Japonya’dan deprem köyü, Petroleum İstanbul, Yeşil iyileşme ve Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (15.03.2023)

Konut Satış İstatistikleri, Şubat 2023 Kayseri’de Şubat ayında bin 645, Türkiye genelinde Şubat ayında 80 bin 31 konut satıldı
WWF-Türkiye’den afetlere dirençli bir gelecek için Yeşil İyileşme çağrısı WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), afetlere karşı daha dirençli ve doğayla uyumlu bir gelecek için tüm Türkiye’ye “Yeşil İyileşme” çağrısı yapıyor. Vakıf, deprem felaketinin ardından enkaz kaldırma çalışmalarından yaşam alanlarının inşasına ve geliştirilmesine kadar her aşamanın “Yeşil İyileşme” ilkelerine göre ele alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Depremler, orman yangınları, seller, toprak kaymaları gibi felaketlere karşı Türkiye’de bugüne kadar gösterilen yaklaşımın genellikle afet sonrası çalışmalar üzerinde yoğunlaştığını, bu durumun can, mal ve doğa kaybının yüksek olmasına yol açtığını belirten WWF-Türkiye, afetlere karşı dirençli ve doğayla uyumlu bir gelecek için tüm Türkiye’ye Yeşil İyileşme çağrısı yapıyor.6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ta ve 20 Şubat 2023’te Hatay’da meydana gelen depremler, büyük bir yıkıma ve 50 bine yakın insanın yaşamını yitirmesine sebep oldu. Bölgede henüz temel geçici barınma ihtiyacı devam ederken, enkaz kaldırma ve yeniden inşa çalışmalarının ‘hızla’ başlatıldığı açıklandı. WWF-Türkiye, deprem bölgesinde enkaz kaldırma çalışmalarından yaşam alanlarının inşasına ve geliştirilmesine kadar sağlıklı bir gelecek kurma mücadelesi olarak görülen ayağa kalkma sürecinin her aşamasının “Yeşil İyileşme” ilkelerine göre ele alınması için çağrıda bulunuyor.WWF-Türkiye Yönetimi Kurulu Başkanı Nafiz Karadere, konuyla ilgili açıklamasında gelecekte karşılaşılabilecek benzer şoklara karşı daha güçlü olabilmesi için doğayı afet yönetim stratejisinin ayrılmaz bir bileşeni olarak ele almanın öneminin altını çizdi. Karadere, hem sosyal hem ekolojik çözümlerin tasarlanması, geliştirilmesi ve uygulanması için başta kamu kurumları olmak üzere, yerel yönetimler, meslek örgütleri, bilim dünyası ve sivil toplumu iş birliğine davet etti.Yeşil İyileşme ilkeleri WWF-Türkiye, deprem sonrasında ayağa kalkma ve yeniden yapılanma sürecinde hayata geçirilmesi gereken Yeşil İyileşme ilkelerini şu başlıklarda topluyor: Daha Güvenli ve Doğayla Uyumlu Yaşam Alanları; Yönetişim; Çevresel Etkiler ve Önlemler; Doğa: Ormanlar, Meralar, Sulak Alanlar, Deniz ve Kıyılar; Su ve Temizlik; Altyapı; Enerji Tarım ve Gıda.Yeşil İyileşme Çalıştayı düzenlenecekWWF-Türkiye, 29 Mart 2023 tarihinde, İstanbul’da, WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) Çevre ve Afet Yönetimi Kıdemli Direktörü Anita van Breda’nın konuk konuşmacı olacağı Yeşil İyileşme konulu bir çalıştay düzenleyecek. Farklı disiplinlerden uzmanlar, sivil toplum kuruluşları,  depremden etkilenen illerin yerel yönetimlerinden temsilciler gibi farklı paydaşların katılacağı çalıştayda konu bütün boyutlarıyla ele alınacak. Çalıştayın çıktıları ise bir rehber doküman niteliğinde kitapçık haline getirilerek, belediyeler ve karar vericilerin yararlanabileceği bir kaynak olarak paylaşılacak.

Petroleum Istanbul 100 Bin Ziyaretçi Hedefiyle Ziyarete Açılıyor

Enerji sektörünün en büyük oyuncularını buluşturan Petroleum Istanbul ve Gas&Power Network fuarları, 16-18 Mart tarihleri arasında İstanbul’da Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde 100 bin ziyaretçi hedefiyle ziyarete açılıyor. Enerji Fuarcılık tarafından düzenlenen ve 22 ülkeden 1000’in üzerinde markayı buluşturacak Petroleum Istanbul’da akaryakıt, petrol, LPG, doğal gaz, elektrik, alternatif enerji ve madeni yağ ekipmanları, teknolojileri gibi pek çok sektöre dair en son teknoloji ürünleri sergilenecek.

Enerji sektörünün kalbi 16-18 Mart tarihleri arasında İstanbul’da Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen 16. Uluslararası Petrol, LPG, Madeni Yağ Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı “Petroleum Istanbul” ve 5. Elektrik, Doğal Gaz ve Alternatif Enerji, Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı “Gas&Power Network”te atacak.

TOBB Petrol Meclisi, PETDER, ADER, Türkiye LPG Derneği, TOBB LPG Meclisi, PÜİS, TABGİS tarafından desteklenen Petroleum Istanbul, 16 Mart’ta düzenlenecek resmi açılış töreni ile ziyarete açılacak. Ulusal, bölgesel ve uluslararası enerji şirketleri için önemli bir işbirliği platformu olan fuarlara, 22 ülkeden akaryakıt, petrol, LPG, doğal gaz, elektrik, alternatif enerji ve madeni yağ ekipmanları, teknolojileri ile bu sektörlere ürün ve hizmet sunan alt sektörlerden 1000’in üzerinde marka katılım sağlayacak ve en son teknoloji ürünlerini sergileyecek.

