CHP’li Arık, SP’li kadın kolları, ADD’den intihara tepki, YRP ve Gelecek Liderleri ile diğerleri…

ARIK KASKİ İŞÇİLERİNİN SORUNLARINI TBMM’DE GÜNDEME TAŞIDI: “İŞÇİLER BALLI VİLLA PARSELİ DEĞİL HAKLARINI İSTİYOR”

Cumhuriyet Halk Partisi Kayseri Milletvekili Çetin Arık, Kayseri Su ve Kanalizasyon İşleri (KASKİ) çalışanlarının sorununu TBMM’de gündeme taşıdı. Taşeron firmadan kadroya geçen işçilerin mağdur olduğunu ifade eden Arık, “Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı, bu işçiler sizin eşinize, dostunuza, bürokratlarınıza, bürokratlarınızın oğluna, kızına, damadına, gelinine dağıttınız ballı villa parsellerinden istemiyor. Analarının ak sütü gibi helal olan alın terinin karşılığını istiyor”

CHP Kayseri Milletvekili mağdur kesimlerin sorunlarına dikkat çekmeye devam ediyor. Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan KASKİ bünyesindeki işçilerin mağdur olduğunu ifade eden Arık, TBMM’de yaptığı konuşmada şu görüşleri dile getirdi: “Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İşlerinde çalışan işçilerimiz büyük bir mağduriyet içerisindeler. Taşeron firmada çalışırken asgari ücret artı yüzde 25, artı yemek ve yol parası alıyorlardı. Bu işçiler kadroya geçince artı yüzde 25 kesildi. Yemek ve yol paraları aldıkları ücretin içinde sayıldı. Grev hakları da yok. Bu işçiler açlık sınırının altında yaşıyor. Dar gelirli ve çoğu da icralık. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı, bu işçiler sizin eşinize, dostunuza, bürokratlarınıza, bürokratlarınızın oğluna, kızına, damadına, gelinine dağıttınız ballı villa parsellerinden istemiyor. Analarının ak sütü gibi helal olan alın terinin karşılığını istiyor”

KASKİ’DEN ARIK’A KINAMA GELDİ

CHP Kayseri Milletvekili Çetin ARIK’ın, TBMM’nin 13.01.2022 tarihli 46. Birleşiminde sarf ettiği “KASKİ işçileri büyük mağduriyet içerisindeler” şeklindeki sözlerine ilişkin açıklama!

Sayın ARIK’ın kulaktan duyma yanlış bilgiler ile Kurumumuza karşı bu tutumu ve sarf ettiği sözleri kabul edilemez. Kayseri’nin en büyük alt yapı Kuruluşu KASKİ Genel Müdürlüğü her daim işçilerinin yanındadır.
“Kamu Kurum ve Kuruluşlarında personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı sözleşmeleri kapsamında çalıştırılmakta olan işçilerin sürekli işçi kadrolarına veya mahalli idare şirketlerinde işçi statüsüne geçirilmesine ilişkin 375 sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici 23 ve geçici 24 üncü maddelerinin uygulanmasına dair usul ve esaslar” kapsamında yüklenici firma tarafında çalışan işçiler kanun gereği mevcut hakları ile 01.04.2018 tarihi itibariyle KASKİ Personel A.Ş. bünyesine geçmiştir.
Bu süreçten sonra İşçilerimizin sürdürülebilir refahının sağlanması için toplu iş sözleşmesi süreçleri büyük bir hassasiyet ile takip edilmektedir. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanımız Dr. Sayın Memduh BÜYÜKKILIÇ’ın her alanda olduğu gibi çalışma hayatında da benimsediği “ben değil biz” düsturuyla çalışmalarımız sürdürülmektedir.
İşçi personelimizin sosyal hakları maaşlarının dışında kalmakta olup, maaşlarının üzerine ilave olarak yemek, yol, yakacak, iş riski ve diğer sosyal haklar ilave olarak ödenmektedir. Ayrıca asgari ücretin altında işçi maaşı kalması kanunen mümkün değildir. Tüm bu açıklamaların yanında işçi personelimizin maaşları 01.01.2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere daha iyi hale getirilmesi için gerekli çalışmalar hassasiyetle sürdürülmektedir.
Misyon ve Vizyonumuzu sahiplenen yüzlerce çalışanımız ve yönetim kadromuz ile biz büyük bir aileyiz. Güven ve samimiyetle kurduğumuz yaklaşık 1300 kişilik ailemizin huzurunu kimsenin bozmasına müsaade etmeyecek ve birbirimizden aldığımız güç ile yorulmak nedir bilmeden KAYSERİ’miz için daha çok çalışmaya devam edeceğiz.
Son olarak doğru olmayan bilgilerle kamuoyunun zihnini bulandırmayı gelenek haline getiren Sayın ARIK’ın bu tavrını kınıyoruz.

