Ekonomi-teknoloji, magazin-yaşam haberleri (28.06.2022)

Otomotivde “Şarj ve Batarya Teknolojileri” temalı projelere 500 bin TL ödül

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB) düzenlediği 11. Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışması (OGTY) ile otomotivde yenilikçi projelere 500 bin TL ödül verilecek. “Şarj ve Batarya Teknolojileri” temalı yarışmada dereceye giren projelerin İTÜ Çekirdek Erken Aşama Kuluçka Merkezinde geliştirilmesine destek olunacak. İTÜ BigBang sahnesinde yarışmaya hak kazanacak olan projelerin patent tescili de sağlanacak.

 OGTY Yürütme Kurulu Başkanı Ömer Burhanoğlu: “OİB olarak otomotiv sektöründeki büyük değişimi ve yepyeni fırsatları girişimcilerimizle yakalamayı, dünya pazarından aldığımız payı artırmayı, mobilite dönüşümünde yerimizi sağlamlaştırmayı amaçlıyoruz. Bunun için start uplara ihtiyacımız var. OİB olarak OGTY’de toplam 500 bin TL, Big Bang Yarışmasında da 1 milyon TL ödül vereceğiz.”

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) tarafından Türkiye’nin otomotivde Ar-Ge, Yenilik ve Tasarım Merkezi olması ve katma değerli ihracatın artırılması amacıyla 25 Ekim tarihinde düzenlenecek olan 11. Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışması (OGTY) için tanıtım toplantısı yapıldı. OİB’in Ticaret Bakanlığı desteği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi koordinatörlüğünde 2012 yılından bu yana düzenlediği OGTY, bu yıl “Şarj ve Batarya Teknolojileri” teması ile Bursa Uludağ Üniversitesinde gerçekleştirilecek. Otomotiv endüstrisinden yerli-yabancı çok sayıda profesyoneli, girişimciyi ve öğrenciyi buluşturan ve geleceğin otomotiv trendleri ile mobilite teknolojilerini belirleyecek yarışmanın tanıtım toplantısına, OGTY Yürütme Kurulu Başkanı Ömer Burhanoğlu ve İTÜ Arı Teknokent Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Arzu Eryılmaz katıldı. Başvuruların 26 Ağustos tarihine kadar süreceği OGTY’ye 18 yaşını dolduran proje sahipleri katılabiliyor.

Otomotiv girişimcileri ile mobilitede yerimiz sağlamlaşacak
OGTY’nin tanıtım toplantısında konuşan OGTY Yürütme Kurulu Başkanı Ömer Burhanoğlu, “OİB olarak otomotiv sektöründeki büyük değişimi ve yepyeni fırsatları girişimcilerimizle yakalamayı, dünya pazarından aldığımız payı artırmayı, mobilite dönüşümünde yerimizi sağlamlaştırmayı amaçlıyoruz. Bunun için start uplara ihtiyacımız var. Çünkü artık otomotiv firmaları, kendilerine yeni çözüm getiren, 0 karbon çıktısı hedefleyen, data yaratan ve birbiriyle bağlantılı teknoloji şirketleriyle kendini tanımlıyor. İçten yanmalı motorların dönemi artık kapanıyor. Dönem artık kameraların, bataryaların, radarların, sensörlerin devri. Dünyadaki dönüşümde otomotiv devleriyle henüz ara açılmamışken, bu değişimden güçlü bir pay almak istiyoruz. Genç girişimcilerin, start upların bakış açısı, Z kuşağının beklentilerini karşılayacak enerjileri bizler için çok kıymetli” dedi.

Geçen sürede 2 milyon TL üzerinde nakit ödül sağladık
OGTY ile şimdiye dek proje sahiplerine verilen destekleri aktaran Ömer Burhanoğlu “Bakanlık desteği ile 11 proje sahibine yurt dışında eğitim hakkı verildi. Toplam 2 milyon TL üzerinde nakit ödül sağladık. Girişimleri daha kurumsal hale getirmek için son 7 yıldır İTÜ Arı Teknokent ile gurur duyduğumuz bir iş birliği yapıyoruz. Dereceye giren projelerin İTÜ Çekirdek Erken Aşama Kuluçka Merkezinde geliştirilmesine destek oluyor, girişimcileri sanayileşme yolunda birçok fırsattan yararlandırıyoruz. İTÜ BigBang’de yarışmaya hak kazanıyorlar. Bu yıl OİB olarak Big Bang Yarışmasında da 1 milyon TL ödül vereceğiz. İTÜ Çekirdek ile iş birliğimizde göz kamaştırıcı sonuçlara ulaştık. Geçen yedi yılda 255 girişimci İTÜ Çekirdek Erken Kuluçka programına girdi. Bu projelerden %48’i şirketleşti, aldıkları yatırım tutarları 21 milyon doları aştı. Ciroları 26 milyon Euroya ve değerlemeleri de 200 milyon dolar seviyesine ulaştı” dedi.

İTÜ Çekirdek’te OİB sayesinde otomotiv kümelenmesi oluştu
İTÜ Arı Teknokent Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Arzu Eryılmaz da dünyada bilinen bir kuluçka merkezi olan İTÜ Çekirdek ile 10 yılda 7 bini aşan girişimciye destek olduklarını, projelerin gelişimi için 60 milyon TL’yi aşan kaynak ayırdıklarını ve projelere hammadde desteği, tam donanımlı çalışma ve laboratuvar ortamı gibi ayrıcalıklı hizmetler sağladıklarını aktardı. Aralarında OİB’in de olduğu seçkin kurumlarla iş birliğinde çalışmaya devam ettiklerini vurgulayan Eryılmaz “İTÜ Çekirdek’te yedi yıldır OİB’in özel ihtimamı ile bir otomotiv kümelenmesi ortamı oluştu. Girişimciler bir anlamda “yedikleri önde yemedikleri arkada” bir şekilde OİB tarafından destekleniyor” dedi. Toplantıda, geçmiş yıllarda dereceye giren proje sahipleri de geldikleri noktaya ilişkin bilgiler paylaştı.

HAYALLERİNİ TASARLADILAR, YURT DIŞINDA EĞİTİM ALDILAR

 Uludağ Tekstil ihracatçıları Birliği’nin 2011 yılından bu yana düzenlediği Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması, genç tasarımcıların eğitimine de katkı sağlıyor. Bugüne kadar yarışmada dereceye giren 11 tasarımcı, Ticaret Bakanlığı eğitim desteği ile dünyanın önemli tasarım akademilerinde eğitim alırken, 4 tasarımcı ise gitmek için gün sayıyor.

Türkiye’nin dış ticaret açığını kapatmanın yolu katma değerli üretimden geçiyor. Bunun için ise tasarım şart. 2011 yılında genç tasarımcıları sektöre kazandırmak için yola çıkan Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği, düzenlediği Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması ile 11 yıldır genç tasarımcıların geleceğine ışık tutuyor.

Bu yıl 12.’si düzenlenecek olan yarışmada dereceye girenler kariyerlerini inşaat etmelerine katkı sağlayan birçok ödül de kazanırken, Ticaret Bakanlığı’nca uygun görülen finalistler ise dünyanın önemli tasarım akademilerinde iki yıl süreyle tasarım eğitimi alıyorlar.

Türkiye’nin dış ticaret açığının kapatmasının yolunun Ar-Ge, inovasyon tasarım ve markalaşmadan geçtiğini dile getiren belirten UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, “Bu düşünceden yola çıkarak 2011 yılında Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması’nı başlattık. Bugüne kadar iki binin üzerinde gencimiz yarışmaya başvurdu. Ticaret Bakanlığımızın desteği ile gerçekleştirdiğimiz yarışmada dereceye giren gençlerimizin tamamına yakını sektörde tasarım alanında faaliyet gösteriyorlar” dedi.

Öğrenci BaşvurusuProfesyonel BaşvuruToplam BaşvuruVerilen Ödül
Yıllar2011982312122
20121279622322
201330012442421
201438414653032
2015243 –24316
201691 –916
20175020704
2018205 –2053
201944 –443
2020 –273
2021  793
Toplam1.5424092030135

 15 TASARIMCI YURT DIŞINDA EĞİTİM İMKANI KAZANDI

Yarışmaya katılanları çok önemli fırsatlar beklediğini kaydeden Pınar Taşdelen Engin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz dereceye girenlere para ödülü vererek evlerine gönderen bir anlayışı kabul etmiyoruz. Çünkü ülkemizin katma değerli üretime, yüksek oranlarda ihracat birim fiyatlarına ihtiyacı var. Daha fazla satarak değil, daha yüksek fiyatla satarak ülkemize katkı sağlamayı hedefliyoruz. Bunun için de tasarım olmazsa olmazımız. Genç tasarımcılarımızı sektöre kazandırmak için yarımaya katılan gençlerimizi yoğun bir eğitim sürecinden geçiriyoruz. Dereceye girenler de kariyerlerini oluşturmalarında kendilerine yardımcı olacak ödüller kazanıyorlar. Bunların en önemlisi ise yurt dışında eğitim imkanı. Bugüne kadar dereceye giren dokuz tasarımcımız yurt dışında dünyanın en önemli moda ve tasarım akademilerinde iki yıllık eğitimlerini tamamladılar. İki tasarımcımızın eğitimleri ise halen devam ediyor. Son olarak 2020 ve 2021 yılında finale kalarak Ticaret Bakanlığımızca uygun görülen dört tasarımcımız önümüzdeki günlerde İtalya’ya giderek bakanlığımızın desteği ile eğitimlerine başlayacaklar. Bu gençlerimizden Ayşe Katılmış NABA Nuova Accademia Di Belle Arti’de, Berna Acar ve Buse Sözen İstituto Marangoni’de, Birce Avcu ise NABA Domus Academy Milano’da eğitim görecekler.”

Geçmiş dönemlerde dereceye giren ve yurt dışı eğitimlerini tamamladıktan sonra sektörde faaliyet göstermeye devam eden tasarımcılar, ev tekstili sektöründe ihracata katkı sağlıyorlar. Ticaret Bakanlığı’nın desteği ile gerçekleşen projeden burs hakkı kazanan dokuz öğrenci İtalya’da eğitimlerini tamamlarken, 2 öğrencinin ise eğitimleri devam ediyor. Bu öğrencilerden Ozanhan Kayaoğlu Academy Of Arts’da eğitim görürken, Miray Alper ve Perihan Canbay, İnstituto Marangoni Milan’da, Nazlıcan Karahan, Duygu Eda Semercioğlu, Ezgi Vural ve Fatma Korkmaz İstituto Marangoni’de, Bartu Başoğlu, Can Berkay Turhan ve Zeynep Pasinli Naba Domus Academy Milano’da, Bengi Meydan ise Naba Nuova Accademia Di Belle Arti’de eğitim gördü.

Uyumsoft, 45 sektörde yerli ve global firmaların uçtan uca dijital dönüşümünü sağlıyor

Türkiye’nin en yenilikçi etkinlik konsepti “Oniki”nin ilk etkinliği olan e-Ticaret ve e-İhracat Konferansı, geçtiğimiz günlerde, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde 400’ü aşkın firmanın yoğun katılımı ile düzenlendi. Türkiye’nin teknoloji lideri Uyumsoft, Oniki Zirvesinin Elmas sponsorları arasında yer aldı.

Zirvede bir konuşma gerçekleştiren Uyumsoft Kurumsal İş Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Erhun Öçal, Uyumsoft’un e-Belge (e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter vd) uygulamaları, kurumsal kaynak planlama uyumERP (bulut, mobil), ekoTicari (Kobi’lerin ERP’si), ekoCari (Ön Muhasebe Ticari Paket Programı)’nın aralarında bulunduğu ürün ailesi hakkında bilgiler verdi. Özellikle, e-Belge uygulamalarında lider özel entegratörler arasında konumlandıklarını ifade eden Erhun Öçal, 45 sektörde yerli ve global firmaların uçtan uca dijital dönüşümüne rehberlik ettiklerini belirtti.

2022 yılında, 600 bini aşkın firmanın e-Fatura mükellefi, 400 bini aşkın firmanın e-Ticaret firması, 100 bini aşkın firmanın e-İhracat firması olduğuna değinen Erhun Öçal, pandemiyle birlikte ciddi büyüme yakalayan e-ticaret sektörünün büyüme ivmesini sürdüreceğini sözlerine ekledi.