Ulusal ve uluslar arası 100 bin ziyaretçi hedefiyle kapılarını ziyarete açacak Petroleum Istanbul’da sektörün geleceği de ‘Yaraları birlikte sarıyoruz! ana temasıyla masaya yatırılacak. Sektörünün ufkunu genişletecek Petroleum Istanbul Akademi Konuşmaları kapsamında; alanında uzman ve üst düzey konuşmacıların yer alacağı; “Akaryakıt İstasyonları ve Enerji Tesislerinde Deprem Yönetmelikleri”, “Elektrikli Araçlar ve Şarj İstasyonları”, “İstasyonlarda Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz Uygulaması”, “Akaryakıt İstasyonlarında Çatı GES Uygulamaları”, “TSE ve Akaryakıt sektörü faaliyetleri – Sayaç Ölçümleri, Buhar Geri Dönüşüm Sistemleri v.b.”, “Akaryakıt Perakende Sektörünün Niteliksel Zorlukları ve Potansiyel Çözümler” başlıklı paneller yapılacak.

Petroleum Istanbul, Türkiye’nin en büyük Bayi Buluşması’na da ev sahipliği yapacak. 18 bin bayinin katılımı ile gerçekleşen Petroleum Istanbul Büyük Bayi Buluşması, 17 Mart’ta fuar alanında sektör profesyonelleri ile ziyaretçileri buluşturacak. Petroleum Istanbul ve Gas&Power Network fuarları, 16-18 Mart tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde hafta içi 10.00-20.00, hafta sonu 10.00-20.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

*UTİB YÖNETİM KURULU BAŞKANI TAŞDELEN ENGİN:İNOVASYON LİGİ EĞİTİMLERİ, TEKSTİL SEKTÖRÜNÜN İNOVASYON SORUNUNU ÇÖZECEK

UTİB’İN İNOVASYON LİGİ EĞİTİMLERİ, DİJİTAL ÇAĞA UYUMU HIZLANDIRACAK

UTİB’in TechXtile İnovasyon Ligi 2022 kapsamında finalist firmalara yönelik AR-GE Merkezleri Kapasite Geliştirme Desteği eğitimi tamamlandı. Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, “Eğitimler, tekstil sektörünün inovasyon sorununun çözümüne katkı sağlayacak” dedi.

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği’nin (UTİB), TechXtile İnovasyon Ligi 2022 finalist firmalarına yönelik düzenlediği 8 haftalık eğitim programı sona erdi. Ar-Ge Merkezleri Kapasite Geliştirme Desteği (mini-MBA Programı) başlığı altında gerçekleştirilen eğitim programında inovatif çalışmalarıyla, bu yıl 9’uncusu düzenlenen TechXtile’da ödül alan firmalarına Program Koordinatörü Ufuk Batum tarafından Ar-Ge Merkezleri Kapasite Geliştirme Desteği eğitimi verildi. Firmaların gruplara ayrılarak sunumlar gerçekleştirdikleri çevrimiçi toplantılarda, dijital çağda yeni nesil üretim metotları hakkında önemli bilgiler paylaşıldı.

“AMAÇ, SADECE ÜRETMEK OLMAMALI”

Bireylerde ve kurumlarda inovatif bilincin yeşertilmesini amaçladıklarını belirten UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, “İnovasyon Ligi eğitimlerimiz, tekstil sektörünün dünya pazarlarına katma değerli ve inovatif ürünleri sunmasına katkı sağladığı gibi firmalarımızın ihracat ivmesine katkı sağlıyor. Günümüz şartlarında tekstil firmalarının küresel arenada rekabetçi konuma ulaşması ve bu konumlarını sürdürmeleri için kullanabilecekleri en önemli araçlardan biri inovasyondur. Ancak işletmelerin amaçlarının sadece üretim olmadığı, üretim sürecinin iyileştirilmesi, verimli organizasyonların gerçekleştirilmesi ve üründen maksimum karın sağlanması için pazarlama süreçlerinin çok iyi planlanması da gerekmektedir. Bu açıdan düşünüldüğünde İnovasyon Ligi kapsamında yapılan bu eğitimler, Türk tekstil sektörünün inovasyon sorununun çözümüne katkı sağlayacaktır” dedi.

“DİJİTAL ÇAĞA UYGUN STRATEJİ GELİŞTİRİLMELİ”

TechXtile Program Koordinatörü Ufuk Batum da mini-MBA Programı’nda eğitim alan deneyimli katılımcıların üreterek geliştiklerini belirterek “Küreselleşme olgusunun hızla geliştiği günümüzde dijital çağa ayak uydurarak sisteme çevik ve hızlı adapte olan işletmeler, krizleri fırsata çevirme şansı yakalıyor. Rekabet ortamının her geçen gün arttığı tüm pazarlarda katma değerli üretim, işletmelerin diğerlerinin önüne geçmesini sağlıyor. Bu sebeple sektörü ve pazarı iyi analiz ederek, çağa ayak uyduran yeni stratejiler geliştirmeliyiz. İş evreni ve tüm tedarik zinciri düşünüldüğünde farklı işbirlikleri ve yeni modeller gerekiyor. Ar-Ge tarafına baktığımızda da, birkaç firmanın güç birliği göstermesi daha inovatif ve akılcı yaklaşımları ortaya koyabiliyor. Ülkemizde inovasyona dayalı ihracatın geliştirilmesi için girişimcilerin aktifleştirilmesi ve desteklenmesi gerekli” ifadelerini kullandı.

