2011 yılında evlenen 36 yaşındaki E.T. ile 22 yaşındaki S.T.’nin bir çocukları doğdu. Bir süre önce S.T., kocası E.T.’den salondaki kanepede yatmasını istedi. Genç kadın, eşi salonda uyurken, sevgilisi H.A.’yı gece yarısı gizlice yatak odasına aldı. E.T.’nin sabah uyanıp ikiliyi yatak odasında basması üzerine, H.A. pencereden kaçtı.
Ankara 5. Aile Mahkemesi’nde E.T.’nin şikâyetiyle H.A. hakkında önce “konut dokunulmazlığını ihlal” suçlamasıyla dava açıldı. Dava dosyasında E.T., o gece yaşananları şöyle anlattı:
“Sanıkla eşimin ilişkisi varmış. O gece Samsun’dan beraber gelmişler. Eşimi otogardan arabamla alıp eve döndük. Sanık zannediyorum taksiyle bizi takip etmiş. Ben salonda uyuduktan sonra eşim onu eve almış. Sabahleyin odaya girmek istediğimde eşimin kapıyı açmak istememesi üzerine şüphelenip içeriye girdiğimde, sanığı yatak odasında yakaladım. Eşimle birlikte üzerime saldırdılar. Ben de kapıyı üzerlerine kilitleyerek polis çağırdım. Ancak bu sırada sevgilisi balkondan atlayıp kaçmış. Evde unuttuğu cep telefonundan kimliğine ulaştım.”
Dava sonunda kadının sevgilisi H.A. “konut dokunulmazlığını ihlal” suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Aldatılan koca E.T. ikinci davayı karısı S.T.’den boşanmak için Aile Mahkemesi’ne açtı. Tarafları dinleyen Aile Mahkemesi, H.A.’nın diğer mahkemede 10 ay hapis cezası aldığı davanın dosyasını da isteyerek inceledi. O davadaki ifadeleri de göz önünde bulunduran Aile Mahkemesi, kocası salonda uyurken yatak odasına gizlice sevgilisini alarak birlikte olan, sevgilisiyle yakalandıktan sonra da evi terk ederek babaevine giden S.T.’nin “sadakatsiz” davrandığının delillerle anlaşıldığını belirterek, kocanın boşanma talebini yerinde buldu. Çifti boşayan Aile Mahkemesi, çocuğun velayetini de babaya bıraktı.(Habertürk)