KÖY VE GRUP YOLLARINDA ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR  
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, bütün kurumlar ve bakanlıkların teyakkuz halinde olduğunu belirterek, “Binlerce personel, binlerce iş makinesiyle vatandaşımızın, milletimizin yanındayız. Köy yolları ve grup yollarında çalışmalarımız devam ediyor” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, şiddetli yağış sonrasında taşkınların meydana geldiği Sinop Ayancık’ta incelemelerde bulundu. İncelemelerin ardından açıklama yapan Karaismailoğlu, bugün itibariyle yağmurun şiddetinin azaldığını, dere yatağındaki su seviyesinin de çekildiğini söyledi. Bütün kurumlar ve bakanlıklar olarak teyakkuz halinde olduklarına dikkati çeken Karaismailoğlu, “Binlerce personel, binlerce iş makinesiyle vatandaşımızın, milletimizin yanındayız. Bu son yağmurlarla bu bölgede etkilenen fazla bir şey olmadı. Bundan sonra olmaması için bütün tedbirlerimizi aldık” dedi.
KÖY YOLLARI VE GRUP YOLLARINDA ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR
Geçen yıl Ağustos ayında Batı Karadeniz’de büyük bir sel felaketi yaşandığını anımsatan Karaismailoğlu, “Maalesef kayıplarımız da olmuştu. Onun sonrasında tedbirlerimizi aldık. Çalışmalarımıza hızlıca başladık. Onlarca köprümüzü yeniledik, yeniden yaptık. Sellere afetlere dayanıklı köprüler inşa ettik. Şu an arkamızda görünen köprü de yine kışın ortasında açtığımız önemli yapılardan bir tanesi olan İkisu Köprüsü. Buna benzer pek köprüyü bölgede bitirdik. Bu köprüler sayesinde son yağışlardan bölgelerimiz hiç etkilenmedi. Tabi eksiklerimiz var. Özellikle köy yollarında, grup yollarında çalışmalarımız devam ediyor” ifadelerini kullandı.
SON BİR YIL İÇİNDE ÖNEMLİ MESAFELER KAT ETTİK
Son bir yıl içinde önemli mesafeler kat edildiğini aktaran Karaismailoğlu, vatandaşları uyarıları dikkate alması gerektiğini söyledi. Herhangi sıkıntıya bir mahal vermeden bu sürecin de atlatılacağını belirten Karaismailoğlu, “Bundan sonra olası bir afet durumunda yine etkilenmemek üzere bütün çalışmalarımıza odaklandık. Onlara devam ediyoruz. Arkadaşlarımızla çalışmaları incelemek üzere buralardayız. Vatandaşımızla milletimizle beraberiz. Her zaman olduğu gibi bu süreci rahat bir şekilde atlatacağız” değerlendirmesinde bulundu.

UÇAN SÜPÜRGE VAKFI E-EŞİTLİK PROJESİ

Uçan Süpürge Vakfının yürüttüğü, Avrupa Birliği tarafından Sivil Toplum Destek Programı-III kapsamında desteklenen E-Pass for Equality (e- Eşitlik) Projesi, 15 aylık sürecin ardından kapanış toplantısını gerçekleştirecek.
Kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesi ve
toplumsal cinisyet eşitliğinin her alanda sağlanması için mücadele veren Uçan Süpürge Vakfı, e-Eşitlik projesi ile “toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi”ni bir dijital platform üzerinden; her yerden, her zaman, detaylı ve ücretsiz bir şekilde ulaştırmayı hedefliyor.
Dijital platformun oluşturulması sürecinde Uçan
Süpürge Vakfı, Türkiye’nin 7 bölgesine giderek ağ kurma ve bilgilendirme toplantıları gerçekleştirdi. Adana, Ankara, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Trabzon ve Van illerinde gerçekleşen toplantılarda, dijital platformun içeriği ve görünümü hakkında kadın sivil toplum örgütleri ile birlikte çalışıldı.

e-Eşitlik projesi ile toplumsal cinisyet eşitliği bilgisine herkesin ulaşabilmesini sağlamayı hedeflemekle birlikte, projenin oluşum sürecinde kadın sivil toplum örgütleri arasındaki iletişimin güçlendirilmesi ve hep birlikte güçlenme çıktılarına da odaklandı. Dijital platformun içerisinde; modülleri yer alıyor.
“Herkes için Eşitlik” mottosuyla hareket eden e-
Eşitlik projesinde, binlerce kişinin toplumsal cinsiyet eşitliği eğiitmine ulaşması hedefleniyor. Eğitim sonu testini başarıyla tamamlayan kaılımcılara katılım sertifikası sunuluyor.

İPEK BÖCEĞİ İHRACAT ÖDÜLLERİ, BURSA’DA SAHİPLERİNİ BULDU

Bursa’da tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon sektörlerinde ihracat başarısı gösteren 206 firma görkemli bir törenle ödüllerini aldı.

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği ve Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin birlikte düzenlediği  ‘2021 İpek Böceği İhracat Ödülleri’, Uludağ İhracatçı Birlikleri merkez binasında gerçekleştirildi.

Katma değerli üretim, istihdama katkı ve ülke ekonomisine kazandırdığı net döviz getirisi ile Türkiye’nin stratejik sektörleri arasında yer alan tekstil ve hazır giyim sektörlerinin en prestijli ödülleri sahiplerini buldu. 206 firmanın ödüllendirildiği, Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) ve Uludağ Hazır giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen 2021 İpek Böceği İhracat Ödülleri Töreni’ne Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, UHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Nüvit Gündemir, Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Fikret Kileci, UİB Koordinatör Başkanı-Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik, Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB) Başkanı Özkan Kamiloğlu, Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) Başkanı Prof. Dr. Senih Yazgan, birliklerin yönetim kurulu üyeleri ve firma temsilcileri katıldı. Tekstil sektöründe da Yeşim Satış Mağazaları ve Tekstil Fabrikaları A.Ş., önceki yıl olduğu gibi yine ilk sırayı alırken Fistaş Dış Ticaret Pazarlama A.Ş ile Zorlu Dış Ticaret A.Ş. , en başarılı firmalar oldu. Hazır giyim ve konfeksiyon alanında da Yeşim Satış Mağazaları ve Tekstil Fabrikaları A.Ş., EDT Dış Ticaret A.Ş. ve Öz Tekstil Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. en fazla ihracatı gerçekleştirerek ilk üç sırayı paylaştı.

‘SEKTÖRDE BÜYÜK FIRSATLAR VAR’

UTİB ile birlikte başarılı üye firmaların ödüllendirildiği törene ev sahipliği yapmaktan gurur duyduklarını ifade eden ve 2021 yılında yüzde 32 artışla 1 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşan UHKİB’in tüm zamanların rekorunu kırdığını kaydeden UHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Nüvit Gündemir, “Gelinen bu nokta Ar-Ge, inovasyon, marka ve moda konusundaki yapılan yatırımların bir sonucudur. Önümüzdeki yıllarda Türkiye için tekstilde ve konfeksiyonda büyük fırsatlar var. Bizlerin bu durumu fırsata çevirmesi için tasarıma ve üretimde dijitalleşmeye önem vermemiz gerekiyor. Son dönemde özellikle sektörün Endüstri 4.0’a entegre olması firmalarımızın uluslararası alandaki rekabetçiliğine katkı sağlayacak, pazardan aldığı payı artıracak ve dünyayla uyumunu daha kolay sağlayacak” ifadelerini kullandı.

‘YEŞİL ÜRETİM VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK’ VURGUSU

UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, Birlik olarak 2022 yılında da Türk tekstiline katkı sağlamayı sürdüreceklerinin altını çizerek, “Yeşil üretim ve sürdürülebilirlik konularında farkındalık oluşturacak projelere öncelik veriyoruz. TechXtile Platformu, Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması ve Ur-Ge projelerimiz ile teknoloji ve yenilikçi metotların üretime dâhil edilmesi, inovatif ürünlerin tasarlanması, üniversite-sanayi iş birliğinin güçlendirilmesi ve sonuçta tekstil ihracatında katma değerin artırılması için çabalarımızı sürdüreceğiz” dedi.

“POZİTİF AYRIMCILIĞA İHTİYACI ORTADAN KALDIRMALIYIZ”

UTİB olarak önem verdikleri bir diğer konunun kadın istihdamı ve toplumsal cinsiyet eşitliği olduğunu da söyleyen Başkan Engin, “Kadınlarımız, bu ülkenin temel direğidir ve her alanda hak ettiği değeri görmelidir. Ülkemde bunun artık söylemden eyleme döndüğünü ve pozitif ayrımcılığa ihtiyaç kalmadığını görene kadar her fırsatta dile getireceğim. Bu nedenle sektördeki kadın sayısının artmasını teşvik etmek amacıyla Techxtile Sart-Up Challenge programımızda son iki yıldır iş dünyamızın kadın temsilcileri için özel bir ödül uygulaması başlattık. Bu ödülün kadınlarımızı daha da cesaretlendirdiğini de gördük. Pandeminin yoğun yaşandığı 2020 yılında bile bir önceki yıla oranla yüzde 66 oranında artışla 174 proje başvurusu aldık. Projelerin 64 tanesi ise kadın girişimcilerimizden geldiği gibi. Birinciliği de bir kadın girişimci kazandı. Bu tür özel ödül uygulamalarını da çeşitlendirerek devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Engin, konuşmasının ardından törene katılan tüm kadın sektör temsilcileriyle hatıra fotoğrafı çektirdi.

‘BURSA, TÜRKİYE İHRACATINA YÖN VERİYOR’

BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay da, otomotiv sektöründe çip krizi kaynaklı 2 milyar dolarlık eksiği olmasına rağmen Bursa’nın, geçen yıl 16 milyar dolarlık ihracat rakamı ile Türkiye’nin ikinci en büyük şehri olduğunu kaydederek “Bursa büyürse Türkiye büyür mottosundan hareketle üretime ve ihracata önem veren şehrimiz, yıllık 8 milyar dolar dış ticaret fazlası vererek başarısını bir kez daha ortaya koymuştur. Tekstil ve konfeksiyon sektörü, 30 milyar doların üzerinde ihracat yaparak hem trendleri belirliyor hem de dünya tasarımda söz sahibi bir konumda yer alıyor. Bu başarıda büyük katkıları olan birliklerimizi ve Türkiye ihracatına ivme kazandıran tüm firmalarımızı kutluyorum” diye konuştu.

“BAŞARILI İŞLERE İMZA ATACAĞIZ”

Kısa süre önce göreve gelen TİM Başkanı Mustafa Gültepe ise 32 yıldan bu yana sadece tekstil konuştuğunu ancak bundan sonra TİM Başkanı olarak tüm sektörlerle birlikte Türkiye’nin ihracat geleceğine farklı bir imza atacaklarını söyledi. Gültepe, “Tekstil ve hazır giyim sektörü, 30 milyar doların üzerinde ihracat rakamı ile Türkiye’deki farklı sektörlerin başında geliyor. Bu iki sektör, başarılı çalışmalarıyla olduğu kadar ortak strateji ve proje üretme becerisiyle de tüm sektör paydaşlarına öncülük ediyor. Sahiplenmiş olduğumuz dinamizm ve motivasyonumuza sahip çıkarak başarılarımızı hep daha ileriye taşımaya gayret göstermeliyiz” dedi. Bursa’nın hem hazır giyim, hem de tekstil sektöründe en önemli şehirlerin başında geldiğini de söyleyen Gültepe, “Dış ticaret fazlası vererek büyük bir başarı gösteren Bursa’nın Türkiye ihracatında ayrı bir yeri var. İstanbul’a bu kadar yakın bir senkronizasyonda, mesafelerin kısaldığı bir ortamda hep birlikte çok daha başarılı işlere imza atacağız” şeklinde konuştu.

206 FİRMA ÖDÜLLENDİRİLDİ

Toplamda 206 firmanın ödüllendirildiği 2021 İpek Böceği İhracat Ödülleri’nde tekstil sektöründen 148, hazır giyim ve konfeksiyon sektöründen 58 olmak üzere toplamda 206 firma ödül almaya hak kazandı. UTİB; tekstil sektöründe en çok ihracat yapan ilk 3 firmayı platin, 13 firmayı altın, 25 firmayı gümüş, 26 firmayı bronz ihracat başarı ödülü ile ödüllendirirken, 81 firmaya da başarılı çalışmalarından dolayı ‘İhracata Katkı Sertifikası’ verdi. UHKİB ise hazır giyim ve konfeksiyon sektöründen en çok ihracat yapan ilk 3 firmaya platin, 11 firmaya altın, 19 firmaya gümüş, 23 firmaya da bronz ihracat ödülü verildi.

SÜT SEKTÖR TEMSİLCİLERİ’NDEN ORTAK BASIN AÇIKLAMASI

 Süt sektöründe yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri konusunda sektör temsilcileri ortak basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasına Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Ş. Şemsi Bayraktar, Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkanı Tevfik Keskin, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Kamil Özcan, Tarım Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Ahmet Erken ve Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği Genel Başkanı Sencer Solakoğlu imza koydu.

Sektör temsilcilerinin açıklaması ise şöyle;

“Artan girdi maliyetleri süt üreticilerini zorluyor”

“Bilindiği üzere, Ulusal Süt Konseyi (USK)’nin 5 Mayıs 2022 tarihinde yapılan toplantısında 15 Mayıs 2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere soğutulmuş çiğ süt tavsiye satış fiyatı (çiğ süt destek primi hariç) 7,50 TL/litre olarak belirlendi.

Konsey yaptığı açıklamada; ‘çiğ süt üretim maliyetinde önemli bir değişiklik olduğunda önümüzdeki süreçte piyasa şartlarına göre tekrar değerlendirme yapılacaktır’ demişti.

Bugün itibariyle bir litre süt sattığında üreticilerimizin eline kesintiler çıktıktan sonra net olarak ortalama 7 lira geçiyor.

Üreticilerimiz, Ulusal Süt konseyi tarafından tavsiye edilen süt fiyatı daha eline geçmeden yeme gelen zamlarla yüzleşmek zorunda kaldı. Bir kilo yemin fiyatı bazı yerlerde 7,6 liraya dayandı. Parite 1’in altına düştü.

Yurtiçi ve yurtdışı hammadde fiyatları arttıkça yem fiyatları arttı.

Üreticinin tek maliyeti yem değildir.

Mazota da zam geldi ve gelmeye devam ediyor. Elektriğe de, işçiye de, nakliyeye de, ilaca da…

Üreticilerimizin artık ne üretme şevki, ne de geleceğe dair umudu kaldı.