ADD KAYSERİ ŞUBE BAŞKANI KEMAL CEYLAN: TECAVÜZ VE UMUTSUZLUK YUVALARI TARİKAT YURTLARI VE BİR BAKAN YARDIMCISI…

Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün 30 Ağustos 1925 tarihindeki “ Efendiler ve Ey Millet, iyi biliniz ki; Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz, en doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır” sözünün üzerinden 96 yıldan fazla süre geçti. Ne yazık ki yüzüncü yılına ilerleyen Cumhuriyetimiz bu hedefe yaklaşacağına, giderek uzaklaşıyor. Gözlerden hiç de uzak olmayan tarikat yurtlarında, cemaat evlerinde, yatılı Kuran kurslarında, çok az bir kısmı kamuoyuna yansıyabilen, utanç ve dehşet verici olaylar karanlık tabloyu gözler önüne seriyor.

Son yıllarda ortaya dökülen iğrenç tecavüz olaylarından sonra, son bir ay içinde iki öğrencimizin hazin ölümü artık bu gidişe güçlü bir sesle “DUR” demenin ve yetkililerden en sert şekilde önlem almalarını istemenin vaktinin çoktan geldiğini gösteriyor.

Kesin olarak ifade edelim ki; Tarikat ve cemaat yurtları, devlete ait olmayan yatılı Kuran kursları, artık faaliyetlerini açıkça yürüten tekkeler, tecavüz, umutsuzluk ve ölüm yuvaları haline gelmiştir. TAMAMI DERHAL KAPATILMALIDIR!

Büyük özveri ve umutla yetiştirdiğimiz çocuklarımız, Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlerimiz, bu izbelerde; ya tecavüze uğrayıp gelecekleri karartılmakta ya kara bilgilerle zehirlenmekte ya saldırıya uğramakta ya da bir çıkış yolu göremeyerek ölümü seçmektedir.

6 yıl önce Diyarbakır’ın Kulp ilçesindeki bir Kuran kursunda 6 öğrencinin yanarak ölmesinin üzerinden 1 yıl geçmeden Adana Aladağ’da, Ortaokul öğrencisi 11 kızımız ve bir eğitmenin yine bir tarikat yurdunda yanarak ölmesinin ardından bu karanlık yuvalarda arka arkaya ortaya çıkarılan küçük yaştaki erkek çocuklara tecavüz olaylarının, hem de ilgili bakanın ağzından “bir kereyle bir şey olmaz” sözleriyle nasıl geçiştirildiğini, Gazi Meclis’te soruşturma önergelerinin nasıl sonuçsuz bırakıldığını unutmadık. Nihayet 1 ay önce, 7 Aralık 2021 günü de Antalya’daki bir tarikat yurdunun aşçısı İHSAN GÜNEY adlı IŞİD artığı bir cani, 18 yaşındaki üniversite öğrencisi MEHMET SAMİ TUĞRUL’un başını satırla keserek “Deccalı vurdum” diye bağırdı. Mehmet Sami evladımızın acısı geçmeden bu kez bir başka elim haber Elazığ’dan geldi. NUR CEMAATİ’ne ait büyük bir sitedeki yurtta ailesinin baskısıyla kalan 19 yaşındaki Tıp Fakültesi öğrencisi ENES KARA baskılara dayanamayarak son sözlerini kayıt altına aldı ve ölüme yürüdü. Enes’in bıraktığı mesajda anlattığı ayrıntılar tarikat yurtlarındaki acı gerçeği bir kez daha hepimizin suratına çarptı.

