Ekonomi-teknoloji, spor, kültür-sanat haberleri, TUİK verisi (10.01.2022)

BES, 2021’de enflasyonun üzerinde kazandırdı

Enflasyondan fazla getiri sağlayan BES; Türkiye’nin en güvenilir ve en kazançlı yatırım aracı olduğunu bir kez daha ispatladı. Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, “Finansal dalgalanmaların yoğun şekilde yaşandığı bir yılı geride bırakırken BES; Türkiye ekonomisinin tasarruf dinamosu haline gelerek en güvenilir birikim ve gelecek planlama sistemi oldu. Ayrıca, 18 yaş düzenlemesi, devlet katkısının yüzde 30’a çıkarılması, BEFAS, Bütünleşik Planlar gibi pek çok olumlu düzenlemeyle BES, 2021’de gelişti ve büyüdü. 2022’de de daha hızlı bir büyüme bekliyoruz” dedi.

Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, 13,3 milyon katılımcıya ve 244 milyar TL fon büyüklüğüne ulaşan BES’in (OKS dahil) tüm sektör olarak yukarı yönlü bir ivme yakaladığını belirtti. Katılım Emeklilik, EGM tüm endeks verilerine göre yüzde %39,6 getirisi ile enflasyonun üzerinde getiri sağladı. Ayhan Sincek, “2021 yılında 18 yaş düzenlemesiyle artık ailenin tüm fertlerinin geleceğini güvence altına alan BES, böylesine çalkantılı bir dönemde gerçekten güvenli bir liman olduğunu ispatladı” dedi.

Özellikle 18 yaş düzenlemesinin yürürlüğe girmesi hem orta vade planlamalarda hem de uzun vade emeklilik planlaması açısından umut verici bir gelişme oldu diyen Sincek, şunları ekledi; “Düzenleme sektöre bir hareket getirdi, Emeklilik şirketleri açısından yeni bir pazar açıldı. Şirket olarak bizi de sektörümüzü de olumlu etkiledi. Daha bütünleşik, tüm aileyi kapsam alanına alan planlar geliştirilmesinin önü açıldı. Açıklanan kampanyalar, reklam filmleri ve iletişim çalışmalarıyla da desteklendi. Tüm bunların sonucunda BES, son ayları hareketli geçirdi. Bu hareketin 2022’de de artarak devam edeceğini öngörüyoruz.

18 yaş altı BES’li sayısı 170 bini aştı

EGM verilerine göre 18 yaş altı BES’li sayısı 170 bine, bu kategorideki fon tutarı da 260 milyon TL’ye ulaştı. Bebeklikten ilk gençlik yıllarına kadar uzanan geniş skaladaki binlerce çocuk ve gencimiz için BES sayesinde gelecek daha kolay olacak. Sektörün derinleşmesindeki öncülüğümüzü bu alanda da gösteriyoruz; Katılım Emeklilik olarak avantajlı paketimizle üretimin yüzde 8’ini gerçekleştiriyoruz.”

Devlet katkısı yüzde 30’a çıktı

Ayhan Sincek, “Müşterilerimizin tasarruflarına en yüksek getiriyi sağlama çabamız regülasyon tarafında da takdir görerek devlet katkısının yüzde 30’a çıkarılması kararı verildi. Bu da BES’i eşsiz bir tasarruf sistemi konumuna getirdi. Bu sayede ülke tasarruflarının artırılmasında en önemli tasarruf yöntemlerinden biri konumuna gelen, dünyanın en bonkör teşvik sistemi BES, daha da güçlü ve rekabetçi hale geldi. Bu durumun sistemin sürdürülebilir büyümesine büyük ölçüde ivme katacağına eminiz. Şartlar ne olursa olsun, finansal ve ekonomik dalgalanmaların sonunda temeli sağlam, stratejisi olan, geleceğe ümitle bakan sektörler ve şirketler yollarına devam edecektir. Burada önemli olan yeni, inovatif ve çözüm odaklı ürünler ve yaklaşımlardır” şeklinde konuştu.

Faizsiz fonlara ilgi artıyor

Bu süreçte faizsiz fonların da yüksek oranda getiri ile emeklilik sistemini yukarı taşımaya devam ettiğini belirten Sincek, “Faize duyarlı insanlarımızın beklentilerini ise gerek katılım esaslı BES gerekse de katılım sigortacılığı, hem ürün kalitesi ve sunulan hizmetler hem de teknolojik alt yapı ve ulaşılabilirlik olarak çok iyi karşıladı. Bu da büyümeyi getirdi. Faizsiz fonlar sektör ortalamasının %21 üzerinde getiri sağladı. Böylece 2021 yılında da faizsiz fonlar sektör ortalamasından pozitif ayrıştı. Faizsiz fonların pazar payı da yıldan yıla hızlı bir şekilde artıyor. 2013 yılında sadece yüzde 2,21’lik pazar payı 2017 yıl sonunda yüzde 6’lara yükseldi. 2020 yılında yüzde 15’lere ulaşan faizsiz fon büyüklüğü payı 2021 yıl sonu itibariyle yüzde 20’lere ulaştı.” ifadelerini kullandı.