Artık üreticilerimiz, ‘sürdürülemez çiğ süt fiyatları ve artan maliyetler nedeniyle sürekli fiyat talep eden’ konumunda olmaktan yoruldu.

Yüksek süt fiyatlarına ulaşmakta zorlanan, sağlıklı ve dengeli beslenememe riskiyle karşı karşıya kalan tüketiciler de halinden pek memnun değil.

Yüksek fiyatlı hayvansal ürünlere ulaşamayan bir halk nasıl sağlıklı nesiller yetiştirecek ve geleceğin Türkiye’sini inşa edecektir?

Gelin sahanın sesine kulak verin. Üreticilerimizi girdiği bu zor şartlardan çıkaracak, onlara yol gösterecek, ışık olacak somut adımları hep birlikte atalım.

Ülkeye yapılacak en öncelikli ve büyük yatırım, daha fazla kaynağın bu alana kanalize edilmesi olacaktır.

Eskiden kırsalda üretimden kopan insanlar şehirlere göç öder, kendisine orada hayat bulmaya çalışırdı. Artık oralarda da hayat çok pahalı. İnsanların bu hayat pahalılığında yerinde kalmaktan, üretmekten başka çareleri yoktur.

 “Süt üreticilerimizi çıkmazdan kurtaralım”

Lütfen üreticilerimize sahip çıkalım, onları bu çıkmazdan kurtaralım.

Onun için diyoruz ki;

  • Ulusal Süt Konseyi (USK) tavsiye fiyatının belirlediği sürelerde çiğ süt /yem paritesinin 1,5 olması için ya çiğ süt fiyatları artırılmalı ya da yem fiyatları düşürülmeli,
  • Kaba ve kesif yemlere gelen zamlara yönelik tedbir alınmalı,
  • Diğer maliyet artışlarını durduracak tedbirler hayata geçirilmeli,
  • Çiğ süt fiyatları aylık olarak belirlenmeli,
  • Üreticiye hayatını devam ettirecek istikrarlı bir gelir elde etmesini sağlayacak piyasa oluşturulmalı,
  • Çiğ süte verilen 20 kuruşluk prim desteği hem üreticiyi destekleyecek hem de kayıt dışılığa kaymanın önüne geçirecek seviyeye yani en az 1 lira seviyelerine çıkartılmalı,
  • Damızlık hayvanların kesilmesini engelleyecek tedbirler hayata geçirilmeli,
  • Tüketiciye uygun fiyattan hayvansal ürün alabilme imkânı sağlanmalı,
  • Üreten ve tüketen mutlu Türkiye’nin inşası için etkin politikalar hızlı bir şekilde hayata geçirilmelidir.

Ş. Şemsi Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı

Tevfik Keskin, Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkanı

Kamil Özcan, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı

Ahmet Erken, Tarım Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı

Sencer Solakoğlu, Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği Genel Başkanı

İnsanla el sıkışan 5 parmaklı insansı el yoğun ilgi gördü

Dünya çapında 50’den fazla ülkede faaliyet gösteren Schunk, “Endüstriyel Dönüşüm” temasıyla İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen Win Eurasia Fuarı’nda yer aldı. Standında sergilediği otomasyon ve talaşlı imalat ekipmanlarının yanı sıra şirket, 5G teknolojisinin gerçek zamanlı olarak kullanıldığı 5G Arena’da 5 parmaklı insansı eli ziyaretçilerle buluşturdu. Standı ziyarete gelen katılımcılar, 5 parmaklı insansı el ile tokalaşabilme fırsatı elde ederken Schunk, bu anı fotoğraf ile ölümsüzleştirerek ziyaretçilere hediye etti. Çok sayıda yerli ve yabancı yatırımcıyı da standında ağırlayan şirket, otomasyon konusunda lider isimlerle küresel ticaret olanaklarını değerlendirdi.

Otomotiv, havacılık ve metal işleme sektörleri başta olmak üzere pek çok sektörde ihtiyaca uygun çözümler geliştiren Schunk, inovatif teknolojileriyle sektöre değer katan organizasyonlarda yer almayı sürdürüyor. Son olarak geleceğin teknolojilerini endüstriyle buluşturan Win Eurasia Fuarı’na katılan şirket, Almanya’da sektörün standartlarını belirleyen Handshake ürününü Türkiye’de ilk kez bu fuarda tanıttı. Katılımcıların birebir deneyimlediği robot eli, fuarın en dikkat çeken çözümleri arasında yer aldı.

Handshake insan ve robot iş birliğini anlatmak için yüzlerce kişiyle tokalaştı

İnsan ve robot iş birliği üzerine kurgulanan, çevik ve yüksek teknoloji ürünü olan Handshake, Türkiye’de ilk kez bu fuarda sergilendi. Fuar boyunca insanlarla iş birliği içinde olduğunu göstermek için katılımcılarla tokalaşan Handshake, fotoğraf çektirmek isteyen ziyaretçilere keyifli anlar yaşattı. Modern mekatronik olanaklarıyla fark yaratan bu ürün, insan elinin hassasiyetini referans noktası olarak kabul ediyor. Çok çeşitli kavrama varyantlarını mümkün kılan Handshake, 20 serbestlik derecesi ve hissetme özelliğiyle kusursuz bir kavrama sağlıyor.

İmalat sanayinin kalbi, Schunk standında attı

Tokalaşan robotun yanı sıra otomasyon ve talaşlı imalat ekipmanlarını da bu fuarda sergileyen Schunk, robotlu üretim ve montaj makine yatırım yapmak isteyen çok sayıda yatırımcıya ev sahipliği yaptı. Talaşlı imalat sektörünün ana damarlarından birini oluşturan iş parçası bağlama ürünleri büyük ilgi görürken, robot aksesuarları da bu fuarda sektör temsilcilerinin beğenisine sunuldu.

Uyum MasterERPm Days 2. toplantısı yapıldı

Uyum MasterERPm Days toplantılar serisinin 2.’si, geçtiğimiz gün Sofitel İstanbul Taksim otelde, Uyumsoft müşterilerinin geniş katılımı ile düzenlendi. Kurumsal Kaynak Planlama (ERP)’de ülkemizin öncü şirketi Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ, UyumERP ürünündeki son yenilikleri, teknolojideki son gelişmeleri ve işletmelerin uçtan uca dijitalleşme süreçlerini anlattı.

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Uyumsoft Kurumsal Hizmetler Genel Müdürü Özkan Metin, Uyumsoft ERP ailesi yazılımlarının tümünde yeni erp versiyon 4 uygulamasına geçtiklerini açıkladı. Cloud ve mobil tabanlı uyumERP’nin ülkemizin yanı sıra, bulunduğumuz coğrafyanın lider erp firması olarak 15 ülkede hizmet verdiğini anlatan Özkan Metin, bu yıl erp’de başarılı bir yıl geçirilmekte olduğunu kaydetti. Uyumsoft’un Temmuz ayı itibariyle 100 bin müşteriye ulaşacağını ifade eden Özkan Metin, sektör ve ölçek bağımsız işletmelerin uçtan uca dijital dönüşüm süreçlerini yönettiklerini belirtti. İkincisi yapılan toplantıların devam edeceğini ifade eden Uyumsoft Müşteri İlişkileri Direktörü Abdullah Murat, uyumERP ürün ailesindeki yenilikleri anlatmaya devam edeceklerini kaydetti.

e-Dönüşüm pazarında yüzde 15 pazar payına sahip

Uyumsoft’un e-Dönüşüm (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-Defter vb) uygulamalarında yaklaşık yüzde 15 pazar payına sahip olduğunu ifade eden Uyumsoft Kurumsal İş Sistemleri Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Erhun Öçal, 1 Temmuz’da yeni mükelleflerin e-Belge uygulamalarına geçeceğini kaydederek, önümüzdeki süreçte mevcut e-Belge ürünlerine e-Adisyon, e-Poliçe, e-Dekont gibi yeni ürünlerin ekleneceğini söyledi. Uyumsoft’un ekoCari, ekoTicari, UyumYedek ürünleri hakkında bilgiler veren Erhun Öçal, Uyumsoft’un 30’u aşkın ticari ürün ailesinin, sektör ve ölçek bağımsız işletmelerin iş süreçlerine ve dijitalleşmesine yaptığı katkılar hakkında bilgiler verdi.

UyumERP çözüm ailesindeki yenilikler anlatıldı

Müşteri İlişkileri Yöneticisi Muhammet Ali Portakal’ın moderatörlüğünde, Uyumsoft yöneticileri, katılımcılara uyumERP çözümündeki yenilikleri anlattı. Toplantıda; Bulut Teknolojileri Direktörü Ramazan Öztemur, webERP, Uyumsoft DataCenter mimarisi, bulut sistem hakkında; Yazılım Arge Yöneticisi Bülent Sarı, webERP genel özellikleri ve UyumERP uygulama geliştirme platformu hakkında; Web Servis ve API Yöneticisi İlker Poyraz, müşteri API aktivasyon süreci hakkında; Raporlama ve Destek Süreçleri Yöneticisi Fazlı Akça, Dinamik Raporlama ve Portlet Yapısı hakkında; Raporlama Takım Lideri Emrah Demirbaş, İş Zekası özellikleri hakkında; Mobil Uygulama Geliştirme Yöneticisi Sinan Demir, mobil Erp’nin uygulama yapısı, genel özellikleri ve yenilikler hakkında; Yazılım Üretim Ürün ve Proje Analiz Yöneticisi Müjdat Büyüközkan, Mes Depo Otomasyonu, ekosisteme yeni kazandırılan Android El Terminalleri özellikleri hakkında ve standart maliyet ekranları hakkında; Yazılım ve Ürün Yöneticisi Sevtap Turancı, Banka Bakiyem, Dijital Damga, KVKK çözümü, İYS çözümü hakkında, Uyum Akademi Sorumlusu Lokman Tarık Dağ, yapılan eğitim çalışmaları, Yaz Staj Okulu hakkında detaylı bilgiler anlattı.

Beykoz’un tarihi yalısı genç girişimcilere ofis oldu!

Girişim ekosistemine genç girişimcilerin de eklenmesiyle birlikte büyüyen iş dünyası iş yapış biçimlerinin değişmesinde önemli bir rol oynuyor. Girişimcilerin büyüme aşamalarında yeni nesil ofis sistemleri, şirketlerin operasyonel süreçlerine destek sağlıyor. Yeni nesil ofis hizmetlerini ülkemizde yaygınlaştıran ilk marka olan eOfis, yaygın lokasyon ağına Beykoz’daki tarihi bir yalıyı ekledi. Türkiye’nin Yalı konseptli ilk paylaşımlı ofisiyle ilgili detayları eOfis Kurumsal İletişim Direktörü paylaştı.

Ekonomik büyümeyi ve toplumdaki gelişmeyi destekleyen girişimler küreselleşmenin de etkisiyle artış gösteriyor. Girişimcilik ekosisteminde meydana gelen büyümelerin etkisiyle birlikte yeni nesil çalışma modelleri çalışma kültürünün parçası haline geliyor. Bu bağlamda girişimcilerin tercihi maliyet avantajlı, esnek ve prestijli çalışma imkanı sunan yeni nesil ofis sistemleri oluyor.

Yaygın lokasyon ağına bir yenisi daha ekleyen eOfis, girişimcilere prestijli lokasyonlarda çalışma imkanı sunmaya devam ediyor. Türkiye’nin ilk yalı paylaşımlı ofisi özelliğine sahip yeni lokasyonda hazır ofis, sanal ofis, paylaşımlı ofis ve toplantı odası hizmeti sunuluyor.

Kendisine ait iskelesi olan tarihi bir yalı

Kendisine ait bahçe, iskele ve toplantı odalarına sahip eOfis Yalı lokasyonunda girişimciler; doğal, ferah ve iç açıcı bir çalışma ortamına sahip oluyor. Yalı lokasyonu, başta girişimciler olmak üzere iş dünyasındaki her kesimin verimliliğini ve motivasyonunu artırmayı hedefliyor.

Türkiye’nin Yalı konseptli ilk paylaşımlı ofisi

Yeni açılan yalı lokasyonu ile ilgili eOfis Kurumsal İletişim Direktörü Melis Ataç, “eOfis olarak uzun zamandır hazır ofis, sanal ofis, paylaşımlı ofis ve toplantı odaları alanında girişimcilere ve iş dünyasına hizmet veriyoruz. Sürecin başından beri hedefimiz Türkiye’nin farklı bölgelerinde maliyet avantajlı ve prestijli ofisleri hizmete sunmak oldu. Değişen dinamiklerin etkisiyle çalışanların çalışma ortamlarıyla ilgili farklı beklentilere girdiğini gözlemledik. Bu nedenle yaygın lokasyon ağı hedefimize farklı konseptleri de eklemeye başladık. 2022 Haziran ayı itibariyle denize sıfır, kendine ait iskelesine ve geniş bir bahçesine sahip, Türkiye’nin ilk yalı konseptli ofisini iş dünyasına sunduk. eOfis Yalı lokasyonunun girişimciler başta olmak üzere iş dünyasının her kesimine ihtiyaç duyduğu verimli çalışma ortamını sunacağını düşünüyoruz. İş aralarında masmavi denize karşı kahve içmek iş insanlarını daha mutlu ve özgür hissettiriyor. Bununla birlikte şirket müşterilerinin ya da iş ortakları açısından ofis adresinin bulunduğu konum büyük önem taşıyor. Yalı lokasyonu verimliliği artırmakla birlikte prestijli lokasyonundan dolayı girişimcilere daha profesyonel bir bakış açısı kazandırıyor. Yaygın lokasyon ağı hedeflerimiz doğrultusunda farklı konseptlerde Türkiye’de hizmetlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz.” dedi.