Köy okullarının kapatılması, parasız yatılı okulların neredeyse yok edilmesi sonucu, çok küçük yaşta ailelerinden uzakta, korumasız bırakılan ilk ve orta eğitimdeki çocuklarımız gözlerden ırak tarikat yurtlarına mahkûm ediliyor. Aynı şekilde büyük umutlarla üniversiteyi kazanan gençlerimiz bir türlü artırılmayan yurt kapasiteleri ve yetersiz kredi-burs olanakları ile yine tarikat yurtlarının tuzağına düşürülüyor. Çocuklarımız bu yurtlarda çağ dışı kafaların tehdidi altında tarikat militanı haline getiriliyor. Böylelerinin neler yapabileceklerini 15 Temmuz 2016’daki FETÖ’cü hain darbe girişiminde yaşayarak gördük. 40 yıl boyunca soruları çalarak, iktidarlar desteğiyle devlet kademelerinde sinsice örgütlenen CIA destekli FETÖ elemanlarından sadece ortaya çıkarılanların sayısı 150 bini aştı. Buna diğer tarikat ve cemaat mensuplarını da eklediğimizde ortaya dehşet verici bir tablo çıkıyor. Denebilir ki; kabaca devletin yasal güvenlik güçlerinin birkaç katına denk bir örgütlenme ile karşı karşıyayız.

Geleceğimiz çalınıyor, gençlerimizin umutları kararıyor. Ülkemiz, devletimiz tehdit altında. Artık bu duruma mutlaka son verilmelidir.

Sorumlular harekete geçmiyorsa, Türk Ulusu yetkilileri uyarmalı, görevlerini yapmalarını talep etmeli, çocuklarının geleceğine sahip çıkmalı, gençler ve aileleri cesaretle ortaya çıkıp yaşadıkları kötü deneyleri anlatarak kendilerinden sonrakilerin tuzağa düşmelerinin önünü kesmelidir.

Unutmayalım! Devlete ait olmayan her YATILI KURAN KURSU bir tür TEKKEDİR ve yasa dışıdır. Bunu anlamak için kapılarına “TEKKE” yazılması beklenmemelidir.

Bütün tarikatlar, tekkeler 30 Kasım 1925 tarihli, 677 sayılı Devrim Yasası ile kapatılmış ve bu yasa Anayasanın 174. Maddesi ile koruma altına alınmıştır. 677 sayılı yasanın ve Anayasamızın 2, 24 ve 174. maddelerinin gereği yapılmalı,  tarikat ve cemaatlere derhal son verilmeli, açık ve gizli tekkeler kapatılmalı, sorumluları hakkında ilgili ceza yasaları uyarınca davalar açılmalıdır.

Devlet; geleceğimizin teminatı gençlerimiz için yeterli sayıda ve çağın gereksinimlerine uygun öğrenci yurdu yapmalı, tarikatların elindeki yurtlara el koyduktan sonra çağdaş olanaklarla donatıp gençlerin hizmetine sunmalıdır. Eğitim tüm kademelerde parasız olmalı, ailesinin maddi koşulları uygun olmayan her öğrenciye yeterli miktarda burs ya da kredi sağlamalıdır. KEMALİST CUMHURİYET en zor yıllarda bile gençlerine bu olanağı sağlayabilmek için her türlü fedakârlığa katlanmıştır, yine katlanmalıdır. Gençlerimizin “havuzcu”müteahhitlerden çok daha değerli oldukları akıldan çıkarılmamalıdır.

