Dünya

Tik tok uyarısı yapan Uluslararası Af Örgütü: İran’da infazlar korkunç şekilde arttı, BM üye devletleri acilen yetkililere infazların durdurulması için baskı yapmalı

TikTok ile ilgili araştırma “Kara Deliğe Sürükleniyorlar”:
“Sizin İçin” akışı, çocukları ve gençleri intihar düşüncesini normalleştirmeye yönlendiriyor

Uluslararası Af Örgütü’nün yeni araştırması Kara Deliğe Sürükleniyorlar”, TikTok’un “Sizin İçin” akışının, çocukları ve gençleri depresyon, kendine zarar verme ve intihar içeriklerinden oluşan bir döngüye ittiğini gözler önüne seriyor. 2021’de hayatına son veren 15 yaşındaki Marie Le Tiec’in annesi Stéphanie Mistre, “Bu platformlar çocuklarımızı insan olmaktan ziyade birer ürün gibi görüyor” derken, Uluslararası Af Örgütü, gençler için güvenli hale getirilmesi için TikTok ile ilgili bağlayıcı ve etkili tedbirler alınması gerektiğini belirtiyor.

Kara Deliğe Sürükleniyorlar” araştırması, TikTok’un sistem tasarımı eksikliklerini hâlâ giderememesinin, çocukları ve gençleri etkileme riski taşıdığını ortaya koyuyor. Uluslararası Af Örgütü Çocukların ve Gençlerin Dijital Hakları Araştırmacısı Lisa Dittmer, “Teknik araştırmamız, ruhsal sağlıkla ilgili içeriklere ilgi gösteren ergenlerin nasıl hızla toksik kara deliklere sürüklenebildiğini gösteriyor. TikTok’un ‘Sizin İçin’ akışında geçirilen sadece üç-dört saatte, ergen deneme hesapları intiharı romantikleştiren veya intihar yöntemleriyle ilgili bilgiler de dahil hayatlarına son verme niyetini açıklayan gençleri gösteren videolara maruz kaldı. Tanıklıklar, TikTok’un kendine zarar verme ve intihar düşüncesini ‘intihar meydan okuması’yla ilgili içerikleri tavsiye etme noktasına kadar nasıl normalleştirdiğini ve artırdığını gösteriyor” dedi.

Sadece 45 dakikada intihar eğilimli videolar çıkmaya başladı

TikTok’taki “Sizin İçin”, görüntülemeye göre içerik tavsiye eden, kişiselleştirilmiş bir kısa video akışı. Uluslararası Af Örgütü araştırmacıları, bu akıştaki algoritmik içerik artırımını incelemek için Fransa’da yaşayan, 13 yaşında üç ergen hesabı oluşturdu. Beş dakikalık kaydırma içinde ve herhangi bir tercih belirtmeden önce, hesaplar üzüntü ve hayal kırıklığıyla ilgili videolarla karşılaştı. Bu videoların izlenmesi, üzüntü ve ruhsal sağlıkla ilgili içerik miktarını hızla artırdı. Deneye başlandıktan 15-20 dakika sonra, üç akış da neredeyse tamamen ruhsal sağlıkla ilgili videolarla doldu; yaklaşık yarısı depresif içerikler barındırıyordu. 45 dakika içinde, iki hesap intihar eğilimli düşünceleri ifade eden videolarla karşılaştı. Algoritmik Şeffaflık Enstitüsü (ATI) ile birlikte Fransa’dan 13 yaşındaki çocuklara aitmiş gibi oluşturulan hesaplarla ek deneyler gerçekleştirildi. Bu deneyler, izleme geçmişlerinde farklı düzeylerde üzücü ya da depresif videolar bulunduğunda, TikTok’un tavsiye sisteminin bu içeriklerin akıştaki payını iki kattan fazla artırdığını gösterdi.

Tanıkları anlatıyor: Bu platformlar, çocukları ürün gibi görüyor

TikTok’un “Sizin İçin” akışındaki depresif ve kendine zarar vermeyi çağrıştıran içeriklere nasıl yönlendirildiğini anlatan 18 yaşındaki Maëlle, “Bazı videolar hâlâ gözümün önünden gitmiyor” dedi. Üç yıl boyunca kendine zarar verme

düşüncesiyle mücadele eden Maëlle, şunları söyledi: “Vücutlarını kesen veya her şeye son vermek için hangi ilacın alınacağını söyleyen insanları görmek sizi de etkiliyor ve kendinize zarar vermeye yönlendiriyor.

TikTok’un depresif içerik sarmalına düşen ve 2021’de hayatına son veren 15 yaşındaki Marie Le Tiec’in annesi Stéphanie Mistre, “Bu platformlar çocuklarımızı insan olmaktan ziyade birer ürün gibi görüyor. Bir algoritmayla ve filtre balonuyla çocuklarımızı ürün gibi kullanıyor ve onları kendilerine bağımlı hale getiriyorlar” dedi.

Dudak kreminden intihar telkinine varan bir trend

TikTok, 2024’ten bu yana duyurduğu risk azaltma önlemlerine rağmen, hassas kullanıcıları kendine zarar vermeyi, umutsuzluğu ve intihar düşüncesini normalleştiren içeriklere maruz bırakmaya devam ediyor. Depresyon tanısı konulan gençlerin ve etkilenen veya yakınlarını henüz kaybetmiş ebeveynlerin tanıklıkları, TikTok’un iş modelinin, halihazırda zorluk yaşayan gençlerin ruhsal ve fiziksel sağlığına yönelik risklerinin ve zararlarının boyutlarını gözler önüne seriyor. Katılımcıların aktardığına göre, gençler ve aileleri defalarca bildirimde bulunduğu halde kendine zarar vermeyi veya intiharı kışkırtan içerikler platformdan kaldırılmadı. Örneğin, Uluslararası Af Örgütü araştırmacıları, 2025 yazında manuel olarak yönetilen bir deneme hesabının akışında, “dudak kremi meydan okuması” diye anılan videolardan iki videoyla karşılaştı. Bu sosyal medya trendi güya başka birinin sürdüğü dudak kremini tahmin etme yarışması olarak başladı. Daha sonra evrilerek, insanları her üzgün hissettiklerinde dudak kreminden bir parça sıkmaları ve krem bittiğinde kendilerine zarar vermeleri veya intihar etmeleri yönünde telkin eden bir trende dönüştü.

Şirket, BM İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri uyarınca insan haklarına saygı gösterme ve Dijital Hizmetler Yasası (DSA) kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Uluslararası Af Örgütü önemli bulgularını TikTok ile paylaştı ancak bir yanıt almadı. Uluslararası Af Örgütü Fransa Şubesi Savunuculuk Sorumlusu Katia Roux, “TikTok’un DSA ihlallerine ilişkin yeni kanıtlar, acilen Avrupa Komisyonu’nun süren araştırması kapsamında göz önüne alınmalı. TikTok’u, uygulamasını dünyanın her yerindeki gençler için güvenli hale getirmeye zorlamak için bağlayıcı ve etkili tedbirler alınmalı” çağrısında bulundu.

İran’da infazlar korkunç şekilde arttı, BM üye devletleri acilen yetkililere infazların durdurulması için baskı yapmalı

BM Genel Sekreteri bugün İran’a ilişkin raporunu, İran Hakkında BM Özel Raportörü ve BM Bağımsız Veri Toplama Misyonu ise 30 Ekim 2025 tarihinde ortak brifinglerini BM Genel Kurulu’nun Üçüncü Komitesi’ne sunacak. Sunumlar öncesinde bir açıklama yayımlayan Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Direktör Yardımcısı Hussein Baoumi, şunları kaydetti:

“BM üye devletleri, İran yetkililerinin şok edici infaz dalgasıyla, bu durumun gerektirdiği ivedilikle yüzleşmelidir. 2025 yılının başından bu yana İran’da günde ortalama dört kişi olmak üzere 1000’den fazla insan infaz edildi. 2022 yılındaki ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük’ protestolarından bugüne, yetkililer ölüm cezasını halk arasında korku yaymak, muhalefeti bastırmak ve ötekileştirilen toplulukları cezalandırmak için gitgide araçsallaştırdı. Bu yıl infazlar, 1989’dan beri görülmemiş boyutlara ulaştı.

Ölüm cezasının, İran’ın uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine aykırı olarak uyuşturucuyla bağlantılı suçlar için kullanılması korkunç bir hızla devam ediyor. İnfazlar, yaygın işkence ve zorla ‘itiraf’ ettirme uygulamalarıyla birlikte, kapalı kapılar ardında görülen tamamen haksız yargılamaların ardından gerçekleştiriliyor.

İran yetkilileri yıllardır, her yıl yüzlerce kişinin infaz edilmesini normalleştirmeye çalışmaktadır; ancak yüzlerce aile yakınlarının yasını tutarken ve ölüm cezasına çarpıtılmış daha binlerce kişinin hayatı risk altındayken, yaşam hakkına yönelik bu akıl dışı saldırı olağan bir şeymiş gibi karşılanmamalıdır. İran’ın kendi karanlık sicili açısından bile bu, ciddi ve eşgüdümlü uluslararası müdahale gerektiren korkunç bir dönemdir.”

Devletler, İran yetkililerinden tüm infazların acilen durdurulmasını talep etmelidir

“BM üye devletlerini acilen, Üçüncü Komite’nin İran Konulu İnteraktif Diyalog toplantısında sözlü açıklamalar da dahil konuyu gündeme getirmeye çağırıyoruz. Devletler, İran yetkililerinden tüm infazların acilen durdurulmasını, haksız yargılamaların ardından verilen ölüm cezalarının bozulmasını, uyuşturucuyla mücadele yasalarının ölümcül hükümlerinin yürürlükten kaldırılmasını ve ölüm cezası tamamen kaldırılıncaya dek infaz erteleme yasası çıkarılmasını talep etmelidir. Aynı zamanda BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ile Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu’nu (INCB), İran yetkililerine uyuşturucu kontrol politikalarını insan haklarını gözetecek şekilde değiştirmeleri yönünde baskı yapmaya çağırıyoruz” diyen Baoumi, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Ayrıca İran’da ciddi insan hakları ihlalleriyle ilgili hüküm süren sistematik cezasızlık göz önüne alındığında devletleri, evrensel yargı yetkisi uyarınca İran’da işlenen işkence ve diğer uluslararası hukuk suçlarına ilişkin ceza soruşturmaları başlatarak, cezai sorumluluk taşıdığı yönünde aleyhinde deliller bulunan yetkililer hakkında yakalama kararı çıkarmak da dahil hesap verebilirlik mekanizmalarını işletmeye çağırıyoruz.”

Arka Plan

İran’da infaz edilme riski altında olan binlerce kişi arasında, ölüm cezası kullanımını yalnızca kasten öldürme içeren “en ciddi suçlarla” sınırlandıran uluslararası hukuka aykırı olarak, uyuşturucuyla bağlantılı suçlardan hüküm giyenler ve siyasi güdümlü davalarda “Allah’a düşmanlık” ve “dünyada yozlaşmayı yaymak” gibi muğlak ifadeler barındıran suçlardan ölüm cezasına çarptırılan kişiler yer almaktadır.

İran’da infazlar genellikle bağımsız olmayan ve insanları ölüme mahkûm etmek için güvenlik ve istihbarat güçleriyle işbirliği yapan Devrim Mahkemeleri gibi mahkemelerde görülen, hiçbir şekilde adil olmayan yargılamaların ardından gerçekleştirilmektedir. Afganlar, Ahvaz Arapları, Beluciler ve Kürtler de dahil daha düşük sosyoekonomik koşullara sahip, ezilen etnik azınlıklar ve topluluklar infazlardan orantısız etkilenmektedir.

Uluslararası Af Örgütü, kimin suçlandığı, suçun niteliği veya koşulları, suçlu ya da masum olma veya infaz yöntemi her ne olursa olsun istisnasız tüm davalarda ölüm cezasına karşı çıkmaktadır. Ölüm cezası, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlalidir. En acımasız, insanlık dışı ve alçaltıcı cezadır.

Uluslararası Af Örgütü: LGBTİ+’ları kriminalize etmeyi öngören yasa teklifleri gündem dahi edilmemeli

 Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Direktör Vekili Dinushika Dissanayake, Türkiye’deki LGBTİ+ topluluğu hedef alan cezai hükümler getirmeyi öngören 11. Yargı Paketi’nin basına sızan teklif taslağıyla ilgili, “Bu teklifler, LGBTİ+’ların ve LGBTİ+ haklarını savunan kişilerin haklarına yönelik ciddi bir tehlike oluşturuyor ve asla gündem dahi edilmemeli” yorumunda bulundu.

“Bu teklifler uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, milletvekilleri LGBTİ+ kimliklerinin her türde ifadesinin, onaya dayalı eşcinsel ilişkinin ve hayati önem taşıyan cinsiyet uyum tedavisine erişimin suç kapsamına alınmasını gündemlerine alabilir” diyen Dissanayake, şunları kaydetti:

“İnsanlar, toplumsal cinsiyetle ilgili kalıp yargılara dayalı olarak, görünüşleri ve kiminle ilişki yaşamayı seçtiklerine göre hapis cezalarıyla karşı karşıya kalabilirler. Meclise sunulmaları ve kabul edilmeleri halinde, LGBTİ+ ile ilgili herhangi bir yapıcı tartışma da LGBTİ+’ları ‘teşvik etmek, övmek veya özendirmek’ gerekçesiyle suç sayılabilir.

‘Genel ahlakı’ ve ‘aile kurumunu’ korumak gibi mesnetsiz bir kisve altında, önerilen bu yasal değişiklikler toplumun dokusunu tehdit etmektedir. Yasalaşmaları halinde, bu Türkiye yetkililerinin, LGBTİ+’ların ve onlarla dayanışanların insan haklarını ayrımcılık yapmaksızın gözetme, koruma ve hayata geçirme yükümlülüklerinin ağır ihlali olacaktır. Ciddi şekilde geriye dönük bir adım olabilecek bu teklifler, kararlı bir direnişle karşılanmalı ve kesin olarak reddedilmeli.”

Arka Plan

Basına sızan 66 sayfalık Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklif Taslağı, Türk Ceza Kanunu’nda, Türk Medeni Kanunu’nda ve diğer yasalarda öngörülen değişiklikleri içeriyor. Bu taslakla, geçen yıl LGBTİ+’ları hedef alan tedbirler içeren bir yargı paketi üçüncü kez kamuoyunun gündemine gelmiş oldu. Önceki iki yargı paketi, meclis usulünün gerektirdiği üzere Adalet Komisyonu’nda görüşülmedi.

Türk Ceza Kanunu’nun 225. Maddesi’nde (Hayasızca Hareketler) yapılması önerilen değişiklik, “Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi” için öngörülen cezayı üç yıla kadar artırmakta ve maddeye eklenen yeni ikinci fıkra, “Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” diye belirtmektedir.

Önerilen taslak değişiklilerin meclise sunulması ve genel kurulda onaylanması halinde, sembolik nişan veya evlenme töreni yapan eşcinsel çiftler, dört yıla kadar hapis cezası ile karşılaşabilir. Türkiye’de eşcinsel evlilik yasalarla güvence altında değil.

Değişiklik teklifinin gerekçesinde, “fiziki ve ruhsal açıdan sağlıklı bireylerin ve nesillerin yetiştirilmesi ile aile kurumunun ve toplum yapısının korunması amaçlanmaktadır” ifadeleri yer almaktadır.

Ayrıca sızan belge, Türk Medeni Kanunu’nun 40. Maddesi’nde, cinsiyet uyum sürecini olanaksız kılmasa da son derece zorlaştıran ve nüfus sicilinde cinsiyet kimliğini değiştirmek isteyen kişilere ek engeller getiren değişiklikler içermektedir. Buna göre, cinsiyet uyum sürecine girmek isteyen kişinin doldurmuş olması gereken yaş 18’den 25’e çıkarılmakta, üreme yeteneğinden kalıcı biçimde yoksun bulunması şartı yeniden getirilmekte ve cinsiyet uyumunun kişinin ruh sağlığı açısından zorunlu olduğunun Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen tam teşekküllü bir hastane tarafından yapılacak ek değerlendirmelerle belgelenmesi istenmektedir.

Türk Ceza Kanunu’na, cinsiyet uyum sürecinden geçen kişilere hapis cezası getiren bir maddenin eklenmesi teklif edilmektedir. Yeni madde aynı zamanda bu tür ameliyatları gerçekleştiren sağlık uzmanlarını da kriminalize etmekte ve bu kişilere yönelik hapis cezaları öngörmektedir.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Haberler

Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü
Yukarı Çık Butonu - Siyah Halka
Modern GDPR Çerez Popup