Yaşasın Demokrasi…(1) (Köşe yazısı 18.07.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com
Meteoroloji günlerdir, havanın çok ısınacağını, mevsim normallerinin üzerine çıkacağını söylüyordu.
Bu arada ülke gündeminde, İsrail, Rusya özürleri, Fransa katliamı, hırsızlıklar, yolsuzluklar, yargı darbesi, sahte diploma, katliamlar, dipteki ekonomi, Suriyelilere vatandaşlık ve ev gibi konular vardı.
İnsanlar bu sıcak, perişan ve umutsuz günlerde hafta sonunu iple çekiyor.
Meğer bildiğimiz sıcak hava dalgası, meteorolojinin uyardığı değilmiş.
Ben 57 yaşına girdim. Bu yaşa kadar böylesi bir hafta sonu yaşamadık.
Küçüklü büyüklü darbeler gördüm. O darbenin ve günlerin acısını iyi bilirim.
Ve bizden önceki darbelerin oluş şekillerini de büyüklerimden dinledim, okudum.
Son darbe kalkışması mı, girişimi mi neyse, böylesini de sonrasını da ilk kez üzülerek, kahrımdan ölerek, içim içimi yiyerek izledim, izlemeye de devam ediyorum.
Yeni sivil Anayasa isteyen ama başkanlık istemeyen biriyim.
İlk kez ne ve nasıl yazacağımı tam bilemiyorum.
Darbecilikle suçlananlara bakıyorum.
Bazıları Kayseri’de görev yaptığı için tanıyorum.
Bir yandan milleti, camilerden, güvenlik güçlerinin araçları ile sokağa çeken, çağıran bir devlet var.
Diğer yanda ‘yurt da sulh cihanda sulh’ diyen bir ordu var. Birde bu çağrıya uyarak sokağa dökülen bilinçli-bilinçsiz toplum.
161 şehit, onca yaralı var. Ama davul-zurnalarla oynayanlar, araçların tekerlerini patinaj yaptıranlar, ani duruş-kalkış yapanlar, yüksek sesle müzikler çalanlar, gece yarısı kornalarını susturmayanlar, hoparlörden ezan, ilahi okuyarak sonrasında konuşma yapan din adamları…
Ulusal ‘yas’ ilan edilmesi gerekirken, takımı şampiyon olmuş, düğün edasıyla bir şeyler yapıyor.
Kesinlikle askerin polisle, polisin askerle ya da bunların milletle karşı karşıya gelmesini istemiyorum.
Her zaman söylüyorum ve de yazıyorum.
Allah devletimizi, ülkemizi, milletimizi, iç ve dış hainlerden, işbirlikçilerinden korusun. Dirliğimizi, birliğimizi bozmasın. Her kim hainlik, dolap, entrika peşinde ise onlara, yurt içi ve yurt dışı düşmanlarımıza fırsat vermesin, Ülkemize böyle acı günler göstermesin.
Yaşanan darbelerin bu ülkeye nelere mal olduğunu geçmişte en acı şekilde gördük, duyduk. Demokrasiye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
Herkes birlik ve beraberliğimize sahip çıkmalıyız. Özellikle siyasette ayrıştırıcılara inanmamalı, kanmamalıyız. Bizi yönetenlerde artık tüm halkı kucaklamayı, demokrasiye, insan haklarına, hukuk devleti ilkelerine saygılı olmayı bir şekilde toplumu ayrıştırmadan sağlamayı öğrenmeli.
Daha bu ilk günden tüm partilere net çağrı yapıyorum.
Laik Cumhuriyet ve Demokrasimize hep birlikte sahip çıkalım. Darbeler bu ülkeye en büyük ihanettir. Demokrasimizi koruyalım, kollayalım, daha da yeşermesi için güçlendirmek için sahip çıkalım.
Bundan sonrada ülkeyi yönetenler de demokrasi ve hukuk sistemini korumak için milletimizin duyarlılığı kadar hassas olsun.
Millette, bu tip olaylarda, partisini-pırtısını unutup, birbiri ile kenetlensin.
Özellikle şu günler birlik olma günü.
Bizler, Türkiye’nin geleceğine refahına ve huzuruna zarar verecek her türlü demokrasi karşıtı girişimlerin karşısında olmaya devam edeceğiz.
TBMM’ne ve millet iradesine karşı gerçekleştirilen her türlü darbe girişiminin bertaraf edilmesinde aynı görüşler için bir araya gelen, demokrasi dışı hareketlere toplumsal sağduyu ile karşı duran Sivil Toplum Kuruluşları, iş dünyası, siyasi parti ve halkın çabalarını kimse göz ardı edemez.
Bunda olduğu gibi bundan sonrada demokrasiye inananlar her alanda demokrasiye sahip çıkmalı.
Garibim, Mehmetçiğim, kınalı kuzularım.
Seni bu oyuna alet edenlerin yatacak yeri yok.
Üç kuruş paran yok ki bedelli yapasın.
Arkanda dayın yok ki çürük raporu alasın.
İçerde, dışarda ne idüğü belirsiz binlerce haine karşı yapayalnızsın.
Gel diyorlar geliyorsun, git diyorlar gidiyorsun.
Emir kulusun. Linç edildin, “kelle”n kesildi bu kara gecede. Şehit değilsin bu gece, öldürüldün, ölü ele geçirildin teröristler gibi.
Yanarım sana çocuğum, yanarım sana güzel vatanım. Yanarım…
Akşamki komedi beni çok güldürdü.
Bu ülkede ABD’nin haberi ve onayı olmadan hiç bir asker hiç bir halt edemez..
Laiklik neydi? Din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması mıydı?
Tüm camilerden okunan selalar ve arkasından imamların halka seslenişi.
Gün birlik günüdür, meydanlara çıkın. Gün birlik günü öyle mi? Halkını askere düşman etmek mi birlik olmak yoksa polisinle askeri birbirine vurdurtmak mı? Allahtan korkulanın fazlası olmadı.
Davulla zurnayla askere yollanan ne yaptığının bile farkında olmayan küçücük Mehmetçiklerin kafasını kesme caniliğimi.
40 yıldır bu memlekette 30-40 bin insan öldürüldü, şehit edildi. Apo hala İmralı’da. Bunun adi Demokrasi değil. Bu sokaklarda dökülmeyle olmaz.
Demokrasi’ye ‘şeytan işi’dir diyenler bugün demokrasi bayramı kutluyor.
Daha neler görüp ne bedeller ödeyecek bu millet.
Memleket iyice Survivor oldu. Bir yanda Ünlüler, diğer yanda gönüllüler.