Öte yandan; MİLLİ EĞİTİM BAKAN YARDIMCILIĞI görevine getirilen NAZİF YILMAZ adlı şahsın “Türkçe ölmüştür, herkes Arapça konuşsun” dediği iddia edilmekte, İmam Hatip Okullarında Türkçe konuşmanın yasaklanmasını önerdiği bilinmekte ve bu sözlerinin adeta bu atama için referans oluşturduğu söylenmektedir ki, VAHİM ÖTESİDİR. Vahim ötesidir çünkü; bu sözler, Türk Milli Birliği’nin temel ögesi olan TÜRKÇE’ye açık bir meydan okumadır. Eğer doğru ise; bu anlayışta birinin Milli Eğitim Bakan Yardımcısı olması bir yana, devlet kadrolarında yer bulması bile kabul edilemez, atama mutlaka geri alınmalı, Nazif Yılmaz memuriyetten çıkarılmalıdır!

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ; Kemalist Cumhuriyeti yeniden kurmak, geleceğin terör odakları olabilecek karanlık yuvaları dağıtmak, çocuklarımızı Laik Cumhuriyet düşmanı sapkın zihniyetlerin elinden kurtarmak ve gençlerimizin akıl ve bilim yolunda geleceğe umutla bakmalarını ve muasır medeniyet seviyesini aşmalarını sağlamak için Ulusumuzla birlikte var gücüyle çalışmayı temel görevi saymakta, bu konudaki kararlılığını saygı ile kamuoyuna duyurmaktadır.

SP KADIN KOLLARI: HALK ÖZE DÖNÜŞ BEKLİYOR

Saadet Partisi Kayseri Kadın Kolları faaliyetlerine ara vermeden devam ediyor.

SP Kadın Kolları Başkanı Fatma Kara yaptığı açıklamada daha geniş kitlelere ulaştıklarını ifade ederek, “Bugün Köşk Sosyete önünde stant açarak kadınlara ulaştık. Çok güzel bir teveccüh vardı. Çok sayıda üye olmak isteyen oldu. Mevcut hükümetin faaliyetlerinden dert yanan hemşerilerimiz sorunları dile getirdiler. Uzun uzadıya muhabbet ettik. Kendilerine iktidara geldiğimiz takdirde yapacaklarımızı izah ettik. Toplumdaki kadın algısına özellikle dikkat çektik. Toplumun yapı taşı olarak gördüğümüz kadın toplumda yaşanan bütün problemlerin en yakın muhatabıdır. Ekonomik sıkıntılar kadını etkiliyor, çünkü evi çekip çeviren kadın. Eğitim konusundaki sıkıntılarda kadını etkiliyor. Niye? Çünkü çocukla birebir ilgilenen kadın. Bizler, bugün bizi biz yapan değerler ışığında yenilenmeliyiz. Bu değer ve prensiplerin, insanların hayatına yansıtılması oldukça önemlidir. Ticareti de, siyaseti de değerler üzerine yapmalıyız. Bugün de gördük ki halk bir öze dönüş bekliyor. Toplumun beklentilerini karşılamak üzere çalışmalarımıza devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

Fatih Erbakan: İlk iş çiftçiye, memura, işçiye yüzde 100 maaş zammı yapacağız

Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan yaptığı açıklamada iktidara geldiklerinde ilk iş olarak emekliye işçiye memura yüzde 100 zamla iş başı yapacaklarını ve esnafa da 50 bin TL hibe vereceklerini söyledi. Erbakan, çiftçinin, esnafın, öğrenim kredisi alan öğrencilerin ve vatandaşların bankaya olan borç faizlerini de 1 sefere mahsus olmak üzere sileceklerini belirtti.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, Anadolu Buluşmaları kapsamında 2 günlük program için geldiği Düzce’de, Cuma namazı sonrası coşkulu bir kalabalığa hitap etti.

Asgari ücrete yapılan zam daha vatandaşın eline geçmeden eridi

Tüm Türkiye’yi karış karış dolaştıklarını, sadece seçim zamanı değil geçim zamanı da esnafın çiftçinin vatandaşın yanında olduklarını söyleyen Erbakan ülkenin en önemli sorunlarından birinin 10 milyona yaklaşan işsiz sayısı olduğunu belirtti.

Erbakan yapılan asgari ücret zammının da yeni yılla birlikte başta elektrik doğalgaz olmak üzere yapılan zamlarla eridiğini savunarak, “Malumunuz asgari ücret 4250 TL oldu. Son açıklanan açlık sınırıyla beraber gerçek enflasyonun yüzde 80 olduğu bir durumda asgari ücrete yapılan yüzde 50 zam daha 7 milyon çalışanın eline geçmeden eridi. Emeklinin durumuna bakıyorsunuz açlık sınırının 4600 TL olduğu bir ülkede emekliye verilen 2500 TL karnını bile doyurmaya yetmez. Esnafımızın durumu da içler acısı. Biz Anadolu’da esnaf ziyareti yaparken boş dükkanlarla karşılaşıyoruz. Esnaf iş yapamıyor. Adeta sinek avlıyor. Esnafımız evde boş oturacağına dükkana geldiğini söylüyor. Bu kiralarla bu vergilerle bu elektrik doğalgaz zamlarıyla iş yapması mümkün değil ki. 2020 yılında 99 bin 2021 yılında 70 binden fazla esnafımız kepenk kapattı. Çiftçimiz ise bu mazot fiyatıyla sene başından bu yana yüzde 600 zamlanan gübre fiyatıyla bir şey ekmesi zaten mümkün değil.” Şeklinde konuştu.

2022 yılında 240 milyar TL faiz ödeyecek iktidarın bu sorunları çözmesi zor görünüyor

‘Bütün bu sorunları çözmesi gereken mevcut iktidardır.’ Diyen Erbakan, “Esnafa faizsiz 50 bin- 100 bin TL hibe vereceksin cansuyu olacaksın. Emekliye memura işçiye bu şartlarda yüzde 100 zam yapıp alım gücünü artıracaksın ki piyasa canlansın. Çiftçinin tarımda kullanılan mazottan, sulama için kullanılan elektrikten vergi alınmamalı. Taban fiyatlarını Erbakan hoca gibi yüzde 250 arttırılmalı. İthalatın değil tarımda yerli üretimin teşvik edip desteklenmesi gerekir. Faizli borç değil çiftçimize de hibe verilmesi gerekir. Tabii 2022 yılında 240 milyar TL faiz ödeyecek bu hükümette bu dediklerimizin yapılması maalesef çok zor görünüyor.” İfadelerini kullandı.

Ekonomik darboğazdan çıkış için kaynak paketimiz hazır

Bu ekonomik darboğazdan çıkış için kendilerinin hazırladığı 150 milyar dolarlık kaynak proje kitabını işaret eden Erbakan, borçsuz faizsiz ek vergi koymadan bulunacak kaynağı 83 milyona aktaracaklarını söyledi. Erbakan şöyle devam etti:

“Biz Yeniden Refah Partisi olarak iktidara gelir gelmez Emekliye işçiye memura yüzde 100 maaş zammı yaparak işe başlayacağız. Yüzde 50 ile kapağı açtık yüzde 70’e çıkardık son ekonomik gelişmelerle birlikte o da yetmez dedik şimdi yüzde 100 yapacağız diyoruz. Çünkü enflasyon yüzde 80 olmuş. En az yüzde 100 yapacaksın ki milletin karnı doysun. Yine bu bulacağımız kaynakla işbaşına gelir gelmez esnafımıza 50 TL hibe vereceğiz. Koskoca pandemi geçti esnafa 500 TL 1000 TL çiklet parası destek verildi. Bizi kıskanan Almanya esnafına kapalı olduğu dönemde esnafa cirosunun yüzde 75’ini verdi. Yine bu kaynakla çiftçimizin köylümüzün kooperatife ve bankaya olan faiz borçlarını 1 seferliğe mahsus olmak üzere sileceğiz.  Küçük esnafımızın bankaya olan borçlarının faizini, vatandaşın bankaya olan faizlerinin borcunu ve öğrencilerimizin öğrenim kredilerini borçlarının faizini sileceğiz. Milletin adamı böyle olur.”

