Yeni Anayasa üzerine…(1) (Köşe yazısı 18.01.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com
Son günlerde en çok Yeni Anayasa değişikliği, referandum, gündeme yeniden getirilen seçimler ve siyasi partiler ile liderlerin durumu sosyal paylaşımda gündeme oturdu.
Paylaşımlar, aynen siyasi partiler ve liderleri gibi keskinleşiyor. Tabi bunlara yapılan yorumlarda, tepkilerde, eleştirilerde bir o kadar dikkat çekici. Birazda onlara yer vereyim.
*Ben Cumhuriyet kadınıyım.
Atama olan aşkıma,
Bayrağıma sancağıma,
Vatanıma halkıma,
Dinime imanıma;
Mezhebime inancıma,
Saçıma başıma,
Süsüme takıma
Giyimime kuşamıma
Lokmama aşıma
Kimse yargı yapamaz
Hüküm koyamaz
Hü_küm_süz_sü_nüz (Arzu Pamir)
*Bir yerde okumuştum. Mutlu yaşamak için yapmanız gerekenler arasında hayır demeyi öğrenin diyordu. Tamamen haklılar. Mutluluğumuzun oranı hayırların oranıyla eşdeğer. Hayır’lı akşamlar değerli dostlar (Sibel Kaşgören)
*Demokrasi nedir ne değildir. Demokrasinin asıl prensibi halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk yüceltilmeyi sever. Onun için ağzı iyi laf yapan, güzel söz kullanan demagoglar, kötü insanlar dahi olsa başa geçebilirler. oy toplamasını becerebilen herkesin devleti idare edebileceği zannedilir. Unutmayın ki; demokrasi bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitleler ile demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Böyle olduğu takdirde demagoglar türeyecektir. Demagoglardan da diktatörler çıkar. (Platon)
*Vefâ nedir bilir misin? Vefâ arkanda bıraktığını giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefâ; dostluğun asaletine bir dua sonrası verilen sözlere hayallere ihanet katmamandır. Vefâ ötelerin sonsuz mükafatı karşısında cehennemi hafife almaman ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır. (Hz. Mevlâna)
*Canın yana yana zamanla öğrenirsin, Kime ne kadar değer vermen gerektiğini. (Ayşe Şahin)
*Her ayrılık, helallik ister mi?
“Bitti” kelimesi ile sona erer heyecanlandığın ellerin yabancılaşması.
Oysa, ne samimi idiler “eller”
Sadece ölülerimize mi helal ediyoruz hakkımızı biz?
Her ayrılık bir ölüm değil mi?
Yada ölünce kurtulur mu insan?
“Cehennem var Cennet var” yüz de kaç şans orası?
Sonuçta sevapta var günahta!
Ayrılıklarda, gidilecek yerler çok…
Tavan arası bi yalnızlık!
Soğuyan eller, feri sönmüş gözler, dik duramayan bir kalp ve elbette düşük omuzları insanın.
Mutluluklara gönül koymak, küsmek sevdalara…
Aşka kırılmak ve tuzla buz kimyası kanamak işte.
Sen hiç ayrılırken, kan bağın bile olmayan o insana bakıp
“Seni çok sevdim değil, seni çok seviyorum” deyip,
Hakkım bu aşka helal olsun dedin mi hiç?
Demedin ve denmeyecek.
Gün gelecek, hesap soracak helalsiz biten her aşk, bizden. (Leyla Sultan)