Havalimanı Terminallerinin İç Mekân Havasına Dikkat!

Havacılık sektörünün hizmet kalitesi, hava ulaşımını tercih eden yolcu sayısında önemli rol oynuyor. Yolcular hizmet kalitesini değerlendirmeye ise henüz uçağa binmeden yani havalimanı terminalinde sunulan konfor şartları ile başlıyor. Havalimanı terminallerinin iç mekân hava kalitesi de konfor şartlarının değerlendirilmesinde önemli rol oynuyor.

Her gün on binlerce insanın uğrak yeri olan havalimanı terminallerinin iç mekân havası, doğru yönetilmediğinde konfor şartlarını ve sağlığımızı tehdit edebiliyor. İşte detaylar…

Günümüzde havayolu taşımacılığı; konfor, zaman ve erken rezervasyon avantajları nedeniyle en fazla tercih edilen seyahat yöntemlerinin başında geliyor. Seyahatlerdeki müşteri memnuniyeti ise henüz uçağa binmeden yani havalimanı terminalinde başlıyor. İhtiyaçlar doğrultusunda sosyal yaşam alanlarına dönüştürülen havalimanı terminalleri, yolculara en iyi seyahat deneyimi sunmayı hedefliyor. Havalimanı terminallerinin iç mekân hava kalitesi de konfor şartlarının sağlanmasında önemli rol oynuyor.

Sağlığı ve konfor şartlarını bozuyor

Her gün on binlerce insanın uğrak yeri olan havalimanı terminallerinin iç mekân havası, doğru yönetilmediğinde sağlığımızı tehdit edebiliyor. Çünkü uçuşlarına yetişmek veya bagajlarını almak için koşan insanlar her nefeste daha fazla hava alıyor ve nefesle ortama verilen kimyasallar iç mekân hava kalitesini olumsuz etkiliyor. Aynı zamanda; kıyafetleri ve bagajları da partikül saçarak, iç mekân havasını kirlenmesine sebep olabiliyor. Havalimanlarında terminal kapılarına yakın çalışan; yolcu ve personel otobüsleri ile uçakların jet motorundan çıkan egzoz gazı da terminallerin iç mekân hava kalitesini tehdit ediyor.

Havalimanlarında ki PM10, PM2.5 gibi karbon monoksit ve uçucu organik bileşikler, gözle görülemediği için fark edilemiyor; ancak iç hava kalitesinin düşük olması, insan üzerinde pek çok olumsuz etki bırakıyor. Bu kirleticileri solumak; yorgunluğa, boğaz ağrısına, öksürüğe, tahriş olmuş gözlere, baş ağrısına neden olarak hem sağlığı etkiliyor hem de konfor şartlarını bozuyor.

Hava filtrelerinin filtrasyon verimi önemli

“Havalimanı terminallerinde iç mekân havasının insan sağlığını tehdit etmemesi için havalandırma sistemleri ile ideal iç hava kalitesinin sağlanması gerekiyor” diyen Hifyber Genel Müdürü Ahmet Özbecetek, sözlerine şöyle devam etti:

“Havalandırma sistemleri ile kişi başı 17 m³ / saat temiz hava sağlanması insan sağlığı için hayati önem taşıyor. Havanın zararlı parçacıklar ve alerjenler içermeden şartlandırılabilmesi için de havalandırma sistemlerinde kullanılan hava filtrelerinin yüksek verimlilikte partikül tutma özelliğine sahip olması gerekiyor.

“Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlüyoruz”

Hifyber olarak geliştirdiğimiz nanofiber filtre medyası ürünümüz ile; ısıtma, havalandırma ve klima sistemlerinde kullanılan hava filtrelerinin filtrasyon verimliliğini artırarak, hem havalimanı çalışanları hem de yolcular için temiz hava sağlayıp; soğuk algınlığından bulaşıcı hastalıklara kadar birçok hastalığın yayılmasını önlüyoruz.

Hava filtrasyonu test standartlarına (ASHRAE 52.2, EN 779:2012, ISO 16890 ve EN1822) uygun olarak geliştirdiğimiz yüksek verimli HIFYBER nanofiber filtre kumaşı, klima santrallerinin hava filtrelerinde oluşan bakteri ve virüslere karşı etkili koruma sağlıyor. Nanofiberler, filtre basınç düşüşünde önemli bir artış olmadan filtre verimliliğinde iyileşme sağlayarak, hem filtre ömrünü uzatıyor hem de daha temiz hava çıkışı sağlıyor. Bu nedenle havalimanı terminallerinde ki klima santrallerinin hava filtrelerinde nanofiber yapıdaki filtrelerin kullanılmasını tavsiye ediyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.

5 MADDEDE TINY HOUSE SATIN ALMA REHBERİ

Türkiye’nin her yerinde hem depreme dayanıklı hem de konforlu ve kalıcı yaşam üniteleri ihtiyacı gün geçtikçe artıyor. 45 günde teslim edilen tiny house’lar da en öne çıkan seçenek olarak görülüyor. Bu sebeple kullanıcıların tiny house alırken dikkat etmesi gerekenler rehberi hazırlandı.

Tiny House Nedir?