13 şehirde yer alan 55 lokasyonuyla hizmet veren eOfis; hazır ofis, sanal ofis, paylaşımlı ofis ve toplantı odası hizmetlerini sürdürüyor.

BugBounter, alışverişin arttığı tatil döneminde lojistik firmalarını siber saldırılara karşı uyarıyor
Günümüzde neredeyse her birey ve şirket lojistik hizmetlerini kullanmak durumunda kalıyor. Lojistik sektöründe faaliyet gösteren paydaşlar, dünya ekonomisinde kritik bir konumunda yer aldığı için siber saldırganların da odağına yerleşiyor. Sürekli genişleyen siber güvenlik platformundaki 2000 uzmanı ile 7/24 denetlenme imkânı sağlayan BugBounter, lojistik sektörünün paydaşlarını tatil döneminde siber saldırganlara karşı daha dikkatli olmaya ve sistemlerini siber güvenlik alanında deneyimli uzmanlara düzenli olarak denetletmeye çağırıyor.
Şirketlerin güvenlik açıklarını denetleme, bulma ve doğrulama ihtiyacını bünyesindeki 2000 siber güvenlik uzmanıyla esnek, çevik ve güvenilir bir şekilde karşılayan BugBounter (www.bugbounter.com), günümüz dünyasının en önemli sektörlerinden birisi olan lojistik dünyasının faaliyetlerini büyük ölçüde aksatabilecek siber tehlikelere karşı uyarıyor.
Taze gıdalardan zamanında teslim edilmesi gereken kargolara, hammaddelerden iş makinalarına kadar pek çok şeyi taşıyan ve taşıdığı ürünlerle dünya ekonomisinin işlemeye devam edebilmesini sağlayan lojistik sektörü, oynadığı kilit rolden ötürü hayati öneme sahip diğer sektörler gibi siber saldırıların hedefi. Lojistik sektörünün faaliyetlerinde pay sahibi olan havalimanları, limanlar ve demir yolları da aynı tehlikeyle karşı karşıya çünkü sektörün son zamanlarda teknolojiye bağımlılığın artması, siber saldırganlara aradığı fırsat alanını sağlıyor.
Lojistik sektörü pek çok firmanın da kritik tedarikçisi konumunda olması sebebiyle ortaya çıkan bir siber güvenlik zafiyeti, sadece kendisini değil, hizmet verdiği yüzlerce şirketi de doğrudan veya dolaylı olarak etkiliyor. Bu durumda lojistik sektöründeki şirketler, verilerinin güvenliğini sağlamak açısından paydaşlarına karşı da önemli bir sorumluluk üstleniyor.
Yakın geçmişe bakıldığında büyük ölçekli saldırıların hedefine ulaştığı durumların olduğu görülüyor. 2017’de bir belgenin içine gizlenen kötü niyetli yazılımın 300 milyar pound değerinde hasara yol açtığı paylaşılırken, özellikle son 5 yılda lojistik sektörüne odaklı siber tehditlerin de geliştiği aktarılıyor1. Bununla birlikte siber saldırılardan en çok deniz yolu taşımacılığı etkileniyor. Öyle ki, 2020 yılından bu yana deniz yolu taşımacılığına yapılan siber saldırıların yüzde 400 arttığı belirtiliyor2.
BugBounter Kurucu Ortağı ve CSO’su Murat Lostar, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Lojistik sektörü, evimize gelen kargolardan arazide kullanılacak önemli araçlara kadar neredeyse her şeyin gerektiği yere ulaşmasını sağlıyor. Hizmet verdikleri taşıma ağı her geçen gün genişlerken siber saldırıların yaratabileceği finansal zarar da buna paralel olarak yükseliyor. Korkulan senaryoların gerçekleşmemesi için lojistik sektöründe faaliyet gösteren tüm paydaşların siber sistemlerini mutlaka denetletmesi gerekiyor. Benzer şekilde lojistik hizmeti alan şirketlerin de bu konuda hassas olup, güvenlik denetimleri konusunda tedarikçisinden daha talepkâr olması gerekiyor. Bu noktada BugBounter olarak devreye giriyoruz platformumuzdaki 2000 uzmanı sistemlerini denetletmek isteyen şirketlerle bir araya getiriyoruz. Oluşturduğumuz ödül avcılığı programlarımızla şirketler sistemlerindeki kritik ve riskli alanları bağımsız siber güvenlik uzmanlarına 7/24 denetletebiliyor. Programa katılan siber güvenlik uzmanları hızla buldukları zafiyetleri BugBounter’a raporluyor. Devamında ise BugBounter bünyesindeki yetkili ekipler bu raporların doğrulama sürecini kısa sürede tamamlayarak onayladıkları zafiyetleri şirketin ilgili departmanına iletiliyor. Türkiye’de öncülüğünü üstlendiğimiz bu yöntemle şirketler sadece geçerli açıklar için baştan kendi belirlediği ücreti ödüyor. Bu sayede bir açık bulunsa da bulunmasa da herkes kazançlı oluyor.”

HİZMET ODAKLI MÜHENDİSLİK ÇÖZÜMLERİNDE DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN ÖNEMİ GİDEREK ARTIYOR

Dijital dönüşüm kavramının tüm sektörler tarafından hızla öneminin artmaya başladığı günümüzde, hizmet odaklı mühendislik çözümlerinde de şirketler tüm süreçlerinin dijitalleşmesi için hızla adım atmaya devam ediyor. Verimli enerji çözümleri odağında hareket eden ÜÇAY Grup’un Dijital Dönüşüm Koordinatörü Ahmet Vural Kaya yaptığı açıklamada “Günümüzde üretim teknolojilerinin sınıflandırılmasında kullandığımız 4.0, 5.0 gibi nitelendirmelerin temelini dijitalleşme kavramı oluşturuyor. Yalnızca üretimde değil, hizmet ve hizmet sonrası süreçlerde de dijital dönüşüm süreçlerini tamamlayan yapıların çok daha başarılı olduklarını ve verimliliklerinin arttığını görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Teknolojinin hızla gelişmesi geleneksel süreçlerin yerini yeni yöntemlere bırakıyor. Dijitalleşmenin günümüzde giderek önem kazanmasıyla birlikte sektörel olarak çok sayıda kurum da bu yeniliğe ayak uydurmaya büyük önem veriyor. Dijital dönüşüm içerisinde faaliyetlerini sürdüren firmalar kullanıcılarına yönelik sundukları hizmetlerde daha hızlı ve daha verimli faaliyetlerini gerçekleştirme imkânı elde ediyor.

DİJİTALLEŞMEYE YÖNELEN ŞİRKETLER RAKİPLERİNE KARŞI ÖNE GEÇİYOR

Bilgi teknolojilerinin yoğun kullanımı ile birlikte iş süreçlerinin ve bilgilerin elektronik ortama taşınması para ve zaman tasarrufu da sağlıyor. Süreç ile birlikte alışılagelmiş dosyalama, fatura, evrak, kâğıt gibi belgeleme ve saklama yöntemleri değişirken, bu yöntemi benimseyen şirketler rakiplerine karşı bir adım öne geçiyor.

İklimlendirme, Enerji, Elektrik ve Mekanik faaliyet alanlarında ısıtma, soğutma, güneş enerjisi sistemleri ve e-mobilite tarafında elektrikli araç şarj istasyonları ile ilgili malzeme temini ve teknik danışmanlığı faaliyetlerini yürüten, Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak projelerle adından söz ettiren ÜÇAY Grup da bu durumu göz önüne alarak dijital dönüşüm için harekete geçti.

HER YIL YÜZ BİNLERCE AĞACIN KESİLMESİNİ ENGELLEYECEK

Hizmet odaklı mühendislik çözümleri başta olmak üzere tüm süreçlerinin dijitalleşmesi çalışmalarına hız veren ÜÇAY Grup, anlık ve otomatik veri kaydı ile hata oranını azaltmayı hedefliyor. Şirketin çevreci yaklaşımını destekleyecek dönüşüm ile birlikte kâğıt kullanımı en aza indirilerek her yıl yüz binlerce ağacın kesilmesinin de önüne geçileceği kaydedildi.

“UÇTAN UCA TÜM SÜREÇLERİMİZDE DİJİTAL ARAÇLAR KULLANIYORUZ”

“Günümüzde üretim teknolojilerinin sınıflandırılmasında kullandığımız 4.0, 5.0 gibi nitelendirmelerin temelini dijitalleşme kavramı oluşturuyor. Yalnızca üretimde değil, hizmet ve hizmet sonrası süreçlerde de dijital dönüşüm süreçlerini tamamlayan yapıların çok daha başarılı olduklarını ve verimliliklerinin arttığını görüyoruz.” diyerek bu alanda yaptıkları çalışmalara değinen ÜÇAY Grup Dijital Dönüşüm Koordinatörü Ahmet Vural Kaya, şu şekilde konuştu:

“Uçtan uca tüm süreçlerimizde dijital araçlar kullanıyoruz. Saha ve pazar araştırmalarının yapılmasından hedef kitleye yönelik pazarlama iletişimi çalışmalarına; potansiyel müşterilerin tespit edilmesi ve temas kurulması sürecinden ÜÇAY Müşteri Merkezi tarafından yürüttüğümüz satış sonrası hizmetlerimize kadar bu sistemlerden faydalanıyoruz.

Hedef kitleye yönelik pazarlama iletişimi kapsamında web sitesi, arama motorları, sosyal medya kanalları gibi organik kanalları kullanıyoruz. Ödemeli kanallarda ise SEM ve sosyal medya pazarlama faaliyetleri, e-posta ve SMS pazarlama çalışmaları, programatic ve dijital medya planlama ile satın alma gibi uygulamalarda da bu sistemlerle etkin olarak çalışıyoruz.

Müşterilerimize yönelik olarak sunacağımız ücretsiz keşif süreciyle başlayan ve devam eden hizmet süreçlerinin tamamını da eBA tabanlı süreç takip yazılımımız USAY ile ilerletilmesini ve izlenmesini sağlıyoruz.”

“MÜMKÜN OLAN HER ALANDA DİJİTALLEŞMEYE YÖNELİK DÜZENLEMELERİN YAPILMASI GEREKİYOR”

Dijital dönüşümün iç iletişim ve tedarik tarafındaki süreçlerde de kullanılması gerektiğini de vurgulayan Ahmet Vural Kaya, “İş verimliliğini artırılması, maliyetin düşürülmesi ve zaman kaybının önlenmesi açısından bu durum büyük önem taşıyor. Mümkün olan her alanda dijitalleşmeye yönelik olarak gerekli düzenlemelerin yapılması gerekiyor.” açıklamasında bulundu.

“DİJİTAL DÖNÜŞÜM KATSAYIMIZI HER GEÇEN GÜN ARTIRMANIN GAYRETİNDEYİZ”

Faaliyet gösterdikleri sektörler olan iklimlendirme, enerji, elektrik, mekanik, inşaat ve B2B ticaret faaliyetlerinin tümünde bu nedenle dijitalleşmeye ağırlık verdiklerini söyleyen Kaya, “Tüm süreçlerimizi dijitalleştirmek, çevik yönetim metodolojilerinin kullanım oranlarını artırmak ve bu alanlardaki dijital dönüşüm katsayımızı her geçen gün artırmanın gayretindeyiz. Bunun için yazılım ve bilgi teknolojilerini kullanıyor, sürekli olarak üzerinde durduğumuz kullanıcı deneyimini iyileştirme ve süreç analiz çalışmalarını düzenli olarak sürdürüyoruz.” şeklinde konuştu.

İTÜ Racing’in yeni elektrikli aracı gücünü TotalEnergies’ten alıyor

Elektrikli araç yağlarında öncü TotalEnergies’ten, Türkiye’nin en parlak mühendis adaylarına anlamlı destek… TotalEnergies, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) bünyesindeki İTÜ Racing Kulübü’nün tasarladığı elektrikli araç, DT BeElectric-02’nin altın sponsoru oldu.

Uluslararası Formula Student öğrenci yarışlarına katılmak amacıyla 2007 yılında kurulan İTÜ Racing, farklı mühendislik disiplinlerinden öğrencilerin oluşturduğu 45 kişilik bir Formula ekibi. Her yıl tasarlayıp ürettikleri prototip araçlarla dünyanın çeşitli yerlerinde gerçekleştirilen Formula Student yarışlarına katılan ekip, bu yıl 18-24 Temmuz tarihleri arasında Çekya’da düzenlenecek yarışlara hazırlanıyor.

İTÜ Racing’in en yenilikçi ve en hızlı elektrikli yarış aracının lansmanı 24 Haziran’da İstanbul Teknik Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Geniş katılımlı lansmanda İTÜ Racing Takım Lideri Çayan Baykal aracın özelliklerini paylaştı.

250 km hıza ulaşabiliyor

Ağustos 2021’de tasarımına başlanan araç, 10’un üzerinde mühendislik alanından 60 öğrenci tarafından tasarlandı. Hibrit monokok şasi ve 10 inç tekerlek ölçüsüne sahip araç üzerinde otomotiv ve savunma sanayinde kullanımı artan yeni teknoloji imalat tekniklerinden ürün ve kompozit malzemeler kullanıldı.

Güncel teknolojilerin kullanıldığı DT BeElectric-02, BAYKAR tesislerinde yapılan üretimiyle Türkiye’de tasarlanıp üretilen ilk kompozit şasiye sahip. Elektrikli araç teknolojileri takip edilerek üretilen ve motorunun nominal gücü 93.2kW olan araç 250 kilometre hıza rahatlıkla çıkabiliyor.

“Ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceğiz”

Baykal, “İTÜ Racing ekibi olarak Formula Student takımları arasında yenilikçiliği, rekabetçiliği ve kabiliyetleri ile tanınan saygın ekipler arasında yer almak ve hem ülkemizi hem de üniversitemizi en iyi şekilde temsil etmek için çalışıyoruz. En büyük amacımız her yıl bir öncekinden daha iyi işler yapmak ve benzer prestijli yarışmalarda ülkemizi gururla temsil etmek. Kulübümüz çatısı altında hayata geçirdiğimiz projeler, takım üyelerimizin sorumluluk alma, takım olarak çalışabilme, verilen işi zaman kısıtlaması altında bitirebilme gibi konularda tecrübe edinmesi için de mükemmel fırsatlar sunuyor. Projelerimize verilen destekler de gelişen ve değişen otomotiv teknolojilerine ilgi duyan mühendis adaylarının yeteneklerini göstererek ilerleme kaydedebileceği sürdürülebilir bir ortama temel oluşturuyor. Yeni aracımızı Çekya’da test edecek olmanın heyecanı içindeyiz. TotalEnergies Turkey Pazarlama’ya yanımızda olduğu için çok teşekkür ediyoruz. İnovasyon denilince ilk akla gelen markalardan olan TotalEnergies’in tüm bu süreçteki desteği bizi çok mutlu etti. Çekya’ya arkamızda böyle güçlü bir markanın desteği ile gideceğimiz için kendimizi çok şanslı görüyoruz” dedi.

“Gençlerle güç birliği yaptığımız için mutluyuz”

TotalEnergies Turkey Pazarlama ve Teknoloji Direktörü Fırar Dokur ise mühendis adaylarına destek vermekten mutlu olduklarını söyledi. Dokur, “İTÜ, ülkemizin dünya çapındaki en prestijli teknik üniversitelerinden biri. Akademik başarılarıyla olduğu kadar öğrenci kulüpleri ve proje takımlarıyla da birçok başarıya imza atıyor. İTÜ Racing ekibi de bu başarılı takımlardan biri. Elektrikli araçlar için ürettiğimiz yüksek performanslı sıvılarımızın, lisans düzeyinde dünyada yapılan en prestijli mühendislik yarışmalarından birinde İTÜ Racing aracına eşlik etmesinden son derece memnunuz. TotalEnergies olarak ürünlerimizi çok uzun yıllar yarış pistlerinde test edip onaylıyoruz. Elektrikli araçlar için ürettiğimiz özel yağlama ve soğutma sıvılarından oluşan Quartz EV Fluids ürün serisi inovatif yetkinliğimizin güçlü bir göstergesi niteliğinde bulunuyor. Böyle bir projede güç birliği yaparak gençlerle bir araya gelmekten mutluluk duyuyoruz. Çekya’da piste çıkacak olan tüm ekibe şimdiden başarılar diliyoruz. İnanıyoruz ki, Türkiye’ye çok iyi bir dereceyle dönecekler” diye konuştu.

Yarışlar 41 yıldır düzenleniyor

Formula Student yarışları, Society of Automotive Engineers (SAE) tarafından 1981 yılında başlatıldı. 4 kıtada, 10’dan fazla ülkede düzenlenen ve dünyanın en prestijli üniversitelerinden tecrübeli ekiplerin katıldığı bir mühendislik yarışması olan Formula Student’ın amacı, otomotiv sektörüne kalifiye eleman yetiştirmek ve yeni teknolojiler için test imkânı oluşturmak. Her yıl düzenlenen yarışlarda, 50’ye yakın benzinli, 30’a yakın elektrikli ve 10 adet sürücüsüz araç yarışıyor. Araçlar; tasarım, teknik denetim, dinamik etaplar ile üç farklı kategoride pist yarışının ardından tüm etaplardan toplanan puanlara göre sıralanıyor.

TÜSİAD’ın “Sağlığın Geleceği: 2030 için Öngörüler” webinar dizisinin ikincisinde “Küresel Sağlık Sorunlarının Çözümünde Tıp ve Biyoteknolojinin Geleceği” ele alınacakTÜSİAD’ın “Sağlığın Geleceği: 2030 için Öngörüler Webinar Dizisi” devam ediyor.30 Haziran Perşembe, 18:00’de çevrimiçi olarak gerçekleşecek ikinci toplantıda, “Küresel Sağlık Sorunlarının Çözümünde Tıp ve Biyoteknolojinin Geleceği” başlığı ele alınacak.Sağlık sektöründe sistematik değişimlere yol açması öngörülen inovatif eğilimlerin  tartışılacağı toplantının konuk konuşmacısı biyoteknoloji alanında dünyanın önde gelen mucitleri arasında gösterilen Stanford Üniversitesi, Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gözde Durmuş olacak. Durmuş, kendi alanındaki gelişmeleri ve çalışmalarını sağlığın geleceği perspektifiyle aktaracak. Etkinliğin moderasyonunu TÜSİAD Sağlıkta İnovasyon Alt Çalışma Grubu Başkanı Ufuk Eren yapacak.  TÜSİAD “Sağlığın Geleceği: 2030 için Öngörüler Webinar Dizisi”- II“Küresel Sağlık Sorunlarının Çözümünde Tıp ve Biyoteknolojinin Geleceği”Tarih: 30 Haziran 2022Saat: 18:00 – 19:00

Kardem Tekstil moda devleri için Mimaki TS55-1800 ile üretim yapıyor

Dünyaca ünlü markalara konfeksiyon üretimi yapan Kardem Tekstil, dijital baskı avantajlarına Mimaki’nin fiyat/performans odaklı TS55-1800 süblimasyon transfer baskı makinesi ile ulaşıyor. Tekstil üretiminde (d)evrim yapan TS55-1800, yüksek performansıyla Kardem Tekstil için ideal bir çözüme dönüşüyor.

Küresel moda ve giyim markalarının en önemli tedarikçilerinden biri olan Kardem Tekstil, başarılı pazar çalışmalarıyla marka değerini artırıyor. 1990 yılında 30 personelle İstanbul’da faaliyetlerine başlayan firma, ihracat odaklı çalışmalar ve yeni yatırımlarla güçlü bir konfeksiyon üreticisi konumuna geldi. Uzun yıllar atölyeler aracılığıyla üretimini gerçekleştiren firma, kendisine ait ilk fabrikasını 2016 yılında Sırbistan Smederova’da açtı. 2017 yılında ise, Edirne’de Keşan Fabrikası’nı açan Kardem Tekstil, böylece tam entegre bir konfeksiyon üreticisine dönüştü. Abercrombie & Fitch, Bershka, Inditex Group, H&M ve Ralph Lauren gibi küresel markalara hizmet veren Kardem Tekstil, vizyonu ve pazarda artan gücüyle Türk giyim endüstrisinin öncülerinden biri olarak kabul ediliyor.

Aylık 2 milyon adet konfeksiyon üretim kapasitesine sahip olan Kardem Tekstil, üretiminin %98’ini ihraç ederek Türkiye ekonomisine önemli bir katkı sağlıyor. Firmanın üretim üssü kabul edilen Keşan Fabrikası, çoğunluğu kadınlardan oluşan 600 çalışanıyla kesim, dikim, nakış, baskı, kalite/kontrol ve sevkiyat gibi bütün ara birimlere sahip bulunuyor. Fabrika Müdürü Raşit Akgör, tesise giren top kumaşların nihai konfeksiyon ürünü olarak çıktığını söyledi. Kaliteli üretimin yanı sıra sürdürülebilirliğe de büyük önem verdiklerini kaydeden Akgör; “2020 yılında fabrikamız %100 güneş enerjisi sistemine geçiş yaparak, kendi kendine yeten bir enerji gücüne ulaştı. %100 çevre dostu bir fabrika olmamız önemli bir adımı temsil ediyor. Moda ve giyim endüstrisinin büyük oyuncuları için ‘temiz üretim’ ve sürdürülebilir bir vizyon partneri olmak için gerekli adımları atmaya devam ediyoruz” dedi.

Değişen tüketici talepleri dijital baskıyı zorunlu kılıyor

Tekstil ve konfeksiyon endüstrisinde hem tüketici tercihlerinde hem de üretim yöntemlerinde ciddi bir dönüşüm yaşandığını dile getiren Raşit Akgör, dijital baskı yatırımına nasıl karar verdiklerini şöyle özetledi; “Geçmişte karlı bir iş için yüksek hacimli üretim ve bunun getirdiği standart, sınırlı desen/model çeşitliliği söz konusuydu. Oysa günümüzde siparişlerin hacimleri daha düşük, teslimat süreleri daha kısa ve hiç olmadığı kadar çeşitlilikte ürün talep ediliyor. Bunların sadece geleneksel yöntemlerle üretilebilmesi mümkün değil. Geleneksel emprime baskı yöntemi devam etmekle birlikte artık müşterilerin bu gitgide artan özel talepleri için yeterli olmuyor. Dijital baskının hızlı, yüksek kaliteli ve düşük/orta hacimlerdeki verimliliği bizim için yeni bir çözüm oldu. Bu alanda da yaptığımız araştırmalarda pazarın en iyisinin Mimaki olduğunu gördük. Zaten üretimde kullandığımız çok sayıda Japon markasına ait makinemiz var. Japon teknolojisine ve mühendisliğine büyük bir güven duyuyoruz. Dolayısıyla ikinci aşamada artık hangi Mimaki modelini seçmemiz gerektiğine odaklandık.”

Gerek baskı kalitesi ve verimliliği gerekse 1800 mm baskı genişliği ile TS55-1800 süblimasyon transfer baskı makinesinin kendileri için en ideal çözüm olduğunu anlatan Akgör, kurulumun 2022 yılının ilk günlerinde Mimaki bayisi tarafından hızla gerçekleştirildiğine değindi. Akgör; “Şu anda planlı siparişlerin üretimi devam ediyor, bu nedenle yeni baskı makinemizi henüz nihai ürünlerde kullanmadık. Bununla birlikte kurulum sonrasında yeni sezon ürünler için TS55-1800’de deneme baskılarını almaya başladık. Tasarım ofisimizle birlikte bu baskılarda nihai ürünlere dönük uygulamalar yapıyoruz ve çalıştığımız markalara bu numuneleri gönderiyoruz. Açıkçası, bu sürecin de beklediğimiz gibi iyi geçtiğini söyleyebilirim. Müşterilerimizden baskılarımıza dönük herhangi bir olumsuz dönüş almadık. Müşterilerimizden gelecek siparişlere bağlı olarak 2022 yılının ikinci yarısından itibaren TS55-1800’ü yeni siparişlerin gerçek üretiminde ve kesintisiz olarak kullanmayı planlıyoruz” dedi.

Akgör, önümüzdeki dönemde TS55-1800 ile basılmış elbise, tayt, mont, sweatshirt ve tül gibi birçok ürünün moda ve perakende pazarıyla buluşacağı bilgisini verdi.

“Mimaki TS55-1800 doğru bir yatırım oldu”

Yaptıkları konfeksiyon üretiminde dijital baskının ağırlığının başlangıç olarak %5 olacağını ancak hızla bu payın artacağını ifade eden Raşit Akgör, dijital baskılı koleksiyonların daha fazla seçenek, daha az maliyet anlamına geldiğini belirtti. Akgör; “Bir koleksiyonda 50 renkli bir tasarımın emprime baskıyla elde edilmesi neredeyse imkansız, ortaya çıkacak yüksek maliyet ve proses, zorlukları daha da artırıyor. Ayrıca doğru renk değerine ulaşmak için yapılan yüksek miktardaki test baskısının yarattığı telef maliyet de var. Buna karşın neredeyse sonsuz miktardaki renk seçeneğinin yanı sıra, kısa, hızlı ve hatasız üretimiyle dijital baskı bize yeni olanaklar sunuyor. Düşük adetli veya çok renkli işlerde dijital baskının maliyeti rakipsiz konumda. TS55-1800 ile 1200 dpi çözünürlükte yaptığımız kaliteli baskılar ve elde ettiğimiz birim maliyetler doğru bir yatırım yaptığımızı gösteriyor” diye konuştu.

TS55-1800 süblimasyon transfer baskı makinesinin, 1800 mm baskı eninin üretkenlikte artış ve maliyetlerde düşüş sağladığını belirten Akgör, elde ettikleri avantajı şöyle anlattı; “İşlemler bize 180 cm eninde gelir ve eskiden standart baskı makineleri için 160 cm kullanabiliyorduk, yani daha ilk başta kumaşta 20 cm telef oluyordu. Kumaş kenarlarında meydana gelen bu kayıp TS55-1800 ile son buldu. Ayrıca 180 cm genişlik, daha fazla parçayı tek bir seferde basmayı sağladığı için üretkenliğimizi artırdı. Önümüzdeki dönemde artacak iş yükünü düşündüğümüzde bu avantaj daha fazla öne çıkacaktır.”

TS55-1800’ün güçlü performansından etkilendiklerini söyleyen Akgör, güçlü yapısıyla bu süblimasyon baskı makinesinin 7/24 çalışabildiğinin altını çizdi. Akgör sözlerini şöyle sürdürdü; “Kesintisiz ve gözetimsiz baskı bize hem maliyet hem de zaman tasarrufu sağlıyor. Standart ruloların günlük olarak değiştirilmesi gerekiyor. Bunun için bir personeli sürekli görevlendirmek lazım. Oysa daha büyük bir rulo ile daha uzun süre kesintisiz çalışabiliriz. Bu konuda da Mimaki Mini Jumbo Rulo Ünitesi devreye girdi. Bu besleme ünitesi sayesinde daha uzun süre kesintisiz ve gözetimsiz bir baskı gücü kazandık. Mesai bitip personel evine gittiğinde bile TS55-1800 çalışmasını sürdürüyor, işini tamamlıyor. Bir sonraki adımda daha büyük boya şişelerine ihtiyaç duyacağız. Böylece makinenin durmaksızın çalışması için bütün donanımız hazır olmuş olacak.”

Mimaki orijinal boyaları beklentileri rahatlıkla karşılıyor

Baskı için Mimaki’nin orijinal Sb614 boyalarını kullandıklarını açıklayan Raşit Akgör, baskı sonuçlarından oldukça memnun kaldıklarını belirtti. Akgör; “Transfer kağıdına baskıda, makine kadar boya da büyük öneme sahip. Çok iyi bir baskı makinesine ve bir o kadar da iyi boyalara sahibiz. Öncelikle boyanın doygunluğu ve renklerin transfer kağıdına ve kalender işlemi sonrasında polyester kumaşa geçişi oldukça başarılı. Renklerde herhangi bir sapma ve solma olmuyor. Baskıda pass sayımızı ayarlayarak istediğimiz parlak veya mat renkleri, ne kadar zorlu olursa olsun elde ediyoruz. Ayrıca baskı sonrasında çatlama, dökülme ve benzeri sorunlar da yaşamıyoruz. Kullanıma yönelik yaptığımız sürtünme, terleme ve yıkama haslık testleri de istediğimiz başarı kriterlerini rahatlıkla karşılıyor” dedi.

İhracat odaklı çalıştıkları için Sb614 boyalarının ECO PASSPORT by OEKO-TEX sertifikasına sahip olmasının daha çok önem kazandığını vurgulayan Akgör, ürünlerinin çevre ve insan sağlığına duyarlı olduğunu gösteren bütün belgelerinin müşterilere sunulduğunu aktardı.

“Kardem Tekstil olarak kaliteyi yönetmiyoruz, ilk adımdan itibaren kaliteyi üretiyoruz” diyen Akgör, bu süreçte TS55-1800’ün hem kapasitelerini hem de baskı kalitelerini artırdığını, bu nedenle aynı baskı makinesinden bir tane daha satın almak için sipariş verdiklerini sözlerine ekledi.

Serez Dondurmacısı’ndan Bayramlık Lezzetler

Dondurmanın karşı konulmaz lezzetini ve keyfini sofralara taşıyan Serez Dondurmacısı, her damak zevkine uygun seçenekleriyle Kurban Bayramı’nı karşılıyor. Tüm ailenin aynı masa etrafında buluştuğu bu özel günlerde en lezzetli yemekleri tamamlayan gurme dondurmalar, tatlının en hafif ve karşı konulmaz formunu sunuyor.

Serez Dondurmacısı, birbirinden leziz dondurma çeşitleriyle Kurban Bayramı’nda da hem damakları hem de sohbetleri tatlandırmaya devam ediyor. Sıcak yaz günlerine denk gelen bayram sofralarında tazelik ve ferahlık rüzgârı estiren Serez Dondurmacısı, birlikte olmanın keyfine keyif katmaya hazırlanıyor.

En ferahlatıcı bayram lezzeti

Çikolata ve kaymağın eşsiz birleşimiyle ortaya çıkan Bando Dondurma, damakların serinlik aradığı bu günlerde ferahlatıcı sade dondurmayı kare formda iki farklı reçete ile sunan bu lezzet, özgün damak tatlarına uygun olarak sütlü ve bitter olmak üzere hazırlanıyor. Bando Dondurma fındık ve portakal kabuğu şekerlemesi ile buluşarak bayram sofralarında herkesin kalbini fethediyor.

Bu bayramda da mutluluk Duble Çikolata’da saklı

Yüzde 83 çikolata oranıyla gerçek çikolata tutkunlarının müdavimi olduğu Duble Çikolata, bayram coşkusuna ortak oluyor. Serez’in kendine özgü formülü ile kendi ürettiği çikolatalardan elde edilen Duble Çikolata, mutluluğu ve lezzeti tek bir kâsede sunuyor.

Geleneksel damla sakızı, yeni formuyla sofralarda

Serez Dondurmacısı, dünyada sadece Ege yöresine ait mis kokulu ve işlemesi bir hayli zor olan damla sakızını bayram sofralarına taşıyor. En kaliteli süt kaymağını mücevher gibi kıymetli Ege damla sakızıyla buluşturan bu eşsiz lezzet hem tek başına hem de farklı tatlılarla kusursuz bir deneyim yaşatıyor.

Katılım Emeklilik ile hac ve umre ziyaretleriniz güvence altında

Faizsiz BES ve Katılım Sigortacılığının öncü şirketi Katılım Emeklilik, Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile imzalanan sözleşme kapsamında, Hac ve Umre ziyaretini gerçekleştirecek katılımcıları “Seyahat Sağlık ve Ferdi Kaza Katılım Sigortası” ile koruma altına aldı.

Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, “Yurtdışı Seyahat Sağlık Sigortası’yla sunduğumuz tıbbi tedavilerden transferlere kadar pek çok güvenceyi artık Hac ve Umre yolcuları için de sunuyoruz” dedi. Sincek, “Katılım Sağlık sigortaları ile ülkemizdeki tek faizsiz sağlık poliçe ve teminatlarını sunan şirket olarak, Hac ve Umre ziyaretinde bulunacak vatandaşlarımızı da Yurtdışı Seyahat Sağlık Katılım Sigortası’yla güvence altına almanın mutluluğunu yaşıyoruz” diye konuştu.

Hac ve Umre Organizasyonları Genel Müdürlüğü ile koordineli bir şekilde, Hac ve Umre vazifesini yerine getirmek isteyenlerin, ziyaretleri esnasında en çok karşılaşabilecekleri riskler belirlenerek teminat ve prim yapısı oluşturulduğunu aktaran Ayhan Sincek şu bilgileri verdi: “Katılım Emeklilik olarak özellikle sağlık ürünlerinde ihtiyaca yönelik esnek çözümleri pek çok avantaj ve ek asistans hizmetleri ile hızla sunabiliyoruz. Katılım Emeklilik’in katılım sağlık branşında çok kısa sürede ciddi bir pazar büyümesi kaydetmesi bunun göstergesidir.”

Tıbbi tedavilerin yanı sıra transfer masraflarını da ödüyor

“Geniş kapsamlı teminatları ile ziyaretleri esnasında karşılaşabilecekleri sağlık ve kaza risklerine karşı tüm Hac ve Umre ziyaretçilerini koruyan Katılım sigortası ürünümüz, tıbbi tedavi teminatından transfer ve konaklama masraflarına, bagaj kaybından kaza sonucu maluliyet ve tedavi masraflarına kadar ziyaret sırasında karşılaşılabilecek riskler için katılımcılarımızı koruma altına almaktadır.”

Globelink Ünimar’dan Bozulabilir Ürün Taşımacılığı!

 Türkiye’nin önde gelen lojistik şirketlerinden Globelink Ünimar, farklı ihtiyaç ve taleplere yönelik lojistik hizmetlerini sürdürmeye devam ediyor. Lojistik taşımacılık metotları içerisinde önemli bir yere sahip olan bozulabilir ürün taşımacılığı, hassas ürünlerin uygun koşullarda zarar görmeden teslimatlarının gerçekleştirilmesini sağlıyor. Globelink Ünimar, bozulabilir ürün taşımacılığı çözümleri ile dünyanın birçok bölgesine lojistik hizmeti sunuyor.

 Türkiye’nin köklü lojistik şirketlerinden Globelink Ünimar, farklı ürün türlerine ve müşteri taleplerine yönelik lojistik hizmeti vermeye devam ediyor. Karayolu, denizyolu ve havayolu taşımacılığı başta olmak üzere entegre lojistik hizmetleri sunan Globelink Ünimar, hassas ürünlerin lojistiği için bozulabilir ürün taşımacılığı hizmetlerini sürdürüyor.

Bozulabilir ürün taşımacılığı, uygun ısı ve nem gibi iklimlendirme koşullarında taşınmaması durumunda bozulabilen ürünlerin soğuk zincirin kırılmadan lojistiğinin gerçekleştirilmesini sağlıyor. Dünya genelinde bozulabilir ürün taşımacılığının üst sınırlarını belirlemek ve tedarik zinciri çözümlerini geliştirmek amacıyla kurulan Perishable Logistics Network’ün (PLN) kurucu üyeleri arasında yer alan Globelink Ünimar, raf ömrü sınırlı olan ürünlerin lojistiğinin hızlı ve güvenli şekilde gerçekleştirilmesini sağlıyor.

 Soğuk zincirin korunması önemli

 Soğuk zincir, bozulabilir ürünlerin lojistiğinin gerçekleştirilmesinde önemli bir yere sahip. Hassas ürünlerin tazeliğini kaybetmeden varış noktasına ulaşabilmesi için  teslimat ve sevkiyatının doğru iklimlendirme özelliğine sahip olan taşıma kapları içerisinde uçak, konteyner veya araçlarla gerçekleştirilmesi gerekiyor.

 Bozulabilir ürün taşımacılığında zamanla yarışıyoruz

 Bozubilir ürün taşımacılığı ile ilgili açıklamada bulunan Globelink Ünimar Hava Kargo Direktörü Banu Mankut, “Globelink Ünimar olarak müşterilerimizin talep ve ihtiyaçlarına yönelik farklı türlerde taşımacılık hizmetleri veriyoruz. Bu hizmetlerin başında ise lojistik sektöründe büyük öneme sahip olan bozulabilir ürün taşımacılığı geliyor. Bozulabilir ürün taşımacılığı dünyanın bir ucundan diğer ucuna ürünlerin hızlı bir şekilde tazeliğini kaybetmeden varış noktasına iletilmesini sağlıyor. Bu kapsamda taze ya da dondurulmuş sebze ve meyve; taze ya da dondurulmuş et ve balık, bitkiler, çeşitli çiçekler ve yumurta başta olmak üzere birçok ürünü güvenli bir şekilde müşterilerimizin istediği her noktaya ulaştırıyoruz.

Soğuk zincirin ürün sevkiyatından teslimatına kadar olan süreçte bozulmaması en önemli kriterlerden bir tanesi. Hassas ve raf ömrü kısıtlı ürünlerin lojistik operasyonlarını gerçekleştirirken uluslararası standartlara uygun paketleme ve depolama hizmetlerini gerçekleştiriyor, ürünlerin özelliklerine uygun araç ve konteynerleri kullanıyoruz. Bozulabilir ürün taşımacılığında zamanla yarışıyoruz. Sunduğumuz hizmetler ile bir orkideyi, tonlarca taze meyve ya da sebzeyi, et, balık ve dondurulmuş gıda gibi hassas ürünleri istenilen her lokasyona hızlı ve güvenli biçimde ulaştırmak mümkün. En kısa zamanda ürünlerin tazeliğinden ödün vermeden müşterilerimizin lojistik ihtiyaçlarını karşılamış oluyoruz.” dedi.

Fransa Büyükelçiliği kadın-erkek eşitliği proje çağrısı sonuçlandı

Fransa, BM’nin 5. Sürdürülebilir Kalkınma Amacı olan “toplumsal cinsiyet eşitliği” amacına 2030 yılına kadar ulaşmak hedefiyle kadın-erkek eşitliği hususunu diplomatik faaliyetlerinin en önemli önceliği haline getirmiştir. “Fransa’nın kadın-erkek eşitliğine dair uluslararası stratejisine” dayanan bu taahhüt, özellikle de Fransa ve Meksika tarafından, 30 Haziran ila 2 Temmuz 2021 tarihleri arasında Paris’te düzenlenen ‘Nesiller Boyu Eşitlik Forumu’ ile somut hale getirilmiştir.

Türkiye’de kadın haklarına daha fazla destek vermek amacıyla, kadın-erkek eşitliğini güçlendirmeyi hedefleyen projelerin geliştirilmesi için Mart 2022 tarihinde ikinci defa çağrıda bulunulmuştur. Geçtiğimiz yıl 30.000 Avro olan hibe bu yıl toplam 35.000 Avroya yükselmiştir.

2022 yılının kazananlarını belirlemek amacıyla jürimiz 17 Haziran 2022 tahinide toplanmıştır. En içten duygularımızla tebrik ettiğimiz kazanan 4 dernek aşağıdaki gibidir:

– Mülteci Destek Derneği (MUDEM) ve “Mevsimlik Türk ve göçmen tarım işçilerinin cinsel ve üreme sağlığı konusunda eğitimi” adlı projesi: göçmen topluluklarına ve Türk kadın işçilerine yönelik cinsel ve üreme sağlığına bağlı risklere karşı eğitim sunmayı hedeflemektedir;

– Çaplı Vakfı ve “Üreme sağlığı rehberi ve kampanyası” adlı projesi: kamuyu cinsel ve üreme sağlığı hakkında bilinçlendirmeyi hedeflemektedir;

– Türetim Ekonomisi Derneği ve “Ekolojik kadın üreticilere destek” adlı projesi: ekolojik dönüşüme katılan üretici kadınlara destek sağlamayı hedeflemektedir;

– İzmir Kadın Dayanışma Derneği ve “Kadınlar için Bilinçlendirme ve Yardım” adlı projesi.

Bunların yanı sıra, jürimizin dikkatini çeken bir proje daha bulunmaktadır. Ancak, jürinin talebi üzerinde bütçeye getirilen değişiklikler sonucunda, ilgili proje çağrısına ait düzenlemeye uymadığı gerekçesiyle söz konusu projenin Fransa Büyükelçiliği’nin farklı kaynaklarından fonlanmasına karar verilmiştir. Bahse konu proje, Yanındayız Derneği tarafından sunulan “Şiddete geçit yok!” adlı projedir ve erkek toplu taşıma ve taksi şoförlerine yönelik toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsiyetçi şiddetin önlenmesi konularında eğitim vermeyi öngörmektedir. Projenin paydaşları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi de yer almaktadır.

Kazanan projelere karar veren jüri: Fransa’nın Türkiye Büyükelçiliği (Raphaël Martinez) ve Fransa’nın İstanbul Başkonsolosluğu (Antoine Alhéritière) bünyesindeki kadın-erkek eşitliği sorumluları, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu İşbirliği ve Toplumsal Cinsiyet konularından sorumlu koordinatörü İpek Seda Geçim, ve Fransız Kalkınma Ajansı Avrasya Bölge Müdürlüğü (İstanbul) proje sorumlusu Mathilde Camus’den oluşmaktadır.

Uyum MasterERPm Days 2. toplantısı yapıldı

Uyum MasterERPm Days toplantılar serisinin 2.’si, geçtiğimiz gün Sofitel İstanbul Taksim otelde, Uyumsoft müşterilerinin geniş katılımı ile düzenlendi. Kurumsal Kaynak Planlama (ERP)’de ülkemizin öncü şirketi Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ, UyumERP ürünündeki son yenilikleri, teknolojideki son gelişmeleri ve işletmelerin uçtan uca dijitalleşme süreçlerini anlattı.

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Uyumsoft Kurumsal Hizmetler Genel Müdürü Özkan Metin, Uyumsoft ERP ailesi yazılımlarının tümünde yeni erp versiyon 4 uygulamasına geçtiklerini açıkladı. Cloud ve mobil tabanlı uyumERP’nin ülkemizin yanı sıra, bulunduğumuz coğrafyanın lider erp firması olarak 15 ülkede hizmet verdiğini anlatan Özkan Metin, bu yıl erp’de başarılı bir yıl geçirilmekte olduğunu kaydetti. Uyumsoft’un Temmuz ayı itibariyle 100 bin müşteriye ulaşacağını ifade eden Özkan Metin, sektör ve ölçek bağımsız işletmelerin uçtan uca dijital dönüşüm süreçlerini yönettiklerini belirtti. İkincisi yapılan toplantıların devam edeceğini ifade eden Uyumsoft Müşteri İlişkileri Direktörü Abdullah Murat, uyumERP ürün ailesindeki yenilikleri anlatmaya devam edeceklerini kaydetti.

e-Dönüşüm pazarında yüzde 15 pazar payına sahip

Uyumsoft’un e-Dönüşüm (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-Defter vb) uygulamalarında yaklaşık yüzde 15 pazar payına sahip olduğunu ifade eden Uyumsoft Kurumsal İş Sistemleri Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Erhun Öçal, 1 Temmuz’da yeni mükelleflerin e-Belge uygulamalarına geçeceğini kaydederek, önümüzdeki süreçte mevcut e-Belge ürünlerine e-Adisyon, e-Poliçe, e-Dekont gibi yeni ürünlerin ekleneceğini söyledi. Uyumsoft’un ekoCari, ekoTicari, UyumYedek ürünleri hakkında bilgiler veren Erhun Öçal, Uyumsoft’un 30’u aşkın ticari ürün ailesinin, sektör ve ölçek bağımsız işletmelerin iş süreçlerine ve dijitalleşmesine yaptığı katkılar hakkında bilgiler verdi.

UyumERP çözüm ailesindeki yenilikler anlatıldı

Müşteri İlişkileri Yöneticisi Muhammet Ali Portakal’ın moderatörlüğünde, Uyumsoft yöneticileri, katılımcılara uyumERP çözümündeki yenilikleri anlattı. Toplantıda; Bulut Teknolojileri Direktörü Ramazan Öztemur, webERP, Uyumsoft DataCenter mimarisi, bulut sistem hakkında; Yazılım Arge Yöneticisi Bülent Sarı, webERP genel özellikleri ve UyumERP uygulama geliştirme platformu hakkında; Web Servis ve API Yöneticisi İlker Poyraz, müşteri API aktivasyon süreci hakkında; Raporlama ve Destek Süreçleri Yöneticisi Fazlı Akça, Dinamik Raporlama ve Portlet Yapısı hakkında; Raporlama Takım Lideri Emrah Demirbaş, İş Zekası özellikleri hakkında; Mobil Uygulama Geliştirme Yöneticisi Sinan Demir, mobil Erp’nin uygulama yapısı, genel özellikleri ve yenilikler hakkında; Yazılım Üretim Ürün ve Proje Analiz Yöneticisi Müjdat Büyüközkan, Mes Depo Otomasyonu, ekosisteme yeni kazandırılan Android El Terminalleri özellikleri hakkında ve standart maliyet ekranları hakkında; Yazılım ve Ürün Yöneticisi Sevtap Turancı, Banka Bakiyem, Dijital Damga, KVKK çözümü, İYS çözümü hakkında, Uyum Akademi Sorumlusu Lokman Tarık Dağ, yapılan eğitim çalışmaları, Yaz Staj Okulu hakkında detaylı bilgiler anlattı.

UHKİB’DEN ENDÜSTRİ 4.0 DÖNÜŞÜM MERKEZİ’NE ZİYARET

 Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) heyeti, 19-22 Haziran 2022 tarihleri arasında Almanya’da temaslarda bulundu.

Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) yönetim kurulu çeşitli temaslarda bulunmak ve fuar organizasyonlarına katılmak üzere Almanya’daydı.

UHKİB Yönetim Kurulu, 19-22 Haziran 2022 tarihleri arasındaki Almanya programında ilk olarak Endüstri 4.0 Dönüşüm Merkezi (European 4.0 Transformation Center) ve ITA Aachen Enstitüsü’nü (Institute of Textile Technology in Aachen ITA GmbH) ziyaret etti.

Ziyarette, Endüstri 4.0 Dönüşüm Merkezi yöneticisi Bülent Tiz, UHKİB heyetine bir sunum gerçekleştirirken, heyete üretim ve Ar-Ge çalışmaları için işletilen Endüstri 4.0 fabrikası tanıtıldı.

Heyet daha sonra Endüstri 4.0 Dönüşüm Merkezi ile ‘’RWTH Aachen Campus’’ adı verilen, aynı alan üzerinde çalışmalarını yürüten ITA Aachen Enstitüsü’nü de ziyaret etti.

ITA GmbH ekibi heyete sunum yaparken, daha sonra Digital Capability Center adı verilen ve Endüstri 4.0 kapsamında kurulan, eski dokuma makineleri ile tamamen dijital bir fabrikaya dönüştürülen model fabrika ziyaret edildi.

UHKİB yönetim kurulu ayrıca bu yıl 3 eş zamanlı fuarın birleşmesine paralel olarak 21-22 Haziran 2022 tarihlerinde Heimtextil ve Texprocess fuarlarını ziyaret etti.

Trend alanlarını, UTİB ve çeşitli Türk firmalarının stantlarını ziyaret eden UHKİB heyeti İTA standı ziyareti kapsamında ise Enstitü Direktörü Profesör Thomas Gries ve Genel Müdür Markus Beckmann ile görüştü.

UHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Nüvit Gündemir, hızla gelişen teknolojinin hayatın her alanını olduğu gibi endüstri alanını da dönüştürdüğünü belirterek, tekstilde yaşanan gelişmeleri yakından görmek için Almanya’da çeşitli temaslarda bulunduklarını söyledi.

Tekstil ve hazır giyim alanında Türkiye’nin bu yıl ihracatta rekor kırdığını da dile getiren Gündemir, “Bu başarımızı teknolojiye ayak uydurarak daha da ileri taşımak istiyoruz. Pandemi süreci birçok açıdan ekonomik dengeleri etkilerken bizim sektörümüzde bazı fırsatları da beraberinde getirdi. Teknolojik gelişmeleri tasarım gücümüzle harmanlarsak gelecekte Türk hazır giyim ve tekstil sektörünün çok daha iyi işler başaracağını düşünüyorum. Almanya’daki fuarlara katılarak yeni trendleri de görme imkanımız oldu” dedi.

ORTA KORİDOR’DA TÜRKİYE’NİN ÖNERİSİYLE ÇALIŞMA GRUBU KURULDU
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Orta Koridor’un mesafe ve süre açısından diğer ulaşım koridorları için güçlü bir alternatif olduğuna vurgu yaptı ve “Orta Koridor’un etkin işlerliği hem Azerbaycan hem Kazakistan hem de Hazar Bölgesi’nin küresel ticarete entegrasyonu açısından oldukça önemlidir. Bölgemizdeki Asya-Avrupa dış ticaret ağlarının merkezinde olmamız hususunu da dikkate alarak lojistikte bölgesel bir üs olmayı hedeflemekteyiz” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Bakü’de düzenlenen Türkiye-Azerbaycan-Kazakistan Dışişleri ve Ulaştırma Bakanları Toplantısı’na katıldı. Yapılan üçlü zirvede, Orta Koridor’da kapasite artışı ve verimliliği arttıracak çalışma grubu Türkiye’nin önerisiyle imzalanan protokolle kuruldu. Toplantıda konuşan Karaismailoğlu, “Orta Koridor’daki yük taşımacılığı konusunda görüşme imkânı yakalayacağız. Bildiğiniz üzere uluslararası ulaşım koridorları ele alındığında, Orta Koridor mesafe ve süre açısından diğer ulaşım koridorları için güçlü bir alternatif. Çin’den Avrupa’ya doğru yola çıkan bir yük treni, Orta Koridor ve Türkiye’yi tercih etmesi halinde 7 bin kilometreyi 12 günde kat ediyor. Aynı trenin Rusya Kuzey Ticaret Yolu’nu tercih etmesi halinde 10 bin kilometrelik bir mesafe ve en az 15 günlük seyir süresi söz konusu. Güney Koridor’unu tercih etmesi durumunda ise gemiyle Süveyş Kanalı üzerinden 20 bin kilometre seyrederek ancak 45 ile 60 günde Avrupa’ya ulaşabiliyor. Bu rakamlar bile Orta Koridor’un küresel ticarette, Asya ve Avrupa arasında ne kadar avantajlı ve güvenli olduğunu gözler önüne seriyor” ifadelerini kullandı.
LOJİSTİKTE BÖLGESEL BİR ÜS OLMAYI HEDEFLEMEKTEYİZ
Şubat ayından bu yana yaşanan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın önemli ulaşım koridoru olan kuzey koridorunu sıkıntıya soktuğuna dikkati çeken Karaismailoğlu, bunun yanında diğer öne çıkan Güney Koridoru rotasının ise güzergahına göre hem maliyetli hem de süre anlamında dezavantajlı olabildiğini söyledi. “Ayrıca 23 Mart 2021 tarihinde Malezya’dan Hollanda’nın Rotterdam kentine doğru yolculuğu sırasında geçtiği Süveyş Kanalı’nı tıkayan Ever Given adlı geminin karaya oturması unutulmamalıdır” diyen Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, konuşmasına şöyle devam etti;
“Bu kaza sonucunda kanal 6 gün boyunca kapalı kalmış ve yüzlerce gıda, petrol ve LNG gemisinin beklemesi küresel tedarik zincirini sıkıntıya sokmuştur. Tüm bu hususlar göz önüne alındığında, Orta Koridor’un etkin işlerliği hem Azerbaycan hem Kazakistan hem de Hazar Bölgesi’nin küresel ticarete entegrasyonu açısından oldukça önemlidir. Bölgemizdeki Asya-Avrupa dış ticaret ağlarının merkezinde olmamız hususunu da dikkate alarak lojistikte bölgesel bir üs olmayı hedeflemekteyiz.”
2053 YILINA KADAR 198 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM YAPILMASI PLANLANIYOR
AK Parti Hükümetinin büyük ekonomilerin can damarları olan ulaştırma ve haberleşme altyapılarının gelişimine özel önem verdiğine dikkati çeken Karaismailoğlu, “Ulaştırma ve Lojistik Ana Planımız kapsamında 2029, 2035 ve 2053 hedef yıllar olmak üzere bölgeyi destekleyici altyapı projelerimiz bulunmaktadır. 2053 vizyonumuz doğrultusunda, ülkemizin Asya ile Avrupa arasında 700 milyar doları aşan ticaretten aldığımız payı artırmayı hedefliyoruz. 4 saatlik uçuş mesafesiyle 67 ülkenin ve 30 trilyon dolarlık küresel ticaret hacminin merkezindeyiz. Bütün yatırımlarımızda, bu potansiyelden daha fazla faydalanabilmeyi amaçlıyoruz.  Tüm bu hedeflerimize erişmek için ulaşım ve iletişim stratejilerimizi küresel ve bölgesel şartlar ışığında her daim güncel tutmaya gayret ediyoruz. Demiryollarında başlattığımız reform hareketi ile bugün yüzde 4 olan demiryolunun taşımacılıktaki oranının, 2029 yılında yüzde 11’in üzerine yükselmesini, 2053’te ise yaklaşık yüzde 22 olarak gerçekleşmesini öngörüyoruz. Böylece ülkemizdeki demiryolunun, yük taşımacılığındaki payı 2053’e kadar 7 kat artacak. Yine yurtdışına yük taşımacılığında da demiryolunun payını 10 kat artırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Ulaştırma alt yapısına 2002 yılından bu yana 172 milyar dolarlık yatırım yapıldığını aktaran Karaismailoğlu, 2053 yılına kadar yaklaşık 198 milyar dolarlık yatırım yapılmasının planladığını ifade etti. Bu rakamdan en büyük payın demiryolu altyapısını geliştirmek için ayırıldığını aktaran Karaismailoğlu, Türkiye’nin Asya-Avrupa ticaretinden azami faydayı elde etmek için elinden gelenin en iyisini yapmaya gayret ettiğini kaydetti.
BTK DEMİRYOLU HATTININ ETKİN İŞLEMESİ ADINA BİRLİKTE HAREKET ETMEMİZ GEREKİYOR
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, “Orta Koridor’da ticaretin geliştirilmesi ve hattın etkinliğinin arttırılması için güzergah ülkeleri olarak üzerimize ciddi sorumluluklar düşmektedir. Öncelikle demiryolu ile taşınan yük hacminin arttırılması için maliyetlerin düşürülerek rekabet gücünün kuvvetlendirilmesi amaçlarımızdan biri olmalıdır. Bizi birbirimize bağlayan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattının etkin işleyişi, birçok bileşenin bir araya gelmesiyle olabilecektir. Bu bileşenlerden en önemlisi, hiç şüphe yok ki, altyapıdır. Bunun yanında bölge ülkelerinin gerek taşımacılık gerekse uluslararası ticaret anlamında yasal düzenlemelerini birbirleriyle uyumlandırması gerekmektedir. Bu çerçevede, BTK demiryolu hattının etkin işlemesi adına birlikte hareket etmemiz gerekmektedir. Kars-Ahılkelek arası şu anda 1435 mm’lik tek hat olarak çalışmaktadır. Ancak, ikinci hat olarak 1520 mm’lik bir hat yaparak, zaman kayıplarının önüne geçmek ve işlemleri hızlandırmak istiyoruz. Bu planlamanın, hattın Orta Koridor’a yönelen küresel yük hareketine en kısa sürede cevap vermeye katkı sağlayacağını düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
GEÇİŞ ÜCRETLERİ VE TRANSİT GEÇİŞ BELGESİ SORUNUNU ÇÖZMELİYİZ
Konuşmasında karayolu taşımacılığına da değinen Karaismailoğlu, “Karayolu taşımacılığında da bir dizi adım atmamız gerekmektedir. Ülkemizin amaçlarının gerçekleştirilmesi için de karayolu taşımacılığındaki geçiş ücretlerinin kaldırılması, transit geçişin liberalleştirilmesi, Ro-Ro taşıma maliyetlerinin düşürülmesi ve Hazar Deniz taşımacılığının verimliliğinin arttırılması gerekmektedir. Geçiş ücretleri ve transit belge temini konusunda karayolu taşımacılığını sekteye uğratan kimi uygulamalara güzergah ülkelerinde rastlanmaktadır. Ülkelerimiz arasında ticaretin artabilmesi için öncelikle taşımacılıktaki geçiş ücretleri ve transit geçiş belgesi sorununu çözmemiz gerekmektedir. Kardeşliğimize yakışır şekilde yasal zemini hazırlayarak bu konularda gerekli çalışmaları hepimizin yapması gerektiğine inanıyorum. Kısa vadede bu problemlerin ortadan kalkması hepimizi memnun edecek ve ticaretimize olumlu katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.

Çam fıstığı ihracatında 2022 hedefi 50 milyon dolar

10 yıldır çözülemeyen böcek sorunu ve iklim değişikliği gibi sebeplerle rekolte kaybı yaşanan çam fıstığı son dönemde olumlu bir grafik çiziyor.

2017 yılında 25 milyon dolarlara kadar gerileyen çam fıstığı ihracatı son 5 senede yüzde 68 yükseldi.

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, çam fıstığı ihracatının son 5 senede yüzde 68 artarak 2021 yılında 42 milyon dolara ulaştığını söyledi.

“2021 yılında başta 29 milyon dolarla İtalya olmak üzere 34 ülkeye çam fıstığı ihraç ettik. İhracatımızda Almanya yüzde 72 artışla 9 milyon dolarla ikinci, Birleşik Arap Emirlikleri ise yüzde 458 artışla 2 milyon dolarla üçüncü sırada yer aldı. Ağırlıklı olarak AB ülkelerine ihracat gerçekleştiriyoruz. Son dönemde Ortadoğu ülkeleri de yükselen pazarlarımız arasında yer alıyor. 2022 yılı Ocak-Mayıs döneminde ise 6 milyon 662 bin dolarlık çam fıstığı ihraç ettik. Miktar bazında ise 113 ton ihracatımız var. Bu sene çam fıstığında 50 milyon dolar ihracat hedefliyoruz.”

Türkiye’nin dünyada önemli bir çam fıstığı üreticisi olduğunun altını çizen Işık, Bergama’daki Kozak Yaylası’ndaki 16 köyün geçim kaynağını buradan sağladığını anlattı.

“Menderes, Aydın-Koçarlı-Mazon, Çine Topçam, Bozdoğan-Altıntaş, Muğla-Katrancı Köyü, Manisa-Gördes de önemli üretim merkezi bölgelerimiz. Uzun süredir çözülemeyen böcek sorunu ve iklim değişikliği nedeniyle önemli ölçüde rekolte kaybı yaşadık. Yaklaşık 10 sene öncesine kadar örneğin 2010 yılında 2 bin tona kadar ihracat yapıyorduk, 2021 yılı itibariyle baktığımızda ihracatımız 661 ton bandında. 2020 yılına göre miktar bazında ihracatımızda yüzde 3 azalma var. Rekolteyi belli bir seviyeye getirmeliyiz. Yeni üretim sahaları oluşturmalıyız.”

Mehmet Ali Işık, Çin’in çam fıstığında ana üretici ülke olduğunu ve dünya üretiminin yüzde 30’unu oluşturduğunu sözlerine ekledi.

“Diğer önde gelen üreticiler ise Kuzey Kore, Rusya, Pakistan ve Afganistan. Akdeniz’de ise en çok çam fıstığı üreten ülkeleri de Türkiye, İtalya, İspanya ve Portekiz olarak sıralayabiliriz. Almanya ve ABD ise en büyük ithalatçılar. En çok çam fıstığı tüketen ülkeler arasında Çin, Kuzey Kore, ABD, Rusya, Almanya, İtalya yer alıyor.”

İç Anadolu Bölgesi’ndeki işverenlerin, 3. çeyrek için işe alım beklentileri olumluManpowerGroup İstihdama Genel Bakış Araştırması’na katılan Türkiye’deki işverenler, 2022’nin üçüncü çeyreğinde yüzde 13 puanlık Net İstihdam Görünümü (NEO) ile güçlü bir işe alım hızı öngörüyor.  Araştırmaya göre İç Anadolu Bölgesi’ndeki işverenler, 17 NEO puanı ile işe alımlarda olumlu beklentilerini koruyor. ManpowerGroup, 2022’nin üçüncü çeyreği için işverenlerin işe alım beklentilerini ölçmek için 40 ülke ve bölgede, 40.000’den fazla işverenle bir anket yaptı. Türkiye’den 1.027 işverenin katıldığı ManpowerGroup İstihdama Genel Bakış Anketi’ne göre Türkiye’deki 7 bölgenin 6’sındaki şirketler önümüzdeki çeyrekte çalışan sayısında artış beklerken 1 bölgede düşüş öngörüyor. Türkiye’nin en rekabetçi bölgesi, 2022’nin ikinci çeyreğinden bu yana 7 yüzde puan, 2021’in üçüncü çeyreğinden bu yana 26 yüzde puan yükselişle 37 NEO puana ulaşan Karadeniz bölgesi olurken, en az rekabetçi bölge şirketlerin -15 Net Görünüm öngördüğü Doğu Anadolu oldu. İç Anadolu Bölgesi’ndeki işverenler ise 17 NEO puanı ile işe alımlarda olumlu beklentilerini koruyor. Tüm bölgelerin NEO puanları ise şu şekilde sıralandı: Karadeniz (37), Marmara (20), İç Anadolu (17), Akdeniz (17), Güneydoğu Anadolu (16), Ege (3) ve Doğu Anadolu (-15). Araştırmaya göre Türkiye genelinde ise 2022’nin üçüncü çeyreğinde 13 yüzde puanlık bir Net İstihdam Görünümü (NEO) ile güçlü bir işe alım hızı öngörülüyor. NEO puanının bir önceki çeyreğe göre 2 yüzde puan gerilemesi beklense de 2021 yılının 3. çeyreğine kıyasla 5 puan artması bekleniyor. Türkiye’deki işe alım iklimi, global ortalamanın -20 puan altında bir puan alarak 40 ülke içerisinde alt sıralarda yer aldı. Ankete göre Türkiye’de yerel üretim ve ihracat önemini koruduğu için imalat sektöründeki işverenlerin istihdam beklentilerinin güçlü olduğu görülüyor. Diğer yandan uçuşların yeniden başlaması nedeniyle Türkiye’nin otel ve restoran sektörü de güçleniyor, bu durum özellikle turizme dayalı küçük işletmeleri olumlu yönde etkiliyor. Yayımladıkları anketle ilgili değerlendirmede bulunan, ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı, “Türkiye’deki işverenlerin işe alım beklentilerinin pozitif olduğunu görmek umut verici olsa da işverenler hala ücret enflasyonu ile mücadele ediyor. İşverenlerimizin ajandalarındaki bir diğer önemli konu maddesinin ise yaşam tarzlarını iyileştirmek amacıyla iş değiştirmek isteyen çalışanları tutundurmak ve bu konuda çalışmalar yapmak olduğunu gözlemliyoruz. Sahada, Ukrayna savaşının tedarik zincirini etkilemeye başladığını ve ekonomik görünümde daha fazla belirsizlik yarattığını görmeye de devam ediyoruz. Ancak havayolu şirketlerinin uçuşlarını yeniden başlatması ile birlikte açılan turizm sezonunun ekonomiyi ve dolayısıyla istihdamı olumlu etkilemesini bekliyoruz. Nitekim araştırmamız da otel ve restoran sektöründe işverenlerin işe alım niyetlerinin oldukça olumlu olduğunu gösteriyor. Bir önceki çeyreğe göre en fazla artış gösteren sektör ise 14 yüzde puan değişimle restoran ve oteller oldu. Bu sektördeki işe alım beklentilerindeki üç aylık artış, 40 ülkenin üç aylık artış ortalamasının 11 puan üzerinde ve küresel olarak onuncu sırada yer alıyor.” dedi. En güçlü ve en zayıf sektörlerTürkiye’deki 10 sektörden 9’unda işe alım yöneticileri önümüzdeki çeyrekte çalışanların sayısını artırmayı planlarken, 1 sektörde NEO düşüş gösteriyor. Türkiye’nin en rekabetçi sektörü, istihdam görünümü 2022’nin ikinci çeyreğinden bu yana 12 yüzde puan ve 2021’in üçüncü çeyreğinden bu yana 28 yüzde puan artışla 35 puana ulaşan toptan ve perakende ticaret sektörü oldu. Bu puan, 2011 yılından bu yana ölçülmeye başlanan toptan ve perakende ticaret sektöründe, kaydedilen en yüksek NEO puanı. Tüm sektörlerin NEO puanları şu şekilde:Bankacılık, Finans, Sigorta ve Emlak (8)İnşaat (17)Eğitim, Sağlık, Sosyal Hizmet ve Kamu (13)BT, Teknoloji, Telekomünikasyon, İletişim ve Medya (-3)İmalat (23)Birincil Üretim (7)Restoran ve Oteller (9)Toptan ve Perakende Ticaret (35)Diğer Hizmetler (23)Diğer Sanayi (32) Organizasyon büyüklüğü Türkiye’deki 4 farklı boyuttaki organizasyonlar, önümüzdeki çeyrekte çalışan sayısında bir artış planlıyor. 250’den fazla çalışanı olan kuruluşlardaki işverenler, 2022’nin ikinci çeyreğinden bu yana 3 yüzde puan yükselen 25 NEO puanı ile en iyimser durumda olan işverenler. Şirketlerin büyüklüğüne göre NEO puanları:10’dan az (16)10 – 49 (10)50 – 249 (6)250+ (25)

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, kültür-sanat, magazin-yaşam, spor haberleri (01.04.2024)

KAYMEK’İN ‘TEKNOFEST’ GENÇLİĞİ, 92 PROJE İLE ÖN DEĞERLENDİRME AŞAMASINA GEÇTİ Kayseri Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet …