıkları yayınevi sayısının önümüzdeki aylarda giderek artacağını belirtti. “Artık bu yıldan itibaren olabildiğince çok kullanıcıya ulaşmak için çaba göstereceğiz” diyen Oğuz, bu bağlamda ilk etapta n11.com, Caffe Nero ve Samsung ile işbirliğine gittiklerini belirtti. Farklı markalarla işbirliklerini de yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacaklarına işaret eden Oğuz, “Bu işbirliklerindeki amacımız uygulamamızın daha fazla indirilmesi değil, kullanıcılarımıza sesli kitap dinleme deneyimini daha fazla yaşatmak ve kullanıcılarımızın bu sesli kitapları diledikleri her yerden satın almalarını kolaylaştırmak. Bu kapsamda öncelikli olarak, insanların sadece sesli kitaplardan haberdar olmasını değil, aynı zamanda bu deneyimi yaşamasını da hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de de hedef bir numara olmak
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de zirveyi hedefleyen Audioteka, bu hedef kapsamında kurduğu işbirliklerine ek olarak basın-yayın sektörünün tecrübeli isimlerinden de destek alıyor. Göktuğ Oğuz, güçlü bir danışman kadrosuna sahip olduklarına dikkat çekerek dünyanın en büyük yayınevlerinden olan Penguin Random House’un da bağlı olduğu Bertelsmann Grubu’nun eski CEO’su Dr. Gunter Thilen’le beraber çalıştıklarını açıkladı.
“7’den 77’ye herkese kitapları sevdireceğiz”
Sesli kitapların geniş bir kitleye hitap ettiğini belirten Oğuz, şöyle devam etti: “Çocuklara ve gençlere kitap okuma alışkanlığı kazandırmanın en önemli formülünün, kitapları sevmelerini sağlamak olduğunu söyleyebiliriz. Biz de Audioteka olarak bu hedef doğrultusunda ilerliyoruz. Sesli kitaplar insanlara her yerde ve her zaman kitapla buluşma şansı sunuyor. Hepimiz hikâyelerle büyüdük. Hikâyeleri hayalimizde canlandırmayı unutmak üzere olduğumuz bir çağdayız. Çocuklarımıza hayal gücünü artıracak kitapları, fiziksel ve güzel anlatılmış hikâyeler olarak sunmalıyız. 7’den 77’ye herkese göre bir kitap var. Hikâyeleri hayatımıza yeniden dâhil etmenin peşindeyiz.”
“Görme engelliler için özel çalışmalar yürüteceğiz”
Oğuz, sesli kitapların özellikle görme engelli bireylere yeni dünyaların kapılarını açtığını vurgulayarak, “Gerek Türkiye gerekse faaliyet gösterdiğimiz diğer pazarlarda görme engelli bireylerin kitaplara ilgisinin ortalamanın çok üzerinde olduğunu gözlemliyoruz. Önümüzdeki dönemde faydalı projelerle daha fazla görme engelli bireye ulaşabilmek için özel çalışmalar yürüteceğiz” açıklamasında bulundu.
Kitap dışında farklı yayınlar da seslendirilecek
Sesli kitapları üretip dağıtmanın maliyetinin fiziksel kitaplara göre daha düşük olduğuna vurgu yapan Oğuz, “Bu nedenle, Audioteka’nın faaliyette olduğu diğer pazarlarda gözlemlediğimiz gibi, giderek daha fazla yayınevinin sesli kitabın yarattığı katma değerin farkına varacağını düşünüyoruz. Türk kullanıcılar İngilizce, Fransızca, Almanca ve Rusça dillerinde 1800 civarında sesli kitaba Audioteka aracılığıyla ulaşabiliyor ve bu sayı sürekli artıyor. Gelecekte kitap dışında farklı yayınları da farklı iş modelleriyle uygulamamıza eklemeyi planlıyoruz” diye konuştu.
YENİ YILIN İLK AYINDA YAŞ MEYVE SEBZE İHRACATINDA ZİRVEDE YİNE AKİB YER ALDI
2019 yılının ilk ayında Türkiye genelinde yapılan yaş meyve sebze ihracatının %60’ını, narenciye ihracatının ise %73’ünü gerçekleştiren AKİB, sektör liderliği performansını sürdürüyor.
Yaşanan iklim zorluklarına, sınır bölgelerimizdeki gelişmelere ve Akdeniz Meyve Sineği sorununa karşın Yaş Meyve Sebze Sektörü ihracatının beklenenden yüksek gerçekleşmesini değerlendiren Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Nejdat Sin, özellikle son 2 aydır bölgemizi teslim alan, narenciye hasadını engelleyen yağışlara rağmen yaş meyve ve sebze ihracatının 200 milyon, narenciye ihracatının ise 103,5 milyon dolar olarak gerçekleşmesinde ihracatçı firmalarımızın gösterdiği azim ve çabanın yaş meyve ve sebze sektörü paydaşlarının yüzünü güldürmeye devam ettiğini belirtti.
– Narenciye Ürünleri Liste Başını çekiyor
Türkiye ekonomisine doğrudan katkısı ve üreticisinden işçisine, paketleyicisinden nakliyecisine kalabalık bir kitlenin geçim kaynağı olarak sosyal açıdan da önemli konumda yer alan yaş meyve sebze sektöründe, narenciye ürünlerinin katkısının altını çizen Sin, ürün bazında bakıldığında narenciyenin temelini oluşturan mandarin, limon ve portakalın en çok ihraç edilen ürünler listesinde ilk 5’te yer aldığı, Ocak ayı yaş meyve sebze ihracatının miktarda %61’ini ve değerde %52’sini oluşturduğu bilgisini vererek tüm çabalarının Türk narenciyesinin hak ettiği en yüksek değere ulaşması yönünde olduğunu dile getirdi.
Ocak ayında en çok ihraç edilen ürün mandarin olurken, onu sırasıyla limon ve domates takip etti. Ocak ayının zirvesindeki mandarin ihracatında, 44,1 milyon dolarlık döviz getirisi sağlandı. Ocak ayında en çok yaş meyve sebze ihracatı yapılan ülke %27’lik payla Rusya Federasyonu olurken, onu sırasıyla Irak, Romanya, Ukrayna ve Almanya takip etti.
– Türk Narenciyesi Rus Basınında
Üretici ve çiftçilerimizin alın teri ve özveriyle yetiştirdiği Türk yaş meyve ve sebze ürünlerini hak ettiği pazarlara ulaştırmak, Türk yaş meyve sebzesini dünyaya tanıtmak amacıyla yoğun çaba sarf ettiklerini ve bu kapsamda Rusya Federasyonu’nda bir tanıtım çalışması yürüttüklerinin de altını çizen Sin, “Rus halkının önce kalplerine sonra evlerine girdik. İzlediğimiz iletişim stratejisi sonucunda Türk Narenciyesi Rusya’da Turkish Citrus şeklinde bilinen bir marka haline gelmiştir. Türk Narenciyesi için Rusya vazgeçilmez bir Pazar, Rus halkı için de Türk Narenciyesi vazgeçilmez bir lezzettir” dedi
UİB’DEN YATIRIM TEŞVİK VE E-TUYS EĞİTİMİ…
Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) üyelerinin uluslararası arenadaki rekabet ve hareket edebilirlik seviyelerini geliştirmek amacıyla düzenlediği eğitimlerine ‘Yatırım Teşvik Sistemi, E-TUYS’ konusuyla devam etti.
UİB Konferans Salonunda düzenlenen ve UİB Üyesi ihracatçı firma temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen eğitimde Akdan Danışmanlık Proje Uzmanı Satılmış Göksülük, katılımcılara yatırım teşvik uygulamaları ve Elektronik Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Bilgi Sistemi (E-TUYS) hakkında bilgiler verdi.
Tüm gün boyunca devam eden eğitimde; Yatırım Teşvik Belgesi Nedir?, Kimler Alabilir?, Hangi Harcamalar Teşvik Belgesi Kapsamına Alınabilir?, Destek Unsurları, Yatırım Teşvik Uygulamaları, Destek Oran ve Süreleri, 1. Bölge Destekleri, Stratejik Yatırım Teşvik Belgeleri, Muhasebe İşlemleri, Yatırım Teşvik Tamamlama Vizesi gibi konular ele alındı.
– Yeni Pazarlara Giriş Çalışmaları Tam Gaz Devam:
Berlin Fruit Logistica Fuarı’nda Türk Narenciyesi Vitrine Çıktı
Her ülke vatandaşlarının Türk Narenciyesinin kalitesine kavuşmasının hakkı olduğu gayesiyle yapılan; yeni Pazarlara giriş çalışmaları kapsamında dünyanın en hatırı sayılır uluslararası yaş meyve sebze fuarlarından olan ve AKİB tarafından 16. kez milli katılımı gerçekleştirilen Berlin Fruit Logistica Fuarı’na 38 firmayla katılındı. Avrupa’nın en büyük yaş meyve sebze fuarı olan Fruit Logistica Fuarı’nda 2018 yılında 80 ülkeden 3.100 firma yer almış ve 106.000 m2 alana kurulu ve sadece ticari ziyaretçilere açık olan fuarı 130 ülkeden 77.000 ziyaretçi gezmişti.
Dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilere Türk Narenciyesinin tanıtımı ve ikramı yapılarak, Türk Narenciyesinin ürün kalitesi yine dikkatleri üzerine çekme fırsatını yakaladı. Bununla birlikte; 2019’un ilk ayında önceki dönemlere kıyasla ihracat tutarında ciddi yükselişler yaşanan ülkelerin olmasının sektör adına sevindirici olduğu belirten Sin, “AKİB olarak üretici ve ihracatçılarımızla el ele vererek sektörümüzü dünya pazarlarında hak ettiği konuma taşımak niyetindeyiz. Ülke ürünlerimizin ulaşabileceği her sofraya sağlıklı, kaliteli ve uygun fiyatla erişmek amacımız doğrultusunda faaliyetlerimize hız kesmeden devam edeceğiz. Ülke ekonomisini ve sektör çıkarlarını gözettiğimiz ve bu amaç için hareket ettiğimiz sürece dünya pazarındaki yerimizin hızlanan bir ivme ile yükseleceğine inanıyorum” diyerek tüm sektör paydaşlarına katkılarından dolayı teşekkür etti.
ATASAY’DAN PIRLANTA ŞÖLENİ
Mücevher dünyasının ikonik markası Atasay, 1 Şubat- 31 Martarasında seçili pırlanta ürünlerde %50’ye varan kampanya ile tüm dikkatleri üzerine çekiyor.
Pırlanta tasarımlarıyla yenilenen marka kimliğini ortaya koyan Atasay, ışıltılı pırlanta şöleni kampanyasında yer alan yüzükler, kolyeler ve küpelerle kombinlerin en parıltılı tamamlayıcısı oluyor.
Zamansız marka Atasay’ın zamansız pırlanta parçalarına en uygun fiyatlarla sahip olmak için 1 Şubat- 31 Marttarihleri arasında Atasaymağazalarına veyawww.atasay.comadresine uğramanız yeterli.
Christopher RÆBURN imzalı yeni Timberland kadın & erkek kapsül koleksiyonunda çevreye duyarlı ve geri dönüştürülmüş malzemeler ön planda
Timberland X RÆBURN işbirliği hız kesmeden devam ediyor. Timberland’in ilk Küresel Tasarım Direktörü olarak göreve başlayan RÆBURN’un Timberland için hazırladığı yeni kapsül koleksiyonunda geri dönüştürülmüş malzemeler kullanarak tasarlanan parçalar dikkat çekiyor.
Geçtiğimiz ay Londra Moda Haftası kapsamında gerçekleşen defilesinde RÆBURN’un Timberland için tasarladığı ceketler, parkalar, bomber ceketler, anoraklar, gömlekler, işçi tulumları gibi parçalar ve aksesuarlar sergilendi.
Kadın ver erkek ürünlerini kapsayan yeni kapsül koleksiyondaki parçalar, çevreye olan etkileri en aza indirgemek için organik pamuk ve geri dönüştürülmüş PET (plastik şişelerden türetilmiş) gibi bir dizi ekolojik malzeme kullanılarak üretildi. Koleksiyonda İngiliz ordusundaki paraşüt malzemeleri kullanılarak tasarlanan ceketler, anoraklar, gömlekler, organik pamuk ve geri dönüştürülmüş plastik şişelerden tasarlanan ayakkabı ve çantalar dikkat çekti.
Christopher RÆBURN imzalı Timberland kapsül koleksiyonu Ekim ayında dünya genelindeki seçkin mağazalarda müşteriyle buluşacak.
Sorumlu, sürdürülebilir ve akıllı moda tasarım anlayışı ön planda
Dünyadaki moda algısına farklı bir soluk getiren isimlerden biri olarak adlandırılan Christopher RÆBURN ile özdeşleşen “sorumlu, sürdürülebilir ve akıllı moda tasarım” anlayışı, Timberland’in global tasarım vizyonunu daha da ileri taşıyor. RÆBURN’un moda felsefesindeki 3 temel nokta olarak bilinen – REMADE (yeniden yapılmış), REDUCED (azaltılmış), RECYCLED (geri dönüştürülmüş) değerler, Timberland’in süregelen sürdürebilirlik, sorumlu üretim ve çevreye saygı yaklaşımıyla da birebir örtüşüyor.