Tiny house’lar plakalı ve ruhsatlı, karavan sınıfında araçlar olup yürüyen küçük evlerdir. Mevzuatlara uygun üretilen tiny house’lar karavandan daha konforlu bir yaşam sunar. Konteyner ve benzeri geçici barınma çözümleri yerine dört mevsim kalıcı yaşam için uygundur. İsteğe bağlı olarak yeri de değiştirilebilir. Çekici bir araç üzerine konarak taşınmaz. Mühendislik hesaplamalarına uygun üretilmiş bir tiny house, doğru araçlarla çekildiğinde yollarda güvenli bir şekilde ilerler.

Tiny house’lar doğada olmayı, doğayla barışık yaşamayı mümkün kılar. Kullanıcıların doğanın iyileştirici etkisiyle tanışmasını sağlar. Minimalist yaşam felsefesiyle tasarlanıp temel ihtiyaçları öngörür; mevzuatlarına ve vaadine uygun bir şekilde üretilebilmesi için tekne, karavan ve yapı sektörünün ürünlerini ve metotlarını kullanılır.

TINY HOUSE ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Mevzuata Uygun Üretilmeli

Mevzuatına uygun üretilmeyen tiny house’lar sahibini mağdur edebilir. Karayolları standartlarında belirlenen azami ölçüler dikkate alınarak üretilen tiny house’lar ilgili kurumların gerekli kontrolleri yapmaları esnasında sahibini zor durumda bırakmazlar.

Dayanıklı Malzeme Sınıfı Tercih Edilmeli

Tiny house’ların doğanın içinde dört mevsim boyunca hem kalıcı hem de mobil kullanımları göz önüne bulundurularak sürekli servis gereksinimi olmaması için dayanıklı ve amacına uygun malzeme sınıflarıyla üretilmesi gerekir.

Üretici Firmaların Referansları İncelenmeli

Üretici firmaların daha önce yaptıkları ürünlerin, özellikle de kullanımda olanların, yaşanmış tecrübeleri önemlidir. Yalıtım özellikleri, enerji verimliliği performansı, servis hizmetleri ve yıllarca doğa içinde kullanılmış ürünler incelenmelidir.

Teslimatın söz verilen sürede yapılması önemlidir. Satış sonrası bakım hizmetlerine ve garanti süresine özellikle dikkat edilmelidir.

Üretim Gücü ve Malzeme Kalitesine Dikkat Edilmeli

Tiny house alıcılarının, üretim esnasında kullanılan malzemelerin hangi standartta ve hangi ihtiyacı karşılayacağı konusunda bilgilendirme istemeleri en doğal haklarıdır. Malzemelerin hem insan sağlığına uygun hem de kullanım esnasında deforme olmayacak şekilde seçilmesi önemlidir. Üreticinin belli bir kalite çizgisinde ve kalite kontrol prosesleriyle üretimi gerçekleştirdiğinin fiziken görülmesi, kullanıcının satın alma esnasındaki güvencesidir.

Model Seçerken Alanında Uzman Kişiyle Görüşülmeli

Tiny house satın almak isteyenler istek ve ihtiyaçlarını en doğru karşılayan ürünü/modeli seçebilmek için uzman kişilerden bilgi almalıdır. Uzmanın alanındaki tecrübesi doğrultusunda oluşacak bilgi alışverişi sayesinde kullanıcının seçenekleri de zenginleşir.

TÜRKİYE’NİN ÖNDE GELEN TINY HOUSE MARKASI MOOBLE HOUSE

Mooble House uluslararası standartlarda endüstriyel prensiplerle tiny house üretir. Ürünlerinin üst yapısında hafif çelik teknolojisi kullanılır; bu sayede ürünün dayanıklı, çevreci ve mobil olması sağlanır.

İngiltere, Avrupa ve deniz aşırı ülkeler olmak üzere toplam 17 showroomu olan Mooble House, farklı coğrafya ve iklimlerde kullanılarak üstün kalite ve performansını kanıtlamıştır. Tiny house alanındaki derin bilgi ve üretim tecrübesiyle ülkemizde de en çok tercih markalardandır.

Mooble House ürünleri, elektrik ve su şebeke sistemlerine bağlı olarak çalışabildiği gibi, kullanıcı talebiyle kendi kendine yeten paketlerle de çözüm sunar. Satın alma süreci bir model ve kullanacak kişi sayısı seçimiyle başlar. Kısıtlı kişiselleştirme olanakları bulunmaktadır. 30-45 günde teslim edilir. Ürünler 2 sene garantilidir, sigortalanabilir ve satış sonrası servis hizmeti sunulur.

swissQprint Nyala en çok satan model unvanını peş peşe sekizinci kez elde etti

UV baskıda endüstriyel üretim gücü ve esnekliğiyle dikkat çeken Nyala, 2022 yılında kendi kategorisinde Avrupa’da en çok satan model olmayı başardı. Nyala kullanıcılarına geniş bir uygulama alanı ve üstün bir performans sunarken, en düşük enerji tüketimi ile de avantajlarını katlıyor.

Türkiye’de Pigment Reklam tarafından temsil edilen UV baskı teknolojileri uzmanı swissQprint’in önde gelen endüstriyel modeli Nyala, pazardaki gücünü bir kez daha teyit etti. Cenevre merkezli pazar araştırma enstitüsü Infosource Nyala’nın kendi kategorisinde Avrupa pazarında en çok satan model olduğunu açıkladı.

swissQprint’in ürün portföyüne ilk kez 2012 yılında katılan ve günümüzde dördüncü nesil versiyonları pazara sunulan Nyala, baskı endüstrisinde kalitesi ve üretkenliğiyle önemli bir bilinirliğe ve saygınlığa kavuştu. Küresel baskı endüstrisine en son Nyala 4 ve Nyala 4S modellerini sunan swissQprint, bu amiral modeli ile üst üste satış başarıları elde etmeyi sürdürüyor. Infosource’un her yıl baskı pazarından elde ettiği istatistiklerden yola çıkarak hazırladığı araştırma Nyala’nın pazar başarısını gözler önüne seriyor. Buna göre, 2022 yılında swissQprint’in Nyala modeli, 130 bin – 500 bin euro fiyat segmentindeki 60 inç (152,4 cm) genişliğinden büyük UV flatbed/ hibrit baskı makineleri kategorisinde bir kez daha lider olarak açıklandı. Nyala, bu araştırmada üst üste sekiz yıldır pazar liderliğini devam ettiriyor.

Nyala’nın endüstriyel bir baskı gücü sağladığına dikkat çeken Pigment Reklam Firma Sahibi Serkan Çağlıyan, Türkiye pazarında da bu modelin takdir gördüğünü söyledi. Çağlıyan; “swissQprint UV baskıda önce flatbed daha sonra rulodan ruloya olmak üzere geniş ürün segmentiyle oldukça iyi bilinen bir üreticidir. Giriş seviyesinden endüstriyel seviyeye kadar farklı modeller ve bu modellerin opsiyonel olarak geliştirilebilme esnekliği baskı profesyonelleri tarafından büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Nyala’nın 11 yıl önce başlayan yolculuğu bugün dördüncü nesil versiyonla devam ediyor. Artan hız ve üretkenliğin yanı sıra yeni özelliklerle Nyala pazarı daha uzun süre domine edecek gibi görünüyor” dedi.

Kendi segmentinde Avrupa’nın en çok satan modeli Nyala, günümüzde 4. nesil modelleriyle pazarda güçlü bir konumda bulunuyor. 3,2 x 2 metrelik baskı alanına sahip olan model, her bir yeni nesilde baskı hızını ve verimliliğini sürekli artırdı. Standart Nyala 4 versiyonda 206 m2/saat, 4S modelinde ise 370 m2/saat baskı hızları sayesinde baskı hizmeti sağlayıcıları endüstriyel üretim gücüne çıkabiliyor. Standart modelde 1350 dpi ve CMYK + 5 renk konfigürasyonu sunan Nyala, hızlı versiyonda ise 1080 dpi çözünürlüğe ve CMYK + 1 renk seçeneğine sahiptir. Nyala bir flatbed olmanın yanı sıra rulodan ruloya baskı yapabilmesini sağlayan opsiyonel özellikleriyle baskı profesyonellerine çok yönlülük ve karlılık sağlıyor.

swissQprint modelleri enerji verimliliğinde de lider

İsviçre mühendisliğinin yetkinliğini ve gücünü yansıtan swissQprint geniş format UV baskı makineleri, baskı endüstrisinde yüksek baskı hızı ve üstün kalitenin yanı sıra, uzun ömürlülük ve düşük enerji tüketimi sunuyor. swissQprint’in yeni nesil UV flatbed ve rulodan ruloya baskı makineleri ortalama 2,2 kw/saat elektrik tüketir. Bu, ortalama bir su ısıtıcısının harcadığına veya 64 inç 4K TV’nin iki saatlik kullanımına eş değer bir güçtür.

Medya Teknolojileri Araştırma Enstitüsü Fogra tarafından swissQprint’in flatbed baskı makineleri Kudu, Nyala 4 ve Nyala 4S ile rulodan ruloya baskı makineleri Karibu 2 ve Karibu S’in güç tüketimleri ISO 20690:2018 standardına uygun olarak incelendi. Testler bu baskı makinelerinin ‘sınıfının en iyisi’ enerji verimliliğine sahip olduğunu gösterdi. Benzer makinelere kıyasla aynı performans için daha düşük güç tüketimi anlamına gelen bu özellik, maliyet ve kaynak tasarrufu sağlandığını da gösteriyor. Fogra’ya göre swissQprint şimdiye kadar ürünleri için bu açıdan bağımsız ve standartlaşmış kanıt sağlayan tek üretici konumunda bulunuyor.

Fogra’nın Nyala ve Karibu modellerinin ‘olağanüstü enerji verimliliği’ni ödüllendirdiğini dile getiren Serkan Çağlıyan, artan enerji maliyetleri göz önüne alındığında bu avantajın geçmişe göre daha fazla öne çıktığını sözlerine ekledi.

SAMPAŞ Holding’in iletişim çalışmalarını Marjinal Porter Novelli yürütecek Akıllı şehir çözümlerinden temiz enerjiye, blok zincir çalışmalarından kentsel dönüşüme, finansal fon çalışmalarından yazılım otomasyonlarına kadar birçok yüksek katma değerli ürün ve hizmet sunarak farklı sektörlerde vizyon dönüşümleri sağlayan SAMPAŞ Holding, 360 derece iletişim faaliyetlerini yürütmek üzere uluslararası iletişim ağı Porter Novelli’nin Türkiye ofisi Marjinal Porter Novelli ile el sıkıştı. SAMPAŞ Holding 42 yıldır dünya devi firmalar dahil oluşturduğu iş ortaklıkları ile, ulusal ve küresel pazarda teknoloji mühendislik, müşavirlik, yapım taahhüt ve finansman hizmetleri sağlıyor. Holding bünyesinde kurduğu Sampaş Bilişim A.Ş., Akıllı Kentler A.Ş., Sampaş GSYF & GYF, SNANO Teknolojileri Ltd. Şti, KARENA Enerji A.Ş. ve EKD A.Ş. ile SAMPAŞ, sunduğu etkili ve yenilikçi bilgi teknolojileri çözümleriyle, başta belediyeler olmak üzere, birçok sektörde artan çözüm ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyor. Bir “purpose” ajansı olarak markaların çalışanları, tedarikçileri, müşterileri ve tüm diğer paydaşlarıyla birlikte dünyaya olumlu katkılarda bulunmasını sağlayan değerler bütününe dayalı iletişim yolculukları tasarlayan Marjinal Porter Novelli stratejik iletişim danışmanlığı çerçevesinde SAMPAŞ Holding’e marka iletişimi, medya ilişkileri, kurumsal sosyal sorumluluk, etkinlik yönetimi, içerik üretimi ve sosyal medya yönetimi kapsamlarında hizmet verecek