Sektörün üzerinde büyüyoruz

Katılım esaslı BES ve katılım sigortacılığının öncüsü Katılım Emeklilik’in de 2021 için belirlediği tüm hedeflerini gerçekleştirdiğini aktaran Sincek şöyle devam etti; “850 bin BES sözleşmesi, 230 bin sigorta sözleşmesi, 5,7 milyar TL’yi aşan fon büyüklüğümüz ve getiride üst sıralarda yer almayı başaran faizsiz fonlarımızla her yıl BES’in cazibesinin artırılmasında öncü rol üstleniyor, sektörün üzerinde büyümeye ve sektörümüzü büyütmeye devam ediyoruz. Bu süreçte Katılım Emeklilik olarak fon büyüklüğümüz sektör ortalamasının üzerinde bir ivmeyle büyüyerek 3,7 milyar TL’den 5,7 milyar TL’ye yükseldi. Sektördeki ortalama yüzde 43,1’lik artışa kıyasla daha yüksek oranda, yaklaşık yüzde 52’lık bir büyüme gerçekleştirdik.

Bizi tercih edenlere yüzde 208 kazandırdık

EGM’nin hesapladığı kurucu şirket bazında 2021 yılı getiri kıyaslamasında Katılım Emeklilik ve Hayat A.Ş olarak yılı yüzde 39,62’lik getiri oranıyla tamamlamayı başardık. Özellikle aralık ayı aylık enflasyonun yüksek geldiği ortamda bile yüzde 36’lık enflasyonun üzerinde katılımcılarımıza reel getiri elde etme başarısını göstermek bizi katılımcılarımıza karşı verdiğimiz reel getiri sözüne sadık kalma anlamında mutlu etti.

Zaman periyodunu son 5 yıllık perspektife aldığımızda ise yüzde 208,5’lik getiri ile sektörde katılımcısına en fazla getiri sağlayan şirket olmanın da ayrı gururunu yaşıyoruz. Aynı dönem aralığında yüzde 134’lük enflasyonun üzerinde katılımcımıza yine reel getiri sunma başarısını gösterdik.

BEFAS’la tüm BES’liler yatırım yapabiliyor

Ayrıca BEFAS (Bireysel Emeklilik Fon Alım Satım Platformu) sistemi aracılığıyla diğer BES müşterileri de Katılım Emeklilik fonlarına yatırım yapabiliyor. Katılım evreninde istediği emeklilik fonunu tercih etme imkanı sağlayan BEFAS ile oluşacak rekabetten bireysel emeklilik hesabı olanlar karlı çıkacak.

Katılım sigortacılığında da büyüyoruz

Katılım Emeklilik olarak faizsiz BES’in yanı sıra katılım sigortacılığı tarafında da yaşamın her alanına dokunan sigortacılık ürünlerimizle gelişmeyi sürdürüyoruz. Sigortacılık tarafında da hedefimize ulaşarak büyümeye devam ediyoruz. 2021 yılında karlılığımızı arttırdık. 2022’den de oldukça umutluyuz. Sigortacılık sektörüne ve katılım sigortacılığına olan desteğimiz de artarak devam ediyor. Diğer yandan sağlık branşında da iddialı büyümemiz sürüyor. Türkiye’nin ilk faizsiz özel sağlık sigortasını sektörle buluşturan Katılım Sağlık olarak değişen koşullara esnek çözümler getiriyoruz. Tamamlayıcı sağlık sigortalarıyla başlayan süreç, bugün kurumsal markamız Katılım Sağlık’la devam ediyor. Katılım Sağlık da pandemi döneminin en hızlı büyüyen markalarından biri oldu. Bütünleşik emeklilik planlarının önünün açılması ile pek çok faydayı bir araya getirip birlikte sunacak olan yeni ürünler çalışıyoruz, bu sayede 2022 yılında katılımcılarımızı yeni avantajlarla buluşturacağız.”

KTSYD’nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği Sporun Vizyonu Eğitim Semineri, Concorde Luxury Resort’ta gerçekleştirildi

 Sporun vizyonu Bafra’da irdelendi

Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği’nin (KTSYD) geleneksel olarak düzenlediği Sporun Vizyonu Eğitim Semineri 8 Ocak 2022 Cumartesi günü Bafra bölgesinde bulunan Concorde Luxury Resort’ta gerçekleştirildi.

Seminer, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başladı. Moderatörlüğünü KTSYD Genel Sekreteri Necati Özsoy’un yaptığı seminer, KTSYD Başkanı Burhan Gürkan’ın açılış konuşmasıyla başladı.

Gürkan: “40’ıncı yıla özel çalışmalarımız var”

KTSYD Başkanı Burhan Gürkan yaptığı açılış konuşmasında, ülkemizi ve tüm dünyayı olumsuz bir şekilde etkisi altına alan Covid-19’a rağmen 1 yıllık aranın ardından semineri gerçekleştirmenin mutluluğu içerisinde olduklarını dile getirdi.

Pandemi döneminin sporu da olumsuz etkilendiğini söyleyen Gürkan, “Yeniden özlediğimiz spora döndük. 1 yılın ardından yeniden bir aradayız. Vakalarından dolayı tedirginlik de yaşadık ancak gerekli tedbirleri alarak seminerimizi gerçekleştiriyor olmamız bizi mutlu etti” dedi.

Gürkan konuşmasının devamında “Türkiye Spor Yazarları Derneği ile yakın ilişkilerimiz devam ediyor. Onların bilgi birikimlerinden faydalanıp görevimize devam edeceğiz. Derneğimiz 40’ıncı yıla merdiven dayadı. 40’ıncı yılımızda kalıcı bir şeyler yapmak için çalışmalarımız devam etmektedir. İnşallah seminerimiz önümüzdeki yıl daha sağlıklı bir ortamda olacak. Katılan herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.

Tatar: KTSYD, KKTC için büyük önem taşır

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da seminere katılarak açıklamalarda bulundu. KTSYD üyeleri ve Türkiye’den gelen konuklarla biraraya gelen Tatar, seminerin son oturuma katılım gösterdi.

Oturum öncesinde bir konuşma yapan Tatar; “Hem spordan hem de meslekten gelmiş olmamdan dolayı burada olmayı hak ettiğimi düşünüyorum. Spor yazarlarının ülkemiz adına olmazsa olmazdır. KKTC’nin dünyada var olabilmesi için spor en önemli birimdir.

KTSYD’nin, ülkemiz için büyük yeri var. Genç spor yazarlarına da ülkemizin ihtiyacı var. Emek veren tüm spor yazarlarına teşekkür ederim” ifadelerine yer verdi.

“KTSYD’nin her zaman yanındayız”

Seminerin açılışında konuşan Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Başkanı Oğuz Tongsir, “Bu davet için teşekkür ederim. Birbirinden değerli dostlar, büyüklerimiz var. TSYD-KTSYD hep birlikte hareket etti, öyle de devam edecek. Seminerin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Maalesef biz yapamıyoruz. Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Dilerim ki seneye sağlıklı bir seminer yaparız birlikte. Katkı verebiliyorsak ne mutlu bize” dedi.

 “Yarın maç anlatacaksam, bugün iki buçuk saat çalışırım”

Günün ilk oturumunu KTSYD Mali İşler Sorumlusu Serkan Soyalan yönetti ve “Spor Spikerliği” konulu oturumda Spor Spikeri Alp Özgen, spor yazarlarıyla buluştu.

“Spor spikerleri en şanslı gruplarız” diyerek sözlerine başlayan Özgen, “Spor heyecandır. Dengeyi tutturduğunuz zaman hiçbir sorun olmaz. Sonuçta yaptığımız iş iletişim. Sorumluluk gerektiriyor. Milyonlara sesleniyorsunuz. Ses çok önemli, radyoda daha da önemli. Sesi iyi kullanabilmek, 90 dakikaya yaymak tecrübeyle olan şeyler. Tok bir sesim olduğu için bunun avantajını kullandım. En hakim olduğum lig Bundesliga’dır. Çocukluğumdan beri. Yarın maç anlatacaksam, bugün 2-2,5 saat çalışırım. Çoğu kesim bu işi basit görüyor ancak çok ciddi bir mesleğimiz var. Ciddi hazırlık gerektirir. Çok çalışmak gerekir” şeklinde konuştu.

Canlı yayın ve üslup konuşuldu

Günün ikinci oturumu, KTSYD Sportif İşler Sorumlusu spor yazarı ve yönetim kurulu üyesi Beyzade Ünalmış’ın sunumuyla gerçekleştirildi.

“Canlı yayın ve üslup” adı altında gerçekleşen oturumda TRT Spikeri-Eğitmen Güven Göktaş ve Lig Radyo Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ayan spor yazarlarını bilgilendirdi.

Güven Göktaş (TRT Spor Spikeri), spor yazarlarına seslendiği oturumda “Biz spikerlerin, “maç anlatımı” hayatımızın bir parçası olması lazım. Eğitim şart. İyi Türkçe, iyi nefes, yetenek ve eğitimin birleşmesiyle ancak o zaman ortaya kaliteli bir anlatım çıkacaktır” dedi.

Göktaş, uzun yıllardır bu mesleği yürüttüğünü, öğrenmenin yaşı olmadığını, sürekli kendisini geliştirme adına çalıştığını söyledi.

Lig Radyo Yayın Yönetmeni Mehmet Ayan da spor yazarlarına seslenerek önemli bilgiler verdi. Türkiye’de spikerlere gerekli değerin verilmediğini ifade eden Ayan, canlı yayınlarda anlatım konusunda çok önemli noktalara değinerek spor yazarlarına bilgiler verdi.

“Futbola adanmış bir hayat”

Günün son oturumu öğle yemeği sonrasında gerçekleştirildi. Asbaşkan Şükrü Burağan’ın sunduğu “Futbola adanmış bir hayat” konulu oturumun konuğu Türkiye’nin tanınmış teknik direktörlerinden Yılmaz Vural’dı.

Deneyimli teknik adama TSYD Başkanı Oğuz Tongsir de bu oturumda eşlik etti. Vural sözlerine Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği’ne teşekkür ederek başladı. Önemli davet için çok mutlu olduğunu söyleyen Vural, anılarını spor yazarları ile paylaştı.

“İmkan sağlanırsa Kıbrıs’ta çalışmaya açığım”

Bir spor yazarının sorusu üzerine cevap veren Yılmaz Vural, “Kıbrıs’ta imkan olursa gelirim. Kıbrıs’ı çok seviyorum. Burada teknik direktörlük yapmak güzel olurdu” dedi.

30 takımda teknik direktörlük yapan ve 750’den fazla resmi maça çıkan Yılmaz Vural, daha önce yöneticiler vasıtası ile Fenerbahçe’den teklif aldığını da doğruladı.

Türkiye’nin tüm bölgelerinde teknik direktörlük yaptığını söyleyen Vural, Türk teknik direktörlerinin dışa açılması için büyük takımlarda teknik direktörlük yapması gerektiğini, kendisinin almış olduğu eğitim ve tecrübelerine güvendiğini söyledi.

Vural ayrıca Türkiye’de futbolun kötüye gittiğini de ifade ederken, oturum sonunda da tüm spor yazarlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi.

Düzce’nin turizm potansiyeli değerlendirildi

Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD)’nin ‘Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor’ projesi kapsamında destek verdiği ‘Düzce İktisat ve Kalkınma Kongresi’nin ardından, kentin turizm potansiyelini ileri seviyeye taşımak adına karşılıklı görüş alışverişinin yapıldığı değerlendirme toplantısının ilki 8 Ocak Cumartesi günü Point Hotel Taksim’de gerçekleştirildi.

Türkiye’nin en genç ili olan Düzce’nin turizm potansiyelinin konuşulduğu toplantıya Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak, TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, TÜRSAB Batı Karadeniz Bölge Temsil Kurulu Başkanı Ercan Güner, Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, İTO Meclis Üyesi Murat Kalsın, Ketenoğlu Tekstil ve HİT Karbon AŞ Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Keten, Rota Yayıncılık Yönetim Kurulu Başkanı, Marketing Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen, Doç. Dr. Nur Ündey, Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi, İş Geliştirme ve İletişim Yöneticisi Dr. Beyza Toksoy, Greenpark Hotelleri Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Atilla Üstündağ, iş insanları, STK temsilcileri, ekonomi gazeteci ve yazarları katıldı. Kentin turizm potansiyelini geliştirmek için katılımcılar tek tek söz alırken, görüş alışverişinin yapıldığı ve gazetecilerin sorularının yanıtlandığı toplantıda Düzce Belediyesi, TÜRSAB, iş insanları ve basının ortaklaşa gerçekleştireceği çalışmalar masaya yatırıldı.

ÖZLÜ: KONGRENİN SONUÇ BİLDİRGESİNİ UYGULAMAYA KOYACAĞIZ

Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, şunları söyledi:

Düzce’nin gelecek 50 yıllık yol haritasının çizilmesi adına Aralık ayı sonunda gerçekleştirilen ‘Düzce İktisat ve Kalkınma Kongresi’ni gerçekleştirdik. Şehrin tüm dinamikleriyle birlikte bilimin ışığında geleceğin Düzce’sinin temellerini hep birlikte attık. Kongre ile, Tarım, Turizm, Ticaret ve Sanayi başlıkları altında işlenen konular üzerinden yol haritasının oluşturulmaya başlanacak. Kongrenin sonuç bildirgesinin yayınlamasının ardından hızlı şekilde uygulamaya geçeceğiz. İmkanlarımızı seferber ederek, Düzce’yi ve içinde barındırdığı potansiyeli, birçok konuda olduğu gibi aynı ölçekte ki diğer iller için rol model olarak ortaya çıkartacağız.” dedi. Özlü, “TÜRSAB ile birlikte yeni bir projeyi hayata geçiriyoruz. Kurugöl’de konaklama tesisi projemiz olacak. Turizm konusunda bakir bir bölge burası. Sapanca ve Bolu arası boş. Düzce’de kültür, tarih, yeme içme, deniz, rafting, Sarıkaya mağarası, orman potansiyeli var. Her birlikte çalışarak bu potansiyeli ortaya çıkaracağımıza inanıyorum.” diye konuştu.

Özlü, “Kongre akabinde tüm panelistlere ve gazetecilere hepinize ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Gazetecilerin tavsiyelerini kaydettim. Uygulanması için ilk adımları öncelikli hale getirdik. Güzel gidiyoruz. Sizlerin katkısıyla, desteğiyle, yönlendirmelerle daha güzel işler yapacağız. Bunun yanında Konuralp pirinci çok özel. Benden önce pirinç tarlalarını imar planı içerisine almışlar. Yaptığımız çevre düzenleme neticesinde onları çıkartıyoruz. Tarım arazisi olarak kalacak ve İstanbul’u geçmişte besleyen Konuralp pirincini koruyacağız.” dedi.

ÖNDER: “DÜZCE’YE YATIRIM PLANLAYABİLİRİZ”

Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, şunları söyledi: “Bilişim, yazılım, teknoloji sektöründe çalışan gençlerin, büyük kentler dışında başka bir şehirde yaşama talepleri var. İlk sırada, Bodrum geliyor. İkinci bir yer, henüz yok. Gençlerin bu yön arayışında, ikinci durak neresi olabilirin cevabı henüz yok. Düzce neden olmasın, olabilir elbette. Hem turizm ve yaşam merkezleri, hem de iş dünyası katmanında teknopark hayata geçebilir. Nitekim, günümüzde nitelikli insan kaynağımız, istediği bir şehirde yaşayarak, hem ülke içine, hem yurtdışına iş yaparak, fikirlerini aktarabiliyor. Gençler, artık Anadolu’nun herhangi bir yerinden fikirlerini yurtdışına ihraç etmeye başladılar. Uyumsoft olarak bizim, Tokat, Sivas ve Malatya gibi Anadolu’nun çeşitli illerinde 200’ün üzerinde nitelikli insan kaynağımız bulunuyor, önümüzdeki süreçte Düzce’de yatırım planlayabiliriz” diye konuştu.

İTO Meclis Üyesi Murat Kalsın, “Sayın Bakanımın Düzce’de yaptığı başarılı işlere imreniyoruz. Vizyonuyla tecrübesiyle çalışmalarını sürdürüyor. Kendisini takipteyiz ve her zamanda emrindeyiz” dedi.

Greenpark Hotelleri Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Atilla Üstündağ, “Düzce Kaynaşlı otomobil ampül fabrikamızda üretiyorduk. Depremde yıkıldı. Düzce de bakanımız ve ticaret odası başkanımızın destekleriyle yüksek teknolojili endüstriyel depo merkezi yapmak istiyoruz. Aynı zamanda Düzce’ye otel yatırımı da yapabiliriz” diye belirtti.

BAĞLIKAYA: “DÜZCE’YE YATIRIM YAPIYORUZ”

TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Turizm noktasında birçok ilin etkinliği, faaliyeti oluyor. Ama Düzce’nin yeri bizim için ayrı. Özel olarakta birlik olarak başkanımızın bahsettiği bir yatırımımızda olacak. Başkanımızı da kentin 50 yılını planlama vizyonunu hayata geçirdiği için tebrik etmek istiyorum. Düzce bulunduğu konum itibariyle büyükşehirlerin ortasında yakınında olması bile diğer özelliklerini hiç saymasak bile çok ciddi bir turizm potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Şehirlerin şöyle ikilemleri oluyor. Sanayi ya da turizme mi ağırlık vereceğim anlamında. Hem sanayi hem turizm çok rahatlıkla sürdürülebilinir. Bu da yerel yöneticilerin bakışıyla şekillenir. Özellikle sanayi konusunda yeşil ve AB uyum süreci içerisinde tedbirlerin alınması gerektiği de kongrede vurgulandı. Turizm hakkettiği yere ulaşacak. Seyahat acentaları birliği olarak elimizden gelen tüm katkıyı vermeye hazırız.” dedi.

ÜNDEY: “GASTRONOMİ TURİZMİ KONUSUNDA MARKA OLABİLİR”

Doç. Dr. Nur Ündey, “Düzce, İstanbul’a olan yakınlığının avantajını kullanabilir. Gerek doğal mirası ve somut olan mirası açısından da çok zengin. Ekoturizm ve gastronomi turizmi noktasında marka olabilecek bir kent. İyi bir reklam ve tanıtım kampanyasıyla marka olabilir. Kent, TÜRSAB’ın gastronomi turizmi marka kentler ağına da girebilir.” diye konuştu.

YILDIRIM: “KENTE BİR SİMGE GEREK”

Ekonomi Gazetecileri Yazarlar Kurulu Başkanı, Habertürk Ekonomi Yazarı Abdurrahman Yıldırım, “Turizmden bahsediyorsak, Düzce’ye uygun bir simge gerekiyor. Aynı zamanda kendi yöresel yemeklerinizden de bir tane seçilmeli. Ve onu tanıtmalısınız. Kent geçip gidilen kavşak noktası olarak biliyorum. Gelip geçilecek yer değil de kalınacak yer olarak sloganlaştırılması gerekiyor. Makyaj gerektiğini düşünüyorum ve başarılar diliyorum.” dedi.

ÖZEN: “HEPİMİZDE DÜZCE FARKINDALIĞI OLUŞTU”

Rota Yayıncılık Yönetim Kurulu Başkanı, Marketing Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen, “Herkeste bir Düzce farkındalığı oluştu. Gerçekten Düzce öncesi ve sonrası belleklerimizde yer edindi. Diğer illere de rol model oluşturabilecek hale gelmesi önemli. Herkese örnek olsun. Katma değer yarattınız.” şeklinde konuştu.  

’AR-GE MERKEZLERİ, START-UP’LARLA BİRLİKTE ÇALIŞMALI’

UTİB, TechXtile İnovasyon Ligi 2021 kapsamında finalist firmalara yönelik eğitimlerin ilkini gerçekleştirdi. Firmalara, Ar-Ge ve inovasyona harcanan paranın yatırım niteliği taşıdığı mesajı verildi.

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği’nin (UTİB) kuruluşlarda inovasyon bilinci oluşturmak ve inovasyona dayalı ihracat artışını desteklemek amacıyla düzenlediği İnovasyon Ligi çerçevesinde gerçekleştirdiği eğitimler başladı. 8 hafta sürecek eğitimlerin birincisinde AR-GE Merkezleri Kapasite Geliştirme Desteği konusunda eğitim veren TechXtile Program Koordinatörü Ufuk Batum, “Türkiye girişimcilik ekosistemi hızla gelişiyor. Start-Up’lar her geçen gün çoğalırken AR-GE merkezlerinin Start-Up’larla birlikte çalışması çok önemli” dedi.

AR-GE VE İNOVASYONA HARCANAN PARA, YATIRIMDIR’

Hayatta kalmak isteyen şirketlerin AR-GE ve inovasyona gereken önemi vermesi gerektiğini kaydeden Ufuk Batum, “Özellikle gelişmiş pazarların rekabetçi ortamında; Ar-Ge ve inovasyonun, şirketler için hayatta kalma ve başarılı olma adına kritik önemde olduğu kavranmış durumda. Ülkemizde de hem büyük şirketlerimizin hem de KOBİ’lerimizin gelirleri üzerinden kayda değer bir bütçeyi Ar-Ge’ye, inovasyona ayırmaları gerekiyor. Bu bütçeyi bir harcama olarak değil, gerçek bir yatırım olarak görmelerini tavsiye ediyorum çünkü bu alanda harcanan her para ileride çok daha büyük kazançlar olarak geri dönecektir. Ülkemizde kurumsal dünya ve Start-Up dünyası, birbiriyle fazla iletişimde değil. Ar-Ge merkezlerini incelediğimde temel ihtiyaçlardan birinin, Start-Up’lardan nasıl istifade edeceğinin bilinmesi olduğunu gördüm. Ar-Ge merkezleri, Start-Up’lardan faydalandığında daha hızlı ve ucuz şekilde başarı elde ederken, girişimcilik ekosistemine de katkı sağlamış olur” dedi.

“KAYNAK AZSA VERİMLİ KULLANMALIYIZ”

Ülkemizde AR-GE merkezlerine ayrılan bütçenin kısıtlı olduğunu söyleyen Ufuk Batum, kaynakları verimli kullanmak gerektiğinin altını çizdi. AR-GE merkezlerinin rakip olsalar dahi ortak çalışmalara imza atabileceklerini kaydeden Batum, “Mühendisler olarak işin teknik taraflarına çok daha fazla önem veriyor olsak da bu yolda; finansal okuryazarlık, bütçe yönetimi, müşteri ihtiyacını anlamak ve iletişim konusunda kendimizi geliştirmemiz çok önemli. Sektörün sıkıntılarından biri markalaşamamak. AR-GE konusundaki çalışmalar Türkiye’de geç başlamış olsa da mesafeyi kapatabilme adına avantajları yok değil. Arkadaşlarımızla sahaya çıkıp ziyaretler yaptığımızda beklentimin üzerinde müşteriyle temas olduğunu gördüm. AR-GE bölümündeki arkadaşlarımızın dışarıyla iletişimi çok büyük önem taşıyor. AR-GE kültürü gelişirken ve bütçelenirken sahada gördüğümüz eksiklerden biri insan kaynağının ve bütçenin sınırlı kalması. Türkiye’deki AR-GE merkezleri bir arada çalışmıyor çünkü aynı zamanda rakip olduklarını söylüyorlar. Ama dünyada rakiplerin birlikte çalıştıkları AR-GE örnekleri var. Kaynak azsa o kaynağı nasıl verimli kullanacağımızı düşünmeliyiz” diye konuştu.

DÜNYANIN EN CÖMERT ÜLKESİ TÜRKİYE, KARA KITANIN EN FAKİR ÜLKESİ TOGO’YA IŞIK OLDU

Türkiye’de genellikle yaşlılarda ortaya çıkan ve tedavi edilmediğinde körlüğe sebep olan katarakt hastalığı dünya genelinde, özellikle de Afrika’da yaşın yanı sıra yetersiz beslenme, uzun süre şiddetli ışığa maruz kalma, göz travmaları gibi sebeplerle yaygın biçimde görülüyor.

Teknik ve maddi imkansızlıklar nedeniyle milyonlarca insan ameliyat olamadığı için görme yeteneğini kaybediyor ve yaşamını başkalarına bağımlı bir şekilde sürdürüyor.

“Bana ışık olur musun?” sloganıyla Deniz Feneri Derneği’nin 2017’de Afrika’da başlattığı Katarakt Ameliyatları Projesinin en son durağı kara kıtanın en fakir ülkesi TOGO oldu.

Başkent Lome’nin 80 kilometre batısında bulunan Tabligbo bölgesinde 400 kişi yine ülkenin kuzeyinde bulunan Anie bölgesinde ise 400 kişiye olmak üzere karanlığa mahkum toplamda 800 kişi ışığa kavuştu.

Gözleri görmediği için başkalarına muhtaç yaşamak zorunda kalan Togolular ameliyat sonrası büyük bir sevinç içindeydi.

Yapılan katarakt ameliyatları sonrası Başkente 280 kilometre uzakta bulunan sokode bölgesinde 1000 şehide 1000 su kuyusu projesi kapsamında açılan kuyuları ziyaret ederek bölge halkının sevincine ortak oldu.

2021’de 10 bin hedefine ulaşmıştı. Proje, Gana, Togo, Benin, Mali, Çad, Uganda, Tanzanya, Nijer, Etiyopya, Pakistan, ve Somali’nin de aralarında bulunduğu 11 ülkede uygulanmıştı.

Ameliyatlarla birlikte binlerce kişi yeniden ışığa kavuştu. Katarakt projesi, aynı zamanda bölgedeki doktor ve sağlık çalışanları için de bir eğitim programı oldu. Ameliyatlar, 900 lira gibi cüzi bir rakam karşılığında yapılırken, 2007’den bu yana 11 ülkede gerçekleştirdiği ameliyat sayısı 12 bine, saha taraması ise 500 bine ulaştı.

Deniz Feneri Derneği, 2022’de bağış gelmesi durumunda 20 bin ameliyat gerçekleştirmeyi hedefliyor.

İSGİD: STK’CILIĞA YENİ BİR SOLUK GETİRECEK
Çeşitli Sivil Toplum Kuruluşlarında uzun yıllar yöneticilik yaparak deneyim kazanan isimler şimdi İSGİD – İstanbul Samsunlu Genç İş İnsanları Derneği çatısı altında birleşti.

Daha güçlü bir yönetim, dahadinamik bir ekip, daha vizyoner bir yapıyla kurulan İSGİD; İstanbul’da yaşayanSamsunlu iş insanlarını bir araya getirmeyi amaç edinerek güçlü bir yapının ilktemellerini attı. Samsun’un, Samsunlunun; gerek ekonomik, gerek siyasi, gereksehizmet alanında tüm sorunlarını gurbette çözmeyi kendisine amaç edinen ekipşimdiden kolları sıvadı.

İSGİD: Geleneksel hemşeriderneklerine nazaran, bürokratik hiyerarşide karşılaşılacak tüm engelleri,fiziksel sorunları, hemşerilerinin karşılarına çıkan tüm olumsuz parametreleri,birlik olmanın verdiği güçle yeniden yapılandıracak. STK dünyasında çığıraçacak planları, hayalden öte gerçekçi faaliyetleri ile şimdiden Samsunluları,genç girişimcileri ve Samsuna gönül vermiş kişileri heyecanlandıran İSGİD’ingelecekteki en önemli hedeflerinden biri, Samsunlu genç iş insanlarını varolantüm genç iş insanları platformları, dernekleri, federasyonları vekonfederasyonları ile bir araya getirip global bir iş birliği yapmalarınısağlamak.

Aynı zamanda genç girişimciadayları ve startup projelerini ilgili yatırım fonları, melek yatırımcılar veplatformlar ile desteklemek, birlikte projeler üretmek.

Yönetim kurulu başkanlığınaçeşitli sivil toplum kuruluşlarında, siyasi partilerde ve yardım örgütlerindeher kademede yöneticilik yapan Girişimci, İş İnsanı Fatih Aşcı’nın getirildiğiİSGİD, kurucu üyeleri ile dikkatçekiyor.

Kurucu Genel Başkan

Fatih Aşcı Girişimci, İş İnsanı Astglobal

Kurucu Üyeler;

Caner Yılmaz İş İnsanı, Turizm İşletmecisi Cnr Grup

Çiğdem Emirza Akademisyen İstanbul Bilgi Üniversitesi

Erdem Başaran İş İnsanı, Mali Müşavir

Eren Keskin İş İnsanı Keskin Metal

Ersin Üresin İş İnsanı Efor Şirketler Grubu

Fatih Sultan Aral İş İnsanı, Sigortacı Bs Sigorta

Harun Şener İş İnsanı, Otomotiv Gökerler Otomotiv

İbrahim Keleş İş İnsanı, Kargo Acentesi

Ömer Yılmaz Egeİş İnsanı, Sanayici Nurtaş Mutfak

Savaş Şahin İş İnsanı, Matbaacı Şahin Matbaa

Selim Güneş İş İnsanı, İhracat Unistork

Şeyda Karadeniz Kırmızıgül Ses Sanatçısı İBB

Taner Yiğit İş İnsanı, Mali Müşavir

Uğur Baş İş İnsanı, Otomasyon Perpa Otomasyon

Rekabetçi üretim için proaktif yönetim şart

Sanayicilerin üretimlerini daha hızlı, çevik, kaliteli ve verimli yönetmeleri için yazılım ve donanım araçları geliştirmek hedefiyle kurulan Doruk, ileri teknolojileriyle üretim yönetimini dijitalize ediyor. Firmaların üretim operasyonlarını dinamik biçimde yönetmelerini sağlayan akıllı iş çözümleriyle fark yaratan şirket, üretim merkezlerini reaktif bir yapıdan esnek ve çevik proaktif bir yapıya dönüştürmek için anahtar teslim sistemler hayata geçiriyor. Rekabetin her geçen gün arttığı yeni endüstri çağında üretim operasyonlarını iyileştiren Doruk’un Yönetim Kurulu Üyesi ve ProManage Corporation Genel Müdürü Aylin Tülay Özden, uluslararası standartlarda tasarlanmış Türkiye orijinli akıllı üretim yönetimi sistemi ProManage ile işletmelerin kendilerini sürekli ve otomatik olarak geliştirebilmesi için takip etmesi gereken yol haritasını paylaştı.

Sanayide dijitalleşme; üretkenlik, verimlilik, kalite, maliyet kalemlerinin yönetimi, seri üretim sistemleri ve satın alma süreçlerini domine eden hâkim güç olarak konumlanıyor. Sanayinin geleceğe hazırlanması için belirleyici olan dijitalleşme konusunda gerekli alt yapıyı sağladıklarına dikkat çeken Doruk Yönetim Kurulu Üyesi ve ProManage Corporation Genel Müdürü Aylin Tülay Özden,fabrikalarda üretim yönetimine ilişkin tüm operasyonların dijital araçlarla yönetilmesinin rekabette öne çıkmak için şart olduğunu vurguladı.

İnovatif ürünü en hızlı ve esnek şekilde üreten verimliliğe ulaşabilir

Üretimde rekabeti etkileyen dört alan olduğunu ifade eden Aylin Tülay Özden; “Birinci kategoride yer alan ürün tasarımı, müşterilerin gelecekte ihtiyaç duyacağı yenilikçi ürünleri bugünden tasarlayabilmek olarak tanımlanabilir. İkinci kategoride yer alan inovasyon; sipariş, satış, üretim, sevk ve servis alanlarındaki inovatif yaklaşımları içine alıyor. Üçüncü kategoride yer alan ve işletmelerin yaşam döngüsü için hayati olan verimlilik ise daha düşük maliyetle daha çok miktarda üretim yapabilme kabiliyetini ifade ediyor. Dördüncü ve son kategoride yer alan çeviklik de üretilen ürünleri daha kısa sürede daha esnek şekilde teslim edebilmeyi kapsıyor. Bunların yanı sıra ürün teslim süreleri ve satış fiyatı da pazarda rekabetçi olunması için gerekli olan kritik yapı taşları arasında yer alıyor. Verimliliğin birim zamanda ve birim kaynak kullanılarak en fazla ürünü üretmekle ilgili olduğunu unutmamak gerekiyor. Örneğin, bir şirkette üretim performans analizlerinin yapılmadığını ve analizlerle paralel olarak iyileştirme faaliyetlerinin yerine getirilmediğini düşünelim. Bu işletmede birim zamanda üretilen ve satılabilir ürün miktarı, olması gerekenin yüzde 20, hatta bazı işletmelerde yüzde 40 altına kadar düşebilir” şeklinde konuştu.

ProManage sistemleri, bilinmezleri ortadan kaldırarak verimlilik sağlıyor

Sanayinin üretim kabiliyetini artırıp rekabetçi bir yapı kazanması için konvansiyonel yöntemlerden ziyade akılcı çözümlerin devreye girmesi gerektiğini dile getiren Özden, iki yöntem arasındaki farkı şu sözlerle özetledi: “Üretim yönetimini manuel olarak yürüten bir işletme; üretilen ürün miktarını biliyor, hurda ve firelerin miktarı belli durumlarda tespit edilebiliyor. Tamir miktarları ve bunlar için harcanan zaman da ortalama olarak belirlenebiliyor, ancak makinenin üretmek yerine dururken geçirdiği süre ve bu duruşun nedenleri net olarak bilinemiyor. Üretimin nominal hızı yani birim zamanda kaç adet ürünün üretilmesi gerektiği konusundaki bilgiler de oldukça zayıf kalıyor. Dolayısıyla makine durmamışsa bile üretim hızının uygun seviyelerde olup olmadığı ortaya çıkarılamıyor. Makinenin net olarak kaç saat çalışıp kaç saat durduğunun tespit edilebilmesi için operatörlerin ilgili verileri manuel olarak kâğıda yazması gerekiyor. Bu da iş gücünün kaybına yol açıyor. Bunun yerine çalışanların üretim ve ürün kalitesine odaklanmaları çok daha efektif sonuçlar sağlıyor. Bu noktada devreye giren Doruk imzalı ProManage Üretim Yönetim Sistemimiz ise makinenin üretimini dijital olarak takip etmeyi, istenilen tüm bu ilgilere net ve şeffaf biçimde sahip olmayı kolaylaştırıyor. IoT, yapay zekâ ve artırılmış gerçeklik teknolojilerini kullanan ProManage; kayıpların kök nedenlerini kolaylıkla tespit ederek doğru alana doğru müdahalenin yapılmasını sağlıyor. Bu durum üretime, verimliliğe ve kârlılığa yansıyarak rekabet üstünlüğü kazandırıyor.”

Saat başı üretim adedi 160’tan 236’ya çıkıyor, üretim hızı yüzde 50 artıyor

Türkiye’de üretimde dijital dönüşüm rehberi olarak konumlandıklarını belirten Aylin Tülay Özden, rekabetçi üretimin başlangıç noktasının üretim operasyonlarını dinamik biçimde yönetmek olduğunu söyledi. İşletmedeki iş yapış tarzını reaktiflikten proaktifliğe çevirmek gerektiğini sözlerine ekleyen Aylin Tülay Özden; “ProManage çatısı altındaki üretim yönetim sistemlerimiz; proaktif ve anlık biçimde işletmenin ve işletmedeki operasyonların en yüksek performans alınacak şekilde 7/24 yönetilmesini sağlıyor. Üretim iş sonuçlarını otomatik olarak geliştiren bu sistemler, işletmelerdeki üretim planlamadan sevkiyata kadar olan tüm üretim, kalite test, bakım yönetimi konulu operasyonları belli standartlarda yerine getirmeyi kolaylaştırıyor. İşletmeler, böylece global rekabet ortamında kazanan olmak için gerekli tüm argümanlara sahip oluyor. En yeni teknolojimiz ProManage Cloud ise işletmelerin dijitalleşmesini engelleyen negatif etkenleri ortadan kaldırarak firmalara rekabetçi bir yapı kazandırıyor. Firmaların dijital, otomatik ve güvenilir ölçümlerle üretim yönetim süreçlerini iyileştirmesini sağlıyor. Saat başı üretim adedini 160’tan 236’ya çıkaran ProManage Cloud, üretim hızını da yüzde 50 artırıyor” diyerek rekabetçi üretiminin yol haritasını aktardı.

İşgücü İstatistikleri, Kasım 2021

SAFTİRİK GREG’İN EĞLENCELİ MACERALARI EPSİLON’DA SON HIZ DEVAM EDİYOR!

 Yazar ve illüstratör Jeff Kinney’nin kahramanı Saftirik Greg’in hem çocukları hem de yetişkinleri çok eğlendiren maceraları son hız devam ediyor! Dünya genelinde milyonlarca satan serinin yepyeni kitabı Saftirik Greg’in Günlüğü-Tam İsabet! Epsilon logosuyla kitap365.com’da ön satışa açıldı.

Epsilon, yayımlandığı 50’den fazla ülkede satış rekorları kıran Saftirik Greg’in Günlüğü serisinin kitaplarını, tüm dünyayla aynı zamanda Türkiye’deki okurlarla buluşturmaya devam ediyor. Jeff Kinney’in yazdığı ve resimlediği serinin her kitabında okurları kahkahalara boğan yepyeni maceralar yer alıyor.

 Serinin en yeni kitabı Saftirik Greg’in Günlüğü-Tam İsabet!’te, okulda yapılan spor seçmelerinde büyük hüsrana uğrayan Greg, spor kariyerinin henüz başlamadan bittiğini düşünüyor. Fakat annesinin ısrarlarına dayanamayıp spora bir şans daha vermeye karar veriyor ve basketbola yazılıyor. Seçmeleri kötü geçen Greg, artık bir takıma girme şansının olmadığını düşünse de kasabanın en kötü takımında forma giymeye hak kazanıyor.

Greg ve takım arkadaşlarının bu sezon boyunca tek maç kazanması dahi olası değil gibi. Ama söz konusu spor olunca her şey mümkün… Bakalım, topu bir kere eline geçiren Greg bu şansı nasıl değerlendirecek?

Jeff Kinney’nin yazıp resimlediği serinin 16. kitabı Saftirik Greg’in Günlüğü-Tam İsabet!, Epsilon logosuyla kitap365.com’da ön satışta!

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

ADANA BUGÜNDEN İTİBAREN PORTAKAL ÇİÇEĞİ KOKUSUNU DÜNYAYA YAYACAK…

İlhan KARAÇAY Yazdı: 2013 yılında halkın inisiyatifi ile başlatılan, ‘Nisan’da Adana Portakal Çiçeği Festivali’ne, yurt …