TUİK’ten yaşlı nüfus, dış ticaret verileri, ekonomi-teknoloji haberleri (23.03.2023)

Yapay Zeka Devrimi: Yasal Düzenlemeler Ayak Uydurmada Zorlanıyor

KP Law Kurucu Ortağı Av. Onur Küçük Türkiye’nin teknoloji alanındaki önemli karar alıcılarını ve düşünce önderlerini bir araya getiren Teknoloji Liderleri Zirvesi’ne katıldı. Küçük, İş dünyasının bugünü ve geleceğinin “Resillience Reset” temasıyla tartışıldığı zirvede döngüsel ekonomiye geçiş sürecinin kurumsal yapılara yansımaları ve yapay zekanın sürdürülebilirlik uygulamalarındaki yasal etkilerine dair görüşlerini paylaştı. Sürdürülebilirlik, teknoloji ve yapay zeka çerçevesinde hukuki süreci değerlendiren Küçük ”Sürdürülebilirliğe döngüsel ekonomi gözüyle bakmak gerekecek. Bu konuda çevresel sorunların ötesine geçen bütüncül bir görüşe sahip olunması, uygulama ve prosedürlerin düzenlenmesi gerekiyor.” dedi.

KP Law Kurucu Ortağı Avukat Onur Küçük Teknoloji Liderleri Zirvesi 2023″Döngüsel Ekonomiye Teknoloji ile Sektörel Bakış” oturumunda; W-tech Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Öney’in moderatörlüğünde; Defacto Online Genel Müdürü Önder Şenol, Teknolojide Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü Işıl Hasdemir ve Logo Grup CTO’su İsmail Duran ile birlikte konuşmacı olarak yer aldı. Data Expert’in katkıları ve BMI Business School’un organizasyonuyla bu yıl ilk kez gerçekleştirilen zirvede iş dünyasının bugünü ve geleceği “Resillience Reset” temasıyla tartışıldı.

Konuşmasında döngüsel ekonominin temelinde gelişmekte olan bir kültür meselesi olduğunu vurgulayan KP Law Kurucu Ortağı Av. Onur Küçük, “Tüketim ne pahasına olursa olsun sınırsızca tüketimden geldiğimiz noktada ESG( Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) ile beraber hem sosyal çevremize, hem çalışanlarımıza, doğal çevremize özetle dünyaya faydalı olma fikri hakim. Bu bir kültü meselesi fakat kültürün yerleşmesi için kanunlarla sınırlamaya ihtiyaç var.” dedi.

Yapay zeka çağında sorumluluk, veri yönetimi, fikri mülkiyet konuları önem kazanacak

Yapay zekanın sürdürülebilirlik alanına yasal etkilerinin çok sayıda ve karmaşık olduğunu belirten KP Law Kurucu Ortağı Av. Onur Küçük, “Hukuki açıdan bu konuya 4 başlık altında değerlendiriyoruz; sorumluluk, veri yönetimi, fikri mülkiyet, ve düzenleme ihtiyacı. Yapay zekanın sorumluluğuna ilişkin bazı sorular doğuyor ve bu konu bizi çok ilgilendiriyor. Yapay zekanın ürettiği bir ürünün sorumluluğu kime ait olacak. Örneğin yapay zekanın ürettiği bir otonom araç hata yaptığında tasarlayan mı, üreten mi sorumlu olacak. Bu soruların cevabı henüz dünya ölçeğinde baktığımızda da tam olarak netleşmiş değil.”

Dikkate alınması gereken ikinci önemli konunun da verinin gizliliği olduğunu belirten KP Law Kurucu Ortağı Av. Onur Küçük, “Yapay zeka çok büyük miktarda datadan veriye erişiyor. Dolayısıyla verinin gizliliği ve sahipliği konusu gündeme geliyor. Her yapay zeka her veriye ulaşabilmeli mi, sınırlandırılacaksa otoritesinin kim olacağı gibi konuların netleştirilmesi gerekiyor.” dedi.

Teknolojik gelişmesi ile birlikte fikri mülkiyetin çok önemli bir konu haline geldiğinin altını çizen KP Law Kurucu Ortağı Av. Onur Küçük, “Yapay zekâ algoritmaları ve uygulamaları genellikle patentler ve telif hakları gibi fikri mülkiyet haklarıyla korunuyor. Yapay zekâ sürdürülebilirlik alanında daha yaygın hale geldikçe fikri mülkiyet haklarına kimin sahip olacağına dikkat edilmesi gerekecek.” dedi.

Yapay zeka doğası gereği etikle çelişiyor

Yapay zekânın hızla gelişen bir teknoloji olması ve mevcut düzenlemelerin sürdürülebilirlik alanına getirdiği zorlukları ele almak için yeterli olmayabileceğini belirten Küçük, ”Sürdürülebilirlikte yapay zekâ uygulamalarının güvenli, şeffaf ve hesap verebilir olmasını sağlamak için yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulabilir. Ayrıca, sürdürülebilirlik konularının küresel doğası göz önüne alındığında, yapay zeka uygulamalarının sınırlar ötesinde geliştirilmesi ve kullanılması muhtemeldir. Bu, sürdürülebilirlik alanında yapay zeka kullanımını düzenlemek için farklı yasal sistemlerin birlikte nasıl çalışabileceğine ilişkin konuların ele alınması gerekiyor.” dedi.

Yapay zekâ sistemlerinin doğası gereği etik veya ahlaki olmadığını belirten Küçük, etiği kontrol edecek olanın kim olacağı konusunun belirsizliğini koruduğunu söyledi. Yapay zekanın sürdürülebilirlik alanında kullanıldığı alanlarda, yapay zekanın etik ve hukuk ilkeleri çerçevesinde tutarlı bir şekilde kullanılmasını sağlamak için zorunlu bazı yasal çerçevelerin yürürlükte olması gerektiğini vurguladı.

Gelecekte tam teknoloji ile donanmış hukuk insanlarına ihtiyaç olacak

Kod yazım süreçlerini yapay zeka gerçekleştirdiği takdirde bu alanda çalışan hukukçuların yapay zekanın nasıl öğrendiği ve kod ürettiği de dahil olmak üzere nasıl çalıştığına dair temel bir anlayışa sahip olması gerektiğine dikkat çeken Küçük “Yapay zekâ tarafından üretilen kodu kullanmanın yasal sonuçlarını değerlendirecek olan hukukçuları, güçlü analitik becerilere sahip olmaları, potansiyel yasal riskleri tanımlayabilmeleri ve bunları minimuma indirmek için stratejiler geliştirebilmeleri gerekir. Gelecekte tam teknoloji ile donanmış hukuk insanlarına ihtiyaç olacak” dedi.

İsteGelsin, A.C.E. Awards Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Ödülleri’nde Diamond Ödül ile Bu Sene de Birinci!

Türkiye’nin yeni nesil market deneyimi sunan online süpermarketi İsteGelsin, Şikayetvar tarafından bu yıl 8’incisi düzenlenen A.C.E. Awards Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Başarı Ödülleri’nde “Market Alışveriş Uygulamaları” kategorisinde “Diamond” ödülün üst üste ikinci kez sahibi oldu.

Türkiye’nin ilk ve tek müşteri memnuniyetini ölçen A.C.E. Awards (Achievement in Customer Excellence) Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Başarı Ödülleri’nde İsteGelsin, “Market Alışveriş Uygulamaları” kategorisinde birçok rakibini geride bırakarak, üst üste iki yıl en büyük ödül olan “Diamond” ödülü almaya hak kazanarak birinci oldu ve başarısını taçlandırdı.

“Yeni nesil market deneyimini kusursuzlaştırmak için yola çıktık”

Ödül ile ilgili değerlendirmelerde bulunan İsteGelsin Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bülent Velioğlu: “İsteGelsin olarak bu anlamlı ödülü iki yıl üst üste kazanmanın mutluluğu ve gururu içerisindeyiz. Emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ederim. Bu başarının arkasında, ortaya konan ilkelere bağlılık, ciddi bir operasyon süreci, müşterilerimizin talep ve beklentilerini iyi analiz etmek, adanmış takım çalışması, çözüm odaklı hizmet anlayışı ve müşterilerimize verdiğimiz değer yatıyor. Yola çıktığımız günden bu yana mükemmel müşteri memnuniyeti her zaman birinci önceliğimiz oldu ve bunu şu üç prensibimize sıkı sıkı sarılarak sağladık. Her gün her üründe indirim sunuyoruz. Siparişleri tam zamanında ve eksiksiz teslim ediyoruz. Geçtiğimiz sene siparişlerin %98’ini eksiksiz, %95’ini tam zamanında müşterilerimizin kapılarına teslim ettik. Son olarak, ürünlerin en taze ve sağlıklı şekilde teslim edilebilmesi için kusursuz bir soğuk zincir yönetimi geliştirdik. Bu üç uzmanlığa odaklanarak, müşteri memnuniyetimizi daha üst seviyelere taşımayı ve yeni nesil market deneyimini kusursuzlaştırmayı amaçlıyoruz. İki yıldır üst üste aldığımız bu ödül, çalışmalarımızın karşılığını aldığımızı gösteriyor ve sonrasında da bu başarıyı sürdürebilmemiz için bizi motive ediyor. Tüm kullanıcılarımıza İsteGelsin’i tercih ettikleri için teşekkür ederiz.” dedi.

Şikayetvar’da yıllık 1,5 milyonu aşkın anket verisinin baz alındığı Müşteri Deneyim Endeksi araştırması sonucuna göre 60 farklı sektörden 113 marka ödüle layık görüldü. Şikayet oranı, cevaplama hızı, çözüm hızı, memnuniyet düzeyi, teşekkür oranı ve markayı tercih etme oranı kriterleri üzerinden yapılan değerlendirmede İsteGelsin, “Market Alışveriş Uygulamaları” kategorisinde en büyük ödül olan “Diamond” ödülünün ikinci kez sahibi oldu.

Çayla gelen güzellik ve sağlık Antioksidan özelliği zengin yeşil çay, artık hem prebiyotik lif hem de kolajen proteini açısından da zengin. Yeşil çayı, doğallığını bozmadan üretim aşamasında peptit kolajen ve prebiyotik lif ile buluşturan Lazika, Kolajenli ve Prebiyotikli çaylarını tanıttı.   Kaliteli prebiyotik tüketimi bağırsak florasındaki yararlı bakterilerin yaşamasına ve çoğalmasına elverişli bir ortam sağlayarak, genel sindirim sistemi sağlığını olumlu yönde etkiliyor.Vücuttaki bütün proteinlerin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturan kolajen, cilt, saç ve eklem sağlığının yanında bağırsak sağlığına da destek oluyor. Polifenol ve kateşin açısından zengin yeşil çayın doğallığından ödün vermeden yaratılan modern çağın süper çayı “Yeşil çayı üretim aşamasında peptit kolajen ve prebiyotik lif ile buluşturduk” diyen Lazika Kurucu Ortağı Emre Erçin, “Geliştirdiğimiz üretim metoduyla protein ve prebiyotik lifi çaya infuse ettik. Böylece antioksidan özellikleri zengin yeşil çayımız hem prebiyotik lif hem de kolajen proteini açısından zengin hale gelmiş oldu. Kullanmış olduğumuz prebiyotik, guar fasulyesinden elde edilen yüzde 100 bitkisel ve hidrolize edilmiş, yüksek ısıdan etkilenmeyen bir doğal liftir. Kolajenimiz de yüzde 100 hidrolize edilmiş, peptit sığır kolajenidir” diye ekliyor. Sağlıklı sindirim ve bağırsak sistemi, sağlıklı vücut demek Geliştirilen üretim metoduyla dünyanın en iyi peptit kolajeni yeşil çay ile buluşuyor. Lazika Kolajenli Yeşil Çayın içinde eklem, tırnak ve cilt sağlığına katkı sağlamak üzere yeşil çaya ek olarak selenyum, kuşburnu, hibiskus ve portakal kabuğu yer alıyor.  Her çay poşetinde 237 mg kolajen, 301 mg ise prebiyotik lif bulunuyor.  Lif ile zenginleştirilmiş Lazika Prebiyotik Yeşil Çayın içinde Rezene, Papatya, Barut Ağacı Kabuğu ve Vitamin D3 yer alıyor. Yeşil çay ile yüzde 100 bitkisel lifin özel bir üretim metoduyla birleştirilmesiyle oluşan, Lazika Prebiyotik Yeşil Çay, bağırsak sağlığını koruyarak, sindirime yardımcı oluyor. Çevre dostu 18 adet piramit poşette sunulan Lazika’nın Prebiyotik ve Kolajenli Yeşil Çayların fiyatı 80 TL.İncelemek ve satın almak için tıklayınız: https://lazika.com.tr/

İFTAR SOFRALARI ONLİNE KURULACAK İFTARLIK VE BAYRAMLIKLAR TEK TIKLA KAPIYA GELECEK

El yakan Ramazan pidesi, etli Medine hurması, güllaç ve birbirinden lezzetli daha pekçok iftariyelik bu yıl online ticaretle kapıya gelecek. Digital Turbine’ın araştırmasına göre bu Ramazan ayında ve bayramda tüketicilerin yüzde 63’ü internetten alışveriş yapmayı planlıyor.