Deprem bölgesine Japon – Türk Köyü kurulması için ilk temas kuruldu

Pandemi nedeniyle, 4 yıldır bir araya gelemeyen Türk gıda ihracatçılarıyla, Japon gıda ithalatçıları Foodex Japan Fuarı’nda hasret giderdi, ticari anlaşmalara imza attı. Türk ihracatçıları, Japon mevkidaşlarından deprem bölgesinde Japon – Türk Köyü kurmaları çağrısında bulundu, Japon iş insanları Japon – Türk Köyünü kurmak için Japon Hükümeti nezdinde harekete geçti.

Dünya’nın en büyük gıda ithalatçılarından Japonya’ya pandemi nedeniyle dört yıldır fiziken gidemeyen Türk gıda ihracatçıları, 7-10 Mart tarihlerinde Japonya’nın en büyük gıda fuarı Foodex Japan’a fiziki olarak katıldılar ve Türkiye’ye yeni ihracat bağlantılarıyla döndüler.

Japonya’nın yıllık 65 milyar dolar gıda ithalatı yaptığını, Türk gıda sektörü için hedef pazarlardan biri olduğunu dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Foodex Japan Fuarı’nın 25 yıldır Türkiye Milli Katılım Organizasyonunu gerçekleştirdiklerini, 4 yıl aranın ardından başarılı bir fuara imza attıklarını aktardı.

Pandemi öncesinde Japonya pazarına yönelik başarılı bir TURQUALİTY Projesi gerçekleştirdiklerini anımsatan Eskinazi, “Foodex Japan 2023- 48’inci Uluslararası Gıda ve İçecek Fuarı’nda dört gün boyunca Türk lezzetlerinden Japon damak tadına göre hazırlanmış menülerden tadım etkinlikleri düzenledik. Zeytinyağı tadım etkinliği ve Türk orkinosu ve somonu ile sushi etkinliği de büyük ilgi gördü. Türk gıda ihracatçılarıyla Japon alıcılar arasında ikili iş görüşmeleri organize ettik. Japon influencerların Türk gıda ürünlerini tanıtması da büyük ilgi gördü” şeklinde konuştu.

Japonya’ya her 100 dolarlık ihracatın 48 doları gıda

Foodex Japan 2023- 48’inci Uluslararası Gıda ve İçecek Fuarı’nda Ege İhracatçı Birlikleri heyetine başkanlık yapan Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Japon alıcılarla ilk iş birliğinin çok uzun bir test dönemi sonrasında başlayabildiğini, ticari ilişkiler başladıktan sonra ürün ve hizmet kalitesinin korunması halinde uzun soluklu iş birliklerini seven, sadık alıcılar olduklarını aktardı.

Türkiye’nin Japonya’ya ihracatında gıda sektörünün güçlü konumda olduğuna işaret eden Işık, “Japonya’ya genel ihracatımız 2022 yılı sonuda 619 milyon dolar olurken, gıda sektörü 291 milyon dolarlık ihracat başarısı gösterdi. Türkiye’nin Japonya’ya yaptığı her 100 dolarlık ihracatın 48 dolarını Türk gıda sektörü olarak yapmanın gururunu yaşıyoruz. Ege Bölgesi’nden Japonya’ya yaptığımız 146 milyon dolarlık ihracatın içinde gıda ihracatımızın payı ise; 106 milyon dolara ulaşıyor. Ege Bölgesi’nden Japonya’ya yapılan ihracatın yüzde 72’sini gıda ürünleri temsil ediyor. Su ürünleri, kuru meyve, hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar, meyve sebze mamulleri, zeytin, zeytinyağı, tıbbi aromatik bitkiler Asya-Pasifik pazarında güçlü olduğumuz sektörler. Türkiye’nin yıllık 25 milyar dolar gıda ihracatı var. Japonya’ya gıda ihracatımızı kısa vadede 500 milyon dolar, uzun vadede 1 milyar dolara çıkarabilecek potansiyele sahibiz” şeklinde konuştu.

Deprem bölgesine Japon-Türk Köyü kurulacak

Japonya ile Türkiye arasında 1890 yılında Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’in Japon İmparatoru Meiji’ye dostluk mesajını götüren Ertuğrul Fırkateyni’nin dönüş yolunda Kushimoto açıklarında batması ve 532 denizcimizin vefatıyla sonuçlanan kaza sonrasında, Oşimalı Japon köylülerin, Türk denizcilerimizi kurtarma gayretleri ve sonrasında Japon halkının yardım kampanlarıyla başlayan Türk-Japon dostluğuna, Kahramanmaraş depremleri sonrasında yeni bir halka ekleniyor.