Genel Başkan Yardımcısı Uzm.Psk. Mustafa Gözel’in Enes Kara’nın İntiharı Üzerine açıklaması

İntihar üzerine popüler konuşmalar, intihar videoları ve haberlerinin büyük puntoları bizzat intihara teşvik edici sebepler arasındadır.

İntihara sürüklenen patolojide “sesim duyulsun, fark edileyim, değer göreyim” kuvvetli bir motivasyon olabilir. Geride bıraktığı mesajın intihar ettiğinde insanlar tarafından kayda değer sayılacağı, sesinin duyulacağı düşüncesi intihar motivasyonları arasında yer alır.

Örneğin, Boğaz Köprüsü intiharlarının gazete yöneticilerinin ortak kararı ile eskisi gibi haberleştirilmemesini müteakiben köprüde intihar vakaları azalmıştır.

Fakat bugünlerde kamuoyunun, intihar vakalarının ve mesajlarının bu kadar popülerleştirilerek yayılmasının potansiyel taşıyan gençlere “bir video çek intihar et ve herkes seni duysun, videoda anlattıklarına hak versin, suçladıklarını linç etsin” mesajı taşıdığının ve bunun intihara cezbettiğinin yeterince farkında olmaması ciddi bir tehlikeye kapı açmaktadır.

Gündemdeki vaka ve genel hatlarıyla intihar vakaları ile ilgili temelde dört sorun oldukça önem arz etmekte;

Gençlerin psikopatolojik takibinde yetersizlik.

Ailelerin çocuklarına ve gençlere nasıl davranacağı ve onlarla iletişim kurma becerileri konusundaki eğitimsizliği ya da duyarsızlığı.

Gençlerin ülkenin genel atmosferinin de katkısı ile duydukları yoğun gelecek kaygısı ve psikolojik çöküntü.

Gündemdeki vaka ile ilgili olarak ise;

Üniversiteli gençlerin barınma sorunu, yurt yetersizliği ve özel yurtların denetimsizliği.

Çözüm Önerilerimiz

“Psikolojik boyutu” ile ilgili Ruh Sağlığı Yasası düzenlemeleri kapsamlı bir biçimde yapılmalı ve;

Her vatandaşın tıpkı aile hekimleri gibi tanımlı bir psikoloğu olmalı. Belli periyotlarda kontrolleri birtakım zorunlu testler ve zorunlu eğitimler düzenlenmeli.

Evlilik sürecinde uzman tarafından çiftlere belli eğitimler uygulanarak aile kurumunun sağlıklı kurulması ve yürütülmesine destek sağlanmalı.

Gebelik itibariyle ebeveyne doğum öncesi doğum ve doğum sonrası başta olmak üzere bebek bakımı ve bebeğin psikolojik gelişimi ile ilgili gerekli bilgilendirme yapılmalı.

Bebeklik döneminden itibaren belli dönüm yaşları baz alınarak bu dönemler öncesinde söz konusu yaş aralığında çocuklarına nasıl yaklaşımları gerektiği hususunda ailelere uzman tarafından bilgilendirme yapılmalı.

Aynı süreçte çocuğa da tanımlanacak uzman, çocuğun psikososyal gelişimini takip etmeli.

Hem ebeveyne hem çocuğa bilgi ve destek verilmesi ile çocukluk döneminin hasarsız atlatılmasının sağlanması yetişkinlikteki olası birçok psikopatolojik bozukluğun önüne geçebilir.

Ergenlik ve ilk gençlik dönemlerinde de hem aile hem ergen aynı denetim ve desteğe tabi tutulmalı, bu kritik evre de uzman yardımı ile aşılmalıdır.

Böylece ergenin yahut gencin ağır bir depresyon, kaygı vb. yaşaması durumunda, intihar riski doğuracak bir patoloji seyretmesi halinde uzman yardımı ile aileleri bilgilendirilebilir ve gerekli tedbirler alınabilir.

Evlilik çağına gelen gençlerin de belli testlere tabi tutulması ve gerekli durumlarda evleneceği kişinin durumdan haberdar edilmesi sağlanmalı, aile kurumu ve ilişkiler ile ilgili çiftlere eğitim verilmeli.

Böylece aile-bebek-genç-aile döngüsündeki psikolojik sağlık ve takip sistemi kurularak uzun vadede toplumun psikolojik sağlığı güçlendirilmeli.

“Yurt ve barınma” boyutu ile ilgili acilen adım atılmalı ve;

Üniversitelerin sayıları yerine nitelikleri artırılmalı ve üniversite mezunlarının sayısının artması değil mezunların istihdam oranının artması odak alınmalı.

İhtiyacı karşılamaktan çok uzak olan devlet yurtlarının sayısı ve kalitesi artırılmalı. Hiçbir aile çocuğunu imkânsızlık dolayısı ile bir yurda yerleştirmek ya da hiçbir genç istemediği bir yurtta kalmak zorunda olmamalı. Devlet yurdunda kalmak isteyen her öğrenci bu imkândan faydalanabilmeli. Öğrencilerin barınma sorunu ortadan kaldırılmalı.

Özel Yurtlar nitelikli şekilde denetlenmeli, kapsamlı ve sürekli denetimler sürecinde objektif ve hukuki kriterler açısından uygun görülmeyen yurtların faaliyetlerine son verilmeli.

Öğrenci yurtlarında ruh sağlığı uzmanı (PDR-Psikolog) bulunmalı ve her öğrenci ile ilgili takip sorumluluğu bulunmalı. (Her vatandaşa bir uzman uygulaması hayata geçtiği taktirde gerek kalmayabilir.)

Öğrenci yurtlarındaki belletmen vb. görevliler için birtakım kriterler belirlenmeli ve alacakları eğitim sonucunda uygunluk tespit edilmeli.

(Enes Kara yazısında yurt ile ve ailesi ile ilgili problemlerinin yanı sıra istemeden tıp okuduğundan, başarılı olamadığından, olsa dahi asistanların maruz kaldığı mobbinge maruz kalacağından, uzman olsa dahi maaşın yetersiz olduğundan, doktorlara şiddet uygulandığından, başka bir bölüm seçse iş bulamayacağından ve torpil sisteminden bahsediyor. Bu her ne kadar bir hezeyan seviyesine gelmiş olsa da bahsettiği konular maalesef hakikat barındırıyor.)

“Gençlerin gelecek kaygısı ve psikolojik çöküntü yaşaması” boyutu çok daha kapsamlı adımlar gerektirmektedir ve;

Gençlerin gelecek kaygısından kurtulması için genç işsizliği ile gerçek anlamda mücadele edilmeli, çalışan gençlerin çalışma ve yaşam şartları iyileştirilmeli, bunun için de ekonomik kriz bertaraf edilebilmelidir.

Bununla beraber gençlerin çaresiz hissetmesine ve tepki biriktirmesine sebebiyet veren adam kayırmacılığına ve hukuksuzluklara bir son verilmeli, adaletsizlikler ortadan kaldırılmalıdır.

Sonuç olarak; Gençlerin kendilerini kapana sıkışmış, özgürlükleri kısıtlanmış hissederek, gelecek kaygısı ve ümitsizlik girdabında psikolojik çöküntü yaşaması sonucu, madde kullanımına ve intihara sürüklenmesine katkı sağlayan bu atmosferin dağılması için, liyakatsiz iktidar ve çarpık başkanlık sistemi değişmeli, demokratik bir sistem ile ehil kadrolar başa gelmeli, gerekli ekonomik ve sosyal adımlar atılarak bu gidişe dur denmelidir.

Davutoğlu’ndan Ahmet Çalık’ın ailesine taziye ziyareti

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde trafik kazasında hayatını kaybeden futbolcu Ahmet Çalık’ın ailesine taziye ziyaretinde bulundu.

Kullandığı araç Ankara-Niğde yolunda kontrolden çıkıp şarampole yuvarlanan Konyasporlu genç futbolcudan gelen acı haber tüm Türkiye’yi yasa boğarken, ülkenin her kesiminden taziye mesajları gelmişti.

Bugün acılı aileye taziye ziyaretinde bulunan Davutoğlu, sosyal medya hesaplarından merhum futbolcu için yayınladığı mesajda şu ifadeleri kullanmıştı:

“Konyaspor’umuzun bu sezonki başarılarında büyük emeği olan değerli genç futbolcumuz Ahmet Çalık’ın vefatını büyük üzüntüyle öğrendim. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesi, yakınları başta olmak üzere, Konyaspor taraftarına ve spor camiasına başsağlığı diliyorum. Ruhu şad olsun”

Fatih Erbakan’dan zorunlu PCR testi açıklaması

Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, Sağlık Bakanlığı’nın zorunlu PCR testi kararına ilişkin, “Daha önce Ayasofya Camii’nin ibadete açılması ve  İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinde olduğu gibi, zorunlu PCR testi zulmünün ortadan kaldırılmasında da partimizin tüm teşkilatlarıyla ortaya koyduğu gayretin, oluşturduğu kamuoyu duyarlılığının ve Eylül ayında Danıştay’a yaptığımız itirazın çok büyük etkisi oldu.” ifadelerini kullandı.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, Sağlık Bakanlığı’nın zorunlu PCR testi uygulamasını kaldırması kararına yönelik açıklamada bulundu.

Milletimize geçmiş olsun ve hayırlı olsun

Kararın milletimiz için hayırlı olması temennisinde bulunan Erbakan, konu ile ilgili şunları kaydetti:

“Milli Görüş Hareketi 1969’dan günümüze kadar hayrın hakim olması, şerrin ortadan kaldırılması noktasında çok etkili bir görev ifa etmiştir. 1995 yılında Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarma girişimleri karşısında  31 Mayıs 1995’te, TBMM’de  “casus belli” kararının çıkmasında Milli Görüş’ün o dönemdeki temsilcisi Refah Partimiz öncülük etmişti. Yine 2003 yılı Mart ayında, ABD askerlerinin ülkemiz toprakları üzerinden Irak’a operasyon gerçekleştirmesine izin verecek Irak tezkeresinin TBMM’de reddedilmesine Milli Görüş Lideri Merhum Erbakan Hocamız’ın gayretleri vesile olmuştu.”

Zorunlu PCR testinin kaldırılmasında partimizin büyük gayreti oldu

Milli Görüş hareketinin aynı görevi geçmişte olduğu gibi bugün de ifa ettiğini vurgulayan Erbakan,  “Daha önce Ayasofya Camii’nin ibadete açılması ve  İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinde olduğu gibi, zorunlu PCR testi zulmünün ortadan kaldırılmasında da Yeniden Refah Partimizin tüm teşkilatlarıyla ortaya koyduğu gayretin, oluşturduğu kamuoyu duyarlılığının ve Eylül ayında Danıştay’a yaptığımız itirazın çok büyük etkisi oldu.” şeklinde konuştu.

‘İçişleri Bakanlığımız acilen zorunlu PCR genelgesini iptal etmelidir’

‘Milli Görüş’ün tek temsilcisi Yeniden Refah Partimiz bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da hayra motor, şerre fren olmaya devam edecektir.’ diyen Erbakan,  “Partimiz ifsad değil, ıslah için mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir. Bu konuda emeği geçen tüm teşkilatlarımıza ve her kesimden insanımıza teşekkür ediyor, ülkemize ve Milletimiz’e geçmiş olsun ve hayırlı olsun dileklerimizi iletiyoruz.  Ve  elbetteki  İçişleri Bakanlığı’ndan Zorunlu PCR testi uygulaması hakkındaki genelgesini acilen geri çekmesini bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

 

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

İl Başkanı Fatih Üzüm, Mitingde Konuştu: “Yahyalı ve Yeşilhisar Cumhur İttifakını Mahcup Etmez!”

Yahyalı’da gerçekleşen mitinge AK Parti Kayseri İl Başkanı Fatih Üzüm’ün yanı sıra Büyükşehir Belediye Başkanı …