Müslümanlarca sabır, ibadet, rahmet ve bereket ayı olan Ramazan’a sayılı günler kaldı. Bu sene 23 Mart-23 Nisan tarihleri arasına denk gelen Ramazan ayı ve Ramazan Bayramı öncesinde tüketici alışkanlıklarını ortaya çıkarmak isteyen Digital Turbine, “Ramazan Dönemi Alışveriş Alışkanlıkları” araştırmasına imza attı. Ankete göre pideyi fırından, iftarlıkları çarşıdan, bayramlıkları mağazadan almaya alışık Türk tüketicisi bu yıl tek tıkla bu ürünleri eve sipariş etmeyi planlıyor. Buna göre tüketicilerin yüzde 63’ü Ramazan ayında internetten alışveriş yaparken yüzde 50’si mobil uygulamadan alışveriş yapmayı tercih edecek.

EN ÇOK ‘CEP’TEN HARCIYORUZ

Ankete katılanlar alışveriş için en çok akıllı telefonlarını kullandıklarını belirtirken, yüzde 25’i ise masaüstü veya dizüstü bilgisayar kullanmayı tercih ettiklerini söylüyor. Digital Turbine’ın kendi envanterinde gerçekleştirdiği araştırma; online alışverişin tüketicinin hayatının vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini bir kez daha ortaya koydu. Araştırmaya göre Türkiye’deki kullanıcıların yüzde 52’si iftardan önce alışveriş yapacağını söylerken, yüzde 40’ı iftardan sonra alışveriş yapacağını dile getiriyor. Alışveriş yapanların yüzde 73’ü Ramazan ayında yiyecek, yüzde 67’si kıyafet, yüzde 53’ü hediyelik eşya, yüzde 46’sı ise kozmetik ürünler almayı planlıyor.

İndirim ve kalite en önemli faktör

Digital Turbine’in çalışması bu dönemde reklamveren ve markaların tüketiciye nasıl ulaşacağına dair önemli ipuçlarını da içeriyor. Ankete katılan tüketicilerin yüzde 59’u mobil cihazlarını kullanırken gördükleri bir reklam üzerinden daha önce alışveriş yaptığını belirtirken, yüzde 67’si ürün ve ya hizmet kendileriyle ilgiliyse doğrudan bir mobil reklam üzerinden alışveriş yapma eğiliminde olduğu ifade ediyor. Tüketicilerin yüzde 51’I ise mobil reklam içeriğiyle etkileşime geçiyor. Tüketicilerin bir ürünü alırken en büyük motivasyonu yüzde 58 ile fiyat ve indirimler olurken, ürünün kalitesi satın alma kararına yüzde 57 oranında etki ediyor.

Mobil oyunlarla zaman geçiriliyor

Araştırmanın sektörel verileri incelendiğinde tüketicilerin yüzde 46’sı restoran ve marketlerin reklam ve tekliflerini görmek istiyor. Ankete katılanların yüzde 38’i ise kozmetik ürünler açısından saç bakım ürünlerine daha fazla para harcamayı planlıyor. Her dönem, ne olursa olsun vakit geçirmemiz için en pratik yollardan biri olan mobil oyunlar, Ramazan döneminde de popülerliğini koruyor. Ramazan Dönemi Alışveriş Alışkanlıkları araştırmana katılanların yüzde 57’si Ramazan ayında mobil oyunlara daha fazla zaman ayıracağını ifade ediyor.

Octet ile tedarik zinciri yönetiminde nakit akışı hız kazanacak

Tahsilat yöntemleri ve ödeme çözümleriyle şirketlerin güçlü bir nakit akışı ve likiditeye sahip olmasını sağlayan Octet Türkiye, Tedarikçi Finansmanı Platformu ile şirketlere tedarikçilerinin, nakde ihtiyaç duydukları anda faturalarının vadesini beklemeden anlaşmalı bankadan kolayca tahsilat yapabilecekleri altyapıyı sunuyor.

Dijital çözümleriyle şirketlerin ve bayi ağına sahip tüm firmaların nakit akışını düzenleyen Octet Türkiye, güvenli, güçlü ve kullanıcı dostu altyapısı ile hızlı tahsilat ve esnek ödeme imkânı sağlıyor. Tedarik zinciri yönetiminde nakit akışının önemine vurgu yapan Octet Türkiye Genel Müdürü Derya Ekemen Fidan, “Tedarikçi Finansmanı ile alıcı firmalar kendi ödeme taahhütlerine istinaden, tedarikçilerinin finansal verilerine veya teminat vermelerine gerek kalmadan nakde kolayca ve hızlı şekilde erişimini sağlıyor. Octet Türkiye olarak sunduğumuz Tedarikçi Finansmanı Platformu, çoklu banka kullanımı gibi sürecin alıcı firmalar tarafındaki iş yükünü de kolaylaştıran bir altyapıyı barındırıyor. Böylece alıcı firmalara çalıştığı tüm bankalara, tek bir platform üzerinden faturalarını yükleme ve tedarikçilerine bankalar aracılığıyla kolayca finansman kullanma olanağını sunuyoruz” dedi.

“Finansmana erişimde hızlı, kolay ve güvenli bir altyapı sunuyoruz”

Alıcı firmaların hiçbir maliyete ve operasyonel yüke katlanmadan çok sayıdaki tedarikçisine yapacağı ödemelerin tek platformda yönetilmesine olanak veren Octet Tedarikçi Finansmanı Platformu, tedarikçilerin nakit akışını daha kolay yönetmesine, kredi limitlerini kullanmadan ve ek teminat verilmesine gerek kalmadan finansmana ulaşmasını sağlıyor.

Sistemin genel işleyişi ile ilgili bilgiler veren Octet Türkiye Genel Müdürü Derya Ekemen Fidan, “Tedarik zinciri yönetimi altında ele alınması gereken Tedarikçi Finansmanı her şeyden önce alıcıların yani şirketlerin devamlılığı, aynı kalitede mal ve hizmet arzı için önemli bir yönetim enstrümanı. Bunun için de alıcının tedarikçisini desteklemesinde gerekli tüm teknolojik altyapıyı tek bir platformda sunuyoruz. Alıcının, kendi ERP’sinde vadesi ve ödenebilir tutarı kesinleşmiş faturalarını Octet Türkiye platformuna aktarmasıyla faturalar tedarikçi tarafından görüntülenebiliyor. Tedarikçinin ihtiyaç duyduğu anda, alıcının belirlediği bankalardan herhangi birine finansman kullanmak istediği fatura bilgilerini yönlendirmesi, fiyat sorması ve uygun bulduğu fiyatla işlemi onaylamasıyla, bankanın tedarikçiye alıcısı tarafından onaylı faturası karşılığında kullandırdığı finansman dakikalar içerisinde sağlanmış oluyor. Alıcı tarafında işlemin muhasebeleştirilmesinde ise dijital ortamda eş zamanlı kayıtlar gerçekleştiriliyor. Diğer bir ifadeyle alıcının kendi satın alma sürecinde ödenebilir hale gelen faturası, Octet Tedarikçi Finansmanı Platformu aracılığıyla otomatik bir süreçte ve alıcıya herhangi bir ek yük getirmeden hızlı, kolay ve güvenli bir sistemle tedarikçinin finansman ihtiyacını karşılamış oluyor” dedi.

Türkiye Bilişim Vakfı’nın yeni yönetim kurulu belirlendi “Türkiye’yi bilgi toplumuna dönüştürme” amacıyla çalışan Türkiye Bilişim Vakfı’nın (TBV) genel kurul toplantısı 20 Mart’ta düzenlendi. TBV’nin 2023-2025 çalışma dönemi yönetim ve denetleme kurulu üyelerinin belirlendiği toplantıda konuşma yapan TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı, içinde bulunduğumuz dönemi bir kırılım çağı olarak değerlendirerek, TBV’nin bu dönemde ortaya çıkan yeni modeller üzerinde çalışmalarına devam ettiğini belirtti.Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşebilmesi için gerekli altyapının oluşturulmasına katkıda bulunmak, bilimsel araştırma ve geliştirme etkinlikleri gerçekleştirmek ve özellikle yeni teknolojilerin sosyal ve ekonomik yaşam üzerine etkilerini inceleyip nitelikli ve saygın paydaşlarla birlikte projeler üretmek ve uygulamalarını sağlamak amacıyla çalışmalar yürüten Türkiye Bilişim Vakfı’nın (TBV) genel kurul toplantısı 20 Mart’ta gerçekleşti.TBV’nin 2023-2025 çalışma dönemi yönetim ve denetim kurulu üyelerinin belirlendiği toplantıda; vakfın dönem faaliyetleri, eğitim projeleri, ödül programları, rapor çalışmaları, AB Fonlarıyla yürütülen projeler ve platformlar değerlendirildi.“Gri alanları kapsayan yeni modeller üzerinde çalışacağız”Kurulda yaptığı konuşmada içinde bulunduğumuz dönemi kırılım çağı olarak değerlendiren TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı; “Son yıllarda ağır kırılımlar yaşıyoruz. Örneğin, COVID-19 dünyaca bir kırılımdı. FED faizleri artırarak, hükümetimiz faizleri indirerek ekonomik kırılımlar yarattılar. Teknolojide de kırılımlar yaşadık: Metaverse, Cripto, NFT, DAO’LAR ve en son yeni oyuncağımız ChatGPT oldu. Fakat en kötü kırılımı depremle yaşadık. Kırılımlar karanlık taraflarıyla, kontrol edilemeyen gri alanlarıyla birlikte geliyor. Gittikçe kontrolün elden kaybolduğunu görüyoruz. Alıştığımız ‘otorite’ kavramı doğal olarak kırılımlara ters düşüyor. Kırılım çağında temel tercihlere zorlanıyoruz. Ya birbiri üstüne doğan kırılımlarla değişime adapte olabilecek bir dünyayı kabul edeceğiz ya saldırganlaşıp, hırçınlaşarak ipleri elimize tutmaya çalışacağız ya da gri alanları kapsayan yeni modeller üzerinde çalışacağız. TBV olarak tercihimiz neredeyse 30 yıldır üçüncü seçenek oldu” dedi.“Travmalar uzun dönemli fırsatlar da içeriyor”Yaşanan her bir afetin bir travma olduğunu dile getiren Faruk Eczacıbaşı, sözlerine şöyle devam etti: “Travmalar genleri de değiştirebiliyor ve acıklı olduğu kadar uzun dönemli fırsatlar da içeriyor. Yeni modeller, inovatif yapılar ortaya çıkıyor. TBV’nin görmek istediğim en önemli aşamalarından birisi, yeni modeller üzerinde kurumsal olarak çalışabilecek uluslararası bir kurum olabilmesi.” TBV’nin ekibinin yeni dönemde gençleştiğini belirten Faruk Eczacıbaşı, yeni yol arkadaşlarına teşekkür etti. TBV 2023-2025 çalışma dönemi Yönetim ve Denetim Kurulu Üye listesi  Yönetim Kurulu Asıl Üye

FarukECZACIBAŞI
BülentGÖNÇ
Ayşe UfukAĞAR
RahmiAKTEPE
MuratALSAN
BurakAYDIN
YasinBECENİ
BerrinBENLİ
Prof. Dr. KemalCILIZ
Dr. İzel LeviCOŞKUN
Prof. Dr. AltanÇAKIR
HandeÇİLİNGİR
BerçÇUBUKÇİYAN
BarışERDEMİR
Dr. R. ErdemERKUL
Melih MuratERTEM
AtakanFOÇA
ÖzgürGÜNERİ
EmrehanHALICI
AhmetHANÇER
ErmanKARACA
BarışKARAKULLUKÇU
LeventKIZILTAN
İlkerKURUÖZ
AhmetÖNGÜN
MertÖZGÜR
BarışÖZİSTEK
CanSELÇUKİ
Ahmet UssalŞAHBAZ
TolgaULUTAŞ
SerdarURÇAR
Prof. Dr. DicleYURDAKUL
CerenZEYTİNOĞLU

Denetleme Kurulu Asıl Üye

AliSAYDAM
CüneytKALPAKOĞLU
TayfunUĞUR

Türkiye’nin Güneydoğu Asya’nın üçüncü büyük ekonomisi Malezya’ya ihracatında hedef 1 milyar dolar 

Türk ihracatçılar, Malezya’ya ihracatlarının 1 milyar doları aşması için hizmetler, yatırım ve e-ticaret gibi yeni alanları kapsayarak revize edilen Serbest Ticaret Anlaşması’nı (STA) Türkiye-Malezya ilişkilerinde bir dönüm noktası olarak görüyor.

Ege İhracatçı Birlikleri, Ticaret Bakanlığı ve TİM koordinasyonunda 2023 yılının en büyük Ticaret Heyeti Organizasyonlarından birini 12-15 Mart 2023 tarihlerinde Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da düzenledi.

Heyette 19 Türk firma farklı sektörlerden 110’dan fazla Malezyalı firma temsilcisi ile 300’e yakın ikili iş görüşmesi yaptı.

Ticaret Heyetinin açılış konuşmalarını, Türkiye Cumhuriyeti Kuala Lumpur Büyükelçisi Emir Salim Yüksel, Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk ve Malezya Uluslararası Ticaret ve Sanayi Bakanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Hairil Yahri Yaacob gerçekleştirdi.

STA kapsamı genişletildi

Kuala Lumpur ile siyasi ilişkilerimizin oldukça iyi durumda olduğunu ifade eden Türkiye Cumhuriyeti Kuala Lumpur Büyükelçisi Emir Salim Yüksel, “İki ülke arasındaki ilişkiler stratejik ortaklıktan, kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine yükselmiş durumda. 1 Ağustos 2015 tarihinde yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşmasının (STA) kapsamı genişletildi. Hizmetler, yatırım ve e-ticaret gibi yeni alanları kapsayan STA’yı Malezya ve Türkiye arasındaki ticarette önemli bir kilometretaşı olarak görüyoruz. Malezyalı firmaların yüksek kaliteli ve rekabetçi fiyatlara sahip Türk ürünlerine daha fazla ilgi göstereceğini öngörüyoruz. Deprem felaketi sonrasında Malezya’nın ülkemize verdiği destekten ötürü teşekkür ediyoruz.” dedi.

110’dan fazla Malezyalı firma ile 300’e yakın ikili iş görüşmesi

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Türkiye, Malezya’nın en önemli ticareti partnerlerinden biri. Malezya’ya 453 milyon dolar olan ihracatımızın 1 milyar doları aşması ve dış ticaret açığımızın kapatılması için yoğun çalışmalar yürütülmesi gerekiyor. Aynı zamanda sadece mal ticaretinde değil hizmetler, yatırım ve e-ticaret gibi yeni alanların da önünü açan Serbest Ticaret Anlaşması’ndan (STA) da daha verimli bir şekilde yararlanmamız gerekiyor. Ticaret Bakanlığı ve TİM koordinasyonunda Birliğimizce 12-15 Mart tarihlerinde Türkiye’den Malezya’ya yönelik ilk Genel Ticaret Heyetini gerçekleştirdik. Gıda, tekstil, makine, ilaç, kozmetik, elektronik ve turizm sektörlerini temsilen 19 Türk firmamız süpermarket zincirleri ve distribütörlerinin olduğu 110’dan fazla Malezyalı firma ile 300’e yakın ikili iş görüşmesi gerçekleştirdi. Aynı zamanda heyetimiz esnasında Türk Hava Yolları ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi de ikili görüşmeler yaptı.” diye konuştu.

Hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörü 21,5 milyon dolarlık ihracatla açık ara birinci

2022 yılında Türkiye’den Malezya’ya ihracatın yüzde 8 artışla 453 milyon dolara ulaştığını açıklayan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, “Geçtiğimiz sene EİB’nin Malezya’ya ihracatı ise yüzde 26’lık artışla 36 milyon dolara yükseldi. Hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörümüz 21,5 milyon dolarlık ihracatla açık ara birinci. Maden ihracatı 2,5 milyon dolar, taşıt araçları 2,1 milyon dolar, kuru meyve sektörü 1,7 milyon dolar ve su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü ise 1,6 milyon dolarlık ihracat seviyesine ulaştı. Malezya’ya ihracatımızdaki sektörel çeşitliliği baz alarak ticaret heyetini tüm sektörlere açık kurguladık.” dedi.

Malezya ve Türkiye’nin ikili ticaret hacmi yüzde 34 arttı

Malezya Uluslararaası Ticaret ve Sanayi Bakanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Hairil Yahri Yaacob da 2015 yılından 2022 yılına kadar iki ülkenin yıllık ticaret hacminin yüzde 34 oranında artış gösterdiğine dikkati çekerek potansiyelin çok daha yüksek olduğuna, e-ticaret ve helal gıda sektörünün de iki ülkenin ticari ilişkilerini genişletmek için bir yol haritası oluşturabileceğini söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti Kuala Lumpur Ticaret Müşavirleri Setenay İyigün ve Münevver Koçak’ın da yer aldığı açılış törenine, Ticaret Müşavirliğinin davetleri çerçevesinde Malezyalı üst düzey bürokratlar ve meslek örgütlerinin temsilcilerinin de içinde yer aldığı 100’den fazla misafir katıldı.

Türkiye Cumhuriyeti Kuala Lumpur Büyükelçisi Emir Salim Yüksel açılış töreni sonrasında ikili iş görüşmelerinin yapıldığı salonda incelemelerde bulunarak firmalar ile birebir görüşmelerde bulundu ve ikili iş görüşmelerinin ardından Heyet onuruna Büyükelçilik konutunda bir akşam yemeği daveti verdi.

Malezya basınında geniş yer buldu 

Ege İhracatçı Birlikleri’nin düzenlediği Malezya Sektörel Ticaret Heyeti, Malezya basınında da geniş yer buldu. Malezya Ulusal Haber Ajansı Bernama ve The Malaysian Reserve Gazetesi Malezya-Türkiye ticaretindeki önemli potansiyele vurgu yapan manşetleriyle çıktı.

Schaeffler Türkiye Genel Müdürü Yusuf Bulut Oldu

Almanya merkezli teknoloji şirketi Schaeffler’in Türkiye operasyonunda üst düzey bir atama gerçekleşti. Schaeffler Türkiye Genel Müdürü pozisyonuna yaklaşık 20 yıldır yurt dışında uluslararası şirketlerde yöneticilik tecrübesi bulunan Yusuf Bulut getirildi.

Otomotiv ve endüstri sektörlerinin küresel çapta lider tedarikçilerinden Schaeffler’in Türkiye operasyonunda üst düzey atama gerçekleşti. Yaklaşık 20 yıldır yurt dışında uluslararası şirketlerde yöneticilik tecrübesi bulunan Yusuf Bulut, Schaeffler Türkiye’nin yeni Genel Müdürü oldu.

Lisans eğitimini Belçika’daki Hasselt Üniversitesi’nde Uluslararası Pazarlama ve Satışta Uzmanlık alanlarında alan Yusuf Bulut, ardından Pazarlama Teknikleri ve Psikoloji alanında doktorasını tamamladı. Kariyerine kurucusu olduğu Q-Flex Danışmanlık firmasında başlayan Bulut, burada geçirdiği dört yılın ardından yaklaşık dokuz yıl Siemens’te aralarında Türkiye’nin de bulunduğu farklı ülkelerde ve pozisyonlarda görev yaptı. Siemens’te sırasıyla; Pazarlama ve İletişim Koordinatörü, Siemens Belçika/Lüksemburg İş Geliştirme, Pazarlama İletişimi ve Stratejisi Başkanı, Siemens AG İletişim ve İdari İlişkiler Bölgesel Koordinasyon Başkanı ve Siemens Türkiye İletişim ve Kamu İlişkileri Direktörü olarak görev alan Bulut, Siemens’in ardından Philips’te yaklaşık üç yıl boyunca Küresel İş İletişimi Başkanı olarak çalışmalarını sürdürdü.

2020 yılından bu yana Schaeffler’in Almanya’daki genel merkezinde Endüstri Bölümü Küresel Pazarlama ve İletişim Başkanı olarak görev yapan Yusuf Bulut, 2023 yılı Ocak ayı itibarıyla Schaeffler Türkiye’nin Genel Müdürü olarak çalışmalarını sürdürmeye başladı. Bulut, Almanca, Fransızca, Flemenkçe ve İngilizce olmak üzere dört dili çok iyi derecede biliyor.

Pfizer Uluslararası Gelişmiş Pazarlar Satış & Pazarlama Dijital İş Ortağı Ata İsmet Özçelik oldu2012 yılında Türkiye Dijital İş Ortağı olarak Pfizer’e katılan Ata İsmet Özçelik, Pfizer Uluslararası Gelişmiş Pazarlar Satış & Pazarlama Dijital İş Ortağı olarak atandı.  2002 yılında Boğaziçi Üniversite Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olan Ata İsmet Özçelik aynı üniversitenin İşletme MBA programını tamamladıktan sonra profesyonel iş yaşamına akademik dünyada araştırma asistanı ve araştırma görevlisi olarak başladı. Çeşitli sektörlerde kıdemli yazılım uzmanı, kıdemli danışman, bölgesel IT iş ortağı gibi pozisyonlarda görev alan Özçelik, 2012 yılında Türkiye Dijital İş Ortağı olarak Pfizer Türkiye’ye katıldı. Birçok satış/pazarlama projesinin gerçekleştirilmesine katkı sağlamasının yanısıra  2018 yılında Türkiye’de önce Avrupa için kurulan daha sonra globalleşen Global Operasyonlar Servis Merkezi ekibinin kurulmasına ve büyümesine de liderlik etti.2020 yılında Pfizer Dijital İş Servisleri Takım Lideri ve Uluslarası Gelişmiş Pazarlar Bölge İş Ortağı olarak atanan Ata İsmet Özçelik, aynı zamanda Global Portal projesinde dijital ekibin üyesi olarak Amerika dışı pazarlara portal gereksinimleri ve eğitimleriyle ilgili çalışmalar yürüttü. 2022’de Türkiye ve Doğu Avrupa İş Ortağı Lideri olarak atanan Ata İsmet Özçelik, Global Portal ve Müşteriye Dönük Araçlar projesine liderlik etti ve Yeni Ofis Çevik takımının da sponsoru oldu. Pfizer Uluslararası Gelişmiş Pazarlar Satış & Pazarlama Dijital İş Ortağı Ata İsmet Özçelik, yeni göreviyle ilgili şunları söyledi: “Pfizer Türkiye’nin son 10 yılında dijital dönüşümün bir parçası olduğum için kariyerim adına çok gururluyum. Pfizer Türkiye’nin “Lider Okulu” anlayışı sayesinde her geçen gün kendimi geliştirmeye fırsat bulduğum ve yeni kariyer yolculuklarına adım attığım için de şanslı hissediyorum.”

“ArsaVev’e global kalite ödülü!”

Son dönemde inovatif gayrimenkul ürünleri ile öne çıkan ArsaVev, Avrupa Kalite Zirvesi’nde İnovasyon Ödülü’ne layık görüldü.

Bu yıl 18.’si Londra’da düzenlenen “Avrupa Kalite Zirvesi”nin teması “ArGe, İnovasyon ve Hizmet Kalitesi” oldu.

Alanında başarılı firma, kişi ve kurumların ödüllendirildiği gecede ArsaVev, inovasyon dalında kalite ödülüne layık görüldü.

Bülent Öztürk, ödülünu Londra Southwark Belediye Başkanı Sunil Chopra’dan aldı.

Öztürk, ödül töreninde gerçekleştirdiği konuşmasında; “Öncelikle burada, bu kadar başarılı iş insanı ile birlikte olmak çok gurur verici, bizi böyle bir ödüle layık görüldüğümüz için herkese teşekkür ederim. Ülkemizin yaşadığı deprem felaketinde hayatını kaybedenler için Allah’tan rahmet diliyorum. Ülkemiz, devleti ve milleti ile bu zor günleri aşacak ve hatta her zaman olduğu gibi güçlenerek çıkacaktır.

V Club ve ArsaVev olarak, insanların erişilebilir bütçeler ve şartlarla tapulu, altyapısı hazır ve sosyal alanlarla donatılmış arsa sahibi olabilmeleri amacıyla 2019 yılında yola çıktık. Buradan gururla ifade etmek isterim ki, tarihimizde yatırımcılarımıza hiç kaybettirmedik. 4 yıldan az bir süre zarfında, 17 farklı lokasyonda, 3 milyar TL’nin üzerinde ciro ile 11.200 kişiyi konut, otel, yurt ve imarlı arsa sahibi yaptık.”

“Dünyada gelişmiş ülkelerinin nerdeyse her sektörde kullandığı paylaşım ekonomisi modeliyle Türkiye’de bir ilk olan Village Club’ı kurduk. Bu modelle tüm müşterilerimiz geliştirdiğimiz her projedeki sosyal alanlardan faydalanabilme hakkına sahip oldu.

Bir örnekle anlatmam gerekirse; Ankara Beypazarı’nda geliştirdiğimiz projeden arsa satın alan müşterimiz Assos Ayvacık’taki projemizdeki zeytinyağı atölyesini kullanıp kendi zeytinyağını kendisi üretirken, Dikili projemizden arsa sahibi olan müşterimiz Avşa’daki projemizin misafir evini kullanabilme şansını yakaladı.”

ARSAVEV’DEN ARSA İHRACATI VE İTHALATI

Öztürk konuşmasına şöyle devam etti;

“2023 yılından itibaren ise arsa ihracı ve arsa ithalatı yapmaya hazırlanıyoruz. Yurtdışından müşterilerimizi Türkiye’de geliştirdiğimiz arsalarla buluşturabilmek için Almanya, Hollanda Belçika Fransa Avusturya ve İngiltere’de satış ofislerimizi kuruyoruz. Aynı zamanda da kurduğumuz global arsa geliştirme departmanı sayesinde İngiltere’de Almanya’da Yunanistan’da ve ABD’de arsa projeleri geliştirmeyi planlıyoruz. Bu vesile ile bir kez daha şahsım ve ARSAVEV adına, bu önemli organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür eder saygılarımı sunarım.”

Zirveye katılan bazı isimler şu şekilde;

Southwark Belediye Başkanı – Sunil Chopra,

Londra Chingford Muhafazakar Parti Meclis üyesi – Sazıment Palta – Imre

Havada , karada ve deniz enlere ulaşan İlk kadın- Vanessa O’Brien

Londra Diplomatlar Birliği Başkanı – Pascale Rearte

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın özel temsilcisi – Okyay Sadıkoğlu

Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı – Ekrem Yüce

Honduras Büyükelçisi – Ivan Romero

Tratos Group Ceosu- Dr. Maurico Bragagni

Sinbo yönetim kurulu başkanı – Mehmet Demir

V Club EvArsa Yönetim Kurulu Başkanı – Bülent Öztürk

Nova Arsa Yönetim Kurulu Başkanı – Turgay Kolcuoğlu

Global Business Management dernek başkanı – Nuri Bulgurcu

Ramsey Yönetim Kurulu Üyesi – Bilal Gür

Karali Çay yönetim kurulu başkanı – Mustafa Karali

Turkish Press gazetesi genel yayın yönetmeni – İsmail karakaş

İngiltere Türk Kadınlar Birliği Başkanı – Dr.Seyyare Beyzade

Avrupa Haırtransplant yönetim kurulu üyesi – Mehmet Güçlü

Alfa Invesment UK partner – Dr Necip Uludağ ve Lobın Internatıonal Yönetim kurulu Üyesi Fehim Ustaoğlu zirveye katılan isimler arasındaydı.

Ramazan ayı öncesi üretici market fiyatları Geçen yıl ve bu yıl Ramazan ayı fiyatlarındaki değişim ve yıllık fiyat artışları

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ramazan ayında gıda ihtiyacının eksiksiz temin edilebilmesinin ve sağlıklı gıdaya erişimin daha bir önem kazandığına dikkat çekerek “Ramazan ayının yaklaşması nedeniyle gözler gıda fiyatlarına çevrildi. Beklentimiz, bütün kesimlerin sorumlu davranması, artan talebin suistimal edilmemesi, tüketicilerin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesidir” dedi.

2007 yılından bu yana Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Ramazan öncesi fırsatçılığa izin verilmemesi konusunda çalışmalar yaptığını vurgulayan Bayraktar, bu Ramazan ayı boyunca da üretici ve market fiyatlarını takip ederek kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceklerini ifade etti.

Geçen ay sonuna kıyasla üretici ile market arasındaki fiyat farkının 4,4 kata kadar ulaştığını belirten Bayraktar, açıklamasına şöyle devam etti:

“Üreticilerimiz artan maliyetler nedeniyle yükselen fiyatlardan yeterli geliri elde edemiyor, tüketicilerimiz ise pahalıya tüketmek durumunda kalıyor. Başta depremler olmak üzere özellikle sel, kuraklık gibi doğal afet etkileriyle mücadele ettiğimiz bugünlerde, bütün kesimler sağduyulu davranmalı, fırsatçılığa müsaade edilmemelidir.

Yaşadığımız deprem ve doğal afetlere rağmen fedakâr çiftçilerimiz; sofralarda eksik olmasın diye üretimde kalmaya ve Ramazan ayında vatandaşlarımızın huzurlu bir şekilde iftar yapabilmesi için gayretle çalışmaya devam ediyor.

Gıda arzında sıkıntı yaşanmaması için çiftçilerimizi desteklemek, üretime devam etmelerini sağlamak zorundayız. Özellikle deprem bölgesinde büyük bir yıkıma uğrayan çiftçilerimizi motive etmeli, onları tarlada, üretimde tutmalıyız. Üretimin yoğunlaştığı bugünlerde deprem bölgesinde tüm üretim faktörlerini üreticilerimizin hizmetine sunmalıyız. Gıdanın oldukça fazla önem kazandığı bugünlerde üretmeye eskisinden daha çok ihtiyacımız var.

Üreticilerimizin ve halkımızın mağdur olmaması için spekülasyonlara fırsat verilmemeli, tedbirler zamanında alınmalı, pazarlama sorunları çözülmeli, gıda denetimleri artırılmalıdır.”
Ramazan ayı öncesi değişimler

“Ramazan öncesi 28 Şubat-17 Mart tarihleri arasında geçen 17 günlük süreçte üretici ile market arasındaki en fazla fiyat farkı yüzde 344,7 ile limonda görüldü.

Limondaki fiyat artışını yüzde 258,3 ile elma, yüzde 237,3 ile kuru üzüm, yüzde 217,2 ile marul, yüzde 210,3 ile kırmızı mercimek, yüzde 190,5 ile ıspanak takip etti.

Markette limon 4,4 kat, elma 3,6 kat, kuru üzüm 3,4 kat, marul 3,2 kat, kırmızı mercimek 3,1 kat fazlaya satıldı. Üreticide 3 lira 50 kuruş olan limon 15 lira 56 kuruşa, 5 lira olan elma 17 lira 92 kuruşa, 25 lira olan kuru üzüm 84 lira 32 kuruşa, 4 lira 82 kuruş olan marul 15 lira 29 kuruşa, 13 lira 84 kuruş olan kırmızı mercimek 42 lira 94 kuruşa, 5 lira 64 kuruş olan ıspanak 16 lira 39 kuruşa satıldı.”

Ramazan ayı öncesi market fiyat değişimi

“Ramazan ayı öncesi market fiyatlarına bakıldığında28 Şubat-17 Mart tarihleri arasında geçen 17 günlük süreçte 39 ürünün 28’inde fiyat artışı görülürken, 11’inde ise azalma oldu.

Markette en fazla fiyat artışı yüzde 25,9 ile lahanada görüldü. Lahanadaki fiyat artışını yüzde 15,1 ile yeşil soğan, yüzde 9 ile kuru soğan, yüzde 8,4 ile yeşil mercimek takip etti.

Marketlerde fiyatı en çok düşen ürün yüzde 21,9 ile patlıcan oldu. Patlıcandaki fiyat düşüşünü yüzde 20,4 ile domates, yüzde 19 ile karnabahar, yüzde 14,5 ile salatalık izledi.”

Ramazan ayı öncesi üretici fiyat değişimi

“Üretici fiyatlarında ise 17 günlük süreçte 31 ürünün 12’sinde fiyat düşüşü, 8’inde ise fiyat artışı oldu. 11 üründe ise fiyat değişimi görülmedi.

Üreticide, havuç, elma, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir ve Antep fıstığı fiyatlarında değişim olmazken, fiyatı en çok düşen ürün yüzde 34,5 ile patlıcan oldu. Patlıcandaki fiyat düşüşünü yüzde 33,3 ile limon, yüzde 32,1 ile domates, yüzde 28 ile karnabahar, yüzde 22,5 ile patates, yüzde 20,9 ile kabak, yüzde 19,2 ile marul, yüzde 9,1 ile kuru soğan izledi.

Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 36,8 ile sivri biberde görüldü. Sivri biberdeki fiyat artışını yüzde 8,6 ile yumurta, yüzde 7,3 ile pırasa, yüzde 6,2 ile dana karkas, yüzde 5,9 ile yeşil soğan takip etti.”

Üretici fiyat değişiminin nedenleri

“Limon ve patateste görülen fiyat düşüşleri daha çok talepte yaşanan daralmadan meydan geldi. Patlıcan, karnabahar, marul ve kabaktaki fiyat azalışları ise daha çok arzın artmasından kaynaklandı. Sivribiberde yaşanan fiyat artışı arzdaki daralmadan meydana geldi. Yumurta ve dana karkasta görülen fiyat artışı arz ve talepteki değişimden kaynaklandı.”

Bu yıl ve geçen yıl Ramazan ayı öncesi fiyat değişimleri

“Bu yıl ve geçen yıl Ramazan ayı öncesindeki fiyatlara göre; markette 36 üründe fiyat artışı, 3 üründe fiyat düşüşü oldu.

Geçen yıl Ramazan ayı öncesine göre markette en fazla fiyat artışı yüzde 185,4 ile kuru soğanda görüldü. Kuru soğandaki fiyat artışını yüzde 160,8 ile havuç, yüzde 153,4 ile pırasa, yüzde 141,4 ile beyaz peynir, yüzde 129,2 ile Antep fıstığı, yüzde 127,9 ile kaşar peyniri izledi. Markette en fazla fiyat düşüşü yüzde 22,8 ile karnabaharda oldu. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 13,4 ile sivri biber, yüzde 5,9 ile patlıcan takip etti.

Bu yıl ve geçen yıl Ramazan ayı öncesine göre üreticide 29 üründe fiyat artışı, 1 üründe fiyat düşüşü görüldü, 1 ürünün fiyatı ise değişmedi. Üreticide karnabaharın fiyatı değişmezken, en fazla fiyat artışı yüzde 249 ile kuru soğanda görüldü. Kuru soğandaki fiyat artışını yüzde 210,5 ile salatalık, yüzde 202,3 ile kuru fasulye, yüzde 191 ile Antep fıstığı, yüzde 150 ile elma, yüzde 137 ile pirinç, yüzde 135,1 ile nohut izledi. Geçen yıl Ramazan ayı öncesine göre üreticide fiyatı düşen ürün ise yüzde 17,9 ile patates oldu.

Mübarek Ramazan ayının İslam âlemi ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını, sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesini diliyor, yaşadığımız doğal afet etkilerinin bir an önce son bulmasını temenni ediyorum.”

‘Dünyanın En Beğenilen Şirketleri’ ilk 10 sıralamasında tek ilaç şirketi Pfizer İş dünyasının saygın dergilerinden olan New York merkezli Fortune, her yıl olduğu gibi 2023’te de ‘Dünyanın En Beğenilen Şirketleri’ listesini yayınladı. Yaklaşık 3 bin 700 şirket yöneticisi, müdürü ve analistiyle ortaklaşa yapılan anketlerin sonucuna göre; Pfizer ‘Dünyanın En Beğenilen Şirketleri’ sıralamasında 8. sırada yer aldı. Pfizer, aynı zamanda geçen yıl da olduğu gibi listenin ilk 10 sıralamasında yer alan tek ilaç şirketi oldu.  Pfizer Türkiye Çalışan Deneyimi Direktörü Seda Tamur Oğralı, Pfizer’in sıralaması için şunları söyledi: “Bir biyoteknoloji şirketi olarak, hastaların hayatını değiştiren çığır açan yeniliklerle bu önemli başarılara imza attığımız için çok mutluyuz. Hasta ve hasta yakını odaklı yaklaşımımız, küresel gücümüz, yenilikçi bakış açımız ve şirket değerlerini paylaşan, bilim kazanacak anlayışıyla çalışan güçlü ekibimiz sayesinde hedeflerimize ulaşmanın gururunu yaşamaya; başarımızın en önemli faktörü olan insanı, işimizin her aşamasında ön plana çıkarmaya devam ediyoruz.”

Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi,Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) yıllık %48,13, aylık %0,42 arttı
YD-ÜFE (2010=100) 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre %0,42, bir önceki yılın Aralık ayına göre %4,44, bir önceki yılın aynı ayına göre %48,13 ve on iki aylık ortalamalara göre %85,79 artış gerçekleşti.
İmalat yıllık %48,24 arttı
Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %42,66, imalatta %48,24 artış olarak gerçekleşti.
Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara malında %47,78, dayanıklı tüketim malında %49,10, dayanıksız tüketim malında %46,06, enerjide %55,41, sermaye malında %49,38 artış olarak gerçekleşti.
İmalat aylık %0,39 arttı
Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %2,25, imalatta %0,39 artış olarak gerçekleşti.
“Yeni ek vergi uygulamasının Türk teknoloji şirketlerine, girişim ve yatırım ekosistemine yıkıcı etkileri olacaktır”“Resmi Gazetede yayımlanan ‘Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ ile getirilen ve yatırım alan girişimlerin de ödemekle yükümlü kalacağı yeni ek vergi Türkiye’nin Girişim ve Yatırım Ekosistemine çok ciddi olumsuz etki edecek ve özellikle yabancı yatırımcılar açısından Türkiye’ye olan güveni sarsacaktır.  Uygulama yatırımcı ilgisinin azalması ve yatırım yapılacak şirketlerin yurt dışına taşınması gibi sonuçların yanı sıra yatırım yapan ve büyüme amacı olan şirketlerin teknoloji geliştirme odaklı yeni ticari faaliyetlerinin olumsuz etkilenmesine de neden olabilecektir.”Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) ve Girişimcilik Vakfı tarafından yapılan ortak açıklamada aşağıdaki ifadeler yer aldı:  “Ülkemizde 6 Şubat’ta meydana gelen ve hepimizi yasa boğan deprem felaketi sonrasında, toplumumuzun dayanışma ve birlik ruhu içerisinde hareket ederek afetzedelere yardım etme çabaları umut verici olduğu kadar takdire şayandır. Bu zor günlerde ülke ekonomisinin küçük büyük tüm aktörleri depremin ilk gününde başlattıkları seferberlik ile kesintisiz bir şekilde yardımlarını sürdürmektedir. Ancak, ülkemizin özellikle dış yatırıma ihtiyacı olan bu dönemde alınan yeni ek vergi kararının hem girişimler hem de yatırımcılar tarafında, ayrı ayrı, olumsuz etkileri olacaktır. Ülkemizin gelişmesi, istihdam ve geleceğe yapılan yatırımlar anlamına gelen girişim ekosistemimizde 2022 yılında sadece teknoloji girişimleri 670 milyon dolar yatırım almış ve bu yatırım önemli ölçüde yurt dışından gelmiştir. Ülkemize olan yatırım ilgisinin kaybolmasına neden olacak bu vergi aynı zamanda başarılı girişimleri Türkiye’de kalmaya ikna etmeyi de zorlaştıracaktır. Düzenleme nedeniyle Türkiye’nin yatırıma ihtiyacı olduğu bu dönemde yatırımcılar uzun süre yatırım yapmaktan kaçınacak ve özellikle küçük işletmeler, çaresiz bir şekilde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.  Alınan yeni kanun kararı ile girişimler, melek yatırımcılar veya girişim sermayesi yatırım fonlarından aldıkları yatırımların yüzde 10’u tutarında bir vergi yükümlülüğü ile karşı karşıya kalmıştır. Çoğu zarar eden girişimler, aldıkları yatırımları araştırma, teknoloji geliştirme, istihdam gibi ana alanlara yönlendirmektedir. Söz konusu yatırımları emisyon primi üzerinden alan girişim şirketleri aldıkları yatırımın yüzde 10’unu ek vergi olarak ödemek durumunda kalacaktır. Yatırımın kayda değer bir kısmının ek vergiye harcanacak olması hem şirketlerin faaliyetlerini durdurma noktasına gelmesine neden olacak hem de ülkemize gelecek potansiyel yatırımcıların ilgisine olumsuz etki edecektir. Bugün küçük yatırımlar ve ekipler ile teknoloji üreten girişimlere vergi yükümlülüğü getirilmesi girişim ekosisteminin büyümesi önünde geri dönüşü olmayacak bir engel yaratacaktır. Dolayısıyla ülkemizin teknoloji ve inovasyon alanlarında gelişiminde başat rol üstlenmiş olan, geleceğin unicorn adayı olan şirketlerin vergi yükümlüğü kapsamından çıkarılması özellikle daha fazla üretmeye ve yabancı yatırıma ihtiyacımız olan bu dönemde hayati önem arz etmektedir. Her koşulda geçtiğimiz yıl sağlanan her türlü istisna veya avantajların zaten konu girişim ve şirketlerin gelişim ve büyümesi için kullanıldığından veya yatırıma dönüşmesinden dolayı çoğunluğunun yeni taze finans kaynağına ihtiyacı varken bu beklenmeyen vergi yükü ticari faaliyetleri son derece olumsuz etkileyecektir.Tüm bu hususların yanı sıra ‘ölçülülük’, ‘belirlilik’ ve ‘eşitlik’ ölçütleri de dikkate alınarak, mükelleflere getirilen bu düzenlemenin tekrar değerlendirilerek yeniden düzenlemeye gidilmesi elzemdir.
Xylem sürdürülebilir dünya için suyu çevreye yeniden kazandırıyor

Dünya genelinde her yıl 22 Mart’ta anılan Dünya Su Günü, suyun önemini vurgulayarak temiz ve güvenli suya erişimi olmayan 2,2 milyar insan için farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Küresel ısınma ve iklim krizinin etkilerinin giderek derinleştiği dünyada suyu korumak sürdürülebilir bir gelecek için büyük önem taşıyor. Bu noktada su ile ilgili en zorlu sorunlara karşı yenilikçi çözümler geliştiren küresel su teknolojisi şirketi Xylem; inovatif ürün ve hizmetleriyle suyu transfer ediyor, arıtıyor, analiz ediyor ve çevreye yeniden kazandırıyor. 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında 2023 yılı için belirlenmiş olan “Ortaklıklar ve İş Birliği Yoluyla Değişimi Hızlandırmak” teması doğrultusunda açıklama yapan Xylem Türkiye Genel Müdürü Altuğ Bilgiç, suyu görünür kılmanın ve korumanın önemine dikkat çekti.

Küresel ısınma ve iklim krizinin etkilerinin giderek arttığı dünyada gelecek nesillere daha sürdürülebilir bir dünya bırakmak için suyun korunması kritik önem taşıyor. Yapılan incelemeler 2050 yılına kadar her dört kişiden en az birinin, kronik veya tekrarlayan tatlı su kıtlığından etkilenen bir ülkede yaşayacağını ortaya koyuyor. Tam da bu gerçekten hareketle su ile ilgili en zorlu sorunlara karşı yenilikçi çözümler geliştiren küresel su teknolojisi şirketi Xylem; inovatif ürün ve hizmetleriyle suyu transfer ediyor, arıtıyor, analiz ediyor ve çevreye yeniden kazandırıyor. 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında 2023 yılı için belirlenmiş olan “Ortaklıklar ve İş Birliği Yoluyla Değişimi Hızlandırmak” teması doğrultusunda açıklama yapan Xylem Türkiye Genel Müdürü Altuğ Bilgiç, suyu hep birlikte korumanın önemini anlattı.

Dünyada kişi başına günde 77 litre su kaybı oluşuyor

Dünya genelinde yılda toplam 126 milyar metreküp su kaçağı olduğunu belirten Altuğ Bilgiç, sözlerine şöyle devam etti; “Dünyada kişi başına günde 77 litre su kaybı oluşuyor. Yalnızca Avrupa’da su kayıp ve kaçağı yüzde 25 oranlarında. Su kaybının dünya ekonomisine yansıması ise yıllık 39 milyar dolar değerinde. Tüm kaçak suların atmosferde meydana getirdiği karbondioksit salımını bertaraf etmek için Brezilya’nın toplam dörtte biri kadar yeni ormanlara ihtiyacımız var. Xylem olarak, sağlıklı bir toplumun hem temiz suya hem de güvenli sanitasyona erişime ve suyun bilinçli ve sorumlu yönetimine bağlı olduğunu düşünüyoruz. Sloganımız olan “Let’s solve water.” misyonumuz ışığında su sorununu ancak çalışanlarımız, müşterilerimiz, tedarikçilerimiz ve tüm dünya ile hep birlikte bir ekosistem içinde çözebileceğimize inanıyoruz.”

2050 yılından önce net sıfır karbon emisyonu elde etme taahhüdü

Xylem’in suyu daha erişilebilir, uygun fiyatlı ve su sistemlerini daha esnek hale getiren teknolojileri ve çözümleri de dahil olmak üzere tüm alanlarda sürdürülebilirliği desteklediğini ve faaliyetlerine entegre ettiğini belirten Altuğ Bilgiç, 2050 yılından önce değer zincirinde net sıfır karbon emisyonuna ulaşmayı hedeflediklerini açıkladı. Bilgiç, “Sürdürülebilirliği yaptığımız işin esası olarak görüyor, bu anlamda suyun yaşam ve daha sürdürülebilir bir dünya yaratmak için kritik öneme sahip olduğunu biliyoruz. Su yönetimini dönüştürmek, güçlü su, enerji ve maliyet tasarrufu sağlamak için veri analizinin gücünden yararlanıyoruz. Temiz suya erişimi optimize etmenin, suyun daha verimli bir şekilde kullanılmasının, korunmasının ve yeniden kullanılmasının yollarını buluyoruz. Verimli sistemlerimizi, uygulamadaki uzmanlığımızı ve en gelişmiş teknolojileri sürdürülebilir çözümler oluşturmak için kullanıyoruz. Kendimize sürdürülebilir gelecek için somut amaçlar da belirliyoruz. Bu kapsamda 2025 yılına kadar 16,5 milyar metreküpten fazla su tasarrufu yapmayı hedefliyoruz. 2025 hedeflerimiz arasında yılda 55 milyonu aşkın kişinin evsel su kullanım ihtiyacına eş değer olan 3,5 milyar metreküpün üzerinde gelir getirmeyen suyu azaltmak ve yılda 197 milyondan fazla kişinin evsel su kullanım ihtiyacına eş değer olan 13 milyar metreküp suyu yeniden kullanım için arıtmak bulunuyor. Ayrıca tesislerimizde yüzde 100 yenilenebilir enerji ve yüzde 100 proses suyu geri dönüşümü kullanma hedefimizle değer zincirimizde de 2050 yılından önce net sıfır karbon emisyonu elde etme taahhüdünde bulunuyoruz” şeklinde konuştu.

Global çapta projelerle kamu bilincini artırıyor

Su sorununu çözmede kamu bilincini ve katılımını da artırmak gerektiğini belirten Altuğ Bilgiç, “Bu kapsamda biz de dünya genelinde önemli projeler ve iş birlikleri hayata geçiriyoruz. Gençlik programımız Xylem Ignite, yenilikçi öğrencilere yeteneklerini ve tutkularını su sorununu çözmek için kullanmaları konusunda ilham veriyor. Kurumsal sosyal sorumluluk doğrultusunda Xylem çalışanları, su sorunu yaşayan toplulukların karşılaştığı zorluklara ışık tutuyor. Manchester City de dahil olmak üzere pek çok kulübü bünyesinde barındıran City Football ile başlattığımız ortaklık, dünya genelinde milyonlarca insan arasında kamuoyu bilincini ve katılımını artırmaya yardımcı oluyor. Xylem olarak 2022 yılında Newsweek ve Statista ortaklığı ile oluşturulan, Amerika Birleşik Devletleri’nin çevre ve sosyal sorumluluk alanında en sorumlu 499 şirketi listesi içesinde 17. sırada yer aldık. Bu yönde daha güvenli bir dünya ve daha sağlıklı bir çevre yaratmaya kendimizi adamaya devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI KARAİSMAİLOĞLU: BUGÜN BURADA YARALARI SARMA ZAMANI, YARIN GÜNEŞ YENİDEN DOĞACAK
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Adıyaman’ın Tut ilçesinde sel felaketinde kaybolan 2 vatandaşı bulmak için çalışmaların titizlikle devam ettiğinin altını çizerek, “Bugün burada yaraları sarma zamanı. Yarın güneş yeniden doğacak” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Adıyaman K10 – P2 konteyner ve prefabrik alanında basın açıklaması yaptı. 6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmaya çalışırken, Adıyaman ve Şanlıurfa’daki sel baskınlarıyla bir kez daha sarsıldıklarını aktaran Karaismailoğlu, “Bu bölgede yıllardır görülmemiş yoğunluktaki bu yağış nedeniyle Tut ilçemizde 2 vatandaşımız hayatını kaybetti. Kayıp 2 kişiyi bulmak içinse çalışmalarımıza titizlikle devam ediyoruz. AFAD ekiplerimiz, jandarmamız, polisimiz, sağlıkçılarımız, itfaiyecilerimizden oluşan 522 personel ile ilk andan itibaren; 73 araç, 18 bot, 63 pompa ve 31 dalgıç ile arama kurtarma, tahliye ve nakil gibi gerekli çalışmalarımızı yapıyoruz. İnşallah en kısa zamanda vatandaşlarımıza ulaşmayı ümit ediyoruz” diye konuştu.
271 BİNİN ÜSTÜNDE PERSONELLE DEPREM BÖLGELERİNDE ÖZVERİLİ BİR ÇALIŞMA YÜRÜTÜYORUZ
6 Şubat depremlerinin ardından pek çok sıkıntıyla karşılaştıklarını ancak durmadıklarını ve yorulmadıklarını kaydeden Karaismailoğlu, depremin ilk gününden beri bütün birimlerden her unvanda personelin AFAD koordinasyonunda 7/24 görev yaptığını ve yapmaya devam ettiğini söyledi. 
Karaismailoğlu, “35 bin 250’si arama kurtarma uzman personeli olmak üzere 271 binin üstünde personelle deprem bölgelerinde özverili bir çalışma yürütüyoruz. Milletimizle birlikte artçı depremler, çetin kış şartları ve soğuk dahil her şeye göğüs gerdik; bir an dahi milletimizi yalnız bırakmadık, bırakmayacağız. Acil Eylem Planlarımızı işletiyoruz. Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını anında karşılayabilmek üzere kurduğumuz ‘saha tarama’ sistemi devrededir. Bu sayede ihtiyaçları tespit ediyor, ne oranda karşılandıklarını görüyor ve gerekli yerlere takviyelerimizi sürdürüyoruz. Her geçen gün daha da organize olarak ve güçlenerek çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyor ve açılan yaraları sarıyoruz” ifadelerini kullandı.
ADIYAMAN’DA YAKLAŞIK 264 BİN VATANDAŞIMIZA GEÇİCİ BARINMA SAĞLIYORUZ
Yaşanılan felaketin izlerini bir daha yaşamamak üzere mücadelelerine tüm güçleriyle devam ettiklerini vurgulayan Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, şu anda Adıyaman’da yaklaşık 264 bin vatandaşa geçici barınma sağladıklarını, 248 bini çadırlarda 15 bin kadar vatandaşın da yurt, okul, okul pansiyonları ve konteynerlerde kaldığını belirtti. “Bu aşamada çadırlar yalnızca bir ‘ara formül’. Asıl amacımız konteyner ve prefabrik kentleri bir an önce yaygınlaştırmak” diyen Karaismailoğlu, açıklamasına şöyle devam etti:
“Hızlıca herkesi konteyner kentlere taşımak ve kalıcı konutları yapılana kadar buralarda daha düzenli bir hayat sunmak için büyük çaba sarf ediyoruz. Sadece Adıyaman merkezde 21 alanda yaklaşık 18 bin 500 yaşam konteyneri ve prefabrik kuruyoruz. 2 bin 618 konteynerin kurulumunu tamamladık. 2 bin 793 konteyner ve prefabriğin kurulumu tamamlanmak üzere. Kurulumu tamamlanan konteynerlere ailelerimizi hızla yerleştiriyoruz. Vatandaşlarımızı konteynerlere yerleştirmek ve hayatın onlar için bir nebze olsun normale dönmeye başlaması bizi biraz olsun sevindiriyor. İnşallah bu sayı hızla artacak ve hayatın normal akışına daha da hızlı dönmeye başladığına şahit olacağız. Yaşadığımız bu acı günleri tarihe hep birlikte gömeceğiz.”
ATALARIMIZIN EMANETİ BU VATANA, BU MİLLETE GÖZÜMÜZ GİBİ BAKMAYA YEMİNLİYİZ
Açılan yaraları hızla iyileştireceklerini ifade eden Karaismailoğlu, çok daha güçlü ve gelişmiş şehirler kuracaklarına dikkati çekti. Eskiyi yerine getirmenin ötesine geçeceklerini aktaran Karaismailoğlu, “Bölgelerimizin kültürel özelliklerini taşıyan yapıları ve sosyal donatılarıyla, yeşil alanlarıyla vatandaşlarımıza layık şehirler inşa edeceğiz. Devlet ve millet omuz omuza vererek tüm güçlükleri aşacağız. Biz çok güçlü ve aziz bir milletiz… Bu hep böyleydi. Yarın, milletçe yazdığımız destanlardan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümü. Atalarımızın emaneti bu vatana, bu millete gözümüz gibi bakmaya yeminliyiz. Bizim sevdamız da bu. Yalnızca bugünü kurtarmak için çalışmıyoruz. Adıyamanlının, Kahramanmaraşlının, İstanbullunun, Hataylının, Sivaslının Çanakkalelinin, Çorumlunun; yani 85 milyonun geleceği için çalışıyoruz” dedi. 
1915 ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ’NÜ 2.2 MİLYON ARAÇ KULLANDI 
Yarın, hem şanlı Çanakkale Zaferi’nin 108. yıl dönümü hem de ecdada saygı, geleceğe armağan olarak nitelendirdikleri 1915 Çanakkale Köprüsü’nün açılışının birinci yıl dönümü olduğuna işaret eden Karaismailoğlu, tasarım ve mühendislik anlamında enlerin ve ilklerin köprüsünü inşa ettiklerini ve Türkiye’nin bütünsel kalkınma hamlesi için dev bir adım olan bu eserin meyvelerini verdiğini kaydetti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, bugüne kadar 2 milyon 200 bin aracın 1915 Çanakkale Köprüsü sayesinde karayolunu kesintisiz şekilde kullandığını, 2 milyona yakın aracın da Malkara–Çanakkale Otoyolu’nu kullandığını bildirdi. Böylece bölge ekonomisinin canlandığını, turizme, tarıma ve istihdama önemli katkılar sağlandığına vurgu yapan Karaismailoğlu, Türkiye’nin ve milletin kazandığını aktardı.
GELİBOLU-ECEABAT DEVLET YOLU İLE SEYAHAT SÜRESİ 20 DAKİKA KISALACAK
Yarın ayrıca Çanakkale’de Gelibolu-Eceabat Devlet Yolu’nun açılışını da gerçekleştireceklerini duyuran Karaismailoğlu, şu bilgileri verdi:
“47,5 kilometrelik Gelibolu – Eceabat Yolu Projesi’nin 32 kilometrelik bölümünü halkımızın hizmetine açıyoruz. Çanakkale Savaşları’nın gerçekleştiği Gelibolu Tarihi Alanı, şehitlik ve anıt gibi önemli noktaların yanı sıra 1915 Çanakkale Köprüsü’ne de ulaşımı sağlayan yol, toplam 5 bin 351 metrelik 4 tünele de ev sahipliği yapıyor. Seyahat süresini 45 dakikadan 25 dakikaya düşüren Gelibolu – Eceabat Yolu, 18 Mart Cumartesi günü Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle hizmete açılıyor. Bizler Çanakkale Zaferi’nin ruhuna saygımızı onun sayesinde iradesine sahip çıkmış milletimize hizmet ederek gösteriyoruz, göstereceğiz. Bu, Adıyaman’da da böyledir. Hatay’da da böyledir, Kahramanmaraş’ta da böyledir. Şanlıurfa’da da böyledir. 81 ilimizin 81’inde de böyledir. Bugün burada yaraları sarma zamanı. Yarın güneş yeniden doğacak. Bölgemiz, Türkiye’nin parlayan yıldızı olacak. Bunun için yatırımlarımıza, projelerimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bölgemiz, Türkiye için dirençli ve sürdürülebilir bir kalkınmanın lokomotifi olacak. Unutmayalım ki; kardeşlik, birlik ve dayanışma bizim özümüzde var. Bu üç şey bizim depremden etkilenen şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmadaki asıl çimentomuz olacak. Milletimizin bize güveni, en büyük gücümüzdür. Biz de işte bu güvenden aldığımız güçle milletimize umut olmaya devam edeceğiz.”
Dünya Saati, Kayıplarımızı Anma Saati
2007 yılından bu yana iklim krizi ve doğa kayıplarına dikkat çekmek için düzenlenen Dünya Saati’nde, bu yıl ülkemizde ışıklar, WWF-Türkiye’nin çağrısıyla Şubat ayında yaşanan büyük depremlerdeki kayıpları anmak için kapatılacak. Dünya Saati’nde ayrıca depremden etkilenen bölgelerin afetlere dirençli şekilde yeniden inşa edilebilmesi için #Yeşilİyileşme çağrısı yapılacak

WWF’in (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) çağrısıyla her yıl mart ayının son cumartesi günü dünya genelinde düzenlenen “Dünya Saati”, bu yıl 25 Mart Cumartesi akşamı 20.30-21.30 saatleri arasında gerçekleşecek. Ülkemizde WWF-Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) öncülük ettiği  etkinlik kapsamında ülkemizde anıtların, kurumların, evlerin ışıkları Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerde hayatını kaybedenlerin anısına kapatılacak.6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ta ve 20 Şubat 2023’te Hatay’da meydana gelen depremler, büyük bir yıkıma ve 50 bine yakın insanın yaşamını yitirmesine sebep oldu. Depremler, orman yangınları, seller, toprak kaymaları gibi felaketlere karşı Türkiye’de bugüne kadar gösterilen yaklaşımın genellikle afet sonrası çalışmalar üzerinde yoğunlaştığını, bu durumun can, mal ve doğa kaybına yol açtığını belirten WWF-Türkiye, Dünya Saati’nde depremden etkilenen bölgelerin afetlere dirençli şekilde yeniden inşa edilebilmesi için #Yeşilİyileşme seferberliği çağrısı yapıyor.Panasonic Life Solutions Türkiye’nin ana sponsorluğunda düzenlenen Dünya Saati’ne bireyler de aynı acıların tekrarlanmaması için www.dunyasaati.org üzerinden imza vererek Yeşil İyileşme seferberliğini destekleyecek.WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli Dünya Saati açıklamasında şu görüşleri dile getirdi: “Bu yıl Dünya Saati’ni telafisi olmayan kayıplarımızın üzüntüsü içinde karşılıyoruz. 6 Şubat’ta adeta zaman durdu. Bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmesinin yarattığı büyük tahribat ile ülkece  yasa boğulduk.  16 yıldır dünyamızın geleceği için atılması gereken adımlara dikkat çekmek  amacıyla bir saatliğine kapattığımız ışıkları, bu  kez kayıplarımızı anmak için kapatacağız. Bu yıl Dünya Saati, bizim için ülke tarihimizin en sarsıcı depremlerinin kayıplarını anma saati”Telafisi olmayan acıları bir daha yaşamamak ve bilimin ışığında doğa ile uyumlu bir gelecek kurmak için ayağa kalkma sürecinin her aşamasının “Yeşil İyileşme” ilkelerine göre ele alınmasının gerektiğini savunan WWF-Türkiye, sağlıklı bir gelecek için ekolojik altyapıyı tahrip eden planlar yerine sürdürülebilir, doğayla uyumlu, afetlere dirençli yaşam alanları kurmak için tüm Türkiye’yi “Yeşil İyileşme”ye destek olmaya davet ediyor.

İstatistiklerle Yaşlılar, 2022 Yaşlı nüfus 8 milyon 451 bin 669 kişi oldu
Yaşlı bireylerin mutluluk kaynağı %59,5 ile aileleri oldu Yaşam memnuniyeti araştırması sonuçlarına göre, yaşlı bireylerin 2017 yılında en önemli mutluluk kaynağı %65,8 ile aileleri, %16,5 ile çocukları, %7,2 ile eşleri, %6,4 ile torunları iken 2022 yılında %59,5 ile aileleri, %21,7 ile çocukları, %7,3 ile eşleri ve %7,0 ile torunları oldu.
İnternet kullanan yaşlı bireylerin oranı 2022 yılında %36,6 oldu 
Hanehalkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması sonuçlarına göre, İnternet kullanan 65-74 yaş grubundaki bireylerin oranı 2017 yılında %11,3 iken bu oran 2022 yılında %36,6’ya yükseldi. İnternet kullanan yaşlı bireyler cinsiyete göre incelendiğinde, erkeklerin kadınlardan daha fazla İnternet kullandığı görüldü. İnternet kullanan yaşlı erkeklerin oranı 2022 yılında %43,8 iken yaşlı kadınların oranı %30,3 oldu.
Dış Ticaret Endeksleri, Ocak 2023 İhracat birim değer endeksi %5,0 arttı
İhracat birim değer endeksi Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %5,0 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %12,5, yakıtlarda %12,5 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %4,3 artarken, ham maddelerde (yakıt hariç) %3,0 azaldı.
İhracat miktar endeksi %5,0 arttı
İhracat miktar endeksi Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %5,0 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %2,2 azalırken, ham maddelerde (yakıt hariç) %16,5, yakıtlarda %32,7 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %3,3 arttı.
İthalat birim değer endeksi %0,1 arttı
İthalat birim değer endeksi Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %0,1 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %1,0 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %1,0 artarken, ham maddelerde (yakıt hariç) %3,6 ve yakıtlarda %4,4 azaldı.
İthalat miktar endeksi %20,5 arttı
İthalat miktar endeksi Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %20,5 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %19,0, yakıtlarda %4,2 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %11,7 artarken, ham maddelerde (yakıt hariç) %22,4 azaldı.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ihracat miktar endeksi %4,5 azaldı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2022 Aralık ayında 156,1 olan ihracat miktar endeksi %4,5 azalarak, 2023 Ocak ayında 149,1 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2022 Ocak ayında 130,6 olan ihracat miktar endeksi %0,9 artarak, 2023 Ocak ayında 131,7 oldu.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ithalat miktar endeksi %8,6 arttı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2022 Aralık ayında 123,1 olan ithalat miktar endeksi %8,6 artarak, 2023 Ocak ayında 133,8 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2022 Ocak ayında 111,3 olan ithalat miktar endeksi %16,7 artarak, 2023 Ocak ayında 129,9 oldu.

LEXUS PREMIUM SUV SEGMENTİNİN ÖNCÜSÜ RX’İ YENİ NESLİYLE TÜRKİYE’DE SATIŞA SUNDU

Premium otomobil üreticisi Lexus, tamamen yeni RX SUV modelini Türkiye’de satışa sundu. Lexus’un E SUV premium segmentindeki modeli, RX 350h tam hibrit, RX 450h+ plug-in hibrit ve RX 500h performans hibrit olmak üzere üç farklı hibrit seçeneğiyle birlikte Lexus showroomlarındaki yerini aldı. Lexus RX’in başlangıç fiyatı 3.991.500 TL olarak açıklandı.

 1998 yılında, dünyanın ilk lüks SUV modeli olarak tanıtılan RX, beşinci nesliyle birlikte sahip olduğu daha heyecan verici tasarım ve sınırları zorlayan teknoloji sayesinde daha geniş bir müşteri kitlesine hitap edecek. 2005 yılında RX 400h ile dünyanın ilk premium hibrit modeli olan RX, her geçen nesilde yenilikçi karakterini daha da ileriye taşıdı.

Yeni RX’in basın lansmanında Lexus markası ve premium pazar hakkında değerlendirmeler yapan Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO Ali Haydar Bozkurt, “Lexus kısa zamanda premium segmentte farklı bir yer edinerek ilk lansmanı gerçekleştirdiğimiz gün ifade ettiğimiz gibi ’lüksün yeni tanımını’ yapmayı başardı. Bu iddiamızı premium segmente örnek olan hizmetlerin yanı sıra, her geçen gün genişleyen ve güç kazanan bir ürün gamıyla destekledik. Geçtiğimiz yıl premium segment yüzde 13 büyürken; biz Lexus olarak otomotiv sektörünün tamamında yaşanan tedarik sorunlarına karşın, satışlarımızı yüzde 47 artırarak emin adımlarla büyümeyi sürdürdük” diye konuştu.

Lexus markasının en önemli modellerinden biri olan RX’i Türkiye’de satışa sunmaktan büyük bir heyecan duyduklarını dile getiren Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO Ali Haydar Bozkurt, “Lüks SUV segmentinin yaratıcısı olan RX, her neslinde teknoloji, lüks ve konfor konusunda öncü olarak gösterilen bir model. Bu iddiasını beşinci neslinde daha da ileriye taşıyor. Yeni RX, tam hibrit, plug-in hibrit ve ilk kez performans hibrit olmak üzere daha çeşitlendirilmiş üç farklı versiyonla satışa sunuluyor. Bu, mevcut müşterilerin yanı sıra daha geniş müşteri kitlelerine ulaşmamızı sağlayacak. Diğer taraftan bu çeşitlendirilmiş ürün gamı, farklı müşteri beklentilerine hitap edecek.” diye konuştu.

“Yeni RX için fiyat sabitleme garantisi veriyoruz”

Yeni RX SUV modelinin 2023 yılı satış adetlerinden de söz eden Bozkurt, “Yeni RX ile ilgili bu yılki hedefimizi, bulunurluk çerçevesinde 335 adet olarak belirledik. Bu aracın potansiyelinin çok daha fazla olduğunu biliyoruz ve ön taleplerdeki yoğunluk da bunu gösteriyor. Bununla birlikte tüm sektörü etkileyen tedarik sorunlarıyla yaşanan endişeleri azaltmak adına, ilk 170 adet için fiyat sabitleme garantisi vereceğiz. RX’i satın almak için sözleşme imzalayan müşterilerimiz, henüz tedarik aşamasında olan araca gelebilecek olan hiçbir zamdan etkilenmeyecek. Bunun, otomotiv sektörünün birden fazla bilinmezle mücadele ettiği bir dönemde diğer Lexus hizmetlerimiz gibi müşterilerimizin hayatını kolaylaştıracağını düşünüyoruz” dedi.

Lexus ürün atağımız yeni RX ile devam ediyor

Lexus NX ile başlayan ve RX ile devam eden ürün atağına değinen Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO Ali Haydar Bozkurt, “Premium segmentte büyük önem arz eden RX modelinin bizi heyecanlandıran bir başka yanı ise, markamızın bu yılki model atağının devamını temsil etmesi olacak. Şimdi satışa sunduğumuz RX SUV modelinin yanı sıra ikisi elektrikli olmak üzere üç modelin daha lansmanını gerçekleştireceğiz. Haziran-Temmuz aylarında UX EV ile RZ tam elektrikli SUV modellerini; sonbahar aylarında ise sınıfında bir ilk olacak LM VIP minivan modelini sunmak üzere hazırlıklar yapıyoruz. Yeni gelecek modellerle birlikte daha önce yer almadığımız segmentlerdeki boşlukları doldurarak premium segmentteki penetrasyonumuzu artıracağız. Sözünü ettiğimiz atak planı çerçevesinde bu yıl için 450 adet, önümüzdeki yıl için en az 1000 adet ile hedeflerimizi ulaşmayı planlıyoruz. Sonraki yıllar ise daha güçlü ve geniş ürün gamıyla bu rakam adım adım daha da yukarılara çıkacak. 2023, bolca Lexus konuşacağımız bir yıl olacak” diye konuştu.

Lexus bayi ağı genişliyor

Ürün yelpazesinin yanı sıra atak planının önemli bir bölümünün bayi yapılanması olduğunu belirten Bozkurt, “Markanın tanınırlığı üzerine çok emek harcadık ve bilinirliği önemli bir seviyeye getirdik. Artış gösteren satış hedefleriyle mevcut showroomlarımıza yeni bayilikler katılıyor. Bu plan çerçevesine mevcut İstanbul ve Ankara showroomlarımızı artık biz değil, bayilerimiz yönetecek. Buna ek olarak bu yıl içerisinde Bursa ve İzmir bayiliklerimiz devreye girecek. 2023 yılında ise Adana ve Antalya bayiliklerimiz açılacak. Böylece ikinci beş yıllık plan kapsamında büyüme planlarıyla paralel olarak bayi adedimizi 6’ya çıkarmış olacağız” dedi.

Üç farklı RX versiyonuyla çeşitlendirilmiş ürün gamı

Yeni Lexus RX, E SUV premium segmentinde tüm müşteri beklentilerine hitap edecek şekilde tam hibrit RX 350h, plug-in hibrit RX 450h+ ve performans hibriti RX 500h modellerinden oluşan üç farklı seçenekle sunuluyor.

Verimliliğin zirvesinde: Tam hibrit RX 350h

Oldukça kapsamlı bir ürün yelpazesine sahip RX ailesi, yüksek verimlilik sunan tam hibrit RX 350h ile başlıyor. Dördüncü nesil kendi kendini şarj eden hibrit sistemin geliştirilmiş verimliliğine ve akıcı sürüşüne sahip RX 350h, 2.5 litre hibrit motorla donatıldı. 250 HP güç sahip RX 350h, 0-100 km/s hızlanmasını 7.9 saniyede gerçekleştiriyor. Ortalama tüketimi 6.3-6.6 lt/100 km olan RX 350h modelinin ortalama emisyon değeri ise sadece 142-149 g/km olarak ölçüldü. RX 350h, daha küçük hacme sahip rakiplerine karşı güçlü bir alternatif olarak dikkat çekerken, konfor ve verimliliğe önem veren kullanıcılar için ideal seçenek olarak öne çıkıyor.

Şarj edilebilir hibrit RX 450h+ ‘menzil kaygılarını’ ortadan kaldırıyor

RX ürün gamının ikinci seçeneği modele plug-in özelliğini getiren RX 450h+ oldu. 2.5 litrelik dört silindirli motor, 18.1 şarj edilebilir bir lityum iyon batarya ile kombine ediliyor. Ek olarak arka elektrikli motor ile birlikte Lexus E-Four dört çeker sürüşe sahip.

Günümüzün büyük SUV tercih eden müşterileri için ideal bir kombinasyon olan RX 450h+ plug-in hibrit, etkileyici verimliliği ve yüksek performansıyla da öne çıkıyor. RX 450h+ plug-in hibrit, 24 g/km CO2 emisyonu, 1.1 lt/100 km yakıt tüketimi ve 69 km’ye kadar ortalama elektrikli menzil ile öne çıkıyor. Hibrit motorun 309 HP’lik gücü, RX’in 0-100 km/s hıza 6.5 saniyede ulaşarak performansın oldukça iddialı olmasını sağlıyor. Ayrıca tam elektrikli sürüş ile 130 km/s hıza kadar çıkabiliyor. RX 450h+, 6.6 kw/h şarj cihazı ile donatıldı ve 230 V/32 A bağlantıyla bataryanın tamamı yaklaşık 2.5 saatte şarj edilebiliyor. Ayrıca RX 450h+ modelinde sürücü, batarya tasarruf modunu seçerek benzinli motorun bir jeneratör gibi hibrit sistemin bataryasını yüzde 80 oranında şarj etmesini sağlayabiliyor. Böylece sürücü, sıfır emisyonlu sürüş için önceden hazırlık yaparak, egzoz salımının kritik olacağı şehir içi sürüşlerde veya otopark/garaj gibi kapalı alanlarda elektrik gücüyle yol alabiliyor.

Performans odaklı hibrit: Lexus RX 500h

Lexus, RX 500h modeliyle birlikte hibrit teknolojisini daha önce olmadığı farklı bir noktaya taşıyor. Hibrit araçların yüksek verimliliğini öne çıkaran Lexus, RX 500h ile üst düzey performans arayan kullanıcılara özel bir araç geliştirdi.

Yeni bir hibrit mimarisini kullanan araç, turbo beslemeli 2.4 litre benzinli motoru, 6 ileri otomatik şanzıman, ön elektrik motoru, hibrit batarya ve 76 kW’lık arka e-aks ile birleştiriyor. Toplamda 371 HP güç ve 550 Nm tork üreten RX 500h, 0-100 km/s hızlanmasını sadece 6.2 saniyede tamamlıyor. RX 500h üstün yakıt ekonomisiyle WLTP birleşik ölçümlerinde 8.0-8.3 lt/100 km tüketim değeri elde ediyor.

RX 500h, Lexus’un yeni DIRECT4 akıllı elektronik kontrol sistemini kullanan ilk RX oldu. DIRECT4, optimum yol tutuşu sağlamak ve dengeyi korumak için ön ve arka tahrik torkunu dört tekerleğe anında ve sorunsuz bir şekilde dağıtıyor. Arka tekerleklerin tahriki, ayrı bir elektrik motoru ve invertör ile arka eAks tarafından sağlanıyor. Daha iyi gövde kontrolü ve yol ile direksiyon arasındaki daha fazla his ile ödüllendirici bir sürüş deneyimi sunarken, aynı zamanda yüksek konfora sahip bir sürüş sağlıyor.

Tasarımda yeni bir sayfa açıyor

Yeni Lexus RX’in dış tasarımı, yeni modelin dinamik sürüş deneyimini yansıtacak tarza sahip olarak şekillendirildi. Yeni nesil NX ile başlayan yeni tasarım dilini evrimleştirerek RX modeline adapte eden Lexus, ilk bakışta RX olduğunu belli eden kendine özgü tasarım dilini de kullanarak önceki nesle ait detayları devam ettirdi.

Güçlü tasarımıyla performans potansiyelini yansıtan yeni nesil RX, Lexus’un imzası haline gelen ‘spindle ön panjur’ tasarımını, ‘spindle gövde’ tasarımına dönüştürdü. Gövdeye kesintisiz bir şekilde konumlandırılan ön panjur, daha ince farlarla birlikte aracın güçlü görünümünün altını çiziyor. 15 mm artırılan ön iz açıklığı ile birlikte aracın daha alçak ağırlık merkezi ve yere sağlam basan sürüş dinamikleri vurgulanıyor.

Yandan bakıldığında kaputun önünden başlayan akıcı çizgiler, arka camda alçalarak devam ediyor. A sütunu daha öne taşınan ve aks aralığı 60 mm artırılan yeni RX, eğimli kapı panelleri, arka spoyleri ve 21 inç jantlarıyla daha güçlü bir görünüme sahip oldu. RX modelinin karakteristik bir özelliği olan siyah arka sütun ise, daha güçlü üç boyutlu tasarımla “yüzer tavan” etkisini artırıyor. Daha kısa arka çıkıntılar, 45 mm artan iz açıklığı ve aracın tüm genişliğini kullanan şerit ışıklandırmayla aracın yere sağlam basan görünümünü destekliyor. Arkada LEXUS isminin altında yer alan şerit farlar ise, L şeklindeki ışıklandırmayla dikkat çekiyor.

Tazuna kokpit ile eşsiz bir sürüş deneyimi

RX’in iç tasarımı sade bir lüksü yansıtarak modern ve çağdaş bir görünüm sunuyor. Lexus’un kabini ilk andan itibaren ferahlık, zariflik ve konfor hissini yansıtmaya başlıyor. Kabinde Lexus Takumi Ustaları’nın el işçiliği, kendisini tüm detaylarda göstermeye devam ediyor. Lexus Takumi Ustaları, kapının açılma-kapanma hissine ve sesine kadar tüm detayları yakından inceleyerek kusursuz bir kabine imza attılar.

Sadelik teması, Lexus’un Tazuna konseptini mükemmel bir şekilde tamamlıyor. Bu konseptle birlikte tüm kontroller ve bilgi kaynakları, sürücünün, tamamen sürüşe odaklanması sağlayacak şekilde konumlandırılıyor. Sürücünün otomobille daha sezgisel bir bağlantı kurulması sağlanıyor.

Yeni RX ileri seviye bağlantı özellikleriyle birlikte daha hızlı ve daha kullanışlı multimedya teknolojisiyle de dikkat çekiyor. Akıllı telefonun kolayca entegre edilebildiği RX modelinde, sınıfının en büyük ekranlarından biri olacak şekilde 14 inç dokunmatik ekran yüksek çözünürlüklü grafikleriyle her şartta en iyi görüşü sağlıyor.

Yeni RX modelinde standart olarak üst düzey ses ve tonlara sahip yüksek kaliteli 12 hoparlörlü Premium ses sistemi yer alıyor. Bununla birlikte RX kullanıcıları, modele özel olarak yapılmış yeni 21 hoparlörlü Mark Levinson Premium Surround Sound ses sistemini de tercih edebiliyorlar. Daha yüksek donanım seviyelerinde yer alan ve özel ses uzmanları tarafından geliştirilen sistem, aracın kabin mimarisine göre optimize edilerek konumlandırıldı. Bagaj bölümüne yerleştirilen 22 santimetrelik subwoofer konser salonu deneyimini daha ileriye taşıyarak orijinal müziğin zenginliğini kabinde yaşatıyor.

Dinamik sürüşe sahip pratik bir SUV

Yeni Lexus RX her koşulda dinamik bir sürüş sunarken pratiklikten ödün vermiyor. GA-K platformu üzerine yapılan RX, bu alt yapının tüm avantajlarından yararlanıyor. Önceki modele göre 15 mm daha alçak ağırlık merkezine sahip RX, 2,850 mm ile 60 mm daha uzun aks aralığı; önde 15, arkada 45 mm ile daha geniş iz açıklığıyla dikkat çekiyor. Pratikliği artırılan RX’in uzunluğu 4,890 mm ile önceki nesille aynı olarak tasarlandı. Ayrıca önceki nesil ile aynı yüksekliği bulunan RX’in 25 mm daha fazla genişliği bulunuyor.

Akıllı yerleşim ve tasarım sayesinde, arka koltuktaki yolcular için daha fazla diz mesafesi sağlanıyor. Ayrıca daha geniş görüş açısıyla hem aracın yanı hem de önü daha iyi görülebiliyor. Koltuklardaki daha alçak oturma noktasıyla araca binmek ve araçtan inmek kolaylaştırıldı. 612 litrelik bagaj alanına sahip RX, daha ince bagaj kapağı, daha dik arka süspansiyon tasarımı ve daha alçak bagaj eşiğiyle daha fazla pratiklik sağlıyor.

Tercih edilen versiyona göre RX modellerinde yer alan 150 watt’lık arka kabin alanındaki soket ise pratikliği daha da artırıyor. Bu soket ile televizyon, laptop, oyun konsolu, mini buzdolabı, hoparlör gibi elektronik ve çeşitli beyaz eşyaları çalıştırabilmenin yanı sıra elektrikli scooter, drone ve elektrikli kaykay gibi aygıtlar da kolaylıkla şarj edilebiliyor.

Lexus Sürüş İmzası daha ileriye taşındı

Yeni RX, kendine özgü modifikasyonlarla birlikte NX’inkine benzer şekilde GA-K platformu üzerine yapıldı: Arka bölüm, aks aralığını artırmak üzere yeniden tasarlanırken daha fazla rijitlik için ek desteklere yer verildi. Bu ekstra rijitlik, Lexus mühendislerinin süspansiyonu daha performanslı ve daha konforlu yaparak hassasiyetle ayarlamasına izin verdi. Bu sayede eşsiz bir sürüş deneyimi sunmayı amaçlayan Lexus Sürüş İmzası daha da ileriye taşındı.

Performansta önemli bir artış sağlayan RX’in yeni çok bağlantılı arka süspansiyonu, üstün yanal denge ve gövde kontrolü getiriyor. Yeni RX modelinde versiyona göre Adaptif Değişken Süspansiyon (AVS) standart olarak yer alıyor. Adaptif Değişken Süspansiyon, hızlı tepkilerle bağımsız olarak her bir tekerlekteki sönümlemeyi kontrol ederek, bozuk zeminlerde dahi konforlu bir sürüş sağlarken virajlarda da aracın daha dengeli olmasını sağlıyor.

Sürücü adaptif süspansiyon ile iki farklı sönümleme tercih edebiliyor. Normal mod, direksiyon tepkisi ile sürüş konforu arasında bir denge sağlarken “Sport” modu daha sert sönümleme gücüyle daha sportif bir sürüşe öncelik veriyor.

Araç Frenleme Postür Kontrolü ise dünyada ilk kez Lexus’ta yer alıyor. Sürücüye doğrusal bir frenleme hissi veriyor ve dört tekerleğin hepsinin yolla güvenli bir şekilde temas etmesini sağlıyor. RX 450h+ ve RX 350h’de sunulan bu özellik, sürücünün fren pedalına yaptığı baskıya ve dikey süspansiyon hareketlerine göre ön/arka fren kuvveti dağılımını ayarlıyor. Bu da aracın öne yığılmasını engelliyor. RX 500h’de ise, aracın postürünü kontrol etmek için DIRECT4 tahrik gücü kontrol sistemi kullanılıyor.

RX 500h F SPORT Performance modelinde sunulan Dinamik Arka Aks Yönlendirmesi ise aracın hızına ve yönüne bağlı olarak otomatik olarak arka tekerlekler için en iyi açıyı ayarlıyor. Düşük hızlarda arka lastikler, daha çevik manevralar ve daha dar dönüş çapı için ön lastiklerin tersi yönünde açı yapıyor. Daha yüksek hızlarda aracın dengesini korumak adına arka tekerlekler ön aks ile aynı yönde açı yapıyor. Sistem, arka lastiklerin 4 dereceye kadar açı yapmasını sağlıyor.

Lexus RX, zengin donanımlarıyla geliyor

Yeni Lexus RX, Türkiye’de RX 350h ve RX 450h+ modellerinde Executive ve Exclusive olmak üzere iki versiyon sunarken, RX 500h modeli sportifliği daha fazla vurgulayan F Sport versiyonuyla geliyor. Standart donanımlar arasında 21 inç alaşım jantlar, ısıtmalı/havalandırmalı ön koltuklar, ısıtmalı arka koltuklar, elektrikli ayarlanabilir direksiyon, 21 inç jantlar, panoramik cam tavan, ısıtmalı direksiyon, ambiyans aydınlatma, eller serbest bagaj kapağı, 14 inç dokunmatik ekran ve dijital iç dikiz aynası gibi özellikler yer alıyor.

Bununla birlikte versiyona göre Adaptif Değişken Süspansiyon (AVS), Ön Cama Yansıyan Renkli Gösterge Ekranı, Mark Levinson 21 Hoparlörlü Ses Sistemi, Adaptif Uzun Huzme Far Sistemi (AHS), Panoramik Görüş Ekranı ve Otomatik Park Asistanı gibi özellikler sunuluyor.

F Sport versiyonunda ise modele özel olarak yapılan F SPORT tasarımı ön ve arka tamponlar, ön panjur ve siyah fren kaliperleri yer alırken aracın kabininde F SPORT tasarımı Süet Koltuklar, direksiyon, vites topuzu gibi iç detaylar dikkat çekiyor.

Tüm RX modellerinde üst düzey seviye güvenlik

Yeni RX, tüm modellerde standart olarak yer alan Lexus Safety System + her zamandakinden daha kapsamlı güvenlik ve sürücü asistanlarıyla donatıldı. Yeni aktif güvenlik ve sürücü asistan sistemlerine sahip RX, kaza riskini azaltarak hem araç içerisindekileri hem de araç dışındakileri koruyor.

RX’in Çarpışma Önleyici Sistemi (PCS) daha geniş bir algılama aralığı elde etmek için bir radar ve kamera kombinasyonunu kullanıyor. Böylece RX bir kavşakta sola veya sağa dönerken, karşıdan gelen araçları veya karşıdan karşıya geçen yayaları algılayarak kazayı önleyebiliyor. Tepki süresi daha hızlı hale getirilen sistem, Aktif Destek ile çalışan Acil Direksiyon Yönlendirme Desteği (ESA) sayesinde aniden bir objeden kaçtığınızda, aracın dengesini korumak ve şeridinde kalmasına yardımcı olmak için yönlendirme/fren desteği sağlıyor.

Çarpışma Önleyici Sistem, düşük hızlarda hareket ederken gaz pedalının ani ve istenmeyen kullanımını algılayabiliyor ve potansiyel olarak tehlikeli hızlanmanın önüne geçebiliyor. Kör Nokta Monitörü (BSM) ve otomatik frenli Arka Çapraz Trafik Uyarı Sistemi (RCTA), güvenli geçişlere ve manevra yapmaya yardımcı oluyor. Genişletilmiş güvenlik paketinin bir parçası olan Ön Çapraz Trafik Uyarı özelliği (FCTA) ise, zayıf görüş açısına sahip kavşaklarda her iki taraftan yaklaşan araçlar konusunda sürücüyü uyarabiliyor. Kör Nokta Monitörü ve Güvenli Çıkış Asistanı (SEA), RX’in e-Latch elektronik kapı açma sistemi için birlikte çalışarak, kapıların yanlışlıkla arkadan gelen araçların/bisikletlerin önüne açılarak yaşanan kazaları önlüyor.

RX tüm yolculuklarda eksiksiz destek sağlıyor

Lexus, özellikle uzun yolculuklarda yaşanan sorunların önüne geçmek adına Sürücü Monitörü’nü geliştirdi. Yeni Sürücü Monitörü, sürücünün durumunu sürekli olarak kontrol etmek için direksiyon üzerine yerleştirilmiş kamera kullanıyor. Böylece sürücünün konsantrasyonunu kaybedip kaybetmediğini tespit ediyor. Dünyada bir ilk olarak monitör, otomobilin aktif güvenlik sistemlerine bağlı olarak çalışıyor. Sürücü uyarılara yanıt vermezse hızlanmayı azaltıyor ve aracı kontrollü olarak durduruyor.

Proaktif Sürüş Asistanı (PDA), şehir içinde daha düşük hızlarda sürerken devreye giriyor. Karşıdan karşıya geçmek üzere olan veya yolun kenarında yürüyen yayaları, dar yerlerden geçerken diğer otomobilleri ve bisiklet kullanıcıları gibi tehlikeleri tespit etmek için RX’in ön kamerasını kullanıyor. Uzun otoyol sürüşlerinde, Dinamik Radarlı Hız Sabitleyici (DRCC) öndeki araçla güvenli takip mesafesini koruyarak gerektiğinde RX’i yavaşlatıyor veya durdurabiliyor. Artık sesli komutlara yanıt verebilen sistem, akıcı bir şekilde virajı dönmek için dönemece yaklaşırken hızını otomatik olarak ayarlıyor.

Sistem aynı zamanda çok şeritli bir yolda, sollama yapılırken karşıdan gelen araçla yaşanacak bir kazayı önlemek için hızı ayarlayabiliyor. Şerit Takip Asistanı (LKA) ve Şeritten Ayrılma Uyarısı (LDA), aracın kendi şeridinin ortasında kalmasına yardımcı olurken, Trafik İşareti Algılama Sistemi (RSA), sürücünün önündeki çoklu bilgi ekranına yolda algıladığı tabelaları yansıtıyor. Dinamik Radarlı Hız Sabitleyici, hız limitinde değişiklik olduğunda aracın hızını otomatik olarak kolayca ayarlayabiliyor. Bununla birlikte RX, versiyona göre sunulan Adaptif Uzun Huzmeli Far Sistemi (AHS) veya Otomatik Uzun Farları (AHB) sayesinde kısa ve uzun huzme arasında otomatik geçiş yaparak gece sürüşlerini daha güvenli hale getiriyor.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (04.04.2024)

Taşıt-kilometre İstatistikleri, 2022 Toplam taşıt-km 343 milyar 917 milyon olarak hesaplandı Türkiye’de 2022 yılında trafiğe …