Foodex Japan 2023- 48’inci Uluslararası Gıda ve İçecek Fuarı heyetinde yer alan Türkiye İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi Birol Celep, Türk heyeti olarak depremzedeler için Japon-Türk Kurulması için Japon mevkidaşlarına çağrıda bulunduklarını aktardı. Celep, “Japon ihracatçılar, Japonya Hükümetiyle konuyu görüşecekler. 8 milyon dolarlık projeyle deprem bölgesine bir Japon-Türk Köyü kurulması için çok olumlu bir yaklaşımla karşılaştık. 7 Ekim 2023 tarihinde Japonya ile Türkiye arasında sosyal ve kültürel alanlarda iş birliğini kapsayan bir toplantımız olacak. Japonya – Türkiye ilişkileri için bu toplantının İzmir’de olması büyük şans” dedi.

Japonlarla daha sık bir araya geleceğiz

Ege lezzetlerinin Uzakdoğu sofralarında daha fazla yer almasını amaçlayan TURQUALİTY Projesi pandemi öncesinde çok başarılı bir şekilde sürdürdüklerini anlatan Celep sözlerini şöyle tamamladı; “Geçmiş yıllarda Japonya, Çin, Güney Kore ve Amerika Birleşik Devletleri’nde TURQUALİTY Projelerimiz kapsamında hafızalarda iz bırakan lansman ve resepsiyon etkinlikleri gerçekleştirdik. Pandeminin ardından Japonya’daki TURQUALİTY Projemizi tekrar hayata geçirerek daha etkin hareket etmeyi planlıyoruz. Avrupa Birliği pazarında bir doymuşluk ve durgunluk var. Japonya dünyanın üçüncü büyük ekonomisi ve gıda ihtiyacını ithalatla karşılıyor. TURQUALİTY, URGE, Fuar, Ticaret Heyetleri, Alım Heyetleriyle iki ülke arasındaki ticaret hacmini artırabiliriz. Türk ihracatçılarıyla, Japon ithalatçıları her yıl en az 3-4 kez buluşturmalıyız. İki ülke arasındaki ticaret hacmini artıracak uygun zemin hazırlayacak Serbest Ticaret Anlaşmasının hayata geçmesi için Japon iş insanları bizden daha istekli. İki tarafın iş dünyası iki hükümete bu konuda taleplerimizi daha net bir şekilde ifade edeceğiz. Her iki ülke hükümetlerini ikna etmek zorundayız.”

Türk somonu Japonya’ya ihracatta yüzde 626’lık rekor artışa imza attı

Japonya’da 2022 yılında gerçekleştirdiğimiz 291 milyon dolarlık gıda ürünleri ihracatında ilk sırayı 87 milyon dolarlık tutarla Türk somonu ve orkinos ihracatının aldığı bilgisini paylaşan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, kişi başı balık tüketiminde dünyada açık ara birinci sırada yer alan Japon halkının Türk somonu ve orkinosunu daha fazla tüketmeleri için Foodex Japan Fuarı’nda Türk orkinosu ve somonu ile sushi etkinliğine imza attıklarını kaydetti.

Türk su ürünleri sektörünün son yıllarda AR-GE çalışmalarıyla dünya sofralarına sunduğu Türk somonunun tüm dünyada olduğu gibi Japonya’da da büyük ilgi ve beğeni kazandığına temas eden Girit, “Japonya’ya 2021 yılında 4,2 milyon dolar olan Türk somonu ihracatımız, 2022 yılında yüzde 626’lık rekor artış yakaladı ve 30,5 milyon dolara çıktı. 2022 yılında gerçekleştirdiğimiz toplam 345 milyon dolarlık Türk somonu ihracatından Japonya tek başına yüzde 9 pay aldı. Türk somonu ihracatında Japonya’ya asimetrik bir büyüme hedefliyoruz. Amacımız kısa vadede Japonya’ya 100 milyon dolarlık Türk somunu ihraç etmek” diyerek sözlerini noktaladı.

Türkiye – Japonya STA’yı bir an önce imzalamalı

Türk gıda ihracatçıları, Foodex Japan Fuarı sırasında yoğun bir diplomasi ve ziyaret trafiğine de imza attılar.

Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık başkanlığında, Türkiye’nin Japonya Büyükelçisi Korkut Güngen’i ziyaret eden ihracatçılar, Japonya pazarında su ürünleri, kuru meyveler, makarna, zeytinyağı sektörlerinde büyük bir atılımın mümkün olduğunu bunun için iki ülke arasında müzakereleri sürdürülen Serbest Ticaret Anlaşmasının hızlıca hayata geçirilmesi taleplerini ilettiler.

Büyükelçi Güngen ise; Japonların hikayeleri çok sevdiğini, ürünlerin, markaların, firma sahiplerinin bir hikayesinin olmasının önemli olduğunu, Türk ürünlerinin de buna çok uygun olduğunu o nedenle Türkiye – Japonya arasında önümüzdeki yıllarda ticari ilişkilerin asimetrik bir büyüme gösterebileceğini dile getirdi.

Japon iş insanlarını çatısı altında toplayan Japon İş İnsanları Federasyonu Keidanren’i de Mehmet Ali Işık ve Birol Celep ikilisi ziyaret etti. Deprem bölgesine 8 milyon dolar bütçeli Japon – Türk Köyü kurulması bu ziyarette gündeme geldi.

Japonya Ulusal Marketler Birliği, Japonya Zincir Mağazalar Derneği, Japon Süt Ürünleri İthalatçıları Birliği, Japonya Balıkçılık Derneği, Japonya Et Tüccarları Derneği, Japonya Bal Ticareti Konseyi Türk gıda ihracatçılarının ziyaret ettiği diğer kurumlar oldu. Bu ziyaret eden kurumlarla 2023 yılı sonbaharında Türkiye’de bir araya gelme ve ikili ticareti artırma konusunda görüş birliğine varıldı.

Kekik ihracatçıları ana pazarı ABD’ye ihracatını artırmada kararlı

Dünyada en çok talep gören tıbbi ve aromatik ürünler arasında yer alan kekiğin dünya üretiminin yüzde 80’lik kısmını Türkiye karşılıyor.

Baharat ihracatı, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği ve Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği üzerinden kayda alınıyor.

Türkiye’nin kekik ihracatının tamamını gerçekleştiren Ege İhracatçı Birlikleri, bünyesinde kurulan “Baharat İhracatçıları Grubu”, ana pazarı ABD’ye ihracatını artırmak için stratejilerini ve Türkiye’nin kekik üretimi hedeflerini masaya yatırdı.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, Türkiye’nin 2022 yılında 169 milyon dolarlık baharat ihraç ettiğini söyledi.

“Bu ihracatın 116 milyon dolarlık kısmı Birliğimizce gerçekleştirildi. Türkiye geneli baharat ihracatımızın yüzde 31’ini kapsayan kekikte geçtiğimiz sene 54 milyon dolara ulaştık. 2023 yılı Ocak-Şubat dönemi baharat ihracatımız da 28 milyon dolar bandında gerçekleşti. Kekikte de ilk iki ayda 8 milyon dolarlık ihracatımız var. Orta vadede kekik ihracatımızı 150 milyon dolara çıkaracağımızı öngörüyoruz. 2022 yılında ABD, kekik ihracatımızın neredeyse yarısını gerçekleştirdiğimiz kritik bir pazar. ABD, baharat ihracatımızda 22 milyon dolarla, kekik ihracatımızda ise 10 milyon dolarla ana pazarımız.”

Birlikte daha da güçleneceğiz

Türkiye’nin kekik ihracatının tamamının Ege’den yapıldığını vurgulayan Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nurettin Tarakçıoğlu, “EİB olarak en fazla kafa yorduğumuz Yeşil Mutabakat regülasyonları, sürdürülebilirlik üretimden başlıyor. Türkiye baharat ihracatının büyük çoğunluğunu yapan firmalarımızla EİB bünyesinde oluşturduğumuz ‘Baharat İhracatçıları Grubu’ hem pazar stratejimizi güçlendirmede hem de karşılaşacağımız sorunlarımızı kökten çözmek için önemli bir adımdır. Kekik, defne ve adaçayı katma değerli ürünlerimiz. Aynı zamanda üretim ve ihracatta dünyadaki en büyük pay bizim. Türkiye’de 20 bin tonu aşan kekik üretiminin tamamına yakını ihraç ediliyor. Yeni kekik plantasyonlarıyla kısa vadede 25 bin ton, orta vadede 40 bin ton kekik üretebilecek potansiyeli barındırıyoruz.” diye konuştu.

Üretici ile sıcak temas sağlanmalı

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, dünya pazarlarına kaliteli ve standart üretim sunulması için kekik üreticilerinin desteklenmesi, daha bilinçli ve verimli bir şekilde ürünlerini hasat etmesi, çiftçilere eğitimlerin sıklaştırılması gerektiğine değindi.

“Hem kekik bitkisi, kekik bitkisinin tarımında dikkate alınması gereken doğru uygulamaları anlatarak üretici ile sıcak temas sağlayacağımız üretici toplantıları, çalıştaylar ve eğitimlerimizi artırmamız hem de tv kanalları, sosyal medya ve dijital mecraları yoğun bir şekilde kullanmamız gerekiyor. Uzun bir süredir kekik üretiminin yoğun olduğu bölgelerde çiftçilerimize yönelik eğitim çalışmaları yapıyoruz. Daha fazla çiftçiye ulaşabilmek amacıyla tematik bir TV kanalı ile iş birliği yaparak bir video serisi de hazırlamıştık. Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliğimiz ve Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliğimiz üyeleriyle oluşturduğumuz bu grupta sektörün tüm ortak sorunlarının hızlıca ele alınıp çözüme kavuşturulması için ilgili kurum ve kuruluşlarla temaslar kuracağız ve güncel gelişmeleri anlık olarak paylaşacağız. ”

Kekik özelinde bir aksiyon planı oluşturmamız gerekiyor

Başkan Öztürk, “Tohum fide tıbbi aromatik bitkilerle ilgili Kınık’ta kurulacak Bitkisel Üretim Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, bütün dünyada gıdayla ilgili endişelerin arttığı bu dönemde, ülkemiz için büyük bir avantajımız. Kekikte dünyanın yüzde 75’ini, Türkiye’nin ise yüzde 85’ini üreten Denizli’de Tarım ve Orman Bakanlığı ile yeni kekik üretim sahaları açıyoruz. Sürdürülebilir üretim odaklı projeler hazırlanarak Tarım ve Orman Bakanlığı, Üretici Kuruluşları, İl Tarım Müdürlükleri, Üniversiteler ve firmaları ortak paydada buluşturarak doğal kekik üretiminin arttırılması amaçlıyoruz. Kekik özelinde bir aksiyon planı oluşturmamız gerekiyor.” diyerek sözlerini tamamladı.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, kültür-sanat, magazin-yaşam, spor haberleri (01.04.2024)

KAYMEK’İN ‘TEKNOFEST’ GENÇLİĞİ, 92 PROJE İLE ÖN DEĞERLENDİRME AŞAMASINA GEÇTİ Kayseri Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet …